greyfurt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
greyfurt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mart 2018 Cuma

Carolina Herrera – CH Men Prive (2015)

Carolina Herrera’nın 2009 yılında piyasaya sürdüğü CH Men’den altı yıl sonra seriye yeni kardeş geldi. Yeni nesil modern parfümlere örnek olarak sunulan CH Men ve onun devamı Prive, genel olarak kokuseverlerden olumlu geri dönüşler alıyor diyebiliriz. Markanın sevilen erkek parfümlerinden CH Men Prive’ı niyeyse merak ettim ve deneme listesine almıştım. Şimdi tanışıyoruz bay Prive ile.

Kendi sitelerinde CH Men Prive’ı “görkemli, zarif ve cesur” olarak tanıtmışlar. Prive versiyonun erkeksi yönü vurgulanmış tanıtım cümlelerinde ve viski-deri notaları öne çıkarılmış. Bizzat marka CH Men Prive’ı akşam kullanımına uygun olarak sunmuş. Parfümün üst notalarını baharatlı sofistike, orta notalarını sıcak ve lüks, alt notalarını ise erkeksiliğe övgü olarak belirtmişler. Bakalım CH Men Prive bahsedildiği kadar var mı?

Parfümün açılışı tatlı ve modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Üst notalarda leziz ve oldukça tatlı greyfurt dikkat çekiyor. Başlangıcını sevdim. Orta bölümde tatlılık devam ederken, bahsettikleri viski kokusu burnunuza geliyor. İçki temasına güçlü şekilde lavanta ve aromatik otlar da eşlik ediyor. Biraz şekerli baharatlar da var sanki orta kısımda. Fena değil orta notaları. Kapanışta ne lavanta kalıyor ortada ne de harika turunçgiller. Son kısımda tatlımsı deri noktayı koyuyor. Buradaki deri yüksek kaliteli ve ilginç değil. Hatta yapaylık sınırında denebilir. Vasat alt notalar hayal kırıklığı yaratıyor ne yazık ki.

CH Men Prive, günümüzün bol bol tatlılık barındıran turunçgilli, lavantalı, içkimsi, tonka fasulyeli deri parfümü denebilir. Harika açılışından sonra gitgide düşen koku profili, sonlarda can sıkıcı hale geliyor ki yeni nesil parfümlerin çoğunda bu problem yaşanıyor. Orta kısımdaki içki temasının ve lavantanın birleşimiyle hem ilginç koku formu yaratılmış hem de bir yerlerden tanıdık gelen aroma haline getirilmiş CH Men Prive. Son bölüm ise benim gibi deri sever birisini bile tavlayamadı. Özensiz ve sıradan kapanışı hiç olmamış.

CH Men Prive’ın üst ve orta kısmını sokaktan geçen 10 kişiye koklatsak 7-8 kişinin beğeneceğine eminim. Herkesin sevebileceği güvenli kokusuna kimse kolay kolay berbat diyemez sanırım. Bu anlamda Carolina Herrera iyi iş çıkarmış ve başarılı bir ticari esere imza atmış.

Oysa durum koku kalitesi anlamında o kadar iyi değil. Parfümün genelindeki sıradan kalite hissiyatı onun orta ölçekteki bir ana akım parfüm olduğu gerçeğini yüzünüze vuruyor. Evet, Carolina Herrera gibi büyük kitlelere ulaşmaya çalışan bir markadan çok yüksek kaliteli parfüm beklemek belki doğru değil ama parfümün genelindeki sıradanlık, yaratıcılıktan uzak olma ve diğer rakiplerinin benzerini yapmaya çalışmak ne kadar da tanıdık. Zaten kokusu da çok tanıdık CH Men Prive’ın.

Onun rakipleri kimler mi? Versace Pour Homme ve Eros, Yves Saint Laurent – L’Homme ve La Nuit de L’Homme, Valentino Uomo, A*Men Pure Malt, Spicebomb, Code For Men, Allure Homme Sport ve diğerleriyle sıkı rekabete gireceğini söyleyebiliriz CH Men Prive’ın. Eğer bu düzlemdeki bol tatlı, genç işi, ortalama şekerli kokuları seviyorsanız CH Men Prive’ı denemenizi öneririm.

İçeriğindeki sürpriz viski temasından dolayı en çok A*Men Pure Malt’a benzetilebilir belki de CH Men Prive. Parfümün genelindeki tatlılık büyük oranda tonka fasulyesinden geliyor. Vanilyamsı bir tatlılıktan ziyade tonka fasulyesinin hayaleti dolaşıyor parfümün üzerinde. Canlı ve pozitif denebilecek genel yapısı günlük kullanıma uyacağa benziyor. Onu kullanınca güzel övgüler alacağınızı tahmin ediyorum.

EDT formundaki CH Men Prive’ın kalıcılığı normal seviyelerde. Fark edilirliği ilk patlama dışında zayıf. Tam bir kış parfümü diyebilirim.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

6 Ağustos 2017 Pazar

Vertus – Fresh Orient (2015)

Siz de öyle mi yaparsınız bilemem ama en sevdiğim şeyleri sona saklarım. Yemeğin en güzel tarafını en son yerim ya da bir yazarın en popüler kitabını en son okurum. Sanırım bu durum parfümler için de geçerli. Sevdiğim parfümleri elimden geldiğince az kullanırım veya sona saklarım. Vertus’un elimdeki parfümleri içinde en sevdiklerimden Fresh Orient’i sona sakladığım söylenebilir.

Vertus’un koleksiyonundaki ferah parfümlerden Fresh Orient, ismindeki doğu esintisinden ziyade, taze yönünü öne çıkarıyor. Bir süredir severek kullandığım Fresh Orient’le ilgili sizlere düşüncelerimi anlatma vaktinin geldiğini hissediyorum. Kendi sitelerindeki şu tanım aslında Fresh Orient’i yeterince anlatıyor: “Deniz kenarındaki turunçgil bahçelerinde yürüdüğünüzü hayal edin… Egzotik çiçeklerin taze bergamot dokunuşu ile kucaklaştığı hafif esintinin tadını çıkarın.”

Fresh Orient’in açılışı ferah yeşil yapraklarla ve leziz meyvelerle gerçekleşiyor. Üst notalardaki harika turunçgiller bir parça tuzlu ve canlı. Başlangıcı çok güzel. Orta bölümde kadınsı olmayan çiçeklerle devam ediliyor. Başlangıçtaki tuzlu meyveler ve yeşil yapraklara eklenen nötr çiçekler yumuşacık ve çekici. Büyük oranda başlangıcına benzeyen orta bölümü de sevdim. Kapanışta aynı koku formu devam ediyor. Alt notalarda misk biraz daha etkili denebilir. Üst ve orta notaları kadar dinamik olmasa da son bölüm fena değil.

Fresh Orient, canlı yeşil yaprağımsı çiçeklerle enfes tuzlu meyvelerden oluşuyor bana göre. Tabii bu tür parfümlerin olmazsa olmazı ozonsu miski de unutmamak gerekiyor. Açıklanan üst notalarında bergamot, greyfurt, frenk üzümü ve yeşil yapraklar var. Başlangıçta bence greyfurt ve bergamot daha etkili. Bu iki meyveye destek veren yeşil tema, kokuyu daha da güzelleştiriyor. Resmi olarak belirtilen orta notalarında çiçekler hakim. Yasemin, manolya, zambak ve kaşmir orta bölümü oluşturuyormuş. Yasemin ve zambağın baskın olduğunu düşünmüyorum. Belki manolya orta bölümde öne çıkıyordur. Alt notalarındaysa sedir, amber, vetiver ve misk varmış. Misk, diğer kapanış elemanlarına göre daha öne çıkıyor.

Fresh Orient’in meyveli ve kadınsı olmayan çiçeksi tarzına en büyük desteği yeşillikler veriyor. Sanki yeni kesilmiş çimen kokusunu andıran bu gerçekçi yeşil yapı, greyfurt-bergamot ikilisine başarıya eklenmiş. Tuzlu, kaliteli ve ferah başlangıçtan sonra gelen yeşil çiçeksi bölüm parfümün en güzel tarafı belki de. Bu tarz kokuları sevdiğim için muhtemelen bu kadar ilgimi çekti Fresh Orient. Sanırım taze, ferah, canlı ve yeşil kokan parfümleri seviyorum. Fresh Orient bu tanımlara tamamen uyuyor.

Gerek yüksek kalitesi gerekse insanı içine çeken kokusuyla, sevdiğim yazlık parfümlerden birisi oluyor Fresh Orient. Şunu da belirtmeliyim ki, çok derin ve katmanlı kokmuyor ama zaten hangi yaz parfümü öyle olabiliyor ki. Bu hali bile benim için yeterli. Sıcak yaz günlerinde bol bol kullanacağım Fresh Orient’i.

Geleyim en dikkatimi çeken konuya. Fresh Orient’i ilk kullandığım andan itibaren kokusu çok tanıdık geldi. Hemen gerekli eşleştirmeyi yaptım zihnimde. Hermes’in en sevdiğim parfümlerinden Un Jardin Sur Le Nil’e epey benzettim Fresh Orient’i. Hermes’in Nil’i, biraz daha parlak ve etrafa yayılırken, Fresh Orient daha yumuşak ve çekingen. Yine de aralarındaki benzerlik bir hayli fazla. Fresh Orient’i Un Jardin Sur Le Nil’in niş versiyonu olarak düşünebiliriz.

EDP formundaki Fresh Orient’in kalıcılığı yeterli, fark edilirliği yüksek değil. Hem erkekler hem de kadınlar rahatlıkla kullanabilir. Sıcak yaz mevsimi için ideal. Her yaş gurubundan arkadaş, günlük kullanım için düşünebilir Fresh Orient’i.

Koku Güzelliği:10/8

6 Nisan 2017 Perşembe

Burberry – Mr. Burberry (2016)

“İkonik Burberry heritage trençkottan esinlenilerek yaratılan Burberry erkeğinin yeni kokusu Mr. Burberry, kontrastlar şehri Londra’nın özünü yansıtıyor: eski ve yeni, klasik ve modern…

Mr. Burberry, klasik İngiliz parfümünü beklenmedik bileşenlerle harmanlıyor. Modern, sofistike ve duygusal; taze hoş bir greyfurt notasıyla başlayan koku, topraksı güveotu ve tütsülü guayak ağacının baştan çıkarıcı alt notalarıyla sonlanıyor. Mr. Burberry, markanın Kreatif Direktörü ve CEO’su Christopher Bailey ve parfümör Francis Kurkdjian tarafından birlikte yaratıldı. Bailey’e göre; Mr. Burberry kokusu zamanın Burberry erkeğini her şeyiyle yansıtıyor. Zarifliği asi ruhuyla harmanlayan, karşıtlıkları bir arada taşıyan bir beyefendi…

Yaşadığı kent Londra’nın şekillendirdiği stil ve karakteri; ince, duygusal ve umarsız… Francis Kurkdjian’a göre; Mr. Burberry yapısında modern ama klasik bir İngiliz çizgisi taşıyor. Mr.Burberry çağdaş ve erkeksi bir duygusallığı yansıtıyor.

Parfüm şişesi, simgeleşmiş heritage trençkot ve onun özel tasarım ayrıntılarından ilham alınarak tasarlandı. Cesur kemik görünümlü kapak, trençkotun özgün düğmelerini hatırlatırken; elle bağlanan ve İngiliz dokuması gabardin rengi fiyongu ise 100 yılı aşkın bir süre önce Thomas Burberry tarafından icat edilen kumaşa bir övgü niteliğindedir.”

resmi burberry yen

Burberry’nin yeni sayılabilecek erkek parfümü Mr. Burberry’nin tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Bu tanıtıma sizin de ilginizi çok çekeceğini düşündüğüm bir detay var: Francis Kurkdjian. Gerçi Francis Kurkdjian için detay demek çok doğru olmaz. Parfüm endüstrisinin önemli isimlerinden bay Kurkdjian, Burberry’nin yeni parfümü Mr. Burberry’nin kokusunu tasarlamış. Bu bile parfüme çok daha ilgi duyma sebebi benim için.

Mr. Burberry’nin açılışı ferah sayılabilecek canlı turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında greyfurt var. Muhtemelen greyfurttan geliyor açılıştaki turunçgil. Çok bilindik ama fena değil. İlerleyen dakikalarda turuçgillere ferah baharatlar ekleniyor. Kakuleye benzeyen baharatlara biraz da aromatik otlar eşlik ediyor. Son kısımda sedir ağacı ve vetiver algılıyorum. Derinlerden gelen tütsüyü de unutmamak gerek.

Dinamik üst notaları, ferah baharatlı canlı orta kısmı ve standart ağaçsı kapanışıyla Mr. Burberry, aromatik baharatlı tarzına yakın. Çoğu kullanıcının söylediği üzere çok bilindik kokuyor. Bu şu demek, klasik bir ana akım parfümü gibi davranıyor. Çok karmaşık ve karanlık değil. Genel olarak herkesin sevebileceği, risksiz, hoş bir arkadaş. Kalite anlamında sınırlı, notaları tek tek harika değil, derinliği yok ve uzun süreli kullanımda sıkıcı olabilir ama kimin umurunda!

Benim umurumda ama milyonlarca, ortalama parfüm kullanıcısı için çok önemli değil yüksek kalite ve benzersiz yapı. Sıradan bir parfüm kullanıcısı tabii ki böylesine bir teknik analize değil, karşı cinsten övgü almasına ya da kalıcılık-fark edilirlik arasında sıkışır kalır ki bu konuda kimseye kızamam. Fakat, Francis Kurkdjian bile tasarlamış olsa hoşuma gitmeyen yerleri de söylemek durumundayım.

buyuk burberry yen

Mr. Burberry’nin yapaylık sınırındaki kokusu, onun ortalama bir ana akım parfüm olduğunu bize anlatıyor. Fakat hakkını yemeyeyim başlangıcı ve orta kısmı fena değil. En azından bu tarzda çok daha vasat parfümlerle karşılaştım ki, Mr. Burberry bu anlamda sınıfı zor da olsa geçiyor. Ferah ve aromatik baharatlı ana yapıya eklenen ağaçlarla son bulan Mr. Burberry, parfüm dünyasına yeni giriş yapan genç erkekleri rahatlıkla tavlayabilir. London For Men dışında harika bir parfümüne rastlayamadığım Burberry ise, bence iş yapar bu kokusuyla.

Eğer Chanel – Bleu, Versace Pour Homme, Versace Eau Fraiche tarzını seviyorsanız, Mr. Burberry’e şans verebilirsiniz.

cizim burberry yen

EDT formunda. Kötü haber şu ki fark edilirliği zayıf, kalıcılığı eh işte. İlkbahar-yaz kullanımı için uygun. Günlük kullanıma, serin yaz akşamlarına, plaja her yere uyar Mr. Burberry.

Koku Güzelliği:10/6

5 Ocak 2017 Perşembe

Chanel – Coco Noir (2012)

“Çekici, ışıl ışıl, inatçı. Coco Noir, kadınlığın samimi ve esrarengiz yeni vizyonunu ortaya çıkarmak için doğu esintili kokuları yeniden yorumlar. Coco Noir, kadınsılığı meydana çıkaran siyah rengini somutlaştırmayı amaçlar. Cazibeli şehvetin çağdaş dışavurumunu, günümüze ait, aydınlık notalarla anlatır. Chanel, siyah rengine daima önemli verir: Bir kadını vurgulamak.”

Chanel’in 2012 çıkışlı kadın parfümü Coco Noir’in tanıtım cümleleri yukarıdaki gibi. Genellikle Coco Noir’in siyahtan ilham aldığı vurgulanırken, resmi olmayan bazı kaynaklarda, bayan Chanel’in bizzat kendisinden esinlenildiği belirtilmiş. Hatta Coco Noir’in oluşturulma aşamasında Chanel’in Venedik’te geçirdiği günlerden ilham alındığını bile söyleyen var. Nereden esinlendiyse esinlensin, Chanel’in Coco Noir’i ilk çıktığında dikkat çekmişti. Hem Chanel isminin büyüklüğü hem de ünlü Coco parfümün devam kokusu olduğunu vurgulayan ismiyle, pazarda tutunmaya çalışıyor gördüğüm kadarıyla. Bakalım Coco Noir’de, Chanel bize ne anlatmaya çalışıyor?

Parfümün başlangıcı saldırgan şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Kendi sitelerinde bergamot ve greyfurttan bahsedilmiş. Bergamottan ziyade greyfurt olabilir. Hatta şekerli erik veya üzüm bile olabilir. Açılışı ne kadar da tanıdık: Black Orchid?!! Yaklaşık yarım saat sonra meyvelerin hakimiyeti azalmaya başlıyor. Bu andan itibaren parlak çiçekler etrafı kaplıyor. Yasemin, gül ve diğer beyaz çiçekler. Meyvelerden devraldıkları bayrağı, çiçekler kapanışa kadar taşıyor. Orta bölümde kadınsı çiçeklere kuru ve parlak paçuli eşlik etmeye başlıyor. Son bölüm, orta kısmın tekrarı şeklinde gerçekleşiyor. Belki biraz miskin artan ağırlığından söz edebilirim kapanışta. Azıcık da vanilya devreye giriyor.

Coco Noir, tarz olarak meyveli-çiçeksi tarafa yakın. Başlangıçtaki güçlü meyveler, turunçgilden ziyade eriğe daha yakın gibi. Açılışı şaşırtıcı derecede Black Orchid’e benziyor bu arada. Zaten oldukça fazla yorumcu, Coco Noir’i Black Orchid’e benzetmiş. Sebebi muhtemelen başlangıçtaki ilk yarım saatlik kısım. Ve söylemem gerekir ki Chanel’in Tom Ford’un ikonik parfümü Black Orchid’den bir parça esinlendiğini bende düşünüyorum fakat Black Orchid benzerliği sadece yarım saat kadar sürüyor. Coco Noir, ilk yarım saatten sonra tamamen başka bir yöne doğru evriliyor. Meyveli halden, beyaz çiçeklere geçiş yapıyor ve orta kısımdan itibaren Black Orchid ile arasına sınır çiziyor. İşin ilginci, Coco Noir’in ikinci evresi yine bir parfüme çok benziyor: Coco Mademoiselle.

CocoNoir chanel yen

Gerçekten şaşkınım. Acaba yanılıyor muyum diye sağa sola bakınırken, epey yorumcunun Coco Noir’i bu sefer de Coco Mademoiselle’e benzetmesiyle karşılaştım ki haklılar. Coco Noir’in ikinci evresi yani çiçeksi kısmı, Coco Mademoiselle’i ciddi ciddi anımsatıyor. Hatta Coco Noir’deki parlak ve kadifemsi yapaylık sınırındaki paçuli bile Coco Mademoiselle’de kullanılan paçuliye benziyor.

Bana göre durum şu. Coco Noir, ilk yarım saatindeki şekerli meyveli kokusuyla Black Orchid’i, sonrasındaki çiçeksi paçuli kokusuyla Coco Mademoiselle’i örnek almış kendisine. Ama anlamadığım, Chanel gibi “yüksek” markanın neden böyle bir yola başvurduğu. Zaten büyük maddi olanakları olan bir marka ve Coco Noir için Jacques Polge gibi ustayla çalışıyorlar fakat ortaya Black Orchid ile Coco Mademoiselle’in karışımı çıkıyor. E o zaman ne anladım Chanel’in marka değerinden, geçmişteki müthiş klasiklerinden, belli bir kalitenin üzerindeki işlerinden ve geleneğinden. Eğer Chanel gibi bir marka rakibinin en popüler parfümünü ve kendi parfümünü kopyalayacaksa, insanlar neden Chanel’i tercih etsin?

Her neyse. Hem Black Orchid’e hem de Coco Mademoiselle’e ısınamamış birisi olarak Coco Noir’i de sevemedim. Orta kısımdan itibaren çiçeksi paçuli, yapay ve tırnaklarını çıkarmış cadaloz bir kız gibi. Hafiften de başımı ağrıttı Coco Noir. Aynı etkiyi Coco Mademoiselle’de de yaşamıştım zaten. Onun içindir ki Coco Noir bana göre değil.

yakin coco noir yen

Coco Noir EDP formunda. Yakın zamanda Parfum versiyonu da piyasaya sürülmüş. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği başlarda yüksek. İlerleyen saatlerde normale dönüyor fark edilirliği. Oldukça feminen yapısı, hem genç hanımefendilerin hem de orta yaşlı kadınların ilgisini çekeceğe benziyor. Sonbahar-kış kullanımına uygun olacaktır.

Koku Güzelliği:10/5

 

26 Aralık 2016 Pazartesi

Parfums MDCI – Ambre Topkapi (2003)

Elimdeki MDCI parfümlerinden hangisini kullanayım diye bakınırken, içlerinden birisi ismiyle hemen dikkatimi çekti. Evet, parfümlerin isimlerinin alım kararında önemli etkisi olduğunu biliyoruz. Niş markalarda bu tür inceliklere özen gösteriyorlar. Sonuçta çarpıcı veya ilginç bir isim, rakiplerinin önüne geçebilir.

Ambre Topkapi, MDCI’ın 2003 çıkışlı ilk parfümü. On üç yıllık bir parfüm olduğunu ve kokusunu Pierre Bourdon gibi çok saygı gören ismin tasarladığını öğrendiğimde şaşkınlığım arttı. Hele bir de ismindeki Topkapi’nın, İstanbul’daki Topkapı sarayına öykündüğünü düşündüğümde ayrıca heyecan verici hale geldi Ambre Topkapi. Bakalım ismindeki amber temasını nasıl yansıtacak kokusuna.

Ambre Topkapi’nin başlangıcı ferah sayılabilecek turunçgil meyveleriyle gerçekleşiyor. Metalik greyfurt ve portakala benzettiğim açılışı yapay ve oldukça basit. İlk saniyelerdeki turunçgillere, ilerleyen dakikalarda yüksek kaliteli olmayan ferah lavanta ekleniyor. Orta bölümde parfümün turunçgil karakteri devam ederken metalik baharatlar ve yapay amber ekleniyor kompozisyona. Başlangıçtaki canlı ve dinamik turunçgillerin yerini alan ananas ve aromatik otlar, üst notalardaki kadar yapay ve ucuz kokmasa da harika değiller. Son bölümde kadifemsi yapay ambere, fazlaca tatlılık barındırmayan vanilya ekleniyor. Sanırım biraz da miskten söz edebiliriz alt kısımda.

Ambre Topkapi için kendi sitelerindeki ferah, odunsu ve baharatlı tanımı kesinlikle doğru. Başlangıcındaki burnu tırmalayan ferahlık yüksek kaliteli olmasa da başlangıç seviyesi arkadaşlar için sevilesi. Orta bölümdeki kadifemsi yapaylık, baharatları, odunsuları ve amberi kapsıyor ne yazık ki. Kapanış bir parça konforlu ve güvenli. Neyse ki vanilya şekerli ve pudralı verilmemiş. Alt notalar olgun ve sakin.

arkasi topkapi yen

MDCI’ın şöhretli parfümleri Invasion Barbare ve Chypre Palatin, oldukça ilgi görüyorken Ambre Topkapi’nin neden biraz geri planda kaldığını anlayabiliyorum. Yurtdışı merkezli platformlarda oldukça eleştirilen Ambre Topkapi’nin en büyük sorunu yüksek kaliteli kokmaması ve yapaylığı. Bu tür kadifemsi amber bende genellikle baş ağrısı yapar ki Ambre Topkapi tam bu sınırda. Başlangıcı oldukça sıradan bir ana akım markanın parfümü gibi. Sanırım yorumcuları hayal kırıklığına uğratan tarafı başlangıcı.

İsmindeki amber ve Topkapı göndermelerini düşündüğümde oryantal ve egzotik amber parfümü beklerken şaşırtıcı derecede ferah ve açık bir koku formu karşıma çıktı. Ağır ve ağdalı değil. Gayet net ve dinamik. Bu dinamizmi Dihydromyrcenol’un verdiğini söylüyor bazı yorumcular. Bu element daha çok sabunlarda ve deterjanlarda kullanıldığı için, kimileri kokusunu sabunlara benzetmiş Ambre Topkapi’nin. Aslında sabunsu değil ama ne demek istediklerini anlıyorum.

Sonuç olarak bana göre olmadığına karar verdim Ambre Topkapi’nin. Yine de buz gibi soğuk havalarda kullandığım Ambre Topkapi’nin çarpıcı ve canlandırıcı kokusu, bu aralar kendimi verdiğim gül ve öd parfümlerinin ardından kaçış gibi geldi. Muhteşem olmasa da siz bu erkeksi, modern, ferah fujer kıvamındaki Ambre Topkapi’yi deneme listenize alabilirsiniz.

flu topkapi yen
Fotoğraf osswald sitesinden alınmıştır.

EDP formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği yüksek değil. Yaş sınırı olmaksızın kullanılabilir. Günlük kıyafetlerle de takım elbiseyle de uyumlu olacaktır. Serin ilkbahar-sonbahar kullanımı için ideal.

Koku Güzelliği:10/5

25 Kasım 2016 Cuma

Christian Dior – Dior Homme Eau For Men (2014)

Dior Homme Eau For Men. Baştaki iki kelimeyi görünce ya da duyunca birden bire ilgimi çekiyor: Dior Homme. Benim için her kapıyı açabilen sihirli şifrelerden birisi Dior Homme. Ona olan garip takıntımı zaman bir türlü tedavi edemiyor. Bir sürü niş parfüm kullanıyorum, dünyanın en pahalı kokularını sürünüyorum, gezegenin en az ulaşılabilen hazinelerini kokluyorum ama ara ara gidip, Dior Homme’u içime çekmeden duramıyorum. Sanırım aramızda platonik aşk var.

Parfümler evreninin en sıradışı çalışmalarından birisi Dior Homme, yerkürede milyonlarca erkeği benim gibi peşinden sürüklüyor uzun zamandır. Christian Dior’un modern klasiği Dior Homme’un büyük başarısı, tabii ki ticari anlamda iştahını kabartacak Dior’un. 2005 yılında çıkan ilk Dior Homme’dan sonra, yedi devam parfümü piyasaya sürdü Dior. Tabii ki bu devam parfümlerinin en popüleri Dior Homme Intense oldu. 2014 yılında ise sessiz sedasız Dior Homme ailesine yeni üye katıldı. Bu delikanlının ismi Dior Homme Eau For Men olarak belirlenmişti.

Kendi sitelerinde ferah odunsu karakterinden dem vurulmuş. Parfümün açılışı beklemediğim kadar ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Kremsi ve buruk turunçgiller bergamot ve greyfurttan oluşuyor muhtemelen. Orta kısma doğru, ferah baharatlar devreye giriyor. Açıklanan notalarındaki kişniş, orta bölümde karşımıza çıkıyor. İris çiçeği de orta notalarda etkili fakat hem kişniş hem de iris, gayet buruk, tatlı ve aromatik. Son kısımda kremsi sedir ağacı kendisini gösteriyor. Buruk ve tatlı sedir ağacına vanilya ve tonka fasulyesinin eşlik ettiği söylenebilir.

Dior Homme Eau için, Christian Dior’un kendi sitesinde üç nota özellikle vurgulanmış. Kişniş, iris ve sedir ağacı. Parfümün genelinde sedir ağacının ve kişnişin etkili olduğunu düşünüyorum. İris sanki bir parça geride duruyor. Başlangıçtaki turunçgillerin kremsiliği bir diğer Dior Homme olan Sport’u andırıyor. Tabii açılışı için ferah dediğime bakmayın, tatlılık ve burukluk serin ilkbahar kokusuna yakınlaştırıyor onu. Orta bölümdeki tatlılığın ve irisin devreye girmesi bile onu kendime yakın bulmamı sağlayamıyor. Sedir ağacının büyük etkisi de durumu kurtaramıyor. Pudralı sayılabilecek vanilyamsı tatlılık hatta tonka fasulyesinin fazlaca kremsi verilmesi parfümden yine soğumama neden oluyor.

asil afis eau yen

Çoğu kişinin onu Dior Homme’a benzetmesini abartılı buluyorum çünkü andırsa da farklı karakterdeler. Bir kere Dior Homme Eau, hissedilir oranda erkeksi, klasik Dior Homme’a göre. Dior Homme Eau, daha ferah ve daha kremsi-baharatlı. Dior Homme ise daha karanlık iris ve deriyi merkeze alıyor. Dior Homme Eau, abisi Dior Homme’a göre daha turunçgilli, daha ferah ve daha piyasa işi. Dior Homme’daki müthiş karakter, Dior Homme Eau’da yok. E zaten bir flankerdan mucizeler beklemeyecek kadar deneyimli sayılırız. Ha bir de kimilerinin Dior Homme Eau’yu Abercrombie & Fitch – Fierce’e benzetmesini ise gayet yerinde buldum. Tabii Fierce’te baskın iris yok ama iki parfüm arasında kokusal yakınlık var. Hatta Versace – Eros benzetmesi bile düşünülebilir.

Bana göre Dior Homme Eau, Dior Homme ismini kullanan ticari bir devam parfümü dışında başka şey değil. Kalite anlamında ortalama seviyelerde dolaşıyor ama koku güzelliği anlamında Dior Homme’un yanına yaklaşamaz. Belki parfüm kullanmaya yeni başlayan genç arkadaşları tavlayabilir.

afis dior homme yen1

Kokusunun tasarımını Francois Demachy yapmış. EDT formunda. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. İlkbahar ve sonbaharda, günlük kullanıma uyacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/5