3 Kasım 2013 Pazar

Tauer – Eau d’Epices (2010)


Tauer – Eau d’Epices (2010)

“Dünya tarihinin son 2200 yıllık döneminin 2000 yılı “baharat savaşları” ile geçti demek hiçte abartma sayılmamalıdır. M.S. 1500’lere kadar Akdeniz, bu tarihten sonrada 18. yüzyılın sonuna kadar da okyanuslar, baharat savaşlarının mücadele alanı oldu. Denizlere egemen olan baharata egemen oldu, baharata egemen olan kıtalara egemen oldu.” diyor Prof. Dr. Mustafa Tayar. Onun, baharatın tarihiyle ilgili makalesi oldukça ilgimi çektiği için devamında yine biraz alıntı yapayım:

"Baharat kullanımı kayıtlı tarihten daha öncesine dayanır. İlk ateşle pişirmeyi öğrendiği günden bu yana insanoğlu baharat kullanıyor. Arkeologlar, MÖ 5000 yıllarında ilkel insanların gıdaların tadını daha iyi yapan bazı aromatik bitkileri keşfettiklerini tahmin etmektedir. O dönemde insanlar yaprakların yiyeceklerine yeni bir tat verdiğini diğer bir ifadeyle; “tatlandırma sanatını” keşfetmişti. İlk önceleri baharat, et ve ürünlerinin bozulmasını önlenmesi ve hoş olmayan kokuların maskelenmesi amacıyla kullanılmıştır.

Antik çağ boyunca, doğunun zengin tüccarları, ticari rota üzerinde baharat taşıyan büyük kervanlarla Roma'ya gittiler. Roma ziyafetlerinde sunulan leziz yiyecekleri süsleyen aromalardı. Defne yaprağıyla olimpiyat kahramanlarının taçları örülüyordu; banyodan sonra baharat kokulu yağlar kullanılıyordu; baharatla tatlandırılmış şaraplar popülerdi; baharattan yapılmış tütsüler tapınaklarda yakılıyordu.

Baharat ticareti antik ve ortaçağda en değerli öğeler arasındadır. Hatta Ortaçağ Avrupasında 10 gram hindistan cevizi ile 7 tane inek takas ediliyordu. Arazi alımları, gümrük vergileri gibi ödemeler karabiberle yapılıyordu. Ortaçağda bir insanın zenginliğini belirtmek için karabiber çuvalı bir değer ifadesi olarak kullanılıyordu." (Prof. Dr. Mustafa Tayar - Baharatın Gizemli Tarihi)


Bugün petrol, insanlık için ne kadar önemli ve değerliyse, eski çağlarda da baharat öylesine önemliydi. Bir zamanlar dünya ticaretinin merkezini oluşturan Baharat Yolu, günümüzde artık nostaljiyle anılan tarihi olgu olarak gerilerde kalmış durumda. Fakat baharatın dünya halkları için önemi hiç de azalmış değil. Özellikle Doğu ülkelerinin mutfaklarında sıkça ve bazen yoğun şekilde kullanılan baharatlar, uzun yıllardır da Batı toplumlarının ve mutfaklarının ilgisini çekiyor.

Onlarca çeşit baharatın ve onların birbirinden zengin kokusunun parfümlerde kullanılmaması tabiki düşünülemezdi. Kimyon, biberiye, tarhun, karabiber, küçük hindistan cevizi, tarçın ve diğerleri. Bu egzotik baharatların kokuları, parfümleri daha da çok sevmemizi sağlıyor bence. En azından kendi adıma böyle düşünüyorum.Özellikle soğuk kış günlerinde, baharat kokulu parfümleri kullanmayı çok seviyorum. Baharatların verdiği o sıcaklığı, neredeyse hiç bir koku veremiyor. Belki de İsviçreli bir parfümör de benim gibi düşünüyordur. Mesela Andy Tauer.

Küçücük bir dağ ülkesi olan İsviçrenin niş parfüm sektöründeki temsilcisi Tauer'in, denediğim parfümlerinde baharatlara rastlamak enteresan geldi bana. Anlaşılan Andy beyin de ilgisini çekiyor farklı baharat aromaları. Bugün inceleyeceğim Eau d'Epices'in ismi baharattan geliyor. İsmi baharat olan bir parfümün, kokusunun da baharatlı olacağını öngörmek için fazla ileri görüşlü olmak gerekmiyor.


Tauer'in 12 numaralı parfümü Eau d'Epices, kendi sitelerinde baharatlı uniseks olarak sınıflandırılmış. Parfümün açılışı egzotik ve karanlık baharatlarla gerçekleşiyor. Yoğun ve dumansı baharatlar arasında kakule, tarçın, karanfil ve kişniş bulunuyor muhtemelen. Çok alışıldık değil buradaki kullanım. Bol tatlı ve yanmış baharatlara benzettim üst notaları. Çok sevdiğimi söyleyemesem de farklı bir yapısı var. Orta notalara geçildiğinde baharatların ağırlığı devam ediyor. Fakat ilginç şekilde orta kısımda portakal veya portakal çiçeği algılıyorum. Genellike üst notalarda karşımıza çıkan portakal aroması, Eau d'Epices de orta kısımda görülüyor. Buradaki portakal ferah ve canlı değil. Baharatlarla kombine edilmiş reçinemsi şekilde karşıma çıkıyor. Hala karanlık sayılabilecek baharatlar ve portakal, oldukça tatlı diyebilirim. Alt notalara geçeyim. Son kısımda dumansı tütsü, portakal, baharatlar ve biraz da amber var. Fakat ağırlık tütsü ve amberde diyebilirim. Gerilerden kabe samanı da hissediyorum. Fakat baskın değil.

Eau d'Epices, aynı ismi gibi baharat ağırlıklı. Parfümün başlangıcındaki Arap kokularına benzeyen baharatlarla daha ilk saniyelerde karşılaşınca oldukça şaşırdım. Biraz da yadırgadım ilk kullanımlarımda. Üst notalardaki baharatlar, derin, karanlık neredeyse kimyasal, dumansı, reçinemsi bol tatlı ve tuhaf. Herkesin sevebileceğini sanmıyorum üst notaları. Üst notalarını garip şekilde kolaya benzettim. Hatta kola aromalı jelibon yiyormuş hissine kapıldım. Biraz Serge Lutens'in o gizemli baharat kullanımına benziyor. Hafiften Chergui esinlenmesi var sanki başlangıçta. Orta kısımda aynı tatlı baharatlara portakal çiçeği ve reçine ekleniyor. Fakat ferah değil gayet ağdalı. Orta notalar baharat-reçine-portakal çiçeği kombinasyonu diyebilirim. Son kısımdaysa yanmış tütsü, baharatlar ve amber var. Çok sevdiğimi söyleyemem alt notaları.

Bizzat Andy Tauer’in çizdiği Eau d’Epices’ın yapı taslak şemasında da görüleceği üzere, dört ana temel üzerine inşa edilmiş kokusu. Baharat, tütsü, odunsu notalar ve portakal çiçeği. Diğer kokular, bu dört başlığın altında konumlandırılmış. Daha doğrusu detay olarak düşünülmüş. Bu şemadan hareketle Eau d’Epices için portakal çiçekli, tütsülü baharatlardan oluşuyor denebilir. Fakat dördüncü öğe olan odunsu kullanımına rastlayamadım.

                                            Andy Tauer tarafından çizilmiş Eau d'Epices'in tasarım şeması.

Eau d'Epices, karanlık, derin, yoğun, gizemli, tuhaf baharatların egemenliğinde diyebilirim. Neredeyse deri benzeri baharatlar, zaman zaman Arap parfümü hissi bile verebiliyor. Benim gibi baharat seven birisini bile çok etkileyemedi diyebilirim Eau d'Epices. Lutens benzeri reçinemsi, tatlı, karanlık baharatları, Tauer'in sevdiğini düşünüyorum. Çünkü daha önce denediğim L`Air du Desert Marocain ve Orange Star'a benzettim genel halini Eau d'Epices'in. Aynı onlar gibi tuhaf baharatları yine kendime yakın bulamadım ne yazık ki.

O zaman kendimce herkesin zihninde canlandırabilmesi için tanımlayayım kokusunu. Başlangıcını kolalı jelibonlara, orta kısmını mesir macununa, sonlarını da portakallı tütsüyle eşleştirdim zihnimde. Bu tanımlarıma ne kadar katılırsınız bilemeyeceğim fakat umarım yanılmıyorumdur.

Eau d'Epices, genel olarak yüksek kaliteli bir parfüm. Karanlık, koyu baharatların hakimiyetinde ilerliyor. Günlük kullanıma çok uymayacak tarzda olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca herkesin sevebileceği gibi değil. Uç noktada baharat kullanımına sahip gibi. Sanki Doğu-Arap etkili gibi geldi bana genel hali.

Hissedilir oranda tatlılığa sahip denebilir. Günümüzün modern parfümlerinin değişmez öğesi tatlılık, Eau d’Epices’da fazlasıyla kullanılmış. Zaman zaman şekerliliğe doğru kayan tatlılığı, tonka fasulyesi veriyor olabilir.


İlk kullandığımda sevemediğim üst notalarındaki baharatları, ayakkabı boyalarına benzettim. Bir yorumcu da yeni alınmış deri çantaya benzetmiş. İlerleyen kullanımlarda daha anlaşılır buldum. Tuhaf ve sevmesi zor tatlı baharatlar, kimilerine göre ilginç olabilirken, bence sanatsal bir deneme olmuş. Bu anlamda denemeden alınması riskli parfümlerden birisi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Kokusunun tasarımını, markanın da sahibi olan parfümör Andy Tauer yapmış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Tam bir soğuk kış günü parfümü. Uniseks olarak sunulsa da bence erkek kullanımına daha yakın.

Bahsetmem gereken son konu ise kalıcılık ve fark edilirlik durumu. Denediğim diğer Tauer'ler gibi kalıcılığı çok iyi. Kıyafet üzerinde günlerce kalıyor Eau d'Epices. Tende de iki güne kadar kendisini hissettiriyor. Fark edilirliği başlarda oldukça yüksek. Onun içindir ki çok az kullanmanızı öneririm herhangi bir Tauer parfümünü. Çünkü oldukça yoğun ve keskinler.
  

Artıları:
+ Orta kısmını beğendim.
+ Yüksek kaliteli dumansı-baharat parfümü arayanlar muhakkak denemeli.
+ Kalıcılığı ve fark edilirliği yüksek.

Eksileri: 
- Sonlarını sevemedim.
- Garip ve sevmesi zor kokusu herkesin hoşuna gidecek gibi değil.
- Fiyatı çok yüksek ve heryerde bulmak zor.

Koku Güzelliği:10/6.5

2 yorum:

  1. Tauer yine farklı bir parfüm konseptiyle karşımıza çıkmış anlaşılan.

    YanıtlaSil
  2. Fazla şekerli kokular bazen bayıyor. Aslında İsviçre'den böyle bir koukunun çıkması biraz sıradışı.

    YanıtlaSil