5 Kasım 2015 Perşembe

Etro – Ambra (1989)

Amber için sık sık “Kuzeyin Altını” dendiği biliniyor. Amberin farklı formlardaki yapılarının farklı koktukları söylenir. Genel olarak sıcak ve reçineli kokar amber. Çok uzun zamandır insanlar arasında sevilmesinin ve kullanılmasının sebebinin, on binlerce yıllık tarihsel içgüdülerimizle ilgisi var mıdır? Ya da insanların amberin sihirli tarafının olduğuna inanmaları ve sağlıklarının düzelmesi için kullanmalarını nereye koymalıyız?

Parfümlerin içeriğinde en sık kullanılan notalardan birisi olan amber, genellikle kapanış bölümünde karşımıza çıkar. Kimi zaman topraksı, kimi zaman tütsülü, kimi zaman reçineli, kimi zaman parlak formla yüzünü gösterir. Aynı vetiver gibi, parfüm üreticilerinin başvurdukları amber notasını merkeze alan onlarca bağımsız parfüm bulunuyor. Niş ve butik parfüm markaların amber temalı parfümlerine artık ana akım isimler de katılıyor.

İlgimi çeken tarzda kullanıldığı zaman çok sevdiğim amber merkezli parfümlerden beklentim her zaman yüksektir. Hele ki Etro gibi saygı duyulan markadan geliyorsa amber temalı parfüm, daha bir dikkat kesilmek gerekiyor. Seveceğim amber parfümlerinden olmasını umarak kullanmaya başladım Etro’nun Ambra’sını.

Ambra’nın açılışı koyu ve karanlık baharatlar ve amberle gerçekleşiyor. Başlangıcı, zor, acımsı ve dolgun. Üst notalar biraz sakil ve irkiltici. İlk izlenim olarak küçük bir hayal kırıklığı yaşıyorum ne yazık ki. Orta bölüme geçildiğinde koyu amberin ağırlığı iyice artıyor. Hafif bir hayvansallık var. Deri büyük olasılıkla orta kısımda mevcut. Bir yorumcunun “plastiğimsi” benzetmesine katılıyorum. Orta notalarda ambere kuru tütsü de eşlik ediyor sanki. Başlangıçtaki koyu yapı aynen devam ediyor. Son bölümde artık amber ve vanilyanın dansını izliyoruz. Tütsü son bölümde azıcık kendisini gösteriyor. Kapanışı, parfümün en sevdiğim yeri oluyor.

Ambra, koyu bir amber-vanilya yorumu. Egzotik ve karanlık amberin barındırdığı “acımsı burukluk” kokunun son bölümüne kadar devam ediyor. Bu durum onu kullanması ve sevmesi zor hale getiriyor. Oldukça tematik ve karakteristik hali, tam koleksiyonculara göre ama ortalama kullanıcı için fazlasıyla uç bir örnek. Alınmadan önce mutlaka denenmesi gereken bir arkadaş.

Ambra, isminden de anlaşılacağı üzere amberi merkeze almış durumda. Ambere, karanlık deri, koyu tütsü ve pudralı vanilya eşlik ediyor. Onun asıl gücü balsamsı, reçinemsi geri planından geliyor sanki. Resmi tanıtımında laden reçinesinin (labdanum) acılığından bahsedilmiş. Muhtemelen hissettiğim burukluk laden reçinesinden geliyor. Ayrıca mür ve onun bir çeşidi olan opoponax vurgusu yapılmış. Bu da parfümün ağır, ağdalı, reçineli halini açıklıyor bize.

 

Ambra, aslına bakılırsa sevdiğim gibi amber kullanımına sahip. Ambre Sultan, Ambre 114 ve Ambre Fetiche’e yakın kokusu. Onlar kadar karanlık ve koyu. Fakat bu üç örnek kadar başarılı ya da etkileyici değil. Onlar kadar yüksek kaliteli de değil. Yani Etro’nun amber yorumu, güçlü rakiplerinin 1-2 klasman altında her bakımdan. Garip bir iticiliği var Ambra’nın. Alışması ve sevmesi gerçekten zor.

Sonuç olarak fikir olarak takdir edilesi bir parfüm. Fakat uygulamada aynı başarı yakalanamamış. Ham ve beceriksizce harmanlanmış gibi izlenim uyandırıyor. Arap esintili ağır amber kokularına ya da ucuz amber yağlarına benziyor. Yok yok pek bana göre değil Ambra.

Ambra, sanırım ilk olarak EDC formunda piyasaya sürülmüş. Sonrasında muhtemelen reformüle edilip, EDT haline getirilmiş. Benim kullandığım yeni EDT olanıydı. Eski EDC Ambra ile ilgili genel olarak daha olumlu şeyler söylenmiş kullanıcılar tarafından. Yeni hali, pek başarılı bulunmamış anlaşılan. Zaten genel olarak Etro’nun öne çıkamayan parfümlerinden birisi Ambra.

 

Ambra uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına daha yakın. Bir kadında tuhaf duracaktır Ambra. Soğuk kış günlerinin parfümü olarak düşünülebilir. Ilık bahar aylarında bile kullanmanızı önermem. Genç arkadaşların kullanımına hiç uygun olmadığını ekleyeyim.

Koku Güzelliği:10/6

3 Kasım 2015 Salı

Vedat Ozan - Kokular Kitabı II - Parfümler


Sonunda oldu! Ülkemizin bana göre en önemli koku entelektüeli ve uzmanı Vedat Ozan'ın yeni kitabı raflardaki yerini almaya başladı Ekim 2015 itibariyle. Dünya tatlısı, kibar ve şimdiye kadar tanıdığım en güzel insanlardan Vedat Ozan'ı kokular alemiyle ilgilenen çoğu kişi zaten tanıyor.

Vedat hocamızın bir süredir kokularla ilgili çok detaylı kitaplar hazırladığını zaten biliyorduk. Ve ilk kitap, Aralık 2014'te Everest yayınlarından çıkmıştı. Kitabının adını "Kokular Kitabı" olarak seçmişti. İkinci kitabıysa Ekim 2015 tarihinde piyasaya sürüldü. İkinci kitabının adı, birincisinin devamı niteliğinde: "Kokular Kitabı II - Parfümler".

Türkçe olarak bulunabilecek en detaylı eserlerin başında olacak gibi görülüyor onun kitapları. Kokular ve parfümler alanında Türkçe kaynakların ne kadar az olduğunu, amatör bir yazar olarak çok iyi biliyorum. Hatta neredeyse yok gibi. İnternette birbirinin aynısı kopya ifadeler dışında Türkçe hiç kaynak olmaması büyük eksiklikti. Vedat hocanın kitapları bu önemli eksiliği dolduracak. Eğer parfümlere ve kokulara ilginiz varsa bu iki kitabı muhakkak edinin.

Kaynakça ve dizin kısmını saymazsam 580 sayfalık dev gibi bir kitap, Kokular Kitabı II - Parfümler. Kitap, Vedat Ozan'ın esprili diliyle yazılmış ve rahat okunuyor. Kitapta genel olarak tarihi öneme sahip parfümlerden ve markalardan bahsediliyor. Onların tarihi geri planları anlatılıyor. Ayrıca kokular dünyasının birçok farklı noktasına değiniliyor. Parfüm notalarından, parfüm algısından, doğallık ve sentetiklik konusundan, karışımlar-bileşimler gibi çok farklı konulardan bahsedilmiş. Ayrıca Shalimar, Mitsouko, Joy, Opium, Femme Rochas, Diorissimo, CK One, Angel gibi önemli parfümlerin haklarında uzun bilgilere rastlayabilirsiniz.


Değerli Vedat hocamızın ikinci kitabı Kokular Kitabı II - Parfümler'i harika bir kaynak ve enfes bir yolculuk olarak düşünebilirsiniz. Hiç zaman kaybetmeden bu iki kitabı alıp, bu sihirli dünyaya giriş yapmanızı öneririm.

Aşağıdaki yazı da kitabın arka kapağındaki tanıtımı:

"Bu dünyanın kokusu çıktı!

Gönül rahatlığıyla "burnunuzun dikine" gidebilesiniz diye hazırlanan Kokular Kitabı'nın Parfümler'e odaklanan bu yeni cildinde, koku dünyasının görünen yüzündeki hülyalı ifadelerin perde arkasına tanık olacaksınız. Hazır olun, beklentilerinizden farklı şeylerle karşılaşabilirsiniz. 

Sert bilimsel gerçekle yumuşak hayallerin tam ortasında bir yerde ayağı kaymadan durmaya çalışarak, Shalimar'dan cK One'a, Grasse'taki yasemin tarlalarından koku moleküllerine uzanan şaşırtıcı bir yolculuğa çıkacaksınız. Üstelik "koku" dendiğinde, Türkiye'de akla gelen ilk isim olan Vedat Ozan'ın "burnunuzda tüten" üslubuyla...

Vedat Ozan, bu kez de mitolojiden kültürel tarihe, kimyadan ekonomi-politiğe, edebiyattan sinemaya girilmedik tarla bırakmadı. Parfüm kullanın veya kullanmayın; bu cilt vazgeçilmez başucu kitabınız olacak.

Parfümler'den sonra parfümler, artık sizin için farklı kokacak...

Ama hepsi bu değil. Bu ciltte tamamen parfümlere odaklanan Vedat Ozan iki cilt daha hazırlıyor; konunun "kültürel tarih" ve "lezzet" boyutları da var!

"Kendimize karşı dürüst olalım; zamanı ve ruhunu bilmeden onu yansıtma iddiasıyla ortaya çıkan bir ürünü anlamamız mümkün değil. Korkmayın, kimya dersinden kaçıp tarih dersine yakalanmadınız. Ufak dedikodular ve fevkâlade lüzumsuz bilgilerle donanmış 'cemiyet haberleri' türünden virüsler eksik değil kitapta... 

'Rahat olun' yani, 'sıkıntı yok'."

Vedat Ozan - Kokular Kitabı II - Parfümler

Sonunda oldu! Ülkemizin bana göre en önemli koku entelektüeli ve uzmanı Vedat Ozan’ın yeni kitabı raflardaki yerini almaya başladı Ekim 2015 itibariyle. Dünya tatlısı, kibar ve şimdiye kadar tanıdığım en güzel insanlardan Vedat Ozan’ı kokular alemiyle ilgilenen çoğu kişi zaten tanıyor.

Vedat hocamızın bir süredir kokularla ilgili çok detaylı kitaplar hazırladığını zaten biliyorduk. Ve ilk kitap, Aralık 2014’te Everest yayınlarından çıkmıştı. Kitabının adını “Kokular Kitabı” olarak seçmişti. İkinci kitabıysa Ekim 2015 tarihinde piyasaya sürüldü. İkinci kitabının adı, birincisinin devamı niteliğinde: “Kokular Kitabı II – Parfümler“.

Türkçe olarak bulunabilecek en detaylı eserlerin başında olacak gibi görülüyor onun kitapları. Kokular ve parfümler alanında Türkçe kaynakların ne kadar az olduğunu, amatör bir yazar olarak çok iyi biliyorum. Hatta neredeyse yok gibi. İnternette birbirinin aynısı kopya ifadeler dışında Türkçe hiç kaynak olmaması büyük eksiklikti. Vedat hocanın kitapları bu önemli eksiliği dolduracak. Eğer parfümlere ve kokulara ilginiz varsa bu iki kitabı muhakkak edinin.

Kaynakça ve dizin kısmını saymazsam 580 sayfalık dev gibi bir kitap, Kokular Kitabı II – Parfümler. Kitap, Vedat Ozan’ın esprili diliyle yazılmış ve rahat okunuyor. Kitapta genel olarak tarihi öneme sahip parfümlerden ve markalardan bahsediliyor. Onların tarihi geri planları anlatılıyor. Ayrıca kokular dünyasının birçok farklı noktasına değiniliyor. Parfüm notalarından, parfüm algısından, doğallık ve sentetiklik konusundan, karışımlar-bileşimler gibi çok farklı konulardan bahsedilmiş. Ayrıca Shalimar, Mitsouko, Joy, Opium, Femme Rochas, Diorissimo, CK One, Angel gibi önemli parfümlerin haklarında uzun bilgilere rastlayabilirsiniz.

Değerli Vedat hocamızın ikinci kitabı Kokular Kitabı II – Parfümler’i harika bir kaynak ve enfes bir yolculuk olarak düşünebilirsiniz. Hiç zaman kaybetmeden bu iki kitabı alıp, bu sihirli dünyaya giriş yapmanızı öneririm.

“Bu dünyanın kokusu çıktı!

Gönül rahatlığıyla “burnunuzun dikine” gidebilesiniz diye hazırlanan Kokular Kitabı’nın Parfümler’e odaklanan bu yeni cildinde, koku dünyasının görünen yüzündeki hülyalı ifadelerin perde arkasına tanık olacaksınız. Hazır olun, beklentilerinizden farklı şeylerle karşılaşabilirsiniz. 

Sert bilimsel gerçekle yumuşak hayallerin tam ortasında bir yerde ayağı kaymadan durmaya çalışarak, Shalimar’dan cK One’a, Grasse’taki yasemin tarlalarından koku moleküllerine uzanan şaşırtıcı bir yolculuğa çıkacaksınız. Üstelik “koku” dendiğinde, Türkiye’de akla gelen ilk isim olan Vedat Ozan’ın “burnunuzda tüten” üslubuyla…

Vedat Ozan, bu kez de mitolojiden kültürel tarihe, kimyadan ekonomi-politiğe, edebiyattan sinemaya girilmedik tarla bırakmadı. Parfüm kullanın veya kullanmayın; bu cilt vazgeçilmez başucu kitabınız olacak.

Parfümler’den sonra parfümler, artık sizin için farklı kokacak…

Ama hepsi bu değil. Bu ciltte tamamen parfümlere odaklanan Vedat Ozan iki cilt daha hazırlıyor; konunun “kültürel tarih” ve “lezzet” boyutları da var!

“Kendimize karşı dürüst olalım; zamanı ve ruhunu bilmeden onu yansıtma iddiasıyla ortaya çıkan bir ürünü anlamamız mümkün değil. Korkmayın, kimya dersinden kaçıp tarih dersine yakalanmadınız. Ufak dedikodular ve fevkâlade lüzumsuz bilgilerle donanmış ‘cemiyet haberleri’ türünden virüsler eksik değil kitapta… 

‘Rahat olun’ yani, ‘sıkıntı yok’.”

2 Kasım 2015 Pazartesi

Burberry – My Burberry (2014)


Burberry – My Burberry (2014)

"My Burberry, Burberry markasının koku, tasarım ve duruş olarak hayat bulmuş halidir. Bu parfüm zaman sınırı tanımayan efsanevi Burberry trençkottan esinlenerek hazırlanmıştır."

Burberry'nin CEO'su Christopher Bailey bir açıklamasında yukarıdaki sözleri söylemiş. Burberry'nin büyük umutlarla piyasaya sürdüğü My Burberry isimli kadın parfümü 2014 yılının ortalarında raflardaki yerini aldı. Zaten markanın, yeni parfümü My Burberry'e ne kadar önem verdiğinin kanıtı olarak, kokusunun tasarımı için Francis Kurkdjian'la anlaşmış olması gösterilebilir. Artık daha çok kendi niş parfüm evi için çalışan ünlü burun Francis Kurkdjian’ın, Burberry gibi ana akıma hitap eden markaya koku tasarlaması ilk anda şaşırtıcı gelebilir. Tabii parfüm sektöründeki iş ilişkilerinin nasıl olduğunu görmemiz açısından ilginç bir örnek teşkil ediyor bu durum.

Francis Kurkdjian, tasarımına imza attığı My Burberry için şunları söylemiş: "Burberry'nin CEO'su Christopher Bailey, yeni oluşturmayı düşündükleri kokuyla ilgili bana kısa bilgilendirme yaptı ve trençkot giyen kadının duygularını anlatmamı istedi. Bu koku güzel duyguları, paylaşılan mutlu anları, yaşanan güzel anları hissettirmeli. Bu nedenle yağmurdan sonra Londra bahçeleri fikrinden yola çıkarak çiçek kokuları ile birlikte kendini iyi ve güvende hissetme duygusunu yaşatmaya çalıştım."


Yani My Burberry hem markanın ünlü trençkotlarından hem de Londra'da bulunan bahçelerde yağmurdan sonra ortaya çıkan kokudan esinlenilmiş. Ayrıca parfümün tanıtım kampanyasında ünlü modeller Kate Moss ve Cara Delevingne rol almış. Parfümün şişe kapağının da trençkotların düğmesine benzediği söyleniyor. Şişesinin kıvrımlarının, trençkotun cep kısmından ilham aldığı belirtiliyor.

My Burberry'nin açılışı ferah ve tatlı meyvelerle gerçekleşiyor. Biraz kırmızı meyveler ve azıcık armut ya da elma. Üst notalarda ferah çiçekler, meyvelere eşlik ediyor. Üst notaları gayet güzel. Orta kısımda parfümün ana öğesi çiçekler ağırlığını arttırıyor. Beyaz çiçekler ve gül ön plana çıkıyor. Çoğu kullanıcı frezya çiçeğinden bahsetmiş. Bence gül orta kısmın kazananı. Burası başlangıcına göre daha çiçeksi ve karakterli. Ferahlık devam ediyor orta bölümde. Son kısım benim için hayal kırıklığı. Kapanışta yapay parlak amber ve vasat miskle sıradan davranıyor ne yazık ki My Burberry. Zarif paçuli bile durumu kurtaramıyor bana göre alt notalarda.

Genel anlamda ferah çiçeksi yapısı olduğu açıkça görülüyor. Ferah ve yumuşak meyvelerin eşlik ettiği kokusu gayet tanıdık. Evet o birçok kadının üzerinde duyduğum parfümlere benziyor. Çok risk alınmamış anlaşılan. Ortalama bir çiçeksi-meyveli olarak düşünülebilir. Abartılı şekilde kadınsı aldehitler yok neyse ki. Canlı, parlak, neşeli, pozitif bir parfüm. Ağır, ağdalı ya da kasvetli-karanlık değil. Gayet açık, basit ve güvenilir. Onu kullanıp nefret edecek kişi sayısı muhtemelen az olacaktır.


Sıradan son kısmı dışında temiz ve kolay giyilebilecek kompozisyon hazırlamış Francis Kurkdjian. Yeterli kalitede olması, bir ustanın elinin değdiğini fısıldıyor zaten. Derinliği olmayan, tek düze, günlük kullanıma uygun, sivri taraf barındırmayan, dişil nüanslar barındıran, çok satması ihtimaline göre kurgulanmış gibi hissiyata sahip oldum. Buna çok şaşırmamak gerekiyor. Burberry gibi ana akıma seslenen bir markanın, Maison Francis Kurkdjian kadar enteresan veya yüksek kaliteli işlere imza atmasını beklemek anlamsız olur. Bu anlamda Burberry ve Francis Kurkdjian doğru bir seçim yapmış gibi görünüyor fakat kokusu anlamında farklı bir yerde durduğunu söylemek zor. My Burberry’e yaklaşımım şöyle olacak: “Olsa da olur olmasa da olur.”

Eau de Parfum (EDP) formundaki My Burberry'nin kalıcılığı iyi. Fark edilirliği ortalamanın üzerinde oldu tenimde. Kıyafet üzerine biraz fazla uyguladığımda bütün gün kendisini rahatlıkla hissettirmeyi beceriyor. Kullanım dönemi olarak ilkbahar-sonbahar sanki daha uygun. Çok soğuk kış günlerinde veya çok sıcak yaz günlerinde kullanmak uygun olmayabilir.

Koku Güzelliği:10/6.5