19 Kasım 2013 Salı

Chanel – Sycomore (2008)


Chanel – Sycomore (2008)

"Aynı şişeler, saf formlar, lüks sadelik ve Chanel'in dahiliğinin yansımaları."

Yukarıdaki tanım Chanel'in kendi sitesinde karşımıza çıkıyor. Bu anlatımın Chanel marka bir döpiyes için olmadığı aşikar. Yada kapitone çantayı işaret etmediğini söyleyebiliriz. E malumunuz, parfüm sitesi olmamız vesilesiyle, bahsedilen "dahiliğin" kokular evrenine ait olduğunu varsayıyoruz. Fakat biraz iddialı değil mi bu kelamlar.

Lakin devir sert rekabet ve neo-liberalizm devri azizim. İddialı olmak ve görünmek zorundasın. Zayıfsan ezilirsin, yavaşlarsan düşersin, arkana bakarsan takılırsın. Ve tabiki büyük balık küçük balığı yutar. Ne kadar hoş ve naif hayatsal-ekonomik-sosyal mesajlar değil mi? İş arkadaşını terfi edebilmek için satmak, müdürünün arkasından işler çevirmek, patrona hoş görünmek için farklı tarzda artistik taklalar atmak. Gözünü sevdiğimin serbest piyasası. Sen nelere kadirsin.

Bana kalsa konuyu dağıtmaya dünden razıyım. Neyseki yeni bir paragrafa başlıyorum ve her paragraf yeni bir başlangıçtır gibi popüler yazar cümleleri kurmak istemiyorum. Sakın ha pazarlama gurusu/yazar Elif Şafak'a gönderme yaptığım düşünülmesin. İçine Selehattin Duman kaçmış rolü yapmıyorum ama malum parfüm incelemesi yazmak çok önemli ve ciddi bir iş. Karizmayı çizdirmemek, herkesle fazla muhatap olmamak, Olimpos dağında oturan Zeus gibi olanı biteni izleyip, arada bir kükremek en iyisi belki de. Umarım ironiyi anlayan nesle denk gelmişimdir. O zaman, Beşiktaş Kaymakamlığına dilekçe verir gibi her zamanki ciddiyetimle özüme döneyim.

Sycomore, 1930 yılında Chanel'in piyasaya çıkardığı bir parfüm aslen. Gabriel Chanel'in, dönemin ünlü parfümörü Ernest Beaux'a tasarlattığı Sycomore'un üretimi kısa süre sonra bitirildi. No.5 gibi kült bir klasiğe imza atan Ernest Beaux'un, Sycomore için aynı başarıyı yakalaması şüphesiz mümkün değildi. Chanel'in unutulmaya yüz tutmuş eserlerinden olan Sycomore'un kaderi 2008 yılında değişecekti. Çünkü marka aldığı stratejik bir kararla Sycomore'u yeniden piyasaya sunmaya karar vermişti.


Bu duruma ister renovasyon deyin ister reformülasyon deyin ister reform deyin ister yeni bir sayfa açılmış deyin. Chanel'in baş parfümörü Jacques Polge, Sycomore'u günümüzün moda ve parfüm dünyasının içine çekip çıkartmış. Tabiki günümüzün şartlarına göre yeniden yorumlayarak. 1930 yılındaki ilk versiyondan epey farklı olduğunu söyleyenlere inanmamak için bir sebebim yok.

Sycomore, Chanel'in özel serisine ait parfümlerinden (Les Exclusifs) birisi. Yani markanın niş parfümlerle rekabet eden, çok yüksek fiyat etiketine sahip olan ve her yerde satılmayan kokularının toplandığı seri. Şimdiye kadar 16 adet Les Exclusifs parfümü piyasaya sürdü Chanel. İlerleyen yıllarda bu rakamın artacağını öngörmek zor değil. Sycomore, Coromandel ile birlikte Les Exclusifs'lerin en popüler olanı. İsmi sık sık parfüm platformalarında karşıma çıkıyor. Parfüm Merakı'nında böylesi bir arkadaşa kayıtsız kalması düşünülemezdi. O zaman buyrunuz geçelim detaylara.

Fragrantica'da odunsu çiçeksi misk olarak sınıflandırılmış. Kendi sitelerinde şöyle tanıtılmış:

"Derin, köklü bir parfüm. 1930 yılında Bayan Chanel, odunsu bir parfümün hayalini kuruyordu. Sonuç Sycomore'du: Kuru, asil ve güçlü. Jacques Polge tarafından oluşturulan bu kompozisyon, Gabriel Chanel'in mükemmel çiziminin, ustaca şıklığa dokunmasıydı: Bu lüks vetiver, baharatlarla zekice çarpıp, büyüleyici aristokratik sadeliğiyle, ardında uzun, sıcak bir esinti bırakır."

Parfümü üzerime ilk sıktığımda keskin bir vetiver ile karşılaşıyorum. Doğal, ferah vetivere biraz da limon eşlik ediyor. Çok şık, gerçekçi ve yüksek kaliteli. Başlangıcı nefis Sycomore'un. İlerleyen dakikalarda büyük değişim göstermiyor kokusu. Ferah vetivere yeşil notalar ekleniyor. Biraz çimensilik hissediyorum. Evet orta kısımdaki en büyük değişiklik sadece yeşilliklerin eklenmesi. Bu kısma hayran kaldığımı söyleyemem. Geçeyim alt notalara. Neredeyse başlangıçtaki koku değişmiyor. Hala ferah ve yeşil vetiver baş rolde. Alt notalarda farklı olarak odunsuluk artıyor. Muhtemelen tütsü ve servi ağacının payı var bu değişimde. İlgimi çeken şeyse kokusunun dumanlı/sisli/puslu hale gelmesi. Evet müthiş bir dumansılık gerçektende.  Zaman zaman yanmış tütsüleri yada ormanda gezindiğimi düşündürdütüyor. Çok güzel olmuş sonları. Böylece de tenden ayrılıyor.


Sycomore'u, rafine bir vetiver parfümü olarak görüyorum. Kokusundaki tek değişmeyen vetiver. Diğer kokular bazen geri plana çekiliyor. Hatta tamamen kayboluyor. Fakat ıslak/nemli hissi veren ferah vetiver hep orada ve emrinize amade. Yazılarımı okuyanlar bilirler ki vetiverle aram hiç bir zaman iyi olmadı. Bir türlü ısınamadık birbirimize. Fakat buraki vetiver kullanımına şapka çıkartmaktan başka seçeneğim yok. Hatta Jacques Polge'dan beklemeyeceğim kadar rafine ve şık bir kokuyla karşı karşıyayım.

Neden Sycomore'u sevdiğimi kendime soruyorum. Tabiki fazla derinlere değil. Biraz daha yüzeye. İlk sevme sebebimin pürüzsüz ve yapaylık barındırmayan yapısı olduğunu söyleyebilirim. Bir su damlası kadar duru, masum ve berrak. Aynı zamanda güçlü, karakterli ve resmi. Yani bu parfümü çok şık bir takım elbiseyle kullanabilirsiniz. Hatta hafta sonu çıkılan piknikte de tuhaf kaçmayacaktır. İşi abartarak kriket oynayan bir Hintli de kullansa yadırgamam, Tiger Woods onsuz vuruş yapmasa da şaşırmam.

Sycomore hem şık ve resmi hem de ferah ve günlük kullanıma uygun. Başlangıçtaki limon ve orta kısımdaki çimensi yeşillik onu sıcak yaz günleri için uygun hale getirirken, son kısımdaki belirgin odunsuluk, tütsümsü dumansılık da onu soğuk kış günleri için kullanmaya elverişli hale getiriyor. Günümüzün modern parfümlerindeki gibi bolca tatlılık barındırmıyor kokusunda. İyi ki böyle yapılmış. Dikkat çekici şekilde erkeksi koktuğunu söylememde fayda var.

Orta kısmındaki çimensi yeşillik dışında diyebilirim ki denediğim en iyi vetiver parfümü. Eğer çok yüksek fiyatını göze alabiliyorsanız ve vetiver kokusunun en iyi örneklerinden birisini arıyorsanız sizi kapıdan içeriye alalım. Lütfen, buyrun, girin, çekinmeyin...


Aklımdaki bazı konulardan bahsedeyim lafı uzatmadan. İlk olarak Sycomore, Lalique'in sevilen parfümü Encre Noire'e benzetiliyor. Neredeyse ikiz kardeş bile deniyor. Bence de iki parfüm benziyor ama birebir denebilecek kadar değil. Encre Noir'daki o tuhaf mürekkebimsi-küflü odunsu kokuyu rahatsız edici bulmuştum. Sycomore'da o anlamda bir rahatsızlık hissetmedim. Encre Noir daha karanlık bir kokuya sahipken, Sycomore, çok daha ferah, canlı ve parlak. Encre Noir biraz depresif kokarken, Sycomore daha mutlu ve pozitif kokmayı başarıyor.

İkinci durumsa kokusunun dumansı tarafı. Şimdiye kadar karşıma çıkan en başarılı dumansılık Sycomore'da var. L'Anarchiste'deki dumansılık biraz rahatsız ediciydi. Comme des Garcons 2 Man'deki dumansılık bu kadar rafine değildi. Ama burada oldukça başarıyla vurgulanmış.

Evet herkes Encre Noire benzetmiş onu. Fakat bence biraz Terre d'Hermes ve üretimi bitirilen Gucci Pour Homme'u da andırıyor. Azıcık da Comme des Garcons 2 Man. Sanki hepsinin ferah bir kombinasyonu gibi Sycomore.

Geleyim eleştiri kısmına. Genel olarak çok güzel bir parfüm. Dikkatimi çeken yanı tekdüzeliği oldu. Başlangıcından sonuna kadar neredeyse hiç değişmiyor. Düz çizgide ilerliyor. Bu durum, uzun süreli kullanımlarda sıkıcı hale getirebilir kokusunu. Benden söylemesi. Bu kadar yüksek fiyatlara satılan bir parfümün de daha kompleks ve sürprizlere gebe olması gerekmez mi diye sorabilirsiniz. O zaman size bu sorunun cevabının Jacques Polge'da olduğunu söyler ve aradan çekilirim.

Sycomore'un en şaşırdığım yanı ise kadın parfümü olarak sunulması. Bazı kaynaklarda unisek olarak geçse de sanırım kadın parfümü olarak çıkarıldı. Fakat gördüğüm kadarıyla oldukça erkeksi bir kokuya sahip. Bu parfümün kadınlara uyacağını pek sanmıyorum.


EDT konsantrasyonuna sahip Sycomore'un kalıcılığı ten üzerinde gayet iyi. Başlangıcı oldukça keskin. Sonrasında normal seyrine dönüyor. Dört mevsimde de kullanmak sorun olmayacaktır. Otuz yaş ve üzerindeki erkeklere uyacağını düşünüyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Artıları:
+ Başlangıcı harika.
+ Sonları çok güzel.
+ Yüksek kaliteli ve şık kokusu memnun edici.
+ Vetiver kokusu sevenlerin mutlaka denemesi gereken eserlerden birisi.

Eksileri:
- Fazlasıyla düz çizgide ilerliyor kokusu.
- Fiyatı çok yüksek. Her yerde bulmak zor.

Koku Güzelliği:10/8

8 yorum:

  1. Merhaba.Nerede satıldığına dair ve fiyatı hakkında bilginiz varmı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bildiğim kadarıyla sadece Chanel butiklerinde ve bazı yurt dışı internet sitelerinde satılıyor. Fiyatını bilemiyorum. İnternetten araştırabilirsiniz.

      Sil
  2. Merhaba Parfüm Merakı, bana kış mevsimi için çekici, fark edilebilirliği ve kalıcılığı yüksek bir parfüm önerir misiniz? Daha önce 212 Sexy Men kullanıyordum ama sizin de dediğiniz gibi kokusu güzel olsa da farkedilebilirliği çok düşük.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Parfüm Merakı blogu üzerinden parfüm önerisi vermiyorum artık.

      Sil
    2. peki e-mail üzerinden mesaj atsam cevap verir misiniz ?

      Sil
    3. Parfümlerle ilgili açtığımız forumu incelerseniz orada istek parfüm başlığı var. Orada bir çok arkadaş size yardımcı olacaktır.

      Adresimiz şu: http://parfummerakiforumu.blogspot.com

      Sil
    4. Çok teşekkür ederim bu siteyi öğrenmem çok iyi oldu

      Sil
  3. Sycomore ve Encre Noire (ikincisi gerçekten favorilerimden biridir, ahh.. biraz daha kalıcı olsaydı) aynen belirttiğiniz üzere birbirini çağrıştırsa da bariz bir şekilde ayrı parfümler. Aralarındaki bu sıkı benzerlik ilişkisinin hangi argümanlara dayanılarak kurulduğunu merak ediyorum.
    Kabe samanı bazlı kokular zaten, Guerlain Vetiver'den başlayıp, sırası ile Encre Noire, Infusion D'iris, Story Sycomore, Grey Vetiver vs...en baştakiler keskinken sırası ile hafifleyip kah hüzünlenip, kah neşelenip ama sonuçta gittikçe yumuşuyorlar.
    Sanırım Kabe Samanının bazılarınca çok sevilmemesinin esas nedeni ehlileştirilmemiş halinin keskinliği ve hatta bazılarınca yine keskin WC parfümüne benzetilmesi. Tabii ki bu benzetme muhtemelen kendim dahil Kabe Samanı hayranlarını üzüyor.
    Hele günümüz tatlı, hatta gereksiz derecede tatlı, odunsuluk ve baharat kullanımı ile dengelenmemiş arsız (özür dileyerek söylüyorum) moda parfümlerine tam bir kaşıt duruş sergiliyor Kabe Samanı esansı.
    Buradan Kabe Samanına tarafınızdan iade-i itibar talep ediyorum;);).
    Ondan sonra gelsin eski nostaljik berber kokulu, Grey Flanneller, Signoricci'ler foujerler, menekşeler.. Dönelim hafızanın süzgecinden kötü hatıraları arındırılmış iyileri kalmış eski günlere ;););)

    YanıtlaSil