31 Ekim 2015 Cumartesi

By Kilian – Intoxicated (2014)


By Kilian – Intoxicated (2014)

Türk kahvesinin tarihinin 1517 yılına kadar gittiği söylenir. Dönemin Yemen valisi Özdemir Paşa'nın, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirmesinin, Türklerin kahveyle tanışmasında milat olduğu belirtilir. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını almış. İlk olarak Tahtakale'de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanışmış. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurmuş.

Artık kahvehanelerin eski işlevlerinin kalmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Türk kahvesinin yerini ise çayın aldığı sır değil. Değişen alışkanlıklar, yavaş yavaş toplumun dönüşmesini de sağlıyor. Türk kahvesi, onun vaat ettiği gelenekler ve kültür de gerilerde kalmaya başlıyor. Kim bilir belki de Türk kahvesi, ilerleyen yıllarda tamamen unutulup, gidecek.

Oysa kendi kültürümüzün öğesi olan Türk kahvesine bizim sahip çıkmamız gerekirken, bu işi Fransa merkezli niş parfüm evi yapmış. By Kilian'ın 2014 çıkışlı Intoxicated isimli parfümü, ilhamını Türk kahvesinden almış. Açıklanan notalarında da kahve bulunuyor. Aslında Intoxicated, markanın "Addictive State of Mind" serisine ait. Bu seri 2014 yılında piyasa sürüldü. Şu üç parfümden oluşuyor: Intoxicated, Light My Fire ve Smoke For The Soul.


Bir süredir kullandığım Intoxicated'in başlangıcı tatlı-modern baharatlarla gerçekleşiyor. Kakule, tarçın ve diğerleri. Tanıdık üst notalar biraz karanlık daha doğrusu koyu ve dolgun. Açılışı çok güzel Intoxicated'in. Orta kısma geçildiğinde koku karakterinde büyük değişim olmuyor. Koyu baharatlara bu sefer tatlı hatta şekerli-sütlü kahve ekleniyor. Bu lezzetli aroma, Türk kahvesini anımsatmıyorsa da karamelli kapuçinoyu andırıyor. Son kısımda hoş bir sürpriz var. Karanlık bir çikolata algılıyorum, sütlü ve gayet leziz. Sanki biraz paçuli var sonlarda. Alt notalar gayet güzel denebilir.

Intoxicated, ilhamını Türk kahvesinden aldığını iddia etse de bence durum söylendiği gibi değil. Onu denemeden önce kuru kahve satılan dükkanlara girdiğinizde burnunuza gelen mis gibi kokuyu bekliyordum. Fakat karşıma çıkan daha modern ve batılı tarzda bir kahve kullanımı. Koyu baharatların eşlik ettiği tatlı kahveye, vanilya da destek veriyor. Böylece cezvede pişen orta şekerli Türk kahvesinden ziyade Starbucks'lara girdiğimizde karşılaştığımız sütlü, kakaolu yoğun aromaya benziyor Intoxicated.

Tatlı baharatlar ve tatlı kahve-kakao, neyse ki fazla şekerli ve iç bayan cinsten değil. Karanlık sayılabilecek rayiha, onun soğuk kış günü kokusu olduğunun ipucunu veriyor. Kasvetli baharatlara eklenen enfes kahve, kakao ve vanilya, onu koklamaktan bıkmayacağınız hale getiriyor. Son zamanlarda kullandığım en güzel By Kilian parfümü olarak hafızamdaki yerini alıyor. Love'da (Don't Be Shy) yaşadığım büyük hayal kırıklığını, Intoxicated kısa sürede silmeyi başarıyor. Evet gayet hoş bir parfüm olduğunu söylemem gerekiyor. Ya da benim sevdiğim tarza yakın olduğu için bu kadar beğendim, bilemiyorum.


Şimdi geleyim önemli detaya. Intoxicated, birçok kullanıcı tarafından Thierry Mugler'in ünlü parfümü A Men'e benzetilmiş. Bu konuda kesinlikle haklılar. Daha ilk kullanımda özellikle orta bölümden itibaren iki parfümün büyük benzerliği dikkat çekiyor. Zamanında A Men'i kullanmış ve fazla beğenmemiştim. Onda itici bir kabalık ve şekerli yanık asfalt gibi bir hissiyata kapılmıştım. Intoxicated, rahatlıkla söylenebilir ki A Men'in çok daha kaliteli benzeri. Eğer A Men'i seviyorsanız ve daha iyi seçenekler arıyorsanız Intoxicated'a mutlaka şans verin. Tabii aradaki büyük fiyat farkını da aklınızdan çıkarmayın.

Çok büyük değişim göstermeyen, aynı karanlık yapı üzerinde devam eden, rahatsız edici yapaylığın yaşanmadığı, insanların hoşuna gidebilecek, bohem, modern ve kaliteli bir eser Intoxicated. Soğuk kış günlerinde ya da serin sonbahar döneminde içinizi ısıtacak, sıcak çikolata gibi kokmak isterseniz işinizi görecektir.

Küçük bir not daha ekleyeyim. Intoxicated, "The Fragrance Foundation" tarafından, 2015 yılında verilen "yılın en iyi bağımsız parfümü" ödülünü almış.


Parfümün tasarımını By Kilian'ın birçok işine imza atan Calice Becker yapmış. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı fena değil. Kötü haber ise fark edilirliği düşük. Hem tenimde hem de kıyafet üzerinde kimi zaman bol bol sıkmama rağmen performansı ilk yarım saat dışında iyi değil.

Koku Güzelliği:10/8

27 Ekim 2015 Salı

Scentstory – 24 Platinum (2012)


Scentstory – 24 Platinum (2012)

Periyodik cetvelde PT simgesiyle gösterilen platin elementinin, parlak beyaz renkte olduğu söylenir. İlk defa Amerika kıtasında nehir kumlarının arasında bulunduğu rivayet edilir. Dış etkenlere dayanıklı yapısı sayesinde birçok alanda kullanılıyor platin. Kimya ve tıp alanlarında, otomobillerin motorlarında, cam ve porselen sektöründe hatta kuyumculuk sektöründe bile kullanılıyormuş. Daha da ilginci, az bulunması sebebiyle altından daha değerli olduğu söylenir platin elementinin.

Bu önemli maden, 2012 yılında bir parfüme ilham vermiş hatta isim babalığı bile yapmış. Ünlü 24 dizisinden esinlenilerek oluşturulan Scentstory parfüm serisinin daha önce iki kokusunu denemiş ve pek beğenmemiştim. Şimdi Scentstory'lerin üçüncü parfümü 24 Platinum'u kullanıyorum bir süredir. Yurt dışı merkezli platformlarda 24 temalı parfümler oldukça seviliyor ve ilgi görüyor. Ülkemizde henüz satılmaması sebebiyle pek tanınmıyor. 24 Gold ile birlikte markanın popüler parfümlerinden 24 Platinum, kendi sitelerinde çiçeksi oryantal olarak sınıflandırılmış. Resmi tanıtımlarında da platin elementine vurgu yapılmış. Platinin eski dönemlerde (18. yüzyılda) seçkinliğin ve zenginliğin simgesi olduğu belirtilmiş. Hatta Kral XV. Louis'in platini, sadece krallara layık bir metal ilan ettiği bile unutulmamış Scentstory tarafından.

24 Platinum'un açılışı yapay ve tuhaf şekilde gerçekleşiyor. Anlaşılması zor başlangıcında pudralı çiçekler mi var bilemiyorum ama bildiğiniz kötü kokuyor. Montale parfümlerini aklıma getiren bu acayip başlangıç pudralı ve zorlayıcı. Üst notaları sevmedim. Orta kısımda neyse ki o garip başlangıcın etkisi azalıyor. Onun yerini tozlu, pudralı gül almaya başlıyor. Oldukça tatlı pudralı güle biraz turunçgiller ve sandal ağacı eşlik ediyor. Bu haliyle orta notaları rafine ve kibar değil. Son bölüm parfümün en beğendiğim yeri oluyor. Kapanışta vanilya sazı eline alıyor. Biraz pudranın eşlik ettiği vanilya gayet güzel ve yumuşak ama üst ve orta kısma katlanabilirseniz.


24 Platinum, başlangıcıyla hafif çaplı baş ağrısı yaptı bende. O karmaşık ve kimyasal kokuya ne diyeceğimi bilemiyorum. Yukarıda dediğim gibi Montale'in o tanımlaması zor hastane-ilaç gibi kokan parfümlerini andırıyor üst notalar. Zaten açılışını Montale - Red Aoud'a benzetmişler ki kesinlikle haklılar. Red Aoud ve 24 Platinum'un başlangıçları aynı tuhaflıkta ve zorlukta. Orta bölümde daha yumuşayan ve sakinleşen 24 Platinum'da parfümün ana öğesi gül öne çıkmaya başlıyor. Buradaki gül, bildiğimiz anlamda gül sularını andırmıyor. Oldukça pudralı, kremsi, eski, tozlu ve köhne kokuyor. Şekerli orta bölümde vanilya da güle destek oluyor. Başlangıcı kadar irkilmesem de orta bölümü konforlu değil benim için. Son bölüm şahane değil ama en kabul edilebilir tarafını oluşturuyor 24 Platinum'un. Bu tür pudralı, şekerli, tozlu gül kokularını sevemiyorum. Bana hem biraz kadınsı geliyor hem de midemi kaldırıyor. 24 Platinum'da şeker oranı fazla. Tatlılık bazen bıktırıcı oluyor. Yoğun pudra kullanımı ise hiç bana göre değil.

Karşılaştırma yapmak ne kadar doğru olur bilemiyorum ama Shalimar'ın çok kötü ve fakir kopyası gibi davranmaya çalışıyor sanki. Kimi kullanıcıların onu Red Aoud'a benzetmeleri gayet yerinde. Hatta bence orta kısmın sonlarından itibaren Mancera - Roses Vanille'yi andırıyor kremsi, vanilyalı gül teması. Red Aoud ve Roses Vanille'in vasat karışımı sanki 24 Platinum. İki parfümü de pek sevemediğimi göz önüne alırsam 24 Platinum'un da pek şansı yok bana göre.

Kimileri öd kullanımından bahsetmiş. Evet olabilir. Belki de gülün bu tür verilişi, insanlarda öd çağrışımı yapmış olabilir. Bence onu öd parfümü olarak sınıflandırmak doğru olmayabilir. Eğer öd varsa da hiç sevemediğimi belirtmeliyim.


Kalite hissiyatı vermeyen, yapaylık sınırında dolaşan, herkesin sevemeyeceği, genç arkadaşlara uymayacak bir parfüm olarak hafızamdaki yerini alıyor 24 Platinum. Uniseks olarak piyasaya sürülmüş. Kadın kullanımına bir parça daha yakın. Sonbahar hatta kış kullanımı için uygun.

EDT konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı ve fark edilirliği bende fazla olmadı.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

24 Ekim 2015 Cumartesi

Montale – Dark Aoud (2011)


Montale – Dark Aoud (2011)

Her türlü öd parfümüne her türlü ismi verebilen Montale’in çalışma şeklini ilginç bulurum. Öd ağacını farklı notalarla birleştirip farklı kombinasyonlara ulaşmaya çalışıyor belki de Pierre Montale. Parfümlerinin kalitelerine çok önem vermiyor gibi görülüyor dışarıdan. Amaç olabildiğince çok koku piyasaya sürüp, pastadan pay almak mı acaba? Fakat niş parfüm sektöründe işler bu kadar kolay mı?

Kendisini niş parfüm kulvarında gördüğünü zannettiğim Montale’in çoğu parfümündeki özensizlik ve aceleye getirilmişlik hissiyatı, onların oluşturmaya çalıştığı tipolojiye uygun olabilir. Şimdiye kadar denediğim/kullandığım on dört Montale parfümünün bende derin etkiler yaratmadığını söyleyebilirim. Dark Aoud’u da kullanım döneminde büyük beklentilere kapılmadım. Onun içindir ki sonuç şaşırtıcı olmadı.

2011 yılı çıkışlı olduğunu sandığımız Dark Aoud, yurt dışı merkezli platformlarda hakkında epey şey söylenen arkadaşlardan birisi. Kendi sitelerinde “Around The Aoud” serisine ait olarak gösterilmiş. Karanlık ve yoğun öd temasının bir çeşidi olduğu belirtilmiş Dark Aoud’un. Ayrıca içeriğindeki ihtişamlı sandal ağacının, Asya ormanlarının derinliklerinden geldiği söylenmiş ki, Dark Aoud’un sandal ağacını merkeze aldığı resmi olarak açıklanmış.


Dark Aoud’un başlangıcı ağır, garip, rahatsız edici ve irkiltici deri ile gerçekleşiyor. Karanlık sayılabilecek üst notalar ayakkabı boyalarını ya da yeni deri çantaları hatırlatıyor. Kabullenilmesi zor deriye, nane, hastane gibi kokan öd ve yumuşak sayılabilecek sandal ağacı eşlik ediyor orta kısma doğru. Başlangıçtaki sertliğe nazaran daha yumuşak orta bölüm benim için hala konforlu değil. Neyse ki son bölüm güzel. Kapanışta deri yok, sandal ağacı yok, öd yok. Alt notalarda hoş bir tütsü ortaya çıkıyor. Azıcık da vetiver var. Hatta kuru baharatlar bile olabilir. Son bölüm yapaylıktan uzak, sakin ve başlangıcı kadar karanlık değil.

Dark Aoud, üst ve orta kısımda rahatsız edici olabilmeyi başarıyor. Sonlardaysa hiçbir şey olmamış gibi güzel yüzünü size gösteriyor. Başlangıçta acı çektiriyor, kapanıştaysa bütün günahlarını unutturmaya çalışan bir günahkar rolünü oynuyor belki de. O, şeytani bir patavatsızlıkla, cüretkarlıkla başlıyor, dervişvari sakinlikle son buluyor.

Kimileri onun için kötü çocuk karakterli diyor ki haklılar. Hayvansallığı andıran deriye meylettiğini düşünüyorum Dark Aoud’un. Kimseyi kaale almayan serseri gibi davranıyor. Deri-öd ikilisi kirli verilmiş. Bazı yorumcular onda kullanılan ödün hastane-ilaç gibi koktuğunu vurgulamış. Haksız sayılmazlar. Zaten Montale’in bu tür öd kullanımına sıkça rastlıyoruz. Onun için sürpriz olmadı benim için fakat alışık olmayanlara küçük çaplı şok yaşatabilir. Sandal ağacı ise arayı bulmaya çalışan uyumlu anne figürü gibi. Sonlardaki tütsü ise yapaylık barındırmıyor ve bana göre parfümün en güzel kısmını oluşturuyor.


Demem o ki, zor bir parfüm Dark Aoud. Sevmesi zor, kullanması zor, etraftaki insanların beğenmesi zor, övgüler almanız zor. Uç bir deneme. Tuhaf bir yapaylık vaat ediyor. Aynı zamanda kaba ve erkeksi. Kimi yerlerde uniseks olarak sunulduğunu gördüğümde hafiften gülümsedim. Kadın kullanımı için uygun görünmüyor.

Bu tür kokulara çok ilgim olmadığı için, onu kullanmaktan zevk aldığımı söyleyemem. Eğer bu tür sert ve zorlayıcı kokuları seviyorsanız denemenizde fayda var. Onun dışında denemeseniz büyük kaybınız olmayacaktır, merak etmeyesiniz.

EDP formunda Dark Aoud. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek fakat kısa süre sonra tene yakın kalmaya başlıyor. Sonbahar hatta kış mevsiminde kullanılmalı. Yaş isteyen yapısının olduğunu söylemem gerekiyor. Genç delikanlı kokusu değil. Aman dikkat.

Koku Güzelliği:10/6

19 Ekim 2015 Pazartesi

Estee Lauder – Modern Muse (2013)


Estee Lauder – Modern Muse (2013)

"Kendine güvenen, özgür, ilham veren. Stilinizi, kendinize güveninizi ve yaratıcı ruhunuzu ortaya çıkarın. Rengarenk çiçeklerin ve yemyeşil, şehvetli ormanın çekici kontrastını yakalayın. İki özel, farklı akor (parlak yasemin ve canlı odunsuluk) ilgi çeken ikilik izlenimi veriyor.

Modern Muse ilhamını, modern kadının karmaşıklığından ve onun hayatının, kişisel yaşamının dinamik tezatlığından almıştır. Modern kadının yaratıcı enerjisi ve çekici kadınsılığı, onun çok yönlü parlak çiçeksiliği tarafından yakalanır.

Modern Muse kimdir? Kendine güvenen ve bağımsız, yumuşak ve güçlü, dinamik olmasına rağmen kadınsı. Şık ve özgün. O bir kelime bile söylemeden tanıştığı her kadına ilham verir. O, daima sahip olduğu içgüdü ile kendi hayatının kahramanıdır."

İşte size Estee Lauder'in yeni sayılabilecek parfümü Modern Muse'ın bulabildiğim reklam cümleleri. Pazarlama kampanyasını “kendine güvenmek, bağımsızlık ve ilham vermek” üzerine kurmuş gibi görünüyor Estee Lauder, Modern Muse parfümü için. Tabii biraz da kadınlara moral verici bir motivasyon da sağlamaya çalışıyor olabilir. Sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok bölgesinde kadınların sorunları çok büyük ve köklü. Çoğu zaman ezilen, dışlanan, acı çeken ve ayakta kalmaya çalışan kadınlar oluyor. Erkeklerin zalimlikleri ise bitmiyor. Hiç kimse kusura bakmasın, bu anlamda kadınların her zaman yanındayım.


Neyse konumuza döneyim. Estee Lauder’in ilk defa bir parfümünü yazı konusu yapmış olduğumu fark ettim ve bu yüzden kendimi kınamam gerekiyor mu bilemiyorum. Ünlü güzellik markası Estee Lauder, parfümler anlamında göz ardı edilemeyecek önemli klasiklere sahip. Evet bir Guerlain kadar olmasalar da geçmişteki sevilen parfümlerinin mirasını hala üzerinde taşıyor. Bünyesine topladığı markalarla kocaman holdinge dönüştüğü ise artık sır değil. Estee Lauder bu sefer 2013 yılında kendi kadın parfümünü piyasa sürdü. Modern Muse, böylece dünyaya geldi. Her ne kadar çıkışı çok ses getirmese de şimdiden oldukça seveni olduğu görülüyor Modern Muse'un.

Kendi sitelerinde yeşil çiçeksi, odunsu olarak sınıflandırılmış. Parfümü üzerime sıktığımda ferah turunçgillerle çiçeklerin karışımı beni karşılıyor. Portakal çiçeği mi yoksa çiçeksi portakal mı karar veremedim. Ferah, kadınsı ve yüksek kaliteli üst notaları sevdim. Orta bölümde tabii ki kadınsılık artıyor. Ferah turunçgiller yerini çiçeklere bırakıyor. Bu noktada sabunsu beyaz çiçeklerin istilasına maruz kalıyorsunuz. Yasemin, zambak, sümbülteber, hanımeli ve daha bilmediğim çiçekler. Orta bölüm tamamen kremsi ve sabunsu beyaz çiçeklerin etkisinde. Orta bölümün sonlarına doğru misk de ekleniyor kadroya. Orta notalar benim için fazlasıyla çiçeksi. Yine de kremsi-vanilyalı beyaz çiçekleri beğendim. Geleyim sonlara. Alt notalarda çiçeksilik devam ediyor ama kalite düşüyor. Misk hala var kapanışta. Beyaz çiçeklere eklenen soğuk ve yapay bir koku, alt notaları pas geçmemi sağlıyor. Calone ya da parlak amberden şüpheleniyorum. Kapanışı ne yazık ki başarılı değil.

Modern Muse ismi gibi modern bir çiçek parfümü. Başlangıçtaki çiçeksi turunçgilli yapı, parfümün en sevdiğim yeri oluyor. Orta kısımdaki kremsi-vanilyalı beyaz çiçekler de gayet güzel. İyi ki vanilya kullanılmış orta bölümde. Yoksa fazlasıyla kuru ve baygın çiçeksiliğe dönüşecekmiş orta notalar. Sonlardaki boşvermişlik ve yapaylık, yeni nesil parfümlerde artık totem halini aldı. Niye yeni parfümlerin birçoğunun alt notaları özensiz olmak zorunda?


Modern Muse, modern bir peri masalı hikayesi gibi. Baştan sona tatlı, temiz, yumuşak beyaz feminen çiçeklerle bezenmiş. Yani kokunun ana aksını beyaz çiçekler oluşturuyor. Benim için ayrım yapmak zor. Çünkü bu beyaz çiçeklerin kokusu birbirine benziyor sanki. Sümbülteber ve yasemin bir parça öne çıkıyor. Zambak geride kalıyor. Başlarda ferah turunçgillerle, orta kısımda vanilya ile destekleniyor beyaz çiçekler. Mis gibi canlı kır çiçekleri gibi. Hatta farklı birçok çiçeğin bulunduğu bukete benziyor Modern Muse. Kokunun her anında çiçeklerin izi var.

Modern Muse, tam bir kadın parfümü. İlginç, yaratıcı ve farklı değil. Sokakta veya çevrenizde sık sık karşılaştığınız ve burnunuzu teğet geçen tatlı beyaz çiçek parfümlerinden pek farkı yok ama hoş bir çekiciliği, canlılığı, neşesi, başarılı aurası var. Her parfüme onu anlatan bir kelime seçmeye çalışıyorum çoğu zaman. Gerçi bir parfümü bir kelimeyle özetlemek zordur. Sanırım Modern Muse'u tek kelimeyle şöyle özetleyeceğim: “Temiz"

İçeriğindeki beyaz çiçeklerin fazlalığı sebebiyle Modern Muse, aklıma hemen Carnal Flower-Fracas ikilisini getirdi. Modern Muse'deki sümbülteberin, bu çağrışımı yaptığını söylemek yanlış olmaz. Aralarındaki temel fark Modern Muse'un kremsi ve vanilyalı olması, Carnal Flower-Fracas'ın kuru ve gerçek çiçek gibi kokması. Bir başka benzerlik de Givenchy'nin ünlü klasiği Amarige ile ilgili. Tabii Amarige oldukça kuru beyaz çiçeksi kompozisyona sahipti. Bence andırıyor Modern Muse, Amarige'i. Hatta işi abartıp, Modern Muse'un orta kısmındaki kremsi vanilyalı beyaz çiçekleri, Bulgari'nin enfes Jasmin Noir'ine bile benzetebilirim.

Çok derin, kompleks ve yenilikçi olmadığını kabul etmek gerek. Fakat bu durum onun iddialı, hırslı ve cazibeli olmasına engel değil. Düz çizgide ilerlediği söylenebilir. Günümüze yakın yapısıyla denenebilir. Ama çok genç arkadaşlara uyacağını sanmıyorum. Sabunsu hatta zaman zaman pudralı tarafı ağır basıyor. Daha yaş ve olgunluk isteyen bir parfüm gibime geliyor. Genç bir kızda fazlasıyla rüküş kaçabilir kokusu.


Modern Muse'u ünlü parfümör Harry Fremont tasarlamış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Başlangıcı dolu dolu gerçekleşiyor. Orta bölümde yumuşak bir ten kokusu haline geliyor. Kimileri yaz mevsiminde kullanılabilir demiş. Bence kullanılamaz çünkü orta kısımdan itibaren artan baskın çiçekler ve vanilya, çok sıcak yaz aylarında boğucu olabilir. Onun çok soğuk kış mevsimine de yakışmayacağını düşünüyorum. En çok ilkbaharın neşesine ve canlılığına yakışır gibime geliyor. Bir de serin sonbaharın çiçeksi hüznünü sevebilir Modern Muse.

Not: Estee Lauder'in kadınlara bir önerisiyle bitireyim yazıyı. Kendi sitelerinde Modern Muse'un şöyle kullanılmasını önermişler: "Saç fırçanıza Modern Muse'u sıkın ve saçlarınızı tarayın." Böylece parfümün saçlara daha homojen yayılacağını dile getirmek istemiş olabilirler. Söylemesi Estee Lauder'den uygulaması sizden hanımlar :)

Koku Güzelliği:10/6.5

16 Ekim 2015 Cuma

Clive Christian – X Men (2001)


Clive Christian – X Men (2001)

Parfüm Merakı sitesi için kaleme aldığım yazılardan sonra, e-posta, facebook ve twitter yoluyla bir çok soru geliyor. Kimi arkadaşlar parfüm önerisi ister, kimi arkadaşlar alış veriş için hangi internet sitelerinin güvenilir olduğunu sorar. Elimden geldiğince cevaplamaya çalışırım bana ulaşan soruları. Fakat bir soru tipi vardır ki hafiften gülümseme yaratır bende: "Afrodizyak kokulu parfümler hakkında ne düşünüyorsunuz?"

Genellikle parfümlerin afrodizyak denilen etkileri olmadığını, bunun üreticilerin pazarlama tekniği olduğunu ve hiç bir kokunun karşı tarafta birden bire cinsel uyarıcı görevi göremeyeceğini anlatırım. Ve bunu iddia eden parfüm üreticilerine mesafeli yaklaşmalarını söylerim. Dünyanın en önemli markalarının dahi bu tür söylemlerini çok ciddiye almamalarını belirtirim. Çünkü henüz bilim dünyası bile afrodizyağın tanımını yapabilmiş değil. Nasıl kokar, neye benzer muğlak bir kavram. Yani ortada sihirli, afrodizyak denebilecek tek bir koku formu yok. Bilemiyorum ileride bilim insanları bu kokuyu bulup, formülünü oluşturabilirler. O zamana kadar bu afrodizyak kokan parfüm iddiası, benim için hoş ve egzotik bir hikayeden öteye gitmiyor.

Kaderin ironik tecellisi sonucu karşıma afrodizyaktan bahseden parfüm evi çıktı. Fakat durum bu sefer epey ciddi. Çünkü karşımızda dünyanın en pahalı parfümlerini satmakla övünen, ultra lüks niş marka Clive Christian var. Ve onların 2001 yılı çıkışlı parfümleri X (kadın ve erkek) için afrodizyak vurgusu yapılıyor. Hem de kendi sitelerinde!


Clive Christian'ın deyimiyle "insanlığın en güçlü doğal afrodizyaklarıyla kuşanan" X parfümlerinin erkek olanı, uzun süredir merakımı çekmekteydi. Kendi sitelerinde yine hiç bilgi yok X Men'le ilgili. Notalarını bile yazmaya tenezzül etmemişler. Sanırım biraz züppe duruşlarının da payı var bu rahatlıklarının oluşmasında.

X Men'in açılışı (film afişi gibi oldu) eski tarz turunçgillerle gerçekleşiyor. Nostaljik bergamot yüksek kalitesiyle ilk saniyelerde takdirimi kazanmayı başarıyor. Başlangıçta sabunsu sayılabilecek bergamota aromatik otlar eşlik ediyor. Olgun, ferah, zengin ve şahane üst notalar koklamaya değer. Orta kısımda bergamot geri çekiliyor. Onun boşluğunu sıcak, tatlı baharatlar ve garip meyvemsilik alıyor. Tarçın, zencefil ve biber olduğunu sandığım baharatlara ananas benzeri olgun meyveler eşlik ediyor. Azıcık da metalik sedir ağacı ve çam var sanki. Orta bölüm daha günümüze yakın kokuyor fakat başlangıçtaki kadar şık değil. Baharatlar çok farklı verilmemiş. Tatlı olmayan meyvelerle birleşimi idare eder. Orta bölümdeki asıl sorun bence metalik odunsu notalar. Orta notalar kötü değil ama şahane de değil. Son kısımda kibar ve nefis vanilya kendisini gösteriyor. Meşe yosunu hoş sürprizini eksik etmiyor kapanışta. Amber de algılıyorum alt notalarda. Sonları çok güzel X Men'in.

Anladığım kadarıyla reçinemsi, meyvemsi, baharatlı, odunsu bir parfüm X Men. Kimi zaman traş köpüklerini anımsattı bana, kimi zaman sabunsuluğu, kimi zaman da aromatik otlarla dolu ormanı hatırlattı. Eski tarz erkeksi aromatik odunsu fujerlere göz kırpıyor fakat modern sayılabilecek baharatlar ve vanilya-amber ikilisiyle modern dünyaya uyum sağlamasını beceriyor. Başlangıcını sevdim. Modern sayılabilecek parfümde verilmeye çalışılan eski hava güzel bir nostalji yaratıyor. Bergamot olması gerektiği gibi. Gayet olgun ve sakin bergamot, Clive Christian'ın temsil ettiği geleneğe uygun. Orta kısımda lüks hava biraz değişiyor. Baharatlar saldırgan değil. Kimilerinin Iso E Super dedikleri odunsuluk biraz uyumsuzluk yaratıyor. Tatlı baharatlar, abartılı şekilde şekerli verilmemiş. Son bölümde koku çok silikleşiyor. Alt notalardaki meşe yosunu, ustaca dokunuşla bir kazayı engellenmiş neyse ki.


"Dünyanın en pahalı parfümlerini satan bir markanın eserleri dünyanın en iyi kokularına sahip olmalı mı?" sorunsalı birden aklıma geliveriyor. Şunu söyleyebilirim ki X Men, benim için harika bir parfüm değil. X Men'in beşte biri fiyatına satılan Dior Homme Intense'i ya da Terre d'Hermes'i koku güzelliği anlamında tercih ederim. Bu tamamen benim seçimim olacaktır. Çünkü zihnimizde oluşturulmaya çalışılan "dünyanın en pahalı parfümleri" konsepti, algılarımızı değiştirmeye yönelik olabilir. X Men'i tasarlayan kişinin Geza Schoen olduğunu biliyoruz. Aynı ismin Diesel ve Fcuk gibi vasat parfümlere sahip markalara işler yaptığını da biliyoruz. Demek istediğim şu ki, bize kabul ettirilmeye çalışılan algılara, havalı pazarlama kampanyalarına ve klişe sloganlara göre karar vermemek gerekiyor bir parfümün iyi olup olmadığına.
“Harika parfüm” kavramı, kokusunda kendinizden bir şeyler bulabilmekle ilgili. Çok yüksek fiyatlara satılıyor diye niş parfümleri sevmek zorunda değiliz. Acımasızca eleştirmek de gerekmiyor. Denge ve makul olmak her zaman ihtiyacımız olan şey. Tabii bu söylediklerimi sadece parfümler anlamında değil, hayatın diğer alanlarına da uyarlayabiliriz.

Konumuzdan çıkmayayım. X Men, sosyal statüsü yüksek, yeterince kaliteli, şık, erkeksi ve lüks bir parfüm. Üzerinizde taşıdığınız zaman farklı bir havaya sokuyor sizi. Günlük kullanımdan ziyade gece çıkmaları için ve takım elbise ile daha uyumlu olacaktır. Üst yaş gurubunu hedefleyen konseptin doğru düşünüldüğünü ve hayata geçirildiğini anlıyorum. Fakat koku tarzı olarak bana pek yakın olmadığını hissediyorum. Hani bazı parfümler vardır "işte bu" dersiniz ve aşık olursunuz. X Men'de o durumu yaşamadım. Doğru kişide harika bir parfüme dönüşecektir ama görünüşe göre bende değil.

Luca Turin'in kitabında odunsu yosun olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan verilmiş. Bu puana katılıyorum. Bir başka parfüm eleştirmeni ve yazar Chandler Burr ise X Men'in, o zamana kadar ki kullandığı parfümler içinde en tuhaf alt notalara sahip olduğunu söylemiş.


X Men, Pure Perfume formunda. Bu yüksek konsantrasyona rağmen fark edilirliği fazla değil. Kalıcılığı normal. Sonbahar-kış mevsiminde kullanmanızı öneririm. İnanılmaz fiyatına istinaden denemeden almamanızı önemle belirtmeliyim.

Koku Güzelliği:10/7.5