13 Şubat 2012 Pazartesi

Serge Lutens – Fille en Aiguilles (2009)


Serge Lutens – Fille en Aiguilles (2009) Markanın başarılı parfümü.

Son yazılarımı takip eden değerli okuyucular artık sadece parfümlerden değil, onları oluşturan olaylardan, geri planlarından da bahsettiğimi farkedeceklerdir. Parfüm merakı blogunun kuru kuru parfüm yorumları yapılan bir yer olmasını istemiyorum açıkçası. Zaman zaman tarihten, sinemadan, edebiyattan bahsediyorum. Yani şu parfüm vanilya kokar, bu parfüm çiçek kokar demekten ziyade, biraz daha içimden gelenleri yazmaya çalışacağım.

Daha önce bahsettim mi hatırlamıyorum ama yabancıların “koku hafizası” dedikleri bir olgu var. Yani bir anlamda zihnimizde kokuların nerede durduğu, bize ne hissettirdikleri yada hayatımızın ilerleyen safhalarına nasıl etki edeceği. Koku hafızamız genellikle çocukluk çağımızda şekillenmeye başlar. Biz küçükken etrafımızda duyduğumuz kokular, gelecekte kullanacağımız parfümleri seçmemizde belki de en önemli gösterge olacak. Çünkü çocuk beyni müthiş bir bilgisayar gibi etrafındaki her olayı, sesi, kokuyu ve görüntüyü kaydediyor. Bu kayıtlar muhtemelen hayatımızın sonraki bölümlerini şekillendiriyor.

Mesela çocukken annemizin pişirdiği ve kokusu bütün eve yayılan zencefilli kekler, hasta olduğumuzda babamızın bize zorla içirdiği öksürük şurupları, dedemizin camiye giderken sakallarına sürdüğü hacı yağları, teyzemizin yaptığı nefis aşureler. Anadolu topraklarının bu zenginlikleri aslında bizim için büyük bir şans. Bir tarafımızın doğu kültürleri ile olan güçlü bağları bu coğrafyada onlarca çeşit baharat ve farklı kokularla tanışmamızı sağlıyor. Cumhuriyet döneminden itibaren ise Batı medeniyeti ile kurmaya çalıştığımız ilişkilerin karşılığında ise o taraftan etkileniyoruz. Yani tam da olması gerektiği gibi. Burada eleştirilecek hiçbir şey yok bana göre.


Şu bir gerçek ki duyu organlarımızın her biri çok önemli ve hayati. Burun ise önemsizmiş gibi görünebilir. Fakat insanın hayatı, doğayı ve etrafındaki dünyayı tanımasında çok önemli bir araç. Artık doğadan kopmuş durumda olan insan, şehirlere yığılmış durumda. Yüksek katlı apartmanlarda sıkış tıkış yaşıyor. Ne doğru dürüst bir ağaç görebiliyor ne de toprağın insanı rahatlatan kokusunu duyabiliyor. Sahi parfüm üreticilerinin son yıllarda toprak kokan parfümler üretmeye çalışmalarını ne ile açıklayabiliriz? Tesadüf mü? Hiç sanmıyorum.

İnsan doğadan ne kadar koparsa o kadar yalnızlaşıyor aslında. Daha hüzünlü oluyor, sinirleniyor, kendisini çıkmazda hissediyor. Ankara’da hayatının bir bölümünü geçirmiş birisi olarak “Büyük Şehirlerin” aslında “Yalnız Şehirler” olduklarını farkediyorsunuz. Yolda yürürken yanınızdan geçen binlerce insanda en az sizin kadar yalnız. Modern insanın çaresizliği mi dersiniz, yoksa şehir hayatının çıkmazı mı? Cevabı her ne olursa olsun beton blokların arasında yetişen ve büyüyen zamane çocuklarına üzülüyorum.

Tam da bu duygular içindeyken bana doğanın o eşsiz ve sınırsız kokularının kapısı açan bir parfümle karşılaşıyorum. Benim için “niche” parfüm dünyasının en önemli isminden geliyor bu eşsiz koku. Serge Lutens bir kez daha beni mutlu etmeyi başarıyor. İçimdeki gizli kalmış duyguları açığa çıkarıyor. Beni çocukluğuma döndürüyor.


Markanın 2009 yılında çıkardığı Fille en Aiguilles, Lutens’in “Black Collection” serisinin bir üyesi. Bu seri 2011 yılı sonu itibariyle altı parfümden oluşuyor. Parfümümüz odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. Artık geçeyim parfümle ilgili detaylara.

Fille en Aiguilles’in başlangıcı keskin ve koyu bir ağaç reçinesi ile gerçekleşiyor. Evet ormandaki çam ağaçlarının gövdelerinin üzerindeki o reçine aynen burada. Hemde çok gerçekçi bir şekilde. Yani çok farklı bir açılışı var. Ne öyle uyduruk bir turunçgil ne de çiçekler gibi üst nota uygulamalarına rastlanmıyor. Çok ilginç. Çok başarılı. Üst notalar benden rahatlıkla geçer not alıyor.

Orta notalar ise tam bir Serge Lutens klasiği sanki. Başlangıçtaki ağaç reçinesine bu sefer tatlı, kuru meyveler ve tatlı baharatlar ekleniyor. Bu kısım adeta şölen gibi. Parfümün en detaylı ve zengin yeri burası. Nefis bir kokusu var orta notaların. Tatlı meyveler ile reçine o kadar güzel harmanlanmış ki sevmemek elde değil. Koklamaya doyamıyorsunuz. Benden tam puan bu bölüme.


Durun daha bitmedi. Serge Lutens sizi öyle kolay bırakır mı? Alt notaları ise benim için çok şaşırtıcı. Orta notalardaki o zengin, derin, karanlık, gösterişli kokudan eser kalmıyor. Son kısımda çok sade bir tütsü-çam ağacı kokusu ile devam ediyor. Fakat bu kısımda parfümün farkedilirliği oldukça düşüyor.

Fille en Aiguilles İngilizceye “Girl in Needles” olarak çevrilmiş. Fransızca bilmediğim için çevirisini tam yapamayacağım. Fakat buradaki “Needle” sanırım “çam iğneleri” anlamında kullanılmış. Zaten parfümün genel yapısı odunsu-çamsı-reçinemsi bir tarzda. Dediğim gibi yanılıyor da olabilirim.


Parfümümüz anlaşılacağı üzere ağaçsı/odunsu bir yapıda. Reçine ve ahşap kokusu her zaman geri planda kendisini hissettiriyor. Tatlı, derin kırmızı meyveler ise bana markanın diğer parfümü “Chergui’yi hatırlattı. Sanırım Serge Lutens bu tür bir meyve kullanımını seviyor. İyiki de öyle yapıyor. Çünkü benim de çok sevdiğim bir tarz bu.

Fille en Aiguilles bana biraz “Ambre Sultan”'daki o odunsu, reçinemsi gizemli hissi de çağrıştıryor. Bu anlamda denediğim Lutens'ler genellkle birbirlerini andırıyorlar. Derin, karanlık, benzersiz, baharatlı, tatlı kırımızı meyveler. Biraz da reçine rahiyası. Bu üç parfüm çok benzemeselerde bende yakın hisler uyandırıyorlar. Fakat Fille en Aiguilles daha hüzünlü ve dramatik bir yerde duruyor.        

Biraz daha detaya inmem gerekirse, çam kokulu bir tütsüye derin ve karanlık tatlı kırmızı meyveler ekleyin. İşte Filli en Aiguilles böyle. Bu anlamda hafiften bir Gucci Pour Homme esintisi hissedilmiyor değil. Onun daha meyveli ve dumanlı halini düşünün. Tabiki Gucci Pour Homme'un çok daha kaliteli ve sofistike halini. Fille en Aiguilles’in eleştirebileceğim tek yanı alt notaları. Biraz fazla basit ve düz. Sanırım bu bilinçli bir seçim. Yine de daha ilginç ve zengin olabilirmiş. 

Fille en Aiguilles bana Amerikan filmlerinde gördüğümüz karlar içindeki dağ evlerini hatırlatıyor. Çam ormanının içinde tamamen ahşaptan yapılmış bir ev. Dışarıda hafif bir kar yağıyor. Şöminenin karşısına geçip kitabınızı okuyorsunuz. Yanan odunların çıtırtısı ve hafif dumanı, evin duvarlarında kullanılan ağaçlar ile birleşiyor. Meyve hissi daha çok olan kaliteli bir kırmızı şarap içiyorsunuz. Daha ne isteyebilirsiniz ki?


Şimdi de İskoçya’dayız. Başrolünü Mel Gibson’un oynadığı ve sinema tarihinin en iyi filmlerinden kabul edilen Braveheart’ın çekildiği ormanlardayız. Doğanın bütün güzelliklerini sergilediği bu müthiş coğrafyada dolaşıyoruz. Sanki etrafımızı filmden çıkıp gelmiş askerler saracak. Bir kez daha tabiatın o inanılmaz güzelliklerine hayran oluyoruz. Etraftan gelen o mis gibi ağaç reçinesi ve çam kozalakları kokuları bizi kendimizden geçiriyor.


Fille en Aiguilles EDP (Eau de Parfum) konsantrasyonunda. Bu durum tabiki kalıcılığına olumlu etki yapmış. Fakat farkedilirliği markanın diğer modelleri Ambre Sultan ve Chergui kadar yüksek değil. Daha dingin bir yapıda. Çok saldırgan değil. Zaten böylesi ağaç-orman temalı rahatlatan ve yatıştırıcı bir parfümün fark edilirliğinin yükesk olmaması doğru bir seçim. Sonbahar-kış mevsiminde kullanmak uygun olacaktır. Unisex olarak piyasaya sürülse de içeriğindeki yoğun odunsu notalar ibreyi biraz daha erkek kullanımına çeviriyor. Maestro Serge Lutens’den yine müthiş bir eser. Tavsiye ederim.  

Artıları:
+ Başlangıcındaki ağaç reçinesi/çam kozalağı teması gayet başarılı.
+ Orta notaları müthiş. Sırf bu kısım için bile alınabilir.
+ Kalıcılığı gayet iyi.

Eksileri:
- Alt notaları biraz fazla düz, durağan ve sade.
- Farkedilirliği alt notalara gelindiğinde epey azalıyor.
- Fiyatı yüksek. Heryerde bulmak da zor. Özellikle ülkemizde.

Koku Güzelliği:10/8.5   Kalıcılık:10/8   Farkedilirlik:10/6

41 yorum:

  1. Meraba parfüm merakı büyük boy şişesi nekadardır acaba tabi türkiyede bulmak zor demişsin varsa nerde satışı vardır??

    YanıtlaSil
  2. sayın parfum meraki bak ne guzel soylemıssın her yerde bulmak zor ozellıklede turkıyede diye e o zaman turkıye de satısı olan parfumlerı paylassanız daha mantıklı ve guzel olmaz mı?? turkiye de satısı olmayan parfumlerı kendınıze saklasanız daha iyi olmaz mı?? saygılarımla hoscakalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu nasıl bir tarz ki.... Anlam veremedim?

      Sil
  3. Bu benim denediğim en ilginç Serge Lutens parfümü. Kokusunu ben bir süre sonra mesir macununa benzetiyorum. Kalıcılığı evet çok iyi ve en sevdiğim yanı açılışı. Ama bir Ambre Sultan kadar benim kalbimi çalmadı :))

    YanıtlaSil
  4. Sevgili parfüm merakı kokorico'yu inceliyecekmisiniz?

    YanıtlaSil
  5. Volkan fiyat olarak 100-150 dolar civarında bulunabilir internette. Türkiye'de bulmak imkansız. Ancak yurtdışından getirtilebilir.


    Adsız, dünyanın en önemli parfüm evlerinin sanat eserlerini önünüze koyuyorum. Yani bu sanat eserlerinin yerine Lacoste'nin parfümlerine mi kafa yoralım? Bence daha geniş açıyla bakmalısın.


    Monsieur, birde Chergui'yi denesen.. Ambre Sultan'ı gözün görmeyebilir :))


    Adsız, Kokorico elimde olmadığı için bu aralar mümkün görünmüyor. Ancak bana ulaşırsa hakkında yazabilirim.

    YanıtlaSil
  6. Bloga fotoğrafını koyar mısın Aydın?

    YanıtlaSil
  7. Aydın yani ismi ölemi anladım:)))

    YanıtlaSil
  8. Evet haklısınız hiç bir zaman kokusunu bilemeyeceğimiz ulaşılması zor bir sanat eseri ayrıca lacoste a kafa yoralım felan da demedim bu sizin düşünceniz ulkemizde lacoste dan çok daha basarılı markalar var Dior,Chanel,Prada,Guerlain gibi..ama tabi ki böyle parfumleri yayınlamanız guzel tabi ki en azından parfum dunyamız genişliyor ama en azından bu tarz parfumleri bir kenara yada sınıfa ayırıpta yayınlasanız daha mantıklı olur..saygılarımla hoscakalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şöyle bir program olacak...
      Alma bunu bu bloga dedin mi... Hem onu hem de onun türevlerini yaklaştırmayacak bile.
      Sana ne arkadaşım.
      Kendi keyfine göre bir blog kurmuş kişi, ne isterse onu inceler.
      Varsa bir isteğin ancak ricacı olabilirsin.
      O da tatmin etmedi mi seni... Girmez okumaz, yazmazsın olur biter.
      Sanki sana ya da bana borçlu insanlar böyle bir blog kurup emek verip deneyimlerini paylaşmaya.
      Tarza tavıra bak Allah'ını seversen.
      Bunu da yeni gördüm.

      Sil
  9. Parfüm merakı, bugün birkaç parfüm denedim. Cacharel Homme, tek kelimeyle bir hayal kırıklığı. Kötüye yakın bir kokusu var. Saklı notalar da bir övmüş, bir övmüş. Övülecek bir yanı olsa bari :)

    YanıtlaSil
  10. Eğer isterseniz imzalı fotoğrafımı gönderebilirim :))

    İsmim Aydın değil, Raşit.

    Adsız elime geçen parfümlere göre incelemeleri yazıyorum. Yani elimde istediğim parfümleri seçme gibi bir şansım olmuyor. Keşke olabilse...

    Cacharel Pour Homme daha çok eski kafa parfümlerden. Günümüzün modern parfümlerine pek benzemeyecektir. Yani herkesin sevebileceği gibi değil muhtemelen.

    Saklı notaların yazarı arkadaşı biliyorum. O daha çok eskinin erkeksi, sert parfümlerini sever. Onun için tarzlarınız uymamış olabilir.

    YanıtlaSil
  11. Evet parfüm merakı, seni merak ediyoruz. Bir resimcik koyuver. Bu arada bugün bir parfüm denedim. Koklamamla almam bir oldu. Bugüne kadar kullandığım en en en kalıcı ve fark edilir parfüm bu oldu. Klas ve yakışıklı bir koku... Elimi kaldırsam, başımı çevirsem BURAM BURAM kokuyor.Yürürken iz bırakıyorum adeta. İsmini merak ettiniz değil mi? HA HA HA, ASLA SÖYLEMEM. Sadece bir ipucu: Bu sitede incelenmemiş bir parfüm ve çok ünlü bir markanın... :):):)::)::):):)

    YanıtlaSil
  12. Mabuse merak ettim sölelermisin:)))

    YanıtlaSil
  13. :):) Asla söylemem, O BENİM!!! :):)

    YanıtlaSil
  14. Sakın Davidoff - Cool Water olmasın :)

    YanıtlaSil
  15. Yok bence jagler :)))

    YanıtlaSil
  16. bence fahrenheit 32

    YanıtlaSil
  17. Hiçbiri değil, öyle piyasa malı da değil ayrıca. Davidoff Cool Water kullanacağıma limon kolonyası kullanırım daha iyi :) :)Jagler mi? Hiç gülesim yoktu :) :) Dünyanın en kalıcı ve fark edilir kokusu ilan ediyorum. Saklı notalarda incelemesi var. :):)

    YanıtlaSil
  18. Eğer isterseniz imzalı fotoğrafımı gönderebilirim :))

    Raşit fotoğrafını istiyoruz=)))Şu yazıları yazan gizemli adam kim merak ediyorum ne zaman koyacaksın;)Koyacaksın değil mi...

    YanıtlaSil
  19. Pier Cardin olsa gerek

    YanıtlaSil
  20. Adsız, mayolu tam boy resim koyayım istersen :))

    YanıtlaSil
  21. Pierre Cardin mi :) Orada benim yorumum var, okumadınız sanırım :)

    YanıtlaSil
  22. Givenchy - Insense Ultramarine mi :)

    YanıtlaSil
  23. Paco Rabanne XS mi?

    YanıtlaSil
  24. Pardon XS incelenmiş burada hem çok olmasa da piyasa malı sayılır. Söyle şunu da kurtulalım mabuse:)

    YanıtlaSil
  25. Bence YSL Body Kouros..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Body kouros bende de var kalıcılık tamam ama farkedilirlik çok yüksek gelmedi bana

      Sil
  26. Body Kouros bende var, o da güzel ve kalıcı. Tütsülü, tam bir kış parfümü; ama dediklerinizin hiçbiri değil :) Müthiş bir şey ya, hele 1 saat sonra ya ... OFFFFFFFFFFFF :) Delirteceğim sizi :):) Ben bu parfümü en çok Çağatay Ulusoy'a yakıştırırdım herhalde. Kızlar köle olurdu valla... :):)

    YanıtlaSil
  27. Thiery Mugler B Men olabilir mi? Ama çok kötü bir koku bu..

    YanıtlaSil
  28. Safari diyeceğim ama onu da ülkemizde mağazalarda bulamazsınız..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Safari kokudankokuya.com da var. Mağazaları var mı bilmiyorum onların ama o kadar parfümü başka yerden temin etmediklerine göre mağazaları vardır. Safari çok maskülen bir koku değil mi bu arada, deneyemedim hiç merakımdan soruyorum sadece.

      Sil
  29. Böylesine bağıran bir parfüm olsa olsa Cacharel pour L'Homme olur..

    YanıtlaSil
  30. Cacharel'i denedim daha önce, aslında bu parfümü evde kendimiz bile yapabiliriz. Nasıl mı? Önce gidip lavanta yağı alın. Bu yağı, su ile seyreltin. Alın size Cacharel :):) Hayatımda en nefret ettiğim şey, birinin benle aynı kokması. Safari de değil ayrıca. Öyle abartılmış parfümleri bugüne kadar hiç hiç hiç beğenmemişimdir. Bu kokunun tek bir tanımı olabilir: MANYAK YAKIŞIKLI BİR ŞEY! Kesinlikle popüler değil, bir başkasında duyma olasılığınız yok gibi. Benim tenime inanılmaz uydu sanırım, kalıcığılığının nedeni de bu! Püfür püfür estiriyorum :):):) Siz burbery, bulgari, one million filan tercih edin. Onlar da çok güzel(!). :):)

    YanıtlaSil
  31. merhaba parfum merakı.yazın 2 ay amerikadaydım ve uygun fiyata alma imkanım varken bir chergui almadıgım için kafamı duvarlara vuruyorum.su an turkiye ye nasıl getirtebilirim.internetten satışı var gibi gözüküyo ama...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar kutay,

      Gerçekten de hata etmişsin. Sadece Chergui değil, diğer ana akım markaları da çok uygun fiyatlara alabilirdin. Gelirken 3-4 şişe getirebilirdin. Neyse olan olmuş.

      Almanın tek yolu yurt dışından getirtmek. Kendi sitelerinde satılıyor sanırım. Eğer Türkiye'ye satışı varsa mutlaka gönderirler.

      Sil
  32. Ben o parfumu biliyorum gecenlerde indirime girmisti cok pahali bir parfum arkadasin adini saklamasi normal fiyati 60 lira falan pazarlik yaparsaniz 40 a birakiyorlar acik istersende beles yo hahahaha

    YanıtlaSil
  33. kim bu mabuse ya kardeşim...söleceksen söyle..yok demiyecem diyorsan bi zahmet içinde kalsın...

    YanıtlaSil
  34. çok başarılı bir koku gerçekten fakat öyle her zaman kullanıma uygun değil kesinlikle soğuk havaların kokusu doğaya gezintiye çıktığınızda ve güzel bir yılbaşı akşamı kışın köydeki akrabaları ziyarete gittiğinzde kullanabileceğinz bir koku bence ilkbahar ve yaz ayları uzak durulması gerekilen bir koku ve kesinlike club- bar ortamlarında hatta cafe ortamlarında kullanılmaması gereken bir ürün ama herşeyden önce kaliteli bir koku mest oldum doğrusu

    YanıtlaSil
  35. Bu kokuyu nasıl unisex olarak sınıflandırmışlar anlamıyorum. Bariz şekilde erkeksi bir koku. O yoğun reçine ve çam ağacını hatırlatan kokuyu unutmam imkansız. Yani bu kokuyu bir kadında duysam olsa olsa 60 yaşındaysa yadırgamam. Çok farklı ve özel bir koku ama benim için Chergui'nin güzelliği yanında bu koku biraz sert geldi.

    YanıtlaSil