10 Haziran 2016 Cuma

The Merchant Of Venice – Asian Inspiration (2013)

“Büyülü doğu şehirlerine yapılan uzun ve egzotik seyahatler” temasına sahip kaçıncı parfüm serisi Murano artık saymayı bıraktım. Evet, oryantalizm yirminci yüzyıldaki kadar etkili değil artık fakat parfüm markaları için hala cazip bir tema, egzotik doğuya gitmek ve oradan esinlenmek.

İtalya merkezli yeni sayılabilecek niş parfümevi The Merchant Of Venice, 2013 yılında altı parfümden oluşan Murano serisini piyasaya sürdü. Kendi deyimleriyle “şiirsel isimlere sahip ve keşiflerin, rüyaların gücünü çağrıştıran” bu altı Eau de Parfum, Venedik şehrinin doğusundaki büyüleyici şehirlere yapılan seyahatlerden ilhamını almış.

Serinin Asian Inspiration isimli parfümü, adından anlaşılacağı üzere Asya kültüründen etkilenilerek tasarlanmış. İlk defa bir The Merchant Of Venice parfümü deniyorum. İsmi ilgimi çektiği için ilk önce Asian Inspiration’u kullanmak geldi içimden. Parfümün açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Duru ve doğal açılışı saldırgan değil. Açıklanan üst notalarında meyvemsilikten bahsediliyor ve acı portakal-adaçayı ikilisi vurgulanıyor. Evet, parlak ve gerçekçi bir portakaldan ziyade tatlımsı, azıcık kremsi acı portakal-aromatik otlar kendisini gösteriyor başlangıçta. Üst notaları çarpıcı olmasa da başarılı. Orta bölümde büyük değişim var. Vetiver bütün gücüyle kompozisyona hakim oluyor artık. Islak, köksü vetiver, doğal ve stabil. Vetivere bir parça kremsi turunçgiller eşlik etmeye devam ediyor ama aromatik otlar artık ortada yok. Kuru tütsü az da olsa kendisine yer buluyor orta bölümde. Son kısımda klasik sedir ağacı kapanışı var. Vetiver ile uyumlu sedir ağacı sürpriz yapmıyor fakat tatlı benzoin, son kısımdaki en büyük sürprizi yapıyor.

Bu aralar şansıma vetiver merkezli kokulara denk geliyorum. Asian Inspiration için kendi sitelerindeki vetiver vurgusu önemli. Kendi sitelerinde parfümün “Bay Vetiver” olarak geçtiğini gördüğümde şaşırmadım. Köksü, ıslak ve doğal vetiverin etrafına yerleştirilmiş diğer öğeler. Başlara biraz turunçgiller, sonlara sedir ağacı eklenmiş. Orta kısımdaki vetiver gövdesine ise fazla müdahale edilmemiş. Ve ortaya Asian Inspiration çıkmış.

kolaj asian1

Kötü mü olmuş? Asla! Uysal, sakin, barışçıl, minimal niş parfüm ortaya çıkıvermiş. Evet, kompozisyon basit. Derinlik yok, nota zenginliği yok. Kullananı bir Japon bahçesinde, yeşilliklerin içerisinde, uzaklardan şırıl şırıl su sesi gelen ve değişik kuşların cıvıltılarının kapladığı sessizliğe ve dinginliğe davet eden üslubunu anlamamak için, fazlasıyla duygusuz olmak gerekir.

Asya’dan ilhamını alan bir parfümde vetiverin bu kadar yoğun kullanılması ve baharatların yer almaması ilk başta şaşırtıcı olabilir. Malum, doğuyu merkeze alan parfümlerde genellikle baharat kullanımı öne çıkar. Sanki baharatlar sadece doğuya veya doğu kültürüne aitmiş gibi. Oysa Asian Inspiration’da ferah, durağan ve yeşil çerçeve çizilmiş kokuya. Basit, saf ve edilgen. Gösterişsiz ama lüks.

Sonuç olarak eğer ferah vetiver kokularını seviyorsanız, deneme listenizin başlarına koyabilirsiniz Asian Inspiration’u. Ha çok farklı mı? Değil. Yenilikçi mi? Cık. Aşık olunacak kadar tutkulu mu? Pardon? Benim gibi vetiver kokularıyla aranızda şöyle-böyle bir ilişki varsa, çok etkileneceğinizi sanmıyorum ama yüksek kalitesi ve yapaylığa rastlanmamasıyla iyi iş çıkardığını düşünüyorum. Bu modern turunçgilli vetivere bir şans verin siz yine de.

tarti asian yen

Kimi kaynaklarda uniseks olarak sınıflandırılsa da erkek kullanımına yakın duruyor. İlkbahar-yaz kullanımı için daha uygun bence. Günlük kullanımda ise hiç sırıtmaz. EDP formunda. Kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği yeterli. Performans anlamında sizi üzeceğini sanmıyorum.

Koku Güzelliği:10/7

7 Haziran 2016 Salı

Lancome – O de Lancome (1969)

Diorella, Cristalle ve No.19. Zihnimde apayrı bir dünya açan bu üç klasik kadın parfümü bana her zaman eskiyi ve anıları hatırlatır. Onlardan gelen eski-tozlu, sabunsu aldehitler ve ferahlıkla harmanlanmış zamansızlık, başta, çocukluğumdan sıyrılıp gelen kısa fotografik kareleri çağrıştırır. Bu öyle bir histir ki, annemin yaklaşık otuz yıl evvelki güzelliğini, kokusunu, yaşadığımız şehirlerin sokaklarını, komşularımızın aynı benim gibi yaramaz çocuklarını deja vu’lar halinde zihnime getiriverir. Bu histen ani bir tepkiyle kurtulmak isterim çünkü eski genellikle hüzünlüdür ama aynı zamanda hatırlamak isterim çünkü çocukluk her zaman için güzeldir.

Bir süredir, benim gerçekçilikle ve mantıksallıkla yoğrulmuş iç dünyam yine karmakarışık. Hayır, neyse ki korkunç bir travma ya da hayatın anlamsızlığı üzerine bir düşünme fırtınası değil bu karışık duygu durumu. İsmi O de Lancome olan bir kadın parfümü, hüzünlü limanların ve ılık sonbahar güneşinin o iç burkan manzarasına çekiverdi beni, tıpkı romantik ressamlar William Turner ve John Constable’ın o flu tablolarındaki gibi.

Müthiş kadın ve erkek klasiklerine imza atmış dünya devi Lancome’un, eski efsanelerini fırsat buldukça ziyaret etmeye çalışacağım. Her ne kadar yeni çıkardığı parfümleri, geçmişteki klasikleri kadar ilgi göremese de, Lancome’un parfüm dünyasında müstesna bir yeri olduğu söylenebilir. O de Lancome’da markanın önemli kadın parfüm klasiklerinden birisi.

Kendi sitelerinde ferah turunçgilli olarak nitelendirilen O de Lancome’un başlangıcı limonla gerçekleşiyor. Sadece limon değil, sabunsu aldehitler de eşlik ediyor limona. Başlangıcı için sabunsu limonsu bir ferahlıktan bahsedilebilir. Açılışı güzel. Orta kısımda sabunsuluk azalıyor. Limon geriye çekiliyor. Ortaya enfes meşe yosunu çıkıyor. Bir parça beyaz çiçekler eşlik ediyor meşe yosununa. Hala biraz sabunsuluk var. Son bölümde ustaca kullanılmış paçuli var. Meşe yosunuyla uyumu harika paçulinin. Başlangıcına göre biraz karanlık olsa da, kapanışı hala ferahlık sınırında.

o-de-lancome yaprak1

O de Lancome hakkında yazılanları okuduğum kadarıyla az çok tahmin ediyordum nasıl kokacağını. Çok da yanılmadım. Ferah turunçgilli, sabunsu ana yapının etrafına yerleştirilmiş yeşiller ve meşe yosunundan oluştuğunu söyleyebilirim. Çok zengin olmayan basit formülasyon, nefis kokmayı beceriyor. Chanelvari aldehitler ve sabunsuluk ilk saniyelerde onun kadınsı tarafını vurguluyor. Orta kısımdaki meşe yosunuyla erkek kullanımına göz kırpıyor. Odunsu sayılabilecek kapanışıyla da hala rahatlıkla erkeklere hitap edebileceğini düşündürtüyor. Tabii sabunsuluğa katlanabilirseniz!

Tahmin edeceğiniz gibi O de Lancome, 1970’li yılların kadın parfümlerinin tipik örneği. Onu koklayıp da “hmmm yaşlı kadın kokusu” ya da “modası geçmiş” derseniz, Lancome’un hayaleti sizi bulur ve çarpar 🙂 O, tabii ki eski ve nostaljik kokacak, döneminin koku karakterini yansıtacak. Günümüzün parfüm trendlerine uymayacağını söyleyebilirim ama harika bir ferah-şipre olduğunun da altını çizmeliyim. Yüksek kaliteli, karakterli, bir parça resmi ve dişi. Ama aynı zamanda da erkeksi.

O de Lancome, Cristalle, Diorella, No.19, No.5 ve hatta Eau Sauvage seven kadınların-erkeklerin tercih edebileceği bir seçenek gibi görünüyor. No.19 kadar yeşil değil, Eau Sauvage kadar da turunçgilli değil. Bence Diorella-Cristalle ikilisine daha yakın O de Lancome. Ne de olsa bu iki parfümün ablası sayılır.

Sonuç olarak kırk yaş üzeri kadınların taşıyabileceği müthiş bir klasik O de Lancome. Günlük kullanımdan ziyade biraz daha özel anların kokusu sanki. Benim kullandığım EDP versiyonuydu. Kalıcılığı idare ederken, fark edilirliğinin zayıf olduğunu gözlemledim. Soğuk kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

o-de-lancome afis2

Parfümün tasarımını çok fazla işe imza atmamış burunlardan Robert Gonnon yapmış. Luca Turin tarafından ferah turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan verilmiş. Bu arada küçük bir bilgi vereyim. O de Lancome 1969 yılında piyasaya sürüldü fakat 1994 yılında kapsamlı bir reformülasyon geçirmiş ve şişesi-kutusu da değişmiş.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8

4 Haziran 2016 Cumartesi

Bentley – Infinite Rush (2016)

Bentley’in 2015 yılında piyasaya sürdüğü Infinite ve İnfinite Intense’e, 2016 yılında ferah bir kardeş geldi. İnfinite isimli üç parfüm böylece Bentley’in koleksiyonuna katılmış oldu. E artık Infinite’lerin küçük bir seri halini aldığını söyleyebiliriz. İlerleyen yıllarda belki Infinite serisine yeni üyeler katılabilir. Bekleyip, göreceğiz.

2016 çıkışlı yeni arkadaşımızın ismi Infinite Rush. Parfümün ilhamını Bentley’in müthiş SUV arabası Bentayga’dan aldığı söylenebilir. Infinite Rush’ın tanıtım broşürlerinde “macerayı yaşayın” cümlesi, Bentayga ile çıkılacak seyahatlere gönderme yaptığı düşünülebilir. Modern ve maceracı ruhu temsil ettiği ve sınırlarını zorlayan erkeklere ithaf edildiği de belirtiliyor. Evet, anlaşılacağı üzere Infinite Rush, erkekler için tasarlanmış.

Ferah, baharatlı ve odunsu olarak sınıflandırılan Infinite Rush’ın açılışı turunçgillerle gerçekleşiyor. Tanıtımında mandalinadan bahsedilmiş üst notalarında. Bence limon daha ön planda. Doğal ve ferah limona bir parça portakal da eşlik ediyor. Başlangıcı gayet güzel. Orta kısma geçilirken, ferah turunçgillerin arkasına başarıyla yerleştirilmiş baharatlar kendisini gösteriyor. Muhtemelen biber buradaki baharat. Orta kısımda asıl çıkışı vetiver yapıyor. Ferah turunçgiller geride kalırken, ıslak, köksü vetiver ortaya çıkıyor. Orta bölümün ana oyuncusu temiz vetiver denebilir. Orta notaları da gayet güzel. Son bölümde yine değişim var. Kapanışta sıradan sedir ağacına vetiver eşlik ediyor. Alt notalara odunsu diyebiliriz.

Infinite Rush, ferah aromatik odunsu tarafa göz kırpıyor. Başlangıçtaki turunçgiller, deneyen çoğu kişinin rahatlıkla seveceği gibi güvenli ve cana yakın. Böylece parfümün en sevdiğim yeri oluyor. Orta bölümde köksü temiz vetiver hiç fena değil. Her ne kadar bir vetiver sever olmasam da gayet başarılı. Son bölümse, kıyafette en çok kalan kısmı ama biraz yapay ve çarpıcı değil. Sedir ağacına Iso E Super eşlik ediyor olabilir çünkü bir parça metalik ve kadifemsilik hissettim alt notalarda.

toprak rush yen

Dürüst olmam gerekirse, ilk kullandığımda pek alışamadığım Infinite Rush, ilerleyen günlerde hoşuma gitmeye başladı. Başlangıçtaki baharatların eşlik ettiği turunçgilleri azıcık Declaration’a benzettim. Zaten Declaratioan’ı da ilk seferinde pek sevememiştim ama kullandıkça alıştım Declaration’a. Infinite Rush, orta bölümden itibaren çok farklı bir yol çiziyor kendisine. Temiz vetiver, bir parça Guerlain Vetiver’i andırıyor ama çok yeşil değil.

Infinite Rush, harika ve çarpıcı bir yaz kokusu olmasa da, bence bazı yapay rakiplerinden bir adım önde. Artık bıkkınlık veren sucul-deniz temasına fazla prim vermiyor Infinite Rush. Aromatik, ferah, turunçgil-odunsu denizinde yüzüyor. Genel olarak temiz ve basit fakat üst-orta-alt nota değişimleri dikkatli burunlardan kaçacak gibi değil. Bu anlamda tek düze olmadığını ama müthiş zengin karakteri de bulunmadığını belirtmem gerekiyor. E bir yaz parfümünden harikalar beklemek de çok doğru olmayabilir. Bu anlamda bence beklentiyi karşılıyor Infinite Rush.

EDT konsantrasyonuna sahip. Kıyafette kalıcılığı iyi ama tende ortalama. Fark edilirlik ilk on beş dakika iyi sonrasında tene yakın kalıyor. Günlük kullanım için, tatilde, plajda, sıcak yaz akşamlarında kullanmak için ideal.

reklam rush

Ha bir de şişesiyle ilgili küçük bilgi vereyim. Anladığım kadarıyla farklı bir teknikle yapılan şişesinin üzerindeki kuruyup, çatlamış toprak figürü, her şişede farklı şekilde oluyormuş. Yani aldığınız Infinite Rush şişesinin üzerindeki motif, sadece size özel olacakmış. Böyle şeylere meraklıysanız, ilginizi çekebilir.

Koku Güzelliği:10/7

27 Mayıs 2016 Cuma

Parfums de Marly – Hamdani (2013)

“Bedeviler çok konuksever insanlardır. Eğer bir misafir çadırlarına ziyarete gelirse onu ve hayvanlarını hiç ücret almadan üç gün misafir etmek zorundaydılar. Konuk edilen misafirin atının başlığı çadırın orta yerine asılarak onun önemi vurgulanırdı. Böylelikle kabileler savaştan arta kalan zamanlarda birbirlerini konuk eder, en hızlı ve en cesur atlarının hikayelerini paylaşırlardı. Kazananın ödül olarak kaybedenin en iyi sürüsünü aldığı at yarışları düzenlerlerdi. Yetiştirilen hayvanlar alınır, satılır ancak kural olarak savaş kısraklarına bedel ödenmezdi. Bir Arap kısrağından daha iyi bir hediye olamazdı. Bir kısrağın değeri annesinin orijinine göre artardı. Eğer kısrağın annesi takdir edilen bir aileden geliyorsa onun değeri çok fazla idi. Kısrak aileleri onu yetiştiren kabilenin veya şeyhin adı ile bilinirdi. Bedeviler aynı orijinden gelen atları daha değerli görürlerdi. Beş temel at ailesi vardı; Kehilan, Seglavi, Abeyan, Hamdani ve Hadban. Cesaret, dayanıklılık ve sürat hikayeleri o orijine ait diğer atlarında değerini arttırırdı. Örneğin; Kehilet al Krush, Kehilet Jell – abiyat ve Seglavi ibn-i sedran isimli kısrakların görkemli savaş hikayeleri vardı. Hamdani atları; atletik yapılı, iri kemikli ve kas gücü yüksek bir türdü. Kafaları profilden bakıldığında düzdü. Arap atları içinde en uzun boylu türlerden biriydi. Demir kır ve açık doru en sık rastlanan renkti.”

İnternet üzerinde yapılacak kısa bir aramayla, Hamdani atları hakkında bu bilgilere farklı yerlerde rastlamak mümkün. Parfums de Marly, inatla ve mutlulukla atlara yer vermeye devam ediyor. Her parfümlerinde farklı cins atlardan ilham alıyorlar. Hamdani, markanın “Arap Atları” serisinin üyesi. 2013 çıkışlı olduğu biliniyor. İsmi fazlaca duyulmamış bu arkadaşa bir el atmak istedim. Umarım elimde kalmaz.

Hamdani’nin tanıtımında erkeksi şıklıktan bahsediliyor ve tütün, deri, bal ve karanfil üzerine inşa edildiği izlenimi veriliyor. Parfümün açılışı çok sert. İlk saniyelere sert mi demeliyim yoksa rahatsız edici mi karar veremedim. Ya da garip veya zor mu olmalı doğru kelime. Üst notaların zihnimde uyandırdığı etki yeni boyanmış ayakkabı diyebilirim. Lostra salonuna girdiğimde burnuma çarpan kösele kokusu da bilinçaltımdan çıkıp geliveriyor. Bir parça acı aromatik otlar da var muhtemelen. Tatlılık barındırmayan, soğuk-hayvansal deri, muhtemelen başlangıcı domine eden baş aktör. Açılışı çok sıradışı ama bana göre değil. Orta kısımda aynı zalim, karanlık, koyu yapı devam ediyor. Orta notalar, başlangıcına göre birazcık daha tahammül edilebilir. Tatlılık hala yok. Hayvansallık daha dizginlenmiş diyesim var. Deriye reçineler de eşlik ediyor. Son kısma geçeyim. Ana yapının büyük değişim gösterdiği söylenemez. Kapanışta reçineli ağaçların etkisi daha fazla neyse ki. Karanlık tütsü de kendisini göstermeye çalışıyor. Muhtemelen parfümün en kullanılabilir tarafı alt notaları ve benim de en sevdiğim yeri burası oluyor.

Hamdani… İlhamını bir attan alan parfüm olduğunu düşünürsek, bu koku karakteri çok şaşırtıcı olmamalı. Ama Parfums de Marly’nin diğer kullandığım parfümlerinde bu kadar uç ve sert bir kullanım yoktu. Hamdani, sadece Parfums de Marly’nin değil, şimdiye kadar kullandığım en zorlayıcı kokulardan birisine sahip. Çok çok yoğun, depresif, karanlık. Kuru odunsu-deri-tütsü-reçine kompozisyonuna benziyor. Adeta Tauer’in o garip ayakkabı boyası gibi kullandığı derinin verilişini andırıyor Hamdani. Sevmesi ve kullanması çok çok zor (en azından benim için durum budur).

kendi hamdani yen

Tauer demişken, Hamdani’yi en çok benzettiğim parfüm Incense Extreme oldu. Ayrıca Montale’in Aoud Cuir d’Arabie’sini düşündürttü bana. Karanlık yönüyle Black Afgano’yu da benzerler listesine alabiliriz. Ama geneli düşündüğümde sanki Montale parfümü kokluyormuşum izlenimi oluşmasını sağladı zihnimde Hamdani.

Akıl almaz şekildeki karanlık yapısı, fazlasıyla tematik olması, mideyi zorlayıcı hayvansallığı, ürkütücü dumansılığı, gerçekçi reçinemsiliği, sinir bozucu tütsü kullanımı ile örneğine fazla rastlanamayacak duruşu ve etrafa yaydığı negatif enerjisiyle, günlük kullanımın epey dışında Hamdani. Eğer Avusturya’da dağın başındaki kocaman bir şatoda yaşıyorsanız, satanizme ilgi duyuyorsanız ve geceleri zifiri karanlık ormanlarda veya mezarlıklarda tek başınıza dolaşmayı seviyorsanız, Hamdani bu anlamda sizi memnun edecektir.

Hamdani’yi, sektörün tanınmış isimlerinden Fabrice Pellegrin tasarlamış. EDP formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği yüksek değil. Çoğu yerde uniseks kullanıma uygun olduğu belirtilse de, bir kadının üzerinde olmaması gerekiyor Hamdani’nin. O, erkek kullanımına uygun. Tam bir kış parfümü olduğunu sanırım söylememe gerek yok.

Koku Güzelliği:10/5