31 Mayıs 2015 Pazar


28 Mayıs 2015 Perşembe

Histoires de Parfums – 1904 (2014)


Histoires de Parfums – 1904 (2014)

Bu öyle bir hikaye ki sanayi devrimi sonrası modern zamanların en tutkulu ve acıklı aşklarından birisini anlatır. Muhtemelen sadece opera sanatı, bir kadının aşkını ancak bu kadar etkileyici ve sarsıcı verebilir.

Dünya opera sanatının en önemli eserlerinden birisi olarak kabul ediliyor "Madame Butterfly". Konusu Japonya'nın Nagazaki kentinde geçen operanın, kadın kahramanı Ço-Ço-San'ın (Butterfly) bir Amerikalı subay olan Pinkerton'a aşık olmasıyla başlar. Farklı bir kültürden gelen Amerikalı için ailesini, sevdiklerini hatta dinini bile değiştirmeyi göze alır. Fakat Pinkerton'un ülkesine dönüp, başka bir kadınla evlenmesi ve yıllar sonra Japonya'ya gelip, Ço-Ço-San'ı ziyaret etmesiyle gelişmeler trajik hale döner. Yıllardır aşkla beklediği erkeğin başka kadınla evlenmesini kabullenemeyen Ço-Ço-San, Japonya'ların geleneksel intihar şekli harakiri ile hayatını sona erdirir. Kadın, aşkı için ölümü seçmiştir.

Madame Butterfly operası, 1900'lü yılların başlarında gösterime girdiği her yerde büyük beğeni kazandı. Birçok ünlü yapımcı da yakın tarihe kadar hala Madame Butterfly operasını sahneye koymuş. Bunların muhtemelen en meşhuru Puccini'nin 1904 yılındaki Madame Butterfly gösterimiydi. Prömiyerini 1904 yılında İtalya'da yapan Puccini'nin Madame Butterfly'ı, 2014 yılında Fransa merkezli niş parfüm evi Histoires de Parfums'e ilham verdi. İsmini ilk gösterim yılı olan 1904'ten alan parfüm, Histoires de Parfums'un "Opera" serisinin beş parfümünden birisi. Serinin beş parfümü de kadın kullanımına uygun olarak verilmiş.


Kendi sitelerinde 1904, çiçeksi pudralı olarak sınıflandırılmış. "Madame Butterfly'ın narin kadınsılığını kucaklayan pudralı çiçeksilikten" bahsedilmiş. 1904'ün açılışı kremsi turunçgillerle gerçekleşiyor. Ferah olmayan mandalina başlangıçta kendisini şöyle bir gösteriyor ama etkisi kısa sürüyor. Orta bölümde parfümün gerçek karakteri kendisini gösteriyor. Bütün heybetiyle süsen (iris) ortaya çıkıyor. Tozlu ve nostaljik verilmiş süsen çiçeği, kokuyu kadınsı tarafa çekiyor. Pudralı yapı orta bölümde süsen çiçeğine eşlik ediyor. Abartılı verilmemiş pudra hiç de fena değil. Orta bölüm, parfümün en başarılı kısmı bence. Geleyim son bölüme. Bazı Histoires de Parfums kokularında rastladığım alt notaların vasatlığı sorunu, 1904'te de karşıma çıkıyor. Sıkıcı bir misk, yapaylık sınırındaki tatlımsı sedir ağacı ile hiç de ilginç kapanış yapmıyor. Son bölümü beğenmedim.

1904, kendi sitelerindeki kadınsılık vurgusu konusunda haklı sayılabilir. Orta bölümden itibaren çiçeksi yapıya bürünüyor. Süsen her zaman çok etkin. Sabunsu-pudralı verilmiş süsen, erkeksilikten uzak. Çok modern kokusu olmaması fakat henüz piyasa sürüleli bir yıl olması, onun ilhamını aldığı 1900'lü yılların tozlu opera sahnesini zihnimizde canlandırmaya çalıştırttığını düşünebiliriz.

Yumuşak ve sakin bir parfüm 1904. Zaten süsen çiçeğinin baskın olduğu parfümler genellikle çok saldırgan ya da çıkıntılı olmuyor. 1904, basit sayılabilecek yapıya sahip. Üst-orta-alt notalar dikkatli koklanırsa, geçişler anlaşılabiliyor fakat çok derin ve detaylı değil. Nostaljik formu, üst yaş gurubu kadınları hedeflediği izlenimini veriyor. Canlı, heyecanlı, kıpır kıpır meyveli-şekerli genç kız kokusu değil.


1904 hangi parfüme benziyor diye düşünürken ampul yandı. Yine Histoires de Parfums'un bir başka süsen temalı kokusu 1889'u anımsattı bana. 1904, daha basit ve daha az yağlı/makyaj malzemesi gibi kokuyor. Biraz daha ferah sayılabilir 1904. Yine de ilkbahar-yaz mevsimi için kullanmak iyi fikir olmayabilir 1904'ü. Sonbaharın hüzünlü serin günlerine çok daha yakışacaktır.

Kendi sitelerinde net bilgi olmasa da Opera serisinin Pure Parfum konsantrasyonunda olduğu karşıma çıktı farklı yerlerde. Dolayısıyla 1904'te muhtemelen Pure Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği fena değil. Oldukça yüksek fiyatına istinaden (kendi sitelerinde 60 ml.si 380 Euro) denemeden almanın iyi fikir olmadığını söyleyebilirim.

Koku Güzelliği:10/7

25 Mayıs 2015 Pazartesi

Versace – Versace Man Eau Fraiche (2006)


Versace – Versace Man Eau Fraiche (2006)

Erkek giyim, iç giyim, plaj kıyafetleri, ayakkabılar, aksesuar, kemer, kravat, küçük deri ürünleri, çantalar, mücevher, saatler, güneş gözlükleri ve sondan birinci sırada parfümler. İşte size Versace'in resmi internet sitesinin erkek bölümünün ürün çeşitleri.

Ürün gamını böylesine çeşitli tutan Versace için parfümler ne kadar önem arz ediyor bilemeyiz. Fakat gördüğümüz kadarıyla parfümlerine büyük yatırım yapmaya pek istekli değiller. Gerçi son yıllardaki Eros hamlesiyle tatlı baharatlı piyasa kokusu payına göz dikmiş görünüyorlar. Oysaki L'Homme gibi müthiş bir klasiği, Versace Man gibi sevilen bir erkeksi kokuyu ve daha birçok esaslı parfümünün üretimini sonlandırarak, hepimizde hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor. Gördüğüm kadarıyla kadın parfümlerine daha ağırlık vermişe benziyorlar. Erkek parfümlerinin pabucunu neden dama atıyorsunuz Versace ailesi?

Yukarıda da bahsettiğim gibi Versace'in beğenilen erkek parfümlerinden olan Versace Man'in üretiminin bitirilmesi çoğumuzu şaşırtsa da, bu parfümün 2006 yılında Eau Fraiche versiyonunun çıkacağı ve abisi Versace Man'dan daha başarılı olabileceğini söyleseler sanırım inanmazdım. İsminden de anlaşılacağı üzere Eau Fraiche, ferah bir parfüm olarak tasarlanmış. Özellikle yurt dışı merkezli parfüm platformlarında ismi çok sık geçen ve bolca övgüler alan Eau Fraiche'yi uzun zamandır merak ediyordum. Ve nihayet kendisini kullanma şansına eriştim. Bakalım abartılan bir parfüm mü yoksa gerçekten de başarılı bir Versace kokusu mu?


Kendi sitelerinde parfümün karambola (yıldız meyvesi) isimli bir meyveyle açılışının gerçekleştiği vurgulanmış. Ağırlıklı olarak Güney Asya'da yetişen bu tropikal meyveyi ne yedim ne de kokusunu biliyorum. Parfümün başlangıcı lezzetli meyvelerle gerçekleşiyor. Karambola meyvesinin açılışa ne kadar etkisi var kestiremiyorum. Siz kavuna benzeyen başlangıç düşünün. Tatlı ve leziz. Limon, başlangıçta ekşi ve modern olarak kullanılmış. Üst notaları güzel Eau Fraiche'in. Orta kısma geçildiğinde meyveli yapı devam ediyor. Meyvelere yumuşak ve ferah baharatlar eşlik ediyor. Kakule, bu tür parfümlerde ara ara kullanılıyor. Burada da meyveli olarak verilmiş ve iyi de olmuş. Orta kısımda akuatik tarafa kayan yapı ortaya çıkıyor. Bu andan itibaren meyveli bir akuatik olarak yoluna devam ediyor. Fakat başlangıcı kadar güzel ve leziz değil. Biraz sıradan verilmiş akuatik kısım, ortalama bir yeni nesil yaz kokusu kıvamında. Son bölümde ferah odunsu notalar mevcut. Yine çok bilinen klasik bir ferah kapanışa sahip. Tatlımsı sedir ağacına hala az da olsa meyvemsiler eşlik ediyor. Şaşırtıcı ve farklı değil alt notalar.

Eau Fraiche, ismine ve konseptine binaen ferah, serin, sucul, hafif, canlı, meyveli ve baharatlı. Yumuşacık lezzetli tatlı tropikal meyvelerin ve limonun uyumu görülmeye değer. Neşeli ve doğal başlangıç çoğu kişinin rahatlıkla sevebileceği gibi kurgulanmış. Orta bölümde sucul tarafa doğru kayan ana yapı, birçok vasat akuatikte gördüğümüz gibi yapaylık sınırında. Meyveli yapı, sucul kısma eşlik ediyor. Üst notaları kadar etkileyici değil orta bölüm. Avon'un bir parfümü vardı Blue Rush isimli. Ona benziyor sanki orta kısmı. Sonlardaki yumuşak sedir ağacı, gayet standart bir ana akım kokusundaki gibi.

Başlangıçtaki tropikal meyvelere bakıp da onun tropik adalardaki içki kokteylleri konseptine uygun olduğunu sanmayın. Eau Fraiche, yosunlu deniz gibi de kokmuyor. O daha çok meyveli, azıcık sabunsu, ferah bir aromatik. Evet sanırım doğru kelime aromatik. Meyve aroması, soğuk su aroması, klor aroması, baharat aroması, odunsu aroma ve hepsinin birleşiminden meydana gelen basit, ortalama, genel beğeniye uygun, vasat kalitede bir arkadaş Eau Fraiche.


Eğer Light Blue Pour Homme, Chrome gibi parfümleri seviyorsanız denemenizde fayda var. Günlük kullanıma rahatlıkla uyacak, spor ve rahat kıyafetlerle sırıtmayacak, genç işi, fark yaratmayacak, uzun süreli kullanımda sıkıcı olabilecek, etraftan güzel övgüler alabileceğiniz, amacı belli ve sınırlı ama işini iyi yapan bir delikanlı Eau Fraiche. Üst yaş grupları için pek uygun olmasa da, arkadaşınıza hediye etmek için fena seçenek değil. Hele ki çok uygun fiyatlarını düşünürsek, ulaşması kolay bir eser olarak düşünülebilir.

Luca Turin'in kitabında gıcırtılı turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden bir puan verilerek en kötü parfümler arasında gösterilmiş.

Kalıcılığı bir EDT'ye göre normal. Fark edilirliği başlarda iyi ama orta kısımda performansı düşüyor. İlkbahar-yaz kullanımına daha yakın görünüyor. Parfümün tasarımına sektörün tanınmış isimlerinden Olivier Cresp imza atmış.


Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

22 Mayıs 2015 Cuma

Penhaligon’s – Blenheim Bouquet (1902)


Penhaligon’s – Blenheim Bouquet (1902)

İspanya Kralı II. Carlos'un, 1700 yılında ölmesi, Avrupa kıtasının kısa süre içinde karışmasına sebep olacaktı. Dönemin en büyük sömürgelerine sahip devleti İspanya'da yönetim boşluğu oluşacağını düşünen diğer Avrupa devletleri, İspanya'nın elinden sömürge ülkeleri alabilmek için kısa sürede birbirleriyle savaşmaya başladılar. 1700'de başlayan ve ismi İspanya Veraset Savaşı olarak tarihe geçen savaşlar, 1715 yılına kadar devam etti. Avrupa'daki bir çok devletin katıldığı savaşa bazı sömürge devletlerin de katılmasıyla dünya savaşı halini aldı adeta İspanya Veraset Savaşı.

Bu büyük savaşta bazı devletler işbirliği yaparak güçlerini birleştirdiler. İngiltere, Avusturya Hollanda ve Roma İmparatorluğu, güçlü bir orduyla Fransız-Bavyera ordusuna karşı savaştı. 1704 yılında Tuna'nın kıyısında gerçekleşen savaşta Fransızlar ağır bir yenilgi aldılar ve Avrupa'nın süper gücü olma vasıflarını kaybettiler. Bu savaşın Avrupa tarihi açısından çok önemli siyasi ve ekonomik sonuçları olmuştu.

Tarihe Blenheim Savaşı olarak geçen bu hadisenin sadece siyasi sonuçları olmamıştı. Savaşı kazanan ordunun komutanı Marlborough Dükü, bu başarısının ardından İngiltere tarafından ödüllendirilmek istendi. İngiltere'de Oxford’un kuzeybatısındaki Woodstock bölgesinde, Marlborough Dükü için saray yaptırılmasına karar verildi. Üç hektar genişliğindeki araziye yapılan saraya Blenheim adı verildi. Yapım aşamasında İngiltere meclisinin çok masraflı olduğu için tepki göstermesi ve mimarının sarayın inşaatı devam ederken görevinden alınması gibi aksilikleri saymazsak, çok gösterişli bir yapı ortaya çıkmıştı. Müthiş bahçe düzenlemesi ve farklı mimari tarzların (barok, neogotik ve neoklasik) birleşiminden oluşan saray kompleksi, bugün İngiltere'nin tarihi ve kültürü açısından büyük önem taşıyor. Artık müze olarak sergilenen Blenheim Sarayı, turist kafilelerine ve konserlere ev sahipliği yapıyor.


İngiltere'nin bu önemli sarayı, 1902 yılında yine bir İngiliz olan ve kolonya-parfüm üreticisi Walter Penhaligons'a ilham verdi. Yeni parfümünün ismini Blenheim Bouquet koyarak, bir anlamda bu tarihi saraya saygı duruşunda bulundu. Böylece Penhaligon's markasının çok uzun yıllardır en çok satan erkek parfümüne imza attı. Kendi sitelerinde Blenheim Bouquet'i "Penhaligons'un kahramanı" olarak nitelemeleri dikkat çekici. Dediklerine göre hala markanın en popüler parfümüymüş Blenheim Bouquet. Zaten yine kendileri onu "zamansız bir klasik" olarak görmekteler. Evet değerli dostlar karşımızda 113 yıllık bir anıt var. Ve hala çok popüler, hala çok satıyor ve hala çok seviliyor.

Çok uzun zaman önce kullanmıştım Blenheim Bouquet'i. O zamanlar oldukça sevmiştim kendisini. Bakalım aradan geçen yıllardan sonra benim cephemde değişen neler var?

Blenheim Bouquet'in açılışı eskilerden gelen buruk limonla gerçekleşiyor. Çok parlak olmayan limon biraz kolonyaları hatırlatıyor. Aromatik otlar geri planda destek veriyor limona. Başlangıcını sevdim. Orta kısma geçildiğinde limon geri plana geçiyor. Aromatik otlar biraz daha kendisini gösteriyor. Fakat asıl bombayı çam patlatıyor. Orta notalarda çam ağacı esansı kokuya her şeyiyle egemen oluyor. Ağır ve reçinemsi kokmayan çama lavanta eşlik ediyor. Orta bölüm için eh işte diyebilirim. Son kısım, orta notaların ekseninde ilerliyor. Açıkçası büyük değişim olmuyor. Belki biraz miskin etkinliği artıyor. Vetiver sürpriz şekilde ortaya çıkıyor. Son kısım benim için yeterli. İşte size Blenheim Bouquet.


Başlangıçtaki limon gayet güzel, ferah ve rahatlatıcı. Limonu sevdiğim için üst notalarını beğendim. Orta kısımdaki çam, lavanta ile olgun ve erkeksi etki yaratıyor ama çok benim sevdiğim gibi değil. Buradaki çam kullanımı bir tuhaf. Sanki çam esanslı terebentin gibi garip bir yapısı var. Bildiğiniz mis gibi doğal çam ağacı gibi değil. Sonrasında lavanta da çamın etkisinde kalıyor. Kötü değil ama beklediğim gibi de değil. Son bölüm, orta notalarla hemen hemen aynı kokuyor.

Görüşüne göre çok basit ve sade bir formülle karşı karşıyayız. Limon, çam, lavanta ve misk. Hepsi bu. Çok fazla derinliği olmayan, zengin sayılamayacak, gösterişli denemeyecek, abartısız bir minimal Blenheim Bouquet. Başlangıcındaki limonu saymazsak aynı çizgide ilerleyen, mütevazi ama aynı zamanda şık, asil, mesafeli ve biraz resmi. Onu çarşı pazar gezmelerinden ziyade, takım elbiseyle ya da en azından şık bir gömleğin üzerine kullanmak isabetli olacaktır. Bu anlamda İngiliz geleneksel aristokrat havasını koruyor. Zaten bu parfümü kullanan ünlüler arasında Prens Charles'ın ve Prens William'ın olması size fikir verebilir onun tarzı hakkında.

Aradan geçen yıllar ve deneyimlerin artması, insanın fikirlerini ve düşüncelerini değiştirebiliyor. Kimi insanlarda ileriye doğru pozitif anlamda olabilirken, bazılarında ne yazık ki geriye doğru gidebiliyor. Benim düşüncelerim ileriye doğru mu gidiyor yoksa geriye mi gidiyor bunun kararını zaman verecektir. Blenheim Bouquet özelinde konuşursam, ilk denediğimde çok sevmiştim fakat bu kullanımda o kadar da ilginç olmadığını düşündüm. Başlangıcı gayet güzel ve rafine ama ülkemizde çoğu kişi üst notaları limon kolonyasına benzetecektir. Bunda parfümdeki limon-turunçgil kullanımının 1900’lü yılların başlarına öykünmesi var. Bu kadar eski bir parfümde, günümüzdeki modern turunçgilleri görmek mümkün olmayacaktır. Bu anlamda kendi döneminin koku karakterini vermesi bakımından denenmesi gereken bir eser.

Evet o önemli bir klasik. Parfümlerin tarihinde saygı duyulan yere sahip. Eğer bu tür eski tarz erkeksi parfümlere meraklıysanız, Blenheim Bouquet sizin için iyi seçim olabilir. Luca Turin'in kitabında baharatlı turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan almış.


EDT konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı ortalama. Fark edilirliği düşük. İlkbahar-yaz mevsimi için uygun. Erkeksi ve olgun yapısı, belli yaşın üzerindeki erkekleri hedeflediğini düşündürtüyor.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7