25 Eylül 2014 Perşembe

Penhaligon’s – Malabah (2003)




Penhaligon’s – Malabah (2003)

8 Temmuz 1497’de Lizbon’dan kalkan dört gemi, Avrupa ile Asya arasındaki ilişkileri değiştirecek bir yolculuğa çıkmıştı. Seferin komutanı, Santiago tarikatından tanınmamış bir Portekizli şövalye olan Vasco de Gama’ydı. Diğer iki gemiden birine Gama’nın kardeşi Paulo, ötekine Nicolau Coelho kaptanlık etmekteydi, dördüncü tekne ise ambar gemisiydi. II. Joao’nun 1481’de tahta çıkışına kadar, Portekiz daha çok Afrika çıkışlı altın ve köle ticaretiyle uğraşmıştı. Yeni kral, Afrika kıyılarının haritasını çıkarmak ve Doğu’daki Hristiyan topluluklarla irtibat kurmak gibi yeni hedefler belirlemişti.

Vasco de Gama sadece 150 denizci ile yola çıktı ama bunlar arasında dönemin en tecrübeli kılavuzlarından bazıları, ayrıca Arapça ve Kongo’nun Afrika dilini konuşabilen adamlar vardı. Yumuşak esen mevsimlik musonun yardımıyla, Hindistan’a yolculuk 23 günde tamamlandı. Gama 20 Mayıs’ta Malabar Kıyısı’nın en önemli kırmızı biber ticaret merkezi Kalikut açıklarında demir attı.

Vasco de Gama’nın yolculuğunun sonucu olarak, dünyanın yarısının şekli öğrenildi ve Avrupa ile Asya arasında bir deniz güzergahının işlerliği inandırıcı bir biçimde ortaya kondu. Bir deniz güzergahı amansız bir gelişmeyle Avrupa’nın Asya’ya üstünlük kurmasına ve küresel bir ekonominin doğmasına yol açacaktı. Deniz yoluyla Afrika’nın çevresinden dolaşarak Hindistan’a varmayı sağlayan ilk Avrupa seyahati, gemicilerin, harita yapımcılarının ve tersane ustalarının yarım yüzyıl içinde edindiği beceriler sayesinde ciddi bir aksilikle karşılaşmaksızın yapılmıştı. Vasco de Gama ayrıca hedefine varması için yol gösteren Hint Okyanusu kılavuzlarının bilgilerinden de büyük ölçüde yararlandı. (denizlerde.com)

Her ne kadar bu yolculuğun dönüş kısmında 55 denizci can vermiş olsa da Vasco de Gama'nın beş yüz sene önceki seferi, bir parfümün ilham kaynağı olmasına sebebiyet verdi. İngiltere'nin tarihi niş parfümevi Penhaligon's'un 2003 çıkışlı Malabah'ı, ismini güney Hindistan'daki bir sahil şehri olan Malabar'dan almış. Markanın kendi sitesinde de Malabah'ın "Doğu Hindistan baharat rotasından" ilhamını aldığı belirtilmiş. Karşımızda köklerini "doğudan" alan bir parfüm var.


Fragrantica'da baharatlı oryantal olarak sınıflandırılan Malabah'ın başlangıcı turunçgiller ile gerçekleşiyor. Daha doğrusu turunçgil hissi veren artemisya algılıyorum. Genellikle eski tarz şiprelerde karşımıza çıkan artemisya, burada köhnelik etkisi vermiyor. İlerleyen saniyelerde artemisyaya limon ve çay ekleniyor. Çoğu kişinin bu parfümü limonlu çaya benzetmesi hiç de garipsenecek gibi değil. Başlangıcı gayet ferah. Orta kısımda limonlu çaya, tatlımsı baharatlar ekleniyor. Buradaki baharatlarla çayın dumansılığı başarıyla uyum sağlamış. Son kısımda sandal ağacı etkili. Biraz da egzotik olmayan tatlımsı amber var gibi. Tabii hatırı sayılır oranda sulandırılmış hissi veren miski unutmamak lazım.

Malabah, başlangıcıyla çok ferah ve rahatlatıcı olmayı başarıyor. Üst notalardaki limon-çay ikilisi hem doğal hem de biraz tatlıca. Belki de başlangıcı için limonatalı çay bile diyebiliriz. Orta bölümdeki baharatlar çok keskin değil. Oldukça tatlı baharatlara biraz da kadınsı sayılabilecek çiçekler eşlik ediyor. Azıcık gül bile olabilir. Bu bölüm günümüzün çoğu parfümünde karşımıza çıkabilecek tatlımsı baharatları çağrıştırıyor. Baharat olarak zencefil en öne çıkanı. Kakule ve küçük hindistan cevizi de baharat bölümünde sayılabilir. Sonlarda koku oldukça zayıflıyor. Misk, ilgi çekici kullanılmamış. Amber gayet güzel. Son bölüm biraz beklentilerin altında kalıyor ne yazık ki.

Parfümün genel olarak tatlı, temiz, pozitif, lezzetli, yumuşacık modern baharatlar ve dumansı ferah limonlu çay ekseninde ilerlediğini düşünüyorum. Çay teması kimi parfümlerde can sıkıcı hale gelebiliyorken, burada gayet ferah ve akıllıca kullanılmış ve aromatik hale getirilmiş. Çayın o sert ve keskin sayılabilecek rayihası, bir nebze olsa dizginlenebilmiş. Bu anlamda buradaki çay kullanımını sevdim. Baharatlar ise gayet modern ve sevilesi. Tatlılığın zaman zaman fazlalaştığı söylenebilir.


Malabah, modern bir çay-baharat denemesi gibi görünüyor. Başlangıcındaki ferahlık, orta notalarda yerini tatlımsı dumansı baharatlara bırakıyor. Onun içindir ki çok ferah yapısı olduğunu söylemek mümkün olmayabilir. Gerçi farkedilirliği o kadar düşük ki, ne kadar sıkarsanız sıkın rahatsız edici olmayacaktır. Kullanım sürecinde bol bol kullanmama rağmen her zaman tene yakın çekingenlikte kalmayı sürdürdü.

Malabah, kaynaklarda kadın parfümü olarak geçiyor. Kabul etmem gerekir ki ara ara kadınsı yönünü gösteriyor. Muhtemelen çiçeklerden gelen bu kadınsılık, fazlasıyla abartılı değil neyse ki. Bence erkeklerde alır kullanır. O kadar da sorun olacağını sanmıyorum.

Malabah bana Güney Afrika Cumhuriyeti'ni hatırlatıyor. Bundan yüzyıl önce İngiliz sömürgesi olan Güney Afrika'da yerli halkın ikinci sınıf insan sayılıp, İngiliz efendilerine uşaklık yaptıkları dönemlerdeyiz. Kolonyal mimariye uygun olarak inşa edilmiş kocaman çiftlik evinde, yemyeşil çimenlerden oluşan bahçede, çok şık bir masadayız. İki İngiliz aile bir taraftan kendileri için o sıcakta ölesiye çalışan işçileri izlerken diğer taraftan çay içiyorlar ve sohbet ediyorlar. Temmuz ayının başları. O seneki hasadı ve gelirlerini tartışan erkeklerin, arkadaşlarının kıyafetlerini çekiştiren hanımlarını duydukları bile yok. Etraftan harika çiçeklerin kokusu geliyor. Tertemiz bir hava. Limonlu çayın nefis kokusu... 

Malabah'ı yıllar önce denemiş ve çok beğenmiştim. Bu seferki uzun süreli kullanımda bazı şeylerin değişmiş olabileceğini düşünüyorum. Yapaylık çok bariz hissedilmese de notaları ayakları yere basmıyor gibi. Çok yüksek kaliteli bir kompozisyon ve çalışma izlenimi vermiyor. Belki de reformülasyon sonucu değişimler söz konusudur. Eskiden denediğimde çok sevdiğim Malabah'ı, bu sefer aynı heyecanla karşılayamadım. Ya da ben değiştim artık.


Şikayet edilen en önemli konu kalıcılığının ve farkedilirliğinin düşük olması. Farkedilirliği bende de düşük oldu. Sanırım bu konuda yapılacak bir şey yok. Belki özellikle böyle yapılmıştır. İngiliz nezaketinin ve aristokratlığının bir yansıması olabilir saldırgan olmayan koku formu. Kalıcılık kısmına ise katılmıyorum. Özellikle kıyafet üzerinde bir güne yakın kalıcılığını koruyor. Fakat ten üzerinde çok daha kolay kayboluyor.

Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Otuz yaş ve altındaki arkadaşlara önerebilirim. Çok soğuk kış günleri dışında her zaman kullanılabilir. Bence ilkbahar aylarında çok daha güzel tepkiler verecektir Malabah.

Koku Güzelliği:10/7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder