30 Eylül 2014 Salı

L’Artisan Parfumeur – Timbuktu (2004)




L’Artisan Parfumeur – Timbuktu (2004)

Bir Afrika atasözü der ki: “Tuz kuzeyden, altın güneyden, gümüş beyaz adamın ülkesinden gelir; Allah’ın kelamı ve bilgeliğin hazineleri ise sadece Timbuktu’da bulunur.”

Bugün kara kıta olarak nitelenen, neredeyse her ülkesinde içsavaş, terör ve açlık yaşanan, kaderi de üzerinde yaşayanlar gibi kara olan bir kıta Afrika. Oysaki bundan beş yüz sene önce Afrika kıtası, dünya ticaret, bilim ve kültür merkezlerinden birisiydi.

Afrika'nın dünyaya ihraç ettiği en önemli yeraltı kaynağı altındı. Ortaçağlarda dünya altın ticaretinin üçte ikisinin Afrika'dan sağlandığı belirtiliyor. Buradan çıkan altın ve fillerden elde edilen fildişi, kıtanın kısa zamanda zenginleşmesini sağladı. Hatta Avrupa ülkeleri dahil bir çok ulus, gözünü Afrika'nın zenginliklerine dikmişti. İşte Afrika kıtası bir yıldız gibi parıldarken, bir şehir, bütün mistikliğiyle göz kamaştırıyordu. Bu şehir Orta Afrika'da, Sahra çölünün hemen kenarındaki Mali'de bulunan Timbuktu'ydu.

13. yüzyılda değişen ticaret yollarının ardından hızla gelişen ve zenginleşen Timbuktu, 15.yüzyılda ticari bir merkez haline gelmişti. İslam’ın Afrika'ya yayılmasında önemli katkıları olan şehirde, dönemin en önemli medreseleri mezunlar veriyor, bilim alanında çalışmalar yapılıyordu. Timbuktu'nun şöhreti 1500'li yıllarda dünyaya öylesine yayılmıştı ki, 16. yüzyılda dönemin Papa'sı şehri merak edip, bir elçisini bile göndermişti. Avrupalı kaşiflerde ismi ve varlığı efsane halini almış Timbuktu'yu bulmak için yıllarca Afrika kıtasını dolaştılar. Timbuktu adeta bir ütopya halini almıştı beş yüzyıl önce.


İşte Batı kültürü için böylesine bir egzotizmi ve ruhaniliği çağrıştırıyor olmalı tarihi Timbuktu şehri. 2014 yılında Mali'nin ve onun Timbuktu şehrinin durumu pek iç açıcı olmasa da, Fransa merkezli niş parfümevi L'Artisan Parfumeur, ismini bu şehirden alan Timbuktu'yu, 2004 yılında piyasaya sürdü. Ünlü parfümör Bertrand Duchaufour'un ilgi çekici bir eseri olarak duruyor karşımızda. L'Artisan Parfumeur'un "seyahat" serisinin ikinci parfümü olarak geçiyor Timbuktu. Duchaufour'un Timbuktu seyahatinden sonra parfümü tasarladığı söyleniyor. Afrikalı kadınların kullandığı "wusulan" isimli aromatik bir kokulu yağdan ilhamını aldığını belirtmiş Bertrand Duchaufour.

Kendi sitelerinde odunsu ve baharatlı karaktere sahip olduğu vurgulanmış ve Fransız sofistikeliği ile Afrika egzotikliğini bir araya getirdiğinden bahsedilmiş. Parfümü üzerime sıktığımda keskin bir koku beni karşılıyor. Oldukça parlak, canlı ve kadifemsi yapı ilk saniyelerde kendisini gösteriyor. Ağaçsılık mı desem (sedir), Iso E Super mi desem, yeşil mango mu desem, alkol mü desem. Sanki hepsinden bir parça var. Oldukça keskin üst notalar bence yapaylık sınırında dolaşan tuhaf bir yeşil-Iso E Super bileşimi. Başlangıcını sevdiğimi söyleyemem. Orta kısımda bu tuhaf kadifemsilik devam ediyor fakat hissedilir oranda geriye çekiliyor. Onun yerini köksü, nemli vetiver dolduruyor. Biraz da baharatlardan söz edilebilir. Kakule ve biber en çok zikredilen. Bence kuru kakule daha önde gibi. Orta bölüm nispeten daha yumuşak ve neredeyse ferah. Son kısımda sürpriz tütsüden geliyor. Çok güzel bir tütsü beni mest ediyor. Tütsüye misk ve vetiver de eşlik ediyor. Kapanışı açık ara en sevdiğim yeri diyebilirim.

L'Artisan'ın sitesinde odunsu ve baharatlı tespiti gayet yerinde. Ek olarak tütsüyü yerleştiriyorum bu iki öğenin yanına. Timbuktu, ciddi oranda odunsu-tütsü merkezinde ilerliyor. Kuru ve tatlı olmayan baharatlar ikinci planda ve her daim ana yapıyı destekliyor. Sabunsuluk da ara ara farkediliyor.


Hafiften ekşi, kadifemsi farklı bir odunsuluk var. "Karo-karounde" isimli bir çiçekten bahsedilmiş tanıtımda. Acaba ondan mı geliyor bu hissiyat anlayamadım. Alışılmışın biraz dışında başlangıcı. Orta kısımda devreye vetiverin girmesiyle daha güvenli limana dönüşüyor. Vetiver gayet dinamik ve gerçekçi. Yine de Timbuktu için safkan vetiver kokusu demek yanlış olabilir.

Timbuktu, sonlardaki tütsü kullanımı ile gizemli, dumansı, ilginç, egzotik ve meditatif hale dönüşüyor. Anladığım kadarıyla parfümün tamamında bu kavramlar vurgulanmaya çalışılmış. Bu bağlamda, koku-konsept arasındaki ilişkide uyum var. Siz yine de çok karanlık bir yapı beklemeyin. Çoğu zaman neredeyse ferah bile denebilecek kadar hafif. Herşey ortada ve parlak. Onun saklayacak bir şeyi yok gibi görünüyor.

Peki Timbuktu'yu beğendim mi? İlk kullandığım günler çok ilginç bulmuştum kokusunu. Artık o kadar da farklı olmadığını düşünüyorum. Başlangıcı hafiften rahatsız edici olmaya ve burnumu tırmalamaya başladı. Orta kısımdaki vetiveri de çok sevdiğimi söyleyemem. Son kısım neyse ki durumu kurtarıyor ama benim için yeterli değil. Bu haliyle bir şişesini almak benim için mümkün görünmüyor.


Tarz olarak Vetiver Extraordinaire, Encre Noire, Avignon veya Kyoto gibi örnekleri andırıyor. Çok kompleks değil. Düz çizgide ilerliyor ve fazla değişim göstermiyor. Özellikle başlangıcı ve orta kısmın bir bölümü yüksek kalite hissiyatı vermiyor. Günlük kullanım için uygun olduğunu sanmıyorum. Daha tematik bir kokusu var. Farklı ambiyanslarda ya da değişik ruh hallerinde kullanmak isabetli olabilir.

Parfüm yazarı Luca Turin'in kitabında Timbuktu, odunsu dumansı olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden beş verilerek en iyi parfümler listesine alınmış.

Uniseks olarak piyasaya sürülse de bence erkek kullanımına daha yakın. Yaş olarak otuz ve üzerindeki arkadaşları hedef almış olabilir. Tatlımsı olmayan kokusu, günümüzün piyasa parfümlerine hiç benzememesine yol açmış. Ha bu arada L'Artisan'ın en çok satan parfümlerinden olduğu vurgulanmış Timbuktu'nun. Kalıcılığı bir EDT'ye göre normal ama farkedilirliği düşük.


Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder