4 Ağustos 2020 Salı

Perris Monte Carlo – Mandarino di Sicilia (2018)

Perris Monte Carlo’nun İtalya koleksiyonunu keşfetmeye devam ediyorum. Yazlık ve ferah parfümlerden oluşan İtalya koleksiyonunun her parfümünde farklı turunçgil meyvesine ağırlık verilmiş. Bu durum yeni nesil niş markaların sıkça uyguladığı bir durum. 2018 yılında piyasaya sürülen Mandarino di Sicilia’nın isminden anlaşılacağı üzere hem Sicilya adasına hem de mandalina meyvesine vurgu yapılmış.

Perris Monte Carlo’nun internet sitesinde Mandarino di Sicilia şöyle tanıtılmış: “Mandalina seçimi meyvenin kalitesine, hasat anına ve ekstraksiyon işlemine bağlıdır. Uçucu yağın farklı nitelikleri, bu meyveyi bütünüyle temsil eden kokunun yaratılmasına olan ilgiyi artırmıştır. Mandarino Di Sicilia üç benzersiz uçucu yağ fraksiyonuna sahiptir; Birincisi yeşil mandalina, ikinci geçişte ağırlaşan hassas ve uçucu bir yağ, üçüncü esansiyel yağ sarı mandalinadır.”

Mandarino di Sicilia’nın açılışı yeşil, kuru ve tozlu yaprağımsı hissiyatla gerçekleşiyor. Asidik, tozlu turunçgillerden tabii ki mandalina ön planda. Ferah ve yüksek kaliteli başlangıçtan sonra orta kısımda tozlu yapı geride kalırken yine gayet gerçekçi turunçgiller bayrağı devralıyor. Portakal, mandalina ve bir parça nötr çiçeksilikle birlikte harika kokan orta kısımdan sonra alt notalarda odunsular var. Narenciyeler etkisini sürdürürken sedir ağacının izleri takip edilebiliyor kapanışta. Bu tür parfümlerin değişmez alt nota elemanı misk de yerini alıyor.

Mandarino di Sicilia, tam bir ferah turunçgil parfümü denebilir. Fazlaca tatlı-şekerli verilmemiş yeşil mandalina-acı portakal ikilisi parfümün ana aksını oluşturuyor. Kuru sayılabilecek gerçekçi başlangıcı ve leziz orta notalarıyla nefis bir yaz kokusuna sahip.

Mandarino di Sicilia’nın tek sıradan yanı alt notaları denebilir. Başlangıcını ve orta kısmını çok sevdim. Müthiş gerçekçiliği ve sınırlı verilmiş tatlılığıyla iyi bir yaz parfümü arayan niş meraklılarına hitap ediyor. Üst ve orta bölümünü koklamaya doyamıyorum. Belki de bu tür turunçgil parfümlerini sevdiğim için sevmiş olabilirim. Biraz abartıyor olabilirim fakat 1966 yılı çıkışlı Eau Sauvage’ye hafiften benzettim genel yapısını.

Mandarino di Sicilia, Perris Monte Carlo’nun İtalya serisine ait bir arkadaşımız. İtalya temalı parfümlerin çoğu gibi ferah ve turunçgilli yapısıyla konsept-isim uyumunu sağlamış. Her ne kadar fazlaca düz çizgide ilerlese ve pek derinliğe sahip olmasa da onu koklamak mutluluk sebebiydi benim için. Canlı ve hayat dolu kokusunu denemenizi öneririm.

Geleyim kötü habere. Birçok ferah yaz parfümünün performans anlamında yaşadığı problemleri Mandarino di Sicilia’da yaşıyor. İlk patlama dışında etrafa yayılımı zayıf ne yazık ki. Kalıcılığı da tenimde fazla olmadı. Bu anlamda güçlü yaz parfümü arayanların başka seçeneklere yönelmesi gerekebilir.

Eau de Parfum formundaki Mandarino di Sicilia’nın kokusunu Gian Luca Perris tasarlamış. Tam bir yaz parfümü. Hem kadınlar hem de erkekler rahatlıkla kullanabilir. Günlük kullanıma ve her ortama uyum sağlayacaktır.

Koku Güzelliği:10/8

28 Temmuz 2020 Salı

Avon – Pur Blanca (2003)

Avon’un 2003 yılında piyasaya sürdüğü kadın parfümü Pur Blanca, üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen talep görmeye devam ediyor. Avon’un internet sitesinde Pur Blanca’nın Eau de Toilette olduğu belirtilmiş. Ayrıca “Sade, saf, narin… Pur Blanca ile sadeliği keşfet. Beyaz frezya, ylang ylang ve beyaz çiçek notalarının saf buluşması” cümleleriyle tanıtılmış. Çiçeksi ve odunsu olarak sınıflandırılmış.

Pur Blanca’nın başlangıcı sabunsu beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. İlk dakikalarda kadınsı frezya çiçeğinin etkisini hissediyoruz. Orta kısma geçildiğinde sabunsu beyaz çiçekler yoluna devam ediyor. Başlangıcıyla hemen hemen aynı devam eden Pur Blanca’nın kokusuna bir parça şakayık ve gül ekleniyor. Sonlarda aynı koku formu üzerinden ilerliyor. Alt notalarda çiçeklere misk eşlik ediyor.

Pur Blanca, aynı Avon’un internet sitesinde yazdığı özellikleri içerisinde barındırıyor. Kokusu saf, sade ve narin. Kadınsı beyaz çiçeklerin hakimiyetindeki parfümün odunsu olduğuna ise pek katılamayacağım. Pur Blanca tam bir sabunsu, kremsi çiçek parfümü.

Kimi kullanıcıların ucuz koktuğunu söylemesi ve yapay olduğunu iddia etmesi anlaşılabilir. Pur Blanca tabii ki yüksek kaliteli ve gerçekçi değil. Sonuçta çok uygun fiyatlara satılan Avon’un parfümü ve ondan mucizeler beklemek anlamsız olabilir. Yine de genel yapısının başarısız olduğunu söylemek de haksızlık. Onun için ortalama bir kadın parfümü diyebilirim.

Kokusal olarak yeni birşey söylemiyor. Bu tarzdaki onlarca kadın parfümünü tekrarlıyor. Sabunsu, saf beyaz çiçek teması, kadın parfümlerinin vazgeçilmezidir. Avon’da bu yönde hareket etmiş. Eğer parfümlere yüksek ücretler ödemek istemeyen guruptansanız, Avon’lar ve Pur Blanca sizi bekliyor.

Performansı iyi değil ne yazık ki. Kalıcılığı az, etrafa yayılımı güçlü değil. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemine uyacaktır. Kokusunu Harry Fremont tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

23 Temmuz 2020 Perşembe

Perris Monte Carlo – Rose de Mai (2019)

Unesco, 2018 yılında Fransa’nın parfümcülük alanındaki ünlü şehri Grasse’yi dünya mirası listesine aldı. Parfümeri sanatının en bilinen şehri Grasse, Perris parfümevine ilham vermiş durumda. Grasse isimli seriyi piyasaya süren Perris Monte Carlo’nun arzusunun bu şehrin tarihini ve eşsiz işçiliğini temsil etmesi ve herkesin Fransız parfümeri sanatının kalitesinden zevk almasını sağlamaktı. Bunu başarmak için Gian Luca Perris, çok doğru bir isim seçti: Jean Claude Ellena.

“Grasse’de bu projede baş yaratıcı olmak için dikkate değer birkaç aday vardı! Ama bana göre, Jean Claude Ellena zamanımızın en ikonik parfümörü ve diğer herkesin üzerinde duruyor. Açıkçası, sanatsal olarak Grasse’de doğduğuna şüphe yok. Jean Claude kendisine “écrivain des odeurs” diyor, ben ise ona Parfüm Şairi demeyi seviyorum ve bu projede onunla çalışmak gerçek bir ayrıcalıktı.” demiş Gian Luca Perris. Grasse serisindeki dört parfümün de tasarımcısı olan Jean Claude Ellena, yarattığı Rose de Mai için şunları söylemiş:

“20. yüzyılın en önemli sanatçılarından Gertrude Stein’ın yazdığı ünlü söz şudur: ‘Güldür bir gül gül bir güldür (A rose is a rose is a rose)…’ Bu ifade, tüm çiçekler arasında gülün gerçekten eşsiz olduğunu ve bugün elliden fazla çeşidimiz olduğunu belirtiyor. Gül, paçuli ve miskle harmanlandığında hafif, yüce, taze, baştan çıkarıcı, yumuşak ve erotik olabilir. Bu narin çiçeğin kışkırtıcı çağrısına yumuşak ve şehvetli notalarla cevap verdim ve tüm bunlar arasında Grasse’de en çok ekilen çiçek olduğu için mayıs gülünü seçtim. Benim için Rose de Mai parlak ve neşeli kokuyor.”

Rose de Mai’nin açılışı yüksek kaliteli gülle gerçekleşiyor. Hafiften sabunsu, buruk ve ferahlık sınırındaki hüzünlü gül ilk saniyelerde gerçekçiliği ve doğallıyla şaşırtıyor. Başarılı üst notalarından sonra orta kısımda büyük değişim olmuyor. Aynı sabunsu ve tertemiz denebilecek kadifemsi güle, ölmez otu ve paçuli benzeri yapı ekleniyor. Sonlarda yine büyük değişim yok. Alt notalarda pürüzsüz güle misk destek veriyor.

Rose de Mai, çok basit kokan hoş bir gül parfümü olarak değerlendirilebilir. Gül, baştan sona her daim etkili ve tek yetkili. Buradaki gül, gül kolonyalarını veya gül sularını andırıyor. Evet, doğru tanım gül suyu gibi denebilir. Kokusal anlamda tabii ki kaliteli, hoş ve yapaylıktan uzak tarzıyla kısa zamanda alışıveriyorsunuz ona. Diğer taraftan fazlaca düz çizgide ilerliyor, neredeyse hiç değişmiyor ve pek derinliğe sahip değil. Böylesine basit ve hoş koku formunu da ancak Jean Claude Ellena verebilirdi.

Rose de Mai, benzersiz, sıradışı ve kalbinizin atmasını hızlandıracak bir parfüm değil. Tam tersine sakin, barışçıl, doğal ve mütevazi davranıyor. Kimi zaman bazı kadın deodorantlarına benzetiyorsunuz bazen de temiz ve hüzünlü kokusuyla sizi geçmişinize götürebiliyor.

Parfümün açıklanan dört ana notası var: gül özütü, ölmez otu, sardunya gül ve misk. Bu notalara bakarsak gül, sardunya ve miske yakın duruyor ana yapı. Paçuli de geri planda verilmiş. Kullanan çoğu kişinin beğenebileceği tarzıyla, fazlaca uçlarda takılan bazı niş parfümlerden rahatlıkla ayrılıyor. Gülün verilişi itibariyle kadın kullanımına yakın duruyor. Serin ilkbahar-sonbahar günlerine yakışacağını sanıyorum.

Eau de Parfum formundaki Rose de Mai’nin kalıcılığı idare ediyor, etrafa yayılımı ortalama seviyede.

Koku Güzelliği:10/7

18 Temmuz 2020 Cumartesi

Calvin Klein – Euphoria Men (2006)

“Kışkırtıcı, erkeksi, seksi. Euphoria Men, modern tazeliği seksi, zengin imzayla harmanlayan, bağımlılık yapan, taze bir oryantal kokudur.”

Calvin Klein’in 2006 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Euphoria Men’in tanıtım cümlesi kısa ama açıklayıcı. Parfümün oryantal koku ailesine dahil edilmesi dışında Calvin Klein, Euphoria Men’in içeriğinde zencefil, biber, cazibeli paçuli ve kremsi süet akorunun bulunduğunu bildiriyor.

Euphoria Men’in açılışı zencefilli turunçgillerle gerçekleşiyor. Üst notalardaki canlı, ferah olmayan aromatik otsu baharatlara geri planda nanemsi calone benzeri tema eşlik ediyor. Yüksek kaliteli olmayan fakat kötü de denemeyecek başlangıçtan sonra, orta kısımda ilginç şekilde metalik ve yine nanemsi yeşil lavanta benzeri koku algılıyorum. Aromatik otlara (ağırlık fesleğende) benzeyen orta kısım, yeşil-baharatlı kokuyor. Sonlarda ana yapı değişmiyor. Süet alt notalarda var ama derimsi hissiyat vermiyor. Yapay sedir ağacı-vetiveri andıran kapanışı ortalama denebilir.

Euphoria Men, genel hatlarıyla meyveli-otsu-yeşil-aromatik baharatlı bir parfüm. Ana yapının ilginç yönü, yeni nesil bol şekerli, tonka fasulyeli, fazlaca vanilyalı erkek parfümlerine fazla benzememesi denebilir. Euphoria Men ne yazlıklar gibi ferah kokuyor ne de kış parfümü gibi davranıyor. Ilık ilkbahar dönemine uyacak bu delikanlı, bariz şekilde aromatik fesleğen, zencefil, calone/lavanta/salatalık kokan sentetik ve kalite anlamında vasat yerde duran yeşil erkeksi tavra sahip.

Karşılaştırmak abes olacak belki ama Euphoria Men’i, kullanım döneminde Green Irish Tweed’in çok kötü bir benzeri olarak düşündüm. Euphoria Men’in aromatik odunsu mu olduğu yoksa Cool Water’dan ilham mı aldığı konusunda kafam karışık. Carlos Benaim ve Loc Dong gibi deneyimli parfümörlerin imzasını taşıyan Euphoria Men, tabii ki başarılı değil ve doğallık/rafinelik tarafında da hiçbir zaman sınıfı geçemiyor.

Yeşil sentetik odunsuların (sanırım vetiver ve sedir ağacı) yer yer sahne aldığını düşündüğüm Euphoria Men, ne konforlu ve lüks takılıyor ne de sizi kendisinden nefret ettiriyor. Bu halde bir şişesini almak pek mantıklı görünmüyor. Eğer başlangıç seviyesinde bir parfümseverseniz ve erkeksi sayılabilecek, uygun fiyatlı seçenek arıyorsanız deneyebilirsiniz. Onun dışında bir şişesini almasanız, büyük kayıp yaşamazsınız.

Eau de Toilette formunda, kalıcılığı ve etrafa yayılımı az. Performans anlamında sorunlu ne yazık ki. Günlük kullanıma uyabileceğini, hem spor hem de resmi kıyafete yakışabileceğini düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/5

13 Temmuz 2020 Pazartesi

Perris Monte Carlo – Cedro di Diamante (2018)

Perris Monte Carlo’nun 2018 yılında meydana getirdiği İtalya koleksiyonunda 2020 yılı itibariyle dört parfüm bulunuyor. Bu seri sanılanın aksine kolonya değil, yüzde 15 konsantrasyona sahip Eau de Parfum’lerden oluşuyor. İtalya koleksiyonu, markanın yaratıcı yöneticisi GianLuca’nın İtalyan kökenine de göndermeler yapıyor. İtalya’nın güneybatı sahilinde bulunan Kalabriya’ya bağlı kasaba Diamante’den ilhamını almış Cedro di Diamante parfümü.

Diamante yöresinde yetişen farklı bir tür turunçgil meyvesinin, ünlü şairler Byron ve D’Annunzio tarafından şiirlerinde bahsedildiği biliniyor. Daha çok yemeklere hoş tat vermesi için kullanılan ve asidik yönü ağır basmayan Diamante narenciyesi, Perris Monte Carlo’nun parfümüne isim babalığı yapıyor. Açıklanan notalarında misket limonu, gül, limon, zencefil, biber, iris ve meşe yosunu gibi parfümlerde koklamaktan zevk aldığım notalar var.

Cedro di Diamante’nin açılışı tozlu-tuzlu limonla gerçekleşiyor. Gerçekçi, ekşi ve asidik limon yüksek kaliteli ve bir parça eski kafa şiprelerdeki nostaljiyi çağrıştırıyor. Başlangıcını sevdim. Orta kısımda turunçgilli ana yapı devam ediyor. Leziz limon-portakala orta notalarda ferah baharatlar ekleniyor. Biber ve kakuleyi andıran baharatlar çok baskın ya da keskin değil. Orta kısımda gülden bahsedilmiş Perris Monte Carlo’nun sitesinde fakat yoğun güle rastlayamadım. Sonlarda misk bulunuyor. Bir parça sedir ağacına eşlik eden narenciyeler kapanışa kadar devam ediyor.

Cedro di Diamante, parlak, ferah, taze, gerçekçi ve yüksek kaliteli turunçgil parfümü denebilir. Meyveli-baharatlı tarafa yakın duruyor. Perris’in internet sitesinde çiçeklerden de bahsediliyorsa da hoş ve ferah narenciye kokusuna sahip. Çiçeksilik büyük yer kaplamıyor genel kompozisyonda.

Yazlık ve ferah parfümler genellikle ya yapay kokar ya fazlaca tatlıdır ya sabunsudur ya da çamaşır yumuşatıcısına benzer. Son yıllardaki sucul parfümlerin çoğuysa nanemsi sahte deniz kokusunu vermeye çalışır. Cedro di Diamante daha kolay bir yolu seçmiş. Ekşi ve asitli limon-portakal ikilisini başrole koymuş. Yeni nesil parfümlerden azıcık da olsa Terre d’Hermes’i andıran tarzıyla, çok güzel bir parfüme imza atmış Perris Monte Carlo.

Oldukça basit bu formül, eski tarz aromatik şipreleri hatırlatıyor. Cedro di Diamante’de hafiften Chanel Pour Monsieur ve Yves Saint Laurent Pour Homme havası alıyorum. Tatlılığın az verilmesi ve tozlu-tuzlu-ekşi narenciyelerin büyük yer tutması, onu adeta 1980’li yılların ferah yaz parfümlerine yaklaştırıyor.

Sonuç olarak çok derin, katmanlı, sıradışı ve dünyayı sallayacak bir parfüm değil. Yine de yapaylık barındırmayan doğal kokusuyla gayet kullanılabilir buldum. Bu tür limon kolonyalarını andıran turunçgil parfümlerini hep sevmişimdir ve Cedro di Diamante de bu kuralı bozmuyor.

Eau de Parfum formunda fakat performansı zayıf. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı az ne yazık ki. Günlük kullanıma rahatlıkla uyum sağlayabilecek, giymesi kolay bu arkadaşa, niş parfümseverler şans verebilir. Kokusunu Luca Maffei tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7