1 Şubat 2014 Cumartesi

Comme des Garçons – Avignon (2002)


Comme des Garçons – Avignon (2002)

Dünya üzerinde 1.2 milyar insanın mensubu olduğu, muhtemelen gezegenin en büyük dini mezhebi olarak düşünülebilir Katoliklik. Katolik kelimesinin, Yunanca ‘evrensellik’ anlamına gelen ‘to katalou’ sözcüğünden türediği söyleniyor. Papa'yı başkan olarak kabul eden Katoliklik, Protestanlığın ortaya çıkışına kadar bütün Hristiyanlığı kapsamış ve Ortaçağ boyunca Avrupa’ya egemen olmuş.

İşte bu Hristiyan mezhebi bir parfüme nesne olmuş durumda. Comme des Garçons'un 2002 yılında çıkardığı ve "Incense" adını verdiği parfüm serisi beş üyeden oluşuyordu. Avignon ve Kyoto, bu seride en çok öne çıkan parfümler olarak raflarda yerini aldı. Hatta Incense serisi, markanın diğer serilerinin arasında en başarılı olanı denilebilir. Incense serisine mensup parfümlerin farklı da bir tarafı var. Her parfüm farklı dinsel motifler ele alınarak tasarlanmış. Ouarzazate - İslam, Zagorsk - Ortodoksluk, Jaisalmer - Hinduizm, Kyoto - Budizm ve Avignon - Katoliklik. İşte bugün inceleyeceğim Avignon'nun Katoliklik ile ilgisi buradan geliyor. Benimde uzun zamandır ilgimi çeken Avignon ile tanışmış durumdayım nihayet.

Parfümün isminin Avignon olmasının şüphesiz ki bir sebebi var. Fransa'nın güneyinde, Provance bölgesinde tarihi bir şehir olan Avignon'un, Katoliklik ile sağlam bağları olduğunu tahmin etmek zor değil. Orta Çağ Avrupası'ndan günümüze fırlayıp gelmiş gibi görünen Avignon şehri, hala o müthiş dokusunu ve tarihi yapılarını özenle koruyor. Roma döneminden kalma Katolik kilisesi de dahil. Fakat Avignon'un benim için anlamı biraz farklı.

Kübist sanat akımının kurucusu olarak gösterilen Pablo Picasso, 1907 yılında, Paris'teki bir genelevde çalışan kadınları resmetmişti. Fakat bu resimdeki kadın figürleri, daha öncekilere hiç benzemiyordu. Kadınların vücutlarını uzatan ve biçimlerini bozarak bambaşka halde resmeden usta sanatçı, Modern Sanat'ta bir çığır açtığının muhtemelen farkındaydı. Normal bir insan figürüne benzemeyen resimdeki çıplak kadınların, yüz hatları, vücutlarının şekilleri, alışılmışın çok uzağındaydı. Neredeyse eğri büğrü hale gelmiş kadın figürleri, çıplak olmalarına rağmen en ufak cinsellik çağrışımı yapmıyordu. Oysaki resmin orijinal ismi "Avignon Genelevi"ydi. Zamanla ismi "Avignon’lu Kadınlar" olarak değişen tablo, resim tarihinin dönüm noktalarından birisini oluşturuyordu. Sanat Tarihinde bir eşik daha aşılmış bu resimle.


İşte Avignon deyince benim aklıma Paris'in bir şehri değil de Picasso'nun bu ünlü tablosu geliyor. Bu isme Comme des Garçons markası sahip çıkmış ve başarılı bir parfüme isim babalığı yaptırmış. Avignon Fragrantica'da odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış.

Parfümün açılışı tütsü ve odunsu notalarla gerçekleşiyor. Çok doğal, ilginç ve rafine. Üst notalarını sevdim Avignon'un. İlerleyen dakikalarda büyük değişim yaşanmıyor kokusunda. Orta kısımda derin odunsu notalar (sedir ve çam) biraz daha hakim sanki. Geri planda da reçinemsi baharatlar destek veriyor tütsü-ağaç ikilisine. Son kısımda aynı çizgide devam ediyor. Odunsu notalar hala baskın. Böylece de tenden ayrılıyor.

Avignon'un, çam, sedir ağacı ve Akdeniz otlarının, kuru, tozlu, koyu, karanlık, derin bir tütsü-amber ile birleşiminden oluştuğunu söyleyebilirim. Dumansı ve gizemli tarafları olduğu çok açık. Hatta münzevi ve mistik. Zaten bir çok yorumcunun onu "Kilise Tütsülerine" benzetmesi bu yüzden. Daha önce de söylediğim gibi bizler Müslüman coğrafyanın insanları olduğumuz için kiliselerde ayinler sırasında kullanılan seremoni tütsüsünü bilemeyebiliriz. Yani bizim bu tarz bir koku hafızamız ve duyarlılığımızın olmaması normal. Anladığım kadarıyla her pazar kilise ayinlerine giden Hristiyanlar için bu kokunun orada kullanılan tütsülere benzetilmesi gayet anlaşılabilir.

Avignon'da ana aksı oluşturan ağaçsılığın merkezinde çam ve sedir ağacı benzeri odunsuluk mevcut. Şekerli olmayan, yeni kesilmiş ağaç gibi de denebilir. Zaman zaman talaşı da hatırlattı bana. Bu anlamda günümüzün bol tatlı modern odunsu kokularına pek benzemiyor. Neyseki böyle kullanılmış odunsu notalar. Bu pencereden bakıldığında gayet başarılı denilebilir.


Tütsü kullanımına da biraz değinmek lazım. Hepimizin bildiği ve evlerimizde yaktığımız tütsülere benziyor Avignon'daki tütsümsülük. Dumansı ve gizemli tütsüde tatlılık veya şekerli his fazla yok.

Avignon, yeni kesilmiş ağaç-talaş ikilisi ile tütsünün karışımı gibi kokuyor. Geneline bakıldığında yapaylık yok. Doğal ve kaliteli. Tabi günlük kullanım için çok uygun mu şüpheliyim. Evet koklamak ve bu deneyimi yaşamak için güzel bir koku formuna sahip. Fakat üzerinize sıkıp çarşı-pazar dolaşırken nasıl olur çok emin değilim. Günlük kullanıma göre değil bence. Daha tematik bir parfüm. Yani belli bir ambians için kullanmaya daha uygun. Mesela meditasyon/yoga yaparken çok huzur verici olacaktır. Yada orman yürüyüşüne gittiğinizde mis gibi kokan ağaçların arasında kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Hatta bir Ortodoks Kilisesinde pazar ayininden sonra herkes gittikten sonra tek başınıza insanlığın geleceği için dualar ederken Avignon'un kokusunu içinize çekseniz, hiç yadırgayacağınızı sanmıyorum.

Avignon, büyük oranda ağaç/orman/tütsü temasına yakın. Bu parfümü kullandığımda üretimi bitirilmiş Gucci Pour Homme, Giorgio Armani'nin özel serisine ait Bois d'Encens ve Gianfranco Ferre - Pour Lui aklıma geliyor. Benzer tarza sahipler bence.

Avignon'un eleştirilen iki tarafı var. Birincisi düz çizgide ilerlemesi ve neredeyse kokusunun hiç değişmemesi. İkincisi de fark edilirliğinin zayıf olması. Denemelerimde aynı durumları yaşadım. Ve bu eleştirilere tamamen katılıyorum.


Kötü haberlerin ardında iyi haberi vereyim. Comme des Garçons'un parfümleri ülkemizde ve bir çok internet sitesinde bulunabiliyor. Hem de diğer niş parfümlere göre uygun sayılabilecek fiyatlara. Incense serisi de gayet ulaşılabilir fiyatlarla mevcut. Bu tür kokulara merakınız varsa Avignon güzel bir örnek fakat muhteşem de değil.

Avignon'u dünyaca ünlü burun Bertrand Duchaufour tasarlamış. Uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına daha yakın gibi duruyor. Sonbahar-kış mevsimlerinde kullanmak gerekebilir. Diğer bir çok niş markanın aksine Avingnon, EDT olarak satılıyor.

Koku Güzelliği:10/7

1 yorum:

  1. Atıfta bulunduğu alan açısından çok başarılı olan ancak gerçekten de günlük kullanımı oldukça zor bir parfüm. Eşim dolayısıyla ara sıra bulunduğum kilise ziyaretlerinde aldığım o dumanlı, mistik, kasvetli ve bir o kadar da çekici kokunun ne olduğunu sorduğumda, taşları yakarlar, o taşlar hem bir is hem de böyle bir koku verir gibi bir şeyler söylemişti. Taş yakma ifadesi aklıma çok yatmadığından araştırınca anlayabildiğim kadarıyla taş denilen madde özel bir ağacın sertleşmiş reçinesi. Yani kilise tütsüsü dedikleri böyle bir şey ve bu parfüm tam da o kokuyu yansıtıyor, hatta o kokunun sindiği taş duvarları da. Deneysel bir çalışma gibi bakılırsa oldukça ilginç ve başarılı ama benim ilgim bu noktada bitiyor. Kullanabileceğim bir parfüm değil. Bois d'Encens'a belki çok çok uzaktan benziyor denilebilir ama Gucci Pour Homme'a daha da uzak bence. Evet sonuçta hepsinde bir dumansılık ve odunsuluk var ama her biri de çok farklı yönlere gidiyor. Günlük kullanım bakımından bu ikisi çok daha uygun. Bu arada, Avignon'un çok düz çizgide ilerlediğine, kalıcılığının da farkedilirliğinin de ortalamanın altında olduğuna tamamen katılıyorum.

    YanıtlaSil