9 Nisan 2016 Cumartesi

Hugo Boss – Hugo (1995)

Hugo Boss’un parfümleriyle ilgili sanırım ilk travmayı 1998 çıkışlı Boss Bottled ile yaşadım. Hani harikalar beklemiyordum ama sinir bozucu kokusundan hala irite oluyorum. Sonrasında unutulmuş klasikleri Number One’ı kullanmış ve kendime fazlasıyla uzak bulmuştum. Görünüşe göre Hugo Boss’un parfümleriyle pek yıldızımız barışamıyor.

Tabii yıldızım barışmıyor diye vazgeçecek değilim. Hugo Boss’un yeni çıkan parfümlerinden ziyade epeydir merak ettiğim Hugo’ya şans vermeye karar verdim. Hugo Boss’un en popüler iki parfümünden birisi olan 1995 çıkışlı Hugo, çok satanlar listelerini de sürekli zorluyor. Dünya çapında da epey kullananı vardı 1990’lı yıllarda fakat 2000’li yıllar biraz popülaritesini azaltmış gibi.

Ha bu arada eskiden bu parfümün ismi Hugo iken, kendi sitelerinde Hugo Man ismini görünce kararsız kaldım. Ben yine de sadece Hugo diyeyim ona. Kendi sitelerinde ferah ve aromatik yönü vurgulanmış ki hiç de haksız sayılmazlar. Parfümün başlangıcı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Burada mis gibi portakal beklemeyin çünkü yeşil kokan turunçgiller mevcut. Ayrıca yeşil elmadan bahsediliyor ki olabilir. Fesleğen rahatlıkla algılanabiliyor. Bergamot da destek veriyor üst notlara. Başlangıcı ekşi-buruk yeşil elma ve fesleğenden oluşuyor bana göre. Orta kısımda yeşil yapı devam ediyor. Burada biraz menekşe var. Nane orta kısımda yapaylık sınırında verilmiş. Yumuşak odunsular da sonlarda kendisini gösteriyor. Kendi sitelerinde çam ağacından bahsetseler de burnuma gelen koku yapay sedir ağacına daha yakın.

Hugo, ferah, temiz, basit, sıradan ve jenerik kokusuyla hemen tanıdık geliyor. Sokakta dolaşırken burnunuzu okşayan birçok açık parfüme ve bolca sahtesi yapılan kokusuna istinaden bu ukalalığı yapıyorum. Hugo, dünyanın en popüler parfümlerinden birisi. Bu başarısını vasat basitliğine borçlu büyük ihtimalle. Evet, parfüm terminolojisine yeni bir ekleme yapmış olabilirim: Vasat basitlik. Yok, hayır burada anlatmak istediğim Değerli Yalnızlık gibi içi boş ideolojik propaganda değil. Hugo, büyük kitlelerin sevebileceği gibi kurgulanmış. Başta ferah ve aromatik turunçgillere, bir parça fesleğen-menekşe desteği yapılarak erkeksilik eklenmiş. Nane ve yumuşak odunsularla genele hitabetin sınırlarına gelinmiş. Ne diyeyim, yolu açık olsun.

Hugo-Boss afis yen

Vasat basitlik mi kontrollü yapaylık mı? Yazıyı karmaşık akademik makaleye çevirmeden söyleyeyim ki, yüksek orandaki yapaylık, orta kısımdan itibaren sabrınızı zorluyor. Son kısımda ise yapaylık artık kendisini koyuverip gidiyor. Parfümün tek sevdiğim kısmı başlangıcı oldu. Onun dışında genel yapısı bana göre değil. Fakat yine de uygun fiyata satılan bu aromatik turuçgilli nane-lavanta-menekşe-fesleğen kombinasyonunu, parfümler dünyasına yeni adım atmış genç arkadaşlar severek kullanabilirler. Amma benim gıcık burnum, Hugo’ya aşırı doz yapaylık hatası veriyor kusuruma bakmasın.

Sonuç olarak almam ama alana da mani olmam. Sıkıcı ve uzun süreli kullanımlarda hayal kırıklığı yaratabilecek yapısını göze alırsanız, denemekten zarar gelmez. Günlük kullanım içinse gayet uygun. Kalıcılığı eh işte, fark edilirliği zayıf. Off daha fazla bir şey yazasım gelmiyor.

Parfümün tasarımını Bob Aliano isimli bir arkadaş yapmış. Ilık ilkbahar günlerinin parfümü bence. Çok sıcak yaz günlerinde biraz fazla gelebilir. Soğuk kış mevsiminde ise garip durabilir.

Luca Turin, etkileyici olmayan lavanta olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden iki puan vermiş. Bay Turin’in bu puanına can-ı gönülden katılıyorum.

Hugo1

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder