9 Temmuz 2021 Cuma

Ralph Lauren – Polo Blue Eau de Parfum (2016)

Ralph Lauren’in 2003 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Polo Blue, Eau de Toilette formundaydı. Mavi şişesiyle, 2000’li yılların en sevilen ve en çok satılan erkek parfümlerindendi. Tabii yıllar içinde birçok rakibi karşısında popülerliği azaldı. Parfüm severler için ayrı bir yeri olan Polo Blue’nun yıllar içinde devam parfümleri geldi. 2016 yılında Polo Blue’nin Eau de Parfum versiyonu raflardaki yerini aldı.

Son yıllarda popüler ferah erkek parfümlerinin Eau de Parfum versiyonlarının çıkarılmasıyla sık sık karşılaşıyoruz. Guerlain Homme’nin Eau de Parfum versiyonu ve Kenzo’nun ünlü klasiği Kenzo Pour Homme’nin Eau de Parfum formundan sonra Polo Blue’nun da Eau de Parfum’uyla tanıştık.

Polo Blue EDP’nin ilk saniyeleri ferah ve tuzlu sucul turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot ve limona eşlik eden deniz notaları yeni nesil modern sucul erkek parfümlerinin kopyasına benziyor. Orta kısma geçildiğinde tuzlu turunçgillere fesleğen ve nane ekleniyor. İlk Polo Blue EDT’ye benzeyen orta kısımdan sonra sonlarda büyük değişim olmuyor. Odunsu kapanış yine ferah ve gayet tanıdık kokuyor.

Polo Blue EDP, ferah, yazlık, deniz kenarı için gayet uygun, vasat kalitedeki bir arkadaşa benziyor. Modern, yazlık, sucul-tuzlu deniz kokan yeni nesil erkek parfümlerinden pek farkı bulunmuyor. Kokusal anlamda tabii ki ilk Polo Blue’yu andırıyor ama yeni Eau de Parfum, çok daha tuzlu ve deniz gibi kokuyor. İlk Polo Blue daha olgun ve kaliteli kokarken, yeni EDP biraz sıradan ve kimi kullanıcılara göre deterjan-çamaşır yumuşatıcılarını andırıyor.

Yazlık parfümlerin en büyük düştüğü hatalardan birisi aşırı dozda calone gibi kokan temadır ki Polo Blue, az da olsa bu yola giriyor. Evet, ismi gibi mavi denizleri hatırlatıyor. Size yazlık sahil kenarlarının havasını sunuyor. Plajlarda içilen tropikal kokteylleri de hatırlatıyor fakat yaratıcılık ve kalite anlamında Polo Blue EDP, yeteri kadar başarılı davranamıyor. Onun sıradan kokusu hafiften Kenzo Homme Eau de Parfum’u çağrıştırıyor. İlk Polo Blue ise daha karakterli parfüm izlenimi veriyor.

Çoğu kişinin sevebileceği genele yakın havasıyla Polo Blue EDP, popüler vasat kültüre hitap ediyor ve ticari olarak kendisine biçilen rolü oynuyor. Eğer parfümlere çok daha derinden bağlıysanız, Polo Blue EDP muhtemelen sizi kesmeyecektir. Çok daha iyi yazlık parfümler varken, Polo Blue EDP’yi tercih eder miyim emin değilim.

Eau de Parfum formunda fakat etrafa yayılımı zayıf ne yazık ki. Kalıcılığı normal seviyede denebilir. Kokusunu Carlos Benaim tasarlamış. Giymesi kolay yapısıyla günlük kullanıma ve her türlü ortama rahatlıkla uyum sağlayacaktır.

Koku Güzelliği:10/6

4 Temmuz 2021 Pazar

Xerjoff – Renaissance (2011)

Xerjoff’un yavaş yavaş büyüyen parfüm serisi XJ 1861’e ait Renaissance, ismiyle ilgimi çekmeyi başardı. Batı aydınlanması için önemli yere sahip Rönesans kavramının, İtalyan kökenli niş parfüme ismini vermesi pek şaşırtıcı olmamalı. 2011 yılı çıkışlı Renaissance, Xerjoff’un internet sitesinde şu cümlelerle tanıtılmış: “Renaissance, otantik İtalyan narenciyesi kokusuna sahiptir. Altın oran hassasiyetiyle şekillendirilmiş gerçek İtalyan mirasıdır. Zengin mirasımızdan ilham alan ve ülkemizin cazibesine saygı duyan Renaissance, İtalya’nın ilham verici karakterini temsil ediyor.”

Renaissance’ın açılışı kuru hatta tozlu sayılabilecek bergamot ve acı portakal yağlarını andıran buruk yapıyla gerçekleşiyor. Serin ve ferah sayılabilecek olgun üst notalardan sonra nanemsi-fesleğenimsi nötr beyaz çiçeklerle orta bölüme geçiliyor. Açıklanan orta notalarında Bulgar gülü var fakat genel kompozisyonda büyük yer kaplamıyor. Sonlarda karanlık davranmayan yosunsu paçuli ve amberle tenden ayrılıyor.

Renaissance, aromatik, yeşil, neredeyse sabunsu, garip şekilde nanemsi, şekerli olmayan turunçgilli ve buruk doğasıyla, yeni nesil ferah yazlık parfümlere pek benzemiyor. Kokusu hem benzersiz hem de eskinin klasik şiprelerini andırıyor. Zorlama olur mu bilemiyorum ama hafiften Christian Dior’un 1966 yılı çıkışlı erkek parfümü Eau Sauvage’yi andırıyor. Hermes’in karakteristik ve gerçekçi portakal kokan parfümlerine benzemiyor. Onun tarzı daha gri ve resmi turunçgiller olarak özetlenebilir.

Renaissance ilginç şekilde koyu, yoğun turunçgil yağlarını andırıyor. Kokusu hiç bir zaman mis gibi doğal ve gerçekçi mandalina ya da limon gibi değil ki açıklanan üst notalarında bu iki nota var. Bergamot daha çok yer kaplıyor. Bergamot ilk başlarda tozlu hissiyat veriyor. Ortalardaki konsantre naneyi biraz kendime uzak buldum. Sonları ise çok güzel.

Renaissance bu haliyle niş parfüm yaratıcılık standartlarını tutturuyor. Kalite anlamında iyi yerde duruyor. İlkbahar-yaz parfümüne göre gayet sağlam ve dirençli olduğunu da söylemek gerekiyor. Kokusal anlamda herkese hitap edemeyecek gibi görünüyor ve denemeden almanın iyi fikir olmadığını düşündürtüyor. Onun aromatik otsu yeşil yapısı, büyük kitleleri çok mutlu etmeyebilir. Alışması zaman isteyen eser izlenimi veriyor.

Eau de Parfum formundaki Renaissance’ın kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı saldırgan olmasa da gün içinde kendisini hissettiriyor ki bu durum turunçgil parfümlerinde pek görülmez. Bu anlamda performansı yeterli. Uniseks olarak pazara sunulsa da erkek kullanımına yakın buldum.

Koku Güzelliği:10/7

29 Haziran 2021 Salı

Bulgari - Omnia Crystalline (2005)

Bulgari’nin 2003 yılında piyasaya sürdüğü Omnia isimli kadın parfümü büyük hit olamasa da yüksek satış rakamlarına ulaştı ve kadınların sevdiği eserlerden oldu. İlk Omnia’nın ardından tabii ki devam kokuları gelmeye başladı. Omnia’dan iki yıl sonra Omnia Crystalline hayatımıza girdi.

Omnia Crystalline, Bulgari’nin internet sitesinde çiçeksi-odunsu olarak sınıflandırılmış. Üç ilginç nota açıklanmış: Nashi, lotus çiçeği ve balsa ağacı. Kısa tanıtımı şu cümlelerle yapılmış: “Kristalin ışıltılı berraklığı ve saflığından ilham alınarak yaratılan Omnia Crystalline, lotus çiçeklerinin şeffaflığını, nashinin meyveli tazeliğini ve balsa ağacının kremsiliğini yansıtan ışıltılı bir Eau de Toilette’dir.”

Omnia Crystalline’in ilk saniyelerinde tatlı meyvemsilik kendisini gösteriyor. Burada leziz meyvemsilikten ziyade soğuk armut ve azıcık da beyaz çiçekleri algılıyoruz. Orta bölüme geçildiğinde beyaz çiçekler artık tamamen yönetimi ele geçiriyor. Serin-soğuk ve fazlaca feminen çığlıklar atmayan beyaz çiçekler neredeyse saydam ve sucul denebilir. Kapanışta benzer çiçeksilik devam ederken ıslak odunsu yapı gözden kaçmıyor.

Omnia Crystalline, geneline bakıldığında sucul-ıslak ve sakin-barışçıl beyaz çiçeklerin ortalama kombinasyonuna benziyor. Deniz-okyanus etkisi yok ve tuzlu koktuğu söylenemez. Yağmur sonrasının nemli toprağın ve beyaz çiçek bahçesinin karışımı, lüks sayılamayacak fakat kötü de hissettirmeyen hoş, basit, şık ama yaratıcı ve kışkırtıcı da olmayan yapıyla karşı karşıyayız.

Omnia Crystalline’i özetleyen kelime basitlik denebilir. Neredeyse minimal kompozisyon, derinlik ve karmaşa vaat etmiyor. Stabil devam eden sabunsu ve neredeyse deodorantımsı ana tema kimi zaman koklamaktan zevk almanız sağlarken, uzun süreli kullanımlarda duş jeli efektine dönüşme riskini de içinde barındırıyor. Kalite anlamında Bulgari standartlarına yakın dursa da üst düzey olmadığını da hatırlatıyor.

Eğer ilkbahar çiçeklerini seviyorsanız ve yaz mevsimi için sakız efekti veren meyveli parfümlerden bıktıysanız, Omnia Crystalline size farklı kapı açabilir. Yine de tekdüze duruluğu ve tazeliği bir süre sonra sıkıcı hale gelir mi emin değilim. Onun sınırlı kapasitesi parfüm canavarlarını tatmin etmeyebilir.

Kullandığım Eau de Toilette versiyonuydu. Sonradan Eau de Parfum formu da çıkmış. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf. Günlük kullanıma uyabilecek sade tavrıyla her yerde giyilebilir. Kokusunu sektörün popüler burnu Alberto Morillas tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6.5

24 Haziran 2021 Perşembe

Kenzo Homme Eau de Parfum (2016)

1991 yılında sadece erkek parfümleri alanında değil, kokular aleminde sıradışı bir klasik eser yaratıldı. Japon modacı Kenzo Takada’nın 1990’lı yılların başında piyasaya sürdüğü Kenzo Pour Homme, ferah ve deniz-okyanus kokan parfümler klasmanında büyük başarı sağladı. Kendisine ait önemli kullanıcı kitlesi oluşturan Kenzo Pour Homme’nin etkileri, ferah parfümler gemisinin rotasını bambaşka yöne çekti.

1990’lı yıllara kadar görülmemiş ve şaşırtıcı kokusuyla Kenzo Pour Homme’nin devam parfümleri gelmeye başladı. 2016 yılında beklenen oldu ve Eau de Toilette formundaki Kenzo Pour Homme’nin Eau de parfum versiyonu raflara çıktı. Parfüm severleri heyecanlandıran bu hareket Kenzo’nun internet sitesinde şöyle tanıtılmış: “Okyanus. Güçlü, büyüleyici, sürükleyici. Okyanus, Kenzo’nun bu özgürlük kokusuyla kutladığı sonsuzluğa yolculuktur. Tazeliği ve karşı konulamaz şehveti birleştiren, kaynaştıran odunsu bir deniz. Özgür adamın kokusu. Deniz yolculuğunun kokusu. Nane ve kakulenin canlı, canlandırıcı notaları, nefis odunsu akorlara yol açan patlayıcı deniz kalbini ortaya çıkarır. Müthiş derecede bağımlılık yapar.”

Kenzo Homme Eau de Parfum’un ilk saniyeleri ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Nanenin eşlik ettiği modern turunçgiller yaz havasını çağrıştırıyor. İlerleyen dakikalarda turunçgillere deniz teması ekleniyor. Tuzlu deniz suyunu andıran orta bölümdeki yapıya eklenen nanemsi (muhtemelen calone) turunçgiller kalite anlamında harikalar yaratmıyor. Sonlarda tuzlu deniz kokusu devam ederken vetiver ve sedir ağacıyla kapanış yapılıyor.

Kenzo Homme Eau de Parfum, anlaşılacağı üzere, yeni nesil modern sucul-deniz kokan parfümlerin tipik örneği denebilir. Onun yapısı turunçgil ve nanemsi tuzlu deniz havasından oluşuyor. Kokusal bağlamda gayet tanıdık kokuyor ve abisi Kenzo Pour Homme’ye hiç benzemiyor. Bu anlamda tamamen farklı parfüm diyebiliriz.

Kenzo Homme Eau de Parfum, kalite anlamında vasatı aşamıyor. Çoğu kullanıcının Paco Rabanne – Invictus’a benzettiğini görüyoruz. Bence Bulgari Aqua Pour Homme’ye de benziyor. Kenzo Homme Eau de Parfum, denizden çıktıktan sonra plaj havlunuza sarılıp, üzerinizi kuruladıktan sonra, havlunuzdan gelen kokuyu andırıyor. Sıradışı ve yaratıcı davranmayan Kenzo Homme Eau de Parfum, herkesin sevebileceği sıradanlıkta, parfümlere derinden bağlı koku bağımlıları için ise pek anlam ifade etmeyebilir.

İsmindeki Eau de Parfum’e aldanmayın çünkü performansı iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı ortalamanın altında. İlkbahar-yaz dönemine yakın duruyor. Kokusunu Nathalie Gracia-Cetto ve Olivier Pescheux birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5