yasemin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yasemin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2021 Pazartesi

Lancome – Idole (2019)

“Büyük hayaller kuranlara… Geleceğin mimarlarına. Güçlü, kendinden emin, sözünü sakınmayan kadınlara. Yeni ufuklar açan, yarının liderlerine… Dünyaya ilham veren yeni idollere. Şimdi tam zamanı. Kendi idolün ol.

Mükemmel parfüm zamanın ruhuna hayat verir, yeni akım yaratır. Idole bunun için doğdu. Idole yeni bir hayat felsefesinin parfümde vücut buluşu gibi; parfümün yazılmış kurallarını yıkıyor.

Geleceğin parfümü, hepimizin yeni bağımlılığı.”

Lancome’nin 2019 yılı çıkışlı kadın parfümü Idole’nin resmi tanıtımı bu cümlelerle yapılmış. Lancome’ye göre Idole sürdürülebilir kaynaklardan üretilmiş içeriklere sahip. Parfümde üç öğe öne çıkarılmış: Beyaz şipre, yasemin çiçeği ve gül. Ayrıca içeriğinde başta Isparta olmak üzere 2 farklı coğrafyadan, 3 farklı özütleme tekniğiyle 4 farklı türde gül kullanılmış.

İlk saniyelerde çiçeksi sayılabilecek meyvemsilikle açılış yapılıyor. Bir parça tatlı armuda eşlik eden çiçeklerden sonra orta bölümde görüntü pek değişmiyor. Miskli gül ve yasemin, parfümün kadınsı yönünü daha arttırıyor. Sonlarda yaseminli miskle kapanış yapılıyor.

Idole, basit meyveli-çiçeksi kompozisyona sahip. Bir parça sucul, pudralı, hissedilir oranda miskli Idole, dünyayı yeniden keşfetmiyor, herkesin sevebileceği ortalama koku formu üzerinden ilerliyor. Onu koklayan çoğu kadının seveceğini söylemek zor değil. Kalite anlamında üst düzey davranmıyor. Tek düze devam ediyor ve sürpriz yapmıyor.

Armut kokan gül parfümü arıyorsanız Idole tam size göre ama sadece bu kadar. Daha önce onlarca defa tekrarlanan bu vasat sulandırılmış hissi veren meyveli-çiçeksi yapı, benim için ilginç değil. Yine de güvenli kokan kadın parfümü arıyorsanız deneyebilirsiniz.

Eau de Parfum formundaki Idole’nin kalıcılığı ve direnci fena değil. 3-4 fıs uyguladığınızda yanınızdan geçen hanımefendiler çok güzel koktuğunuzu söyleyebilir ki bu sizi mutlu edecektir. Lancome, Idole için “kadınların, kadınlar için yarattığı parfüm” demiş. Bunun sebebi muhtemelen kokuyu üç kadın parfümörün birlikte tasarlaması. Adriana Medina-Baez, Nadege Le Garlantezec ve Shyamala Maisondieu, Idole’nin kokusuna imza atmış. İlkbahar döneminde kullanmak iyi fikir olabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Rabia’ya teşekkür ederim.

Koku Güzelliği: 10/6

5 Kasım 2021 Cuma

Gucci - Memoire d’une Odeur (2019)

Gucci’nin 2010’lu yıllardaki parfümlerinin pek ses getiremediğini farkeden markanın yaratım yöneticisi Alessandro Michele muhtemelen harekete geçmiş. Alessandro Michele, sadece parfümler anlamında değil, Gucci’nin son dönemdeki küresel marka imajına da önemli katkı yaptı. Gucci’nin rakipleri karşısındaki gerileyen imajına iyi gelmişe benziyor Alessandro Michele.

2019 yılında Alessandro Michele’in öncülüğündeki Gucci tasarım ekibi, yepyeni parfüm oluşturmaya karar verdi. Şişesi eski parfümleri andıran Memoire d’une Odeur, Gucci’ye göre cinsiyetsiz ve zamansız bir eser. Parfümün mineral aromatik isimli yeni koku ailesine ait olduğu vurgulanmış. Resmi tanıtımda papatya çiçeğinin vurgulandığını görüyoruz. Parfümün ünlü tasarımcısı Alberto Morillas ise şöyle demiş: “Miskli mineral akoru, kokunun temel taşıdır. Diğer tüm kokusal elementleri saf yumuşaklıkla birleştirir.”

Memoire d’une Odeur’un başlangıcı ferah sayılamayacak kremsi çiçeklerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında Roma papatyası var fakat burada daha çok vanilyamsı pudralı yasemini andıran beyaz çiçekleri algılayabilirsiniz. Orta bölüme geçildiğinde kremsi, tatlı vanilyalı beyaz çiçekler devam ediyor. Gucci’nin internet sitesinde orta kısımda Hindistan yasemininden bahsedilmiş. Orta bölümde büyük değişim yaşanmıyor. Sonlarda vanilya yoluna devam ederken sandal ağacı da kendisini güçlü şekilde hissettiriyor.

Memoire d’une Odeur, baştan sona pek değişmeyen şekerli, pudralı, vanilyalı, kremsi beyaz çiçekli misk parfümüne benziyor. Her ne kadar Gucci bu arkadaşı cinsiyetsiz olarak sınıflandırsa da kadınsı tarafı önde diyebilirim. Gucci bu parfümde papatya öğesini öne çıkarmış. Genel yapısı bana daha çok vanilyalı beyaz çiçekleri andırdı. Eğer papatya ağırlıktaysa da fazlaca tatlı ve pudralı papatyadan bahsedilebilir. Çok sıra dışı ya da ilginç değil. O harika şişesine bakıp, retro koku formu beklerseniz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

Memoire d’une Odeur’u büyük umutlarla denemeye başladım fakat sıradan sayılabilecek basit formla karşılaştım. Kalite anlamında kötü değil ama böylesine üzerinde çalışıldığı iddia edilen parfümün daha ilginç davranmasını beklerdim. Hafiften Comme des Garçons’un garip parfümü Odeur 53’e benzeyen Memoire d’une Odeur, bu tür eserleri seven koku bağımlılarının ilgisini çekebilir.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Gün içinde ara ara size kendisini hissettiriyor ki bu durum hoşunuza gidebilir. Sonbahar-kış dönemine yakın duruyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

6 Ekim 2021 Çarşamba

Montale – Intense Roses Musk (2015)

“Montale’nin tüm zamanların klasik kokularından birinin yoğunlaştırılmış versiyonu olan Intense Roses Musk, şehvetli, değerli misk ile zarif bir şekilde uyumlu gül buketi içerir. Derin, sıcak amber ve yoğun seksi yasemin dokunuşuyla vurgulanan bu özel ekstrait versiyon, zarif, güçlü ve uzun ömürlü yayılıma sahiptir.”

Montale’nin internet sitesindeki bu cümleler, Intense Roses Musk’un, markanın önem verdiği parfümlerden Roses Musk’un devam kokusu olduğunu anlatıyor. Intense kelimesiyle, parfümler dünyasında neyin kast edildiğini artık biliyoruz. Intense Roses Musk’un Extrait formunda olması, onun iddiasını ortaya koyduğunu gösteriyor.

Parfümün açılışı canlı, dinamik ve kadınsı gül kokusuyla gerçekleşiyor. İlk dakikalarda etrafa uçuşan gül, yeni nesil modern şekerli gül parfümlerini çağrıştırıyor. Orta bölümde gülün ağırlığı daha da artıyor. Tatlılığı artan güle, beyaz çiçekler eşlik ediyor. Açıklanan notalarındaki yaseminin, orta bölümden itibaren kendisini gösterdiğini söyleyebilirim. Sonlarda büyük değişim olmuyor. Gül suyu hatta öd ağacını anımsatan miskli kırmızı gül teması, son saatlere imzasını atıyor.

Güzel başlayan, ilerleyen saatlerde ağır Montale tarzı tatlı gül kokusuna dönüşen Intense Roses Musk, kıyafet üzerinde alt notalarında öd ağacının güle yakın kullanımını akla getiriyor. Ten üzerinde değil de kıyafette daha hoş duruyor. Genel Montale yapısına sahip ve çok derin kokmuyor. Tek düze ilerliyor ve gül sularını anımsatıyor.

Bir başka Montale ve bir başka bu fiyata değer mi tartışmasına daha girmeye gerek yok. Intense Roses Musk, oldukça güçlü ve yoğun karaktere sahip. Bileğinize sıktığınızda adeta yağlı bir tabaka kalıyor teninizde. Parfümün yüksek konsantrasyona sahip olduğu belli. Kalıcılığı çok iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz üzerinde. Anlaşılacağı üzere güçlü bir parfüm. Eğer kokunuzu etrafa duyurmak istiyorsanız muhtemelen doğru seçeneklerden birisi.

Oysa kokusal anlamda yine bir Montale klasiği diyebilirim. Gül kullanımı özensiz ve yapaylığa yakın. Montale’nin çoğu parfümü gül kokar ve hemen hemen hepsi birbirini andırır. Aralarında küçük farklar vardır. Yine bu hissi yaşıyorum. Ağır ve Arabik gül kullanımı herkese göre olmayabilir. Sevmesi ve kullanması kolay sayılamayacak bir eser. Denemeden almak tabii ki iyi fikir değil.

Bu parfümle Montale’nin Ortadoğu pazarını hedeflediğini düşünüyorum. Bizim gibi gül kokularının içinde büyümüş insanlar için çok özel değil Intense Roses Musk. Neredeyse yağlımsı gül kullanımıyla kadınlara yakın durduğu açık. Kokusunu Pierre Montale tasarlamış. Sonbahar-kış kullanıma uyacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/5

5 Mayıs 2021 Çarşamba

Tom Ford – Ombre Leather (2018)

Tom Ford’un 2016 yılında piyasaya sürdüğü ve özel seriye ait Ombre Leather 16, ilginç şekilde isim değiştirerek tekrardan karşımıza çıktı. Ombre Leather 16’dan iki yıl sonra 2018 yılında bu sefer sadece Ombre Leather ismiyle raflardaki yerini aldı. Farklı olan şuydu ki 2018 yılı çıkışlı Ombre Leather, özel seride değil normal Tom Ford koleksiyonunda yer aldı.

Markanın internet sitesinde Ombre Leather’in sıcak ve baharatlı koku ailesine mensup olduğu yazılmış. Koku tipininse serin baharatlar tarzına yakın durduğu belirtilmiş. Üç ana nota vurgulanmış: siyah deri, menekşe çiçeği ve yasemin çiçeği.

Parfümün ilk saniyelerinde Tuscan Leather esintisi güçlü şekilde hissediliyor. Hafiften meyvemsi ve dumansı kuru deri ilk dakikalarda yüksek kalite vaat ediyor. Orta kısımda acımsı, buruk ve şekerli olmayan kuru deri, gayet pürüzsüz ilerleyişini sürdürüyor. Sonlarda büyük değişim olmuyor. Deri ceketleri andıran süet notası ve geride duran misk, kapanışa imzasını atıyor.

Ombre Leather, ismindeki derinin hakkını baştan sona veriyor. İlk saniyeden son anlara kadar deri her zaman ön planda ve hatta başrolde. Buradaki deri ne şekerli modern parfümlerdeki gibi bıktırıcı ne de fazlasıyla hayvansı hissettiriyor. Kimi niş parfümlerdeki ayakkabı boyasını andıran deri teması da yok Ombre Leather’da. Kimi kullanıcıların dediği gibi deri ürünleri satan mağazaya girdiğinizde etraftan algıladığınız süet kokusu, Ombre Leather’ın ana yapısını oluşturuyor. Hatta yeni alınmış lüks araba içi gibi veya kaliteli deri ayakkabı gibi de kokuyor.

Ombre Leather, safkan ve erkeksi tarafa yakın deri parfümü. Tatlılığa fazlaca yer verilmemesi isabetli olmuş. Kullanması ve sevmesi kolay yapıya sahip. Şık, gerçekçi, lüks, takım elbiseye uyabilecek, otuz yaş üzeri erkekleri mutlu edebilecek, sağlam ve iyi seçenek olarak düşünülebilir. Eğer deri parfümlerine ilginiz varsa Ombre Leather’ı deneme listenize almakta tereddüt etmeyin.

Parfümün tek olumsuz sayılabilecek tarafı fazlaca düz çizgide ilerlemesi. Hemen hemen hiç değişmiyor. Tom Ford gibi güçlü markadan biraz daha detay ve hareket beklerdim ama hiç şaşırtmıyor kokusu. Kullanım döneminde genel yapısını Tuscan Leather’a çok benzettim. Sanırım Tuscan Leather’in daha basit ve uygun fiyatlı versiyonu olarak görebiliriz Ombre Leather’ı.

Eau de Parfum formundaki Ombre Leather’in kalıcılığı çok iyi. Etrafa yayılımı ortalama seviyelerde. Tuscan Leather kadar güçlü değil Ombre Leather. Karanlık sayılabilecek koyu yapısıyla sonbahar-kış dönemine daha çok yakışacağını sanıyorum. Kokusunu Sonia Constant tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

30 Nisan 2021 Cuma

Guerlain – Mon Guerlain (2017)

Guerlain’in yeni kadın parfümü, markanın kendi ismini taşıyor ve ilhamını ünlü oyuncu Angelina Jolie’den alıyor. Guerlain’in modern parfüm trendlerine uyum sağlaması amaçlanan yeni kadın parfümünün, popüler aktrisle tanıtılması kendi içinde tutarlı görünüyor.

Guerlain’in internet sitesinde Mon Guerlain kısaca şöyle tanıtılmış: “Angelina Jolie’den esinlenen Mon Guerlain, günümüzün güçlü, özgür ve şehvetli kadınsılığına övgüdür.”

Mon Guerlain’in açılışı tatlı ve yeşil temayla gerçekleşiyor. İlk dakikalardaki tatlı, yeşil lavanta hiç fena değil. Orta kısma geçildiğinde tatlılık, şekerliliğe doğru eviriliyor. Orta bölümde lavantaya tatlı tonka fasulyesi ve vanilya eşlik ediyor. Hatta lavantayı eziyor bile denebilir vanilya. Orta notalarda lavantanın yerini bir parça gül, yasemin ve geri planda iris çiçeği alıyor. Sonlarda tatlı vanilyaya odunsu notalar ekleniyor.

Mon Guerlain, yeni nesil parfümlerde rastladığımız, bolca tatlılık içeren çiçeksi vanilya tarafına yakın duruyor. Şekerli ve neredeyse tozlu vanilyaya eşlik eden lavanta fazlaca baskın ya da ağır değil ki benim için iyi haber. Orta bölümdeki kadınsı sayılabilecek çiçeksi yapı fena değil. Sonlardaysa benzersiz olmayan tema tercih edilmiş.

Markanın ismi Guerlain olunca daha bir dikkat kesiliyoruz ve beklentimiz artıyor. Bu şöhretli parfüm markası, modern koku trendlerine uyumlu ortalama kalitede parfüm meydana getirmiş. Kokusal anlamda farklı ya da ilginç değil. Modern kadın parfümlerindeki şekerli vanilya, Mon Guerlain’de tekrar edilmiş. Bu anlamda küçük hayal kırıklığı yaşatıyor. Benzerine çokça rastlanabilecek çiçeksi vanilya için bu tek düze eseri tercih etmeli misiniz, karar sizin. Eğer bu tarz kadın parfümlerine meraklıysanız tabii ki deneme listenize alabilirsiniz fakat dünyayı sarsacak bir parfüm değil ne yazık ki.

Güvenli sayılabilecek ve deneyen çoğu kişinin sevebileceği Mon Guerlain, Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı harikalar yaratmıyor. Tam bir kış parfümü. Kokusunu Thierry Wasser tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

5 Nisan 2021 Pazartesi

Dolce & Gabbana Pour Femme (2012)

“Dolce & Gabbana Pour Femme ve Pour Homme, Akdeniz’in güzelliğini küresel simge haline getiren Domenico Dolce ve Stefano Gabbana’nın tarzını özetliyor: Geleneksel olana duyulan aşk ile çağdaşlığa duyulan doğal özlem arasında mükemmel sentez. Bu, Dolce & Gabbana DNA’sıdır.

Armonilerin ve zıtlıkların merkez üssü olan Akdeniz’den esinlenen Dolce & Gabbana Pour Femme, Dolce & Gabbana kadınının tutkulu, şehvetli ve anaç özünü somutlaştırarak yeniden doğuruyor. Gücünün ve içgüdülerinin farkında olan kadınlar için tasarlanmıştır.”

Dolce & Gabbana’nın 2012 yılı çıkışlı kadın parfümü Pour Femme’nin resmi tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Markanın yeni nesil kadın parfümlerinden Pour Femme, aradan geçen yıllar içinde oldukça sevildi. Hakkında güzel şeyler duyduğum Pour Femme’yi nihayet kullanma fırsatını buldum.

Parfümün başlangıcında şekerli turunçgiller bulunuyor. Buradaki mandalina ve portakal ferah sayılmaz. Modern kadın parfümlerinin çoğunda karşımıza çıkan tatlı narenciyeler idare eder. İlk dakikaların meyveli sakızlara benzediğini iddia edebilirim. Orta bölümde turunçgillerin etkisi devam ediyor. Orta kısımda kadınsı sayılabilecek çiçekler karşımıza çıkıyor. Portakal çiçeğinin kendisini daha çok gösterdiğini görüyoruz. Geri planda kremsi ve leziz meyvemsilik ahududu hissiyatı veriyor. Orta kısmı, başlangıcından daha kaliteli ve güzel. Sonlarda kremsi çiçekler, vanilyalı odunsu notalarla harika kapanış yapıyor. Parfümün en güzel bölümünün alt notalar olduğunu düşünüyorum.

Dolce & Gabbana Pour Femme, 2010’lu yılların modern kadın parfüm örneklerinden birisi denebilir. Meyveli-çiçeksi tarafa yakın duruyor. Kalite anlamında birçok meyveli-çiçeksi parfümden iyi yerde duruyor. Özellikle orta kısımdan itibaren cildinize yerleşen kremsi, lezzetli, meyvemsi odunsu yapı sonlarda da devam ediyor. Açıklanan alt notalarında, parfümlerde pek karşılaşmadığımız marşmelov temasından bahsedilmiş. Parfümün genelinde bıktırıcı olmayan tatlılık var ama marşmelovun o yoğun şekerli hissiyatı burada yok denebilir.

Dolce & Gabbana Pour Femme, herkesin rahatlıkla sevebileceği ve kullanabileceği güvenilir kokular ailesine girebilir. Onu kullanıp da nefret edecek kişi sayısı azdır. Kokular evrenine büyük yenilik getirmese de ve tek düze ilerse de onu kullanmak bir şekilde zevk veriyor. Dolce & Gabana’nın erkek parfümü The One For Men’de rastladığım tatlı turunçgiller ve o anlatılmaz narenciye merkezli tutkulu, canlı, pozitif Akdenizli ruh, Pour Femme’de de bulunuyor.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı ortalama seviyelerde ki gün içinde ara ara ortaya çıkan kokusu sizi mutlu etmeye yetiyor. Serin ilkbahar-sonbahar mevsimlerinde kullanılsa fena olmaz. Günlük kullanıma uyabilecek yapısıyla, her daim her ortamda giyilebilir.

Koku Güzelliği:10/7

16 Mart 2021 Salı

Zadig & Voltaire – This is Her (2016)

“1997’de kurulduğundan beri, Zadig & Voltaire dualiteyi keşfetmeye çalıştı. Parisli marka, farklılık aşılamaya çalışmıyor, dengeyi birleştiriyor ve destekliyor. Tarzlar, cinsiyetler veya dönemler arasında ayrım yapmaz; benzersiz ürün yaratmak için hepsini bir araya getiriyor. Bu ikilik, hem kurucu Thierry Gillier’in hem sanat direktörü Cecilia Bönström ile birlikte çalıştığı marka yönetiminde hem de ekip seçiminde görülebilir. İkililik ve eşitlik, markanın iç politikasının ayrılmaz parçasıdır ve Fransız cinsiyet eşitliği endeksinde yüz üzerinden seksen iki puan almasına olanak tanır. Zadig & Voltaire, bu sonucu günlük olarak iyileştirmeye çalışmaktadır.”

Fransa merkezli moda markası Zadig & Voltaire’nin resmi tanıtımının yukarıdaki cümlelerle yapıldığını biliyoruz. Kıyafet ve aksesuar tasarımlarından sonra parfüm alanına da el attılar. 2021 yılının başları itibariyle yirmiden fazla parfüm çıkarttılar. 2016 yılından itibaren parfüm sektörüne daha da ağırlık verdikleri söylenebilir. This is Her, 2016 yılındaki atılımın ilk örneklerindendi.

This is Her, markanın internet sitesinde “Arap yasemini, pembe biber, kestane ve vanilyayı karıştıran şehvetli, özgür ve gösterişli çiçek buketi, temel nota olarak sandal ağacı ile ilişkilendirilen Zadig & Voltaire imzası.” cümlesiyle tanıtılmış. Parfümün ilk saniyelerinde çiçeksi vanilyaya şahit oluyoruz. Açıklanan üst notalarında Arap yasemini ve pembe biber bulunuyor. Body Kouros’un başlangıcını andıran garip açılışından sonra orta bölüme geçiliyor. Orta kısımda kremsi, sütsü vanilyanın ön plana çıktığını görüyoruz. Buradaki vanilya hindistan cevizli sütleri andırıyor. Sonlarda yine vanilya var. Kapanışta vanilyaya misk ve bir parça odunsuluk eşlik ediyor.

This is Her, bir türlü alışamadığım başlangıcından sonra lezzetli vanilya parfümüne dönüşüyor. Buradaki vanilya tatlı ama bıktırıcı şekilde şekerli değil. Modern ve kremsi vanilyayı, zaman zaman Gratis’te satılan ucuz cilt kremlerine ya da adı duyulmamış güneş kremlerine benzettim. Yine açıklanan notalarında kestane bulunuyor. Sonbahar aylarında bol bol kestane tüketen birisi olarak, bu parfümde kestane kokusu olmadığını söyleyebilirim. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan kestanenin, dikenli dış kabuğunun ya da acımsı kokan yaprağını andıran yapısı da yok gibi. Belki de ilk saniyelerdeki vanilyanın yanında tanımlayamadığım koku kestane temasıdır.

This is Her bir kadın parfümüne çok benziyor diye kafa yorarken sanırım buldum. Jil Sander – Sun’a (kadın versiyonu) benzettim o garip vanilyamsı yapısını. Umarım burnum beni yanıltmıyordur.

Sonuç olarak kremsi, hoş, basit, tek düze ve vasat kalitedeki This is Her, parfümler dünyasında kendisine büyük yer edinemeyecek gibime geliyor. Kötü değil ama çok sıra dışı ya da farklı tema sunmuyor. Performans anlamında da iyi yerde durmuyor. Eau de Parfum formunda fakat hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı güçlü değil. Sonbahar-kış döneminde kullanmak iyi fikir.

Kokusunu Michel Almairac, Sidonie Lancesseur gibi tecrübeli iki parfümör tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

4 Şubat 2021 Perşembe

Caron – Le 3eme Homme (1985)

 

“İtalya’da 30 yıl boyunca Borjiyalar hüküm sürdü, bu süre içinde hep kan döküldü, cinayetler işlendi yani hep savaş, kıyım ve terör vardı ama Michelangelo, Leonardo da Vinci ve Rönesansı da onlar yarattı. Oysa İsviçre’de 500 yıl boyunca barış, kardeşlik ve demokrasi vardı ama buna karşılık ne yaratabildiler? Sadece guguklu saati.”

Yukarıdaki replik 1949 yılı yapımı The Third Man filminin en bilinen sahnelerinden olan dönme dolap sahnesinde ünlü oyuncu Orson Welles tarafından söylenmişti. Yıllar sonra kara film akımının en kült filmlerinden The Third Man’i izledim ve İngiliz sinema sanatının medarı iftiharlarından birisine nasıl dönüştüğünü anladım. 1940’lı yılların savaş sonrası Viyana’sının, karanlık, kasvetli ve koyu havasını siyah-beyaz teknikle muhteşem anlatan The Third Man filmi, ünlü bir butik parfümevinin kokusuna da ilham kaynağı oldu.

Küçük ama ürettiği eserlerin etkisi büyük parfümevi Caron’un 1985 yılı çıkışlı erkek kokusu Le 3eme Homme’nin (The Third Man), aynı isimli kara filme gönderme yaptığını biliyoruz. Her ne kadar Caron’un internet sitesinde bu yönde bilgi bulunmasa da meraklı kokuseverlerin üzerinde konuştuğu bir durumdur. Caron’un Le 3eme Homme’si için sadece “eşsiz şıklık arayan erkek için rafine bir parfüm” cümlesine tanıtımda yer verilmiş. Açıklanan dört nota ise şunlar: İtalyan limonu, bergamot, kişniş ve vetiver.

Le 3eme Homme’nin ilk saniyeleri eski tarz buruk limon ve bergamotla gerçekleşiyor. Geri planda algılanabilen aromatik Akdeniz otlarını ve lavantayı unutmamak gerekiyor. Açılışı tozlu ve nostaljik gerçekleşiyor. Orta kısımda bergamot yoluna devam etmeye çalışırken baharatların yoğunluğu burnunuza çarpıyor. Çok güzel karanfil, tarçın ve hayvansı misk orta bölümü adeta domine ediyor. Lavanta arkalarda kalırken, erkeksi gül orta bölümü ayrı ilginçleştiriyor. Sonlarda yine değişim var. Alt notalarda meşe yosunu sürpriz yapıyor. Şekerli olmayan yüksek kaliteli vanilya, paçuli ve meşe yosunu müthiş bir imza atıyor.

Le 3eme Homme, aromatik otsu turunçgiller, dumansı sıcak baharatlar, lavanta, gül ve hayvansı tarafı önde olan bir parfüm. Görüleceği üzere çok zengin, detaylı, katmanlı bir eser. 1980 hatta 1970’li yılları hatırlatan erkeksi, maço parfümlerin en iyi örneklerinden denebilir. Le 3eme Homme’nin değerini ve tarihi önemini çoğu meraklı kokusever bilir. Bunları tekrarlamak anlamsız. Diyebilirim ki genç erkeklerin, kokular evreninde deneyimi az kişilerin veya nostaljik-eski tarz parfümlere ilgisi olmayanların sevemeyeceğini tahmin etmek zor değil. Le 3eme Homme, aristokrat beyefendi parfümü gibi davranıyor. Muhafazakar, resmi, karmaşık, geleneksel, Guerlainvari, sevmesi, alışması ve anlaması zor bir parfüm.

Kült kara film The Third Man’e ancak böyle bir parfüm yakışırdı. Her ne kadar filmin o kasvetli ve karamsar havası parfümde olmasa da erkek kokuları tarihinin nadide eserlerinden birisi olarak yerini çoktan aldı Le 3eme Homme. Şanslıyım ki eski versiyonunu kullandım. Yeni şişelerde reformülasyon olduğunu öngörebiliriz ve umarım parfümün özü bozulmamıştır.

Eau de Toilette formundaki parfümün performansı gayet iyi. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı hiç fena değil. Sıcak baharatların yoğun olduğu Le 3eme Homme, kış kullanımına yakın duruyor. Kokusunu Akiko Kamei ve Francoise Caron birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8

31 Ocak 2021 Pazar

Kenzo – World Intense (2017)

Kenzo’nun 2016 yılı çıkışlı kadın parfümü World, 2021 yılı itibariyle seri haline geldi. On parfüme ulaşan World isimli parfümlerin dünya çapında büyük yankı uyandırdığı söylenemez. İlk World’den bir yıl sonra beklendiği üzere Intense versiyonu geldi.

Kenzo’nun internet sitesinde World Intense, çiçeksi gurme olarak sınıflandırılmış. Güçlü ve kararlı kadınlar için tasarlandığı vurgulanmış. Parfümün ilk saniyelerinde tatlı, leziz meyveler bizi karşılıyor. Açılıştaki meyve muhtemelen mayhoş kırmızı erik. Kenzo’nun internet sitesinde de erikten bahsedilmiş. İlk dakikaları eh işte diyebilirim. Orta kısımda güçlü meyvemsi tat devam ediyor. Orta bölümde eriğe çiçekler ekleniyor. Şakayık ve yasemin parfümün meyvemsi karakterini az da olsa meyveli-çiçeksi tarafa çekiyor. Kapanışta büyük değişim yok. Sonlarda pudramsı sayılabilecek vanilya partiye katılıyor.

World Intense, ferah olmayan olgun ve neredeyse mayhoş eriğin ve kadınsı çiçeklerin birleşiminden oluşuyor. Parfümdeki vanilya, alıştığımız anlamda büyük yer kaplamıyor. Yeni nesil modern parfümlerin paralelinde ilerliyor. Tatlılık hafiften şekerlilik sınırında dolaşıyor. Genel olarak leziz denebilir. Kokusal anlamda eriğin yanında duran yasemin ana yapıyı oluşturuyor. Tende, orta kısımdan itibaren neredeyse yasemin parfümüne dönüşüyor.

World Intense’yi çok sevemedim çünkü ilginç bir şekilde üst ve orta kısmı bana Black Orchid’i hatırlattı. Black Orchid’in o abartılı, saldırgan ve güçlü çiçeksi-şekerli meyvelerin daha sakin ve rafine hali gibi World Intense.

World Intense’nin olumlu taraflarından birisi de performansı. Eau de Parfum formunda, kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı hiç fena değil. Saatler sonra bile ara ara kıyafetlerin üzerinden size kendisini hatırlatıyor. Bu anlamda dirençli bir parfüm.

Geleyim önemli sayılabilecek bir duruma. Bazı kaynaklara göre World Intense’yi Francis Kurkdjian ve Maïa Lernout birlikte tasarlamış. Francis Kurdjian gibi ustanın ismini görünce tabii ki ilginizi çekiyor. Kurkdjian’ın tasarımlarındaki o pürüzsüz ve kalite hissi World Intense’de var fakat kokusal olarak pek bana hitap etmedi.

World Intense, serin günlerin parfümü olabilir. Serin ilkbahar-sonbahar da daha hoş durabilir üzerinizde. Kimi kullanıcıların World Intense’yi hafiften erkeksi bulmasının ise biraz abartılı olduğunu düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6

11 Ocak 2021 Pazartesi

Paco Rabanne – Lady Million (2010)

Paco Rabanne’nin 2008 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü 1 Million’un yakaladığı büyük başarının ardından kısa sürede seriye kadın kokusu eklendi. 2010 yılında raflarda yine sarı bir şişe ve Million ismi vardı. Lady Million, sonrasında yirmiye yakın Million ismiyle çıkacak parfümlerin işaret fişeğiydi. 1 Million’un kazandığı şöhreti Lady Million’un yaşadığı söylenemez. Yine de kadınlar için çekici bir seçenek olarak duruyor.

Paco Rabanne’nin internet sitesinde Lady Million’un “sınırsız çiçek nektarı, zengin ve ferah beyaz çiçekler, cazibe, bal ve paçuli, bağımlılık yapan takıntı” cümleleriyle tanıtıldığını görüyoruz. İddialı pazarlama cümlelerinde seksi çiçeklerin, çekici portakal çiçeğinin ve cüretkar meyvelerin yer aldığını söyleyebilirim.

Lady Million’un ilk saniyelerinde canlı ve ferah olmayan şekerli turunçgiller ve bir parça ahudududan söz edebiliriz. Yeni nesil yüzlerce kadın parfümünün başlangıcını andıran şekerli meyveler gayet leziz ve ilk koklamada çarpıcı denebilir. Orta kısma geçildiğinde büyük sürpriz yok zira şekerli meyvelere, şekerli çiçekler ekleniyor. Yasemin ve onu andıran beyaz çiçeklerin kadınsı ve dikkat çekici olduğunu düşünüyorum. Sonlarda bal ve paçulinin size el salladığını görebilirsiniz. Hafiften odunsu davranan alt notalarda kokunun oldukça zayıfladığına şahit oluyoruz.

Lady Million, birçok örneğine rastladığımız şekerli meyveli-çiçeksi kadın parfümü düzleminde ilerliyor. Portakal çiçeğinin, portakalın, beyaz çiçeklerin önderliğindeki üst-orta notalar gayet tanıdık. Gösterişli ve hırslı üst-orta kısım, birçok modern kadın parfümüne rakip olmaya çalışıyor. Onun rakipleri Prada – Candy, La Vie Est Belle, Black Opium, Dior – Poison Girl, Olympea ve aklıma gelmeyen onlarca kadın parfümü.

Lady Million kötü değil ama yaratıcı, sıradışı ve ilginç de değil. Yeni nesil tatlı kadın parfümlerinin tekrarı olmasına rağmen, sevmesi ve kullanması kolay bir parfüm. Gayet sosyal, neşeli, süslü, çekici fakat yapay ve kalite anlamında iyi yerde durmuyor. Onun kadınsı ve yerinde duramayan halleri gayet hoş fakat uzun süreli kullanımda sıkıcı olabileceğini sanıyorum. Her yaşa ve her ortama uyum sağlayabilecek Lady Million’u serin havalarda kullanmak daha iyi fikir olabilir. Yaz sıcaklarında biraz ağır gelebilir.

Kokusunu sektörün önemli isimleri Anne Flipo, Beatrice Piquet, Bruno Jovanovic, Dominique Ropion birlikte tasarlamış. Eau de Parfum formunda olduğunu belirteyim.

Koku Güzelliği:10/6

26 Aralık 2020 Cumartesi

Amouage – Silver Man (2002)

Amouage’nin 2002 yılı çıkışlı Silver Man’i, şöhretli ve gösterişli Amouage’lerin gerisinde kaldığı söylenebilir. Silver hakkında konuşulan genel durum, 1998 çıkışlı Gold Pour Homme’ye benzerliği üzerinde yoğunlaşıyor. Guy Robert imzalı Gold Pour Homme, yoğun ve keskin pudramsı, kullanması zor parfüm olarak zihnimde kalmıştı. Silver’ı ise Gold’un daha kullanılabilir hali olarak görenler mevcut.

Silver Man’in ilk saniyeleri ferah olmayan yoğun yağlımsı turunçgillerle gerçekleşiyor. Amouage tarafından açıklanan üst notalarında erik, bergamot, mandalina ve portakal çiçeği bulunan Silver Man’in ilk saniyeleri dolgun arabik erik-portakal çiçeği ekseninde gerçekleşiyor. Tatlı ve pudralı denebilecek meyvemsi-turunçgilli hissiyat orta bölüme de sarkıyor. Orta kısımda nötr çiçekler bizi karşılıyor. Yine yağlımsı gül, yasemin ve diğer çiçekler kadınsı değil. Orta bölümde miskten kaynaklanan hayvansı hissiyat partiye katılıyor. Zengin ve derin orta bölüm Amouage kalite standartlarını taşıyor. Sonlarda bir parça sakinleşiyor ve silik odunsularla tenden ayrılıyor.

Karşımızda Umman-Arap-Ortadoğu koku temasını önümüze süren bir parfüm var. Silver Man, ismindeki gümüş-metalik mesajı kokusal anlamda ara ara yansıtıyor. Kıyafet üzerinde bazen metalik koktuğuna şahit oldum. Ten üzerindeyse çok daha derin, duyusal ve geleneklere bağlı esansla karşılaştım. Silver Man, 2000’li yılların başında doğmasına rağmen, daha 1970-1980’li yılların hayvansı-tozlu-çiçeksi şiprelerine öykünmüş gibi duruyor. 2000’li yılların bolca şekerli baharatlı oryantallerine benzemiyor. Onun mesajı meyveli-çiçeksi-tozlu şipre üzerinden gerçekleşiyor.

Bu haliyle tabii ki herkese hitap etmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Özel Amoauge kullanıcıları Silver Man’in ne demek istediğini anlayacaktır. Onu kullandığınızda etrafınızdan övgüler alamayacağınız gerçeğini göz ardı etmeyin. Eğer parfümleri başkalarından övgü alma aracı olarak görüyorsanız zaten Silver Man ile yollarınız ayrılacaktır. O, özel, farklı, sanatsal ve geçmişe öykünen bir bedevi gibi.

Başlangıcı ve orta kısmı gösterişli davranan Silver Man’ın sonları biraz özensiz gibi. Yine de bu haliyle sıradışı erkek parfümü denemek istiyorsanız sizi bekliyor. Eau de Parfum formunda, kalıcılığı yeterli, ilk saniyeleri biraz ağır, ilerleyen dakikalarda sakinleşiyor. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemine yakışacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/7

22 Aralık 2020 Salı

Jean Paul Gaultier – Classique Essence de Parfum (2016)

Jean Paul Gaultier’in Puig ile işbirliğinin sonucu dünyaya gelen Classique Essence de Parfum, isminden ve şişesinden anlaşılacağı üzere 1993 yılı çıkışlı ünlü kadın parfümü Classique’in devam kokularından birisi. Gaultier’in Classique isminde artık sayamayacağımız kadar çok devam parfümü var ve Essence de Parfum, bu karmaşada kendisine yer bulmaya çalışıyor.

Essence de Parfum’ün açıklanan notalarına baktığımızda ilginç bir öğe karşımıza çıkıyor: Krem şanti. Harika tatlılarda kullanılan krem şanti temasını bu parfüme dahil etmiş Jean Paul Gaultier.

Classique Essence de Parfum’ün ilk saniyelerinde pudralı/sabunsu tatlı turunçgiller ve vanilya bulunuyor. Turunçgiller anlamında çok güzel portakal çiçeği kullanıldığını görüyoruz. Açılışı gayet güzel ve modern denebilir. Orta kısma geçildiğinde tatlı yapı devam ediyor. Etkisi artan lezzetli vanilyaya, bu sefer beyaz çiçekler ekleniyor. Yasemin ve vanilya merkezli orta kısımda vanilya daha büyük yer tutuyor. Sonlarda büyük değişim yok. Çikolatamsı vanilya kapanışa damga vuruyor.

Kokusal anlamda 2012 yılı çıkışlı Roberto Cavalli – Signature’ye benziyor ama ondan daha kaliteli ve başarılı. Kremamsı vanilyanın verilişi Tom Ford – Noir Extreme/Noir Pour Femme’yi çağrıştırıyor. Classique Essence de Parfum, harika modern-lezzetli-tatlı-vanilyalı parfümlerden birisi gibi hissettiriyor. İlginç bir şekilde 1993 yılı çıkışlı ablası Classique’yle büyük benzerlik taşımıyor.

Son yıllarda bu tarzda onlarca parfüm piyasaya sürülüyor fakat çoğu oldukça kalitesiz ve yapay kokarken, Essence de Parfum rakiplerinin arasından sıyrılıyor. Eğer La Vie Est Belle, Prada – Candy, Black Opium gibi parfümleri seviyorsanız, onlardan çok daha iyisini Essence de Parfum size verebilir.

Eau de Parfum formundaki parfümün kalıcılığı kıyafet üzerinde gayet iyi. Ara ara kabanımdan burnuma gelen yumuşacık portakallı, baharatlı vanilya, etrafa yayılım anlamında saldırgan değil. Çok değişim göstermediğini ve sıradışı forma sahip olmadığını söyleyebilirim. Kadınsı tarafı önde olsa da Tom Ford Noir Extreme’i erkek parfümü olarak görüyorsak, Essence de Parfum’ü de erkekler kullanabilir.

Tam bir soğuk kış mevsimi parfümü. Kokusunu Daphne Bugey tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7.5

2 Aralık 2020 Çarşamba

Giorgio Armani – Code For Women (2006)

2004 yılında Giorgio Armani’nin Code For Men isimli, simsiyah şişeye sahip erkek parfümü raflardaki yerini almıştı. Kısa zamanda dünyanın en çok satan erkek parfümlerinden birisi haline gelen Code For Men’in iki yıl sonra kadın versiyonu karşımıza çıkıverdi. Tabii hiçbir zaman Code’un erkek versiyonu kadar büyük satış rakamlarına ulaşamadı kadınlar için üretilen Code. Yine de ana akım parfümlerin içinde hatırı sayılı yeri var Code For Women’in.

Carlos Benaim, Dominique Ropion ve Olivier Polge gibi şöhretli parfüm tasarımcılarının imzasını attığı Code’un kadın versiyonu, Armani’nin internet sitesinde gizemli, sofistike ve seçkin olarak tanımlanmış. Parfümün merkezinde portakal çiçeği olduğundan bahsedilmiş. Ayrıca kokusunun bağımlılık yaptığı, sarhoş edici ve tutkulu olduğu vurgulanmış.

Code For Women’ın açılışı modern turunçgil temasıyla gerçekleşiyor. Lezzetli ve tatlı portakallı açılışın ardından orta kısımda yine tatlı portakal çiçeği karşımıza çıkıyor. Orta bölümde portakal çiçeğine sabunsu yasemin ve mumsu bal efekti ekleniyor. Sonlarda çikolatamsı güzel vanilyayla son buluyor.

Code For Women, Giorgio Armani’nin internet sitesindeki tanıtımı gibi turunçgilleri ve özelde portakal çiçeğini merkeze alıyor. Başlangıcındaki ve orta bölümdeki portakal-portakal çiçeğine geri planda sabunsu çiçekler ve bal eşlik ediyor. Code For Women’in özetini bu tablo oluşturuyor.

Parfüm gün içinde size farklı yönlerini gösteriyor. Bazen sabunsu çiçeksi hale geliyor. Kimi zaman portakal çiçeğinin canlı ve neşeli enfes kokusunu veriyor. Ara ara da mumsu verilmiş yapay ve bıktırıcı bal kendisini gösteriyor. Parfümlerde pek sevemediğim bal notasını burada da benimseyemedim. Oysa modern ve tatlı portakal/portakal çiçeği gayet güzel verilmiş. Sabunsu yaseminin de hayranı değilim. Kafamı karıştıran bir parfüm oldu Code For Women. Kimi kullanımlarda sevdim bazen de kalitesiz ve yapay geldi.

Piyasa işi parfümlerin önemli örneklerinden Code For Women, çoğu kişinin sevebileceği vasat kalitede, bol bol satılıp Armani markasına büyük kazanç sağlayacak bir eser ama yaratıcılık, kalite ve koku güzelliği olarak harikalar yaratmaktan uzak. O bir sanat eseri değil ve uzun süreli kullanımda sıkıcı olacağını tahmin ediyorum. Yine de, çoğu kişi kokumu beğensin, övgüler alayım zihin dünyasına sahipseniz Code For Women iş görebilir.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı yüksek sayılmaz. Ilık ve sıcak saatlerde portakal-portakal çiçeği tarafını gösteriyor, soğuk saatlerdeyse ballı, çiçeksi sevmediğim tarafını ortaya çıkarıyor. Yine de yaz parfümü değil. İlkbahar günlerinin onun en güzel kullanım dönemi olacağını sanıyorum.

Koku Güzelliği:10/6

17 Kasım 2020 Salı

Carolina Herrera – CH (2007)

Carolina Herrera’nın ilk defa 2007 yılında raflara çıkarttığı kadın parfümünün adı CH’ydi ve kırmızı deriyle benzenmiş şık şişesiyle ilgi çekmeyi başarıyordu. 2009 yılında erkek versiyonu CH Men çıktı. 2020 yılı itibariyle otuza yaklaştı CH isimli devam parfümleri. Bu tür serilerin her zaman en ilgi çekici parfümü ilk kokudur ve CH’nin 2007 çıkışlı kadın parfümünü kullanıyorum bir süredir.

Carolina Herrera’nın internet sitesinde CH, çiçeksi olarak sınıflandırılmış ve tanıtımında beş tema öne çıkarılmış: Paçuli, gül, bergamot, greyfurt ve yasemin. CH’nin ilk saniyeleri ferah sayılabilecek şekerli modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Meyvemsi başlangıçta greyfurt ve bergamot tabii ki önemli yer tutuyor. Hoş, tanıdık ve leziz üst kısımdan sonra orta bölüme geçiliyor. Burada çiçeksiliğin arttığını ve paralel olarak kadınsı hissiyatın ağır bastığı söylenebilir. Yaseminin rahatsız edici baskınlığı orta kısmın hafiften metalik yapaylıkta gerçekleşmesini sağlıyor. Yüksek kaliteli olmayan orta bölümden sonra kapanışta odunsu-deri öne çıkıyor. Ne yazık ki alt notalar da doğallıktan ve yüksek kaliteden uzak gerçekleşiyor.

CH, üst-orta kısımda meyveli çiçeksi tarafa yakın dururken, kapanışta odunsu paçuli temasına evriliyor. Onu yeni nesil feminen-yapay-kadifemsi-çarpıcı kadın parfümleri segmentine dahil edebiliriz. CH, kontrollü steril yapaylığı, modern tatlılıkla birleştiriyor.

Carolina Herrera’nın internet sitesinde alt notalarda paçuliyle birlikte pralin dikkatimi çekiyor. Parfüme çikolatamsı hissiyat vermesini beklediğim pralinin paçuliyle birleşimi tabii ki ünlü Mugler – Angel çağrışımı yapıyor. Uygulamada, CH’nin Angel’a büyük benzerliği bulunmuyor. Carolina Herrera’nın Angel’ı taklit etmek isteyeceğini sanmasam da resmi olarak açıklanan notalarda Angel esinlenmesi var gibi.

Sonuç olarak CH, biraz dağınık, kalite anlamında iyi yerde durmayan, baş ağrısı yapmaya müsait, parfümler dünyasında fazla söyleyecek sözü olmayan arkadaşlardan birisi olarak değerlendirilebilir. CH, büyük beklentim olan parfümlerden değildi ve hayal kırıklığına uğramamış olmak da benim için yeterli.

Çoğu kadın parfümünün aksine Eau de Toilette formuna sahip. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Sonbahar-kış dönemi parfümü olduğu açık. Günlük kullanımdan ziyade akşam dışarı çıkmalarına uyum sağlayabilir.

CH’yi Olivier Cresp ve Rosendo Mateu birlikte tasarlamışlar.

Koku Güzelliği:10/5

15 Ekim 2020 Perşembe

Gucci – Bloom (2017)

Gucci’nin yaratım direktörü Alessandro Michele’in vizyonuyla geliştirilen ilk parfüm olması vesilesiyle önem arz ediyor Bloom. Gucci’ye göre Bloom, doğal, etkileyici ve bireysel şekilde gelişen kadınların özgünlüğünü, canlılığını ve çeşitliliğini kutlamak için tasarlanmış bir kokuymuş. Çiçeklerle dolu bahçenin zengin kokusunu yakalamak isteyen Bloom’un sümbülteber ve yasemini, Güney Hindistan’da keşfedilen eşsiz bir çiçek olan ve kullanıcıyı hayali bahçeye taşıyan koku formu yaratmak için parfümeride ilk kez kullanılan Rangoon Creeper ile birleştirdiğinden bahsediliyor.

Parfümün tasarımcısı Alberto Morillas, Bloom için şunları söylemiş: “Bu parfümü yaratmaya başlarken zihnimizde hayali bir bahçe vardı. Cennet gibi bir bahçe. Önce Hindistan’dan yasemin, sümbülteber ve misk ile başladım. Daha sonra da Bloom’un kokusuna derinlik kazandıran Birmanya Sarmaşığı’nı ekledim.”

Bloom’un ilk saniyeleri kremsi beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Tatlı gardenya ve sümbülteber benzeri üst notalardan sonra orta kısımda kuru beyaz çiçeklere rastlıyoruz. Sabunsu tozlu yaseminin kendisini hissettirdiği orta bölüm, kadınsılığı daha da arttırıyor. Kapanışta büyük değişim yok. Kremsi beyaz çiçekler ve miskin varlığını duyumsuyoruz.

Bloom, kadın parfümlerinde örneğine sıkça rastladığımız sabunsu kuru beyaz çiçek kokusuna benziyor. Baştan sona kadar hiç değişmeyen Bloom’un gayet feminen karaktere sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Koku formu olarak bilindik ve sıkça tekrarlanan yasemin-gardenya-sümbülteber merkezli eserlere fazlasıyla benziyor. Bu anlamda yaratıcı veya sıradışı olduğunu söylemek mümkün değil. Yine de çokça tercih edilen kadınsı tozlu beyaz çiçek formatı, büyük kitlelere hitap edecek düzlemde tasarlanmış.

Bloom’un iyi taraflarından birisi de kalitesinin hiç fena olmaması. Ana akım markalardaki bazı bıktırıcı şekerli yapı veya fazlaca iç bayan çiçeksilik, Bloom’da gayet kontrollü ve ustaca verilmiş. Tabii burada parfümün tasarımcısının büyük üstadlardan Alberto Morillas olması önemli rol oynuyor. Genellikle popüler markalara popüler kokusal eserler veren Alberto Morillas, Bloom’da iyi iş çıkarmış.

Gucci’nin büyük marka değerinin bize empoze ettiği durum, iyi parfümler yaratmaktır. 2000’li yıllardaki harika Gucci parfümlerinin çoğunun üretimini acımasızca bitiren ve 2010’lu yıllarda Gucci by Gucci serileri gibi vasat ötesi kokular çıkararak hayal kırıklığı yaratan Gucci’nin artık silkelenip, kendisine gelmesinin vakti çoktan geçiyor. Bamboo ve Bloom’u bu yönde atılmış olumlu adımlar olarak görüyorum.

Eau de Parfum formundaki denediğim Bloom’un performansı hiç fena değil. Kalıcılığı ve direnci gayet başarılı. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemi parfümü olarak düşünülebilir. Yaz sıcaklarında bir parça fazla gelebilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

5 Ekim 2020 Pazartesi

Roberto Cavalli – Paradiso (2015)

İtalya merkezli moda markası Roberto Cavalli ile Coty arasındaki işbirliği devam ediyor. 2015 yılının şubat ayında dünyaya tanıtılan Paradiso isimli kadın parfümü bu işbirliğinin meyvesi denebilir. Paradiso gibi yaz dönemine uygun parfümün şubat ayının soğuk günlerinde dünya lansmanı yapılması kulağa ilginç gelse de kısa süre içinde sevilen eserlerden oldu.

Paradiso’nun resmi tanıtımında şu ifadelere yer verilmiş: “Paradiso, Akdeniz kıyısında yer alan muhteşem villada gizli bahçeyle kucaklanan paralel dünyanın anahtarıdır. Taze narenciye notalarının kışkırtıcı başlangıcı, sıcak egzotik bergamot ve tatlı mandalinayla harmanlanıyor. Taze ve ışıltılı üst notaları, yabani yaseminlerin zarif kalbine yol verir. Kokunun temel notasında zengin selvi, zakkum ve Akdeniz çam ağaçları bulunur. İtalyan aromalarından oluşan rafine uyum, yaseminin hipnotik etkisini genişletir ve yoğunlaştırarak kalıcı odunsu baz notasını oluşturur.”

Paradiso’nun başlangıcı canlı ve ferah çiçeksi turunçgillerle gerçekleşiyor. Mandalinayı andıran buruk ve lezzetli meyveler fena değil. İlerleyen dakikalarda turunçgillere aromatik baharatlar ve çiçekler ekleniyor. Orta kısımdan itibaren meyveli-çiçeksi tarafa doğru tamamen dümeni kırıyor. Lezzetli modern, mayhoş tropikal meyvelere eşlik eden yasemin benzeri beyaz çiçekler Paradiso’nun kokusunun omurgasını oluşturuyor. Sonlarda miskli odunsuluk mevcut ki bu tür parfümlerin hemen hemen vazgeçilmezi denebilir.

Karşımızda lezzetli tatlımsı meyvelerle beyaz çiçeklerin kombinasyonu var. Paradiso, ismindeki cenneti bize ağız sulandıran meyveler sayesinde yaşatmaya çalışıyor. İlk anlardan itibaren canlı, neşeli, dinamik koku formuna sahip. Yaz mevsiminin ve bol güneşli yerlerin kendilerine özgü renkliliği adeta Paradiso’ya yansımış. Muhteşem kalitede olmasa da buradaki meyveler, deneyecek çoğu kadının rahatlıkla sevebileceği gibi verilmiş. Aslına bakılırsa kadın parfümeri dünyasında sıkça tekrar edilen tarza sahip. Paradiso’nun farkı ekşimsi leziz tropikal meyvelerin bir adım önde olması. Çiçekler daha geri planda.

Yeni nesil modern parfümlerin çoğunda bulunan tatlılık Paradiso’da mevcut fakat fazlaca abartılı verilmemiş. Kalite anlamında biraz düşük kalsa da ve kimi kullanıcılar tarafından saç spreyi/duş jeli-şampuana benzetilse de temiz ve ferah meyveli parfüm arayan kadınlara rahatlıkla hitap edecektir.

Paradiso, Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı idare ederken etrafa yayılımı ilk patlama dışında zayıf ne yazık ki. Havanın sıcak olduğu günlerde tuzlu, leziz meyveli tarafını öne çıkarırken, serin akşam saatlerinde donuk ve sıkıcı çiçeksi kokuyor sanki. Onun içindir ki sıcak yaz günlerinin parfümü olmalı bana göre. Kokusunu Louise Turner tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

25 Eylül 2020 Cuma

Issey Miyake – L’Eau d’Issey Pure (2016)

Issey Miyake’nin sevilen kadın parfümü L’Eau d’Issey, 1992 yılında raflardaki yerini almıştı. Aradan geçen uzun yıllar popülerliğini biraz azaltsa da hala kadınların değer verdiği eserlerden birisi denebilir. Doğal olarak da Issey Miyake bu başarılı parfümün devam kokularını çıkarttı.

2016 yılındaysa Issey Miyake’nin kendi deyimiyle L’Eau d’Issey hikayesinin ikinci bölümü açıldı. L’Eau d’Issey Pure’ün resmi tanıtımında 1992 yılı çıkışlı ablasına yeni soluk getirdiğinden bahsediliyor. Ayrıca Pure isimli parfümün, klasik L’Eau d’Issey’den ilham aldığı belirtilmiş. L’Eau d’Issey Pure’de, özel IFF molekülü olan maritimanın verdiği serin, berrak suları çağrıştıran etki vurgulanmış. Ayrıca içeriğindeki ambergrisin mineral ve hayvansı hissettirdiğinden dem vurulmuş.

L’Eau d’Issey Pure’ün açılışı serin ve hafiften tuzlu sayılabilecek çiçeklerle gerçekleşiyor. Sabunsu beyaz nemli çiçekleri anımsatan ilk saniyeler duru ve temiz gerçekleşiyor. Orta kısımda çiçeklerin payı artarken, su-tuz-deniz temasının gerilerde kaldığını görüyoruz. Orta bölümde sabunsu, kuru beyaz çiçeklerin daha da öne çıktığına şahit oluyoruz. Yasemin ve zambak ikilisinin domine ettiği acımsı, buruk ve şekerli olmayan sabunsu beyaz çiçekler Pure’ün merkezini oluşturuyor. Sonlarda ana hat değişmiyor. Açıklanan alt notalarındaki kaşmir ağacı, kapanışta odunsu efekt veriyor.

L’Eau d’Issey Pure, Issey Miyake’nin klasik tarzının tipik örneği. Basit, pürüzsüz, kaliteli ve saf sucul-çiçeksi parfümleriyle öne çıkan Issey Miyake, Pure’de bu geleneğini sürdürüyor. L’Eau d’Issey’in erkek versiyonu da ferah, sucul, çiçeksi-otsuydu. Benzer isimli Pure, sabunsu, kadınsı beyaz çiçekleri merkeze alıyor.

Hemen hemen hiç değişmeyen buruk, inatçı ve dolgun yasemin-zambak ikilisinin yanına eklenen bir parça su-tuz-ambergris temasıyla oluşan Pure çoğu yorumcunun bahsettiği gibi ferah yaz parfümü gibi davranmıyor. Sucul tarafı sınırlı olan Pure, serin ilkbahar-sonbahar dönemine yakışacağını ilan ediyor.

Temiz, kaliteli, feminen ve sağlam duran bir parfüm Pure. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı idare eder. Çok yaratıcı olmasa da, aklınızı başınızdan almayacaksa da, birçok benzer kadın parfümünü hatta deodorantı hatırlatsa da bu tür baskın çiçeksi parfümlere ilgisi olan hanımefendilerin imza kokusu olabilir.

Eau de Parfum formundaki L’Eau d’Issey Pure’ü sektörün tanınmış ismi Dominique Ropion tasarlamış.

Koku Güzelliği: 10/6.5

9 Eylül 2020 Çarşamba

Perris Monte Carlo – Jasmin de Pays (2019)

Perris Monte Carlo’nun Grasse serisi yeni parfümlerle büyümeye devam ediyor. 2019 yılında Rose de Mai ve Jasmin de Pays ile başlayan Grasse serüveni, 2020 yılında Mimosa Tanneron ve Lavande Romaine ile iki yeni üye kazandı. Perris’in Grasse serisi parfümlerini Jean-Claude Ellena’nın tasarladığını biliyoruz.

Bu aralar kullandığım Jasmin de Pays’in tanıtımında dört nota öne çıkarılmış: Yasemin özütü, karanfil, kadife çiçeği ve misk. Parfümün tasarımcısı Ellena’nın şu cümlelerine yer verilmiş: “Yasemine olan bağlılığım Grasse’deki çocukluğuma dayanıyor.  Çocukken şafak vakti yasemin çiçeklerini ve beyaz porselen çiçeklerini toplardım, onların kokuları yeşil, şeffaf ve sarhoş ediciydi. Öğleye kadar, beyaz yaprakların sonuncusu sıcak bir portakal çiçeği kokusu yayardı. Geceleyin, artık sararmış olan unutulmuş çiçekler, mutlu, derin bir hayvansal koku yayıyordu. Bu doğa eserine hayran olmak, parfümü farklı bir şekilde hayal etmek, onun öğeleriyle oynamak, etkilerini değiştirmek, onu eşsiz ve sonsuza kadar yasemin haline getirmek ilham kaynağımdı.”

Jasmin de Pays’in açılışı kuru ve çiçeksi tonlarda gerçekleşiyor. Beyaz sabunsu çiçeklerin ilk saniyelerdeki etkisi bariz. Açılışta tabii ki buruk, acımsı, saf ve gerçekçi yaseminin etkisi büyük denebilir. İlerleyen saatlerde sabunsu tonlar daha da artıyor. Yasemin iyice yerleşiyor parfüme. Kuru, tozlu ve indolik yasemin çiçeksi, feminen ve yüksek kaliteli. Son bölümde yine büyük değişim yok. Yasemine eşlik eden miskle kapanış gerçekleşiyor.

İsminden de anlaşılacağı üzere tam bir yasemin çiçeği merkezli parfümle karşı karşıyayız. Beyaz, sabunsu yasemin baştan sona kadar etkili. Genel olarak düz çizgide ilerlediği söylenebilir Jasmin de Pays’ın. Pek değişim yaşanmıyor ve sürpriz yapmıyor. Ellena minimalizmiyle bir kez daha karşılaşıyoruz.

Yüksek kaliteli yasemin temalı parfüm arıyorsanız iyi bir seçenek olarak kenarda durmasında fayda var Jasmin de Pays’ın. Burada sorun ne yazık ki benimle ilgili çünkü parfümlerde bu kadar beyaz, sabunsu çiçekleri ve kuru yasemini kendime yakın bulamıyorum. Benim için alıp, kullanacağım bir eser olmasa da bu tarzın sevenlerini memnun edeceğe benziyor.

Kimi parfüm platformlarında uniseks olarak sunulsa da kadın kullanımına yakın duruyor. Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Hoş bir ilkbahar-sonbahar kokusu olarak size hizmet edebilir.

Kokusunu Jean-Claude Ellena tasarlamış. Günlük kullanıma, her türlü kıyafete uyabileceğini düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6.5

29 Şubat 2020 Cumartesi

Lancome – Hypnose (2005)

2005 yılında dünya pazarına sunulan Lancome’nin kadın parfümü Hypnose oldukça başarılı olmuşa benziyor. Lancome’nin yeni nesil modern parfümlerinin önemli temsilcilerinden Hypnose, Thierry Wasser gibi usta parfümörü Addict ile birlikte dünyaya tanıtan eserdi. Lancome’nin internet sitesinde Hypnose’nin tanıtımı şöyle yapılmış: “Cazibesini nasıl kullanacağını bilen bir kadının büyüleyici ve hipnotize edici kokusu. Duyusal. Baştan çıkarıcı. Büyüleyici. Büyülü bir iz ile şehvetli bir aşk iksiri gibi davranan odunsu bir oryantal koku. Hypnose büyüleyici notalarıyla sizi baştan çıkarıcı bir dünyaya çekecek. Notaları derinlikle harmanlanmış bir duyusallık sarmalı. Çarkıfelek çiçeği kadınsılığın üstün ruhunu taşıyarak olağanüstü bir canlılığı, parlaklığı ve gençliği yansıtıyor. Vanilya kremsi yumuşaklığıyla cildinize karışıp karşı konulamaz bir cazibeye dönüşüyor. Çarkıfelek çiçeği ile çevrili olan vetiver sıcaklığı ile derin ve kalıcı bir duyusallık yaratıyor.”

Ayrıca şişesi için de şu cümlelere yer verilmiş: “Işıkta parıldayan eğrileri ve yüzeyleri olan zarif kristal şişe, Kimono’suna sarılmış bir Japon kadından ilham alıyor. Işığı enerjiye çeviren cam üzerine oyulmuş bir mücevher. Ametistin rengini ve parlaklığını taşırken, hipnotik bir bakışın derinliğine de sahip.” Açıklanan üst notalarında çarkıfelek çiçeği, orta notalarında vanilya ve son kısımda da vetivere yer verilmiş.

Hypnose’nin açılışı tatlımsı ve ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Lezzetli turunçgiller portakal veya mandalinayı andırıyor ilk saniyelerde. İlerleyen dakikalarda turunçgiller devam ediyor. Orta notalarda yasemin ve leziz vanilyaya eşlik eden turunçgillerle parfümün ana karakteri ortaya çıkıyor. Sonlarda turunçgiller pek hissedilmiyor. Vanilyanın ağırlık kazandığı alt notalarda bir parça da yasemin bulunuyor. Lancome kapanışta vetiverden bahsetmiş ama baskın vetivere rastlamadım.

Hypnose için turunçgilli, yaseminli, kremsi vanilya parfümü diyebilirim. Kokusu genel olarak düz çizgide ilerliyor ve fazla değişmiyor. Notaların kalitesi ana akım marka için yeterli. Yapaylık hissedilmeyen notalarıyla güzel ve basit davranıyor Hypnose. Müthiş derinliğe sahip değil ve burnu yormuyor. Onun amacı kadınların sevebileceği güvenli koku formu ve görevini başarıyla yerine getiriyor.

Hypnose, temiz, sabunsu çiçeksi, kremsi vanilya temasına turunçgili ekleyerek devrim gerçekleştirmiyor. Bu koku formunu deneyen çoğu kadının rahatlıkla beğeneceğini varsayabilirim. Bu anlamda Lancome, çok satan eserine böylesine basit kompozisyonla ulaşmayı becermiş.

Benim açımdan parfümün en dikkat çekici tarafı çarkıfelek çiçeği notası. Lancome’un üst notalarda bahsettiği çarkıfelek çiçeğini değil de meyvemsi turunçgilleri algılamam ilginç oldu. Parfümlerde fazla rastlamadığımız çarkıfelek çiçeğinin baskın olduğunu söyleyemeyeceğim.

EDP formundaki Hypnose’nin performansı harikalar yaratmıyor. Kalıcılığı yeterli fakat etrafa yayılımı düşük gibi. Sonbahar-kış dönemi için ideal. Kullanımı kolay tarzıyla hem günlük hem de akşam gezmelerinde size rahatlıkla eşlik edecektir.

Koku Güzelliği:10/6.5

26 Ocak 2020 Pazar

Prada – La Femme Intense (2017)

Prada’nın 2016 yılında piyasaya sürdüğü kadın parfümü La Femme’den bir yıl sonra La Femme Intense raflardaki yerini aldı. Artık alıştığımız ana parfümden kısa süre sonra Intense versiyonun çıkarılması furyasına Prada’da katılmış oluyor yavaş yavaş. 2016 çıkışlı ilk La Femme ilgi görmüştü kadınlardan. Intense ile şansını arttırmak istiyor anlaşılan Prada.

Kendi internet sitesinde La Femme Intense için “çiçeğin kapsamlı keşfi” cümlesi vurgulanmış. Sümbülteber, ylang ylang ve paçuli notaları tanıtımda öne çıkarılmış. Bir de frangipani teması ön sırada yer bulmuş kendisine.

La Femme Intense’in açılışı tatlı modern çiçekler ve meyvelerle gerçekleşiyor. Muhtemelen frangipani ilk saniyelere ferah olmayan tropikal tat veriyor. Başlangıcı yüksek kaliteli ve pürüzsüz değilse de kötü demek haksızlık olur. Orta bölümde lezzetli mayhoş meyveler kendisini daha çok gösteriyor. Sütsü ve vanilyamsı verilmeyen ylang ylang çiçeği orta notalarda kompozisyona ekleniyor. Orta kısım ferah olmayan, sıcak meyveli-çiçeksi tarzda ilerliyor. Sonlarda aynı yapı devam ediyor. Kapanışta kadifemsi feminen paçuliyle teninize veda ediyor.

La Femme Intense hiç şüphesiz modern, meyveli-çiçeksi kadın parfümü. Genel tarzı genç kız kokusu gibi olmayabilir. İçeriğindeki ekşimsi meyveler (erik olabilir) ve kadınsı çiçekler (sümbülteber, ylang ylang ve frangipani) onu standart feminen tarafa çekiyor. Kokusal anlamda çok yaratıcı ya da sıradışı değil. Bu tür parfümlerin tipik örneklerinden birisi denebilir. Herkesin sevebileceği, etrafa dişil mesajlar veren, yapaylık sınırındaki yapısı rafine bir deneyim vaat etmiyor. Onun amacı, pazardaki olgun meyveli-çiçeksi rakipleriyle boy ölçüşebilmek. Bu anlamda benim açımdan çok ilgi çekici değil.

Intense furyasında bir başka ilginç durumsa parfümlerin kokularının ismi gibi keskin veya yoğun olmaması. Birçok ünlü marka ana parfümlerin ardından Intense versiyonu piyasaya sürüyor fakat kokuları çoğu zaman güçlü veya keskin değil. La Femme Intense’de de bu durum görülüyor. EDP olmasına rağmen etrafa yayılımı güçlü değil. Kalıcılığı ise yeterli.

La Femme Intense, soğuk-serin mevsimlerin kokusu gibi duruyor. Özellikle orta kısımdan sonra sıcak hale gelen kokusunu yaz sıcaklarında iyi tepkiler vermeyebilir. Serin sonbahar ve soğuk kış mevsiminde denemenizi öneririm. Bazı kullanıcıların Black Orchid’e benzetmelerini ise pek anlayamadım. Ayrıca Coco Mademoiselle’ye benzetilen La Femme Intense’de o kadar ağır ve bıktırıcı kuru çiçeksilik hissetmedim neyse ki.

Kokusunu son yılların parlayan burunlarından Daniela Andrier tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6