Guy Laroche etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Guy Laroche etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Eylül 2021 Perşembe

Guy Laroche – Drakkar Noir (1982)

Moda tasarımcısı Guy Laroche’nin çok az parfüm ürettiğini ama Fidji ve Drakkar Noir gibi iki önemli klasiğe imza attığını söyleyebiliriz. 1982 yılı çıkışlı ve simsiyah şişeye sahip Drakkar Noir’in erkek parfümleri tarihine geçtiğini söylemek abartılı olmaz. Guy Laroche’nin internet sitesinde Drakkar Noir’in güç temasıyla bağdaştırılması rastlantı olmasa gerek.

Drakkar Noir’in duyguyu, küstahlığı ve gücü aynı anda barındırdığı iddia ediliyor ki kokusal anlamda durum pek öyle sayılmayabilir. Parfümün ilk saniyelerinde ferah ve yeşil lavanta ile artemisya/aromatik Akdeniz otları sizi karşılıyor. Orta kısımda lavantanın payı azalsa da devam ediyor. Sonları en sevdiğim yeri oluyor. Paçuli ve meşe yosununun harika uyumuyla kapanış yapılıyor.

Drakkar Noir, genel kanıya istinaden aromatik fujer olarak sınıflandırılabilir. 1980’li yılların erkeksi maço parfümlerinin genel yapısını koruyor. Tatlılık ve vanilya yok. Onun yerine yeşil erkeksi çiçekler ve aromatik otsular mevcut. Büyük resimde çok sert ve kullanması zor bir maskülen değil. Eski kafa erkeksi parfümleri sevenlerin ilgisini çekeceği aşikar. Genç erkeklerin onu çok sevebileceğini düşünmüyorum. Bu tarz aromatik lavantalı fujerler pek bana göre değil fakat sonlarını deneyimlemek için bile kullanılabilir.

Bu yeşil sayılabilecek eserin siyah şişeye sahip olması yeterince garip veya uyumsuz bir durum. Erkekler kulübü üyelerinin veya kadınlara yer olmayan centilmen toplantılarının kokusu adeta Drakkar Noir. Kalite anlamında iyi yerde duruyor. Performansıysa zayıf ne yazık ki.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı normal seyrinde olsa da etrafa yayılımı zayıfa yakın yerde duruyor. Serin havaların parfümüne benziyor. Kokusunu Pierre Wargnye tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

11 Haziran 2013 Salı

Guy Laroche – Fidji (1966)



Guy Laroche – Fidji (1966) Markanın klasikler arasında yer alan kadın parfümü.

Tarihi M.Ö. 1000 yılına kadar gittiği tahmin ediliyor Fiji’de yaşamın. 17. yüzyılda Avrupalı kaşiflerin dikkatini çekiyor burası. 19. yüzyıldan itibaren İngiliz sömürgesi haline gelmiş. 1970 yılında ise bağımsızlığını ilan etmiş.

Fiji Adaları Cumhuriyeti, Pasifik okyanusunun güneyinde bulunan toplam 522 adacıktan oluşuyor. Bu adaların 106'sında yaşam olmadığı biliniyor. Viti Levu, bu adaların en büyüklerinden birisi. Hatta Fiji'nin isminin Viti Levu'nun telaffuzundan türetildiği söyleniyor. Türkiyenin ortalama bir şehri kadar yüz ölçümüne sahip Fiji'nin en büyük gelir kaynağı ise tahmin edileceği gibi turizm. Hatta Avrupalı turistlerin en önemli balayı lokasyonlarından olduğu görülüyor.

Fransız moda tasarım evi Guy Laroche'un ilk parfümüne de ismini vermiş bu tropikal adalar. 1966 yılında çıkarılan Fidji isimli kadın parfümü, dönemin önemli klasiklerinden olmayı başarmıştı. 1960'lı yılların önemli kadın klasiklerine rakip olarak düşünebiliriz Fidji'yi. Mesela Hermes - Caleche, Yves Saint Laurent - Y, Madame Rochas, Christian Dior - Diorling, Nina Ricci - Capricci, Shiseido - Zen Original.


Fidji, çiçeklerin ve şiprenin kontrolünde bir parfüm. Anladığım kadarıyla üç versiyonu var. EDC, EDT ve EDP formları mevcut. Benim denediğim EDT versiyonu. Diğer konsantrasyonları ise denemedim.

Parfümün açılışında kuru beyaz çiçekler ve tozlu bergamot dikkat çekiyor. Muhtemelen sümbülteber, yasemin veya ylang ylang. Üst notalar oldukça kadınsı ve eski kokuyor. Sevdiğimi söyleyemem. Orta notalarda büyük değişiklik olmuyor. Hatta parfüm daha da sabunsu hale geliyor. Bu andan itibaren, pudralı-sabunsu kadınsı çiçekler yoğunluk kazanıyor. Biraz amber ekleniyor sadece. Başlangıçtaki aynı eski/nostaljik tavır devam ediyor. Son kısımda ise sandal ağacı, tatlımsı reçineler ve yumuşak odunsu notalar en sevdiğim yanı oluyor Fidji'nin. Böylece de tenden ayrılıyor.

Fidji, 1960'lı yılların ve sonrasındaki on yılın en popüler ve önemli kadın parfüm klasiklerinden birisiydi. Dönemin koku karakterine uygun yapısı olduğunu sanırım söylememe gerek yok. Bol sabunsu-pudralı çiçeklerden oluşan Fidji, günümüzün modern parfümlerine çok benzemiyor. Tatlılık neredeyse yok. Onun yerine pudramsı bir kuruluk var. Hatta bebek pudralarına bile benzetilebilir. Yada Nivea'nın el kremlerine. Eski kokan tarzından dolayı, üst yaş gruplarının kullanımına uyacağını düşünüyorum.


Parfümü ilk denememden itibaren bir parfüme çok bezettiğimi farkettim. Sonunda bir yorumcu yardımıma yetişti. Robert Piquet'in Fracas'ına benzettim genel yapısını. Tabiki Fracas kadar yüksek kaliteli ve rafine değil Fidji. Aynı onun gibi bol çiçeksi ve sabunsu bir şipre. Frapan, kadınsı, nostaljik ve temiz. Yapaylığa rastlanmıyor.

Fiji, yukarıda da belirttiğim gibi tropikal adalardan oluşan bir ülke. Böyle düşünüce Fidji'nin tropikal esintiler veren bir parfüm olması beklenir. Mesela lezzetli tropikal meyveler veya egzotik çiçekler ilk aklıma gelenler. Fakat denediğim Fidji EDT, hiç de öyle izlenim vermedi bana. Meyvemsi bir aromaya sahip değil. Daha çok 1960'lı yıllarda, Paris'te bir davete katılmış şık giyimli kadınların kullanacağı gibi dersem yanlış olmaz.

Sonuç olarak pek sevemediğim parfümlerden oldu Fidji. Ne o eski ve tozlu kokusu ne de sabunsu-pudramsı yapısını ilginç bulmadım. Belki 50'li yaşlarındaki bir kadın için uygun olabilir. Ama kendi adıma çok kullanılabilir olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Fakat Fidji'nin bir çok defa reformülasyon geçirdiğini düşünürsek, ilk versiyonlarının çok daha güzel olduğunu tahmin ediyorum. Özellikle çok zor bulunan EDP versiyonu övgüler alıyor. Eğer bulabilirseniz onu denemek daha anlamlı olacak gibi.


Parfümün tasarımını çok az işe imza atmış Josephine Catapano yapmış. Dozajı iyi ayarlanırsa dört mevsimde de kullanılabilir. Muhtemelen üretimi bitirildi. Denemeden almak iyi bir fikir değil.

Artıları:
+ Sonları fena değil.

Eksileri:
- Başlangıcı ile orta notalarını kendime yakın bulmadım.
- Çok eski hatta modası geçmiş tarzı.
- Fazla sabunsu.

Koku Güzelliği: 10/5

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Guy Laroche – Horizon (1993)



Guy Laroche – Horizon (1993)  Markanın erkek parfümlerinden.

İlginç bir marka Guy Laroche. Ana iş kolu hazır giyim olan Guy Laroche’un standart bir moda markasına benzemeyen yanı çok fazla parfüme imza atmamış olmaları. Ulaşabildiğim kadarıyla sadece sekiz tane parfüm yaptırmışlar. Bunlardan en bilineni tabiki siyah şişesi ile erkek parfüm klasiklerinden olan Drakkar Noir. Bu şöhretli parfüm sayesinde ismini duyuran Laroche, daha sonrasında ise çok ilginç ve etkileyici parfümlere imza atamamış gibi.

Toplam sekiz parfümünden sadece üç tanesi erkeler için. Bugün ikinci en popüler erkek parfümleri diyebileceğim Horizon’a yer vermek istedim. Yurt dışındaki parfüm platformlarında sıkça ismi geçen Horizon, bir parfüm sever olarak pas geçemeyeceğim kokulardan birisi. Fakat kötü bir haber vereyim. Horizon’un üretimi artık sonlandırılmış. Yani önümüzdeki yıllarda muhtemelen bulması zorlaşacak.


Aromatik yeşil olarak sınıflandırılmış Horizon’u başarılı kokulara imza atmamış bir burun olan Alain Astori tasarlamış. Açılışında biraz traş losyonlarını andıran turunçgil ile size merhaba diyor. Oldukça buruk bir başlangıcı var. Sanki bergamot da var. Biraz da aromatik otlar. Çok alışıldık bir tarzda değil üst notalar. İlk andan itibaren 1990’ların başlarında tasarlanmış bir kokusu olduğunu anlıyorsunuz.

Orta notalarında kokusu oldukça değişiyor. Başlardaki buruk aromatik otların yerine, reçinemsi ağaçlar geliyor. Sanki çam ağırlıkta. Aklıma hemen büyük abi Drakkar Noir geliyor. Onu biraz andırıyor orta notalar. Hatta biraz da Polo (Classic)’e benziyor bu çamsılık. Bence gayet güzel. Çok doğal ve erkeksi. Alt notalarında ise tam bir 1980’lerin sonları 1990’ların başlarına gönderme var. Silhat (Paçuli), aromatik odunsu notalar, devam eden çam ağacı kokusu, hatta bir parça deri.

Horizon son zamanlarda denediğim en detaylı ve derin parfümlerden birisi. Günümüzün bir sürü tek düze kokusunu düşündüğümde Horizon onları kalite anlamında adeta ikiye üçe katlar. Gerek başlangıcı, gerek değişen orta notalar ve eski fujerlara gönderme yapan alt notalar. Bu anlamda Horizon’a söylecek bir şeyim kesinlikle yok.


İyi de kokusu güzel mi? Tamam derin ve kompleks bir yapıda. Ama koku karakteri nasıl? Şimdi efenim Horizon size 1990’ların başlarını hatırlatıyor. Yaşı uygun olanların o zamanlardaki hatıraları tekrardan akıllarına gelebilir. Çünkü günümüzün modern tatlı, baharatlı, vanilyalı, çikolatamsı parfümlerine hiç benzemiyor. Bu anlamda herkese hitap edecek bir yapısı yok. Eğer Polo Classic, Ralph Lauren – Safari yada Drakkar Noir sevenlerdenseniz muhtemelen çok memnun kalacaksınız.

Horizon bana nedense ağırlıklı olarak aromatik otsu-çamsı bir his verdi. Yer yer karanlık bir hale bürünüyor. Yer yer mavi şişesi gibi deniz hissi veriyor. Yer yer eski-nostaljik-tozlu bir hale geçiyor. Kokusunu kendime çok yakın bulmasam da kalitesine ve koku güzelliğine bir şey söylemem haksızlık olur. Unutmadan söyleyeyim. Hala yurt dışındaki parfüm satan sitelerde çok ucuz fiyatlara bulunabiliyor. Zaten Horizon’un en ilgi çeken yanı bu kadar ucuza satılırken, kokusunun belli bir rafineliği yakalaması.


Eğer yaşınız 30 ve üzerindeyse, yeni nesil bol şekerli zıpır parfümlerle aranız iyi değilse ferah bir Polo Classic benzeri tarzıyla sizi bekliyor. Size eski günleri hatırlatabilir kokusu. Yine de denemeden almak bence risk. İlkbahar-yaz için uygun gibime geliyor. Ama şöyle bir düşündüğümde sonbahar-kış mevsiminde de kullanılabilir. Tam bir erkek parfümü olduğunu önemle belirtmeliyim.

Artıları:
+ Doğal ve gerçekçi kokusu gayet başarılı.
+ Erkeksi ve biraz eski kokan parfümlere meraklıysanız denemeniz gerekir.

Eksileri:
- Herkesin sevebileceği gibi değil.
- Günümüzün parfüm trendlerine çok uzak.

Koku Güzelliği:10/6.5

11 Mart 2012 Pazar

Guy Laroche – Drakkar Noir (1982)


Guy Laroche – Drakkar Noir (1982) Markanın klasikler arasındaki yerini almış parfümü.

Yine mi Fransız diyeceksiniz biliyorum. Ama sanki bir çok modacı Fransa kökenli olmak zorunda. Belki de bu ülke moda sektörüne yaptığı yatırımların meyvelerini topluyor. Nasıl ki İngiltere futbolun beşiği, Amerika sinema sektörünün öncüsü ise moda da Fransa için o kadar önemli. İsimlerini tekrardan saymaya gerek görmediğim onlarca modacı, dünya çapında şöhretler kazanırken, ülkelerinin isimlerini de daha yukarı taşıyorlar.


Ülkemizde diğer Fransa markaları kadar tanınmasada yaşı biraz ilerlemiş parfüm meraklılarının çok iyi bileceği bir isim Guy Laroche. Laroche (1921-1989), Fransa La Rochelle doğumlu bir moda tasarımcısı. Çalışma hayatına kadın şapkaları tasarlayarak başlıyor. 1949 yılında ise modacı Jean Desses’in yardımcısı olarak devam ediyor kariyerine. 1955 yılında Amerika’ya gidiyor ve buradaki hazır giyim sektörünü inceliyor. 1957 yılında ise ilk mağazasını Paris’te açıyor. 1961 yılında ise ilk hazır giyim koleksiyonunu görücüye çıkarıyor mağazasında. 1966 yılında ilk parfümü Fidji’yi piyasaya sunuyor. 1982 yılında ise bugün inceleyeceğim Drakkar Noir kendisini gösteriyor. Bildiğim kadarıyla toplam sekiz parfüm üretmiş Guy Laroche.


Drakkar Noir, aromatik fujer olarak sınıflandırılmış. Başlangıcı ile tam bir 1980’ler parfümü olduğunu yüzünüze çabucak vuruyor. Eskilerde kalmış bir turunçgil (muhtemelen bergamot) ve lavanta ile merhaba diyor. Bu açılış hiç şaşırtmadı beni. Zaten az çok böyle bir başlangıç bekliyordum. Herkesin sevebileceği gibi olmadığını söylemem gerek. Neyseki kısa sürüyor üst notalar. Orta notalardan itibaren koku karekteri değişiyor. Bu kısımda aromatik otlar ve biraz çam ekleniyor. Neredeyse ferah bile diyebilirim. Parfümün en sevdiğim tarafı burası. Çok temiz ve pürüzsüz. Sanırım Drakkar Noir’in bu kadar ilgi görmesinde orta notaları büyük rol oynuyor. Son kısımda ise biraz karanlık hale geliyor kokusu. Silhat, deri ve az da olsa çam ile tende uzun zaman kalıyor. Bu kısmı da çok sevdiğimi söyleyemem. Zaten bu tür silhat kulanımı hiç bana göre değil. Bu konuda eminim.


Drakkar Noir, 1980’li yılların ilginç parfümlerinden birisi. Zamanın önemli klasiklerine kafa tutmayı başarmış. Hatta çok satanlar listelerine bile girmeyi becermiş. Ama artık tamemen değişen modern parfüm trendlerinin karşısında ne kadar direnebilir ki. Günümüze uzak kalmış kokusu ile Azzaro Pour Homme, Polo Classic, Chanel – Antaeus gibi eserler ile birlikte tarihteki yerini aldığına eminim. Ama bugün kaç kişi beğenir ve kullanmak ister Drakkar Noir’i. Eğer yaşınız 35’in üzerindeyse ve zıpır, şekerli, genç erkek parfümlerini kendinize yakıştıramıyorsanız bir şans verebilrsiniz. Ama çok hararetle tavsiye edebileceğim bir arkadaş değil.


Şişesinin simsiyah olduğuna bakmayın. Bende önce karşıma çok karanlık bir parfüm çıkacak sandım. Başlangıcıda öyle bir izlenim uyandırdı. Ama orta notalardan itibaren oldukça yumuşayan, hatta ferah sayılabilecek bir yapıya bürünüyor. Son kısım biraz ciddi, sert ve erkeksi. Onun dışında genel olarak aromatik bir yapıda. Sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Olgun ve erkeksi yapısından dolayı belli bir yaşın üzerindeki arkadaşların kullanması uygun olacaktır.

Artıları:
+ Orta notalarını sevdim.
+ 1980’lerin ilginç klasiklerinden. Almasanız bile denemenizde fayda var.
+ Yapaylık hissedilmiyor.

Eksileri:
- Başlangıcı biraz fazla eski kokuyor.
- Alt notaları ise pek hoşlanmadığım eski tarz silhat tarzında.
- Herkesin beğenme ihtimali olan parfümlerden değil. Denemeden alınmamasını tavsiye ederim.

Koku Güzelliği:10/6