Thierry Mugler –
Womanity (2010)
Modacı
Thierry Mugler'in tasarımlarındaki ana ilham kaynağının kadınlar olduğunu okuduğumda
hiç şaşırmadım. Moda dünyasının büyük bölümünün kadınlara hizmet ettiğini
düşünürsek, kadınları ön plana çıkaran bir tarz geliştirmesi gayet
anlaşılabilir. İstisnaları olsa da biliyoruz ki kadınlar her modacı için çok
önemli. Çünkü moda demek aynı zamanda kadın demek.
Erkeklerin
çalışıp kadının evde oturduğu zamanlar 20. yüzyılda kalmış gibi görünüyor. 21.
yüzyılın modernite anlayışı, kadınları da iş hayatına çekiyor. Kendi mesleği
olan ve ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabilecek maddi imkanlara sahip
kadınlar giderek artıyor. Kadınlar bağımsızlaşıyorlar ve devir değişiyor. Yeni
oluşan duruma modacılarda ayak uydurmak zorundalar.
Thierry
Mugler'in 2010 yılındaki yeni vizyonu böyle bir amaçla mı düşünüldü
bilemiyorum. Gördüğüm kadarıyla Mugler, 2000'li yılların değişen kadınını şöyle
tanımlıyor: "Zeki aynı zamanda cazibeli, olağandışı aynı zamanda şehvetli,
karizmatik aynı zamanda alıngan. Kadınlar tabii ki çok yönlüler ama onları
birleştiren bir bağ var aralarında: Aynı pozitif enerji ve içten gelenlik, aynı
insanlık..." Mugler'in Womanity parfümünün tasarım diline ait hikayeyi ve
ipuçlarını bu cümlelerde arayabiliriz.
2010
yılında piyasa sürülen Womanity, Mugler'in her zamanki gibi gürültülü pazarlama
kampanyası ile satışa sunuldu. İddialı ismi, "humanity" kelimesine
gönderme yaptığını veya ufak bir kelime oyununu düşündürtüyor. Kadını ve
kadınlığı merkeze alan bir parfüm olarak tasarlanan Womanity, markanın en çok
satan parfümlerinden birisiymiş aynı zamanda. Kendi sitelerindeki tanıtımında
en dikkat çeken yanı parfümlerde görmeye hiç alışık olmadığımız havyar
notasının kullanılması. Ayrıca incir temasına güçlüce vurgu yapılmış. Onun için
incir-havyar düzleminde bir koku beklememiz gerekiyor sanırım. Bakalım kağıt
üstünde yazanlar ile pratikteki hali tutarlılık gösterecek mi?
Womanity'in
başlangıcı tatlımsı meyveler ile gerçekleşiyor. Kırmızı veya tropikal meyvelere
benzetiyorum. Açıklanan notalarına ve kendi sitelerindeki notalarına bakıyorum
ama duyumsadığım kokuya benzer bir meyveyle karşılaşamıyorum. Muhtemelen hatırı
sayılır oranda çilek var başlangıçta. Fakat sıradan, yapay ve biraz tuzlu çilek
diyebilirim. Orta kısımda koku formu büyük değişim göstermiyor. Aynı meyvemsi
(çilek ağırlıklı) yapı devam ediyor. Ona biraz incir yaprağı/ağacı kokusu
ekleniyor. Fakat burada sütsü ve baskın değil incir yaprağı. Meyvelerin
gerisinde kalmış. Orta kısım başlangıcına göre biraz daha ilginç ve sevilesi.
Son kısımda aynı yapı istikrarla devam ediyor. Farklı olarak odunsuluk biraz
daha artıyor. Başka da bir numarası yok gördüğüm kadarıyla.
Womanity,
bence baştan sona meyveli yapıda. Çilek olduğunu sandığım kırmızı meyveler
sonlara kadar ısrarla varlığını sürdürüyor. Meyvelere düşük dozda incir yaprağı
ya da ağacının o tozlumsu kokusu eşlik ediyor. Fakat parfümü asla domine
etmiyor. Sadece yönün odunsuluğa doğru çevrilmesine yardım ediyor. Son kısımda
odunsuluk biraz daha etkili ama genel yapıyı bozmuyor ve başrolü oynamaya
çalışmıyor.
Womanity,
tenimde ve kıyafetimde çok basit ve düz çizgide performansa imza attı. Açıkçası
bir Mugler parfümünden çok daha gösteriş, derinlik, iddia ve farklılık
beklerdim. Fakat küçük çaplı hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf etmeliyim.
Parfümü üzerime sıktıktan sonlara kadar pek değişim olmadığını şaşırarak
gözlemledim. "Acaba ne zaman farklı karaktere bürünecek" beklentim
her kullanımda boşa çıktı. Karşımızda oldukça basit bir arkadaş olduğunu kabul
etmeliyiz dostlar.
Acaba
birçok yorumcunun dediği gibi Mugler, "ya aşık ol ya da nefret et"
tarzı parfümlere mi imza atıyor? Bu noktada kendi deneyimlerimi gözden
geçiyorum en güvenilir veri olarak. Angel'ın kadın versiyonu harikaydı ve
başımı döndürmüştü. A Men serisinin üyesi Pure Havane'de nefisti. Pure Malt ise
gayet kabul edilebilirdi. Fakat bu üç örnek dışında Mugler'in parfümleriyle
aramın iyi olmadığını söyleyebilirim. Özellikle A Men ve Alien'ın fazlasıyla
abartılmış olduğunu düşünmüştüm. Mugler'in parfümlerini, nefret etmekten ziyade
kendime yakın bulmamıştım. Womanity de bu tarafa yakın duruyor ne yazık ki.
İyi
de neden beğenmedim Womanity'i. Birincisi fazlasıyla basit, sıradan ve tek
düze. Uzun kullanımlarda sıkıcı olacağını görüyorum. İkinci olarak kalite
hissiyatı düşük. Yapaylık sınırında dolaşan meyvelerin hiçbir cazibesi yok.
Üçüncü olarak benzersiz ya da onu diğerlerinden ayıran tarafı yok. Kokusunu
biraz Black XS'in erkek versiyonuna benzettim. Onun biraz daha kadın
kullanımına yakın hali gibi. Gerçi bu haliyle bir erkek rahatlıkla kullanabilir
Womanity'i. Hatırladığım kadarıyla Dolce & Gabbana - Light Blue Pour Femme'ye
de benzettim.
Havyar
mevzusuna gelirsem. Parfümün resmi tanıtımında havyar'dan sıkça bahsedilmiş.
Çocukken fazlaca yediğim havyarı çok uzun zamandır yemiyorum. Çocukken bir lord
olarak şatoda büyütülmedim tabii ki. Fakat yine hatırladığım kadarıyla havyara
hiç benzemiyor Womanity'nin aroması. Ha Mugler eğer meyveli bir havyar türü
keşfetmişse onu bilemiyorum. Ama şu pazarlama işlerini biraz daha ayakları yere
basan şekilde yapsalar isabetli olacak. Kısacası ve açıkçası havyar falan
kokmuyor.
Mugler'in
güçlü ve ışıltılı ismini arkasına alan Womanity çok sıradan tuzlu/tatlı bir
meyvemsi olmaktan öteye geçemiyor. İncir kullanımı ise Philosykos'taki gibi
zannetmeyin çünkü pek baskın değil. Geri planda kokuya destek veren bir
görüntüsü var sadece. O sütsü ve vanilyamsı incir kullanımı yok.
Yine
gayet sıcak günlerde kullandığım Womanity, iyi tepkiler verdi. Kanımca
ilkbahar-yaz mevsimine daha çok uyacaktır. Neredeyse ferah yapısı soğuk kış
günlerinde çok ilginç olacağa benzemiyor.
Eau
de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı etkileyici. Ten üzerinde
rahatlıkla bir günden fazla kalıyor. Farkedilirliği güçlü değil fakat ara ara
kendisini size hissettiriyor. Şişesi ve kapağındaki Afrika maskesi benzeri tema
hiç de fena olmamış. Kokusunun tasarımını Fabrice Pellegrin yapmış.
Not:
Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku
Güzelliği:10/5