odunsu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
odunsu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Haziran 2021 Salı

Bulgari - Omnia Crystalline (2005)

Bulgari’nin 2003 yılında piyasaya sürdüğü Omnia isimli kadın parfümü büyük hit olamasa da yüksek satış rakamlarına ulaştı ve kadınların sevdiği eserlerden oldu. İlk Omnia’nın ardından tabii ki devam kokuları gelmeye başladı. Omnia’dan iki yıl sonra Omnia Crystalline hayatımıza girdi.

Omnia Crystalline, Bulgari’nin internet sitesinde çiçeksi-odunsu olarak sınıflandırılmış. Üç ilginç nota açıklanmış: Nashi, lotus çiçeği ve balsa ağacı. Kısa tanıtımı şu cümlelerle yapılmış: “Kristalin ışıltılı berraklığı ve saflığından ilham alınarak yaratılan Omnia Crystalline, lotus çiçeklerinin şeffaflığını, nashinin meyveli tazeliğini ve balsa ağacının kremsiliğini yansıtan ışıltılı bir Eau de Toilette’dir.”

Omnia Crystalline’in ilk saniyelerinde tatlı meyvemsilik kendisini gösteriyor. Burada leziz meyvemsilikten ziyade soğuk armut ve azıcık da beyaz çiçekleri algılıyoruz. Orta bölüme geçildiğinde beyaz çiçekler artık tamamen yönetimi ele geçiriyor. Serin-soğuk ve fazlaca feminen çığlıklar atmayan beyaz çiçekler neredeyse saydam ve sucul denebilir. Kapanışta benzer çiçeksilik devam ederken ıslak odunsu yapı gözden kaçmıyor.

Omnia Crystalline, geneline bakıldığında sucul-ıslak ve sakin-barışçıl beyaz çiçeklerin ortalama kombinasyonuna benziyor. Deniz-okyanus etkisi yok ve tuzlu koktuğu söylenemez. Yağmur sonrasının nemli toprağın ve beyaz çiçek bahçesinin karışımı, lüks sayılamayacak fakat kötü de hissettirmeyen hoş, basit, şık ama yaratıcı ve kışkırtıcı da olmayan yapıyla karşı karşıyayız.

Omnia Crystalline’i özetleyen kelime basitlik denebilir. Neredeyse minimal kompozisyon, derinlik ve karmaşa vaat etmiyor. Stabil devam eden sabunsu ve neredeyse deodorantımsı ana tema kimi zaman koklamaktan zevk almanız sağlarken, uzun süreli kullanımlarda duş jeli efektine dönüşme riskini de içinde barındırıyor. Kalite anlamında Bulgari standartlarına yakın dursa da üst düzey olmadığını da hatırlatıyor.

Eğer ilkbahar çiçeklerini seviyorsanız ve yaz mevsimi için sakız efekti veren meyveli parfümlerden bıktıysanız, Omnia Crystalline size farklı kapı açabilir. Yine de tekdüze duruluğu ve tazeliği bir süre sonra sıkıcı hale gelir mi emin değilim. Onun sınırlı kapasitesi parfüm canavarlarını tatmin etmeyebilir.

Kullandığım Eau de Toilette versiyonuydu. Sonradan Eau de Parfum formu da çıkmış. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Günlük kullanıma uyabilecek sade tavrıyla her yerde giyilebilir. Kokusunu sektörün popüler burnu Alberto Morillas tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

19 Haziran 2021 Cumartesi

Maison Martin Margiela – Fireplace (2015)

Fransa merkezli tasarım markası Maison Martin Margiela’nın çıkardığı parfümler giderek büyüyen seven kitlesine sahip oluyor. Özellikle Replica serisinin parfümleri çoktandır koku bağımlılarının deneme listelerinde bulunuyor. Jazz Club ve Lipstick On ile birlikte en popüler parfümlerinin Fireplace olduğunu söyleyebiliriz.

Maison Martin Margiela’nın internet sitesinde Fireplace’in tanıtımında kışa, dumansılığa, şöminede yanan ateşe ve kestaneye vurgu yapılmış. Kokusunun konforlu odunsu yapıya sahip olduğu belirtilmiş. Fireplace’in ilk saniyeleri dumansı odunsular ve bir parça kuru baharatlarla gerçekleşiyor. Keskin ve yüksek kaliteli bu sıcak yapıya orta kısımda tatlı metalik amber benzeri tema ekleniyor. Odunsu dumansılık orta bölümde hafiften azalsa da devam ediyor. Sonlarda çokça şekerli olmayan leziz vanilya kapanışa damgasını vuruyor.

Fireplace’in açıklanan notalarında ardıç yağı ve kestane ilgi çekici görünüyor. Parfümü iki bölüme ayırıp incelemek doğru olabilir. İlk kısım dumansı kuru odunlar ve tatlı baharatlar, ikinci kısımsa odunsu vanilyalı olarak düşünülebilir. İsmi Fireplace olan parfümün kokusunun, şöminede yanmış odunlara benzemesi pek şaşırtıcı olmasa gerek. Bu anlamda isim-konsept-koku bütünlüğü yakalanmış. Fireplace’teki dumansılık, Encre Noire’deki mürekkebimsi tütsülüğü çağrıştırmıyor. Fireplace daha çok gece kamp yapılan ormanda yakılan ateşin üzerinde kızartılan marşmelovu çağrıştırıyor. Zaten Maison Martin Margiela’nın internet sitesinde de buna benzer açıklamalar bulunuyor.

 

Tatlı ve modern vanilya, dumansı odunsularla birlikte verildiği için sıradan ve bıktırıcı değil. Parfümün tanıtımında ateşte kızaran kestane vurgusu var ki kestane ağacının o garip kokusunun izlerini algılayabiliyorsunuz. Fireplace’in tanıtımındaki bir kış sabahında çıtırdayarak yanan şömine temasının benzerinin kokuda yer aldığını hissettiriyor. Bu durum onu birçok yeni nesil birbirinin aynısı parfümden ayırıyor ve tematik yönünü öne çıkarıyor. Her gün karşılaşacağınız bir parfüm değil.

Yaratıcı, ilginç, herkese ve her ortama uymayabilecek eseri çağrıştırıyor. Parfümlere derinden bağlı gurmelerin dikkatini çekecek hoş ve benzerine pek rastlanmayacak yapısıyla denemeye değer.

Eau de Toilette formunda. Kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı güçlü değil. Sıcak yapısı sebebiyle sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Uniseks olarak pazarlansa da bu tür odunsu kokuları erkeklere daha çok yakıştırıyorum. Kokusunu Marie Salamagne tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7.5

5 Nisan 2021 Pazartesi

Dolce & Gabbana Pour Femme (2012)

“Dolce & Gabbana Pour Femme ve Pour Homme, Akdeniz’in güzelliğini küresel simge haline getiren Domenico Dolce ve Stefano Gabbana’nın tarzını özetliyor: Geleneksel olana duyulan aşk ile çağdaşlığa duyulan doğal özlem arasında mükemmel sentez. Bu, Dolce & Gabbana DNA’sıdır.

Armonilerin ve zıtlıkların merkez üssü olan Akdeniz’den esinlenen Dolce & Gabbana Pour Femme, Dolce & Gabbana kadınının tutkulu, şehvetli ve anaç özünü somutlaştırarak yeniden doğuruyor. Gücünün ve içgüdülerinin farkında olan kadınlar için tasarlanmıştır.”

Dolce & Gabbana’nın 2012 yılı çıkışlı kadın parfümü Pour Femme’nin resmi tanıtımı yukarıdaki cümlelerle yapılmış. Markanın yeni nesil kadın parfümlerinden Pour Femme, aradan geçen yıllar içinde oldukça sevildi. Hakkında güzel şeyler duyduğum Pour Femme’yi nihayet kullanma fırsatını buldum.

Parfümün başlangıcında şekerli turunçgiller bulunuyor. Buradaki mandalina ve portakal ferah sayılmaz. Modern kadın parfümlerinin çoğunda karşımıza çıkan tatlı narenciyeler idare eder. İlk dakikaların meyveli sakızlara benzediğini iddia edebilirim. Orta bölümde turunçgillerin etkisi devam ediyor. Orta kısımda kadınsı sayılabilecek çiçekler karşımıza çıkıyor. Portakal çiçeğinin kendisini daha çok gösterdiğini görüyoruz. Geri planda kremsi ve leziz meyvemsilik ahududu hissiyatı veriyor. Orta kısmı, başlangıcından daha kaliteli ve güzel. Sonlarda kremsi çiçekler, vanilyalı odunsu notalarla harika kapanış yapıyor. Parfümün en güzel bölümünün alt notalar olduğunu düşünüyorum.

Dolce & Gabbana Pour Femme, 2010’lu yılların modern kadın parfüm örneklerinden birisi denebilir. Meyveli-çiçeksi tarafa yakın duruyor. Kalite anlamında birçok meyveli-çiçeksi parfümden iyi yerde duruyor. Özellikle orta kısımdan itibaren cildinize yerleşen kremsi, lezzetli, meyvemsi odunsu yapı sonlarda da devam ediyor. Açıklanan alt notalarında, parfümlerde pek karşılaşmadığımız marşmelov temasından bahsedilmiş. Parfümün genelinde bıktırıcı olmayan tatlılık var ama marşmelovun o yoğun şekerli hissiyatı burada yok denebilir.

Dolce & Gabbana Pour Femme, herkesin rahatlıkla sevebileceği ve kullanabileceği güvenilir kokular ailesine girebilir. Onu kullanıp da nefret edecek kişi sayısı azdır. Kokular evrenine büyük yenilik getirmese de ve tek düze ilerse de onu kullanmak bir şekilde zevk veriyor. Dolce & Gabana’nın erkek parfümü The One For Men’de rastladığım tatlı turunçgiller ve o anlatılmaz narenciye merkezli tutkulu, canlı, pozitif Akdenizli ruh, Pour Femme’de de bulunuyor.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı ortalama seviyelerde ki gün içinde ara ara ortaya çıkan kokusu sizi mutlu etmeye yetiyor. Serin ilkbahar-sonbahar mevsimlerinde kullanılsa fena olmaz. Günlük kullanıma uyabilecek yapısıyla, her daim her ortamda giyilebilir.

Koku Güzelliği:10/7

16 Mart 2021 Salı

Zadig & Voltaire – This is Her (2016)

“1997’de kurulduğundan beri, Zadig & Voltaire dualiteyi keşfetmeye çalıştı. Parisli marka, farklılık aşılamaya çalışmıyor, dengeyi birleştiriyor ve destekliyor. Tarzlar, cinsiyetler veya dönemler arasında ayrım yapmaz; benzersiz ürün yaratmak için hepsini bir araya getiriyor. Bu ikilik, hem kurucu Thierry Gillier’in hem sanat direktörü Cecilia Bönström ile birlikte çalıştığı marka yönetiminde hem de ekip seçiminde görülebilir. İkililik ve eşitlik, markanın iç politikasının ayrılmaz parçasıdır ve Fransız cinsiyet eşitliği endeksinde yüz üzerinden seksen iki puan almasına olanak tanır. Zadig & Voltaire, bu sonucu günlük olarak iyileştirmeye çalışmaktadır.”

Fransa merkezli moda markası Zadig & Voltaire’nin resmi tanıtımının yukarıdaki cümlelerle yapıldığını biliyoruz. Kıyafet ve aksesuar tasarımlarından sonra parfüm alanına da el attılar. 2021 yılının başları itibariyle yirmiden fazla parfüm çıkarttılar. 2016 yılından itibaren parfüm sektörüne daha da ağırlık verdikleri söylenebilir. This is Her, 2016 yılındaki atılımın ilk örneklerindendi.

This is Her, markanın internet sitesinde “Arap yasemini, pembe biber, kestane ve vanilyayı karıştıran şehvetli, özgür ve gösterişli çiçek buketi, temel nota olarak sandal ağacı ile ilişkilendirilen Zadig & Voltaire imzası.” cümlesiyle tanıtılmış. Parfümün ilk saniyelerinde çiçeksi vanilyaya şahit oluyoruz. Açıklanan üst notalarında Arap yasemini ve pembe biber bulunuyor. Body Kouros’un başlangıcını andıran garip açılışından sonra orta bölüme geçiliyor. Orta kısımda kremsi, sütsü vanilyanın ön plana çıktığını görüyoruz. Buradaki vanilya hindistan cevizli sütleri andırıyor. Sonlarda yine vanilya var. Kapanışta vanilyaya misk ve bir parça odunsuluk eşlik ediyor.

This is Her, bir türlü alışamadığım başlangıcından sonra lezzetli vanilya parfümüne dönüşüyor. Buradaki vanilya tatlı ama bıktırıcı şekilde şekerli değil. Modern ve kremsi vanilyayı, zaman zaman Gratis’te satılan ucuz cilt kremlerine ya da adı duyulmamış güneş kremlerine benzettim. Yine açıklanan notalarında kestane bulunuyor. Sonbahar aylarında bol bol kestane tüketen birisi olarak, bu parfümde kestane kokusu olmadığını söyleyebilirim. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan kestanenin, dikenli dış kabuğunun ya da acımsı kokan yaprağını andıran yapısı da yok gibi. Belki de ilk saniyelerdeki vanilyanın yanında tanımlayamadığım koku kestane temasıdır.

This is Her bir kadın parfümüne çok benziyor diye kafa yorarken sanırım buldum. Jil Sander – Sun’a (kadın versiyonu) benzettim o garip vanilyamsı yapısını. Umarım burnum beni yanıltmıyordur.

Sonuç olarak kremsi, hoş, basit, tek düze ve vasat kalitedeki This is Her, parfümler dünyasında kendisine büyük yer edinemeyecek gibime geliyor. Kötü değil ama çok sıra dışı ya da farklı tema sunmuyor. Performans anlamında da iyi yerde durmuyor. Eau de Parfum formunda fakat hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı güçlü değil. Sonbahar-kış döneminde kullanmak iyi fikir.

Kokusunu Michel Almairac, Sidonie Lancesseur gibi tecrübeli iki parfümör tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

15 Ocak 2021 Cuma

David Beckham Homme (2011)

Rihanna, Britney Spears, Paris Hilton, Lady Gaga gibi dünyaca ünlü süper starların artık birer marka haline dönüştüğü dönemi yaşıyoruz. Çoğu ünlünün marka danışmanlık ajanslarıyla çalıştıkları ve isimlerini kullanarak ürünler pazarladığına şahit oluyoruz. Parfüm sektörü de tabii ki bu büyük çarkın merkezinde yer alıyor.

Başarılı futbol kariyeri, medyatik evliliğiyle dünya spor ve magazin basınının en çok ilgi gösterdiği isimlerden David Beckham, parfüm işini oldukça sevmişe benziyor. 2021 yılının başları itibariyle otuzu aşkın David Beckham parfümü raflardaki yerini almış durumda. 2011 yılı çıkışlı David Beckham Homme bir süredir bana kokusal anlamda arkadaşlık ediyor.

David Beckham Homme’nin açılışı ferah turunçgiller ve buruk aromatik otlarla gerçekleşiyor. Turunçgillere eşlik eden biberiye-kekik-fesleğen benzeri aromatik otların ardından orta bölümde büyük değişim olmuyor. Orta kısımda tozlu turunçgillere ferah baharatlar ekleniyor. En göze çarpan baharat tabii ki biber. Sonlarda odunsu tarafa doğru kayıyor. Kapanışta miskin de ağırlığını arttırdığını görüyoruz. Miskli odunsuluk gayet ortalama alt notalar vaat ediyor.

Karşımızda aromatik turunçgilli ve ferah baharatlı basit kompozisyon var. Geri planda temiz hissettiren sabunsuluk ve buruk otsu yapı her daim algılanabiliyor. Parfümün başrolündeyse ferah baharatlar bulunuyor.

Hoş, herkesin sevebileceği, pek derinliği olmayan, erkeksi hissettiren, düz çizgide ilerleyen, kalite anlamında vasata yakın duran, bıktırıcı şekerliliğe rastlanmayan, hayatınızın kokusunu size sunamayacak bir arkadaş izlenimi veriyor. Parfümler dünyasına yeni giriş yapan veya 25 yaş altı genç erkeklerin günlük kullanımda giyebileceği David Beckham Homme’nin uygun fiyatlara satılması olumlu taraflarından birisi.

Kimi kullanıcıların David Beckham Homme’yi Terre d’Hermes’e benzettiklerini görüyorum. Hafiften benzerlik olsa da birebir aynısı değil Terre d’Hermes’in. David Beckham Homme, Terre d’Hermes’in daha biberli ve buruk otsu haline benziyor.

Eau de Toilette formunda, kalıcılığı idare ediyor. Etrafa yayılımı sınırlı. İlkbahar-yaz dönemine daha uygun olacağını düşünüyorum. Kokusunu Pierre Negrin tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

31 Aralık 2020 Perşembe

Lalique – Encre Noire A L’Extreme (2015)

Lalique’nin 2006 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Encre Noire’nin oldukça başarı kazandığını söyleyebiliriz. Yeni nesil modern parfümlerin koku trendleriyle ilgisi olmayan, özgün ve kaliteli Encre Noire, çoğu parfümseverin dolaplarını süslüyor. Encre Noire’nin başarısının ardından devam parfümleri gelmeye başladı. 2015 yılında parfümcülük sektöründe alıştığımız olay gerçekleşti. Asıl parfümün Extreme (çoğu zaman Intense ismi veriliyor) versiyonu Encre Noire A L’Extreme raflardaki yerini aldı.

Lalique’nin internet sitesinde A L’Extreme için şunlar söylenmiş: “Encre Noire A L’Extreme, 2006 çıkışlı ilk Encre Noire’nin koku ifadesini sınırlarına kadar zorlar. Daha güçlü, daha zengin ve daha da şehvetli olan bu kokunun odunsu yoğunluğu, Encre Noire erkeğinin kişiliğinin büyüleyici yeni yanını ortaya koyuyor. Erkeksi ve şehvetli. Zarif ve sofistike. Eşsiz ve baştan çıkarıcı.”

A L’Extreme’in açılışı yüksek kaliteli odunsular ve geri planda bir parça bergamotla gerçekleşiyor. Koyu ve derin sayılabilecek üst notalar kuru ve vetiver kıvamında denebilir. Başlangıcı harika A L’Extreme’in. Orta kısımda ağaçsılığa köksü vetiver ve ıslak-nemli tütsü ekleniyor. Başlangıcıyla benzer gerçekleşen orta bölümü de çok güzel. Sonlarda derin odunsu yapı, tenden ayrılana kadar size eşlik ediyor.

A L’Extreme, dumansı ağaç-vetiver temasını merkeze almış. Bana göre parfümün ana oyuncusu köksü ve nemli vetiver. Hem kullanması ve sevmesi kolay hem kadınlar onu seviyorlar hem ağaçsı tütsü sayesinde erkeksi hem de koyu dumansı tarafıyla oldukça gizemli kokuyor.

Encre Noire’e tabii ki çok benziyor A L’Extreme versiyonu. Klasiğin daha kaliteli ve daha derin hali gibi denebilir A L’Extreme. Encre Noire’deki dumansı koyu-karanlık hava Extreme’de de mevcut. İki parfüm de aristokratik derecede lüks, mesafeli ve soğuk kokuyor. Diğer taraftan dumansılığın etkisiyle mistik ve meditatif de hissettiriyor. Encre Noire serisinde gerçekten iyi iş çıkartıldığı açık. Eğer Encre Noire ile A L’Extreme arasında seçim yapacak olsaydım tercihim tabii ki A L’Extreme olurdu.

Bu nefis parfüm, uygun fiyatlara alınabilecek, piyasadaki en iyi eserlerden birisi. Günümüzün birbirinin benzeri şekerli baharatlı, tonka fasulyeli erkek parfümlerinden tarz-tavır anlamında keskin şekilde ayrılıyor ve kendisine tamamen farklı, erkeksi yol seçiyor.

Eau de Parfum formundaki A L’Extreme’nin kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı ilk patlama dışında güçlü değil. Abisi Encre Noire, EDT olmasına rağmen çok daha güçlü ve saldırgandı. Extreme versiyonu biraz daha yumuşak başlı denebilir. Sonbahar-kış dönemi için daha uygun olacaktır. Kokusunu başarılı parfümör Nathalie Lorson tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8

17 Aralık 2020 Perşembe

Giorgio Armani – Bois d’Encens (2004)

“Çocukken büyükannemle kiliseye gittiğimde duyduğum tütsü kokusunu arıyordum ve o kokuyu yaratmak istedim.” Giorgio Armani’nin Pantelleria’daki çocukluk anıları, Bois d’Encens isimli parfümün hayata geçmesine vesile olmuş. Giorgio Armani’nin internet sitesinde Bois d’Encens’in, 4.000 yıl önce Mısırlılar tarafından yaratılan, dünyadaki bilinen en eski parfüm Kifi’nin gizeminin yeniden doğuşuna vurgu yapması enteresan.

Yine Armani’nin internet sitesinde Bois d’Encens’in mistik ve baştan çıkarıcı olduğu belirtilmiş. Ayrıca serin, keskin ve spritüel koktuğu söylenmiş. Giorgio Armani’nin her gün kullandığı parfüm olarak da adı geçirilmiş. Bois d’Encens’in ilk saniyeleri kuru baharatlarla gerçekleşiyor. Tatlılık bulunmayan biber-karabiber ikilisine, odunsu ana gövde eşlik ediyor. Açılıştaki çam ağacını andıran yüksek kaliteli odunsuluk ve baharatların uyumu muazzam. İlerleyen saatlerde baharatların geriye çekilmesiyle odunsu yapı daha da öne çıkıyor. Reçinemsi, talaşı andıran ağaçsılığa tütsü ekleniyor. Kapanışa kadar tütsü-sedir/çam ağacı benzeri tema devam ediyor.

Bois d’Encens, hemen hemen her dinde (semavi olsun ya da olmasın) uhrevi bir koku olarak anılan tütsüyü merkeze almaya çalışmış. Zaten parfümün isminden tütsü yorumu olduğunu anlıyoruz. Kokunun içine girdiğimizde bizi dinsel mistisizm değil de doğasal törensellik karşılıyor. Bois d’Encens dumansı sayılabilecek tatlı olmayan kuru tütsüye gönderme yaparken, daha çok odunsu-ağaçsı kokmayı başarıyor. Bana kalırsa ana yapı sedir-çam ağacı efekti veren odunsulukta. İkinci başrolde tabii ki tütsü var. Üçüncü öğe ise başlardaki karabiber formu.

Bois d’Encens, mükemmel kalitedeki odunsu-tütsü tarzını baştan sona kadar, büyük değişim göstermeden sürdürüyor. Tekdüze ilerlese de ağaçsılığın ve tütsünün verilişindeki gerçekçilik, onu rahatlıkla sanat eseri katına yükseltiyor. Muhtemelen şimdiye kadar yapılmış en iyi tütsü-ağaç kombinasyonlarından birisine sahip.

Günümüzün modern parfümlerinde bolca kullanılan tatlı-şekerli aroma burada yok. Bu zamansız parfüm, üstlerinden reçineler akan çam ağaçlarıyla dolu ormanının içinde yakılan tütsü gibi kokuyor. Hatta ahşap atölyesinde sağa sola savrulmuş yeni kesilmiş talaş parçaları gibi de hissettiriyor.

Çoğu yorumcu Bois d’Encens’i Comme des Garçons – Avignon-Kyoto gibi tütsü merkezli parfümlere benzetirken, ben Clive Christian – V For Men, Comme des Garçons 2 Man ve üretimi bitirilen harika Gucci erkek parfümü Gucci Pour Homme tarzına yakın buldum.

Bu enfes parfümün ne yazık ki birkaç küçük kusuru var. Eau de Parfum olmasına rağmen performansı çok zayıf. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı oldukça düşük ki, çoğu kişi eleştirisini bu temele dayandırıyor. İkinci olaraksa Luca Turin’in de dediği gibi bir şişesinin fiyatının oldukça yüksek seviyelerde gezinmesi. Her ne kadar Armani Prive serisinin böylesine yüksek fiyatlara satılmasına alışkınız ama 100 ml şişenin 290 dolarlık etiketi, dünya standartları için bile fazlasıyla abartılı denebilir.

Söz Luca Turin’den açılmışken, onun Bois d’Encens ile ilgili yazdığı güzel yorumuna da yer vereyim: “Armani’nin ihtiyata bağlılığı, fanatik bulunabilecek Japon esintili görsel stilini ara sıra kırmaya ihtiyaç duyabilir. Armani Prive serisi ürkütücü şekilde pahalı, zarifçe siyahla kutulanmış, şaşırtacak biçimde hafif ahşap kutularda ve genellikle Bois d’Ences (buhur-tütsü kompozisyonu) haricinde fiyatlarını hak etmiyorlar. Buhuru, kabe samanı gibi koklanacak bir hareketli hedef gibi bulurum. Bazen Nice’deki Rus Ortodoks kilisesinin akşam ayinlerine katılırdım. Dünyadaki en iyi korolardan biri gözlerden uzak şarkı söyler ve müzik tıpkı dışarıda melodik bir şekilde yağan kar gibi birleştirici bir iskan oluşturur. Burası, kişiye, tütsüyü derece derece hissettirir, düşük konsantrasyonda kendine özgü kurulukta ve dumanlı bir histen (girişte, II. Aleksander’ın oğlunun sergilendiği kartpostalların yanında) kirli, yanık limon özelliği katar. Metropolit önünüzde durur ve mağrur bir şekilde buhurdanlığı size doğru sallayarak, içinizde, oraya kadar getirdiğiniz şeytanlarınızı uzaklaştırır. Gerçekte, Bois d’Ences asla iki kere aynı kokmaz; bazen bir kış havası gibi temiz, bazen rahatsız edici biçimde hayvani olabilir. Eğer Bois d’Ences’ı fiyatını karşılayabilecekseniz satın alın çünkü hiç bir şey onun gibi olamaz.”

Sonbahar-kış dönemine uygun olabilecek kokusunu Michel Almairac tasarlamış. Bois d’Encens’in, 2006 yılında “en iyi erkek niş parfümü” dalında ödül aldığını küçük bir not olarak ekleyeyim.

Koku Güzelliği:10/8.5

17 Kasım 2020 Salı

Carolina Herrera – CH (2007)

Carolina Herrera’nın ilk defa 2007 yılında raflara çıkarttığı kadın parfümünün adı CH’ydi ve kırmızı deriyle benzenmiş şık şişesiyle ilgi çekmeyi başarıyordu. 2009 yılında erkek versiyonu CH Men çıktı. 2020 yılı itibariyle otuza yaklaştı CH isimli devam parfümleri. Bu tür serilerin her zaman en ilgi çekici parfümü ilk kokudur ve CH’nin 2007 çıkışlı kadın parfümünü kullanıyorum bir süredir.

Carolina Herrera’nın internet sitesinde CH, çiçeksi olarak sınıflandırılmış ve tanıtımında beş tema öne çıkarılmış: Paçuli, gül, bergamot, greyfurt ve yasemin. CH’nin ilk saniyeleri ferah sayılabilecek şekerli modern turunçgillerle gerçekleşiyor. Meyvemsi başlangıçta greyfurt ve bergamot tabii ki önemli yer tutuyor. Hoş, tanıdık ve leziz üst kısımdan sonra orta bölüme geçiliyor. Burada çiçeksiliğin arttığını ve paralel olarak kadınsı hissiyatın ağır bastığı söylenebilir. Yaseminin rahatsız edici baskınlığı orta kısmın hafiften metalik yapaylıkta gerçekleşmesini sağlıyor. Yüksek kaliteli olmayan orta bölümden sonra kapanışta odunsu-deri öne çıkıyor. Ne yazık ki alt notalar da doğallıktan ve yüksek kaliteden uzak gerçekleşiyor.

CH, üst-orta kısımda meyveli çiçeksi tarafa yakın dururken, kapanışta odunsu paçuli temasına evriliyor. Onu yeni nesil feminen-yapay-kadifemsi-çarpıcı kadın parfümleri segmentine dahil edebiliriz. CH, kontrollü steril yapaylığı, modern tatlılıkla birleştiriyor.

Carolina Herrera’nın internet sitesinde alt notalarda paçuliyle birlikte pralin dikkatimi çekiyor. Parfüme çikolatamsı hissiyat vermesini beklediğim pralinin paçuliyle birleşimi tabii ki ünlü Mugler – Angel çağrışımı yapıyor. Uygulamada, CH’nin Angel’a büyük benzerliği bulunmuyor. Carolina Herrera’nın Angel’ı taklit etmek isteyeceğini sanmasam da resmi olarak açıklanan notalarda Angel esinlenmesi var gibi.

Sonuç olarak CH, biraz dağınık, kalite anlamında iyi yerde durmayan, baş ağrısı yapmaya müsait, parfümler dünyasında fazla söyleyecek sözü olmayan arkadaşlardan birisi olarak değerlendirilebilir. CH, büyük beklentim olan parfümlerden değildi ve hayal kırıklığına uğramamış olmak da benim için yeterli.

Çoğu kadın parfümünün aksine Eau de Toilette formuna sahip. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında. Sonbahar-kış dönemi parfümü olduğu açık. Günlük kullanımdan ziyade akşam dışarı çıkmalarına uyum sağlayabilir.

CH’yi Olivier Cresp ve Rosendo Mateu birlikte tasarlamışlar.

Koku Güzelliği:10/5

30 Ağustos 2020 Pazar

Creed – Aventus (2010)

Aventus’u anlama ve tanımlama çabalarımda artık sona gelmek istiyorum. Yıllar içerisinde iki defa hakkında yazı yazmamı sağlayan Aventus’un artık final yazısını kaleme almanın zamanı geldi. 2011 yılında Creed tarafından tanıtılan ve kısa sürede dünya çapında büyük yankı uyandıran Aventus isimli erkek parfümü, marka tarihinin en çok satan kokusu haline geldi. Birçok benzeri üretildi ve niş parfüm dünyasının popüler yıldızı denebilir. Creed’in bile Aventus’un böylesine büyük başarı yakalayacağını beklemediğini varsaymak yerinde olabilir.

Creed’in internet sitesinde Aventus’un gücü ve başarıyı kutlayan tarihi bir imparatorun dramatik yaşamından ilham aldığı belirtiliyor. Her ne kadar isim vermese de açık kaynaklardan Aventus’un Napolyon Bonapart’tan esinlendiğini biliyoruz. Aventus isminin “rüzgardan” kelimesinden türetilerek bulunduğu ve Aventus erkeğini her zaman sırtını başarı rüzgarlarına dayayarak dört nala koşan bir adam olarak tanımladığını görüyoruz. Ayrıca iyi yaşanmış bir hayatın tadını çıkaran bireyler için sofistike karışım olduğu da öne sürülmüş.

Aventus’un ilk saniyeleri ananas, elma ve tozlu yapraksılıkla gerçekleşiyor. Hafiften metalik ve ekşi meyvelerin (ananas ve elma) lezzetli, ferah, dumansı ve pürüzsüz olduğu söylenebilir. Bir parça bergamotun eşlik ettiği ilk saniyeler lezzetli ananasın önderliğinde geçiliyor. Orta bölümde mayhoş ananasın izleri devam ediyor. Orta notalarda parfümü böylesine ilginç ve sevilen yapan huş ağacı bizi karşılıyor. Dumansı ve ağaçsı davranan huş ağacıyla ananasın karışımı orta kısmı domine ediyor.  Orta notalarda gerilerden azıcık tütsü de algılıyorum. Açıklanan resmi orta notalarında pembe meyveler, paçuli ve yasemin görünüyor fakat hafiften plastiğimsi ağaçsılık daha etkili. Sonlarda görünüm pek değişmiyor. Odunsu ananas kapanışta da devam ediyor. Deriyi andıran odunsuluk sonlarda öne çıkıyor.

Aventus’un kokusal çözümlemesi uzun uzadıya yapılmayacak kadar basit. Ana yapı ekşi meyveler ve odunsulardan oluşuyor. Başlangıçtaki canlı ve dinamik ananas-elma ikilisinin orta kısımda huş ağacıyla dengelenmesiyle Aventus’un anlatması zor ilginç kokusu ortaya çıkıyor. Ağaçsılık kimi zaman dumansı hissiyat veriyor fakat asla karanlık ya da koyu kokmuyor. Aventus gayet açık, basit, düz, derinliğe sahip olmayan bir parfüm. Diğer taraftan da büyük kitlelerin sevmesi için tasarlanmış, kimi zaman ucuz hissettiren, temiz, canlı, genele hitap eden, kadınların çok sevdiği forma sahip bir eser. Hem bu kadar basit ve mütevazi olup, hem de nasıl böylesine büyük fenomen haline geldi, anlaması zor.

Hayatın çoğu anında olduğu gibi nedenlerin peşinde koşmaktansa Aventus gibi popüler parfümü olduğu gibi kabul etmeliyiz sanırım. Creed markasının oldukça yüksek fiyatlara satılan parfümlerini düşününce, Aventus’un 100 ml.’sinin 435 dolar gibi akıl almaz rakama satılması normal gelebilir fakat bu parfümün böylesine uçuk rakamları hak edip, etmediği daha uzun yıllar tartışılacaktır.

Sonuç olarak 2010’lu yılların bol şekerli ve baharatlı erkek parfümlerinden ayrılan, yapaylığa rastlanmayan fakat doğal/gerçekçi de olmayan, kimilerinin marketlerde satılan ananas sularına benzettiği metalik meyvemsi kokusuyla Aventus’a eskisi kadar sinir olmuyorum ama ona aşık olanları da anlayamıyorum. Evet, herkesin istediği parfüme aşık olma özgürlüğü var ama vasatizmin sınırlarında dolaşan Aventus’un kolay kullanılabilir, konforlu ve güvenli koktuğunun da hakkını vermek istiyorum. Onu koklayıp nefret edecek çok fazla kişi çıkmayacaktır. Hele ki kadınların Aventus’a bayılmalarını nasıl açıklayabiliriz hiçbir fikrim yok.

Aventus ve daha genel olarak Creed’in parfümlerindeki batch kodu olayını çoğumuz biliyoruz. Aventus’un bir sürü batch kodlu versiyonu var ve benim denediğim efsane Aventus batch’lerinden Z01 idi. Bu ünlü batch’te ananasla deriyi andıran dumansı ağaçsılık hoş dengede vermiş. Özellikle sonları oldukça deri-odunsu davranıyor.

Kokusu altıncı nesil Creed baş parfümörü Olivier Creed ve oğlu Erwin tarafından tasarlanmış. Erkek parfümü olsa da uniseks olarak rahatlıkla kullanılabilir. Günlük kıyafetlere, spor sonrasına, deniz kenarına ve yaz akşamlarının uzun partilerinde kullanmak için doğru seçim olabilir. Çok soğuk kış günleri dışında her mevsime uyum sağlayabilir.

Eau de Parfum formundaki Aventus’un kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı yüksek sayılmaz.

Koku Güzelliği:10/7

2 Temmuz 2020 Perşembe

Blend Oud - Tupai Love (2019)

Tupai, Büyük Okyanus’ta bulunuyor ve Fransa’ya bağlı adalar topluluğu Fransız Polinezyası’nda yer alıyor. Ada hatta küçük bir mercan adası olan Tupai’nin son yıllarda evlenmek için gelen çiftler tarafından tercih edildiğini öğreniyoruz. Okyanusun ortasındaki bu minicik mercan adası, İtalya merkezli yeni sayılabilecek niş parfümevi Blend Oud’a ilham vermiş.

Blend Oud’un Voyage koleksiyonuna ait Tupai Love, kendi internet sayfasında çiçeksi olarak sınıflandırılmış. Açıklanan notalarında iris, artemisya, yasemin, karabiber ve elemi gibi birbirinden oldukça farklı öğelerden bahsedilmiş. Tupai Love’un açılışı plastiğimsi odunsularla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında turunçgiller ve yasemin görünüyor ama durum pek öyle değil. Plastiğimsi garip öd veya sedir ağacını andıran yapıdan sonra orta kısma geçiliyor. İlk yarım saatten sonra iris çiçeği kendisini göstermeye başlıyor. Arka plandaki plastiğimsi odunsuluk devam ederken, ufak çaplı karabiber algılanıyor. Orta bölümde Arabik olmayan gül de bulunuyor. Orta notalarda artemisyadan bahsedilmiş ama pek algılayamadım. Sonlarda büyük değişim yok. Odunsulara eşlik eden vanilyayla birlikte misk etkili denebilir.

Tupai Love, Blend Oud’un da dediği gibi çiçeksi bir parfüm. Şekerli çiçeksilerden sonra en güçlü aktör odunsular ve reçinemsilik. Buradaki çiçekler kadınsı beyaz-sarı çiçekler kıvamında değil. Unisekse yakın odunsuların egemenliğindeki çiçekler kaliteli ve tanıdık, diğer taraftan steril/kontrollü yapaylığa sahip. Başlangıçtan sona kadar tanıdık kokular burnunuza geliyor hatta bazen meyveler de bulunuyor mu diye düşünmedim değil.

Tupai Love, ilhamını tropikal mercan adasından almış fakat kokusu ferah, okyanus, iyotlu deniz veya hindistan cevizi temalarını barındırmıyor. Hafiften sıcak ve egzotik kokuyor ne tam turunçgilli ne baharatlı ne de meyveli. İlk kullanımda biraz yadırgıyorsunuz, ilerleyen günlerde alışabiliyorsunuz. Yine de ona aşık olduğumu hiç sanmıyorum.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı ortalamanın biraz altında diyebilirim. Serin günlerin kokusu bence. Günlük kullanıma uyabileceğini düşünüyorum. Hem erkekler hem de kadınlar rahatlıkla kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/6

9 Mayıs 2020 Cumartesi

Perris Monte Carlo – Bois d’Oud (2012)

Perris Monte Carlo’nun 2012 yılı çıkışlı parfümü Bois d’Oud, markanın Gold Collection serisinin üyesi. Gold serisinin ağırlıklı olarak Ortadoğu coğrafyasına hitap eden parfümlerden oluştuğu söylenebilir. Bois d’Oud’un isminden anlaşılacağı üzere Arap-Ortadoğu bölgesinin sevilen içeriği öd ağacı temasını öne çıkarttığını görüyoruz.

Perris Monte Carlo, parfümü Bois d’Oud’un tanıtımında baharat, öd ağacı ve odunsu temaları merkeze almış. İkinci olarak safran, kimyon, papirüs, vanilya ve misk notalarına değinilmiş.

Bois d’Oud’un açılışı koyu ve plastiğimsi odunsulukla gerçekleşiyor. Üst notalarında süeti çağrıştıran lastiğimsi odunsuluk, öd ağacından ziyade farklı tipte odunsuluğa yakın duruyor. Orta kısma geçildiğinde plastiğimsi odunsuluk devam ediyor. Orta bölümde tatlı meyveler ve sıcak baharatlar (ağırlık tarçında) kompozisyona dahil oluyor. Mürdüm eriğini çağrıştıran ve ferah olmayan karanlık meyvemsilik, kapanışta hafiften hissediliyor. Bois d’Oud, son bölümde lezzetli vanilya ve miskle kapanıyor.

“Eğer bir tüccar olsaydım, sadece öd parfümlerinin ticaretini yapardım. Yaptığım ticaretten kar etmemiş olsam bile, öd ağacının sansasyonel kokusundan faydalanırdım.” Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Bois d’Oud sayfasında bu yazı dikkatimizi çekiyor. Perris markası, en değerli kokusal içeriklerden öd ağacına övgüsünü böyle özetlemiş. Oysa Bois d’Oud’un safkan öd temalı olduğunu söylemek mümkün mü?

Bois d’Oud’un omurgasını, sedir ağacı veya öd ağacının oluşturduğunu düşünmüyorum. Tik veya abanoz ağacını çağrıştıran üst ve orta kısımdaki odunsuluk, plastiğimsi derimsi yapıyla birlikte verilmiş. Buradaki süetimsi ve yapaylık sınırındaki hissiyat bir parça Bulgari – Black’taki yeni bisiklet lastiği kokusuna yakın diyebilirim. Hatta biraz zorlarsak Parfum d’Empire’nin Cuir Ottoman’ına uzaktan benzetilebilir. Hafiften Tuscan Leather’daki deri ceket tarzına göz kırpmaya çalışan süet-deri kullanımından bahsetsem hata mı ederim? Üst ve orta kısımdaki odunsuluk, çam ormanı hissiyatı vermiyor. Ana tema reçinemsi-yeşil de davranmıyor. Orta bölümde sıcak baharatlar ve erik-şeftali benzeri yapıyı boyunduruğuna alan odunsuluk, alıştığımız tarzda öd ağacı algısı yaratmıyor. Eğer bu parfümün isminde Oud olmasaydı ve öyle koklasaydım, onun içerisinde öd ağacı olduğu aklıma gelmezdi.

Niş markalar bizi hangi tür öd kullanımına alıştırdı? Ağır, bıktırıcı, ilacımsı, ecza deposu gibi kokan acımsı-buruk öd ağacına alıştığım için, Bois d’Oud’un da benzer kokacağını düşünmüştüm. Kullanım döneminde bu tür yapıyla karşılaşmadım. Öd temasının ikinci planda olduğunu bile düşünüyorum. Meyvemsilik olgun-leziz erikle sağlanmış fakat meyveler öne çıkmaya çalışırken, bir taraftan hep paçasından geri çekilip, uysal çocuk olması isteniyor adeta. Bazı kullanıcıların buradaki meyvemsiliği Tom Ford’un Plum Japonais’ine benzetmesini makul karşılıyorum. Bois d’Oud’un kokusunu muhakkak bir şeye benzeteceksem, Bulgari Black-Plum Japonais-Cuir Ottoman üçlüsünün kimi notalarının karışımı olarak zihnimde oturtmaya çalışıyorum.

Eau de Parfum formunda olduğunu belirteyim. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı yüksek olmadı tenimde. Etrafa saldıran yoğunluk beklerken, tenimde ilginç şekilde çekingen kaldı. Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Bois d’Oud için herhangi cinsiyet ayrımı yapılmadığı için uniseks olarak değerlendirebiliriz. İçeriğindeki odunsuluğun oranının yüksek olmasından dolayı erkek kullanımına yakın durduğunu düşünüyorum. Sonbahar-kış döneminde kullanmak iyi sonuç verecektir.

Koku Güzelliği:10/6.5

26 Nisan 2020 Pazar

Gucci – Envy For Men (1998)

1994-2004 yılları, Gucci’nin Tom Ford dönemi olarak nitelendirilebilir. 1990’lı yıllarda adeta iflasın eşiğine gelen Gucci’nin yaratıcı direktörü olarak göreve başladığında Tom Ford, Gucci markasını ayağa kaldırdı. Farklı kıyafet tasarım diliyle Gucci’ye hayat veren Tom Ford, güçlü reklam kampanyalarıyla markanın satışlarını kısa sürede neredeyse ikiye katladı. 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde iflasın eşiğindeki Gucci’yi, 4 Milyar dolarlık devasa küresel şirkete çevirdi. 2004 yılında Gucci’den ayrıldığındaysa Gucci 10 milyar dolar değerinde bir deve dönüşmüştü.

Tom Ford’un eli Gucci’de sadece kıyafet tasarımına değmedi. Parfüm birimini de elden geçiren Tom Ford, 1998 yılında Envy For Men isimli esere onay verdi. Gucci’nin 1998 çıkışlı Envy For Men’i ve 2003 çıkışlı Gucci Pour Homme’si bu yüzden Tom Ford dönemi parfümler olarak biliniyor. Gerçi Gucci bu iki harika parfümün üretimini bitirerek, parfümseverlerden büyük tepki aldı ama kararından geri dönmedi ne yazık ki.

Erkek parfümü meraklılarının özlemle yıllardır yad ettikleri iki Gucci parfümünden Envy For Men’i uzun zaman önce kullanmış ve sevmiştim. Aradan geçen yıllar, Envy For Men’i kaderin hoş sürprizlerinden birisi olarak karşıma tekrardan çıkardı. Artık bulunması dünyada bile imkansıza yakın ünlü Envy For Men, bileklerimi süslüyor bir süredir.

Parfümün açılışı kuru baharatlar ve bir parça tütsüyle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında kırmızı biber ve zencefil var ki, bu iki kokudan zencefil daha önde diyebilirim. Zencefilin yanında karanfil de algılıyorum. Başlangıcı harika. Orta kısma geçildiğinde baharatlı yanı devam ediyor. Orta bölümde baharatlara tütün, yeşil lavanta ve yeşil otsular ekleniyor. Odunsu geri plan orta notalarda da devam ediyor. Son bölümde şekerli olmayan şık vanilya ve sedir ağacı bulunuyor.

Henüz ilk saniyelerde yeniden çok tanıdık bir dostun ziyaretime geldiği hissini yaşadım. Ne kadar da özlemişim kokusunu… Dumansı tütsü, enfes kalitedeki zencefil, karanfil ve biber, erkeksi tavır ve şekerli olmayan sedir ağacıyla, lavantanın ağırlığına boğulmamış otsu yeşil karakter (sıvısının yeşil olmasına dikkat!) Envy For Men’in ana konseptini oluşturuyor. Zengin ve katmanlı denebilir. Üst-orta-alt nota ayrımları takip edilebiliyor. Ağır, bıktırıcı veya karanlık kokmuyor.

Envy For Men ne 1990’lı yılların köhne erkeksi parfümlerini çağrıştırıyor ne de 2000’li yıllardan sonra üretilen birbirinin aynısı şeker bombası baharatlı, tonka fasulyeli, bıktırıcı vanilyalı piyasa işi çöp erkek kokularını andırıyor. Envy For Men, şık, yeterince erkeksi, tatlılığı gayet iyi ayarlanmış, kuruluğa yakın, orta kısımdaki sedir ağacının zaman zaman metalik hissiyat vermesi dışında yapaylığa yer verilmeyen bir eser. Benzerine rastlamadığım bu koku formu, muhtemelen kadınlardan da övgü alacaktır. Takım elbiseye uyabilecek kadar elegant ve olgun, aynı zamanda günlük kullanıma uyum sağlayabilecek kadar güncel ve genel beğeniye yakın denebilir.

Envy For Men, şaheser olmayabilir fakat Gucci’nin 2005 yılından sonra piyasaya sürdüğü erkek parfümlerinin çoğundan 2-3 gömlek üstün bir eser. Hem kalite, hem özgünlük, hem de çarpıcı-şık tarzıyla üretiminin bitirilmesini hak etmediği bir gerçek.

EDT formundaki Envy For Men’in tasarımcısı bazı yerlerde Daniela Andrier olarak geçiyor. Sonbahar-kış dönemine uyacaktır. Kalıcılığı gayet iyi fakat etrafa yayılımı ilk güçlü patlama dışında yüksek değil.

Koku Güzelliği:10/8

10 Ekim 2019 Perşembe

Calvin Klein – IN2U For Him (2007)

2007 yılının başlarında, Calvin Klein’in New York ofisinde, markanın ikonik-Grunge fenomeni CK One kadar popüler olması düşünülen bir parfüm fikri üzerinde çalışılıyordu ve hatta sona gelinmişti. Calvin Klein ve Coty’nin yöneticileri aynı masanın başında parfümün hitap edeceği kesimi belirlemişti bile: Teknoseksüller! İsmi küçük bir kelime oyunuyla IN2U (In to you) olarak belirlenen yeni parfümlerinde X nesli gençliği hedefleniyordu ve parfümün reklam klibinde aktör Kevin Zegers ve model Freja Beha Erichsen rol almıştı. 2007 yılındaki birçok moda dergisinde reklam kampanyalarına sıkça yer verildi. Benim her nedense armuda benzettiğim şişe tasarımı Stephen Burks’e ait olan IN2U’nun dönemin endüstriyel plastik kalıplarına benzeyen dış yüzeyi ilk başta kalitesiz hissiyat verse de insanoğlu neye alışmıyor ki?

Küresel reklam kampanyasında “seks” ve “bugünün modern parfümü” kavramlarına yoğunlaşan Calvin Klein’in pazarlama birimi, fiziksel olarak cesur ancak duygusal yönünü koruyan, bilgisayarları birincil iletişim aracı olarak gören gençlere satmayı düşünüyordu IN2U parfümünü. 2007 yılında Coty’nin global pazarlama başkan yardımcısı Lori Singer’in, dönemin genç neslini “Eskisine göre daha az marka sadakatleri var. Kendilerinin büyük şirketlerce pazar olarak görülmesini istemiyorlar. Kendilerinden önceki nesle göre daha güçlüler ve daha az şok edilebilirler. Onlar dünyadaki herşeyin derhal olmasını istiyor” böylece tanımlaması üzerine IN2U parfümlerinin stratejilerini oluşturmuşlar.

2007 yılında hem erkek hem de kadın versiyonu piyasaya sürülerek başlanan IN2U serüveni, bugün limitli üretim ve devam parfümleriyle on kokuluk serüvene dönüşmüş durumda. Aromatik fujer olarak sınıflandırılabilecek IN2U’nun erkek versiyonuyla birlikteyim bir süredir. Parfümün açılışının ferah ve hoş meyvemsilikle gerçekleştiğini söyleyebilirim. Limon ve turunçgillerin üst notalardaki etkinliği ilgimi çekti. Orta kısımda lezzetli meyvemsilik devam ederken sürpriz karşılıyor bizi. Kakao, orta bölümde verilmiş ama kahve ya da çikolata gibi kokmuyor orta kısım. Açıklanan notalarında yine değişik bir tema var: Domates yaprağı. Orta bölümde gerçekten de domatesi andıran garip bir koku var ki çözemedim.  Orta kısmın sonlarında plastiğimsi vetiver de ekleniyor partiye. Kapanışta yapaylık sınırındaki vetivere yine plastiğimsi, deriye benzeyen sedir ağacı destek veriyor. Odunsu denebilecek son kısım, yüksek kaliteli değil.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. IN2U For Him, genel hatlarıyla aromatik, meyvemsi, deriyi andıran odunsu bir parfüm. Yumuşak, başlangıcı dışında çok ferah sayılamayacak, kullanımı kolay, köşeli tarafları olmayan, kalite anlamında harikalar yaratamayan yapıya sahip. Yeni nesil genç erkek/delikanlı parfümü kulvarına yönelik, başlangıç seviyesindeki kullanıcılara göz kırpan, fiyat anlamında da rakiplerine göre daha ulaşılabilir durumda olan bir kardeşimiz IN2U For Him.

Onun hakkında söylenen “ne iyi ne de kötü kokuyor” tavrına yakınım. Kimi platformlarda fazlaca ve abartılı şekilde eleştirilse de onun amacı dünyayı değiştirmek değil zaten. Basit ve hoş koksun, biraz tatlılık barındırsın, sonlardaki sedir ağacını da popüler/vasat parfümlerinkine benzer versin olarak özetlenebilecek IN2U For Him, kendisine verilen görevi yerine getirmeye çalışadursun, benim için tabii ki başarısıza daha yakın konumda diyebilirim.

Yine şikayet edilen konulardan birisi IN2U For Him’in performansının düşüklüğü. Aslına bakılırsa kalıcılığı fena değil. Bir Calvin Klein EDT’sinden mucize beklememek gerekiyor. Etrafa yayılımı düşük denebilir. Yumuşak ve aromatik yapısına bakarak sıcak ilkbahar günlerinde kullanmak fena olmaz.

Kokusunun tasarımını Carlos Benaim, Bruno Jovanovic, Loc Dong ve Jean-Marc Chaillan birlikte yapmış. Dört ünlü parfümörün birleşip, bu kadar ortalama bir parfüm yapması da ayrıca enteresan olmuş.

Koku Güzelliği:10/6

30 Eylül 2019 Pazartesi

Vertus – 1001 (2015)

Vertus’un 2015 yılı çıkışlı ilk parfümlerindendi 1001. İsminin ilk önce neden 1001 olduğunu kavrayamamıştım. İlerleyen zamanlarda parfümün doğu masallarının en ünlüsü 1001 gece masallarına atıfta bulunduğunu nihayet anladım. Mısır, Hint, Arap, Mezopotamya ve İran masallarının birleşimiyle oluşan 1001 gece masallarının 8. yüzyıldan günümüze geldiği söyleniyor.

Vertus’un Arap ve Ortadoğu kültürüne öykünen parfümü 1001’in resmi tanıtımlarında da bu etki görülüyor: “1001 gece masalının büyüsü, mimoza ve karanfilin dokunuşuyla kendi hikayesini en derine yazar. Sandal ağacıyla harmanlanan karakter, tüm egemenliği devralır. Tarçın ve menekşenin baş döndürücü aşkı”.

1001’in açılışı ferah olmayan tatlı meyveler, anason benzeri yapı ve baharatlarla gerçekleşiyor. Başlangıcı zengin, benzersiz, ilginç ve kafa karıştırıcı denebilir. Fena değil üst notaları. Orta kısımda meyvemsilik geri plana geçerken baharatlı taraf öne çıkıyor. Sıcak sayılabilecek baharatlardan algılayabildiklerim karanfil, kakule ve tarçın. Orta bölümde lezzetli ve modern baharatların izini sürmeye devam ediyoruz. Orta kısmın sonlarında egzotik olmayan amber kokuyu farklı yöne doğru çeviriyor. Kapanışta sandal ağacının etkili olduğu söylenebilir.

Yine bir Vertus parfümü ve yine kafam karışık. 1001, Arap-Ortadoğu aksına yakın olmayan oryantal gibi davranıyor. 1001’in genel tavrının meyveli-baharatlı amber-sandal ağacı kombosu olduğunu iddia etmek için sebeplerim var. Başlangıçtaki kategorize edilmesi zor meyveler ferah turunçgil gibi değil. Onun meyvemsiliği anason-mentol destekli mayhoş meyvemsiliği çağrıştırıyor. Orta kısımdaki baharatların mahiyeti neyse ki daha anlaşılabilir ve dünyasal. Amberin bu tür kullanımını seviyorum ve neredeyse şekerli meşe yosunu kapanışta küçük bir nostalji yaşamama sebep oluyor.

1001, ilhamını masallardan, büyülü hikayelerden, doğunun gizemli ruhundan alıyor. Parfümün genelinde koyu ve karanlık yapı bulunmuyor fakat baştan sona dumansılık algılanabiliyor. Orta kısımda karşıma çıkan safranı zihnim bir şekilde geri plana atıp, diğer notalara odaklanmaya çalıştı. Karanfil ve tarçının harika etkisini ön plana çıkardı bilinçaltım. Meşe yosununun ise böylesine şekerli verilmesine biraz bozuldum çünkü onu kuru ve köksü seviyor benim gibi eski tüfekler.

Anlıyoruz ki modern dünyaya, güncel temaya ait olan 1001 deneyi, kalite anlamında fena iş çıkarmıyor, koku güzelliği bakımından iyi yerde duruyor, sizi kendisine aşık edecek kadar numara sergileyemiyor. Yine de benzerine rastlamadığım bu sıcak baharatlı, dumansı meyveli oryantalin çabasını anlamlı buluyorum. Vertus’un bahsettiği gibi, 1001’in “zarif, görkemli, hipnotik, odunsu çiçek kokusu” olduğu tezine saygı duyuyorum.

Uniseks olarak pazara sunulan 1001 hem erkek hem de kadınların kullanabileceği hoş bir dengede duruyor. Serin havaları sevebilecek yapısı, makul kullanılırsa ılık yaz akşamlarına da uyum sağlayabilir. EDP formundaki konsantrasyonu kalıcılık bağlamında sizi üzmüyor, ilk patlama dışında tene yakın kalıyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

25 Eylül 2019 Çarşamba

Giorgio Armani – Acqua di Gio Absolu (2018)

Erkek parfümleri tarihinin en meşhur modern klasiği Acqua di Gio, yirmi yaşını devirmesine rağmen hala bize küçük numaralar yapmaya devam ediyor. Acqua di Gio serisi Essenza ve Profumo ile derinlik kazanırken, 2018 yılında sahneye Absolu çıktı. Odunsu-deniz temasına yönelik olarak tanıtımı yapılan Absolu’da meyveler ve paçuli de vurgulanmış. Erkeksi ve sofistike verildiği iddia edilen deniz kokusuyla paçuli ve odunsuların karışımından söz edilmiş.

Giorgio Armani’nin internet sitesinde sıcak ve tensel olarak nitelendirilen Absolu, klasik Acqua di Gio’nun cesur yorumu olarak öne çıkarılmaya çalışılmış ve rafine erkeklere uygunluğu üzerinde durulmuş. Ayrıca ilk Acqua di Gio’yu yaratan parfümör Alberto Morillas, devam parfümü Absolu’yu da tasarlamış. Bu anlamda Giorgio Armani hoş bir devamlılık durumuna imza atmış.

Absolu’nun açılışı ferah ve canlı turunçgillerle gerçekleşiyor. Modern ve tatlı narenciyelerden limon, bergamot ve greyfurt ayırt edebildiklerim. Açıklanan notalarında elma ve armut bulunuyor. Başlangıçtaki tatlılığın armuttan geldiğini varsayabiliriz. Üst notaları fena değil. Orta bölüme ilerledikçe turunçgilli yapının devam ettiğini görüyoruz. Orta kısımda parfümün ana omurgasını oluşturan deniz temasının karşımıza çıktığına şahit oluyoruz. Bu andan itibaren biraz daha tatlılığın arttığını görüyorum. Tatlılığı muhtemelen tonka fasulyesi veriyor. Sonlarda turunçgilli deniz esintisine odunsu notalar ekleniyor. Kapanışı klasik modern odunsuluğu çağrıştırıyor ama yine de hoş diyebilirim.

Absolu’nun nasıl koktuğuna dair yukarıda verdiğim tanımı biraz daha genişleteyim: Tatlı turunçgilli, şekerli sucul, tonka fasulyeli sedir ağacı. Absolu, lezzetli turunçgillerle başlayıp, fazlaca tatlılaşan sucul parfüm tarafına yakın duruyor. Aromatik otlar, meyveler (armut ve elma), sardunya ve diğerleri ikinci planda kalmayı usulca kabulleniyorlar.

Absolu, ferah ve basit yaz parfümü karakterine sahip. Onun içindir ki yüksek kalite veya çok katmanlı yapı beklemek abartılı olacaktır. Absolu, Alberto Morillas gibi ustanın elinden çıktığını hissettiriyor ve hoş kokuyor. Günlük kullanım için ideal ama aynı zamanda büyük kitlelere hitap eden vasat koku formu sunduğunu da aklınızdan çıkarmayın. Anladığım kadarıyla Absolu’nun yaklaşımı “Sanat halk içindir”.

Kötü parfüm değil Absolu ama bir şişesini almaya değer mi emin değilim. Sıradışı, farklı ya da yaratıcı tarafı bulunmuyor. Diğer şekerli, sucul rakiplerine benziyor. Aklıma ilk gelen Versace Pour Homme oldu. Hatırladığım kadarıyla Versace Pour Homme, hemen hemen Absolu’nun vermeye çalıştığı temanın üzerinde yükseliyordu. Yeni nesil fenomenlerden Invictus’u da andırıyor Absolu.

Bir önemli durumdan daha bahsedeyim son olarak. Bu tür devam parfümleri genellikle ilk esere kokusal olarak benzer. Absolu ilginç şekilde Acqua di Gio’nun -benim için- süper itici kokusundan oldukça farklı ve adeta başlı başına yeni deneme gibi. Evet, abisi Acqua di Gio’nun ferah ve deniz esintili tarafına fikren öykünmüş ama kokusal olarak çok büyük benzerlik yok neyse ki. Bu haliyle klasik Acqua di Gio’dan daha kullanılası buldum Absolu’yu.

Parfümün ilginç taraflarından biriyse EDP formunda olması. Ana akım bir markanın EDP formunda erkekler için yaz parfümü piyasaya sürmesine sık rastlamıyoruz. Performansı beklediğimden iyi çıktı. Kalıcılığı hem ten hem de kıyafette iyi. Etrafa yayılımı ortalama seviyelerde. Genç-yaşlı herkesin kullanabileceği, kadınların da sevebileceği, rahat, taze, ferah, modern ve serin Absolu, deniz kenarında, ılık yaz akşamlarında, plaj partilerinde ve sahillerdeki tekne gezintilerinde memnuniyetle size eşlik edecektir.

Koku Güzelliği:10/6

10 Eylül 2019 Salı

Lalique – Eau de Lalique (2003)

İlginç ve yüksek kaliteli parfümleriyle kokuseverlerin daima ilgisini çeken mücevherat markası Lalique’in seksen civarında esere sahip olması bu işe ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Bvlgari ile birlikte parfümeri sektörüne en çok yatırım yapan markalardan olan Lalique’nin fazla bilinmeyen, geri planda kalmış bir kokusuna rastladım geçtiğimiz günlerde. Lalique’nin Eau de Lalique isimli parfümünün olduğunu bile bilmezken, tabii merak ettim bu uniseks arkadaşı.

Lalique’in internet sitesinde Eau de Lalique ile ilgili hiç bilgi olmamasını ve parfümün bulunmasının zorluğuna bakarak, üretiminin sonlandırıldığını düşünebiliriz. Çeşitli parfüm platformlarında oldukça övgüler alan Eau de Lalique’ye yakından bakalım istedim.

Parfümün açılışı ferah ve kaliteli turunçgillerle gerçekleşiyor. Klasik ve modern limon-portakal-bergamot üçlüsüne benzeyen açılışı mayhoş ve lezzetli. Orta kısımda biraz nane ve ferah baharatların (kakule ve tarçın) eklendiği aromatik yapı devam ediyor. Son bölümde misk öne çıkıyor. Kapanışta odunsu notalar daha belirgin hale geliyor. Yumuşak ve hoş şekilde alt notalarını sonlandırıyor.

Eau de Lalique, aromatik, ferah, turunçgilli, otsu, nanemsi bir arkadaş. Yeni nesil “sport” tarzı parfümlerdeki şekerli yapı neyse ki onda az miktarda kullanılmış. Ferah ve giymesi kolay notalarıyla kaliteli ve içinizi baymayacak karaktere sahip olduğu görülüyor. Bu anlamda zihnimde iyi anılar bırakıyor.

Parfümün en ilginç tarafıysa açıklanan notalarındaki dereotu. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan dereotu notası, kokunun genelinde büyük yer tutmuyor bence. Evet, salatalarda güzeldir dereotu ama bir parfümde onun kokusunu algılamak ister miyim emin değilim. Kimi yorumcuların bahsettiği dereotu teması turunçgillerin ağırlığı altında ezilmiş gibi görünüyor.

Sonuç olarak limon-portakal benzeri leziz ve güzel turunçgillerle ferah baharatların hoş karışımından oluşuyor. Muhteşem mi değil ama birçok yeni nesil berbat ve yapay kokan yaz parfümünden çok daha iyi yerde durduğu kesin. Tabii ki bir yaz parfümünden derinlik, felsefe ya da çarpıcılık beklememek gerekiyor. Zaten Eau de Lalique’de size onları veremez. Onun amacı ilkbahar-yaz mevsimlerinde temiz ve ferah kokmak isteyen parfümseverler gibi görünüyor. Bu amacında da başarılı olmuş denebilir.

EDT formundaki parfümün performansı ne yazık ki iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı ilk patlama dışında oldukça az. Kokusunun tasarımını tanınan parfümörlerden Emilie Coppermann yapmış. Bazı kaynaklarda Emilie Coppermann ile birlikte Jean Claude Ellena’nın da ismi geçiyor. Günlük kullanıma, rahat kıyafetlere, sahil kenarlarına son derece uygun kokusu var.

Koku Güzelliği:10/6.5

16 Ağustos 2019 Cuma

Miu Miu (2015)

Prada markasını, bugünkü ölçeğine taşıyan ve dünyanın en büyük modaevilerinden birisi haline getiren Miuccia Prada, uzun yıllardır Prada’nın CEO’luk görevini başarıyla yürütüyor. Prada ailesinin gururu bayan Miuccia, 1993 yılında Prada’ya bağlı olarak bir başka markayı dünyaya getirdi. Markanın ismi Miuccia’nın baş harfleri olan Miu Miu idi. Markanın internet sitesinde Miu Miu’dan “Geleneksel estetik imgelemden kasıtlı olarak uzak duran Miu Miu, özgür ve bilinçli kadının özünü taşır” olarak bahsedilmiş.

Miu Miu, 2015 yılından itibaren parfüm sektörüne el attı. Şimdilik beş parfümlük koleksiyona sahip olsa da yeni kokuların piyasaya sürülmesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır. 2015 yılındaki ilk parfüm Miu Miu ismini taşıyordu ve kadınlara yönelikti. Markanın internet sitesinde sadece üç notaya yer verilmiş başka da bilgi bulunmuyor. Müge çiçeği, kuşburnu veya yabani gül ve Akigalawood.

Parfümün açılışı beyaz çiçekler ve ıslak, ferah yeşil yapıyla gerçekleşiyor. Başlangıçtaki baskın beyaz çiçekler sanki yasemin ağırlıklı. Açıklanan notalarındaki mügeyi de atlamamak gerekiyor. Fazlaca feminen olmayan çiçeklere tozlu ve yeşil meyvemsilik de katılıyor bir süre sonra. Şeftali benzeri meyveler önplanda değil ve yeşil çiçeksiliğe geriden destek veriyor. Hoş açılışından sonra orta bölümde de beyaz çiçeklerin etkisi devam ediyor. Orta kısımda gülü andıran çiçeksilik ve neredeyse Iso E Super’e benzetilebilecek dinamik biber algılıyorum. Son bölümde çiçekler aynı şekilde devam ediyor. Kapanışta bir parça odunsu notalar ve suyu anımsatan misk orada duruyor. İşte size Miu Miu’nun özeti.

İlk sıkıldığı andan kapanışına kadar pek değişmeyen parfümlerden Miu Miu. Genel yapısının beyaz çiçekler (yasemin-müge), gül ve yeşil temadan oluştuğunu söyleyebilirim. Bildiğimiz anlamda turunçgillerin parfümde pek görünmediğini aşikar. Onun yerine yeşil ıslak yaprağımsı hissiyat mevcut. Çiçekler abartılı derecede kadınsı ve bıktırıcı değil. Gül, gayet ferah ve modern verilmiş. Müge ve yaseminden oluşan beyaz çiçeklerse parfümün başrolünü kimseye vermiyor. Biberse orta bölümde etkili denebilir.

Miu Miu çok hoş ve kullanımı/sevmesi kolay bir parfüm izlenimi veriyor. Çiçeklerin neredeyse nötr verilmesi bir parça pudramsı yapıyla kadın tarafına yaklaştırıyor Miu Miu’yu. Hissedilir orandaki sabunsuluk onu temiz kılıyor adeta. Orta bölümde hafiften yapaylık hissedilse de beni rahatsız etmedi. Garip bir şekilde sevesi geliyor insanın Miu Miu’yu.

Sonuç olarak benzersiz kokmayan, tekdüze, performans anlamında epey sorunlu ve yaratıcı değil ama ondan nefret etmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Bu hoş çiçeksi kız, neredeyse erkeklerin kullanabileceği kadar unisekse yakın sanki. Kimi kullanıcıların onu eski kokan parfümlere benzetmesi ilginç. Genel tarzı nostaljik olmasa da yeşil temanın ve sabunsu-pudralı yapının bir arada verilmesi, böyle bir çağrışımda bulunuyor olabilir.

Son olaraksa Akigalawood’dan bahsetmek gerekiyor sanırım. Parfümün alt notasında Akigalawood diye bir nota bulunuyormuş ki ilk defa duyuyorum. Alt notalar Akigalawood kokuyor mu emin değilim ama odunsuluğun sınırlı verildiğini söyleyebilirim.

EDP formundaki parfümün performansı kötü ne yazık ki. Hem kalıcılığı az hem de etrafa yayılımı oldukça sınırlı. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemlerinde kullanmak harika olacaktır. Kokusunun tasarımını Daniela Roche Andrier yapmış.

Koku Güzelliği:10/6.5

15 Haziran 2019 Cumartesi

Gucci – Guilty Absolute (2017)

Gucci’nin ilk olarak 2010 yılında piyasaya sürdüğü Guilty isimli kadın parfümünün ardından yirmiden fazla Guilty isimli kadın-erkek kokusu daha üretildi. Guilty serisinin erkekler için olan Absolute modeliyse 2017 yılında raflardaki yerini aldı. Genel olarak hakkında olumlu şeyler söylenen Guilty Absolute’yi merak ediyordum ve bir süredir kullanıyorum bu arkadaşı.

Gucci’nin internet sitesine göre Guilty Absolute, markanın tüm koleksiyonlarından ve küresel marka imajından sorumlu yaratıcı direktörü Alessandro Michele ile ünlü parfümör Alberto Morillas arasındaki özel işbirliği sayesinde doğmuş. Cilde değdiği andan itibaren değişmeyen yapıya sahip bir karışım olarak tanıtılıyor. Bu parfümün içeriğinde şimdiye kadar pek rastlanmayan içerikler kullanılmış. AğaçDeri, Altın Ağacı, Alaska Servisi gibi içerikler Guilty Absolute’nin merkezini oluşturuyormuş.

Parfümün başlangıcı birazcık Terre d’Hermes’i andıran mineral teması ve yeşil sayılabilecek ağaçsı, otsu yapıyla gerçekleşiyor. Ferah olmayan üst notalarda ne turunçgil ne de çiçeksilik mevcut. İlginç başlangıcı kaliteli ve hoş. Orta kısımda parfümün ana oyuncusu deri merkeze yerleşiyor. Acımsı, kuru deri, yeni nesil erkek parfümlerindeki gibi tatlı değil hatta tatlılık oldukça az verilmiş. Kimi kullanıcıların yara bandına benzettiği acımsı kuru deriyi sevmek zaman isteyebilir. Son bölümde deri de zayıflıyor ve köksü, rutubetli, ağaçsı vetiver ortaya çıkıyor. Kapanıştaki vetiver, orta kısımdaki deri gibi karanlık değil.

Guilty Absolute, kuru deri, ağaçsılar ve vetiverden oluşan basit kompozisyona sahip. Ağaçsılık ve derinin ilk anda uyumlu olamayacağını düşünenler için bu parfüm şaşırtıcı derecede başarılı. Son zamanlarda sevmeye başladığım servi notasının verdiği yeşil, taze ağaçsı hissiyatla, zaman zaman yeni alınmış deri kıyafetleri hatırlatan süetimsi yapı, Guilty Absolute’ta birlikte harmanlanmış. Vetiver ise sonlarda usulca görevini yerine getiriyor.

Öncelikle söylemeliyim ki Gucci’nin harika eski klasiklerinin üretimlerini bitirip, yeni ürettiği sıkıcı ve vasat aromatik odunsu parfümlerinin çoğunu sevememiştim. Onun içindir ki Guilty Absolute’e de önyargıyla yaklaşıyordum ilk elime aldığımda. Kullandıkça parfümün son zamanlardaki iyi Gucci parfümlerinden olduğunu düşünüyorum artık. Yine de harika olmadığını söyleyebilirim. En azından normal Guilty Pour Homme, Made to Measure veya Gucci by Gucci Pour Homme gibi vasat iş çıkarılmamış Absolute versiyonunda. Hadi ama Gucci artık hayata dön ve Envy For Men, Gucci Pour Homme gibi üretimini bitirdiğin harika parfümler kalitesinde eserler ver parfümseverlere.

Kimi yorumcuların orta kısımdaki deriyi hastanelere, sağlık kabinlerine ya da yara bandının kokusuna benzetmesini okuyabilirsiniz. Evet, deri biraz acımsı ve kuru verilmiş ve genel beğeniye uygun görünmüyor. Yine de yapaylık yok ve parfümün diğer kısımlarında da sentetik hissiyat bulunmuyor. Yine de altın kuralımız olan “denemeden almayın, pişman olmayın” sözünü aklınızdan çıkartmayın.

EDP formundaki Guilty Absolute’nin performansı ne yazık ki iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı tenimde oldukça zayıf oldu. Erkeksi sayılabilecek genel tarzı 25 yaş üzerindeki beylere uyacaktır. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Resmi kıyafetler giyen veya takım elbiseli profesyonelseniz hatta büyük Amerikan motosiklet gruplarından birisinin 40’lı yaşlardaki bandanalı, havalı üyesiyseniz Guilty Absolute size eşlik etmekten memnun olacaktır.

Kokusunu dünyaca ünlü parfüm üstadı Alberto Morillas tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

10 Haziran 2019 Pazartesi

Acqua di Parma – Colonia Assoluta in Villa (2009)

Ünlü niş parfümevi Acqua di Parma’nın klasikleşmiş erkek kokularından Colonia’nın 2003 çıkışlı kardeşiydi Colonia Assoluta. İki büyük parfümör Bertrand Duchaufour ve Jean-Claude Ellena’nın birlikte tasarladığı Colonia Assoluta, genel olarak parfümseverler tarafından oldukça beğenildi ve iyi tepkiler aldı. Tabii Colonia gibi bir klasiğin arkasından hangi parfümü çıkarırsanız çıkarın sönük kalma ihtimali her zaman vardır.

2003 çıkışlı Colonia Assoluta’ya da 2009 yılında başka kardeş geldi. Colonia Assoluta in Villa isimli parfümün, Toskana’daki büyük ve lüks villalardaki yaşama sanatını temsil ettiği açıklanmış Acqua di Parma tarafından. Ayrıca on iki adet doğal bileşenden oluşuyormuş. İtalyan turunçgilleri, değerli odunsular, sıcak baharatlar, kompozisyonu meydana getirmiş. Bakalım kullanım döneminde tenimde hangi notlar öne çıkmış.

Parfümün açılışı yeşil turunçgillerle gerçekleşiyor. Yüksek kaliteli ve ferah sayılabilecek turunçgiller portakaldan ziyade yeşil bergamot-neroli gibi kokuyor. Hatta neredeyse lavanta yeşilliğini anımsatan ilk saniyelerdeki bergamot-neroli kardeşliğini sevdim. Orta bölümde yine kaliteden ödün verilmemiş. Başlangıcına benzer yeşil bergamotumsu şekilde devam eden parfüm, nötr çiçeklerle birlikte uniseks kullanıma göz kırpmaya başlıyor. Son kısımda odunsuluk daha hissedilir diyebilirim. Açıklanan notalarındaki selvi ağacı muhtemelen ağaçsı hissiyatı veriyor.

Fotoğraf fragrantica sitesinden alınmıştır.

Assoluta in Villa, ferah, yeşil bir turunçgil-çiçeksi-odunsu parfüme benziyor. Resmi açıklamada bahsedilen baharatlara orta kısımdan itibaren serinletilmiş şekilde rastlıyorsunuz. Neroliye benzettiğim orta bölümdeki erkeksi sayılabilecek çiçeksilik parfümün genel gidişatını bozmuyor. Tahmin edeceğiniz üzere parfümün büyük kısmını yeşil tema oluşturuyor.

Yeşil, buruk turunçgiller Assoluta in Villa’nın büyük kısmını oluşturuyor. Düz çizgide ilerleyen ve hemen hemen hiç değişmeyen kokusunda orta bölümden itibaren hafiften sabunsuluk da algılanıyor. Gayet temiz, pürüzsüz, uyumlu ve yüksek kaliteli bir parfüm denebilir fakat pek derinliğinin olmaması ve hep aynı kokması bir süre sonra sıkıcı hal almaya başlayabilir. Sürekli bir parfüme benzettim kullanım döneminde ve sonunda buldum. Birazcık Creed’in ünlü erkek parfümü Green Irish Tweed’i ve Tom Ford’un son yıllarda oldukça ilgi gören yazlık parfümü Neroli Portofino’yu anımsatıyor. Hatta bu iki parfümün karışımına bile benzetilebilir belki de.

Assoluta in Villa kısaca harika bir neroli-bergamot kolonyası kıvamında denebilir. Tam İtalyan tarzı turunçgil kokusuna sahip. Çok modern değil hatta nostaljik bile hissettiriyor onu koklarken. Bazı Acqua di Parma parfümleri gibi Eau de Cologne konsantrasyonuna sahip. Onun içindir ki performans anlamında iyi yerde durmuyor.


Kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı ilk patlama dışında tene yakın kalıyor. Olabilecek en kaliteli yeşil-sabunsu turunçgil parfümlerinden olan Assoluta in Villa, her güzelin bir kusuru olduğu acı gerçeğini yüzümüze vuruyor.

İlkbahar-yaz kullanımı için uygun. Uniseks olarak pazarlansa da erkek kullanımına biraz daha yakın gibi duruyor.

Koku Güzelliği:10/7

26 Mayıs 2019 Pazar

Christian Lacroix - Nuit Pour Homme (2011)

1987 yılının nisan ayında Paris’in kalbi sayılan Faubourg Saint-Honore’de yeni bir modaevi doğdu. Christian Lacroix modaevi, Bernard Arnault’un desteğiyle modacı Christian Lacroix ve Jean-Jacques Picart tarafından yaratıldı. Bu yeni kurulan markanın ünü Paris’te hızla yayıldı ve Christian Lacroix’un adını kısa sürede herkes ezberledi.

Moda dünyasına taze bir hava katan Christian Lacroix’in tasarımları kadınlar tarafından oldukça ilgi gördü. 2005 yılında dünyanın en büyük gruplarından LVMH’ye satılan Christian Lacroix, ürün çeşidini arttırdı ve şu an dünya çapında 5.000’den fazla noktada satışı yapılan bir markaya dönüştü. Christian Lacroix, 2010’lu yıllardaysa Avon’la işbirliği yaparak parfüm işine girdi. Kendi ismiyle ve Avon’un pazarlamasıyla erkek ve kadın parfümleri piyasaya sürdü. Uygun fiyatlı seçenek olarak düşünebileceğimiz Christian Lacroix Nuit Pour Homme’ye göz atacağım.

Parfümün açılışı yeşil temayla gerçekleşiyor. Erkeksi lavanta, bergamot ve aromatik otlarla üst notalar size merhaba diyor. Çok ferah sayılamayacak buruk ve kaliteli açılıştan sonra orta kısımda erkeksi çiçekler karşımıza çıkıyor. Orta bölümde lavantaya menekşe ekleniyor ve adeta bu andan sonra parfümün kontrolünü ele geçiriyor menekşe. Tütünle iyi uyum sağlayan menekşe, kapanışta yerini odunsu notalara bırakıyor. Çok zayıflayan alt notalarda hoş bir ağaçsılık mevcut.

Nuit Pour Homme, aromatik, menekşeli bir odunsu parfüm diyebilirim. Lavanta ve menekşenin erkeksilik verdiği ana yapıda tütün, dumansı ve baskın değil, daha çok menekşeyi dengelemek için kullanılmış. Kokunun genelinde lavantamsı-menekşeli yeşil ve buruk yapı her daim hissediliyor.

Nuit Pour Homme, birçok yeni nesil modern aromatik odunsu parfüme benziyor, bu anlamda yenilikçi tarafı bulunmuyor. Genel tarzı çok ferah yaz kokusu kıvamında değil, daha koyu, odunsu tarafa yakın duruyor. Genç yaşlı herkesin kullanabileceği, modern ve erkeksi parfüm arayan beyefendilerin hoşuna gidebilecek yapısı, neyseki bol şekerli ve iç bayacak kadar tatlı baharatlara bulanmamış durumda. Başlangıcını ve orta kısmını beğendiğim Nuit Pour Home’nin orta kısmını hem kalite anlamında hem de koku güzelliği bakımından beğenemedim.

Sonuç olarak ılık ilkbahar-yaz akşamları için kullanılabilecek Nuit Pour Homme, düz çizgide ilerleyen, sürpriz yapamayan, vasata yakın basit bir parfüm. Kötü koktuğunu iddia etmek insafsızlık olsa da içeriğindeki menekşe ne yazık ki bana göre değildi. Eğer menekşe temalı parfümleri seviyorsanız, Nuit Pour Homme’yi uygun fiyatına istinaden düşünebilirsiniz.

EDT formundaki parfümün performansı yüksek değil. Kalıcılığı fena olmasa da etrafa yayılımı oldukça sınırlı. Kokusunu niş markalar için de çalışmış Pascal Gaurin tasarlamış. Herşeye rağmen, uygun fiyatlı sayılabilecek ve kullananı üzmeyecek bir arkadaş. Siz yine de denemeden almayın.

Koku Güzelliği:10/6