16 Ekim 2012 Salı

Etat Libre d’Orange – Like This: Tilda Swinton (2010)



Etat Libre d’Orange – Like This: Tilda Swinton (2010)  Markanın ilginç parfümü.

“Size, gizlide ve açıkta Allah’tan korkmayı, az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı, isyan ve günahları terk etmeyi, oruç tutmayı, namaza devam etmeyi, sürekli olarak şehveti terk etmeyi, bütün yaratıklardan gelen cefaya tahammüllü olmayı, aptal ve cahillerle oturmamayı, güzel davranışlı ve olgun kişilerle birlikte bulunmayı vasiyet ediyorum. İnsanların en hayırlısı, insanlara yararı olandır. Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.” Bu sözler onun vasiyetiydi.

13. yüzyılın hemen başları İslam dünyasının en büyük alimlerinden birisinin doğumuna tanıklık etmiştir. Onun felsefesi sadece İslam dünyasını değil, dünyada yaşayan ve onun kitaplarından haberdar olan farklı inançlardaki insanları bile derinden etkilemeye devam ediyor.

Geçtiğimiz aylarda bir gazetede onun kitaplarının Amerika’da en çok okunan eserlerden olduğunu öğrendiğimde hiç şaşırmadım. Hatta çok bile geç kalınmıştı onu dünyanın keşfetmesi. Neden sekiz yüz yıl beklediler ki?


“Bir mum, başka mumları da ateşinden faydalandırırsa ışığından bir şey kaybetmez” diyecek kadar ilmini paylaşmaktan çekinmeyen, “Hamdım, piştim, yandım” cümlesi ile hayatının özetini yapabilen, “Kim olursan ol gel” diyecek kadar sevgi ve tahammül dolu bir insan. “Öldüğüm gün sakın üzülmeyin arkamdan. Çünkü sevdiğime kavuşacağım” diyecek kadar Allah aşkı ile yanan bir sufi.

Yurtdışında kullanılan ismi ile Rumi, bizim bildiğimiz ismiyle ise Mevlana Celaleddin Rumi. Şimdi diyeceksiniz ki nereden aklına geldi Mevlana, Parfüm Merakı. Siz sormadan ben söyleyeyim. Çünkü bugün yazacağım parfümün ilginç bir özelliği var.

Daha çok uçuk pazarlama stratejileri ve sıra dışı parfümleri ile tanınıyor Fransız niche parfüm evi Etat Libre d’Orange. Ve onların Like This: Tilda Swinton isimli parfümlerinin orijinal numunesinin paketini açıyorum. Her zamanki gibi küçük bir naylonun içinde 1.5 ml. numune ve bir de kağıt var. Tabiki merakla önce turuncu renkli kağıdı açıyorum. Ve karşıma şu satırlar çıkıyor:

Her kim sorarsa sana
bütün cinsel isteklerimizin
kusursuz tatmininin
neye benzediğini, kaldır yüzünü
ve de ki,

Bunun gibi.


Eğer birisi dile getirirse gece gökyüzünün
zarifliğini, dama tırman
ve dans et ve de ki,

Bunun gibi.

Her kim bilmek isterse “ruh” nedir,
yahut “Tanrının Mis Kokusu” ne demektir,
başını ona doğru ey.
Yüzünü yakın tut orada

Bunun gibi.

Birisi tekrar ederse eski şiirsel imaji
bulutların ayın örtüsünü nasıl yavaşça kaldırdığına dair,
yavaşça gevşet kaftanının iplerini
düğüm düğüm

Bunun gibi.

Her kim merak ederse İsa’nın ölüyü nasıl dirilttiğini,
Mucizeyi açıklamaya çalışma.
Öp beni dudaklarımdan

Bunun gibi.

Sorarsa birisi “aşk için ölmek,”
ne demektir diye, burayı
işaret et.

Bunun gibi.

Boyumun ne kadar olduğunu sorarsa birisi, çat kaşlarını
ve parmaklarınla ölç boşluğu
alnının üstündeki kırışıklıkların arasındaki

Bu kadar uzun.

Bu ruh bazen canı bırakır, bazen de geri gelir.
Birisi buna inanmıyorsa,
evime geri yürü

Bunun gibi.


Aşıklar inlediği zaman
bizim masalımızı söylüyorlar

Bunun gibi.

Ben ruhların yaşadığı bir semayım.
Esinti bir sır söylerken,
bu derinleşen maviliğe bak

Bunun gibi.

Birisi sorduğu zaman ne yapmak gerektiğini,
onun elinde bir mum yak,

Bunun gibi.

Yusuf’un kokusu Yakub’a nasıl geldi? Huuuuuuu.
Yakub’un gözleri tekrar nasıl gördü? Huuuuuuu.
Biraz merak göz arındırır.

Bunun gibi.

Şems Tebriz’den geri gelince,
koyacak başını kapının kenarından hemen
bizi şaşırtmak için

Bunun gibi.

(Mevlâna Celâleddin-i Rûmi) 

Evet yanlış okumuyorsunuz. Ya da yanlış anlamıyorsunuz. Like This: Tilda Swinton parfümünün içinden Mevlana’nın “Bunun Gibi” şiirinin çıkması emin olun beni de sizin kadar şaşırttı. Son yıllarda Mevlana’ya büyük bir ilginin olduğunu biliyordum yurt dışında. Ama onun şiirinin isminin bir parfümde canlanacağını hiç düşünmezdim. Like This (Bunun Gibi) ismi bu şiirden geliyor. Çünkü Bunun Gibi şiiri başarılı oyuncu Tilda Swinton’un en sevdiği şiirmiş. Bu konuda bazı demeçleri de var zaten. Hatta Swinton’un Mevlana’nın bu şiirini kendi sesiyle okuduğu bir kayda bile rastladım.

                                                              Başarılı oyuncu Tilda Swinton. 

Fakat dikkatinizi çekmiştir. Parfümün ismi sadece Like This (Bunun Gibi) değil. Bir de Tilda Swinton var. İskoç asıllı bir ailenin kızı olarak 5 Kasım 1960 yılında Londra’da doğmuş Tilda. Cambirdge üniversitesinde sosyal ve politik bilimler eğitimi almış. Üniversiteden sonra tiyatro eğitimi de almış. Ve ilginç yüzü onun en büyük yardımcısı olmuş. Kısa zamanda ünlü yönetmenlerin dikkatini çekmeyi başarmış. Bir çok filmde oynamış. Keanu Reeves’in tuhaf filmi Constantin’de Cebrail rolüyle karşımıza çıkmış. Ayrıca Tom Cruise’ün ünlü filmi Vanilla Sky’da rol almış. Leonardo di Caprio’nun tropikal bir adada geçen “The Beach” filminde de rolü varmış. 2007 yılında ise “En iyi yardımcı kadın oyuncu“ alanında Oscar ödülü almış. Yani karşımızda başarılı da bir aktris var.

                                       Tilda Swinton'un kendi sesinden Like This (Bunun Gibi) şiiri.

Etat Libre d’Orange bugün inceleyeceğim parfümlerinin oluşturulmasında hem Mevlana ve onun şiirinden hem de güzel oyuncu Tilda Swinton’dan ilham almış. Unutmadan ekleyeyim. Like This markanın ikinci olarak ünlü bir isme adadığı parfüm. Daha önce de Rossy de Palma için bir parfüm üretmişlerdi. Artık biraz da kokusuna bakalım Like This’in.

Like This, kendi sitelerinde hiçbir kategoriye sokulmamış. Fragrantica’da ise çiçeksi denmiş. Bence pek çiçeksi değil. Sanki baharatlı-odunsu-deri kısmı daha öne çıkıyor. Sınıflandırması zor bir kokuya sahip zaten. Kullanım sürecinde kafam allak bullak oldu çoğu zaman. Yine de elimden geldiğince anlatmaya çalışayım.


Parfümün açılışı parlak bir turunçgil ile gerçekleşiyor. Portakal-mandalina ikilisi ışıltılı ve biraz yapay. Zaten bu kısım çok kısa sürüyor. Daha sonrasında işler biraz karışıyor. Orta notalara doğru çok garip bir koku burnuma geliyor. Tarif etmek zor. Bir çok yorumcu bu kokunun Amerika’ya özgü bir tür bal kabağı kokusuna çok benzediğini söylemiş. Açıklanan notalarında böyle bir bilgiye rastlamadım. Ama neden olmasın diyesim var. Sanki turunçgilimsi-meyvemsi-yapay bir hali var. Biraz Serge Lutens’in ekmek kokan parfümü Jeux de Peau’ya benzettim. Kimi yorumcularda zencefilli ekmeklere benzetmişler. Evet haklılar. Çünkü sonrasında güçlü baharatlar devreye giriyor. Zencefil baş rolde. Epey tatlılık mevcut bu arada. Orta notaları anlatmak gerçekten zor. “Tatlı zencefilli ekmek gibi” deyip işin içinden çıkıyorum. Son kısım ise yine bir garip. Tuhaf, plastiğimsi bir deri alttan alta hissediliyor. Birazda tozlu bir kabe samanı. Fakat ağırlık karanlık odunsu notalarda. Tütsü burada önemli bir rol oynamış. Hatta yanmış ve bitmiş tütsülere benzettim alt notaları. Böylece de tenden ayrılıyor.

Like This tuhaf bir parfüm. Kokusunu bir şeylere benzetmek zor. Özellikle orta notalarından itibaren ortaya çıkan bal kabağımsı parlak koku ayrı bir karakter katmış. Yani çok güvenli ve herkesin sevebileceği gibi bir arkadaş değil. Resmi tanıtımlarında Türkçeye ölmez otu olarak çevrilen immortelle’den bahsedilmiş. Daha önce hiç ölmez otunu koklamadığım için bir yorum yapamayacağım. Genel olarak oldukça tatlı bir yapısı var. Neredeyse şekerli bile diyebilirim. Ama öyle içinizi bayan ve rahatsız edecek kadar değil. Yine de tatlı kokuları sevmeyenlerin hoşuna gideceğini sanmıyorum. Bir yorumcunun dediği gibi “baharatlı, portakallı keklere” benziyor diyebiliriz. Böylece parfümümüz rahatlıkla gourmand sınıfına giriyor sonucuna varabiliriz.


Like This, deneysel bir kokuya sahip diyebilirim. Yani biraz uçlarda dolaşıyor. Bu tabiki bilinçli bir seçim marka için. Zaten Etat Libre d’Orange’ın bir çok parfümü kendine özgü. Yani yaratıcı bir yanı var Like This’in. Şöyle bir düşündüğümde hiç benzerine rastlamadığım bir eser. Ve bu da parfüm dünyası için yeni bir kapı demek. Bu anlamda başarılı buldum konsepti. Hatta 2011 yılında bir de ödül almış parfüm olarak.

Kokusu nasıl derseniz genele hakim öğe baharatlar (zencefil) diyebilirim. Zaten parfümün tanıtım afişlerinde zencefil yönü vurgulanmış. Buradaki zencefile vanilya veya çikolata gibi popüler öğeler destek vermiyor. Daha plastiğimsi ve odunsu bir zencefil kullanımı görüyorum. Like This ne tam turunçgilli, ne tam çiçeksi, ne tam miskli. Garip bir yerde duruyor.


Yukarıda parfümü detaylı olarak yazarken Serge Lutens’in ilginç parfümü Jeux de Peau’ya benzetmiştim. Yine bazı yorumcularda bana katılmışlar. Fakat arada şöyle bir fark var. Jeux de Peau daha tereyağlı ekmek gibi kokarken, Like This  portakallı ve zencefilli bir ekmeğe benziyor. Birde Like This’in son kısımlarındaki baskın tütsü de iki parfümün ayrılan noktalarından.

İyi de Parfüm Merakı kokusunu beğendin mi diyeceksiniz büyük ihtimalle. Valla ilk kullandığımda oldukça beğenip ilginç bulmuştum. Fakat geçen günlerin ardından biraz tek düze geldi. Yani uzun süreli kullanımda sıkıcı olacağa benziyor. Çok alışıldık bir kokusu yok. Onun içinde bir çok kişi burun kıvırabilir. Ki bunu da anlayışla karşılarım. Sonuç olarak çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Ama böyle ilginç bir kokuyu deneyim olması bakımından bile koklamanızda fayda var.


Parfümümüzü Mathilde Bijaoui tasarlamış. Etat Libre d’Orange’ın iki yeni parfümü Sex Pistols ve Bijou Romantique’e de imza atmış. Ayrıca Penhaligon’s – Lily & Spice, Roberto Cavalli – Just Cavalli I Love Him, Jacomo For Men ve Lalique – Hommage a L’Homme parfümlerini de tasarlamış Mathilde Bijaoui. Fakat genel olarak çok ismi duyulmuş bir burun değil.

Like This, Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonunda. Bu durum kalcılığına olumlu yansımış. Kalıcılığı fena değil. Farkedilirliği başlangıçta yüksek. Sonrasında normale dönüyor.


Sanırım esinlendiği kişi bir kadın olduğu için kadın parfümü olarak değerlendiriliyor. Fakat bence hiç de kadınsı bir yanı yok. Hatta erkek kullanımına daha yakın gibi duruyor. 30 yaş üzerindeki ve belli bir parfüm tecrübesine sahip arkadaşların kullanması daha uygun olur diye düşünüyorum. Yoksa konsept pek anlaşılamaz. Benden söylemesi. Tam bir sonbahar-kış parfümü. Yazın biraz rahatsız edici olabilir.

Artıları:
+ İlginç ve uçlarda dolaşan konseptini beğendim.
+ Son kısmı bence parfümün en güzel tarafı.
+ Parfümün isminin Mevlana’nın bir şiirinden gelmesi mutluluk verici.

Eksileri:
- Orta notalarını bir türlü sevemedim. Ki zencefili çok severim.
- Oldukça riskli bir kokusu var. Denemeden almak sizi üzebilir.
- Biraz tek düze sanki. Çok büyük değişim geçirmiyor kokusu.

Koku Güzelliği:10/7

1 yorum:

  1. Yazılarınız çok güzel. Fazla yorum alması önemli değil. Kaliteli işler daima hedef kitlesini bulur. Yazıldıktan 3 sene sonra bu sayfaları okutabiliyorsanız demek ki başarılısınız. Saygı duyarım.

    YanıtlaSil