sabunsu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sabunsu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mayıs 2016 Çarşamba

Comme des Garçons 3 (2002)

Hayal ile gerçeğin birbirine karıştığı zamanlardan geçiyoruz belki de. Tam da bu karmaşık ve tuhaf modern zamanların markası Comme des Garçons. Tabii böyle bir markanın parfüm tasarımlarının da sıradan olmasını bekleyemeyiz. Şuna ne dersiniz: Hayali Çiçekler. Yok mistik bir öğretiden ya da derin bir tasavvufi konudan değil, Comme des Garçons’un 3 isimli parfümünün konseptinden bahsediyorum.

Hayali Çiçek. İstediğiniz kadar hayal etmeye çalışın zordur, somut bir olguyu zihinde tasarlamak. Böyle bir işin altından kim kalkabilir: Mark Buxton.

Comme des Garçons’un sessiz ve sedasız parfümlerinden birisi 3. Kabul etmek gerekir ki 2 kadar popüler olamayacak. Incense serisi kadar bohemleri tavlayamayacak. Odeur serisi gibi post moderniteyi zorlayamayacak. Ama bir dakika durun! Ya başarabilirse!

3’ü kullanmak nereden aklıma geldi bilmiyorum. Belki de şeffaf, gösterişsiz şişesi beni kendisine çekti. Ya da vicdanım devreye girdi ve bir köşede tek başına yalnız şekilde duran bu çocuğu sahiplenmek istedim.

masa sis

3, Comme des Garçons’un ampirik parfümlerinden birisi. Laboratuvar ortamında oluşturulmuş izlenimi verecek şekilde steril ve temiz, doğada var olabilecek şekilde doğal ve tanıdık. Ya da Yin Yang gibi. Yapaylığın içindeki doğallık veya doğallığın içindeki yapaylık, birbiri içine girmiş iki kavram. Artık ne derseniz.

Başlangıcı konusunda rivayetler muhtelif. Ben, plastiğimsi sedir ağacı algılıyorum ama gayet ferah. Turunçgil yok boşuna beklemeyin. Meyvemsilik varsa bile alışılagelmiş şekilde kavun-karpuz-şeftali şeklinde değil. Yeşil tema her daim güçlüce hissediliyor. Çok çiçeksi değil, çok baharatlı değil. Gayet ferah ve sabunsu da bir vetiver var sanki. Yoksa da canı sağ olsun. Aromatik otlar da tozlu verilmiş sanki.

3, soyut ferahlıkla, eklektik kaliteyi birleştiriyor ve karşımıza doğaüstü bir orman çıkarıyor. Bu öyle bir orman ki, ağaçların hemen yanında filizlenmiş sabun bitkileri (o nasıl oluyor demeyin bir masalın içindeyiz şu an), gökyüzünde uçuşan kuru vetiver kökleri, kötü kalpli cadının kulübesinin önüne yığılmış kocaman bir çimen balyasının içindeki, baharata benzemeyen baharatlar ve Melek Otunu andıran süper basit ve minimal bir kompozisyon. Bu öyle bir orman ki, hiç bir zaman yanmayacak denli rutubetli, tozlu, ıslak ağaçlarla çevrili ve bembeyaz. Ağaçlar bile beyaz!

Yazının burasına kadar bir şey anlamadıysanız sizi suçlayamam fakat böyle bir yazı için kendimi de suçlayamam kusuruma bakmayın. Sonuç olarak, femferah, bembeyaz, apağaçsı, yemyeşil, ıpıslak, bambasit, sapsabunsu bir vetiver-çiçek (asla kadınsı değil, nötr)-ağaçsı deneme ve bence başarılı.

Alakasız olabilir ama yeşil temanın verilişi hafiften Un Jardin Sur le Nil’i hatırlatıyor fakat 3, çok daha az meyveli, daha sabunsu ve ağaçsı. 3, güvenli sayılabilecek hoş bir yazlık. Ve popüler abisi 2’den koku güzelliği anlamında daha başarılı. Niye hep kötüler daha çok sevilir ve iyiler mutsuzdurlar. Hayat neden böyle?

comme des garcons 3

EDT olduğu konusunda iddialar var ki, araştırmaya değer. Yaş olarak her yaşa, ortam olarak günlük kullanıma rahatlıkla uyar. İlkbahar-yaz kokusu olduğunu düşünüyorum. Kötü haberi en sonda vereyim. Performansı çok kötü 3’ün. Hem kalıcılığı hem de fark edilirliği oldukça az. Bu anlamda alım kararını vermeden önce iyice düşünün.

Bay Turin’in 3 için odunsu çiçeksi nitelemesine ve beş üzerinden dört puan vermesine yine katılıyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

3 Nisan 2016 Pazar

Profumum Roma – Aquae Nobilis (2009)

Aquae Nobilis, Latinceden Türkçeye çevrildiğinde “Asil Su” olarak karşımıza çıkıyor. Tabii artık kullanılmayan bir dilden gelen ismi, ilk başta anlaşılamayabilir. İtalya merkezli niş parfümevi Profumum Roma’nın, Latin kültürüne ve diline gönderme yapmasıysa sürpriz olmamalı. Zaten Avrupa kültürünün kökeninin Latinlere dayandırılması, şüphesiz günümüz İtalya’sı için haklı bir övünç kaynağıdır. Profumum Roma’nın sahipleri de muhtemelen bu haklı gururu yaşıyorlar.

İsmi epey geçen bir marka Profumum Roma fakat sadece tek parfümlerini denemek kısmet olmuştu, o da Santalum’du. Oldukça sevdiğim bir sandal ağacı yorumuydu Santalum. Nihayet ikinci Profumum Roma deneyimine sıra geldi. Şimdiki şanslı, pek popüler olmayı başaramasa da Aquae Nobilis.

Kendi sitelerinde “asalet” vurgusu öne çıkıyor. Açıklanan iki nota ise hemen ilgimi çekiyor: Meşe yosunu ve absent. Parfümün başlangıcı kuru ve tozlu gerçekleşiyor. Üst notalardaki tozluluğun sebebi vetiver veya aromatik kuru otlar olabilir. Açılıştaki yeşil hissiyat oldukça güçlü. Kimilerinin çimensilikle ifade etmesi mantıklı. Orta kısma doğru tozlu ve buruk üst notalar geride kalıyor. Tatlılık az da olsa artıyor. Bu andan itibaren sabunsuluk sınırındaki temiz vetiver ortaya çıkıveriyor. Yeşil hissiyat hala eşlik ediyor vetivere. Son bölümde büyük değişim yok. Gerilerde az da olsa tütsü algılıyorum. Bir parça ağaçsılık da mevcut. Orta bölümle paralel ilerliyor sonları.

Aquae Nobilis, ferah, temiz, başlangıcı dışında pürüzsüz ve yumuşak bir vetiver parfümüne benziyor. Orta bölümden itibaren biraz Grey Vetiver’i çağrıştırıyor. Tabii aklım hep meşe yosunu ve absentte. Acaba bu notalar ne kadar etkili diye inceliyorum ama başarılı olamıyorum. Çünkü meşe yosununa rastlamadım denemelerimde. Çok isterdim ama ne yazık ki yoktu. Bir diğer element absentti. Genellikle keskin içki temalı parfümlerde gördüğümüz absent notası bence var ama oldukça sınırlı. Aquae Nobilis, hiç bir zaman içki temasına sahip değil.

tek sis

İsmindeki su, bana hep ferah ya da sucul bir arkadaşla karşılaşacağımı düşündürttü. Kullanım döneminde pek de akuatik temayla karşılaşmadım. O daha çok, yumuşak, sakin, sabunsu yeşil vetiverdi. Tabii yüksek kaliteli. Onu boynumda ya da kıyafetimde her hissedişimde tatlılarda kullanılan damla sakızına benzettim. Hatta garip şekilde onun kremsi ve bazen sütsü de koktuğunu düşünüyorum. Her ne kadar çok ferah olmasa da, ılık ilkbahar dönemine uygun bence kokusu. Soğuk mevsimleri seveceğini sanmıyorum Aquae Nobilis’in.

Sonuç olarak, farklı başlangıcı ve sonrasında barışçıl yapıya bürünmesiyle, örneğine sık rastlanacak bir parfüme benzemiyor. Hem kadınlar hem de erkekler için pazarlansa da, bir parça erkek kullanımına yakın sanki. Yüksek kalitesi ise takdire şayan. Hoş parfüm ama pek bana göre değil son tahlilde. Yine de yüksek fiyat etiketini göze alırsanız, muhakkak deneyin derim. Bu tür kokuları seviyorsanız sizi güzel bir sürpriz bekliyor olabilir.

Basit, sade, naif, çok katmanlı olmayan tarzına kimileri minimal demiş, haksız sayılmazlar. Konsantrasyonu yüksek bir EDP olduğu söylenebilir. Kalıcılığı gayet iyi fakat fark edilirliği konusunda sınıfta kalıyor. Günlük kullanıma uyabilecek yapısı memnun ediyor.

Koku Güzelliği:10/7