28 Haziran 2016 Salı

Annick Goutal – Eau de Monsieur (1980)

Kendi sitelerinde “erkeksi şıklığa övgü” olarak formüle edilmiş Annick Goutal’ın Eau de Monsieur’ı, deneme/kullanma listemin üstlerinde değildi. Belki de yeni nesil parfümlerden beklediğim tadı alamamam sebebiyle eski klasiklerde ve tarihi önemdeki kokularda arıyorum teselliyi. Gerek ana akım, gerek Chanel, Guerlain, Hermes üçlüsünün klasikleri ve gerekse tarihi nişlerle flörtüm devam edecek anlaşılan.

“Tarihi niş parfümler” demişken, otuz altı yaşında bir eser var karşımda. Bileklerimi, kollarımı, tişörtlerimi ve boynumu süslüyor bir süredir. Annick Goutal’ın ilk piyasaya sürdüğü parfüm olarak bilinen Eau de Monsiuer, ismi ile size başka klasikleri çağrıştırmıyor mu: Chanel Pour Monsieur, Mouchoir de Monsieur ve Monsieur de Givenchy.

İsmindeki erkek vurgusuna rağmen, kimi platformlarda uniseks olarak gösterilmesi çelişki gibi görünüyor. Parfümün başlangıcı eski-tozlu turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot, limon ve tuzlu turunçgiller başlangıcı domine ediyor. Orta bölümde tuzlu turunçgillerin etkisi mevcut. Sürpriz meşe yosunundan geliyor. Orta kısımda meşe yosunuyla turunçgillere amber de ekleniyor. Hala ferah orta notalar. Kapanışta turunçgil yine orada. Yumuşak odunsular da kendisini gösteriyor. E daha ne olsun.

Eau de Monsieur, ferah limonsu şipre gibi davranıyor. Limon ve turunçgillerin hakimiyeti baştan sona devam ediyor ki tam bana göre. Nostaljik turunçgillere aromatik otların eşlik etmesiyle, şölen başlıyor. Meşe yosunu partiyi canlandırıyor, odunsular da duruma ayak uydurmasını biliyor.

eau de monsieur yakin yen

Harika bir klasik ferahlıkla karşı karşıyayız. Zaman zaman nanemsi fesleğen hissiyatı, kimi zaman da eski-tozlu limon kolonyası kıvamındaki yapı, şahane. Daha önce Blenheim Bouquet’te karşımıza çıkan bu durum, Eau de Monsieur için de geçerli. Evet, azıcık da olsa iki parfümün benzer tarafları var. Meşe yosunu, vetiver ve kompozisyonu tamamlayan ağaçsılık, gayet uyumlu, doğal ve rafine.

Parfümdeki tuzluluk, günümüzün yapay akuatik çöplerine ders verir gibi. Yeni parfümörlerin klasiklerden birazcık ilham alması gerekmez mi? “Parfümde tuzluluk hissiyatı nasıl verilir” gibisinden bir sorunun, Eau de Monsieur’da ne kadar güzel çözüldüğünü görmemek için kör olmak gerekiyor.

Sözü uzatmanın anlamı yok. Yine Annick Goutal ve yine harika bir ferah turunçgil parfümü. Markanın diğer turunçgil temalı kokularını hatırlatıyor Eau de Monsieur. Biraz Eau du Sud, biraz Eau d’Hadrien ve azıcık Sables esintileri var. Eau de Monsieur’un, eski tarz bir koku olduğunu söylemem gerekiyor. Üst yaş guruplarının değerini anlayabileceği (mümkünse kırk yaş ve üzeri) şık ve yarı resmi bir karizma kokusu. Takım elbiseye de uyar, polo yaka tişörte de. Yirmi yaşındaki delikanlıların bu parfümden bir şey anlamayacağını söyleyebilirim. Aman boşverin, zaten yirmilik delikanlılar neden anlar ki 🙂

Sonuç olarak, tam sevdiğim gibi eski tarz ferah turunçgilli şipre olan Eau de Monsieur’u denemenizi tavsiye ederim. Ha şunu da bilin ki performans canavarı değil. Kalıcılığı idare eder ama fark edilirliği düşük. Bu anlamda klasik Eau de Cologne’ler gibi davranıyor ne yazık ki. EDT formunda ama etrafa yayılımı az.

Ve geleyim can alıcı mevzuya. Benim kullandığım Eau de Monsieur, eski formülasyondu. Kötü haber şu ki, bir süre üretimi durdurulan Eau de Monsieur, 2013 yılında Annick Goutal markası tarafından yeniden reformüle edilip piyasaya sürüldü. Yeni versiyonun parfümörü Isabelle Doyen. Şişesinin üzerindeki etiketi ve kutusu değişen yeni Eau de Monsiueur’un, eski versiyonuna göre pek başarılı bulunmadığı söyleniyor. Görüşüne göre yine eskisini aratan yenileşme çabası. Gerçi yeni halini denemedim ama eski versiyonundan aldığım tadı, yenisinden alamayacağımı biliyorum. Onun için varsın Eau de Monsieur’u bu eski haliyle koku hafızamda saklayayım.

eau-de-monsieur karanlik

Luca Turin’in kitabında yosunsu turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden dört puan verilmiş.

İlkbahar-yaz kokusu. Erkek kullanımına yakın duruyor. Kendinizi 1970’li yılların İtalyasında, Akdeniz kıyısındaki ıssız bir plajda, limon ağaçlarının altında uzanmış şekilde hissettirebilecek, o asidik turunçgil kokusunu size en gerçekçi şekilde verebilecek eserlerden olduğunu belirterek noktayı koyayım.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/9

24 Haziran 2016 Cuma

Lanvin – L’Homme (1997)

Bir dönem, ülkemizde en çok sorulan, merak edilen ve övgüler alan parfümlerden birisiydi Lanvin L’Homme. Tabii sadece ülkemizde değil, yurtdışında da, doksanlı yılların sevilen erkek parfümlerindendi. 1997 çıkışlı Lanvin L’Homme, yirmi yıla yaklaşan yaşıyla, Cool Water’ların, 212 Men’lerin, L’Eau d’Issey Pour Homme’ların, Acqua di Gio’ların yaşıtı olarak da düşünülebilir.

Hatta skalayı genişletip, Versace Pour Homme, Eau Fraiche, He Wood Ocean Wet Wood gibi örneklere de benzetilebilir Lanvin L’Homme. Tabii her parfümü kendi içinde değerlendirmemiz gerektiği gerçeğinden hareketle, birçok parfümün birbirine benzeyebildiğini ama aralarında büyük sayılabilecek farklar bulunduğunu kabul etmemiz gerekiyor.

Lanvin L’Homme, 1990’lı yılların sonlarındaki ferah-sucul akımın sonuçlarından birisi. Parfümün başlangıcı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Fazlaca tatlılık barındırmayan turunçgillerden bergamot ve neroliyi ayırt etmek mümkün. Üst notaları çok güzel. Orta bölümde sabunsuluğun eşlik ettiği ferah baharatlar ve lavantayla karşılaşıyoruz. Azıcık da menekşe var bence. Orta bölümdeki metalik yapı, hafiften de olsa yapaylık hissettiriyor. Son kısımda aynı metalik algı devam ediyor. Sedir ağacı ve miskle kapanışı yapıyor. Kimileri vanilyadan da bahsediyor ama ben algılayamadım ya da çok güçlü değil.

Lanvin L’Homme, ferah, lavantalı, menekşeli, temiz ve turunçgilli bir akuatik. Gerçi lavanta ve menekşeli akuatikler bana hiç bir zaman yeterince akuatik gelmez. Benim sucul parfüm anlayışım, mis gibi deniz, yosun ve tuz kokan eserlerdir. Ne Green Irish Tweed, ne Cool Water, ne He Wood Ocean Wood, zihnimdeki sucul kavramını karşılamıyor. Lavanta ve menekşe gibi keskin ve baskın notaların, bence ferah olma iddiasındaki parfümlerin içeriğinde olması tezatlık oluşturuyor.

resmi lanvin yen

Demem o ki, Lanvin L’Homme bana göre safkan sucul değil, ferah aromatik fujer. Lavantanın onu bir parça erkeksi yaptığı söylenebilir. Günümüzün çok tatlı, ferah turunçgilli kokularına benzemiyor. Çoğu kişinin dediği üzere saldırgan değil ve temiz kokuyor. Genel beğeniye uygun. Nanemsi ferahlığın hakimiyetindeki ana yapı büyük değişim göstermiyor. Çok derin ve zengin olmasa da, kendisinden beklenen görevi yerine getiriyor. Basit, ortalama kalitede, uygun fiyatlı bir seçenek olarak düşünülebilir. Amma harika bir parfüm de beklemeyin. Yukarıda bahsettiğim üzere yirmi yaşına yaklaşsa da, hala modern kokması ve eski-köhne olmaması, onun bir başka artısı. Bu anlamda parfümün tasarımcısı Alberto Morillas’ın hakkını teslim etmek gerekiyor.

Luca Turin’in kitabında turunçgilli fujer olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden iki puan verilmiş.

EDT formundaki Lanvin L’Homme’un kalıcılığı tende az. Fark edilirliği epey düşük. Çoğu yorumcunun şikayet ettiği performansı, ilk kullanımdan itibaren hayal kırıklığı yaratıyor. İlkbahar-yaz mevsimi için uygun olduğu izlenimi veriyor. Yaş sınırı olmadan herkes kullanabilir.

yarim lanvin yen

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

19 Haziran 2016 Pazar

Acqua di Parma – Bergamotto di Calabria (2010)

İtalya’nın güneyinde, çizmeye benzetilen yarımadanın en altındaki şehirlerden birisi Calabria. Akdeniz’e uzun kıyısı bulunması, bol bol turist çekmesi ve film stüdyolarını anımsatan, kendi halinde harika kasabalara sahip olması bakımından ilgi çekici bir yer Calabria. Tabii bu orta büyüklükteki bölgenin simgesi sayılan bergamotu da atlamamak gerekiyor.

Calabria’nın iklimine uyum sağlamış lezzetli bergamotun, birçok uçucu yağ üreticisinin radarında olduğu söylenebilir. Kimi eski kaynaklara göre Calabria’da yetişen bergamotun, kalp hastalıklarına iyi geldiği hatta vücuttaki toksinlerin atılmasında yardımcı olduğu bile söyleniyor. Bu sihirli meyvenin, İtalya merkezli parfümevi Acqua di Parma’ya ilham kaynağı olmaması düşünülemezdi.

Sadece bergamot değil, güzel Calabria’nın da isminin geçtiği Bergamotto di Calabria, markanın Blu Mediterraneo serisinin üyesi. Bu serinin epey üyesini kullandım ve genel olarak gayet başarılı buldum. Şimdi sırada bir başka Blu Mediterraneo parfümü var.

Bergamotto di Calabria’nın açılışı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot tahmin edileceği üzere başrolde. Ekşi limon hissiyatını muhtemelen misket limonu veriyor. Bergamot ve limonsu açılış müthiş. Çabucak orta kısma geçiliyor. Burada turunçgil ferahlığı geri çekilirken, sabunsu-yeşil ferahlık devreye giriyor. Bir parça nötr çiçekler var. Yasemin olabilir. Vetiver mevcut orta kısımda. Biraz da ferah zencefil. Başlangıcı kadar baş döndürücü olmasa da, orta bölüm başarılı. Son kısımda sedir ağacı ve miskle kapanış yapılıyor. Çok ilginç, farklı ya da şaşırtıcı değil. Bir parça ozonsu yapaylık da var sanki alt notalarda. Son kısmı vasat denebilir.

bergamot sis yen

Görünen o ki, başlangıçta ferah turunçgillerin, orta bölümde de yeşilliklerin hakimiyeti mevcut. Harika başlangıcına söylenecek söz yok. Orta kısımdaki sabunsuluk epey kuru olarak kendisini gösteriyor. Yeşil yaprağımsı hissiyat kimi zaman tozluluğu aklıma getiriyor. Koku olarak incir yaprağı kullanımını düşündürttü bana. Orta bölümdeki baharatlar sivri değil, iyi saklanmış. Son bölüm ise parfümün en az ilgimi çeken yeri oluyor.

Yine tipik bir Blu Mediterraneo parfümü. Şahane başlangıç, eh işte orta bölüm ve sıradan kapanış. Diğer Blu Mediterraneo’lar gibi performansı zayıf. Bu anlamda Acqua di Parma tutarlı davranmış ve Blu Mediterraneo serisinin eksilerini ve artılarını aynı düzlemde vermiş. Ferah, denizi, yazı ve Akdeniz sahillerini çağrıştıran aromasıyla, sizi İtalyan yarımadasının turistik şehirlerine, plajlarına, aromatik otlarla dolu makilerine çağırıyor. Bu çağrıya kulak verip vermemek tamamen sizin bileceğiniz iş. Ben sadece sıradan bir aracıyım.

Sonuç olarak ferah bergamot-turunçgil kokusu arıyorsanız, parfümünüzün yeşilliklerle sarıp sarmalanmış olması önemliyse, sedir ağacı-misk kombinasyonuna hayır diyemiyorsanız, yaz sıcaklarında bol bol kullanayım ama rahatsız etmesin düşüncesi zihninizde dolaşıp duruyorsa, Bergamotto di Calabria’ya şans vermenizi öneririm. Muhteşem değil ama çoğu kişinin sevebileceği gibi kurgulanmış olması, içimizi bir parça olsa da rahatlatıyor. Kimi yorumcuların onu, Escale a Portofino’ya benzetmesini anlayabiliyorum ama katılamıyorum. Bence ikisi arasında büyük benzerlik bulunmuyor.

harita calabria yen

Tam bir yaz kokusu. Geç ilkbahar için de uygun. Neşeli ve pozitif yapısı, sizi mutlu etmeye yetecektir. EDT formunda. Kalıcılığı az, fark edilirliği düşük. Performans anlamında iyi iş çıkaramıyor. Genç-yaşlı, erkek-kadın herkes kullanabilir. Zaten uniseks olarak pazarlanıyor. Uygun fiyatlı niş parfüm seçeneği olarak düşünülebilir Bergamotto di Calabria.

Koku Güzelliği:10/7

14 Haziran 2016 Salı

Alfred Dunhill – Icon (2015)

Tarihi yüz yirmi yılı bulan Alfred Dunhill’in, İngiliz asaletini ve şıklığını temsil ettiği söylenebilir. Son yıllarda yenileşme çabalarındaki Alfred Dunhill markası, tasarımcı John Ray ile başarılı işlere imza atmış gibi görünüyor. Her ne kadar John Ray’in Dunhill markasıyla kısa süre önce yolları ayrılsa da, bizim açımızdan ilgi çekici bir eser kaldı geride: Icon isimli parfüm.

Yüzyılı aşkın tarihine rağmen parfümlere pek yatırım yapmayan Dunhill’in, kayıtlarda yirmi civarında parfümü görünüyor. Hiçbir zaman ses getirecek parfümlere imza atamamış Dunhill, 2015 yılında yöneticileri John Ray’in de desteğiyle Icon isimli parfümü piyasaya sürdü. Kısa süre sonra da Icon Absolute ve Icon Elite isimli iki yeni devam parfümü koleksiyona eklendi.

Birçok yurtdışı parfüm platformunda övgülere mahzar olan Icon’u ne yalan söyleyeyim çok merak etmiyordum. Kimi yorumcuların “2015 yılının en iyi parfümü” ilan ettikleri Icon, böylece ilgimi çekmeye başladı. Bakalım bahsedildiği kadar başarılı mı Icon.

Ne kendi sitelerinde ne de başka yerde bilgi yok Icon ile ilgili. Parfümü piyasaya süren Inter Parfums’un 1-2 satırlık tanıtımı dışında bilgiye rastlayamadım. Parfümün açılışı yeşil ferahlıkla gerçekleşiyor. Canlı ve dinamik bergamot ilk saniyelerde sazı eline alıyor. Ferah bergamota yine ferah aromatik otlar eşlik ediyor. Ve kısa süreliğine de olsa burnunuzu yalayıp geçen ardıç. Başlangıcı yeşil, ferah ve başarılı. Orta kısımda yeşil yapı devam etmeye çalışıyor. Bu sefer karşımıza lavanta çıkıyor. Lavantaya buruk aromatik otlar (fesleğenden şüpheleniyorum) eşlik ediyor. Ve tabii ki ferah kakule. Sürpriz orta bölümde geliyor. İris, dikkatli burunlardan kaçacak gibi değil. Orta kısmı iris çiçeğine rağmen kendime yakın bulduğumu söyleyemem. Son bölümde lavanta etkisini kaybederken, yapay-parlak sedir ağacı ortaya çıkıveriyor ve kapanışı yapıyor.

afis icon yen

Icon, başlangıçta ferah iken, orta kısımdan itibaren serin sonbahar kokusuna dönüşüveriyor. Buruk verilen lavanta, önemli yer tutuyor parfümün genelinde. Ayrıca kokunun yeşil karakteri çok değişim geçirmiyor. Turunçgiller, başlangıçla sınırlı. Üst notalardaki dinamizm, orta kısımla birlikte epey törpüleniyor. Orta bölüm, parfümü erkeksi eski tarz lavantalı fujerlerin tarafına kaydırıyor. Çoğu kişinin Icon için erkeksi tanımlaması doğru. Ama sert ve hayvansı erkeksilik beklemeyin.

Madem dedikodu moduna geçtik, o zaman aklıma takılan durumu anlatayım. Bazı yorumcuların Icon’u, Terre d’Hermes ve Declaration’a benzetmelerini pek anlayamadım. Terre d’Hermes ile Icon’un koku karakterleri tamamen farklı. İki parfümün sonlarındaki sedir ağacı dışında benzer yeri neredeyse yok. Declaration’da ise lavanta yok ki Icon’a benzesin. Acaba iki parfümdeki baharatları mı benzetiyorlar. Oysa birisinde kimyon varken diğerinde kakule baskın. Neyse herkesin koku algısı farklı deyip, geçeyim bu mevzuyu.

Sonuç olarak Icon, yapı itibariyle bana hitap etmiyor. Başlangıcı dışında benimseyebildiğimi söyleyemem. Orta kısımdaki iris çiçeği sürprizi dışında da şaşırtıcı tarafı yok. Evet, harmanda zenginlik var ama orta bölümden itibaren biraz karmaşa da var. “Her şeyden biraz koyalım da koku zengin olsun” düşüncesinin, parfümü bazen tuhaf bir çorbaya çevirebileceğini Icon’da kendi adıma görmüş oldum. İlginç olan ise onu hiç bir parfüme benzetemedim. Evet, kendine özgü ama vasat kalitesini ne yapacağız?

icon yan

Denemeden almanın riskli olabileceği modern erkeksi bir deneme olan Icon, Eau de Parfum (EDP) formunda. Fakat çok umutlanmayın çünkü hem kalıcılığı hem de fark edilirliği vasatı aşamıyor. Kokusunun tasarımını ünlü burunlardan Carlos Benaim yapmış. Serin ilkbahar-sonbahar mevsimlerinde kullanmak uygun olabilir.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5