9 Eylül 2020 Çarşamba

Perris Monte Carlo – Jasmin de Pays (2019)

Perris Monte Carlo’nun Grasse serisi yeni parfümlerle büyümeye devam ediyor. 2019 yılında Rose de Mai ve Jasmin de Pays ile başlayan Grasse serüveni, 2020 yılında Mimosa Tanneron ve Lavande Romaine ile iki yeni üye kazandı. Perris’in Grasse serisi parfümlerini Jean-Claude Ellena’nın tasarladığını biliyoruz.

Bu aralar kullandığım Jasmin de Pays’in tanıtımında dört nota öne çıkarılmış: Yasemin özütü, karanfil, kadife çiçeği ve misk. Parfümün tasarımcısı Ellena’nın şu cümlelerine yer verilmiş: “Yasemine olan bağlılığım Grasse’deki çocukluğuma dayanıyor.  Çocukken şafak vakti yasemin çiçeklerini ve beyaz porselen çiçeklerini toplardım, onların kokuları yeşil, şeffaf ve sarhoş ediciydi. Öğleye kadar, beyaz yaprakların sonuncusu sıcak bir portakal çiçeği kokusu yayardı. Geceleyin, artık sararmış olan unutulmuş çiçekler, mutlu, derin bir hayvansal koku yayıyordu. Bu doğa eserine hayran olmak, parfümü farklı bir şekilde hayal etmek, onun öğeleriyle oynamak, etkilerini değiştirmek, onu eşsiz ve sonsuza kadar yasemin haline getirmek ilham kaynağımdı.”

Jasmin de Pays’in açılışı kuru ve çiçeksi tonlarda gerçekleşiyor. Beyaz sabunsu çiçeklerin ilk saniyelerdeki etkisi bariz. Açılışta tabii ki buruk, acımsı, saf ve gerçekçi yaseminin etkisi büyük denebilir. İlerleyen saatlerde sabunsu tonlar daha da artıyor. Yasemin iyice yerleşiyor parfüme. Kuru, tozlu ve indolik yasemin çiçeksi, feminen ve yüksek kaliteli. Son bölümde yine büyük değişim yok. Yasemine eşlik eden miskle kapanış gerçekleşiyor.

İsminden de anlaşılacağı üzere tam bir yasemin çiçeği merkezli parfümle karşı karşıyayız. Beyaz, sabunsu yasemin baştan sona kadar etkili. Genel olarak düz çizgide ilerlediği söylenebilir Jasmin de Pays’ın. Pek değişim yaşanmıyor ve sürpriz yapmıyor. Ellena minimalizmiyle bir kez daha karşılaşıyoruz.

Yüksek kaliteli yasemin temalı parfüm arıyorsanız iyi bir seçenek olarak kenarda durmasında fayda var Jasmin de Pays’ın. Burada sorun ne yazık ki benimle ilgili çünkü parfümlerde bu kadar beyaz, sabunsu çiçekleri ve kuru yasemini kendime yakın bulamıyorum. Benim için alıp, kullanacağım bir eser olmasa da bu tarzın sevenlerini memnun edeceğe benziyor.

Kimi parfüm platformlarında uniseks olarak sunulsa da kadın kullanımına yakın duruyor. Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Hoş bir ilkbahar-sonbahar kokusu olarak size hizmet edebilir.

Kokusunu Jean-Claude Ellena tasarlamış. Günlük kullanıma, her türlü kıyafete uyabileceğini düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6.5

4 Eylül 2020 Cuma

Avon – Celebre (2001)

Avon’un sevilen kadın parfümlerinden Celebre’yi eskisi kadar ortalıkta göremiyoruz. Avon’un sürekli yeni parfümler piyasaya sürme stratejisiyle birlikte, bu tür kokular bir süre sonra geri plana geçiyor. Oysa kullanım döneminde hiç fena bulmadım Celebre’yi.

Avon’un internet sitesinde çiçeksi-meyveli olarak sınıflandırılmış Celebre. Ayrıca canlı, kadınsı, neşelendirici kelimeleri layık görülmüş onu anlatmak için. Yasemin, beyaz şeftali, misk ve odunsu notaların buluşması olarak tanıtılmış.

Celebre’nin açılışı meyveler ve kadınsı çiçeklerle gerçekleşiyor. İlk saniyelerde sabunsu meyvemsilik lezzetli tarafını gösteriyor. İlerleyen saatlerde orta bölümde çiçeklerin biraz daha öne çıktığına şahit oluyoruz. Gül, şakayık ve frezyayı andıran sabunsu ferah çiçekler tanıdık ve hoş denebilir. Kapanışta güzel sandal ağacı sürpriz yapıyor. Alt notaları sevilesi fakat oldukça zayıf ne yazık ki.

Celebre, Avon’un da dediği gibi tam bir çiçek-meyve karışımına sahip. Parfümün genelinde çiçeklerin biraz daha baskın olduğunu görüyoruz. Buradaki çiçekler onlarca kadın parfümünde kullanılan genel forma yakın. Fazlaca düz çizgideki ana yapı neredeyse hiç değişmiyor.

Celebre, basit, sade, hoş, yapaylık barındırmayan fakat çok da yüksek kaliteye sahip olmayan, bu fiyat skalasına göre gayet alınabilir seçeneklerden birisi gibi duruyor. Eğer parfümlere yüksek rakamlar ödemek sizin için anlamsızsa Avon’un birçok parfümü gerçekten de kurtarıcı gibi.

Eau de Toilette formundaki Celebre, günlük kullanıma uyabilecek ilkbahar kokusunu andırıyor. Kalıcılığı yeterli fakat etrafa yayılımı güçlü değil.

Koku Güzelliği:10/6

30 Ağustos 2020 Pazar

Creed – Aventus (2010)

Aventus’u anlama ve tanımlama çabalarımda artık sona gelmek istiyorum. Yıllar içerisinde iki defa hakkında yazı yazmamı sağlayan Aventus’un artık final yazısını kaleme almanın zamanı geldi. 2011 yılında Creed tarafından tanıtılan ve kısa sürede dünya çapında büyük yankı uyandıran Aventus isimli erkek parfümü, marka tarihinin en çok satan kokusu haline geldi. Birçok benzeri üretildi ve niş parfüm dünyasının popüler yıldızı denebilir. Creed’in bile Aventus’un böylesine büyük başarı yakalayacağını beklemediğini varsaymak yerinde olabilir.

Creed’in internet sitesinde Aventus’un gücü ve başarıyı kutlayan tarihi bir imparatorun dramatik yaşamından ilham aldığı belirtiliyor. Her ne kadar isim vermese de açık kaynaklardan Aventus’un Napolyon Bonapart’tan esinlendiğini biliyoruz. Aventus isminin “rüzgardan” kelimesinden türetilerek bulunduğu ve Aventus erkeğini her zaman sırtını başarı rüzgarlarına dayayarak dört nala koşan bir adam olarak tanımladığını görüyoruz. Ayrıca iyi yaşanmış bir hayatın tadını çıkaran bireyler için sofistike karışım olduğu da öne sürülmüş.

Aventus’un ilk saniyeleri ananas, elma ve tozlu yapraksılıkla gerçekleşiyor. Hafiften metalik ve ekşi meyvelerin (ananas ve elma) lezzetli, ferah, dumansı ve pürüzsüz olduğu söylenebilir. Bir parça bergamotun eşlik ettiği ilk saniyeler lezzetli ananasın önderliğinde geçiliyor. Orta bölümde mayhoş ananasın izleri devam ediyor. Orta notalarda parfümü böylesine ilginç ve sevilen yapan huş ağacı bizi karşılıyor. Dumansı ve ağaçsı davranan huş ağacıyla ananasın karışımı orta kısmı domine ediyor.  Orta notalarda gerilerden azıcık tütsü de algılıyorum. Açıklanan resmi orta notalarında pembe meyveler, paçuli ve yasemin görünüyor fakat hafiften plastiğimsi ağaçsılık daha etkili. Sonlarda görünüm pek değişmiyor. Odunsu ananas kapanışta da devam ediyor. Deriyi andıran odunsuluk sonlarda öne çıkıyor.

Aventus’un kokusal çözümlemesi uzun uzadıya yapılmayacak kadar basit. Ana yapı ekşi meyveler ve odunsulardan oluşuyor. Başlangıçtaki canlı ve dinamik ananas-elma ikilisinin orta kısımda huş ağacıyla dengelenmesiyle Aventus’un anlatması zor ilginç kokusu ortaya çıkıyor. Ağaçsılık kimi zaman dumansı hissiyat veriyor fakat asla karanlık ya da koyu kokmuyor. Aventus gayet açık, basit, düz, derinliğe sahip olmayan bir parfüm. Diğer taraftan da büyük kitlelerin sevmesi için tasarlanmış, kimi zaman ucuz hissettiren, temiz, canlı, genele hitap eden, kadınların çok sevdiği forma sahip bir eser. Hem bu kadar basit ve mütevazi olup, hem de nasıl böylesine büyük fenomen haline geldi, anlaması zor.

Hayatın çoğu anında olduğu gibi nedenlerin peşinde koşmaktansa Aventus gibi popüler parfümü olduğu gibi kabul etmeliyiz sanırım. Creed markasının oldukça yüksek fiyatlara satılan parfümlerini düşününce, Aventus’un 100 ml.’sinin 435 dolar gibi akıl almaz rakama satılması normal gelebilir fakat bu parfümün böylesine uçuk rakamları hak edip, etmediği daha uzun yıllar tartışılacaktır.

Sonuç olarak 2010’lu yılların bol şekerli ve baharatlı erkek parfümlerinden ayrılan, yapaylığa rastlanmayan fakat doğal/gerçekçi de olmayan, kimilerinin marketlerde satılan ananas sularına benzettiği metalik meyvemsi kokusuyla Aventus’a eskisi kadar sinir olmuyorum ama ona aşık olanları da anlayamıyorum. Evet, herkesin istediği parfüme aşık olma özgürlüğü var ama vasatizmin sınırlarında dolaşan Aventus’un kolay kullanılabilir, konforlu ve güvenli koktuğunun da hakkını vermek istiyorum. Onu koklayıp nefret edecek çok fazla kişi çıkmayacaktır. Hele ki kadınların Aventus’a bayılmalarını nasıl açıklayabiliriz hiçbir fikrim yok.

Aventus ve daha genel olarak Creed’in parfümlerindeki batch kodu olayını çoğumuz biliyoruz. Aventus’un bir sürü batch kodlu versiyonu var ve benim denediğim efsane Aventus batch’lerinden Z01 idi. Bu ünlü batch’te ananasla deriyi andıran dumansı ağaçsılık hoş dengede vermiş. Özellikle sonları oldukça deri-odunsu davranıyor.

Kokusu altıncı nesil Creed baş parfümörü Olivier Creed ve oğlu Erwin tarafından tasarlanmış. Erkek parfümü olsa da uniseks olarak rahatlıkla kullanılabilir. Günlük kıyafetlere, spor sonrasına, deniz kenarına ve yaz akşamlarının uzun partilerinde kullanmak için doğru seçim olabilir. Çok soğuk kış günleri dışında her mevsime uyum sağlayabilir.

Eau de Parfum formundaki Aventus’un kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı yüksek sayılmaz.

Koku Güzelliği:10/7

25 Ağustos 2020 Salı

Chanel – Bleu de Chanel (2010)

Chanel parfüm biriminin 2010 yılında isminde mavi kelimesinin geçtiği erkek kokusu çıkarması, kuşkusuz büyük merak uyandırmıştı. Moda dünyasının havalı markası Chanel için çoğu kişi “onlar asla hata yapıp kötü parfüm çıkarmaz” demesine rağmen ilk zamanlarda yoğun eleştiriler aldı Bleu de Chanel. Gerek isminin Chanel’e yakışmayacak basitliği gerekse kokusunun fazlaca piyasa işi olması sebebiyle kimi Chanel kullanıcılarının hayal kırıklığına uğradığı söylenebilir.

Bleu de Chanel’in ilk olarak Eau de Toilette formunda piyasaya sürüldüğünü biliyoruz. İlerleyen yıllarda Eau de Parfum ve en son Parfum versiyonu raflardaki yerini almış durumda. Benim kullandığım Eau de Toilette versiyonuydu. Chanel’in internet sitesinde Bleu de Chanel’in odunsu aromatik yönü vurgulanmış. Ayrıca temiz, taze ve son derece şehvetli koktuğu belirtilmiş.

Bleu de Chanel’in ilk saniyeleri aromatik otların desteklediği dinamik ve taze turunçgillerle gerçekleşiyor. Derin ve karanlık sayılabilecek greyfurda eşlik eden aromatik otlar biberiye ve kekik olabilir. Süper ferah davranmayan ilk saniyelerden sonra orta bölüme geçiliyor. Aromatik mavimsi deniz temasının yanına serin baharatlar ekleniyor. Buradaki en öne çıkan baharatın zencefil olduğunu düşünüyorum. Orta kısımda Iso E Super ve Calone’yi anımsatan geri planda hafiften yapaylık hissediliyor. Sonlarda Chanel’e göre sedir ağacı ve sandal ağacı var fakat ambroksan tarzı sentetiklerin daha çok yer kapladığını sanıyorum.

Karşımızda 2000’li yılların oldukça tanıdık koku formu var. Bleu de Chanel’in aromatik Akdeniz otlarının eşlik ettiği turunçgiller, lavanta, soğuk baharatlar, sentetik deniz kokusu ve odunsulardan oluştuğunu söyleyebilirim. Parfümün ismindeki mavi kelimesi kafa karıştırıcı çünkü tam olarak deniz-okyanus-su temalı rakiplerine benzemese de onu koklarken garip şekilde yosunsu hissiyat algılıyorsunuz. Sucul yaz parfümleri gibi çok ferah ve hafif değil tıpkı şişesinin rengi gibi koyu mavi kokuyor adeta. Onun için aromatik otsu baharat parfümü diyesim var.

Bleu de Chanel bir taraftan tanıdık, sıradan, yaratıcı olmayan ve hatta erkeklerin kullandığı traş sonrası kolonyaları veya traş köpüklerini anımsatıyor. Diğer taraftan da üst ve orta notalarında derin sucul, bitkisel ve yarı karanlık baharatları bünyesinde barındırıyor. Hem yapay ve vasat kokuyor hem de her ortamda kullanılabilecek hatta takım elbiseye uyum sağlayabilecek çok yönlülüğe sahip. Ayrıca tatlılık fazla değil, erkeksi davranıyor ve kadınlar onu anlamlandıramadığım şekilde seviyor. Zıtlıkları bünyesinde barındırıyor.

İyi de Bleu de Chanel neden bu kadar eleştiriliyor. Ucuz kokan piyasaya parfümlerine benzemesi, Chanel markasının ağırlığına ve elegant tavrına hakaret olarak düşünülüyor anladığım kadarıyla. Chanel’in genele yönelik parfümü, büyük kitlelere satış yapabilmesinin önünü açarken, markanın lüks karakterine de yara aldırıyor. Eğer Chanel de bu yola başvuruyorsa diğer markalar neler yapmaz diye insan düşünmeden edemiyor.

Ne denirse densin, oldukça seviliyor Bleu de Chanel fakat aklınızı başınızdan alamayacağını veya markanın lüks hissiyatını size yaşatamayacağını şimdiden kabullenmeniz gerekebilir. Sıradışı ya da sofistike değil ve eğer traş sonrası kolonyası benzeri bir parfüme yüz dolar civarında ödeme yapmak sizin için sorun değilse hiç durmayın ve ona sahip olun.

Kokusunu sektörün en ünlü isimlerinden Jacques Polge tasarlamış. Kalıcılığı fena değil, etrafa yayılımı ilk patlama dışında ortalamanın biraz altında diyebilirim. Serin ilkbahar günlerine yakışacağını tahmin ediyorum.

Koku Güzelliği:10/6