11 Ocak 2021 Pazartesi

Paco Rabanne – Lady Million (2010)

Paco Rabanne’nin 2008 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü 1 Million’un yakaladığı büyük başarının ardından kısa sürede seriye kadın kokusu eklendi. 2010 yılında raflarda yine sarı bir şişe ve Million ismi vardı. Lady Million, sonrasında yirmiye yakın Million ismiyle çıkacak parfümlerin işaret fişeğiydi. 1 Million’un kazandığı şöhreti Lady Million’un yaşadığı söylenemez. Yine de kadınlar için çekici bir seçenek olarak duruyor.

Paco Rabanne’nin internet sitesinde Lady Million’un “sınırsız çiçek nektarı, zengin ve ferah beyaz çiçekler, cazibe, bal ve paçuli, bağımlılık yapan takıntı” cümleleriyle tanıtıldığını görüyoruz. İddialı pazarlama cümlelerinde seksi çiçeklerin, çekici portakal çiçeğinin ve cüretkar meyvelerin yer aldığını söyleyebilirim.

Lady Million’un ilk saniyelerinde canlı ve ferah olmayan şekerli turunçgiller ve bir parça ahudududan söz edebiliriz. Yeni nesil yüzlerce kadın parfümünün başlangıcını andıran şekerli meyveler gayet leziz ve ilk koklamada çarpıcı denebilir. Orta kısma geçildiğinde büyük sürpriz yok zira şekerli meyvelere, şekerli çiçekler ekleniyor. Yasemin ve onu andıran beyaz çiçeklerin kadınsı ve dikkat çekici olduğunu düşünüyorum. Sonlarda bal ve paçulinin size el salladığını görebilirsiniz. Hafiften odunsu davranan alt notalarda kokunun oldukça zayıfladığına şahit oluyoruz.

Lady Million, birçok örneğine rastladığımız şekerli meyveli-çiçeksi kadın parfümü düzleminde ilerliyor. Portakal çiçeğinin, portakalın, beyaz çiçeklerin önderliğindeki üst-orta notalar gayet tanıdık. Gösterişli ve hırslı üst-orta kısım, birçok modern kadın parfümüne rakip olmaya çalışıyor. Onun rakipleri Prada – Candy, La Vie Est Belle, Black Opium, Dior – Poison Girl, Olympea ve aklıma gelmeyen onlarca kadın parfümü.

Lady Million kötü değil ama yaratıcı, sıradışı ve ilginç de değil. Yeni nesil tatlı kadın parfümlerinin tekrarı olmasına rağmen, sevmesi ve kullanması kolay bir parfüm. Gayet sosyal, neşeli, süslü, çekici fakat yapay ve kalite anlamında iyi yerde durmuyor. Onun kadınsı ve yerinde duramayan halleri gayet hoş fakat uzun süreli kullanımda sıkıcı olabileceğini sanıyorum. Her yaşa ve her ortama uyum sağlayabilecek Lady Million’u serin havalarda kullanmak daha iyi fikir olabilir. Yaz sıcaklarında biraz ağır gelebilir.

Kokusunu sektörün önemli isimleri Anne Flipo, Beatrice Piquet, Bruno Jovanovic, Dominique Ropion birlikte tasarlamış. Eau de Parfum formunda olduğunu belirteyim.

Koku Güzelliği:10/6

6 Ocak 2021 Çarşamba

Etat Libre d’Orange – Putain des Palaces (2006)

Provakatif ve hatta postmodern niş parfümevi Etat Libre d’Orange’nin hırslı, cüretkar, tutkulu, coşkulu ve özgür tarzı olduğunu kendileri söylüyor ki hiç de haksız sayılmazlar. Zekice ve abartılı kurguladıkları parfüm isimleriyle niş parfüm dünyasında oldukça ilgi çektikleri söylenebilir. Putain des Palaces, +18’lik ismiyle en çarpıcı Etat Libre d’Orange parfümlerinden birisi.

Putain des Palaces’in kondomları andıran ironik numunesinin içindeki bilgi notunda, femme fatale kadınların fantezilerini çağrıştıran cümlelere rastlamak şaşırtıcı değil: “Pudralı üst nota, baştan çıkarmak için giyinen kadını çağrıştırıyor. Yumuşak bir ruj izi, dantelin hışırtısı. Erkeklerin kırılgan zırhının içini gören femme fatale’nin samimi ritüeli. Vücuduyla yaptığı ticaret kadar karmaşıklığı da ilgi çekicidir. Her kadının bir otel barında baştan çıkarıcı olma, bir asansörün mahremiyetinde arzuya boyun eğme ya da ipek çarşafın hissettirdiği duygusallığa izin verme fantezisi yok mu?”

Putain des Palaces’in ilk saniyeleri mayhoş-leziz meyvelerle gerçekleşiyor. Ferah olmayan şekerli meyveler kırmızı erik-ahududu karışımı canlı-dinamik-pudralı-kadınsı davranıyor. Orta kısımda leziz meyveler devam ederken pudralı hissiyat artıyor. Açıklanan orta kısmında iris çiçeği var ki meyvelerle süsenin karşımı feminen ve çarpıcı denebilir. Orta bölümde modern verilmiş tatlı gül ve deri de bulunuyor. Sonlarda deri, misk ve bir parça odunsulukla kapanışı yapıyor.

Öncelikle Etat Libre d’Orange’nin açıkladığı nota dizilimine baktım. En ilgimi çeken öğeler ahududu, iris, gül ve pirinç unu oldu. Yanlış görmediniz orta notalarda pirinç unu kokusu verildiği iddia edilse de tabii ki öyle bir durum yok. Putain des Palaces pirinç ununa değil meyveli-çiçeksi deri tarafına yakın duruyor. Putain des Palaces’te pudralı-tozlu ekşi meyvelere hayat dolu deri-iris-gül eşlik ediyor. Kokusal anlamda notaların verilişi birçok niş markanın eserleri kadar yüksek kaliteli ya da steril kaliteye sahip olmasa da ana yapı kullanması zevkli ve leziz. Onu giymekten ve üzerimden burnuma yayılan aromasını koklamaktan mutlu oluyorum ki normalde pudra ve menekşe pek de aramın olmadığı notalar.

Etat Libre d’Orange’nin internet sitesinde Putain des Palaces’in pudralı-derili-çiçeksi olduğu vurgulanmış. Deri, geri planda orta kısımdan itibaren beliriyor ve sonlarda da etkisini sürdürüyor. Ahududu notası bir türlü güzel verilmez çoğu parfümde oysa burada beğendim. Gül ve ahududu birbirlerine çok yakışan iki nota, keşke daha çok parfümlerde görebilsek bu ikiliyi. Pirinç unu gibi abartılı pazarlamaya yönelik notayı zaten ciddiye almamak lazım. Birçok modern parfümdeki tatlılık burada da mevcut fakat bıktırıcı ya da can sıkıcı kadar verilmemiş şekerli hissiyat.

Bu haliyle kadınsı tarafa yakın duran Putain des Palaces, çoğu niş parfümün aksine sivri ve keskin yönleri bulunmayan yumuşacık, ele avuca sığmayan bir kadının ruh halini yansıtıyor adeta. Erkeksi ve sert kadınlardan ziyade kadınsı kadınlara uyabilecek, hemen her ortamda giyilebilecek, övgüler alınabilecek bir eser olmasına rağmen niş parfüm kalitesini, pürüzsüzlüğünü, şıklığını, lüks hissiyatını yansıtıyor mu tartışılır. Bu anlamda ana akım popüler parfümleri andıran fakat bir şekilde aklınızın köşesine takılan Good Girl Gone Bad gibi parfümleri (kokusal anlamda değil) akla getiriyor.

Eau de Parfum formundaki Putain des Palaces’in kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı ortalama seviyelerde. Kokusunu Nathalie Feisthauer tasarlamış. Serin ilkbahar günlerine çok yakışacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6.5

31 Aralık 2020 Perşembe

Lalique – Encre Noire A L’Extreme (2015)

Lalique’nin 2006 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Encre Noire’nin oldukça başarı kazandığını söyleyebiliriz. Yeni nesil modern parfümlerin koku trendleriyle ilgisi olmayan, özgün ve kaliteli Encre Noire, çoğu parfümseverin dolaplarını süslüyor. Encre Noire’nin başarısının ardından devam parfümleri gelmeye başladı. 2015 yılında parfümcülük sektöründe alıştığımız olay gerçekleşti. Asıl parfümün Extreme (çoğu zaman Intense ismi veriliyor) versiyonu Encre Noire A L’Extreme raflardaki yerini aldı.

Lalique’nin internet sitesinde A L’Extreme için şunlar söylenmiş: “Encre Noire A L’Extreme, 2006 çıkışlı ilk Encre Noire’nin koku ifadesini sınırlarına kadar zorlar. Daha güçlü, daha zengin ve daha da şehvetli olan bu kokunun odunsu yoğunluğu, Encre Noire erkeğinin kişiliğinin büyüleyici yeni yanını ortaya koyuyor. Erkeksi ve şehvetli. Zarif ve sofistike. Eşsiz ve baştan çıkarıcı.”

A L’Extreme’in açılışı yüksek kaliteli odunsular ve geri planda bir parça bergamotla gerçekleşiyor. Koyu ve derin sayılabilecek üst notalar kuru ve vetiver kıvamında denebilir. Başlangıcı harika A L’Extreme’in. Orta kısımda ağaçsılığa köksü vetiver ve ıslak-nemli tütsü ekleniyor. Başlangıcıyla benzer gerçekleşen orta bölümü de çok güzel. Sonlarda derin odunsu yapı, tenden ayrılana kadar size eşlik ediyor.

A L’Extreme, dumansı ağaç-vetiver temasını merkeze almış. Bana göre parfümün ana oyuncusu köksü ve nemli vetiver. Hem kullanması ve sevmesi kolay hem kadınlar onu seviyorlar hem ağaçsı tütsü sayesinde erkeksi hem de koyu dumansı tarafıyla oldukça gizemli kokuyor.

Encre Noire’e tabii ki çok benziyor A L’Extreme versiyonu. Klasiğin daha kaliteli ve daha derin hali gibi denebilir A L’Extreme. Encre Noire’deki dumansı koyu-karanlık hava Extreme’de de mevcut. İki parfüm de aristokratik derecede lüks, mesafeli ve soğuk kokuyor. Diğer taraftan dumansılığın etkisiyle mistik ve meditatif de hissettiriyor. Encre Noire serisinde gerçekten iyi iş çıkartıldığı açık. Eğer Encre Noire ile A L’Extreme arasında seçim yapacak olsaydım tercihim tabii ki A L’Extreme olurdu.

Bu nefis parfüm, uygun fiyatlara alınabilecek, piyasadaki en iyi eserlerden birisi. Günümüzün birbirinin benzeri şekerli baharatlı, tonka fasulyeli erkek parfümlerinden tarz-tavır anlamında keskin şekilde ayrılıyor ve kendisine tamamen farklı, erkeksi yol seçiyor.

Eau de Parfum formundaki A L’Extreme’nin kalıcılığı yeterli olsa da etrafa yayılımı ilk patlama dışında güçlü değil. Abisi Encre Noire, EDT olmasına rağmen çok daha güçlü ve saldırgandı. Extreme versiyonu biraz daha yumuşak başlı denebilir. Sonbahar-kış dönemi için daha uygun olacaktır. Kokusunu başarılı parfümör Nathalie Lorson tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/8

26 Aralık 2020 Cumartesi

Amouage – Silver Man (2002)

Amouage’nin 2002 yılı çıkışlı Silver Man’i, şöhretli ve gösterişli Amouage’lerin gerisinde kaldığı söylenebilir. Silver hakkında konuşulan genel durum, 1998 çıkışlı Gold Pour Homme’ye benzerliği üzerinde yoğunlaşıyor. Guy Robert imzalı Gold Pour Homme, yoğun ve keskin pudramsı, kullanması zor parfüm olarak zihnimde kalmıştı. Silver’ı ise Gold’un daha kullanılabilir hali olarak görenler mevcut.

Silver Man’in ilk saniyeleri ferah olmayan yoğun yağlımsı turunçgillerle gerçekleşiyor. Amouage tarafından açıklanan üst notalarında erik, bergamot, mandalina ve portakal çiçeği bulunan Silver Man’in ilk saniyeleri dolgun arabik erik-portakal çiçeği ekseninde gerçekleşiyor. Tatlı ve pudralı denebilecek meyvemsi-turunçgilli hissiyat orta bölüme de sarkıyor. Orta kısımda nötr çiçekler bizi karşılıyor. Yine yağlımsı gül, yasemin ve diğer çiçekler kadınsı değil. Orta bölümde miskten kaynaklanan hayvansı hissiyat partiye katılıyor. Zengin ve derin orta bölüm Amouage kalite standartlarını taşıyor. Sonlarda bir parça sakinleşiyor ve silik odunsularla tenden ayrılıyor.

Karşımızda Umman-Arap-Ortadoğu koku temasını önümüze süren bir parfüm var. Silver Man, ismindeki gümüş-metalik mesajı kokusal anlamda ara ara yansıtıyor. Kıyafet üzerinde bazen metalik koktuğuna şahit oldum. Ten üzerindeyse çok daha derin, duyusal ve geleneklere bağlı esansla karşılaştım. Silver Man, 2000’li yılların başında doğmasına rağmen, daha 1970-1980’li yılların hayvansı-tozlu-çiçeksi şiprelerine öykünmüş gibi duruyor. 2000’li yılların bolca şekerli baharatlı oryantallerine benzemiyor. Onun mesajı meyveli-çiçeksi-tozlu şipre üzerinden gerçekleşiyor.

Bu haliyle tabii ki herkese hitap etmediğini rahatlıkla söyleyebilirim. Özel Amoauge kullanıcıları Silver Man’in ne demek istediğini anlayacaktır. Onu kullandığınızda etrafınızdan övgüler alamayacağınız gerçeğini göz ardı etmeyin. Eğer parfümleri başkalarından övgü alma aracı olarak görüyorsanız zaten Silver Man ile yollarınız ayrılacaktır. O, özel, farklı, sanatsal ve geçmişe öykünen bir bedevi gibi.

Başlangıcı ve orta kısmı gösterişli davranan Silver Man’ın sonları biraz özensiz gibi. Yine de bu haliyle sıradışı erkek parfümü denemek istiyorsanız sizi bekliyor. Eau de Parfum formunda, kalıcılığı yeterli, ilk saniyeleri biraz ağır, ilerleyen dakikalarda sakinleşiyor. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemine yakışacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/7