By Kilian etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
By Kilian etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mayıs 2013 Cuma

By Kilian - Liaisons Dangereuses (2007)



By Kilian - Liaisons Dangereuses (2007)  Markanın uniseks kullanıma uygun olarak sunulan parfümü.

"(...) Kendisine karşı böyle ince ve kibar davranmam karşılık buldu ve bizim dindar hanıma mektup yazarken masa işlevi gördü bana. Ona böyle bir kızın yatağında, daha doğrusu kollarında ve vefasızlık da ederek yazılmış, halimi, yaptıklarımı da olduğu gibi anlatan bir mektup göndermek keyiflendirdi beni doğrusu. Emile mektubumu okurken kahkalarla gülüyordu.

(...) Daha ne söyleyeyim size ben? Seviyorum, evet, çılgınca seviyorum. Bende bu aşkı uyandıran, bu sözü söylememi kaç kez istedi de bir kere bile duymadı ağzımdan. Ona bunu bir kez olsun duyurabilmek zevkini tadabilmek için canımı bile verebilirim ama olmaz, söyleyemem, söylemem doğru olmaz! (...) Bana karşı direnebilme cesaretini göstereceğini sanan o şahane kadın yenildi sonunda işte sevgili dostum! Evet sevgili dostum, benim oldu o artık, tamamen benim oldu. Dünden beri bana vermediği bir şey kalmadı artık. (...) Kendine geldiğinde artık boyun eğmiş, mutlu fatihine teslim olmuş bir kadındı... (...) Tam ve karşılıklı bir esrime oldu bizimkisi. Hayatımda ilk kez zevkten sonra da geçmedi sarhoşluğum."

Choderlos de Laclos, 20 yaşında orduda asteğmen olmuş bir adam. Kariyerinin ilerleyen yıllarında generalliğe kadar yükselmiş. Görev yaptığı garnizonda kitap yazmaya başlıyor. Üç yıl içinde yazmayı bitirdiği romanını 1782’de yayınlatıyor. Yukarıdaki bölümde bu ilginç kitaptan alınmış.

"Tehlikeli İlişkiler" isimli bu kitabın en önemli özelliği mektup-roman formatında olması. İki aristokrat arasında gidip gelen 175 mektuba dayanıyor roman. Dönemin burjuvazisinin her türlü çirkin ve çarpık ilişkilerini kaleme almış. Roman yayınlandığı yıllarda büyük sansasyon yaratmış. Bu roman rezil ve utanç verici olarak nitelendiriliyormuş. Hatta kraliçe Marie-Antoinette kendi özel kitaplığı için romanın bir kopyasını ısmarladığında cildinin kapağına hiçbir yazı konmamasını emretmişti. Belli ki bu kitabı okuduğunun bilinmesini istemiyordu.


Edebiyat dünyasının en farklı klasiklerinden olan Tehlikeli İlişkiler kitabının orijinal ismi ise size çok tanıdık gelecek: "Les Liaisons Dangereuses". İşte yine edebiyat alanından etkilenmiş bir parfüm var karşımızda. Histoires de Parfums'un 1740'ı aklıma gelen ilk örnek. Fransa merkezli niş parfüm evi By Kilian'da bu trende katılmış. Ve parfümüne edebiyatın önemli eserlerinden birisinin ismini vermiş. Anlaşılacağı üzere bugünkü konuğum Liaisons Dangereuses isimli parfüm.

Liaisons Dangereuses (Typical Me), markanın L'oeuvre Noire (Siyah Başyapıt) serisine ait. Uniseks olarak satışa sunulmuş. Fragrantica'da meyveli şipre olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda oldukça tatlı ve modern meyveler ile gül karşıma çıkıyor. Fakat buradaki gül ve meyveler çok hoşuma giden tarzda değil. Sanki biraz ucuz kolonyalı mendil havası var. Başlangıcını sevdiğimi söyleyemem. Orta notalara geçildiğinde meyveli koku devam ediyor. Neyseki başlangıcına göre daha güzel ve başarılı meyveler ve gül birlikteliği. Ama hala çok ilgimi çektiğini söyleyemem. Geçelim son kısma. Alt notalarda güzel ve yumuşak bir vanilyaya hafif tatlımsı meyveler ve misk eşlik ediyor. Her ne kadar sonlarında kokusunu almak zor olsa da en sevdiğim bölüm diyebilirim kapanışı için.

Liaisons Dangereuses'u sıktığımda karşıma çıkan ilk koku oldukça kadınsı meyveler ve çiçekler (gül) diyebilirim. Yapaylık sınırında dolaşan bu meyveler ilginç yada benzersiz değil. Hatta parfümün en vasat tarafı bana göre. Ne yazık ki benim açımdan sıradan bir başlangıcı var. Orta kısımdan itibaren tatlımsı modern meyveler daha rafine hale geliyor. Şeftali ağırlıklı meyveler bu tarzı sevenler için güzel bir sürpriz olacaktır. Fakat yine de benim için harika değil. Kötü olmasa da çok etkileyici olduğunu söyleyemem. Son kısım ise en beğendiğim yeri. Alt notalarında tatlılık oranı düşüyor. Meyveli vanilya diyebilirim kısaca. Biraz da misk.


Gerek ismi gerekse esinlendiği romanı düşünüp de karşınıza edepsiz bir parfümün çıkmasını beklemeyin. Liaisons Dangereuses tam tersi gayet normal meyveli-çiçeksi karması. Örneğine başka markalarda rastlanabilecek kokusu, hiç tehlikeli gibi görünmüyor. Gayet güvenli ve herkesin sevebileceği gibi. Risk yok. Yaratıcılık yok. İlginçlik yok. Geneli itibariyle çok yüksek kaliteli parfüm hissiyatı vermedi bana. Ortalama bir niş parfüm diyebilirim ancak. Daha fazlası olduğunu iddia etmek abes olabilir.   

Liaisons Dangereuses, ferah sayılabilecek meyveli gül parfümü dersem yanlış olmaz. Özellikle başlangıcı ve orta kısmı kadınsı tarafa daha yakın diyebilirim. Oysaki parfüm uniseks olarak satılıyor. Bir erkek için çok uygun mu şüpheliyim. Özellikle başlangıcı daha çok genç kız arkadaşların ilgisi çekecek gibi.

Modern ve yeni parfümlerin çoğunda olduğu gibi tatlılık oranı yüksek. Hatta başlangıcı neredeyse şekerli gibi. Eğer parfümlerde tatlılığı sevmiyorsanız, çok ilginizi çekeceğini sanmıyorum. Başlangıcında fark edilirliği iyiyken, sonlara doğru neredeyse alamıyorsunuz üzerinizde. Orta kısımdan itibaren tene yakın hale geliyor. Bu anlamda çok güçlü bir parfüm değil.


Luca Turin, kitabında gül reçeline benzetmiş kokusunu ve beş üzerinden dört yıldız vermiş. Her ne kadar dört yıldızlık bir parfüm olduğunu düşünmesem de gül reçeli fena bir benzetme olmamış. Aynen katılıyorum.

Parfümümüzü ünlü burunlardan Calice Becker tasarlamış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonunda. Dört mevsim için kullanmak uygun diyebilirim. Ama ilkbahar-sonbahar aylarına daha çok yakışacak gibi.

Artıları:
+ Sonları güzel.
+ Meyveli gül parfümlerini sevenlerin denemesi gerek.

Eksileri:
- Başlangıcını beğenmedim.
- Çok yüksek kaliteli bir parfüm hissi vermiyor.
- Fiyatı oldukça yüksek.

Koku Güzelliği:10/6.5

4 Şubat 2013 Pazartesi

By Kilian – Incense Oud (2011)



By Kilian – Incense Oud (2011)  Markanın başarılı parfümü.

Kesinlikle normal bir gündü. Hava açıktı. Güneş pırıl pırıl parlıyordu sabah 08.30 civarlarında. Binlerce Newyork'lu her sabah yaptıkları gibi işlerine gitmek için arabalarına biniyorlardı. Kimisi de işyerine ulaşmak üzereydi. Çevre yolu ve Brooklyn Köprüsü yoğun trafiğe sahipti. Fakat bu sıradan gibi görünen günde, saat 08.46 civarında belki de dünyanın şimdiye kadar gördüğü en korkunç ve sofistike terör saldırıları başlayacaktı.

Amerikan Havayollarına bağlı 11 numaralı uçuşu gerçekleştiren Boeing 767, saat 07.59'da Boston'daki Logan havaalanından kalkışını yapmıştı. California'daki Los Angeles uluslararası havaalanına gitmesi gerekiyordu. Fakat anlaşılamayan bir şekilde rotasından sapıp, yönünü Newyork'a çevirmişti. Kalkışından 47 dakika sonra 11 numaralı uçuşa sahip Boing 767, Newyork'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin kuzey kulesine çarpmıştı. Uçağın deposundaki binlerce litre benzinin de etkisiyle çok büyük bir patlama ile adeta kuleyi yarıp içine giren dev uçak, ilerleyen saatlerde bu kulenin tamamen çökmesine sebep olacaktı.

Bu ilk saldırıyı diğer kuleye çarpan ikinci Boeing uçağı takip etmişti. Daha sonrasında ise Amerika Savunma Bakanlığı'na üçüncü uçak ile gerçekleştirilen saldırı, 21. yüzyılın başında etkileri çok büyük olcak bir terör saldırısıydı. Sonrasında gerçekleşecek ve dünyayı kısmen de olsa değiştirecek olaylar silsilesinin de habercisiydi.


2996 kişinin hayatını kaybettiği bu olay tarihe 11 Eylül Saldırıları (9/11 Attacks) olarak kayıt edilecekti. 6000'den fazla kişinin de yaralandığı saldırıda Amerika'nın dünyaya kabul ettirdiği ekonomik (Dünya Ticaret Merkezi) ve askeri gücüne (Pentagon) karşı verilmiş bir mesajdı adeta. Gizemi hala tam anlamıyla çözülemeyen, nedeni bulunamayan, kimlerin gerçekleştirdiği ise tartışmalı olan bu saldırılardan sonra, Afgaistan ve Irak'a karşı "Özgürleştirme ve Terörü Bitirme" harekatları yapıldı. Milyonlarca insanın hayatını kaybedeceği çok zor bir sürece girmişti dünya.

11 Eylül saldırılarından kısa süre sonra, bu olayı gerçekleştiren kişilerin kimlikleri kamuoyuna açıklanmaya başlandı. Arap kökenli oldukları açıklanan 19 hava korsanı, bu uçakları kaçırmış, onları ele geçirdikten sonra saldırıları gerçekleştirmişti. Amerikan halkında şok etkisi yaratan bu saldırların sonucunda özellikle Batı ülkelerinde Arap ve Müslüman kökenli kişilere karşı müthiş bir önyargı ve düşmanlık oluştu. Belki de amaçlardan birisi de buydu.


Arap Müslüman eşittir terörist önyargısı, sokaktaki ortalama insandan kolay kolay silinmeyecek kadar güçlü işlendi ne yazık ki. Ve bu izler kültürel hayattan, toplumsal hayatın her alanına kendisini gösterdi yıllarca. Batı ittifakı için yeni düşman belirlenmişti. Araplar ve Müslümanlar.

Oysaki ilginç bir şeklide parfüm endüstrisinde sanki algılar tersine çalışıyordu. Özellikle 2000'li yıllardan itibaren Arap temalı oryantal parfümlere daha çok yer verilmesi, tütsü, günlük (Frankincense), gül, öd ağacı, egzotik amberin sıklıkla kullanılması dikkat çekiyordu. Geleneksel Arap kokuları olan bu elementler, gerek yerel halk tarafından gerekse çöl bedevileri tarafından zaten çok uzun yıllardır kullanılıyordu. 21. yüzyılın başlangıcı Arap esintili kokulara uğur getirmişti sanki. Özellikle öd ağacı (Oud, Agarwood) kokusu parfüm sektörü için önem kazanmaya başlamıştı. Tabiki daha çok niş markalar için...

Son yıllarda birçok niş marka öd ağacı temalı parfümlere imza atıyor. En önemli iki örnek kuşkusuz Amouage ve Montale. Genellikle niş markalardan gelen bu parfümler, zaman zaman Arap esintileri taşısa da bazen daha modern kompozisyonlara dönüşüyor. Öd ağacının çok değerli ve çok az bulunan bir bitki olması, onunla yapılan parfümlerinde oldukça yüksek fiyatlara satılmasına sebep oluyor. Günümüzün modern kimya teknikleri onunda bir çaresini bulmuş olsa da öd ağacı temalı parfümler oldukça yüksek fiyat etiketlerine sahip olması biraz psikolojik gibi görünüyor. İnsanlarda "tabiki çok az bulunan bir koku çok yüksek fiyatlara satılır" algısını oluşturmak zor olmasa gerek.


Arap temasına sahip parfüm üretme trendine genç parfümör Kilian Hennessy'de katılmış gibi görünüyor. Hatta sahibi olduğu By Kilian markası "Arabian Nights" isimli seri bile çıkarttı. "Arap Geceleri" serine ait dört parfüm piyasaya sürdüler. Bugün inceleyeceğim Incense Oud, Arabian Nights serisine ait. Incense Oud, açık ara bu serinin en popüler ve hakkında en çok olumlu şey yazılan parfümü dersem yanlış olmaz. Markanın kendi sitesinde şöyle tanımlanmış Incense Oud:

"Mistiklerin parfümü olarak bilinen tütsü, burada öd ağacı ile ilişkili sıcak ve büyüleyici bir koku doğuruyor. Incense Oud, iki ilkel koku ile modernliğin çarpıcı ikili kompozisyonu şeklinde inşa edilmiştir."

İlginç bir durumdan daha bahsedeyim. By Kilian'ın sitesinde, Incense Oud'ün içeriği açıklanmış. Ve süpriz şekilde "Türk Gülü" de bulunuyor notaların arasında. Bunu da küçük bir not olarak ekleyeyim.

Incense Oud'ün başlangıcı pürüzsüz ve mükemmel bir gül ile gerçekleşiyor. Sanki kıpkırmızı bir gül kokluyormuşcasına gerçekçi ve modern. Aynı zamanda hafiften de içki teması var diyesim geliyor. Ama çok sınırlı içkimsi etki. Olabilecek en iyi gül kokusu ile parfüm size merhaba diyor. Üst notaları harika. Orta kısma geçildiğinde kırmızı gül bezeri kokuya tatlı yumuşak baharatlar ekleniyor. Hatta azıcık da tatlı kırmızı meyveler. Fakat baharatlar daha ön planda. Muhtemelen kakule ve biber. Orta notalar başlangıç ile paralel devam ediyor. Çok değişmiyor kokusu. Gül ve tatlı baharatlar ikilisi aynı yüksek kalitede. Son kısımda ise biraz değişiyor kokusu. Sandal ağacı, tütsü ve öd ağacı kendisini gösteriyor. Alt kısım bence en vasat yeri.


Incense Oud, bence kesinlikle gül ağırlıklı bir kokuya sahip. İkinci unsur ise öd ağacı. Sonrasında ise tatlı baharatlar. İsmindeki tütsü ne yazık ki fazla öne çıkmıyor. Belki de daha iyi olmuş. Kim bilir. Fakat gördüğüm kadarıyla başlangıç ve orta notalar nefes kesici güzellikte. Çok üst düzey bir parfüm kokladığınızı anlıyorsunuz. Bu anlamda tebrik etmek lazım By Kilian'ı. Fakat son kısım biraz baştan savma olmuş. Onun için alt notaları sınıfta kalıyor benim için.

Incense Oud'ün giymesi kolay ve konforlu bir kokusu var. Deneyen bir çok kişinin beğeneceğini düşünüyorum. O anlamda çok başarılı bir sunuma imza atılmış. Çok modern bir kokusu var. Aynı zamanda Arap kültürüne ait izlerde hissediliyor. Yani bu parfüm Arap mistisizmi ile Batı akılcılığını kaynaştırmış adeta. Bir yanıyla Orta Doğulu iken, diğer yanıyla şık bir Fransız. Gizemli ve egzotik. Lüks ve rafine. Şık ve çekici.

Açıkçası öd ağacı temelli kokulara çok büyük hayranlığım yok. Onun için uzun zamandır denemekten kaçınıyordum Incense Oud'u. Fakat ne kadar hata ettiğimi anladım. Hiç bir parfüme gerek isminden gerekse konseptinden dolayı ön yargı ile bakmamak lazımmış. Bu da bana ders olsun.


Parfümün eleştirilecek üç ana tarafı var. Birincisi alt notalarının sıradanlığı. İkinci çok düz çizgide ilerleyip, son kısma kadar çok değişmemesi. Üçüncüsü ise çok yüksek fiyatı. Kendi sitelerinde bile 50 ml.si 295 Euro gibi anormal bir fiyata satılıyor. Size karşılaştırma yapmanız için şöyle bir örnek vereyim. Amerika'daki ortalama ana akım bir parfümün 40 dolar civarında olduğunu düşünürsek, Incense Oud on katı fiyat etiketiyle sahip olması zor bir eser gibi duruyor.

Parfümü çok büyük işlere imza atamamış burunlardan Sidonie Lancesseur tasarlamış. Bu parfümör ayrıca By Kilian'ın Cruel Intentions ve Straight to Heaven kokularını da tasarlamış. Incense Oud, Eau de Parfum (EDP) olarak şatışa sunulmuş. Uniseks olarak geçiyor. Şöyle biraz düşününce aslında haklılar. Bir kadına da uyabilir. Ama sanki biraz daha erkek kullanımına yakın gibi duruyor. Sonbahar-kış mevsimi için uygun olacaktır. Çok yüksek fiyatı sebebiyle denemeden almak riskli olabilir.

Artıları:
+ Başlangıcı nefis.
+ Orta notaları da çok başarılı.
+ Yüksek kalitesi ve pürüzsüzlüğü etkileyici.

Eksileri:
- Son kısmı biraz basit kaçmış.
- Anormal fiyatı.

Koku Güzelliği:10/8

11 Ağustos 2012 Cumartesi

By Kilian – Water Calligraphy (2012)



By Kilian – Water Calligraphy (2012)  Markanın yeni parfümlerinden.

Tam olarak karşılamasa da kaligrafi sanatının Türkçe’deki karşılığı hat sanatı diyebiliriz. Kaligrafi ismi, kelime anlamı olarak Yunanca “Kallos” (güzel) ve “Graphos, Graphia” (yazı) kelimelerinin birleşmesi ile ortaya çıkmış. Genel olarak her milletin kendi alfabesini kullanarak belli bir disiplin içinde ve  her sanatçının kendi yorumuyla yaptığı güzel ve estetik yazı sanatıymış. Kaligrafi de amaç değişik motifler kullanarak yazıyı olduğundan farklı bir kimliğe büründürmekmiş.

Kaligrafinin tarihinin eski Mısır’a kadar gittiğini öğrendiğimde hiç şaşırmadım. Eski Yunanlıların, Romalıların, hatta Osmanlı sanatının bile etkilendiği sanat dalı olan kaligrafi, bir niche parfüme isim babalığı yapıyor artık. Ünlü Hennessey ailesinin genç temsilcisi Kilian’ın markası yeni parfümlere yelken açıyor. Hem de birer ikişer.


Water Calligraphy, markanın “Asia Tales” serisinin bir üyesi. Bu seride henüz iki parfüm var. Diğeri de Bamboo Harmony. Fakat önümüzdeki yıllarda bu seriye ait yeni parfümlerin çıkacağının da haberleri geliyor.

“Asya efsaneleri” serisi By Kilian’ın 21. yüzyılın cazibe merkezi olmaya aday Asya kıtasına yaptığı bir gönderme anladığım kadarıyla. Water Calligraphy’de muhtemelen Asya kıtasında sıkça kullanılan bir yazı sanatına atıfta bulunuyor. Buradan “Asia Tales” serisi parfümlerin ağırlıklı olarak Asya kıtasındaki pazarlar için üretildiğini düşünebiliriz.


Parfümümüz akuatik-çiçeksi olarak sınıflandırılmış. Kesinlikle doğru bir tanım bence de. Zaten ismindeki “su” vurgusu kısmen de olsa kokusuna yansımış. Water Calligraphy’nin başlangıcı bana çok tanıdık gelen bir çiçek-turunçgil kokusu ile gerçekleşiyor. Biraz kadınsı. Bu hissi yumuşak çiçekler veriyor olabilir. Kokusunu nereden hatırladığıma gelirsem geçtiğimiz aylarda denediğim Maison Francis Kurkdjian – Aqua Universalis’e oldukça benziyor.

Orta notalarında çiçeksi his biraz daha öne çıkıyor. Bana nedense hani şu her yerde duyduğumuz kadın deodorantlarını hatırlattı. Kadınsı taraf hala biraz daha baskın diyebilirim. Unutmadan söyleyeyim şekerli sayılayamayacak bir tatlılık da ekleniyor bu kısımda. Orta notalarını çok sevdiğimi söyleyemem. Son olarak ise asıl bomba patlıyor. Deodoranta benzeyen kısım artık tamamen geride kalıyor. Ortaya çok yumuşak ve güzel odunsu notalar, çok hafif yumuşak baharatlar ve misk çıkıyor. Alt notalarını çok sevdim. Hatta bence parfümün en güzel tarafı. Hafif bir tatlılık ise hala kendisini hissettiriyor.


Şimdi bu parfüm aklımda yeni soruların oluşmasına neden oldu. Çünkü bu kokuya çok yakın iki tane niche bir tane de ana akım markanın parfümünü denedim. Bunlar: Maison Francis Kurkdjian – Aqua Universalis, Ineke – Derring-Do ve Cartier – Eau de Cartier. Demek ki niche markaların arasındaki yeni rekabet alanlarından birisi bu tür çiçeksi-akuatik kokular.

Bu tip kokular için tam olarak deniz temalı diyemeyiz. Daha çok “su” veya “göl kenarı” gibi diyorum ben böyle parfümlere. Mesela göl kenarında dolaşıyorsunuz. Ve gölün üzerindeki nilüfer çiçeklerini seyrediyorsunuz. O çiçeklerin su ile karışımı kokusunu burnunuza çekiyorsunuz. İşte böyle bir manzara aklıma geliyor bu tür kokuları denerken.


Water Calligraphy, çok temiz (neredeyse steril), çok sakin ve çok yumuşak. Bence çiçekler ana ekseni oluşturuyor. Portakal çiçeğini andıran tatlı turunçgil ve biraz da su teması. Günümüzün modern çiçeksi parfümlerinin başarılı örneklerinden birisi olduğunu düşünüyorum.

Şimdi bu tür parfümlerde en büyük risk kokusunun çamaşır deterjanlarına ya da oda spreylerine benzeme olasılığı. Aradaki bu ince çizgiyi parfümörün usta dokunuşları değiştirecektir. Daha önce denediğim Derring-Do ve Aqua Universalis biraz çamaşır deterjanlarına benziyordu. Bu anlamda zaten çok etkileyici bulmamıştım onları. Fakat Water Calligraphy’de durum biraz farklı. Sadece orta notaları biraz problemli bence. Onun dışında sonları gayet güzel. Bu tür parfümler nasıl olması gerekiyorsa aynen öyle. O hissi çok iyi vermiş tasarımcı Calice Becker. Eğer bu saydığım benzer parfümlerden birisini seçecek olsam Water Calligraphy en güçlü adayım olurdu. Yani bu anlamda bence rakiplerinden daha başarılı.


Şişesinin simsiyah olmasına bakmayın. Water Calligraphy eğer bir renk ile açıklanacak olsa muhtemelen beyaza yakın olurdu. Zaten By Kilian’ın bütün parfümlerinin şişeleri siyah.

Bence başlangıcı uniseks kullanıma yakın. Orta notalar biraz kadınsı. Alt notaları da hem erkek hem de kadın kullanımına uygun. Yani geneline bakarsak çok erkeksi bir kokusu yok. Benden söylemesi.

Water Calligraphy Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Tasarımını ünlü burunlardan Calice Becker yapmış. Uniseks kullanıma uygun diyebilirim. Hatta biraz daha kadına yakın olablir. Tam bir ilkbahar-yaz parfümü. 30 yaş ve altındaki arkadaşlara tavsiye edebilirim.

Artıları:
+ Başlangıcı fena değil.
+ Sonları gayet tatmin edici.
+ Saf,berrak ve neredeyse soyut sayılabilecek bir koku arıyorsanız denemenizi tavsiye ederim.

Eksileri:
- Orta notaları biraz kadın deodorantlarına benziyor.
- Farkedilirliği güçlü değil.
- Çok yüksek fiyatı.

Koku Güzelliği:10/6.5

20 Mart 2012 Salı

By Kilian – Back to Black (2009)


By Kilian – Back to Black (2009) Markanın unisex parfümlerinden.

LVMH harfleri size ne çağrıştırıyor? Eğer modayı yakından takip etmek gibi takıntılarınız yoksa ve “lüks” kavramı sizin hayatınızda çok yer kaplamıyorsa bu harfler sizin için anlamsız dört harf olabilir. Fakat durum tam tersi ise LVMH’yi çok yakından bildiğinize eminim. Çünkü karşımızda dünyanın en büyük “lüks tüketim” holdingi duruyor. Louis Vuitton ve Moet Hennessy isimlerinin baş harflerinden oluşan LVMH, bünyesinde 60’dan fazla dünya çapında markayı barındıran dev bir yapı. Grup aktif olarak beş sektörde faaliyet gösteriyormuş. Bizi ilgilendiren parfüm birimlerinde şu markalara sahipler: Christian Dior, Guerlain, Givenchy, Kenzo, Fresh, Acqua di Parma, Loewe, Fendi ve Emilio Pucci.

Buradan geçelim Kilian kardeşimize. Kökleri 1765 yıllarına kadar dayanan bir geleneğin temsilcisi olan Hennessy konyaklarının yeni nesil üyelerinden birisi Kilian Hennessy. Henüz genç yaşında parfümlerin cazibesine kapılıyor ve kendi niche markasını oluşturuyor. Prestijli soyadını ise ailenin diğer işleri sebebiyle kullanamadığından markasının ismini “By Kilian” koyuyor. 2007 yılında ard arda çıkardığı parfümler ile piyasaya iddialı bir giriş yaptı. Bir anda ilgi odağı olmayı başarmış gibi görünüyor. Fransa merkezli bu yeni niche parfümevinin ürünleri oldukça yüksek fiyatlara satılıyor. (50 ml.si 200 Dolar civarı)

                                                     By Kilian'ın kurucusu Kilian Hennessy. 

Bugün inceleyeceğim Back to Black 2009 yılında piyasaya sürülmüş. Çıktığı andan itibaren çok ses getiren bir parfüm olduğunu, hakkında bir çok şey yazılıp çizilmesinden anlıyoruz. Bazı yorumculara göre By Kilian’ın en iyisi. Kimine göre de markanın başyapıtı. “L’Oeuvre Noire” serisinin bir üyesi olduğunu unutmadan belirteyim. Parfümün isminin sonuna da “Aprodisiac “ eklenmiş. Markanın genel olarak bir uygulaması bu. Her parfümün adeta ikinci isimlere sahip olmasını istemişler. Bana göre biraz gereksiz olmuş.

Back to Black odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. Başlangıcı çok güzel bir kiraz-vişne ile gerçekleşiyor. Çok doğal ve lezzetli bir açılışı var. Gayet güzel diyebilirim. Bir süre sonra bu kiraz-vişneye tütün ekleniyor. İkisinin birleşimi gayet ilginç. Fakat tam da bu noktada parfüme biraz pudralı bir his ekleniyor. Neden böyle bir tercih yapmış Kilian anlayamadım. Vişne-tütün birlikteliği gayet güzelken, orta notalardan itibaren devreye giren bu pudramsılığa ne gerek vardı ki. Alt notalarda da kokusu çok büyük değişimler göstermeden devam ediyor. Yani özetle: Vişne, tütün, pudralı his, tatlılık için kullanılmış bal. Evet basit sayılabilecek bir kokusu var Back to Black’in.


Kokusu biraz Thierry Mugler – A Men Pure Havane’i anımsattı bana. Genel olarak yeni parfümlerin bir çoğunda rastladığımız tatlılık burada da var. Ayarı kaçmış bir şekerli yapısı olmasa da yine de bariz bir tatlılık hissediliyor. Tatlı parfüm sevmeyenlerin dikkatine.

Back to Black’e iki noktada eleştirim olcak. Birincisi kokusu biraz düz çizgide ilerliyor diyebilirim. Ana yapı pek değişmiyor. Çok daha ilginç ve derin bir parfüm beklerdim böylesi bir niche markadan. İkinci eleştirim ise pudramsı yapısı. Bu hissi hangi element veriyor bilemiyorum. Ama orta notalardan itibaren ortaya çıkan pudramsı his pek hoşuma gitmedi. Zaten parfümün hakkında yazıp çizen bir çok kişi bu pudralılıktan şikayet etmişler. Kimisi “bebek pudralarına” bile benzetmiş. Şöyle bir düşündüğümde haksız da sayılmazlar.


Back to Black’i denemeden önce okuduğum yorumlarda tam benim isteklerime göre bir parfüm olduğunu düşünmüştüm. Kiraz-vişne, tütün ve biraz vanilya. Yani bir anlamda çok büyük umutlarla yaklaştım bu arkadaşa. Fakat tam umduğumu bulamadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Ben çok daha sofistike ve aklımı başından alan bir vişne-tütün kombinasyonu beklerken, ortalama üzeri kalitedeki bir parfüm ve onun çok da etkileyici olmayan kokusuyla karşılaştım. Buradan Back to Black kötü bir parfüm anlamı çıkarılmamalı. Ama yine de küçük bir hayal kırıklığı yaşamadım dersem yalan olur. Belki de hiçbir parfümü gözümüzde fazla büyütmemek lazım. Gereğinden fazla da değer vermememiz gerek diye düşünüyorum. Yine de Back to Black bir çok kişinin beğeneceği “güvenli” parfümlerden birisi. Yüksek kaliteli, başarılı harmana sahip ve güzel kokan bir parfüm. Ama o kadar yüksek bir fiyatı hak ediyor mu şüpheliyim.

                            Back to Black parfümünün tanıtım gecesi. Müzik tabiki Amy Winehouse'a ait.

Back to Black çok yüksek fiyatlara satılan bir parfüm. Bu durum tabiki By Kilian markasının kendisini konumlandırdığı yer ile ilgili. Yani fiyat çıtasını bu kadar yükseklere koyunca insanların beklentileri daha çok artıyor. Kilian Hennessy’in bu durumu çok iyi bildiğine eminim. Fakat bir parfümün fiyatının çok yüksek olması onun her zaman çok başarılı bir parfüm olduğunu göstermiyor.


Niche parfümlerin aşırı yüksek gibi görünen fiyatları kimi parfüm platformlarında da tartışma konusu olarak karşıma çıkıyor. Özellikle Amouage, Xerjoff, Clive Cristian gibi niche parfümlerden bile daha yüksek fiyatlara satılan uç markalar acaba verilen paraları hak ediyorlar mı? Yoksa biraz kalbur üstü malzeme kullanımı, şekilli bir şişe ve lüks mekanlardaki tanıtım kokteyleri bizim gözümüzü fazla mı boyuyor? Karar tabiki parfüm severlerin. Parfümün tasarımcısı ise By Kilian için başka parfümlerde yaratmış olan Calice Baker.

Back to Black EDP konsantrasyonunda. Sıcak yaz günleri dışında her zaman kullanılabilir. Unisex olarak piyasaya sunulmuş. Evet doğru bir tercih olmuş bence de. Ama biraz daha erkek kullanımına yakın sanki. Oysa bazı kullanıcılar kadınsı bir yanı olduğunu söylemişler. Muhtemelen bu vanilya-pudra ikilisinin marifeti. 35 yaş altı arkadaşlara tavsiye ederim. Daha üst yaş gruplarına uyacağını pek sanmıyorum.

Artıları:
+ Başlangıcındaki vişne kullanımı çok güzel.
+ Yüksek kaliteli ve lüks kokan haliyle çok seveni olması gayet anlaşılabilir.
+ Genel olarak herkesin beğenebileceği bir yapıda olduğunu düşünüyorum.

Eksileri:
- Orta notalardan itibaren ortaya çıkan pudramsı koku da neyin nesi?
- Düz çizgide ilerleyen yapısı daha ilginç hale getirilebilirmiş.
- Çok yüksek fiyatlara satılıyor. Almadan önce denemek şart.

Koku Güzelliği:10/7