24 Eylül 2013 Salı

Frapin – L’Humaniste (2009)


Frapin – L’Humaniste (2009)  Ünlü konyak üreticisi Frapin’in erkek parfümü.

Orta Çağ Avrupa tarihine meraklı çoğu kişinin bileceği gibi Avrupa'nın uyanışını temsil eder Rönesans. Kilisenin mutlak hakimiyeti altında geçen Orta Çağın karanlık dönemleri, Avrupa tarihinin en ilginç zaman dilimlerinden birisini içinde barındırıyor. Kilisenin ve Papalık kurumunun neredeyse sınırsız yetkileri, büyük ekonomik kaynakları, içe kapanık dış politika, hayatın her alanına güçlüce nüfuz etmiş katı, acımasız din anlaşını besliyordu. Bu öylesine aşırı bir Hristiyanlık yorumuydu ki, zaman zaman şehirlerin meydanlarında yakılan devasa ateşlerin içine cadı olduğu iddiasıyla atılan yüzlerce kadının hikayeleri tarih kitaplarında sıkça karşımıza çıkar.

Bugünkü bilinç düzeyimizle gülüp geçtiğimiz bu ürkütücü cadılık suçlamaları, o zaman için insanların diri diri yakılmalarına referans oluşturabiliyordu. Buna bir de kilisenin insanları afaroz etme yetkisinin bulunmasını eklerseniz, Avrupa kıtası, koyu, aşırı ve yanlış bir Hristiyanlık inancının esareti altındaydı. Halk üzerinde yüzyıllardır biriken korku, nefret; adeta sosyal, kültürel ve ekonomik bir patlamaya yol açmıştı. İşte o patlama "Hümanizm" akımının filizlenmesine yol açacaktı.

Lâtince "Humanus"tan (insan) geldiği tahmin edilen "Hümanizm" kelimesi, Batı dillerinde XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren görülmekle birlikte, 1850'lerde yaygın biçimde ve bugünkü anlamında kullanılmaya başlanmış. Hümanizmin genel anlamı; "insanı merkeze alma, insancıllık/insancılık; insanı, renk, ırk, din ve mevkiini dikkate almadan sevmek ve saygı duymak olarak açıklanabilir. Rönesans çağında Antik Yunan ve Lâtin edebiyatına dönüp, onu araştıran ve kendisine kaynak olarak alan, insani değerlerin savunulmasını esas alan dünya görüşü de diyebiliriz Hümanizm için. Bu anlamda insanın bireyselliğini, özgürlüğünü ve yaratacılığını ön plana çıkartmayı hedefler.


İşte tam da bu noktada sözü Fransa'nın hatta dünyanın en önemli konyak üreticilerinden birisi olan Frapin'e getirmem gerekir. Neredeyse 750 yıllık tarihe sahip bu Konyak üreticisi, 2002 yılında staratejik bir karar alarak, faaliyet alanı dışındaki parfüm sektörüne girmiş oldu. 2013 yılına kadar toplam dokuz parfüm çıkarmış durumdalar. Bugün yazacağım L'Humaniste, 16. yüzyılda yaşamış ünlü Fransız yazar François Rabelais ve onun Hümanizm düşüncesinden ilhamını almış. François Rabelais, yazdığı kitaplarıyla Hümanizm akımının en önemli temsilcilerinden birisi olarak biliniyor. Zaten Frapin'de kendi sitelerinde ona yer vermiş ve şunları söylemişler parfümleri hakkında:

“François Rabelais, Frapin evinin L'Humaniste'ye ithaf ettiği hanedanın en ünlü üyesidir. Turunçgil ile bağlanmış bir ölçü cin, yumuşak tonka fasulyesi ile sabitlenmiş baharatlar ve otlar, onu meraklı, açık fikirli bir Rönesans erkeği gibi duru ve zinde yapar.

Parfümün Fransa'da sanat haline gelmesi Rönesans zamanında gerçekleşmişti. Ve François Rabelais, Thelema Manastırını hümanist kültürün ütopik merkezi olarak hayal ettiği zaman, en hassas, zarif kokuların da kullanımını ilave etmişti.”

Yine kendi sitelerinde L'Humaniste, ferah parlak bir fujer olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda karşıma buruk tatlımsı meyveler ve turunçgiller çıkıyor. Parlak, canlı biraz da ekşimsi. Bence tamamen meyveli bir açılışı var. Muhtemelen ardıç meyvesinden geliyor bu his. Biraz da içkimsi geri plana sahip. Kimilerinin tropikal içkilere benzetmesi bu sebepten kaynaklanıyor olabilir. Fakat benim sevmediğim tarzda. Üst notalarını Burberry For Men'e benzettim. Oradaki sinir bozucu, ukala meyveler, adeta burada yeniden hayat bulmuş. Tabiki daha kaliteli ve rafine olarak. Başlangıcı pek bana göre değil. Geçeyim orta kısma. Burada aynı meyvemsilik devam ediyor. Onun yanına tatlımsı yumuşak baharatlar ekleniyor. Kakule, küçük hindistan cevizi ve biber olabilir. Ayrıca gerilerden de aromatik otlar geliyor. Muhtemelen kekik-fesleğen ikilisi. Fakat ağırlık tatlımsı baharatlar ve buruk meyvelerde. Orta kısımda benim için parlak geçmiyor. Alt notalara gelindiğinde tatlılığın sebebi anlaşılıyor. Burada tonka fasulyesi, yumuşak odunsu notalar ve biraz tütün algılıyorum. Sanırım tütün teması sayesinde en sevdiğim kısım sonları oluyor. Gayet başarılı kapanışı.


L'Humaniste, aynen dedikleri gibi tam bir aromatik fujer. Ana aksı tatlımsı meyveler, yumuşak tatlımsı baharatlar ve odunsu notalar-tütün oluşturuyor. Genel olarak oldukça tatlı kokusunuysa tonka fasulyesi sağlıyor gibi görünüyor. Onun için erkeksi bir kokuya sahip diyebilirim. Zaten pazarlaması da erkekler üzerine yapılıyor. Fakat oldukça tatlılık barındıran bir erkeksilik. Eğer "erkek adam tatlı tatlı kokmaz" gibi anlamsız takıntılara sahipseniz sizin için iyi fikir olmayabilir. Yanılıyor olabilirim ama tuhaf bir şekilde kokusunu, özellikle başlangıcını Burberry For Men'e benzettim. Eğer o tarz fujerlerı seviyorsanız çok daha yüksek kalitelisini bulmuş durumdasınız. Sizin için hayırlı olsun.

Fakat benim kullanamayacağım bir kokuya sahip. Her ne kadar sonları ilgimi çekse de başlangıcına ve orta kısmına nasıl tahammül edeceğimi çözemedim. Bu eleştirilerim onun kötü, vasat ve kalitesiz bir parfüm olduğunu düşünmenizi sağlamasın. Tam tersine oldukça rafine ve pürüzsüz bir kokusu var. Ama sanırım ayrı dünyaların insanıyız L'Humaniste ile...

Başlangıcındaki içkimsi kokunun anlaşılabilir yanı olduğunu düşünüyorum. Frapin bir konyak markası aslında. Onların parfümlerinde de bazı içkimsi kokuların kullanılması normal olarak görülebilir. Muhtemelen burada markanın kurumsal kimliğine bir gönderme yapılmış olabilir.      

L'Humaniste bence dört mevsimde de rahatlıkla kullanılabilir. Bu anlamda başarılı bir aroma. Erkek kullanımına daha yakın. Eau de Parfum (EDP) olarak satılmakta. Kalıcılığı ortalama, fark edilirliği iyi oldu tenimde.


Parfümün tasarımını Sidonie Lancesseur yapmış. Bu parfümör ayrıca By Kilian, Azzaro, Comptoir Sud Pacifique ve Olfactive Studio için de kokulara imza atmış. Yeni nesil parfümörlerden birisi olarak ileride daha çok adını duyacağız muhtemelen Lancesseur'un.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Artıları:
+ Sonlarını beğendim.
+ Kaliteli kokusu niş parfüm standartlarında.

Eksileri:
- Başlangıcını pek sevemedim.
- Genel anlamda kokusu bana yakın gelmedi.
- Her yerde bulmak mümkün değil.


Koku Güzelliği:10/6

5 yorum:

  1. Merhabalar.Böyle güzelbir sayfa açtığınız,ve koku meraklılarını bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim.Nice zamandır birilerini bulup,bir ehile danışıp,fikir almak isterdim.Açık tenli biriyim.İşimgereği ağırlıklı olarak klasik giyinmek zorundayım.zaman zaman casual bir tarzım var.Hermes kullanmıştım daha önce.Etkileşim açısından oldukça ilgi çekiciydi.Bu aralar pek sık olmakla beraber fazlaca tercih edilir olmuş.Bana fresh çok sert olmayan,ama bir okadarda en azından orta seviyede,kalıcı ve farkedilir bir marka tavsiyeniz olurmu.Şimdiden çok teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,
      Vetiver kokusu kullandıysanız daha önce, iyi bir örnek olan Guerlain-Vetiver EXTREME kokusunu denemenizi öneririm...Yada Guerlain-Habit Rouge dip notalarda ilginizi çekebilir (sevilde var sanırım)..Meyveli alternatif olarak Hermes-Sur Le Nil (unisex bir kokudur) olabilir..Gucci by Gucci SPORT versiyonu çok fresh olmasa da konforlu bir koku..Kalıcılık biraz zayıf..Son olarak Azzaro markasının kokularına da bakabilirsiniz sabunsu, temiz ve kullanışlıdır..İssey miyake'de son versiyonu da az da olsa bir alternatif olabilir üsttekilere..Daha çok var ama bunlara bir bakmanızı öneririm Ferhat Bey..

      Sil
    2. kurkdjian'ın parfümlerine bak

      Sil
  2. merhaba sevgili parfüm merakı.
    erkekler için edp çok az. yves saint laurent Le Parfume ve tom ford noir ile ilgili yorumlarını merakla bekliyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar sevgili Barış,

      Ne yazık ki ikisi de elimde yok ama ulaşabilirsem ikisini de yazmayı düşünüyorum.

      Sil