11 Temmuz 2019 Perşembe

Gucci – Flora (2010)

1966 yılında Gucci’nin Montenapoleone mağazasını ziyaret eden Monako prensesi Grace ile başlıyor kısa hikayemiz. Eşi prens Rainier’le mağazadan alışveriş yapan prenses Grace’in şerefine Rodolfo Gucci, bir anı olması için prensese hediye vermek ister. Mağazadaki herhangi istediği ürünü seçmesini ister Rodolfo Gucci. Prenses Grace bir eşarp ister fakat bay Rodolfo, prensese özel, çok daha güzel bir hediye vermek ister.

Hemen ressam ve illüstratör Vittorio Accornero ile iletişime geçilir ve eşarbının üzerine işlenmek üzere motifler tasarlaması istenir. Vittorio Accornero, Gucci markasının kimliğine uygun, rengarenk çiçek desenler tasarlar ve eşarpların üzerine işlenir. Bu desenlerin ismi Flora motifi olarak belirlenir. İlginç olan ise Flora motifinin daha sonraki yıllarda Gucci’nin birçok farklı ürününde kullanılmasıdır. Hatta 1970’li yılların ortalarında Floransalı bir şirket tarafından seramik tabaklara bile işlenerek satılır.

2005 yılına kadar unutulmuş gibi görünen Flora motifi, bu senede Gucci’nin çantalarına işlenerek tekrar popüler olması sağlanır. 2009 yılındaysa tabii ki Flora isimli parfüm piyasaya sürülür. Gucci’nin böylesine fırsatı kaçırması olası değildir. Flora parfümleri kadınlar için üretiliyor ve kutusunun üzerinde de Flora motifi işlenerek satışı yapılıyor. 2019 yılının temmuz ayı itibariyle beş parfümlük seri haline geldi Flora parfümleri. Ben de bir süredir Flora’nın EDP versiyonunu kullanıyorum. Bakalım bana neler hissettirmiş bu renkli kız.

Flora’nın açılışı parlak ve sabunsu meyvelerle gerçekleşiyor. Üst notalarda kayısı-şeftaliye benzettiğim buruk ve hüzünlü meyvelere bir parça da turunçgiller eşlik ediyor. Orta bölümde kadınsı hissiyat ve çiçeksilik biraz daha artıyor. Saldırgan olmayan kadınsı çiçeklerden şakayık ve gül ayırt edilebiliyor. Şakayığın kokusunu parfümlerde pek sevemiyorum ne yazık ki. Onun dışında orta bölümde sabunsuluk biraz daha artıyor. Son bölümde sabunsu çiçeklere paçuli kucağını açıyor. Alt notalarda kadifemsi ve yapay paçuli adeta tek yetkili diyebilirim.

Flora’yı meyveli-çiçeksi paçuli parfümü olarak tanımlayabilirim. Ferah sayılamayacak tatlı ve neredeyse tozlu meyvelere eşlik eden, uysal ve yapay çiçeklere eklenen yine yapay paçuli, parfümün kalite hissiyatını ne yazık ki düşürüyor. Yeni nesil tek düze ilerleyen yapay çiçeksi paçuli fikri eski değil ama uygulaması daha iyi yapılabilirdi. Gucci’nin yeni nesil kadın-erkek parfümlerindeki yapaylık Flora’da da var.

Flora, bana garip biçimde Gucci’nin efsane kadın parfümlerinden Rush’ı hatırlattı. Rush’ın o şuh, cüretkar, saldırgan ve aykırı şekerli, yapay meyveli kokusu ile Flora’nın sakin meyveli-çiçeksiliği karşılaştırılamaz olsa da Flora’nın orta kısmından itibaren algıladığım plastiğimsi, şekerli, yapay tozlu meyveleri sanki Rush’ın modern hayaleti gibi geri plana gömmüş Gucci ustaca.

Fakat… Yine evin ablasının oldukça sevdiği Flora, bu haliyle çoğu kadının kalbini kazanabilir. Eğer sizde Gucci kadınıysanız, bir şekilde dikkat çekici ve çarpıcı kadın parfümü arıyorsanız, genç kızı işi gibi kokmasın diyenlerdenseniz, Flora emrinize amade şekilde parfümeri raflarında sizi bekliyor. Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağını düşündüğümü, yapaylığın bir süre sonra plastiğimsi hal aldığını ve dikkatli/titiz burunları rahatsız edeceğini baştan söyleyeyim. Gerisi size kalmış.

İlk çıkan Flora EDT olanıydı. Ben EDP’yi kullandım. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı normal düzeydeydi. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor gibi.

Koku Güzelliği:10/5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder