reçine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
reçine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2017 Pazartesi

Olivier Durbano – Black Tourmaline (2007)

Aslına bakarsanız taşlarla şifa dağıtma işlerine pek inanmam. Son yıllarda bir trenddir gidiyor, “şu taşın acayip faydası var, bu taştan kolye yaparsan depresyonun biter, öteki taşı bileğine bastırdın mı bütün kötü enerjini alır” tarzı olaylara pek aldırmasam da, son günlerde kullandığım parfüm, karşıma bir taş çıkarıverdi: Turmalin.

Yarı değerli taşlardan kabul edilen turmalin taşının birçok çeşidi varmış. Siyah Turmalin taşının, bir niş parfüme isim babalığı yaptığını görüyoruz. Uzun zamandır ismini farklı yerlerde gördüğüm ve hakkındaki övgüleri okuduğum, Olivier Durbano’nun Black Tourmaline’i bugünkü yazı konuğum. Kendi sitelerinde odunsu, baharatlı, dumansı olarak sınıflandırılmış Black Tourmaline.

Parfümün başlangıcı yeşil ağaçsı yapıyla gerçekleşiyor. Çam ağacı reçinesine benzettiğim üst notaları doğal ve kaliteli. Orta kısımda kuru baharatlar yeşil çamsı kokuya eşlik etmeye başlıyor. Biber, kakule, kişniş muhtemelen var. Orta bölümünün ilerleyen saatlerinde deri ve tütsü de katılıyor partiye. Orta bölümü fena değil. Son kısımda büyük değişiklik yok. Miskin ağırlığını arttırdığı kapanışı, genel kompozisyonla uyumlu.

Black Tourmaline, ağaçsı, reçineli-tütsülü bir parfüm bana göre. Çam ağacına benzettiğim yapı, başlangıçtan kapanışa kadar devam ediyor. Çam ağacı ormanına girdiğinizde ya da çam ağacının üzerindeki akmış reçineyi kokladığınızda, aklınıza Black Tourmaline gelebilir. Baharatlar var ama çok keskin ya da bağımsız değiller. Yeşil ağaçsı ana yapıda bir detay olarak kalıyor baharatlar. Kimi yorumcular paçuliden bahsetmiş ama bence baskın değil paçuli.

tasli black yen

Black Tourmaline, rahatsızlık vermeyen, gayet kaliteli, erkeksi, ağaçsı bir parfüm. Ne yazık ki pek derinliğe sahip değil. Düz çizgide ilerliyor ve neredeyse hiç değişmiyor kokusu. Bu anlamda biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Onun dışında parfümde ciddi problem göremedim.

Sonuç olarak harika bir parfüm değil. Çarpıcı da değil. Özgün ve sıradışı da değil. Ortalama üzeri kalitedeki ağaçsı-reçineli-tütsülü niş parfüm. Koku anlamında Clive Christian – V For Men’i anımsatıyor. Kimi yorumcuların Ralph Lauren – Polo Classic’e (yeşil şişe) benzetmeleri gayet anlaşılabilir. Evet, bence de andırıyor Polo Classic’i. Gerçi Polo Classic’te müthiş bir paçuli, son noktayı kokuyordu. Black Tourmaline’de daha canlı, dinamik ve ilkbahar kullanımına uygun bir yumuşaklık var. Ferah diyeceğim ama değil, ağır desen sayılmaz. Onun içindir ki, doğanın uyanmaya başladığı ve ağaçların yemyeşil yapraklarını açtığı serin ilkbaharda kullanmak harika olacaktır.

İsmindeki siyah vurgusuna aldanmayın çünkü koyu ve ağır kokmuyor Black Tourmaline fakat hafiften dumansı ve gizemli olduğu söylenebilir. Aslında günlük kullanıma çok uymayabilecek tematik bir çalışma. Günümüzün modern parfümlerine benzemiyor. Tatlılık az ve kuru. Üst yaş gruplarını hedeflediğini düşünüyorum.

balck tek sis yen

EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği yüksek değil. Kokusunu, markanın kurucusu Olivier Durbano tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

2 Ocak 2017 Pazartesi

Vertus – Vanilla Oud (2015)

Vanilya ve Öd. Parfümün ismi aslında her şeyi açıklıyor. Vertus’un koleksiyonunda, vanilyanın en baskın olduğu parfüm şimdilik Vanilla Oud diyebilirim. İlerleyen zamanlarda yeni vanilya merkezli parfümler gelir mi bilemiyorum ama dengeli kullanılan vanilyayı seven birisi olarak Vanilla Oud’u merak ediyordum. Bir süredir bol bol kullanıyorum Vanilla Oud’u.

Parfümün tanıtımında şöyle söylenmiş: “Sandal ağacı ateşi üzerinde kavrulmuş marshmallowların tatlı, lezzetli, karamel ve kremsi vanilya ile buluşması… Bir serap gibi, çöle doğru takip edeceğiniz bir iz bırakacak…” Vanilla Oud’un açılışı gerçekten de bahsettikleri gibi tatlı ve lezzetli vanilya patlamasıyla gerçekleşiyor. Yanık vanilyayı andıran üst notalar, marshmallowa da benziyor. Orta kısımda vanilya biraz geri çekiliyor. Parfüme ismini veren öd ağacı az da olsa kendisini gösteriyor. Asıl dikkatimi çeken orta bölümdeki sıcak reçineli yapı. Yumuşak baharatlarla verilmiş sıcak reçineler, orta kısımda vanilyayı etkisi altına alıyor. Bu bölümde vanilya daha az tatlı ve kuru. Sonlarda yumuşak vanilya ve misk var. Hafiften baharatlar da mevcut. Reçinemsilik kapanışta pek yok.

Vanilla Oud, vanilya ve sıcak reçine-baharatlardan oluşan bir kombinasyona benziyor. Parfüme ismini veren diğer element öd, çok baskın değil. Geri planda kalmayı yeğleyen öd, başrolü vanilyaya vermiş. Parfümün orta kısmı, sıcacık bir kış kokusu izlenimi veriyor. Yabancıların Noel parfümü dedikleri gibi, karlı soğuk günler için ideal bir koku formu. Başlangıçtaki vanilya biraz soğuk ve durağan. Sonları oldukça yumuşak ve konforlu.

Vanilla Oud için katmanlı denilebilir. Üst-orta-alt notalar, ince çizgilerle de olsa ayrılmış. Malzeme kalitesi fena değil. Rahatsız edici yapaylığa rastlamasam da orta kısımdaki reçineler, benim için fazla geldi. Başlangıçtaki tatlılığın orta kısımda azalması sevindirici. İsmindeki öd ağacının genel yapıda az yer tutması şaşırtıcı. Vanilla Oud için rahatlıkla vanilya parfümü diyebilirim.

vertus vanilla

Kullanım döneminde Vanilla Oud’un kokusunu bir başka niş parfümevinden Imaginary Authors’un Memoirs of a Trespasser’ına benzettim. Aynı olmasa da yakın reçineli vanilya kıvamı iki parfümde de mevcut bence.

Vanilla Oud, EDP konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği ortalama seviyede. Hem erkekler hem de kadınlar kullanabilir. Tam bir kış parfümü.

Koku Güzelliği:10/6

7 Aralık 2016 Çarşamba

Slumberhouse – Ore (2009)

Tuhaf ve benzersiz parfümler üretme felsefesi sizce anlamlı mı? Parfümlerinin tuhaf olmasıyla gurur duyan bir marka duydunuz mu? Garip bir parfüm ne kadar çekici olabilir? Acayip kokular, kaç kişi tarafından satın alınır ki?

Yukarıdaki soruların muhatabı ben değilim anlayacağınız üzere. Birleşik Devletler merkezli bağımsız parfüm evi Slumberhouse’un kurucusu ve sahibi Josh Lobb’un, bu sorulara vereceği cevaplar muhakkak olacaktır. Zira, Slumberhouse markasının sloganlarından birisi “tuhaf ve benzersiz parfümler”.

Fazlasıyla niş marka olarak düşünülebilecek Slumberhouse’un, memleketi Birleşik Devletler’de isminin duyulduğunu fakat dünyanın geri kalanında biraz geri kaldığını söyleyebiliriz. Parfümlerini kendisi tasarlayan Josh Lobb, ilginç teknikler kullanıyor. Mesela bazen bir parfümün üretimini bitiriyor. Altı ay sonra onu biraz üretip yeniden üretimini bitiriyor. Sanırım biraz kafasına göre takılıyor. Pazarlama endişesi taşımıyor. ‘Aman çok parfüm satayım’ gibi şeylere kafayı yormuyor gibi bir havası var Slumberhouse’un.

İki sene önce ilk Slumberhouse parfümümü kullandım. Jeke, benim için her anlamda biraz fazlaydı. Geçen zaman içinde markanın artan bilinirliğini artık görmezden gelemedim ve Slumberhouse’un bir başka parfümü Ore’yi kullanmaya başladım. Ore’nin açılışı leziz çikolatayla gerçekleşiyor. Tatlılığın abartılmadığı üst notalar kaliteli ve güzel. Orta bölümde parfüme eklenen baharatlar, kokuyu sıcak tarafa çekiyor. Orta bölümde reçineler de etkili aslına bakılırsa. Reçineli çikolata diyebilirim orta kısım için. Başlangıcı kadar ilgimi çekmese de fena değil. Son bölümde pudralı sayılabilecek karamelize edilmiş vanilya ve odunsu notalar var. Kendi sitesinde guaiac ağacı vurgulanmış ve muhtemelen odunsuluk oradan geliyor.

polyvore sitesinden alınmıştır.
polyvore sitesinden alınmıştır.

Ore için kendi sitesinde karamel ve kakaodan bahsedilmiş ki hemen dikkat kesildim. Parfümün genelinde tatlı, sütsü, çikolatamsı bir hal var. Buradaki çikolata, acı kakao ya da bitter çikolata gibi değil. Kakao varsa da vanilyayla yumuşatılarak verilmiş. Vanilyanın kalitesi biraz düşük. Kakao ise tek başına baskın değil. Zaten orta bölümden itibaren eklenen reçineler ve baharatlar, kokuyu iyice ısıtıyor. Yani soğuk bir kakao kokusu değil Ore. Sıcak, likörümsü, vanilyalı bir kakao kısacası. Evet, bana göre parfümün özeti bu cümle.

Tabii ben daha Coromandel benzeri bir koku bekliyordum. Pek ilgisi yokmuş Coromandel ile. Ore, kalite anlamında idare eder ama her kullanışımda hafiften baş ağrısı yaptı. Bu anlamda benim için çok konforlu olmadığını söyleyebilirim. Kokusu iyi ama bence tende biraz fazla reçinemsi. Ona bayıldığımı söyleyemem.

Kötü değil ama bana uymadı diyelim Ore için. Aslında severim çikolatamsı kakaolu parfümleri ama Ore ile pek anlaşamadık. Baş ağrısı yaratması bir yana, diğer Slumberhouse parfümü Jeke gibi, Ore’de de garip yağlımsı bir hava var. Parfümün Extrait konsantrasyona sahip olması bu durumun oluşmasına sebep mi bilemiyorum ama aynı Jeke gibi biraz fazla benim için.

tek ore yen

Extrait Parfum ama performansı bende yüksek değildi. Ortalama fark edilirliğe sahip. Kalıcılığı gayet iyi. Erkek kullanımına yakın. Tam bir kış kokusu. Havanın buz gibi olduğu günlerde kullanmak daha iyi sonuç verebilir.

Koku Güzelliği:10/6

2 Kasım 2016 Çarşamba

Vertus - Ombre (2016)

“Türkiye’de ve Fransa’da bulunan çağdaş üretim tesislerinde yapılan tüm VERTUS parfümleri Avrupa standartlarına uygun olarak en hijyenik çalışma koşullarından ve en sıkı kalite kontrol sürecinden geçmektedir.  Son derece bilgili ve deneyimli olan güçlü AR-GE kadrosuyla sürekli olarak geliştirilen VERTUS inovasyon çalışmaları ve yatırımları son hızla devam etmektedir.

Bugünün en zor ve en seçici parfüm sevdalılarının sevdasına bile aşk katan VERTUS, geleneksel görkemiyle ve etkileyici cazibesiyle rakiplerini de her daim özendirmektedir. Şu anda iç piyasada ve Ortadoğu pazarında yapılan VERTUS parfüm satışlarının her geçen gün artmasıyla birlikte Avrupa’nın da yakın ilgisini çekmektedir.

Özellikle parfüm olmak üzere kozmetik sektöründe 20 yıla aşkın işletme tecrübesi olan VERTUS KOZMETİK A.Ş. nin Kurucusu ve Yön. Kur. Başkanı Sn. Çetin AKAT’ın önderliğinde VERTUS markasının global platformdaki bilinirliği gitgide yaygınlaşmaktadır.”

Milliyet gazetesinin internet sitesinden alıntıladığım yukarıdaki metin, bize ilginç bir markayı haber veriyor adeta: Vertus. Dünyanın önemli markalarının ve büyük yatırımcılarının girdiği niş parfüm sektörüne nihayet Türkiye’den de güçlü şekilde giren vizyon sahibi markalarımız var artık. Gerek Nishane’nin gerekse Pekji’nin çalışmaları takdire şayan ama Vertus niş parfüm evi, sanki başka yerde konumlandırıyor kendisini.

cetin vertus yen

Kendisiyle tanışma fırsatı bulduğum ve uzun uzun sohbet ettiğim Çetin Akad, Vertus’un sahibi. Parfüm işiyle uğraşan köklü bir aileden gelmenin de avantajlarını kullanıyor. Vizyonu geniş, hedefleri büyük ve bir o kadar da mütevazi Çetin bey. Vertus’u dünyanın sayılı markalarından yapmayı kafasına koymuş. Gördüğüm kadarıyla doğru yolda ilerliyor.

Harvey Nichols ve Tekin Acar mağazalarında da satılan Vertus’un, yeni ve en dikkat çekici parfümlerinden birisini kullanıyorum yaklaşık bir haftadır. Ombre, 2016 çıkışlı olarak kayda geçirilmiş. Şişesinin içindeki cezbedici rengiyle ilk Vertus deneyimimi yaşamaya başlıyorum.

Ombre’nin açılışı baharatlar ve bir parça ferah olamayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında bergamot ve oregano var. Oregano pek karşılaşılan bir içerik değil parfümlerde. Geniş yapraklı kekik olarak bilinen oregano’yu bilemiyorum ama hafiften yeşil, ferah olmayan başlangıca sahip. Orta bölümde amber, bütün heybeti, egzotikliği ve karanlık haliyle ortaya çıkıyor. Koyu ve dumansı amber müthiş. Orta notalarda sıcak reçineler baharatlara eşlik ediyor. Sürpriz olarak tende tütsü öne çıkıyor orta kısımda. Gayet güzel orta notalar. Sonlarda pudralı vanilyanın eşlik ettiği amber hala dayanıklı ve sağlam duruyor.

Karşımda zengin, derin, rafine ve neredeyse meditatif denebilecek derecede dumansı amber-baharat işbirliği var. Egzotik amber ve ten üzerinde burnu yakacak kadar sıcak ve etkili baharatlar bana göre parfümün ana aksını oluşturuyor. Kuru sayılabilecek paçuli geri planda kalıyor. Vanilya pek ortaya çıkmıyor. Sedir ağacı ise sadece görevini yapıyor.

amber ombre

Ombre kendi tanıtımlarında da bahsedildiği gibi benzersiz bir parfüm. Reçineli, sıcak baharatlı, tütsülü, dumansı, karanlık sayılabilecek gizemli bir koku. Zenginliği ve detaycılığı karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum. Yapaylık hissedilmeyen kalitesiyle de epey iş yapacak gibi görünüyor. Vertus’un denediğim ilk parfümü benden geçer notu rahatlıkla alıyor.

Ombre anladığım kadarıyla uçlarda dolaşan, farklı ve baskın notaları bir araya getirme cesaretini gösteren, erkeksi ve güçlü etki yaratan ilginç bir deney. Onu kullanmak ve anlamak kolay değil. Özel anların, sarhoş edici mekanların, Binbir gece masallarının, Arap zenginliğinin, kraliyet gösterişinin, çölün kuru ayazının parfümü sanki Ombre.

Ombre, verdiği genel izlenimle Arap-Ortadoğu pazarına yönelikmiş gibi görünse de, Batılıların bu egzotik kokuya ilgi duyacağını düşünüyorum. Baskın şekilde gül ve öd olmadan, Ortadoğu havasının verilebilmesi hoşuma gidiyor. Ombre’nin verdiği eski ve olgun hissiyat, benim gibi otuzlu yaşlarını yarılamış kişiler için kurtarıcı olabilir. Sonuç olarak beğendim Ombre’yi. Bir süredir denediğim en zengin ve detaylı parfüm olarak zihnime yazıyorum.

ikili ombre

EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek. Neyseki ilerleyen saatlerde sakinleşiyor. Tam bir kış parfümü. Yaş olarak otuzun üzerindeki arkadaşlara tavsiye ederim. Eğer fazla parfüm deneyiminiz yoksa ona burun kıvıracaksınız ama hiç sorun değil. Kendisini anlayabilecek burunlarla elbette karşılaşacaktır Ombre.

Koku Güzelliği:10/8

13 Ekim 2016 Perşembe

Yves Saint Laurent – Noble Leather (2013)

Yves Saint Laurent’nin, “Doğu” temasını kullanmasını bekliyordum parfümlerinde. Ünlü tasarımcının doğu coğrafyasına ve doğu kültürüne olan ilgisi biliniyor. Tasarladığı kıyafetlerinde doğu temasını kullanıyor mu bilemiyorum ama 2013 yılında başlattıkları Oriental Collection serisi büyümeye devam ediyor. 2013 yılında üç parfümle başlayan Oriental Collection, 2016 itibariyle altı parfüme ulaşmış durumda. Bu serinin oldukça yüksek fiyatlara satıldığını düşünürsek, Yves Saint Laurent’nin niş markalara küçük bir cevabı olarak görebiliriz Oriental Collection’ı.

Noble Leather, serinin ilk üç parfümünden birisi. İsminden de anlaşılacağı üzere deriyi merkeze almış. Parfümün açılışı kuru sayılabilecek deriyle gerçekleşiyor. Yeni alınmış deri ceketleri andıran başlangıcı erkeksi ve yüksek kaliteli. Orta kısımda deriye tatlımsı kuru meyveler eşlik ediyor. Hafif ekşimsi bu meyveler, deri kokusunun lezzetli hale gelmesini sağlıyor. Orta bölümde sıcak baharatlar ve reçine de algılıyorum. Gayet güzel. Son bölümde yumuşak odunsulara sıcak baharatlı kuru meyveler destek veriyor. Kremsi vanilyayı unutmamak gerekiyor alt notalarda. Zayıf kapanışı fena değil.

İsminin hakkını verircesine deriyi ön plana çıkarıyor Noble Leather. Erkeksi deriye eşlik eden kuru meyveler hoş bir kombinasyon olmuş. Ama bir dakika! Size de tanıdık gelmedi mi bu durum? Evet, Noble Leather, bir parça Tuscan Leather’ı andırıyor. Derinin ve meyvelerin verilişi benzer şekilde. Noble Leather’de deriden çok meyveler hissediliyor. Tuscan Leather’da ise o acımsı deri hep etkili. Noble Leather için sıcak, reçineli, meyveli deri diyebilirim rahatlıkla.

Yüksek kaliteli, leziz, kullanması ve sevmesi kolay Noble Leather, benden rahatlıkla geçer notu alıyor. Tuscan Leather ya da diğer sert deri parfümleri gibi itici değil. Kimi deri parfümlerindeki benim ayakkabı boyasına benzettiğim yapı, Noble Leather’da neredeyse yok. Tabii burada mayhoş kuru meyvelerin rolü büyük. Parfümü sevimli hale getiren meyvelere eşlik eden sıcak baharatlar da işini iyi yapıyor.

yatik noble yen

Sonuç olarak severek kullandım Noble Leather’ı. Erkeksi, şık, modern, tatlı ve kremsi kokuyor. Üst-orta-alt bölüm ayrımları algılanabiliyor. Bu anlamda derin ve detaylı koktuğunu söyleyebilirim.

Aşık oldum mu? Hayır. Ama gayet başarılı buldum genel yapısını. Özellikle soğuk kış mevsiminde içinizi ısıtacaktır Noble Leather. Bir yorumcunun “Tuscan Leather’ın daha kullanılabilir hali” tespitine katılıyorum.

Tabii parfümün oldukça yüksek fiyatından bahsetmem gerekiyor. Kendi sitelerindeki 250 dolarlık fiyat etiketi, Yves Saint Laurent gibi ana akım bir marka için çok gibi görünebilir. Niş parfümlerle yarışan fiyatını göze alırsanız, denemenizde fayda var.

tasli noble yen

EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi, fark edilirliği normal. Performans canavarı olduğu söylenemez. Uniseks olarak piyasaya sürülse de erkek kullanımına yakın.

Koku Güzelliği:10/8

27 Mayıs 2016 Cuma

Parfums de Marly – Hamdani (2013)

“Bedeviler çok konuksever insanlardır. Eğer bir misafir çadırlarına ziyarete gelirse onu ve hayvanlarını hiç ücret almadan üç gün misafir etmek zorundaydılar. Konuk edilen misafirin atının başlığı çadırın orta yerine asılarak onun önemi vurgulanırdı. Böylelikle kabileler savaştan arta kalan zamanlarda birbirlerini konuk eder, en hızlı ve en cesur atlarının hikayelerini paylaşırlardı. Kazananın ödül olarak kaybedenin en iyi sürüsünü aldığı at yarışları düzenlerlerdi. Yetiştirilen hayvanlar alınır, satılır ancak kural olarak savaş kısraklarına bedel ödenmezdi. Bir Arap kısrağından daha iyi bir hediye olamazdı. Bir kısrağın değeri annesinin orijinine göre artardı. Eğer kısrağın annesi takdir edilen bir aileden geliyorsa onun değeri çok fazla idi. Kısrak aileleri onu yetiştiren kabilenin veya şeyhin adı ile bilinirdi. Bedeviler aynı orijinden gelen atları daha değerli görürlerdi. Beş temel at ailesi vardı; Kehilan, Seglavi, Abeyan, Hamdani ve Hadban. Cesaret, dayanıklılık ve sürat hikayeleri o orijine ait diğer atlarında değerini arttırırdı. Örneğin; Kehilet al Krush, Kehilet Jell – abiyat ve Seglavi ibn-i sedran isimli kısrakların görkemli savaş hikayeleri vardı. Hamdani atları; atletik yapılı, iri kemikli ve kas gücü yüksek bir türdü. Kafaları profilden bakıldığında düzdü. Arap atları içinde en uzun boylu türlerden biriydi. Demir kır ve açık doru en sık rastlanan renkti.”

İnternet üzerinde yapılacak kısa bir aramayla, Hamdani atları hakkında bu bilgilere farklı yerlerde rastlamak mümkün. Parfums de Marly, inatla ve mutlulukla atlara yer vermeye devam ediyor. Her parfümlerinde farklı cins atlardan ilham alıyorlar. Hamdani, markanın “Arap Atları” serisinin üyesi. 2013 çıkışlı olduğu biliniyor. İsmi fazlaca duyulmamış bu arkadaşa bir el atmak istedim. Umarım elimde kalmaz.

Hamdani’nin tanıtımında erkeksi şıklıktan bahsediliyor ve tütün, deri, bal ve karanfil üzerine inşa edildiği izlenimi veriliyor. Parfümün açılışı çok sert. İlk saniyelere sert mi demeliyim yoksa rahatsız edici mi karar veremedim. Ya da garip veya zor mu olmalı doğru kelime. Üst notaların zihnimde uyandırdığı etki yeni boyanmış ayakkabı diyebilirim. Lostra salonuna girdiğimde burnuma çarpan kösele kokusu da bilinçaltımdan çıkıp geliveriyor. Bir parça acı aromatik otlar da var muhtemelen. Tatlılık barındırmayan, soğuk-hayvansal deri, muhtemelen başlangıcı domine eden baş aktör. Açılışı çok sıradışı ama bana göre değil. Orta kısımda aynı zalim, karanlık, koyu yapı devam ediyor. Orta notalar, başlangıcına göre birazcık daha tahammül edilebilir. Tatlılık hala yok. Hayvansallık daha dizginlenmiş diyesim var. Deriye reçineler de eşlik ediyor. Son kısma geçeyim. Ana yapının büyük değişim gösterdiği söylenemez. Kapanışta reçineli ağaçların etkisi daha fazla neyse ki. Karanlık tütsü de kendisini göstermeye çalışıyor. Muhtemelen parfümün en kullanılabilir tarafı alt notaları ve benim de en sevdiğim yeri burası oluyor.

Hamdani… İlhamını bir attan alan parfüm olduğunu düşünürsek, bu koku karakteri çok şaşırtıcı olmamalı. Ama Parfums de Marly’nin diğer kullandığım parfümlerinde bu kadar uç ve sert bir kullanım yoktu. Hamdani, sadece Parfums de Marly’nin değil, şimdiye kadar kullandığım en zorlayıcı kokulardan birisine sahip. Çok çok yoğun, depresif, karanlık. Kuru odunsu-deri-tütsü-reçine kompozisyonuna benziyor. Adeta Tauer’in o garip ayakkabı boyası gibi kullandığı derinin verilişini andırıyor Hamdani. Sevmesi ve kullanması çok çok zor (en azından benim için durum budur).

kendi hamdani yen

Tauer demişken, Hamdani’yi en çok benzettiğim parfüm Incense Extreme oldu. Ayrıca Montale’in Aoud Cuir d’Arabie’sini düşündürttü bana. Karanlık yönüyle Black Afgano’yu da benzerler listesine alabiliriz. Ama geneli düşündüğümde sanki Montale parfümü kokluyormuşum izlenimi oluşmasını sağladı zihnimde Hamdani.

Akıl almaz şekildeki karanlık yapısı, fazlasıyla tematik olması, mideyi zorlayıcı hayvansallığı, ürkütücü dumansılığı, gerçekçi reçinemsiliği, sinir bozucu tütsü kullanımı ile örneğine fazla rastlanamayacak duruşu ve etrafa yaydığı negatif enerjisiyle, günlük kullanımın epey dışında Hamdani. Eğer Avusturya’da dağın başındaki kocaman bir şatoda yaşıyorsanız, satanizme ilgi duyuyorsanız ve geceleri zifiri karanlık ormanlarda veya mezarlıklarda tek başınıza dolaşmayı seviyorsanız, Hamdani bu anlamda sizi memnun edecektir.

Hamdani’yi, sektörün tanınmış isimlerinden Fabrice Pellegrin tasarlamış. EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği yüksek değil. Çoğu yerde uniseks kullanıma uygun olduğu belirtilse de, bir kadının üzerinde olmaması gerekiyor Hamdani’nin. O, erkek kullanımına uygun. Tam bir kış parfümü olduğunu sanırım söylememe gerek yok.

Koku Güzelliği:10/5

15 Ocak 2016 Cuma

Tom Ford – Plum Japonais (2013)

Bağışıklık sistemini güçlendiren, grip ve soğuk algınlığına karşı koruyan, kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olan, yorgunluğu, stresi azaltan bir meyve Japon eriği. Daha başka faydaları da bilinen Japon eriğinin, son yıllarda ülkemizde de bol bol yetiştirildiğini biliyoruz. Lezzetli, koyu kırmızı renkli Japon eriklerinin tatları da bir erik sever olarak enfes bana göre.

Bu güzelim meyvenin, parfüm üreticilerinin ilgisini çekmemesi düşünülemezdi. Hele ki Tom Ford gibi önemli markanın parfümünde Japon eriği temasını kullanması şaşırtıcı değil. Tom Ford’un parfüm birimi, Japon eriğini özel serisinin içinde değerlendirdi.

Tom Ford’un gittikçe genişleyen özel serisinin bir alt kategorisi olarak Atelier d’Orient isimli mini seri piyasaya sürüldü. 2013 yılında çıkan ve dört parfümden oluşan Atelier d’Orient serisinde bulunan Shanghai Lily, Fleur de Chine, Rive d’Ambre, Plum Japonais’in içinden muhtemelen en ilgi gören üye Plum Japonais. İlhamını Japon eriğinden alan Plum Japonais, kendi sitelerinde nefis, lezzetli, tensel olarak tanımlanmış.

erikli sis

Plum Japonais’in başlangıcı mayhoş ve leziz meyvelerle gerçekleşiyor. Tabii ilk akla gelen parfüme ismini veren erik. Evet büyük ihtimalle ilk dakikalarda baskın erik kokusuyla beraberiz. Yarı karanlık erik gayet güzel ve olgun. Üst notalarını sevdim. Orta kısımda ekşimsi aroma devam ediyor. Yüksek kaliteli meyvelere geri planda az da olsa tütsü eşlik ediyor. Eriğe bu bölümde tatlı baharatlar destek veriyor. Tarçın, erikle gayet güzel uyum sağlamış. Çoğu yorumcunun orta kısımda öd ağacından bahsettiğini görüyoruz. Sınırlı da olsa öd ağacı mevcut. Erik ve baharatlarla hoş birlikteliğe sahip öd ağacı. Bahsedilen safranı ise algılayamadım. Son bölüm, parfümün en mütevazi yeri. Yumuşak odunsu notalar, vanilya ve ortalama meyvelerle kapanışı yapıyor. Alt notalarda, üst ve orta kısımdaki canlı yapı yok.

Plum Japonais’i yeni nesil ucuz ve uyduruk meyveli parfümlerle kıyaslamayın. Ustaca dokunuşa sahip olduğu fark ediliyor. Yarı karanlık ve dolgun ekşi meyveler, benim gibi bu tür parfümlere sempatiyle yaklaşan birisini gayet memnun etti. Sizin de karşınıza çıkan ucuz market parfümlerinde baş ağrısı yapan yapay meyvemsilik, Plum Japonais’in çok uzağında. Bu anlamda iyi iş çıkarmış Tom Ford. Şık ve mayhoş meyvelerin fazlaca tatlılık barındırmaması sevindirici. Tabii bir oranda tatlılık var ama kontrollü neyse ki.

Sıcak sayılabilecek meyveli içkileri (likör bile olabilir) hatırlatıyor Plum Japonais. Evet o, reçinelerden gelen sıcaklığa sahip sanki. Ya da baharatlardan yayılan sıcak aromadan bahsedilebilir. Onun içindir ki genellikle neşeli yaz parfümlerinde karşılaştığımız meyveler, burada ferah verilmemiş. Bana göre sıcak yaz mevsimi dışında kullanılmalı. Soğuk ayların en başarılı koyu meyveli eserlerinden birisi olarak düşünülebilir. Kolay kullanılabilecek, çabucak sevilebilecek, güzel övgüler alabileceğiniz, günün her anında size eşlik etmesinden mutlu olabileceğiniz, spor giyime de, belli oranda resmi kıyafetlere uyabilecek bir arkadaş.

kaplan sise

Kimi kullanıcılar Plum Japonais’i, Serge Lutens’in ünlü parfümü Feminite du Bois’e benzetmiş. Hem Shiseido hem de Serge Lutens versiyonlarını denemiş birisi olarak katılıyorum bu benzetmeye. Bence Plum Japonais, Shiseido’nun Feminite du Bois’ine daha çok benziyor. Serge Lutens’in Feminite du Bois’i kadınsı tarafa yakın bulmuştum. Plum Japonais’i ise hem erkekler hem de kadınlar rahatlıkla kullanabilir. Bu anlamda başarılı bir dengede duruyor. Ne çok kadınsı ne de fazla erkesi Plum Japonais.

Parfümün tasarımını Yann Vasnier yapmış. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği başlarda iyi, ilerleyen saatlerde tene yaklaşıyor. Çok güçlü gibi gelmedi bana Plum Japonais.

Koku Güzelliği:10/8

12 Ocak 2016 Salı

Amouage – Journey Man (2014)

Batı ve Avrupa kültürünü biliriz, kahramanlarını tanırız, sinemasını seyrederiz hatta müziklerini bile bol bol dinleriz fakat dünyanın diğer tarafına yani doğuya gereken ilgiyi bir türlü göstermeyiz. Tabii bu durumun oluşmasında son iki yüz yıldır devam eden batı ülkelerinin hegemonyasının da etkisi var. Büyük ve güçlü ülkeler, kültürlerini ve dillerini bir şekilde dünyaya dayatır. Sanırım baskın medeniyet, kendilerinden daha zayıf medeniyetlere kabul ettirir üstünlüğünü. Zaten insanlığın bilinen tarihinde hemen hemen böyle olmamış mıdır?

Hollywood filmlerini gayet iyi biliriz, Amerikalı oyuncuları tanırız, yönetmenlerin filmlerini takip ederiz fakat Çin sineması pek ilgimizi çekmez. Muhakkak sinemaya tutku derecesinde bağlı kişiler Çin sinemasını az çok bilecektir fakat ortalama dünya vatandaşı tercihini bol aksiyonlu Hollywood filmlerinden yana yapacaktır. Çin sinemasının ilk adımlarının 1890’lı yıllara kadar gittiği söylenir. Çinlilerin sinema için “batının gölge oyunu” tabirini kullanması enteresan. Buradan acaba bir Batı karşıtlığı mı algılamalıyız yoksa Çinlilerin sinemayı gölge oyunu olarak gördüklerini mi çıkarmalıyız emin değilim.

Nasıl bir anlam çıkarsa çıksın, 1905 yılında Beijing Feng Tai adlı fotoğraf stüdyosunun patronu Ren Jingfeng’in çektiği ve Pekin Operası’ndan uyarlanan “Ding Jun Dağı” adlı filmin, Çin sinema tarihindeki ilk eser olduğu söylenir. Sonrasında birçok yönetmenin katılımıyla, Çin sineması sürekli gelişim çizgisini korumuş. Bugün Çin sinemasının dünyada çok büyük ağırlığı olmasa da yetiştirdiği önemli yönetmenleriyle, büyük adımlar atacağa benziyor. Ve Çin sineması sadece meraklılarının değil başkalarının da ilgisini çekiyor anladığımız kadarıyla. Mesela Christopher Chong’un.

cinli sinema

Amouage’da bir anlamda koku CEO’su olarak görevlendirilen Christopher Chong, 2014 yılında iki yeni parfüm sunumu yapmıştı. Journey isimli parfümlerin (erkek ve kadın) Çin sinemasından ve Shanghai Deco akımından ilhamını aldığı çoğu kaynakta mevcut. Çocukken Çin filmlerini izlemeyi sevdiğini belirtmiş olması yeterli bizim için. Christopher Chong’un, Journey isimli parfümlerin esin kaynağı olarak Çin sinemasını göstermesi, belki onun kökenine incelikli göndermeden ibarettir. Gerçi Amouage’ın sitesinde Journey Man’in “metamorfozun yolculuğunu tasvir ettiğini” yazması kafa karıştırıcı. Aslında bu metamorfoz kavramıyla ilgili yazacaklarım vardı ama konuyu daha fazla uzatmayayım ve parfüme geçeyim.

Yine kendi sitelerini referans verecek olursam Journey Man’ın, baharatlı ve odunsu olduğu ipucunu alıyoruz. Parfümün başlangıcı ekşi kırmızı meyveler, lezzetli baharatlar ve sıcak reçinelerle gerçekleşiyor. Üst notaların bende uyandırdığı duygu, kurutulmuş kırmızı meyvelerin üzerine serpilmiş tatlılığı az dumansı baharatlar. Açılışı enfes Journey Man’in. Orta kısma geçildiğinde sıcak baharatların etkisi devam ediyor. Mayhoş meyvelerse geride kalıyor. Orta bölümde harika bir tütsü ve dumansı-gizemli tütün ortaya çıkıyor. Tütsü kuru ve inanılmaz kaliteli. Tütün ise tam istediğim gibi sisli-isli ve neredeyse pipo tütünü gibi. Orta bölüm de harika. Son kısım sakinleşiyor. Huzurlu kuru tütsü tek başına kalıyor. Azıcık da köksü vetiver var. Üst ve orta bölümdeki detaylı yapı, sonlarda azalıyor ve tekdüzeleşiyor ama asla kötü değil.

Journey Man, baharatların, tütün ve tütsünün müthiş bir karışımı. Baharatlardan öne çıkan biber, keskin ama meyvemsilikle dizginlenmiş. Tütsü ve tütünün orta bölümdeki uyumu görülmeye değer. Nasıl oluyor bilmiyorum ama orta bölümde zaman zaman Ambre Russe’deki o içkimsi-dumanlı havayı anımsattı biraz. Hatta başlangıcı biraz Fille en Aiguilles’i bile andırıyor. Fakat Journey Man, daha dumansı, tütsülü, tütünlü ve kuru. Tatlılık oldukça az.

afisli yen

Diyebilirim ki uzun zamandır bu kadar severek kullandığım bir parfüme rastlamadım. Her şey tam istediğim gibi. Tütsü, sıcak reçineler, ekşimsi baharatlar ve diğerleri. Gayet zengin ve detaylı. Amouage’a yakışacak denli karakteristik ve lüks. Son birkaç Amouage deneyimim pek iç açıcı değildi ama 2014 çıkışlı bu eser, övgüyü hak ediyor. Jubilation XXV ile birlikte favori Amouage’lardan birisi oluyor benim için.

Arap-Orta Doğu esintisi yok ama gizemli ve sıcak kokusu adeta bizi o coğrafyaya götürüyor. Fransız gibi davranan Arap soylusu adeta Journey Man. Bu anlamda Christopher Chong’u tebrik etmek gerekiyor. Kaliteden ödün verilmemiş. Bütün notalar tek tek hissedilebiliyor ve yapaylığa asla yer yok. Açıkçası ilk başta parfümü Alberto Morillas gibi piyasa işi eserlere imza atan birisinin tasarlamasını yadırgamıştım. Kullanım döneminden sonra ise Alberto Morillas’ın harika iş çıkardığını kabul ediyorum.

Journey Man, ismi gibi sizi seyahate çıkarır mı bilemiyorum fakat vaat ettiği yolculuğu sevdiğimi itiraf etmeliyim. Hem modern hem de günümüzün piyasa parfümlerinden ayrılan duruşu ile saygımı kazanmış durumda. Eğer bu tarz erkek parfümü arıyorsanız ve oldukça yüksek fiyat etiketini dert etmeyecekseniz, gönül rahatlığıyla öneririm. Siz yine de denemeden almayın.

buyuk yakin

Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı kıyafet üzerinde iyi ama ten üzerinde rakipleri kadar iddialı değil. Fark edilirliği diğer Amouage’lara göre biraz düşük. Kıyafet üzerinde pek ilginç ve zengin kokmazken, tende bütün hünerini gösteriyor. Özellikle ten üzerinde denemenizi tavsiye ederim. Otuz yaş üzeri erkeklere yakışacaktır. Genç işi değil kokusu. Tam bir soğuk kış parfümü. Havanın buz gibi olduğu ya da kar yağdığı günlerde, onun sıcak aroması içinizi ısıtmakta zorlanmayacaktır.

Koku Güzelliği:10/8.5