25 Nisan 2013 Perşembe

Ulric de Varens – UDV Night (2011)



Ulric de Varens – UDV Night (2011)  Markanın yeni erkek parfümlerinden.

Bu şehir insana tuzak kuruyor.
Bu şehir insanı uzak kılıyor.
Bu şehir insanı hayli yoruyor.
Bu şehir insanı hep kandırıyor.

Candan Erçetin ile Ceza'nın güzel düeti "Bu Şehir" şarkısı vardı zihnimde. Bu şehire gelirken...

2600 yıllık dünyanın uygarlık merkezlerinden birisinin topraklarına ayak basıyorum. Ve 2600 yıldır dünya jeopolitiğinin tam ortasında "Bu Şehir". Uğruna onlarca savaş yapılmış. Üzerinde farklı imparatorluklar yaşamış. Değişik dinleri topraklarında barındırmış. Sayısız şair bu şehir için şiirler yazmış. Onlarca yazar ve seyyah bu şehri kitaplarında yaşatmış. Bir çok besteci şarkılar bestelemiş. Kimisine göre nazlı bir kız, kimisine göre hüzünlü bir gelin, kimisine göre ise hayat dolu bir anne. Ne derseniz deyin muhtemelen İstanbul dünyanın en güzel şehirlerinden birisi. Belki de en güzeli...

Benim için ise Orhan Veli'nin o unutulmaz şiiri "İstanbulu Dinliyorum" demek bu büyülü şehir. Belki de şairin dediği gibi gözlerimiz kapalı dinlemeliyiz İstanbul'u. Bende bırakıyorum kendimi bu anaç şehire. Nasıl olsa beni bağrına basacak. İstiklal Caddesindeki tarihi binalardan birisi olan Mısır Apartmanı'nın önünde dururken buluyorum kendimi. Sebebini bilmiyorum. Muhtemelen sanat tarihi içgüdülerim bu mimari harikası binaya çekiyor beni. Küçük Fransız balkonları, kemerle vurgulanmış ön cephesi ve süslemeleri ile hayranlık uyandıracak kadar güzel. Mısır apartmanını, televizyonlara çıkıp, birbirinden çirkin binaları pazarlamaya çalışan antipatik müteahhitlerin yaptığı apartmanlar ile kıyaslıyorum. Doksan yılda mimari ve estetik anlayışımızın nasıl geriye doğru gittiği acı bir şekilde yüreğime dokunuyor. Nasıl izin verilir bu yamuk yumuk yeni binalara. Üzülüyorum. Ama elden ne gelir? Aklıma James F. Clarke'ın güzel sözü geliyor: "Bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı ise gelecek kuşağı düşünür." Sanırım bize de gerçek devlet adamları lazım.

                                                                Parfüm Merakı'nın kendi çekimidir. 
           
Galata Kulesi'ne gitmem gerektiğini hatırlıyorum birden. Kısa sayılabilecek yoldan sonra o harika kule karşımda işte. Galata kulesi bende ona sarılma hissi uyandırıyor her seferinde. Başka hiç bir yapıdan bu kadar sıcak mesajlar alabildiğimi söyleyemem. Ama ne yazık ki kollarım yeterince uzun değil ona sımsıkı sarılmak için. Bu kulenin kendine özgü bir neşesi, parıltısı, çekiciliği var sanki. Onu her zaman uzun boylu ve yaşlı bir amcaya benzetiyorum. Omuzuna çıkıp şehr-i İstanbul'u seyreden insanlardan ise hiç şikayeti yok. Çok anlayışlı bir amca adeta. Her zaman gülümsüyor misafirlerine. İnsanların onu ziyarete gelmelerini istiyor. Belki de her yaşlı gibi o da yanlızlığı sevmiyor. Ondan korkuyor, ürküyor...

Bu yaşlı ama mutlu amcayı geride bırakıp, İstanbul'a gelme amacıma odaklanıyorum. Çünkü her zaman dediğim gibi ben şanslı bir insanım. Çok hoş bir hanımla randevum var. İsmi ise çoğunuza yabancı gelebilir. İlk duyduğumda bende tereddüt yaşadım. Fakat karşımda parfümleri 90'dan fazla ülkede satılan, Fransa merkezli Ulric de Varens parfümlerinin kurucu ortağı ve bay Varens'in kızı Jade hanım var. Tabiki bizim anlaşmamız konusunda ortak dilimiz olan Melis hanımı unutmamam lazım. Ve Charles Prunel'i.

Uzun sayılabilecek söyleşiden çıkarttığım sonuçları, yazacağım diğer Ulric de Varens parfümlerinde de sizlerle paylaşacağım yeri geldikçe. Hele ki bazı parfümlerinin Jean Claude-Ellena tarafından tasarlandığını, şişelerinde ise Thierry de Baschmakoff'un imzası olduğunu duyduğum anda kulaklarım daha da dikkatli dinler oldu Jade hanım ile Charles beyi.

                                                             İstanbul kadar alımlı Jade hanım.

1981 yılında aile şirketi olarak kurulmuş Ulric de Varens. Mass-market/drugstore denilen, nispeten düşük fiyata satılan parfüm sektörünün önemli oyuncularından birisiymiş. Hatta Almanya'da bu pazardan en büyük payı alan şirket olduğunu öğreniyorum biraz da şaşkınlıkla. Dünyanın bir çok ülkesinde satılan parfümleri nihayet Türkiye pazarına da girecek önümüzdeki haftalarda. Yani bir çok mağazada bulunabilecek Ulric de Varens'in parfümleri.

Bugün ise Ulric de Varens'in UDV serisinin Night isimli parfümünden bahsedeceğim. 2011 çıkışlı yeni sayılabilecek bir parfüm UDV Night. Oryantal fujer olarak sınıflandırmışlar parfümlerini. Resmi tanıtımı şöyle:

"Çapkın erkeklerin ilgisini çekecek aşk festivali atmosferinde bir parfüm… Gerçek bir cazibe niteliğinde, meyveli ve uçarı baskın notaları (ananas ve elma), odunsu kokularla vurgulanıyor (sedir ağacı, odun, tarçın). Buna bir de odun, amber ve tonka tanelerinin esansları eşlik ederek hafızalarda kalıcı iz bırakıyor. Böylece, UDV Night, Casanova’ların duyarlı kalplerinin parfümü oluyor.”

Parfümün açılışı tatlı turunçgil ve tatlı meyveler ile gerçekleşiyor. Turunçgil derken ağırlık portakal-mandalina ikilisinde sanki. Ayrıca hafiften de elma var. Aromatik meyveli diyebilirim üst notalar için. Modern ve hafiften metalik UDV Night'ın başlangıcı. Geçelim diğer bölüme. İlerleyen dakikalarda tatlımsı turuçgil hissi veren meyvelere yumuşak ve tatlı baharatlar ekleniyor. Muhtemelen tarçın ve kakule. Orta kısım aromatik baharatlar ve meyvelerin bir karşımı. Alt notalarında ise bir parça odunsu notalar ekleniyor. Amber ve vanilya güçlü şekilde hissediliyor. Böylece de tenden ayrılıyor.


Şunu önceden belirtmek gerekekir ki Ulric de Varens, diğer ana akım markalardan çok daha uygun fiyatlara satılıyor. Pierre Cardin, Antonio Puig, Faberge, Coty, Salvador Dali gibi rakipleri var. Onun için acaba çok yüksek fiyata satılan niş parfümlerle aynı kefeye koymalı mıyım kararsızım. Ama madem Türkiye piyasası için oldukça iddialılar o zaman objektif olarak inceleyelim UDV Night'ı.

Parfümün başlangıcı günümüzün modern parfümlerinde sıkça rastladığımız yapıda. Tatlımsı turunçgiller ve meyveler harikalar yaratmıyorsa da bence kabul edilebilir güzellikte. Bana biraz Paco Rabanne - 1 Million'ın metalik turunçgilimsi açılışını hatırlattı. Evet iki parfümün başlangıcında paralellik var. Orta kısımda ise eklenen tatlımsı baharatlar çok tanıdık. Yine bir çok parfümde duymaya alıştığımız modern/metalik baharat-turunçgil hissiyatı var. Orta kısmı da hala hafiften 1 Million'u hatırlatıyor bana. Son kısımda ise vanilya ve amber baş rolde. Alt notalarını Giorgio Armani - Code For Men'in biraz yapay haline benzettim.

UDV Night, modern baharatlı parfümlerin bir örneği. Bu çok açık. Başlangıçtan itibaren hafiften kendisini gösteren metalik his, yapaylığa yakın. Ama çok rahatsız edici değil. Sonlara doğru bu yapaylık biraz daha artıyor. Başından sonuna kadar çok büyük değişimler göstermiyor kokusu. Belli bir çizgide ilerliyor. Genel olarak herkesin sevebileceği güvenli kokulardan birisi. Yeni nesil parfümlerin çoğunda olduğu gibi bu parfümde başından sonuna kadar oldukça tatlı kokuyor. Zaman zaman şekerli his veren tatlılık, genç arkadaşların ilgisini çekecektir.


UDV Night'ı Paco Rabanne'in popüler parfümü 1 Million'a ile Code For Men'e benzetmiştim yukarıda. Genel olarak düşündüğümde 1 Million'un o yapay deri kısmının çıkarılıp, yerine alt notalarda amber eklenmiş hali gibi UDV Night. 1 Million'un ikiz kardeşi gibi kokmasa da bence andırıyor. Bu anlamda genç arkadaşları hedefliyor anlaşılan. Muhtemelen 18-30 yaş arası genç arkadaşlar için fena bir alternatif değil. Fakat harikalar yaratmadığını söylemem lazım. Fiyat-kalite anlamında bence yeterince tatmin edici. Böylesine uygun fiyatla satılan bir markayı, Serge Lutens yada Le Labo ile kıyaslamak zaten abes olacaktır.

UDV Night'a, Pierre Balmain, Masaki Matsushima, Kenzo, Davidoff, Christian Lacroix gibi ünlü markalara parfümler tasarlamış Jean Jacques imza atmış. Sıcak yaz günleri dışında her mevsimde kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/6

8 yorum:

  1. Raşit Bey, fotoğrafta ki; Kadraj ayarı olsun, çekim kalitesi olsun bize bir merakın ve yeteneğin daha olduğunu göstermiş oldu:).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şansıma iyi bir ışık yakaladım Galata Kulesi fotoğrafında. Yoksa benden Ara Güler çıkmaz gibime geliyor :)

      Sil
  2. Merhaba parfüm merakı yazdığınız parfüm yorumuyla alakasız bir sorum olucak o yüzden baştan sizden özür diliyorum ama benim gibi sizi takip eden birçok parfüm meraklısı arkadaşımızın da bu sorumun cevabını merak ettiğini düşünüyorum ve soruma geçiyorum.Hepimizin bildiği gibi Dior homme pour homme ve Dior homme intense parfümlerinin içeriği değişti ve malesef ben ve birçok arkadaşımız orjinal dior homme ve intense parfümerini koklama fırsatını kaçırdık :( Raşid bey sizden ricam piyasadaki bu 2 refolmülasyon geçirmiş amiral gemisinin ne kadar orjinaline sadık kaldıkları daha doğru bir ifadeyle bunlarla ilgili tekrardan başlık açarak yeniden değerlendirip hala alınası kalitede olup oladığını ve eski formülüyle kıyaslamanız yönünde.Şimdiden teşekkür ediyor size iyi haftasonları diliyor ve vericeğiniz cevabı dört gözle bekliyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,

      Dior Homme'un yeni formülasyonunu denemediğim için kıyaslama yapmam mümkün değil. Yeni versiyonları da elimde yok. Ama ikisini kıyaslamanın bir anlamı yok gibime geliyor. Çünkü zaten eski versiyonu tarihin sayfalarında kaldı. Yani mecburen yeni versiyonunu alacağız artık. Eskisini unutmak gerek.

      Yeni versiyonu nasıl olursa olsun, benim için Dior Homme eski versiyonu demektir.

      Sil
  3. Anlaşılan farklı bir alımlılık anlayışın var Parfüm Merakı :)

    YanıtlaSil
  4. parfüm merakı bildiğin ıhlamur kokusunun ön planda olduğu bir parfüm varmı sendeki vanilya temalı perfüm gibi bende ıhlamur kokusunu çok seviyorum ama sanırım parfümlerde çok tercih edilmiyor bayan erkek parfümü farketmez bu arada

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ihlamur temalı çok fazla parfüme rastlamadım. Hatırladığım kadarıyla benim çoğu kişiye önerdiğim Issey Miyake - L'Eau D'Issey pour Homme ıhlamur-adaçayı temalı çok güzel ferah bir parfüm. Tam da bu mevsimde kullanmalık. Bence mutlaka şans ver İssey Miyake'ye.

      Sil
  5. ADSIZ arkadaşın sorusunun cevabını bende çok merak ediyorum parfüm merakı çünkü bende dior homme parfümünün eski versiyonunu deneme fırsatını kaçırdım.Acaba diyorum Raşit bey yeni parfümün kendisini büyük hayalkırıklığına uğratacağından mı korkuyor da denemek istemiyor.Şaka bir yana bence yeni versiyon dior homme şeklinde başlık açıp seni takip eden birçok kişinin kafasındaki soru işaretini kaldıracağını düşünüyorum.SENİN DEĞERLİ FİKİRLERİNE İHTİYACIMZ VAR çünkü gerek fragrantica gerek basenotes sitelerinde kimisi yenisi daha iyi kimisi eskisi daha iyi diyor :()

    YanıtlaSil