30 Eylül 2016 Cuma

Comptoir Sud Pacifique – Vanille Abricot (1993)

Vanilya ve kayısı. Teoride şu birlikteliğin güzelliğine bakar mısınız? Hem vanilyanın kokusuna meftun hem de kayısının tadına hayran birisi olarak Comptoir Sud Pacifique’in Vanille Abricot’una ayılıp bayılmam gerekiyor. Zaten koleksiyonlarındaki o kadar parfümlerinden ilk olarak Vanille Abricot’u merak edip, deneme listesine almıştım. Les Eaux de Voyage serisine ait olan Vanille Abricot, kadın parfümü olarak görülüyor kaynaklarda. Teoride güzel fikir olan vanilya ve kayısı teması, pratikte nasıl olmuş bakalım.

Açıklanan notalarında jackfruit, kayısı, papaya, şekerleme ve vanilya var. Parfümün başlangıcı şekerli vanilyayla gerçekleşiyor. Olabilecek en tatlı daha doğrusu şekerli vanilyayla karşılaşıyorum muhtemelen. Hatta yanık şekere bile benzetiyorum üst notalarını. Benim için rahatsız edici. Orta kısımda tatlılık devam etse de azalma eğiliminde. Vanilya hala güçlü şekilde duruyor. Tatlı vanilyaya biraz misk ekleniyor. Başlangıcına göre daha tahammül edilebilir. Son kısımda tatlı vanilya teması devam ediyor. Bu bölümde daha mumsu vanilyayı andırıyor. Daha ne söyleyeyim bilemiyorum.

Öncelikle, ismindeki vanilyanın hakkını veriyor. Vanilyanın her türlü kullanımı mevcut. Şekerli vanilya, miskli vanilya ve mumsu vanilya. Bütün bu vanilya kullanımı yüksek kaliteli ve ilginç değil. Tersine ucuz, sıradan ve yapaylık sınırında. Ne bir dumansılık ne bir egzotiklik. Güzel kokmak adına hiçbir çabası yok Vanille Abricot’un. Dümdüz çizgide ilerleyen, derinliği olmayan bir çalışmaya benziyor.

Geleyim ismindeki diğer öğe kayısıya. Genelde parfümlerde hoşuma gider kayısı fakat burada kayısıya rastlamak zor. Varsa da şekerli vanilyanın baskısı altında ezilip gitmiş durumda. Sadece kayısı değil, açıklanan diğer iki tropikal meyve de arada kaynayıp gitmiş anlaşılan. Papaya ve jackfruit denilen meyvelerin kokularını bilmesem de Vanille Abricot’un genel gidişatında meyvelerin yerinin az olduğunu söyleyebilirim.

kendi vanille yen

İşin özeti şu ki, vasat bir vanilya parfümü Vanille Abricot. Bıktırıcı şekilde şekerli vanilya, bir süre sonra insanda kaçıp kurtulma hissi yaratıyor. Vanilya kokusunu ve parfümlerini severim ama bu kadar vanilya benim için bile fazla. Özellikle başlangıcında Montale parfümlerini hatırlatıyor ki zaten kimi kullanıcılar Vanille Abricot’u, Montale’ın Sweet Vanilla’sına benzetmiş. Bazı Montale parfümlerindeki özensizlik Vanille Abricot’ta da mevcut.

Vanille Abricot’un başlangıcı çocukken zorla içtiğimiz öksürük şuruplarına benziyor bence. Genel yapısıysa kayısılı vanilyadan ziyade ateşte kızartılan marshmallow gibi kokuyor. Ya da cezvede sıcak çikolata yapmak için kaynatılan sütün taşıp dökülmesi sırasında burna gelen yanık süt gibi adeta. Hatta ucuzluk pazarlarından alınan ve vanilya kokan altılı paketler halinde satılan kalitesiz mumları andırıyor. İşi abartıp, fırından yeni çıkmış muzlu kekleri aklıma getirdiğini bile söyleyebilirim. Açıklanan alt notalarındaki “sugar candy” ifadesi, parfümün genel karakterini ortaya koyuyor.

Parfüm platformlarında kokusunun reformülasyondan geçtiği konuşuluyor. Zaten eskiden metal olan şişeler de cam olmuş. Anlaşılan hem şişeleri hem de kokuları değişmiş Comptoir Sud Pacifique eserlerinin. Eski halinde meyvelerin daha çok hissedildiği yeni formülasyonlarda ise vanilyanın baskın olduğu söyleniyor.

Açık ara kadın parfümü Vanille Abricot. EDT formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği ortalama. Çok sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

vanille abricot yatik 1

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/4

26 Eylül 2016 Pazartesi

Trussardi – Black Extreme (2014)

Trussardi’nin ünlü parfümü Uomo, Black Extreme olmuş (Haydaa)? Trussardi Black Extreme, güçlü duygular arayan başarılı modern erkeğin kokusuymuş (Umarım bu garip tanıma dahil olan erkeklerden değilimdir!). Black Extreme, Trussardi markasının öz değerlerini içinde barındırıyormuş (Maşallah!). Black Extreme, Trussardi’nin baştan çıkarıcı yeni silahıymış (İçinde kesin afrodizyak da vardır). Çağdaşlık ve geleneğin mükemmel bir dengesiymiş Black Extreme (Artık yorum yok!).

Genellikle parfümlerin pazarlanma aşamasındaki tanıtım cümleleriyle hafiften dalgamı geçerim. Anlıyorum bu tanıtımlar gerekli ama ne bileyim bana hep bir parça komik ve abartılı gelir bu tarz cümleler. Trussardi’nin Black Extreme parfümünün tanıtımı da ilk paragraftaki cümlelerle gerçekleştirilmiş. Aslına bakarsanız Trussardi gibi önemli markayı neden bu kadar ihmal etmişim fikrim yok. Özellikle 1983 çıkışlı Uomo, hala en önemli erkek parfüm klasiklerinden sayılıyor. Gerçi 2011 yılında kapsamlı reformülasyondan geçti Uomo ama sevenleri hala peşini bırakmış değil Uomo’nun.

Black Extreme ise olaya 2014 yılında dahil olmuş durumda. Aynı klasik Uomo gibi simsiyah ve benzer şişe tasarımına sahip. Bu durum güçlü şekilde Uomo’nun devam parfümü hissi uyandırıyor bende. Trussardi, Black Extreme’i odunsu deri fujeri olarak sınıflandırmış. Parfümün açılışı ferah sayılabilecek turunçgillerle gerçekleşiyor. Sabunsu eski tarz turunçgiller bana göre değil. Orta bölümde turunçgillerin yerini deniz kokusu ve erik alıyor. Muhtemelen Calone’den gelen ferah deniz/sucul kısım jenerik ve sıradan. Erik istediğim gibi değil, sulandırılmış gibi. Son bölümde meyvelerin etkisi azalıyor. Sıradan yumuşak odunsu notalar, vetiver ve paçuli kapanışı gerçekleştiriyor.

Siyah şişesine ve Black Extreme ismine aldanmayın. Bence ismi Black Extreme yerine Black Sport olmalıydı. Genel yapısı karanlık ve keskin değil. Hatta tersine yumuşak ve aromatik bir parfüm. Ferah turunçgiller (kendi sitelerinde limondan bahsedilmiş), ferah meyveler (erik ağırlıkta), deniz esintisi ve odunsular ana yapıyı oluşturuyor. Beklediğimden daha yumuşak ve aromatik çıktı Black Extreme. Oysa ben daha ağır, reçineli bir yapı bekliyordum. Bu anlamda şaşırdım.

afis Black-Extreme yen

Şaşırmadığım kısımsa parfümün sıradanlığı. Üst-orta-alt notalarda kullanılan öğeler o kadar bilindik ve sıkıcılar ki… Aromatik, meyveli, ferah, sucul parfümlerin kopyası olmasından başka bir esprisi yok. Açıklanan notalarında deri ve iris (süsen) var ama pek algılayamadım. Kimilerinin parfümün çok güçlüğü olduğunu söylediğini aklıma getirdiğimde şüphelerim artıyor çünkü ilk patlama anı dışında zayıf ve etrafa yayılımı sınırlı. Kalıcılığı EDT için normal ama isminde Extreme’i görüp de beklentinizi yükseltmeyin çünkü performansı ortalama.

Şu iki haftadır ilkleri yaşıyorum. Önceki hafta ilk defa Nishane parfümü kullandım. Sonraki hafta sitenin ilk Trussardi incelemesini yazıyorum. İşin ilginç kısmı şu ki, evin ablası, Nishane’nin Fan Your Flames’ini her kokladığında hiç beğenmedi ama Black Extreme’i kokladığında yine benzer şeyleri söyledi: “Şu acayip kokan niş parfümleri kullanacağına Trussardi’yi kullansana. Gerçek bir erkek parfümü gibi kokuyor Black Extreme!” Ve ben yine verecek cevap bulamıyorum. Dünyanın en ünlü ve pahalı niş parfümlerinin çoğunu beğenmeyen evin ablası, Black Extreme gibi bana göre vasat parfümü çok beğeniyor. Anlaşılan parfüm zevklerimiz oldukça farklı dünyalarda gezintide.

Sonuç olarak benim tercih etmeyeceğim bir arkadaş Black Extreme. Karşı cinsin sevebileceği basitlikte kokusuna rağmen, pazarda pek tutunabilecek gibi görünmüyor Black Extreme. Yolu açık olsun.

karanlik Black-Extreme

Soğuk kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Ayrıca günlük kullanım için gayet uygun. Spora giderken, gündüz arkadaşlarla dışarı çıkarken rahatlıkla bol bol sıkılabilir.

Koku Güzelliği:10/4

23 Eylül 2016 Cuma

Nishane – Fan Your Flames (2016)

Size güzel haberlerim var çaresiz koku bağımlısı dostlarım. Mert Güzel ve Murat Katran’ın kurdukları Nishane, koleksiyonu büyütmeye devam ediyor. Türkiye merkezli ilk niş parfümevi olan Nishane, 2012 yılında çıktığı niş parfüm serüvenine, 2016 yılında iki yeni eser ekledi. Hundred Silent Ways ve Fan Your Flames, isimlerinin ilhamını Mevlana’nın şiirlerinden almışlar.

“Set your life on fire. Seek those who fan your flames.” İşte bugünkü konuğum Fan Your Flames parfümünün ilhamını aldığı Mevlana’nın dizeleri. İlk defa Nishane parfümü deniyorum. Fan Your Flames’in açıklanan notalarını gördüğümde tam bana göre olduğunu düşündüm. Hindistan cevizi, rom içkisi, tütün, tonka ve günün sürprizi meşe yosunu. Açıklanan altı notadan beşi genel olarak sevdiğim notalar. Bir de ek olarak sedir ağacı var ki, kullanım tarzına göre değişiyor sevip sevmeme durumum.

Fan Your Flames’in açılışı keskin ve yoğun dumansı içki temasıyla gerçekleşiyor. Başlangıçta tütsü ve derinin olmasından şüpheleniyorum. Üst notalarındaki rom, parfümün başlangıcını domine ediyor. Hindistan cevizi ise epey geri planda. Güçlü açılışını sevdim. Orta kısımda sıcak içki temasına tütün ekleniyor. Islak tütünden ziyade dumansı kuru tütünden bahsedilebilir. Azıcık baharatlar da var sanki. Başlangıcı kadar çarpıcı değilse de fena değil orta bölüm. Kapanışta içki temasından ziyade odunsuluk etkili. Parlak, kadifemsi, yapaylık sınırındaki sedir ağacı kapanışta kendisini hissettiriyor. Meşe yosununa ise rastlayamadım alt notalarda. Bence parfümün zayıf karnı son kısım.

Yüksek kaliteli, sıcak içki notasıyla çarpıcı şekilde açılan Fan Your Flames, yine sıcak tütünle devam ediyor yoluna. Kimilerinin nargileye benzettiği tütün, bence o etkiyi vermiyor. Burada daha çok modern ve kuru tütün kullanımı var. Benim gibi tütün kokusu sevenleri memnun edecektir. İçki ile tütün notaları zaten genelde uyumlu oluyor. Fan Your Flames’de bu anlamda doğru seçim yapılmış. Alt notalar bence soru işareti. Kadifemsi ve neredeyse metalik yapaylık, hem kalite hem de koku güzelliği anlamında yeterli değil. Hatta baş ağrısı yapmaya aday.

kendi3 fan your yen

Benim açımdan durum şu: Başlangıcı müthiş, orta kısmı çok iyi, son bölümü eh işte. Genel olarak son kısmı dışında pürüzsüz ve kaliteli. İçkimsi-tütünsü-odunsu tema baştan sona pek değişmiyor. Detaylı ve zengin kokmayan Fan Your Flames, steril kalitesiyle sizi bekliyor. Açıklanan notalarında deri, tütsü ve amber yok ama burnum beni yanıltmıyorsa parfümde mevcutlar. Umarım yanılmıyorumdur.

Bana katılır mısınız bilemem ama bir parça Ambre Russe’ye benzetim Fan Your Flames’in havasını. Hatta abartıp Interlude Man’i bile çağrıştırıyor olabilir dumansı tarafı. Gerçi Ambre Russe’deki içki votkaydı, burada rom var. İki parfümünde sıcacık içki-tütün kokusuna göz kırpması böyle düşünmemi sağlamış olabilir.

Hindistan cevizi ve meşe yosununu daha baskın bekliyordum ama değilmiş. Hindistan cevizinin egzotik, kremsi ve sütsü hava vereceğini düşünüyordum ama etkisinin çok sınırlı olduğunu gördüm. İçki ve baharat destekli tütünü çok başarılı buldum. Ağırlık genel kompozisyonda içkiye verilmiş anlaşılan. Eğer bu tarz kokular ilginizi çekiyorsa deneme listenize mutlaka almanızı tavsiye ederim.

kendi2 fan your yen

İçki ve tütün kokusunun ağırlıkta olması onu erkek kullanımına yaklaştırıyor. Soğuk havaların parfümü Fan Your Flames. Kış mevsiminde daha iyi sonuç vereceğini sanıyorum. Extrait de Parfum formundaki parfümün kalıcılığı kıyafet üzerinde müthiş. Tende daha düşük kalıcılığı ama yeterli. Fark edilirliği başlangıçta epey yüksek. Onun içindir ki dikkatli kullanmak gerekebilir. Fazlası boğucu olabilir. Karşı cinsin beğenebileceği güvenli parfümlerden değil belli ki. Biraz parfüm deneyimi ve yaş istiyor. Oldukça tematik ve sert sayılabilecek yapısını göze alıyorsanız, sizi farklı bir deneyim bekliyor.

Koku Güzelliği:10/7

19 Eylül 2016 Pazartesi

Christian Dior – Miss Dior (2012)

İsmini daha doğrusu ilhamını Christian Dior’un kardeşi Catherine’den alan bir parfüm Miss Dior. 1940’lı yılların başlarında, İkinci Dünya Savaşı’nın yoğunluğunun arttığı dönemde iki kardeş Christian ve Catherine, aynı apartman dairesini paylaşıyorlardı. Christian, başarılı çizimleri olan ve gelecek vaat eden genç kızken, kardeşi Catherine, daha politikti ve ülkesi Fransa için çalışırken Almanlar tarafından tutuklandı. Oldukça ilginç ve hareketli bir hayata sahip Catherine için, belki de kardeşi Christian’ın jestiydi, 1947 çıkışlı Miss Dior parfümü.

Markanın piyasaya sürdüğü ilk parfüm olma özelliğine sahip Miss Dior, geçirdiği reformülasyonlarla birlikte eski halinden epey farklı formlara giriverdi. Zaten Dior bu tür isim değiştirme ve bol bol reformülasyon işlerini nedense seviyor. Dior’un ve hatta kadın parfümleri evreninin önemli klasiklerinden sayılan Miss Dior, 2012 yılında reformülasyon geçirip, yeniden piyasaya sunuldu. Kimi yerlerde bu yeni Miss Dior EDP’nin aslında Miss Dior Cherie’nin devamı olduğu söyleniyor ki artık kafam karışmış durumda.

Neyse, kendi sitelerinde çiçeksi şipre olarak sınıflandırılmış. Parfümün açılışı modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Mandalina ve portakala benzettiğim turunçgiller tatlı ve azıcık yapay. Yine de cazibeli ve modern. Orta kısımda çiçekler, meyveleri geri plana itiyor. Yasemin ve gül, orta bölümü domine ediyor. Başlangıçtaki gibi metalik yapaylık mevcut orta notalarda. Bu andan itibaren meyveli-çiçeksi tarafa geçiyor. Son bölümde çiçekler zayıflıyor ve kadifemsi paçuli sazı ele alıyor. Paçuli köksü ve gizemli değil. Metalik odunsular da ekleniyor kompozisyona. Böylece sona eriyor.

Miss Dior, şipreden ziyade modern ve tanıdık meyveli-çiçeksi tarafa yakın duruyor. Kokusu tanıdık derken gerçekten de öyle. Sonra anlıyorum ki farklı zamanlarda birçok farklı kadında bu kokuyu algıladım. Gördüğüm kadarıyla Miss Dior hala kadınların sevdiği ve vazgeçemediği bir esere benziyor. İyi de onu bu kadar özel ve cazibeli kılan ne?

resmi afis yen

Canlı, neşeli ve pozitif oluşu mu? Belki de. Aslında doğru kelimenin “cazibeli” olduğunu düşünüyorum. Miss Dior, daha başlangıcından itibaren iddialı ve çarpıcı. Normalde sıradan kokan turunçgiller, burada öyle gösterişli ve etkileyici ki… Orta bölümde de çiçeklerin etrafa verdiği mesaj açık: “Ben tam bir dişiyim.” Son bölümse parfümün sakinleştiği kısım oluyor. Oysa üst ve orta notalarda tırnaklarını çıkarmış tatlı cadı gibi Miss Dior. Hayat dolu ve enerjisi yüksek bir parfüm.

Tatlı cadı ifadesini özellikle kullandım. Biraz da parfümün yapaylığını ve düşük kalitesini vurgulamak istedim. Evet, genel yapısı çarpıcı ama genele uyabilecek ve erkekleri etkiyebilecek feminenlik ne yazık ki yeterince rafine verilmemiş. Başlangıçtaki turunçgillerden sonlardaki paçuliye kadar Dior’un ismine yakışmıyor kalitesi. Biraz dağınık ve yeni nesil kadın parfüm pazarından pay kapmaya yönelik hamle olarak görüyorum. Herhangi bir ilginçlik yok, farklılık yok, yaratıcılık yok. Onların yerine herkese hitap etmeye çalışan, metalik yapaylığa sahip, baş ağrısı yapmaya müsait koku formu var. Klasik modern meyveli-çiçeksi tekrardan öteye gidemiyor.

Kadınlar bu parfümü sevecektir çünkü gösterişli ve cazibeli. Erkeklerde bu kokuyu sevecektir çünkü çarpıcı ve kadınsı. Yani alan razı, veren razı durumu söz konusu. E o zaman daha fazla yorum yapmam gereksiz. Çok genç kızlara uymayacağını düşündüğüm Miss Dior’un süslü, orta yaşlı kadınlara fevkalade uyacağını, kolaylıkla imza parfümleri olabileceğini, gittikleri yerde izlerini bırakabileceklerini rahatlıkla söyleyebilirim. Tenimde beklediğim uyumu sağlayamadım ama hoş ve şık bir kadında mis gibi kokacağına eminim.

Benim kullandığım Francois Demachy’nin tasarladığı EDP versiyonuydu. Kalıcılığı normal ama fark edilirliği biraz düşük. Çoğu kişi onun ferah yönünden bahsetmiş ve yaz mevsiminde daha iyi sonuç aldıklarını söylemiş. Bu sıcak günlerde kullandığım Miss Dior, bence biraz daha serin hava istiyor. Ilık ilkbahar-sonbahar için daha uygun gibi. Günlük kullanımdan ziyade daha özel anların kokusu olarak düşünülebilir.

yakin miss yen

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6