29 Aralık 2018 Cumartesi

Giorgio Armani – Armani Eau de Nuit Oud (2016)

İlki 1984 yılında piyasaya sürülen Giorgio Armani’nin klasik erkek parfümü Armani Eau Pour Homme, kokular dünyasındaki eşsiz yerini hala koruyor. 1980’li yılların bu başarılı klasiğinin 2010’lı yıllarda devam parfümleri gelmeye başladı. Armani Eau serisinin son üyesi 2016 yılında raflardaki yerini aldı. Öd temalı yeni Armani’nin ismi Armani Eau de Nuit Oud olarak karşımıza çıktı ve erkek kullanımına yönelik olarak pazarlandı.

Anlaşılan o ki Giorgio Armani, parfümcülüğün son yıllarda parlayan yıldızı öd esansına yatırım yapıyor. Tabii bu alandaki rekabetten geri kalmaması gerektiğinin de farkında muhtemelen. Versace, Hugo Boss ve diğer ana akım markaların öd temalı parfümlerine bir cevap olarak görebiliriz Armani Eau de Nuit Oud’u. Giorgio Armani’nin internet sitesinde “zarif, yoğun, bağımlılık yaratan” olarak tanımlanmış ve oryantal odunsu olarak sınıflandırılmış. İtalyan şıklığını yansıttığı söylenmiş ve iris çiçeğiyle odunsu notalar vurgulanmış.

Armani Eau de Nuit Oud’un açılışı tatlı gül/baharat ve öd ağacıyla gerçekleşiyor. Leziz baharatlardan biber öndeyken, gül gayet doğal ve baş döndürücü verilmiş. Orta kısımda gülün etkisi bir parça azalırken baharatlar varlığını devam ettiriyor. Kakule orta notalarda ağırlığını arttırırken ona safran eşlik etmeye başlıyor. Tabii öd ağacı da geri planda destek veriyor bu ikiliye. Kapanışta safran yok, az miktarda baharat var. Bir parça iris çiçeği ve tonka fasulyesiyle hoş bir kapanış yapıyor.

Armani Eau de Nuit Oud, ismindeki öd ağacının hakkını veriyor kokusunda. Parfümün genelinde öd ağacı, gül, baharatlar ve safranın etkisi oldukça fazla. Ara ara devreye giren iris çiçeği hoş bir sürpriz olarak kompozisyondaki yerini alıyor. Açılışını sevdim, orta kısımdaki safranı tabii ki sevemedim sonlarını başarılı buldum.

Kalite anlamında fena yerde durmuyor Armani Eau de Nuit Oud. Öd ve safran kullanımını başarılı bulmadım, gül, biber ve irisin verilişini sevdim. Tabii ki birçok öd merkezli parfüm gibi karanlık, koyu ve baskın temaya sahip. Parfümün genelinde ödün verdiği sıcaklık hissediliyor. İris ve safran parfüme çiçeksi hava katsa da burada kadınsı çiçeksilikten bahsetmek mümkün değil.

Son olarak Armani Eau de Nuit Oud’u çok sevdiğimi söyleyemem. Biraz Montale’nin parfümlerindeki öd kullanımına benzettim buradaki ödün verilişini. Bence bir şişesini almaya değmez ama tabii ki seçim sizin. Denemeden almayın derim.

EDP formundaki parfümün performansı sınıfta kalıyor. Etrafa yayılımı düşük, kalıcılığı idare eder. Her ne kadar erkek kullanımı için piyasaya sürüldüyse de kadınlar şans verebilir tabii öd temasını seviyorlarsa. Tam bir kış parfümü olduğunu sanırım söylememe gerek yok. Günlük kullanıma da gece çıkmalarına uyum sağlayabilir.

Koku Güzelliği:10/6

25 Aralık 2018 Salı

Slumberhouse – Norne (2012)

Kanada’ya yakın bir eyalet olan Oregon’da yaşayan parfümör Josh Lobb, ilginç parfümleriyle dünya parfümseverlerinin dikkatini çekmeye devam ediyor. Kendisine ait bağımsız niş parfümevi Slumberhouse, sürekli kokularının üretimlerini bitirip, yeni eserler piyasaya sürmesiyle tanınıyor. Norne, muhtemelen markanın en sevilen ve hakkında en çok konuşulan parfümü. Josh Lobb, bir söyleşisinde Norne’yi İskandinav tarzı bir black metal müzik türünden ilham alarak tasarladığından bahsetmiş. Ayrıca tamamen saf orman özütleri üzerine inşa etmiş kokusunu. Ne tek bir uçucu yağ kullanmış ne de sentetiklere başvurmuş yaratım aşamasında. Benim de bir süredir merak ettiğim Norne’yle nihayet tanıştık.

Norne’nin başlangıcı kuru talaş kokusuyla gerçekleşiyor. Yeni kesilmiş ağaç ya da atölyede biçilmiş odun kokusu olabilecek en gerçekçi ve başarılı şekilde verilmiş ki söyleyecek söz bulamıyorum. Müthiş açılıştan sonra dumansı-odunsu yapı etkisini sürdürüyor. Orta kısımda kuru baharatlar devreye giriyor ki ağırlığın karanfilde olduğunu söyleyebilirim. Orta bölümde tütsü ve dumansı tütün de geri planda kendisini göstermeye başlıyor ki kalite anlamında yine harika. Son bölümde tütsü ve paçuli var sanki. Ağaçsılık parfümün kapanışında da devam ediyor.

Norne, şimdiye kadar kullandığım en gerçekçi odunsu kokulardan birisine sahip. Dumansı tütün, mistik tütsü, kuru çam dalları, reçineler, berbat edilmemiş harika karanfil ve diğerleri. Norne’nin bu içeriklerden oluştuğunu söyleyebilirim kısaca ama bu parfümden öyle üstün körü bahsederek geçmek olmaz.

Sisle kaplı sık ağaçlardan oluşan ormanda yürürken etraftan hissettiğimiz ya sonsuz sessizlik ya edebi huzur ya da doğanın kokusudur. Karla kaplı uçsuz bucaksız orman bize çam, köknar ve sedir ağaçlarını sunar çoğu zaman. Etraftaki likenler, eğrelti otları, reçine, yosun, baldıran otu ve daha onlarca tür bitki, ormanın koku senfonisini bize koklatır. Dünyada insan eliyle yapılmış hiç bir yapı veya eser bu huzuru ve kokular armonisini bize veremez. İşte ormanlar bunun için güzeldir ve değerlidir. Norne, onu koklayana böyle bir hissiyat vaat ediyor sanki.

İskandinavya’nın, Sibirya’nın veya Kanada’nın kuzeyindeki sürekli kar altındaki çam ve yeşilliği asla kaybolmayan iğne yapraklı ormanların Norne gibi kokacağına emin olabilirsiniz. Çam ağaçlarından akan reçinelerin, yerlere düşmüş kozalakların, bir ressamın paletinden gelen terebentinin, kereste fabrikasının ve hatta Bhutan’daki Budist tapınağının, testereyle yeni ağaç kesmiş ormancının Norne gibi kokacağına eminim.

Norne bana, karlarla kaplı bir ormandaki dağ kulübesini çağrıştırıyor. Kulübenin küçük pencerelerinden dışarıya sızan ışık, içeride yanan büyük bir odun sobası, bir köşeye dizilmiş sobaya sığacak şekilde kesilmiş odunlar, o odunları taşırken yerlere az da olsa dökülen talaşlar yine Norne’nin bende hissettirdikleri. Sadece karlı kuzey ormanlarını değil, içerisindeki tütsü ve gizemli dumansılık aynı zamanda Uzak Doğu Asya’yı, Çin’i, Hindistan’ın ücra kasabalarını ve Nepal gibi inanç merkezlerini de hatırlatıyor.

Sonuç olarak Norne, olabilecek en kaliteli kuru sayılabilecek odunsu parfümlerden birisi ve kullanım döneminde onu çok sevdim. Böylesine başyapıtlar kolay kolay karşımıza çıkmıyor ve bu anlamda Josh Lobb’a ne kadar teşekkür etsek az. Bay Lobb, Norne’yi tasarlarken Edgar Allen Poe tarzı, hastalıklı, geceye ait, loş hissettiren şiirsel ve karanlık bir koku formu yaratmak istemiş ki gayet de başarılı olmuş.

Ama her şey ne yazık ki yine tozpembe değil. Norne 2012 çıkışlı ve görebildiğim kadarıyla üretimi bitmiş. Dünya üzerinde bile parfümü bulmak çok zor. Ve ne yazık ki böyle bir güzellikten parfüm dünyası artık mahrum kalacak. Neden bütün harika parfümlerin ya üretimi bitirilir ya da formülleri değiştirilip berbat edilir?

Norne, Extrait formunda ve iyi bir performansa sahip. Kalıcılığı fena değil, etrafa yayılımı ilk patlama dışında normal. Çok yoğun bir vizkositeye sahip olduğu için kıyafetlerinizde leke bırakacaktır aman dikkatli olun. Kullanım döneminde tenimde bile her seferinde koyu yeşil bir katman oluşmasını sağladı. Ten üzerinde harikalar yaratan Norne, kıyafet üzerinde biraz sıradan durdu. Onun içindir ki tende denemenizi öneririm. Uniseks olarak düşünülse de erkek kullanımına yakın duruyor. Kış parfümü Norne. Serin ilkbahar-sonbahar bile ona uymaz. Hele ki eksi derecelerdeki havada onu koklamaya doyamayacağınızı düşünüyorum.

Kimi kullanıcıların Serge Lutens’in harika parfümü Fille en Aiguilles’e benzetmesi normaldir. İki parfümün de odunsu ve reçineli tarafı gerçekten de birbirini andırıyor. Ve son olarak Norne neredeyse mükemmel bir parfüm.

Koku Güzelliği:10/9

21 Aralık 2018 Cuma

Roberto Cavalli – Signature (2012)

Yaklaşık iki yıl önce sonbaharın havayı hafiften serinlettiği küçük bir sahil kasabasında bulunan Gratis mağazasına girmiştim ve her Gratis mağazasına giren erkeğin maruz kaldığı o acayip bakışlara maruz kalmıştım mağaza çalışanı hanımefendiler tarafından 🙂 Neyse ki bu durumu hayata küsme sebebi olarak görmeden tabii ki parfüm bölümüne yönelmiştim. Her zamanki gibi kadın parfümleri çoğunluktaydı ve testerı olan birkaç koku vardı. Onlardan bir tanesi de uygun fiyatlı parfümleriyle tanınan Ulric de Varens’in UDV Divine Issime idi. Büyük beklentiye girmeden denedim üzerimde ve dışarıya çıktım. Kolumdan gelen koku bir süre sonra oldukça ilgimi çekmeye başlamıştı serin sonbahar rüzgarıyla birlikte. Sahildeki balık lokantalarının ve kafelerin müşterileri giderek azalıyordu ama kolumdan gelen koku daha fazla hoşuma gidiyordu. Böylece tanışmıştım UDV Divine Issime ile.

İlerleyen zamanlarda araştırmacı-parfümsever olarak bu parfümün Roberto Cavalli’nin 2012 çıkışlı kadın parfümüne çok benzediğini öğrendim. Şu andaki Roberto Cavalli’nin internet sitesine göre Signature ismini almış parfümü de böylece merak etmeye başlamıştım. 2018 yılının bu yağmurlu Aralık ayında kullanmaya başladım Signature’yi. Kendi internet sitesinde amberli çiçeksi koku ailesine dahil edilmiş Signature.

Parfümün açılışı ferah sayılamayacak portakal çiçeği ve bir parça yumuşak biberle gerçekleşiyor. Kaliteli ve hoş açılışından sonra parfümün ana teması ortaya çıkıyor: Tatlı, kremsi beyaz çiçekler. Biraz sümbülteber, hafiften ylang ylang ve belki de yumuşak yasemin olabilecek en lezzetli ve kremsi haliyle verilmiş. Tabii orta kısımdan itibaren leziz vanilya da partiye katılıyor. Son bölümde değişiklik yok. Kremsi beyaz çiçekler ve vanilya tenden ayrılana kadar görevine devam ediyor ama vanilya daha etkili kapanışta.

Signature, safkan bir kadın parfümü. Başlangıcından sonuna kadar dişi, cazibeli, çekici ve bu kelimeyi parfümler için kullanmayı abartılı bulsam da seksi diyebilirim. Yumuşacık pamuk gibi parfüm. Asi, karanlık, koyu, sert veya keskin değil. Sivri uçları yok denebilir. Vanilya kullanımıyla azıcık Noir Pour Femme’yi andırıyor gibime geldi.

Bir tarafıyla anaç, masum, duygusal, dengeli şekilde pudralı, leziz, tatlı, konforlu ve güvenli kokuyor. Diğer taraftan da şehvetli, baştan çıkarıcı, şuh, çekici, tensel, zevk düşkünü heteroseksüel kadın gibi de hissettiriyor. Onu deneyip de nefret edecek kişi sayısı azdır. Genele hitap eden fakat bunu günümüzün modern parfümlerindeki gibi ayağa düşürmeden belli kalitenin üzerinde yapabilen parfümlerden Signature.

Yapaylığın neredeyse olmadığı bu Eau de Parfum’un en büyük iki günahı olarak şunları sıralayabilirim. Birincisi tekdüze oluşu ve hemen hemen hiç değişmeden ilerlemesi ki bu durum bir süre sonra ondan sıkılmanızı sağlayabilir. İkinci günahıysa performansının zayıflığı. EDP olmasına rağmen hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı iyi olmadı bende ama bu iki günah, onu cadı ilan edip yakmamızı gerektirmiyor.

 

Şuna eminim ki fazlasıyla feminen beyaz çiçekleri parfümlerde sevemiyorum fakat bu tür kremsi ve vanilyamsı beyaz çiçekler, kaliteli verildiyse genelde itirazım olmaz. Muhtemelen beyaz çiçeklerin ev sevdiğim formu bu. Demem o ki Signature’yi sevdim. Onun lezzetli mis gibi kokusunu içime çekmekten zevk aldım her seferinde. Eğer bu tarz parfümleri seviyorsanız deneme listenize alabilirsiniz.

Onun kadınsı yönü kimi zaman yaşı otuz ve üzerindeki hanımefendilere yakışacak gibi hissettiriyor. Tam bir kış parfümü. Günlük kullanıma da gece kıyafetine de uyum sağlayacaktır. Kokusunun tasarımını ana akım markalar için popüler işlere imza atmış burun Louise Turner yapmış.

Son Not: Gratis veya Watson’s mağazasına giren erkeklere lütfen Mars gezegeninden dünyaya yanlışlıkla düşmüş uzaylı gibi bakmayın değerli hanımefendiler 🙂

Koku Güzelliği:10/7

17 Aralık 2018 Pazartesi

Zadig & Voltaire – This is Him (2016)

1997 yılında Thierry Gillier, isminin ilhamını filozof ve yazar Voltaire’den alan hazır giyim markasını kurdu. Voltaire’nin ünlü kitabı Zadig’in de ismiyle beraber Zadig & Voltaire haline gelen moda markası, ilk parfümünü 2009 yılında piyasaya sürdü. 2018 yılının sonları itibariyle on beş parfümlük koleksiyona ulaşan Zadig & Voltaire’nin en popüler erkek parfümü This is Him denebilir.

This is Him, Zadig & Voltaire’nin internet sitesinde “Siyah, güçlü. Sert-deri ruhlu beyefendi rocker. Sınırsız, modern kahraman, kararlı bir şekilde erkeksi” olarak tanıtılmış. Parfümün açılışı koyu ve karanlık vanilya-çikolata-tütsü üçlüsüyle gerçekleşiyor. Yüksek kaliteli ve harika üst notaları yeni nesil parfümlerde algıladığım en başarılı başlangıç diyebilirim. Orta kısımda çikolatamsı kısım geride kalırken şekerli vanilya, deri ve baharatlarla yola devam ediliyor. Başlangıcı kadar çarpıcı olmasa da fena değil orta notalar. Son kısımda şekerli vanilya hala etkili. Vanilyaya yapay sedir ağacı ve vetiver ekleniyor ki parfümün en vasat kısmı kapanışı oluyor.

This is Him, bolca tatlı modern bir baharat-vanilya-sedir ağacı parfümü gibi görünüyor. Parfümün en ilginç notası tütsü bildiğimiz anlamda kuru ve dumansı değil, odunsu ve şekerli verilmiş. Parfümün geneli karanlık sayılabilecek vanilya temasına sahip denebilir. Orta kısımdan itibaren parfümden koyu bir deri kokusu geliyor ki kimi yorumcular bu duruma değinmiş. Bence de orta notalarda deri var ve kendisini sınırlı ölçüde gösteriyor.

Başlangıcında gayet iyi iş çıkaran vanilya sonlara doğru oldukça vasat hale geliyor ki şaşırtıcı değil bu durum. Yeni nesil parfümlerdeki ‘harika üst notalar-kötü alt notalar’ çıkmazı bu parfümde de geçerli ne yazık ki. Çok güzel başlayan ve sıkıcı biten bir arkadaş This is Him. Kapanışı biraz daha özenli olsaymış, son zamanların en başarılı yeni parfümlerinden birisi denebilirdi. Yeni nesil bolca tatlı, modern, çoğu erkeğin ve kadının beğenebileceği This is Him, hediye olarak alınırsa hiç fena seçenek olmaz. Hem uygun fiyatı hem de kalıcılığıyla This is Him genç erkek arkadaşları rahatlıkla tavlayacaktır.

Kalıcılık dedim de aklıma geldi. Performans anlamında ortalama bir yerde duruyor This is Him. Her ne kadar etrafa yayılımı sınırlı olsa da kalıcılığı gayet iyi. Bu durum kalıcılık sevdalılarının ilgisini çekecektir. Tam bir kış parfümü. Kapalı, soğuk havalarda harika olacaktır onu kullanmak. Çok erkeksi olduğunu söyleyemem. Otuz beş yaşın altındaki erkeklere önerebilirim.

EDT formundaki This is Him’in kokusunun tasarımını sektörün tanınmış iki burnu Nathalie Lorson ve Aurelien Guichard yapmış.

Koku Güzelliği:10/7