9 Kasım 2014 Pazar

Marc Jacobs – Lola (2009)


Marc Jacobs – Lola (2009)

1963 yılında New York'ta dünyaya geldi Marc Jacobs. Babası henüz yedi yaşındayken ölmüştü. Bir çocuğun bu kadar büyük bir travmayı atlatmasının ne kadar zor olduğu tahmin edilebilir. Annesi küçük Marc'tan daha büyük çöküntü yaşamıştı. İlerleyen yıllarda annesinin yaptığı başarısız evlilikler, aile içindeki huzursuzlukları daha da arttıracaktı. Her evlilik, onların yeni yerlere taşınmaları anlamına geliyordu. Long Island, Bronx ve New Jersey...

Gençliği ise büyük annesinin yanında geçecekti Marc Jacobs'un. Mutsuz ve umutsuz çocukluğunun izlerini bir nebze olsun silecekti Marc burada. Zaten bir söyleşisinde büyükannesinden güzel sözlerle bahsedecekti. Anlaşılacağı üzere sorunlu ve depresif bir çocukluk geçirmişti genç Marc. Yaşadığı bu zor yıllar, hayatında her zaman için derin yaralara sebep olacaktı. Hatta alkol ve uyuşturucu bağımlılığı uzun yıllar peşini bırakmayacaktı.

Neyseki yeni okulu onu hayata bağlamıştı. Sanat ve tasarım yüksek okulunu bitirdikten sonra, Parsons School of Design'ı da başarıyla bitirdi. Hatta okulun son senesinde koleksiyonları üç farklı ödül bile almıştı. Marc Jacobs'un parlak bir geleceğe sahip olacağı ve büyük başarılar kazanacağı, o zamanlardan belliydi belki de.


İlerleyen yıllar, onun dünya moda sektörü tarafından daha da tanınmasını sağladı. Koleksiyonları artık defilelerde ilgiyle takip ediliyordu. Tabii bu durum kendi markasını oluşturmasının önünü açtı. Her hazır giyim markası gibi de parfümleri görmezden gelemedi. 2001 yılında ilk parfümüne imza attı Marc Jacobs. Coty ile yaptıkları anlaşma ile parfümlerinin pazarlamasını Coty'e yaptırıyorlar. Yani her Marc Jacobs parfümü, Coty desteği ile raflardaki yerini alıyor.

Lola, markanın 2009 çıkışlı kadın parfümü olarak görülüyor. Şişesinin üzerindeki gül yaprağı şeklindeki kapağı ile zaten daha ilk görüşte onun kadın parfümü olduğu anlaşılıyor. EDT ve EDP olarak iki farklı konsantrasyona sahip Lola. Ben EDP versiyonunu kullandım. 2009 yılındaki ilk Lola'dan sonra Lola Velvet, Oh Lola! ve Oh Lola Sunsheer isimli üç farklı flanker'ı çıkmış durumda. Yani Lola ailesi 2014 yılı kasım ayı itibariyle dört üyeden oluşuyor. Kendi sitelerinde Lola'nın, FIFI tarafından 2010 yılının en iyi lüks kadın parfümü seçildiği bilgisi verilmiş. Yani ödüllü bir parfüm var karşımızda. Artık geçeyim kokusuyla ilgili detaylara.

Fragrantica'da çiçeksi meyveli olarak sınıflandırılmış Lola. Parfümü üzerime sıktığımda karşıma güzel bir gül-tatlı meyveler kokusu çıkıyor. Hem ferah hem de dolgun üst notalar. İlerleyen dakikalarda tatlı güle yumuşak baharatlar ekleniyor. Başlangıçtaki kadınsılık burada biraz daha nötr hale geliyor. Biber olduğunu sandığım baharatlar ile gülün birlikteliği pek başarılı gelmedi bana. Üst notalardaki başarılı koku, yerini yapaylığa evrilmiş sıradan çiçeksiliğe bırakıyor. Çiçeklerden kastım beyaz çiçekler. Açıklanan notalarında şakayık var. Muhtemelen onun başının altından çıkıyor orta kısımdaki uyumsuzluk. Bu bölümü pek beğenmedim. Sonlarda değişim büyük değil. Çiçeksi klasik bir kadın parfümü formuna pudralı vanilya ekleniyor. Tabii misk de oralarda bir yerde. Sonlarında sevdiğim nota vanilya olmasına rağmen başarısız. Orta bölümdeki yapaylık hissi sonlarda da devam ediyor. Alt notalar için iyi şeyler söylemek isterdim ama ne mümkün.


Lola, klasik kadın çiçeksiliğine sahip, modern, vasat, canlı, yapay ve derinliksiz bir parfüm. Ağırlık çiçeklerden oluşuyor. Gül en öne çıkan koku. Güle ciddi anlamda beyaz çiçekler eşlik ediyor. Yasemin, sümbül ve hatta şakayık. Çiçeklerden sonra ikinci ana öğe yumuşak baharatlar. Kırmızı biber benzeri baharatlar, çok keskin ve rahatsız edici değil. Gülün içinde eritilmiş adeta. Üçüncü olarak misk hissediliyor. Ve tabii biraz meyvemsilik ve vanilya. İşte size Lola.

Karşımızda safkan bir kadın parfümü var. Başından sonuna kadar dişiliği vurgulayan Lola, hedeflediği kadınları etkileyebilir gibi görünüyor. Yeni nesil çiçeksi, canlı, mutlu, parlak, olumlu kokuya sahip. Zaman zaman bana ferah gül sularını hatırlattı. Hem genç kızlar hem de yaşı otuzlara yaklaşan kadınlar, Lola'yı kullanabilirler gibi görünüyor. Herkese mavi boncuk dağıtıyor, yaş sınırlamasına ihtiyaç duymuyor.

Lola, çok tanıdık ve bilindik kokuyor. Genel olarak kadın parfümlerindeki o klasik çiçeksi miskli yapı Lola’da fazlasıyla var. Bu kokuyu nereden hatırlıyorum diye düşünürken, Montale'in Roses Elixir'ini andırdığını düşündüm. Özellikle kıyafet üzerinde iki parfüm benzer tınılar taşıyor. Fakat ten üzerinde Lola baharatlı ve vanilyalı tarafa yakın duruyor.


Madem konu açıldı ten-kıyafet karşılaştırmasından bahsedeyim. Lola'yı bol bol kıyafetlerime ve özellikle montumda kullandım. Kumaş üzerinde tekdüze ve sıkıcı gül-misk kokusu ortaya çıktı. Ten üzerinde ise baharatları ve vanilyayı daha çok gösterdi. Tabii ki ten üzerindeki halini daha çok beğendim. Kıyafette ise çok vasattı.

Lola, günümüzün modern çiçeksi kadın parfümlerinin sıradan takipçisi olmanın ötesine geçmiyor. Koku kalitesi olarak hiç de memnun edici değil. Büyük bölümünde yapaylık barındıran kokusu, çoğu kişide baş ağrısı yapmaya meyilli gibi geldi bana. Bu anlamda vasatlığın ve piyasa işi olmanın güvenli ama itici sularında yüzüyor. Evet onun kokusu ilk kokladığınızda hoşunuza gidecek ama ilerleyen haftalarda, bıktırıcı olacaktır her anlamda.

Benim için fazla önem taşımayacak bir parfüm olarak yerini alıyor Lola. Evet sevimli şişesi genç kız arkadaşlarımızın ilgisi çekecektir fakat benim için çok da bir anlam ifade etmiyor. Oysaki kokusunun tasarımını niş markalar için de işlere imza atmış olan Calice Becker, Yann Vasnier ve Ann Gottlieb üçlüsü yapmış.


EDP formundaki Lola'nın kalıcılık ve farkedilirlik durumu ortalamanın biraz üzerindeydi. Fakat çok saldırgan bir parfüm değil. Sonbahar-kış mevsiminde kullanılması daha uygun olacaktır.

Koku Güzelliği:10/5.5

4 yorum:

  1. başlangıcı gerçekten etkileyici. genel anlamda ferah bir parfüm bence ve dediğiniz gibi çok feminen bir yapısı var.genel beğeniye uygun. hediye için iyi bir seçenek olabilir

    YanıtlaSil
  2. Lola'ya tahammül edemiyorum,bugüne kadar sanırım hiç sevdiğim bi gül temalı parfüm olmadı,La Fille De Berlin'i kokladınız mı,gerçekten çok merak ettiğim bi gül temalı parfüm.

    YanıtlaSil
  3. merhaba..
    aslında ilk şişesine vurulup aldığım bir kokudur Lola.. Hala da saklarım :)
    Fakat baskın gül kokusu beni rahatsız ettiği için, aynen sizin de bahsettiğiniz gibi, bir noktadan sonra verdiği o bıkkınlık hissi, ikinci şişeyi almamama sebeptir..
    Sitenizi yeni keşfettim, çok hoş buldum.. Teşekkürler, emekleriniz için
    Eda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamlar, katkılarınızı beklerim.

      Lola'nın zaten herkes şişesine bayılıyor ilk başta. Bence de çok sevimli ve ilgi çekici şişesi. Fakat içindeki sıvı o kadar da ilgi çekici değil.

      Sil