28 Ağustos 2012 Salı

Ineke – Field Notes From Paris (2009)



Ineke – Field Notes From Paris (2009)  Markanın ilginç parfümü.

İstanbul için yazılmış şiirler, çekilmiş filmler, yapılmış besteler çok fazla mıdır acaba? Ya “dünyanın başkenti” denilen Newyork için durum nasıldır ki? Peki Londra’nın içinde bulunduğu modern sanat eserleri var mı ki? Muhtemelen bir sürüdür. Hatta Berlin’in isminin geçtiği edebiyat eserleri. İkinci dünya savaşının çıkmasının en büyük nedeni olan Almanlar’ın en şöhretli şehri Berlin’in anlatıldığı kim bilir kaç tane roman vardır. Hatta yeğenim sayesinde konusu Berlin’de geçen yeni nesil bir Sniper temalı bilgisayar oyunu oynamışlığım bile var.

Yoook. Unuttum sanmayın Paris’i. Kimilerine göre aşıklar şehri kimilerine göre romantizmin başkenti. Bazıları sıkıcı buluyor. Bir başkası da fazla abartıldığından bahsediyor Paris’in. Hiç düşündünüz mü neden acaba modern dünyada şehirler böylesine kutsanıyor? Onlara böylesi özellikler atfediliyor. Nedir şehirleri böylesine çekici kılan? Niye herkes Paris’in, Newyork’un ya da Londra’nın hayalini kuruyor. Yoksa buraların kendilerine özgü cazibesine mi kanıyor insanlar. Televizyonlarda sürekli gördükleri bu ışıl ışıl şehirlere ulaşamamak daha da mı arzularını kamçılıyor insanların.

Parfümlerinde Newyork’un değişik semtlerinin isimlerini kullanan Bond  No.9 niche parfüm evini biliyoruz. Şimdi de Paris düşünülerek, daha doğrusu Paris’ten esinlenerek ortaya çıkarılmış bir parfüm var karşımızda. Geçtiğimiz haftalarda incelediğim Ineke parfüm evinin en popüler kokusu olan Derring-Do’dan sonra, en çok övgü alan eser diyebiliriz Field Notes From Paris için.


Tam da şimdi küçük bir ayrıntı vereyim Ineke ile ilgili. Çıkardığı parfümleri alfabetik olarak sıralayarak piyasaya sürüyorlar. Mesela ilk parfümleri “A” harfi ile başlayan “After My Own Heart”. İkinci parfümleri ise “B” harfinden “Balmy Days & Sundays”. Yani parfümlerini harf sırasına göre isimlendiriyor. Bugün inceleyceğim ise markanın altıncı parfümü “F: Field Notes From Paris.” Hatta bu harfleri parfümlerin kutularının üstüne büyükçe yazıyorlar. Yani bir çeşit gelenek anladığım kadarıyla. Hatırlarsanız Tauer parfüm evi de kokularına numaralar veriyordu.

“Tatlı kokan Paris öğleden sonraları, hayat kahve kaşıklarıyla ölçülür” manasına geldiğini tahmin ettiğim bir tanıtımla karşımıza çıkıyor bu parfüm. Şimdi burada sanırım Paris’in çokça kahve içilen meşhur ve sokaklara taşan “café”lerine bir vurgu var. Zaten markanın kurucusu Ineke Rühland’ın Paris’e ilk geldiği yıllarda oldukça etkilendiği bu hayat biçiminden esinlendiği ve bu parfümü böylesi bir imgelemin ardına sığdırdığını düşünebiliriz.


Kendi sitelerinde parfümlerini odunsu-oryantal olarak sınıflandırmışlar. Başlangıcında portakal aroması ve ferah baharatlar size merhaba diyor. Fakat baharat darken öyle keskin ve boğucu değil. Gayet yumuşak ve portakal ile güzel bir işbirliği yapmış halde. Açıklanan üst notalarına baktığımda kişniş ve portakal çiçeği görüyorum. Anlaşılan bu ikili baş rolde açılışta. Fakat portakal çiçeğinin o kadınsı ve çiçeksi hali pek yok. Daha erkeksi ve daha portakal kabuğu gibi. İyiki de böyle yapmış Ineke. Bence üst notaları gayet güzel. Orta notalara doğru portakal etkisi devam ederken, baharatlar geri çekiliyor. Onun yerine ferah ve yumuşak sayılabilecek tütün ve deri geçiyor. Deri biraz daha geri planda. Ağırlık pipo tütünü gibi kokmayan tütünde diyebilirim. Bu kısmı başları kadar kendime yakın bulamadım. Oysaki tam bir tütün kokusu sever olmama rağmen. Alt notalarında ise portakal aroması oldukça etkisini kaybediyor. Parfümün sonlarında süpriz bir şekilde gül, silhat ve odunsu notaları hissediyorum. Fena bir kapanış değil.

Bazı yorumcuların dediği gibi Field Notes From Paris özellikle portakal aromasının etkisiyle birazcık “ekşi” kokuyor. Özellikle başlangıcında. Orta notalarda da bu ekşilik meyvemsi bir his verebiliyor. Hatta biraz meyve suyu kıvamı bile denebilir. Onun dışında zengin bir aromaya sahip. Hatta biraz karmaşık. Çözmeniz zaman alabilir. Onun için 1-2 kere deneyip karar vermeyin derim.


Şimdi parfümümüz genel olarak yapaylık barındırmıyor. Kalite anlamında sizi tatmin edecektir. Hüzünlü mü desem, belli şeyleri aşmış mı desem karar veremedim. Bana garip bir şekilde eskileri hatırlattı kokusu. Aslında çok modern bir yapısı var genel olarak. Sanki belli yaşın üzerindekiler için daha uygun olacakmış gibi bir hisse kapıldım. Belki 30 hatta 35 yaş ve üzerindeki kişilere uyacak gibime geliyor.

İsmini Paris’ten alan bir parfümün Paris gibi kokması gereker mi? Ya da Paris nasıl kokar? Bu güzel şehre hiç gitmediğim için yorum yapamayacağım. İyi de her şehrin kendine özgü bir kokusu olabilir mi? Bence hem olabilir hem de olamaz. Eğer Paris bir kokuya benzetilseydi ne olabilirdi diye düşünüyorum. Belki romantizminden dolayı modern bir gül gibi olmalı. Ya da ünlü cafélerinde içilen kahvelerin etkisiyle biraz kahve kokmalı. Buradan yola çıkarak Field Notes From Paris, aynı ismi gibi Paris kokuyor dersek sanırım yanılmış oluruz. Ya da böyle bir genelleme zorlama olacaktır.
   

Field Notes From Paris güzel bir parfüm ama harika ya da çok özel değil bence. Yani bir niche marka olduğunu düşünürsek ve fiyatının da ortalamanın üzerinde olacağını varsayarsak büyük boy şişesini almak için çok iyi bir seçenek mi emin değilim.

Eau de Parfum (EDP) olması kalıcılığına çok büyük bir etki yapmamış anlaşılan. Bazı yerlerde kadın parfümü olarak geçse de bence uniseks kullanıma daha yakın. Hatta erkek parfümü olarak satsanız kimse sesini çıkarmaz. Bu arada parfümün şişesindeki Paris haritası da güzel bir detay olarak yerini almış.


Bu sıcak Ağustos günlerinde denemekle hata mı yaptım bilmiyorum. Çünkü genel hali ile biraz serin havaları istiyor sanki. Fakat sıcak yaz günlerinde de performansı fena değildi. Çok boğucu ya da keskin olmadı. Yani sıcaklarda kullanmak beni rahatsız etmedi. Fakat daha ilkbahar-sonbahar kullanımına yakın bir hali var diyebilirim. Parfümün tasarımcısı ise markanın kurucusu ve sahibi Ineke Rühland.

Artıları:
+ Başlangıcı gayet güzel.
+ Sonlardaki gül ilginç bir süpriz olmuş.
+ Kaliteli kokusu memnun edici.

Eksileri:
- Orta kısmını pek beğenemedim.
- Çok çarpıcı ya da harika bir kokusu yok. Bir şişesini almaya değer mi şüpheliyim.
- Her yerde bulmak zor. Fiyatı da biraz yüksek.

Koku Güzelliği:10/7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder