9 Kasım 2019 Cumartesi

Hugo Boss – Ma Vie Pour Femme (2014)

Popüler ve çok satan erkek parfümleriyle bilinen Hugo Boss’un, kadın kokusu olarak büyük başarılara imza atabilmiş eseri yok denecek kadar az. Belki de ağırlığı erkek parfümlerine vermek Hugo Boss’un bilinçli seçimidir. Hugo Boss gibi küresel markanın kadın parfümleri alanında boş duracağını sanmak yersiz olabilir. 2014 yılında Hugo Boss’un yepyeni kadın parfümü Ma Vie Pour Femme bu döngüyü kırmak için piyasaya sürülmüş olsa gerek.

Hugo Boss’un internet sitesinde Ma Vie’nin kadınların bağımsız yaşam ruhundan ilham aldığı vurgulanmış. Ayrıca kokusunun kaktüs çiçeği merkeze alınarak yaratıldığından bahsedilmiş. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan kaktüs çiçeğinin Ma Vie’de nasıl kullanıldığına odaklandım kullanım döneminde.

Parfümün açılışı ferah sayılabilecek çiçeksi turunçgillerle gerçekleşiyor. Parlak, canlı ve dinamik turunçgillerden sonra feminen çiçeksilik tarafına doğru kayıyor. Orta notalarda gül ve beyaz çiçeklerin vasat sayılabilecek birleşimi mevcut. Son bölümde çiçeksilik hala algılanırken, miskli sedir ağacı ortalama kapanışla noktayı kokuyor.

Ma Vie’nin kokusu o kadar tanıdık ki. Yüzlerce örneğine rastlanabilecek kadınsı, meyveli-çiçeksi tema burada tekrar edilmiş. Ma Vie’de meyvelerden ziyade kadınsı pembe çiçekler daha etkili diyebilirim. Ma Vie’yi bazı kullanıcılar kadınların kullandığı saç spreylerine benzetirken, ben de ilave olarak vasat kadın deodorantı olarak niteleyebilirim. Tabii hoş başlangıcını saymazsam.

Ma Vie, Hugo Boss gibi ana akıma yönelik marka ve amacı büyük kitlelere ulaşıp, bol bol satış yapmak. Ma Vie’nin kokusal altyapısıyla çok satma işini becerebilir çünkü çoğu kadının nefret etmeyeceği, yumuşak, feminen çiçeksi karaktere sahip. Keskin hatları yok, kalite anlamında iyi yerde durmuyor ve fiyat olarak da rakipleriyle rahatlıkla rekabet edebilir. Bu anlamda Hugo Boss’un ticari bakış açısıyla, kendi adlarına başarılı bir konsept.

İyi de her şey ticari başarı demek mi? Günümüzün kapital merkezli dünyasında evet ticari başarı ve bolca satış yapılması önemli ama estetik ve güzellik anlamında Ma Vie nerede duruyor? Anlaşılacağı üzere işin sanatsal kısmından ziyade benzer kulvardaki kokulara rakip olarak çıkarılmış algısı yaratıyor Ma Vie. Bunu da orta kısımdan itibaren sıradan gül-beyaz çiçek kombinasyonuyla yapmış. Sonlardaki sıkıcı miski ise sanırım söylemeye gerek bile yok.

Şuna eminim ki Ma Vie süper star olamayacak. Pazardan alabildiği kadar payı toplayıp, 5-6 yıl sonra üretimi bitirilen parfümler mezarlığına giderse şaşırmam. Ne yaratıcılık anlamında ne de kalite anlamında sınıfı geçemiyor.

Son bir durumdan daha bahsedeyim. Ma Vie’nin içeriğinde kaktüs/kaktüs çiçeği teması vurgulanmış. Parfümlerde çok az rastlanan kaktüs çiçeğinin nasıl koktuğu konusunda fikrim yok ama Ma Vie’de öyle sıradışı çiçeksi taraf hissetmedim.

EDP formundaki Ma Vie’nin performansı harikalar yaratmıyor. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf kalıyor. Günlük kullanıma uyabilecek genel tarzı, ılık ilkbahar günlerinde daha iyi tepki verebilir.

Koku Güzelliği:10/5

4 Kasım 2019 Pazartesi

Vakko – Infiniti For Him (2014)

“Vakko Infiniti For Him, karizmatik şehir erkekleri için özel tasarlanıyor. Centilmen, dikkat çekici ve karizmatik bir erkeği tasvir eden koku, hem günlük hem de gece kullanımı için tercih ediliyor. Vakko Infiniti erkek parfümünü, gün boyu üzerinizde taşıyarak şık stilinizi elegan bir koku ile taçlandırabilirsiniz. Yoğun bir iş gününde veya romantik bir akşam yemeğinde sizlere eşlik edecek parfümünüz ile hatıralara unutulmaz bir imza atabilirsiniz.

Infiniti For Him erkek parfüm, üst notalarında misket limonu, bergamot ve sakız ağacı bulunduruyor. Akdeniz ve Ege kıyılarından serin esintiler taşıyan kokunun ilk notalarında kullanıcıların burnuna ferah esanslar çarpıyor. Parfümün daha sonra belirginleşen kokusunu ise paçuli ve adaçayı oluşturuyor. Paçulinin odunsu ve maskülen kokusu ile kırmızı biber, gül ve adaçayının huzurlu birleşimini kokuyu sıktıktan ortalama yarım saat sonra duyabilirsiniz. Parfümün tendeki serüveni sandal ağacı, sedir ağacı ve meşe yosunu ile tamamlanıyor.

Beyaz amber ve tatlı amberin karışımı, ıtırlı beyaz miskin sabunsu aroması ile dengeleniyor. Kokunun kalıcılığına yardım eden alt notalarda ise cezbedici harman ön plana çıkıyor. Tazelik hissi veren koku, her erkeğin düşündeki karizmatik parfümü sizlere sunuyor. Vakko Infiniti For Him, sonsuzluğu işaret eden ismiyle birlikte, zamansız bir parfüm olduğunu kanıtlıyor.”

Vakko’nun internet sitesinde Infiniti erkek parfümü için yukarıdaki tanıtım cümlelerine rastlıyoruz. İlk erkek parfümü V de Vakko ile başarı sağlayan Vakko’nun ikinci erkek kokusunun ismi Infiniti olarak belirlenmiş. Yeni parfümler üretmek anlamında biraz çekingen kalan Vakko’nun ilerleyen zamanlarda koku koleksiyonunu genişleteceğini düşünüyorum.

Infiniti For Him’in açılışı yeşil bergamot ve tatlılık barındırmayan lavantayla gerçekleşiyor. Başlangıçta bir parça da aromatik otların (kekik, biberiye) bulunduğu erkeksi açılışı eski bergamot kolonyalarına benzettim. Orta bölümde aromatik yeşil aroma devam ediyor. Erkeksi karakter orta kısımda da etkisini hissettiriyor. Orta kısma bir tutam baharat, adaçayı ve ardıç benzeri meyvemsilik yerleşiyor. Başlangıcından daha sevilebilir olan orta notalardan sonra kapanışa geçiliyor. Son bölümde odunsu tarafa geçiş yapıyor. Kuru paçuli ve sedir ağacıyla noktayı koyuyor.

Infiniti For Him, erkeksi parfüm arayanları memnun edeceğe benziyor. Modern parfümlerdeki bolca tatlılık, şeker veya ağır baharat kullanımı yok. Kuru, yeşil, temiz, lavantamsı, nanemsi, sabunsu maskülen karakter, baştan sona kadar devam ediyor. Her ne kadar parfümün resmi tanıtımında ferah yönünden bahsedilse de pek öyle yaz parfümü kıvamında değil. Serin ilkbahar-sonbahar dönemine uyabilecek, başlangıcı biraz keskin; yeni nesil genç erkek parfümlerine hiç benzemiyor, orta yaş guruplarına göz kırpıyor.

Kalite anlamında iyi iş çıkarmış Vakko. Markanın sadece iki erkek parfümü olduğu için ancak birbirlerini referans göstererek kıyaslayabilirim sanırım. Zaten Infiniti’nin kokusu, V de Vakko’yu andırıyor. İki parfüm de erkeksi, klasik ve eski fujerleri andıran yeşil tema kullanımıyla karşımıza çıkıyorlar. Koku formu olarak Cool Water, Bleu de Chanel, Paco Rabanne Pour Homme, Drakkar Noir gibi arkadaşlara yakın duruyor.

Aklıma gelen bir durumdan daha bahsedeyim. Infiniti’nin aromatik otsu tavrı, başlangıçta hafiften baş ağrısı yapmaya müsait gibi duruyor. Migreni olan veya kokulara hassas kişilerin az miktarda kullanmalarını öneririm. Son olarak da şunu belirteyim. Parfümün resmi olarak açıklanan alt notalarında meşe yosunu görünüyor ama kullanım döneminde büyük oranda meşe yosununa rastlayamadım.

Infiniti’nin olumlu taraflarından birisi de performansı. Kalıcılığı gayet iyi ve oldukça inatçı. Özellikle kıyafette ve kazaklarda kokusunu uzun zaman hafiften algılayabiliyorsunuz. Etrafa yayılımı fena değil. Yeşil karakterinden dolayı hem öğlenleri hem de akşamları kullanılabilir. Hoş ve kaliteli bir takım elbise kokusu olarak da görevini başarıyla yerine getirebilecektir. Otuz hatta otuz beş yaşın üstündeki erkeklere önerebilirim.

Koku Güzelliği:10/6.5

30 Ekim 2019 Çarşamba

Franck Boclet – Blue Moon (2019)

Modacı Franck Boclet’in 2016 yılından itibaren parfümler konusunda büyük atılım yaptığını görüyoruz. 2016 yılından 2019 yılına kadar yirmi beş civarında parfüm piyasaya sürdüğünü düşünürsek, markanın, kokular dünyasında iddialı olmaya çalıştığını söyleyebiliriz.

Franck Boclet’in 2019 yılı çıkışlı Rock & Riot Ivory çatısı altındaki parfümlerinin şimdiden beş üyeye ulaştığı anlaşılıyor. Bir süredir kullandığım Blue Moon’un, Franck Boclet ve karısı Solenne’in balayından ilham aldığı aktarılmış markanın internet sitesinde. Aromatik, meyveli, odunsu ve gurme notalarını barındırdığı vurgulanmış.

Blue Moon’un açılışı tozlu ve kuru yeşil temayla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında limon, bergamot, nane ve fesleğen var. Limon ve bergamottan ziyade fesleğen-nane ikilisine yakın gibi başlangıcı. Kimi zaman sabunsu tozlu incir yaprağı kokusunu anımsatan Blue Moon’un ilk saniyelerinin ferah olduğu söylenemez. Bir süre sonra orta kısma geçiliyor ve koku profili değişiyor. Orta bölümde oldukça tatlanan Blue Moon’a, kremsi, şekerli çiçekler hakim oluyor. Başlangıçtaki tozlu hissiyat veren sabunsuluk, ortalarda az da olsa algılanıyor. Orta notalarda oryantal çiçeksi yönünü gösteren Blue Moon, lezzetli, meyveli gül-şakayık tarafına yöneliyor. Bir parça da sıcak baharatlar geliyor arkadan. Karanfil olduğunu tahmin ettiğim baharat fazlaca öne çıkmıyor. Son bölüm, orta kısmın paralelinde ilerliyor. Şekerli, meyvemsi çiçeklere alt notalarda vanilya ekleniyor. Son bölüm parfümün en güzel yeri diyebilirim.

Blue Moon, anladığım kadarıyla modern, romantik, şekerli, lezzetli, pudralı/sabunsu, meyveli çiçek parfümü. Başlangıcındaki ilginç yeşil kuru yaprağımsı hissiyatı pek benimseyemedim. Gerçi Franck Boclet’in Rock & Riot serisinden denediğim üç parfümün de (Cocaine, Be My Wife ve Blue Moon) açılışlarını sevemedim. Boclet, muhtemelen bilinçli olarak üst notalarda garip ve sevmesi zor temaları yerleştiriyor. Orta kısımdan itibaren modern ve tanıdık koku profiline eviriliyor. Resmi olarak açıklanan orta notalarında yasemin ve inci çiçeği var. Bu iki notadan ziyade şakayık-gül ikilisine yakın duruyor orta notalarda. Yakın zamanda kullandığım Baldi’nin Ametista’sını andırıyor Blue Moon’un orta bölümü. Gerçi Ametista’da iris (süsen) çiçeği baskındı. Benzer koku profili burada da var gibi. Kapanışı yine Boclet parfümlerinde (özellikle Cocaine) rastladığım gibi çarpıcı, vurucu ve harika. Blue Moon’un sonlarındaki müthiş süsen benzeri çiçeksilik ve vanilya kokusal şölen sunuyor.

Blue Moon, iddialı bir kadın parfümüne benziyor. Kimi parfüm platformlarında uniseks olarak sunulsa da kadın kullanımına uygun denebilir. Orta ve alt kısmın feminen tarafa yakın durduğunu söylemek yanlış olmaz. Her ne kadar üzerime bol bol sıkıp, dolaşsam da erkeksi denemez Blue Moon. Gerçi Dior Homme hayranı olarak kadın-erkek fark etmez her türlü süsen temalı parfümü üzerimde mutlulukla taşıyabilirim. Blue Moon ise, sevmesi zor açılışı ve yapaylık sınırındaki orta kısmıyla hem herkese hitap etme hem de kalite anlamında iyi yerde durduğu izlenimi veremiyor.

Franck Boclet’in parfümlerinin niş kategorisine yakın olduklarını söyleyebiliriz. Gerek fiyatları gerekse Rock & Riot serisinin %40 Extrait gibi inanılmaz yüksek konsantrasyona sahip olması, anaakım markalardan ayrılmasını sağlıyor. Blue Moon’un Extrait formu, kalıcılık olarak büyük ayrıcalık sağlıyor fakat iyi bir parfüm demek yüksek kalıcılık-yayılım demek değil her zaman. Blue Moon, ilk kullanımlarda çarpıcı ve cazibeli gelse de ilerleyen günlerde geri plandaki özensizliği hissettiriyor. Ayrıca orta bölümden itibaren size sunduğu tatlılığın modern-popüler geleneğe ait olduğunu anlıyorum ama ayarı kaçmış şekerli aroma, bir süre sonra fazla gelmeye başlayabiliyor. Parfümün açıklanan alt notalarında bulunan pamuk helva teması, tatlılığın nereden geldiği konusunda fikir veriyor.

Blue Moon, kötü parfüm değil ama başarı anlamında asla Cocaine olamayacak gibi görünüyor. Gündüz vakti spor kıyafetlerle kullanmaktan ziyade geceye ait özel anların kokusu sanki. Doğru kadında çok daha iyi davranacağını düşünüyorum Blue Moon’un. Sonbahar hatta kış mevsiminde kullanılmasını öneririm.

Koku Güzelliği:10/6

25 Ekim 2019 Cuma

Elie Saab Le Parfum (2011)

Eklektizmin, farklı dinlerin, ilginç mezheplerin, vekalet savaşlarının ülkesi Lübnan için Ortadoğu’nun Paris’i denirdi bir zamanlar. Arap-Ortadoğu coğrafyasının en özgürlükçü başkentlerinden Lübnan’ın sadece mutfak kültürüyle değil, dünyaya ismini duyuran bir modacıyla da anıldığını biliyoruz. Lübnan artık iç savaşlarla ve mezhep çatışmalarıyla değil, Elie Saab isimli modacıyla gündeme gelse keşke.

“Lübnan halkına inanıyorum. Kalbim buraya ait” diyen ve Lübnan’da yaşayan modacı Elie Saab’ın kıyafet tasarımları dünyanın en önemli ve lüks mağazalarında satılıyor. Markasını son yıllarda daha da ileri taşımayı başaran Elie Saab’ın, 2011 yılında parfüm işine el atması tabii ki şaşırtıcı değildi. Ağırlıklı olarak kadın modası üzerine çalışan Elie Saab markasının ürettiği parfümlerin çoğu kadınlara yönelik denebilir.

Elie Saab’ın ilk parfümü 2011 çıkışlı Elie Saab Le Parfum idi ve kadınlar içindi. Çiçeksi şipre olarak sınıflandırılan markanın ilk eseri Le Parfum, dünya çapında büyük beğeni kazandı. Kısa süre içinde popüler parfümlerden birisi haline gelen Le Parfum’un kokusunu ünlü isim Francis Kurkdjian tasarlamıştı. Çoğu kullanıcı parfümün bu kadar başarılı olmasının sebebini Francis Kurkdjian’ın yaratıcılığına ve dehasına bağlıyor ki haksız sayılmazlar.

Elie Saab Le Parfum’u üzerime sıktığımda ilk saniyelerde neroliyi aklıma getiren portakal çiçeği kokusuyla karşılaşıyorum. Ferahlık sınırında dolaşan lezzetli ve yüksek kaliteli portakal çiçeği harika diyebilirim. Orta kısma geçildiğinde portakal çiçeğinin etkisi azalırken ortaya beyaz çiçekler çıkıyor. Açıklanan orta notalarındaki yasemini rahatlıkla algılayabiliyorsunuz. Şekerli verilmeyen kuru, sabunsu yasemine, başlangıçtaki portakal çiçeği eşlik ediyor gerilerden. Bu sayede yaseminin o güçlü ve sabunsu karakteri biraz yumuşuyor neyse ki. Kapanışta yine çiçeksilik algılanıyor. Yaseminin etkisi devam ederken egzotik olmayan kuru, çiçeksi paçuli kapanışı domine ediyor. Bal temasına sahip paçuli, uzun saatler boyunca teninizde kokmaya devam ediyor.

Le Parfum, kısaca beyaz çiçeksi paçuli parfümü olarak sınıflandırılabilir. Parfümde üç nota öne çıkıyor: Turunçgiller (Portakal çiçeği ve neroli), yasemin, paçuli. Diğer öğeler tamamen destek (bal, misk) amacıyla kompozisyonda bulunuyor. Le Parfum adeta beyaz bir örtü gibi sarıyor baştan sona kadar sizi. Evet, bu parfüm kesinlikle masum ve beyaz kokuyor.

Le Parfum, basit ve düz çizgide ilerliyor. Sıradışı ya da farklı kokmuyor. Birçok beyaz çiçeksi kadın parfümünü andırıyor ama yüksek kalitesi, doğallığı, pürüzsüzlüğü ve tazeliğiyle, nefis koktuğunu söyleyebilirim. Normalde böylesine baskın yasemini sevemiyorum parfümlerde fakat Le Parfum’de yasemin portakal çiçeği ve paçuliyle öyle güzel dizginlenmiş ki hayran kaldım. Le Parfum’un usta bir burunun eseri olduğu açık ve Francis Kurkdjian iyi iş çıkarmış.

Bu modern, kadınsı, saf ve temiz çiçek parfümü, ne yeni nesil kokulardaki bıktırıcı şekerliliğe sahip ne de özensiz meyveli-çiçeksiler gibi davranıyor. Lüks, ağır başlı, kendine güvenen ve feminen tavrıyla, benim bile takdirimi kazandı.

Sonuç olarak son yılların başarılı çiçeksi kadın parfümlerinden birisi bana göre Elie Saab Le Parfum. EDP formunda ve kalıcılığı gayet iyi. Etrafa yayılımı ortalama seviyede. Ilık ilkbahar-sıcak sonbaharda kullanmak iyi sonuç verebilir. Çok sıcak yaz günlerinde orta kısmı biraz ağır gelebilir.

Koku Güzelliği:10/8