30 Ekim 2018 Salı

Hermes – Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver (2018)

Lüks tüketim sektörünün en önemli markalarından Hermes’in 2006 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Terre d’Hermes’in dünya çapında ne kadar başarılı olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım. Jean Claude Ellena’nın elinden çıkan Terre d’Hermes, öylesine ilgi gördü ki Hermes bu duruma seyirci kalamadı anlaşılan.

2018 yılına kadar on civarında devam parfümü piyasaya sürülen Terre d’Hermes’in 2018 çıkışlı versiyonunun adı Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver oldu. Klasik Terre d’Hermes ile aynı şişeye sahip olan Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver, isminden de anlaşılacağı üzere vetiver notasını merkeze almış. Bakalım Hermes’in yeni erkek parfümü yeterince iyi mi?

Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver’in açılışı aromatik ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Yeşil sayılabilecek ilk saniyelerden sonra azıcık ferah biber ekleniyor kompozisyona. Orta kısımda parfüme ismini veren vetiver artık kendisini gösterip kokuyu tamamen domine ediyor. Köksü ve ferah sayılabilecek vetiverle kapanış gerçekleşiyor.

Kokunun analiz kısmının kısa olduğunun farkındayım çünkü Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver, çok basit bir parfüm. Ana gövdeyi oluşturan nemli ve odunsu vetivere eşlik eden turunçgilleri saymazsak, hemen hemen hiç değişmiyor ve fazlaca derin kokmuyor. Bu anlamda abisi Terre d’Hermes’i örnek almış sanki. İki parfüm de gayet basit, sade, kullanımını kolay ve şık.

İki parfümün benzerliği sadece minimalizm anlamında gerçekleşmiş sanki. Koku formu olarak büyük benzerlik yok Terre d’Hermes’le. Terre D’Hermes Eau Intense Vetiver, tamamen ıslak, yeşil ve köksü vetiver kokuyor ve turunçgillere büyük yer vermiyor. Klasik Terre d’Hermes ise turunçgil parfümü ve vetiveri oldukça kuru/tozlu veriyor. İsimleri ve şişeleri benzer olsa da iki parfüm farklı yapıda diyebilirim.

Fotoğraf fragrantica sitesinden alınmıştır.

Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver, tabii ki bir Hermes parfümü olduğunu kalitesiyle size hissettiriyor. Olabilecek en kaliteli ve pürüzsüz vetiver kullanımıyla sizi üzmüyor ve Hermes’in şık karakterini yansıtıyor. Evet, parfüme özenilmiş ve piyasa işi yapaylıktan uzak durulmuş. Bu anlamda Hermes zaten çoğu zaman şaşırtmıyor bizi.

Fakat… Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver, ne yazık ki o kadar basit ve tek düze kokuyor ki vetiver sevenler dışında çoğu kişinin bir süre sonra sıkılabileceği kadar cansız, durağan, sürprizsiz. Belki de vetiver merkezli parfümler bana hep aynı geliyor bilemiyorum.

Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver’i iki parfüme benzettim. Birisi Tom Ford’un Grey Vetiver’i, diğeri Guerlain’ın ünlü klasiği Vetiver. Zaten bu üç parfümün birbiriyle rekabet edeceğini düşünüyorum ve bu üç kaliteli vetiver parfümü, bu tarz kokuları sevenler için önemli örnekler. Yine de yüksek fiyatına istinaden denemeden almanızı her zaman ki gibi önermem.

Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver’in kokusunu ilginç bir şekilde Jean Claude Ellena değil de sektörün tanınan isimlerinden Christine Nagel yapmış. EDP formundaki Terre d’Hermes Eau Intense Vetiver’in kalıcılığı gayet iyi. Etrafa yayılımı ilk bir saat fena değil. Erkek kullanımına yakın dursa da vetiver seven kadınların kullanmasında hiç sakınca yok. Soğuk kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/7

26 Ekim 2018 Cuma

Cacharel – Amor Amor (2003)

Fransa merkezli hazır giyim markası Cacharel’in özellikle kadın parfümleri her zaman ilgi çekmiştir. Noa ve Anais Anais, yıllar geçmesine rağmen hala markanın sevilen kadın parfümlerinden diyebiliriz. Loreal grubu bünyesinde pazarlanan Cacharel kadın parfümlerinin belki de en sevileni Amor Amor. Kokularla haşır neşir olan çoğu kadının bileceği ve belki de kullandığı Amor Amor, kırmızı ve çarpıcı şişesiyle her zaman için merakımı çekmiştir. Ve 2018 yılının bu ılık ve hüzünlü sonbaharında Amor Amor ile tanışıyorum.

Amor kelimesinin aşk anlamına geldiğini biliyoruz. İsmi aşk olan bu parfüm, Loreal’in internet sitesinde “ilk aşk, tutku ve özlem, rengarenk ve genç. Amor Amor’un meyveli-çiçeksi kokusu gerçek bir ifadedir” şeklinde tanıtılmış. Parfümün başlangıcı şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Tatlı ve lezzetli kırmızı meyveler turunçgillere benziyor. Tropikal meyveleri de andıran ilk kısım, çok rafine ya da ilginç değil. Orta kısma geçildiğinde meyveler yoluna devam ederken bir parça tatlı gül ve beyaz çiçekler ekleniyor kompozisyona. Yaseminin başını çektiği çiçeklerin eklenmesiyle tam bir meyveli-çiçeksi yapıya bürünüyor. Son bölümde pek başarılı olmayan vanilya devreye giriyor. Misk ve sedir ağacının varlığından da bahsedebilirim kapanışta.

Amor Amor, tam bir klasik meyveli-çiçeksi kız kokusu. Olabilecek en güvenli, rahat kullanılabilecek, kadınsı ve klişe parfümlerden birisi desem yanlış olmaz. Evet, Amor Amor’da birçok kadın parfümündeki klişeler kullanılmış. Şekerli-kadınsı meyveler, beyaz çiçekler, vanilya ve misk. Pek derinliği olmayan, düz çizgide ilerleyen, yapaylığın zaman zaman burun tırmaladığı bir arkadaş Amor Amor. Pürüzsüz ve yüksek kaliteli olmadığını söylemek için parfüm uzmanı olmaya gerek bile yok. İyi de Amor Amor’un kaliteli olmak gibi kaygısı var mı acaba?

Kırmızı ve kötü şişe tasarımına istinaden, popüler olmaya adanmış piyasa parfümü görüntüsü çiziyor Amor Amor. Hani marketlerde ucuz meyve reçelleri olur ya nedense bana onlardaki özensizliği, kalitesizliği ve iç baygınlığını hissettirdi. Onun kokusu binlerce sıradan kadın parfümünde muhtemelen tekrarlanmıştır. Yaratıcılık anlamında hiçbir çaba sarf edilmemiş gibi duran Amor Amor, çok satan bir genç kız parfümü olmanın dışında benim için anlam ifade edemedi. Eğer amaç çok satmak ve popüler olmaksa Amor Amor yıllardır bunu iyi beceriyor ama parfüm gurmelerini tatmin eder mi bu durum? Tabii ki hayır.

Genç, canlı, sıcakkanlı ve dinamik sayılabilecek tarzı, sonlardaki vanilyayla birlikte romantik hale gelebiliyor. Bu arada burnum beni yanıltmıyorsa azıcık Givenchy’nin erkek parfümü Xeryus Rouge’a benzettim Amor Amor’u. Aynı yapay tropikal meyve ve bir şekilde sıcak-kırmızı kokan iki parfüm uzaktan akraba sanki.

Laurent Bruyere ve Dominique Ropion gibi sektörün iki önemli isminin tasarladığı Amor Amor, birçok kadın parfümünün aksine EDT formunda. Kalıcılığı yüksek değil, etrafa yayılımı vasat oldu tenimde. Sıcak yaz ayları dışında her zaman kullanılabilir. Günlük spor kıyafetlerle bile uyum sağlayabilecek Amor Amor’un geniş kullanım alanı olacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/5

22 Ekim 2018 Pazartesi

Versace Pour Homme Dylan Blue (2016)

Versace’nin 2008 yılında piyasaya sürdüğü parfümü Versace Pour Homme oldukça sevildi ve markanın en çok satan erkek parfümlerinden birisi oldu. Mavi şişesi ve ferah Akdeniz-İtalyan tarzındaki kokusuyla ilgi gören Versace Pour Homme’ye zaman içerisinde yeni kardeşler eklendi. 2013 yılında Versace Pour Homme’nin öd ağacı versiyonu Versace Pour Homme Oud Noir, serinin ikinci parfümü olarak karşımıza çıktı. 2016 yılındaysa yeni bir Versace Pour Homme ile tanıştık.

Versace Pour Homme Dylan Blue isimli yeni kardeş, ilk duyduğum andan itibaren bende Bob Dylan’ı çağrıştırıyor. Versace ise kendi internet sitesinde Dylan Blue’nun tasarımında Akdeniz’in cazibeli kokusundan ilham aldıklarını vurguluyor. Ayrıca Dylan Blue’nun fujer tarafına vurgu yapıyor. Parfümün modern ferahlığa sahip olduğu da belirtilmiş.

Dylan Blue’nun açılışı bekleneceği üzere turunçgillerle gerçekleşiyor. Şekerli bergamot ve greyfurtla ilk saniyeler gayet tanıdık ve ortalama denebilir. Orta kısma geçildiğinde şekerli turunçgiller geri planda dururken, parfümün ana oyuncusu ambroksan devreye giriyor. Anason-yıldız anasona benzeyen orta kısımdaki ambroksan parfüme bir taraftan dinamizm katarken diğer taraftan da metalik yapaylık ekliyor. Orta bölümde ambroksana eşlik eden menekşe ise tabii ki bana göre değil. Son kısım, orta bölümün paralelinde ilerliyor. Kapanışta yapay vetiver ve sıradan odunsularla teninize elveda ediyor.

Dylan Blue, ismindeki ve şişesindeki mavi temayı kokusuna yansıtmaya çalışmış. Her ne kadar su-deniz gibi kokmasa da geri planda hep ferahlık ve abisi Versace Pour Homme’ye öykünme var. Ambroksan gibi dinamik bir elementin sıcak yaz günlerinde nasıl tepki vereceğini tahmin edemesem de Dylan Blue, tam anlamıyla ferah bir yazlık değil sanki. Deniz yosunu ya da okyanus gibi de kokmuyor.

Dylan Blue, anasonsu, baharatlı, menekşeli gibi davranıyor. Tabii hemen her yeni parfümdeki gibi bol miktarda tatlılık hissediliyor. Buradaki tatlılık leziz vanilyadan değil de abartılı verilmiş tonka fasulyesinden geliyor muhtemelen. Sonuç olarak bir süre sonra bu şekerli yapı can sıkıcı hale dönüşüyor.

Dylan Blue, tam bir piyasa parfümü. Büyük kitlelerin sevmesi için tasarlanmış, kadınlardan iltifatlar alabileceğiniz, kullanımı kolay ve güvenli denebilecek bir arkadaş fakat kokusu hissedilir oranda yapay ve sıkıcı. Yaratıcılık namına hiçbir şey barındırmıyor. Piyasadaki popüler rakipleriyle yarışmak için ortaya çıkarılan bir parfüme benziyor.

Dylan Blue’nun rakipleri kimler peki? En büyük rakibi Dior’un yeni erkek parfümü Sauvage. Zaten Dylan Blue’nun kokusu oldukça benziyor Sauvage’ye. Bir başka rakip olarak Bleu de Chanel olarak belirlenebilir. Ayrıca Yves Saint Laurent – L’Homme, CH Men Prive, Acqua di Gio Profumo gibi sağlam rakipleri de var ve işi zor görünüyor Dylan Blue’nun.

EDT formundaki Dylan Blue’nun performansı ortalama denebilir. Ara ara kendisini size hissettiriyor gün içinde. Kalıcılığı bir EDT için yeterli. Günlük kullanıma uyabilecek Dylan Blue, soğuk kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/5

18 Ekim 2018 Perşembe

Chanel – Gabrielle (2017)

Chanel’in 2017 yılı başlarında gerçekleştirdiği yeni çanta tasarımı Gabrielle için, Karl Lagerfeld’in fazlaca kadınsı olmadığını söylediği belirtiliyor. Ve 2017 yılının sonbahar mevsiminde Chanel’in Gabrielle isimli kadın parfümü de raflardaki yerini alıyor. Buradan anlıyoruz ki Chanel’in yeni çanta ve parfüm tasarım dilinin çatı ismini Gabrielle oluşturuyor. Chanel muhtemelen Gabrielle isimli çantaları ve parfümünü arka arkaya görücüye çıkararak bu anlamda kavram yaratmaya çalışıyor. Zaten küresel bir markadan da böylesine adımlar beklenir. Tabii bizi ilgilendiren kısım çantalar değil Gabrielle isimli kadın parfümü.

Gabrielle, kendi sitelerinde dört ana nota öne çıkarılarak tanıtılmış. Yasemin, ylang ylang, portakal çiçeği ve sümbülteber notalarını merkeze alan Gabrielle ismi, markanın kurucusu Coco Chanel’in ilk adı aynı zamanda. Tam ismi Gabrielle Bonheur Chanel olan Matmazel Coco için parfümlerin ne kadar önemli olduğu biliniyor. Gabrielle parfümünü tasarlayan Olivier Polge’nin, çocukluğunu babası Jacques Polge’nin yanında Chanel laboratuarlarında geçirdiği söylenir. Gabrielle parfümünü tasarlamak bir anlamda Olivier Polge için çocukluk anılarına ve babasıyla olan eski günlere geri dönmekti. Sözü fazla uzatmadan geçeyim Gabrielle’nin bende hissettirdiklerine.

Gabrielle’nin açılışı ferah sayılabilecek turunçgillerle gerçekleşiyor. Mandalina ve greyfurda benzeyen üst notaları gayet güzel ve sıradışı değil. Orta kısma doğru çiçekler, turunçgillerin yanındaki yerini alıyor. Sabunsu sayılabilecek çiçeklerden ayırt edebildiklerim yasemin ve portakal çiçeği. Orta kısımda kadınsılığın ve bir parça yapaylığın hissedildiğini ne yazık ki söyleyebilirim. Son bölümde sandal ağacı ve miske eşlik eden nötr odunsular fena değil ama koku oldukça zayıflıyor alt notalarda.

Gabrielle, tam bir meyveli-çiçeksi arkadaş. Ferah, tatlı turunçgil meyveleriyle beyaz çiçeklerin klasik bir karışımı. Hatta o kadar klasik ki yüzlerce kadın parfümündeki koku formu adeta tekrar edilmiş. Zaten Gabrielle’nin yurtdışı merkezli parfüm platformlarında epey eleştirilmesinin sebebi bu diye tahmin ediyorum. Çünkü Gabrielle, gerçekten de sıradan bir kadın parfümü özensizliğinde ve Chanel’e yakışmayacak kadar alelade. Ayrıca birçok Chanel parfümündeki en azından steril kalite hissiyatı Gabrielle’de az bulunuyor. Bu anlamda yüksek kaliteli ya da benzersiz bir kadın parfümü yok karşımızda. Tamamen piyasa işi çiçeksilikle işin kolayına kaçılmış sanki. Gabrielle’nin neden bu kadar eleştirildiğini anlamak zor değil.

Sonuç olarak Gabrielle, üzerinde sayfalarca yazı kaleme alınacak parfüme benzemiyor. Tatlı, gayet basit, kullanması kolay, çoğu vasat kadın parfümüne benzeyen çiçeksi bir kız sadece. Derinlik ve farklılık beklemeyenlerdenseniz ve dolabımda muhakkak ferah çiçeksi Chanel olsun diyenlerdenseniz o zaman Gabrielle’yi deneyebilirsiniz.

Gabrielle’yi yukarıda da yazdığım gibi ünlü parfümör Olivier Polge tasarlamış. EDP formundaki Gabrielle’nin performansı düşük. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. İlkbahar-yaz kullanımına yakın duruyor.

Koku Güzelliği:10/6