Yves Saint
Laurent – L’Homme (2006)
Geçmişi
çok başarılı parfümlerle dolu bir markadan beklentilerimiz, bilinçaltımızın
marifetiyle yüksek olmalı mıdır? Yoksa geçmişi unutup, önümüze mi bakmalıyız? Günümüzün
trendlerinin peşinden mi gitmeliyiz, yoksa geçmişe özlem mi duymalıyız?
"Nerede o eski parfümler" diyerek hayıflanmalı mıyız, yoksa yeni
nesil parfümleri anlamaya çalışıp, keyif mi almalıyız? Sanırım geçmiş ile
şimdiki zamanın hatta geleceğin dengesini kurabilmek, insanoğlunun en zorlandığı
işlerden birisi.
Yves
Saint Laurent'in gösterişli ve zengin tarihi, onların çıkardığı yeni parfümler
için bize umut olmaya devam ediyor. "YSL kötü parfüm çıkarmaz" diye
düşünmek istiyoruz. Oysaki bu önerme cümlesini test etmek gayet basit. Dünyanın
hemen hemen her kozmetik mağazasında satılan 2006 yılı çıkışlı L'Homme, Yves Saint
Laurent'in yeni/modern parfüm işinde nerede olduğunu göstermesi bakımından
önemli ipuçları veriyor. Neden mi?
Markanın
2000 yılı sonrası yeni nesil parfümlerini temsil eden L'Homme, piyasaya
çıktıktan kısa süre sonra dünya çapında en çok satan erkek parfümleri listesine
girmekte zorlanmadı. Gerçi güçlü bir reklam kampanyası ile L'Homme'un
tanıtımını yaptılar. Televizyon reklamları, dergiler ve afişlerde çoğu zaman
L'Homme vardı.
Kısa
zaman içinde de reklam kampanyalarının meyvesi alınmaya başlandı. L'Homme, 2014
yılının sonbaharı itibariyle hala kendi sitelerine göre en çok satan erkek parfümü
olarak yerini almış durumda Yves Saint Laurent'in. Bugün karşımızda çok satan
bir popüler delikanlı var anlaşılacağı üzere.
Uzun
zaman önce kullandığım L'Homme'u yeniden gündemime almam, fikirlerimin hangi
yönde değiştiğini görmem açısından benim için farklı bir deneyim olacak. İlerleyen
zamanlarda bu tür yeniden deneyip, güncelleyeceğim parfümler olacak. L'Homme
aslında Malabah ile birlikte bu yöndeki ikinci örnek. Bakalım aradan geçen yıllar,
olumlu mu yoksa olumsuz bir etki mi bırakacak bende.
L'Homme’un
tanıtımında, ferah ve odunsu notaların kontrasından bahsediliyor. Fragrantica'da
odunsu çiçekli misk olarak sınıflandırılmış. Üzerime sıktığımda beni tatlı, kremsi
turunçgiller karşılıyor. Hafiften meyveli denebilecek üst notalarda elma da
olabilir. Başlangıcı ferah, güzel fakat çok çarpıcı değil. Orta bölüme
geçildiğinde tatlı kremsi yapı devam ediyor. Turunçgiller geride kalırken bu
sefer ortaya tatlı baharatlar çıkıyor. Aynı başlangıç gibi baharatlarda kremsi ve
vanilyalı. Zencefil-kakule ikilisi ön planda denebilir. Son kısımda odunsu notalar
öne çıkıyor. Kremsi-pudralı sedir ağacı, vetiver ve tonka fasulyesi kapanışa
damga vuruyorlar. Sonlarda bu üç notadan sedir ağacı en baskın olanı. Diğerleri
yan rolde gibiler. Kapanış en vasat ve başarısız yeri olmuş ne yazık ki.
L'Homme'un,
tatlı, kremsi, neredeyse pudralı-şekerli bir baharat-sedir ağacı-vanilya kokusu
olduğunu kabul etmek lazım. Başlangıçtaki turunçgilleri biraz Allure Homme
Sport tarzına yakın buldum. Orta kısımdaki yumuşak şekerli vanilyalı
baharatları Eros'a yakın buldum. Sonlardaki yapay odunsuları ise Bulgari Man'a
yakın buldum.
Şunu
söylemek istiyorum ki, L'Homme, günümüzün modern, tatlı, kremsi baharatlı
parfümlerinin en tipik örneği denebilir. Hatta bu yöndeki ilk ciddi örnek mi araştırmak
gerekir. Yves Saint Laurent, bu arkadaşla birlikte modern piyasa kokusuna imza
atmak istemiş. Ve bunu da başarıyla yapmış. Parfümün ticari başarısından ve
satışlarından onun çok sevildiğini ve binlerce erkeğin tercihi olduğunu görmek
zor değil. Bu açıdan tebrik edilmesi gerekir belki de.
Oysaki
parfümlere satılacak şişe olarak bakmayan ve onda başka duyguları/heyecanları
arayan koku severleri tatmin edecek bir parfüm olduğunu söylemek zor L'Homme'un.
Gerçi onun böyle bir endişesi olduğunu pek sanmıyorum. Tamamen piyasa
şartlarına göre kokusu kurgulanmış, çok satılması düşünülmüş, deneyen çoğu kimsenin
bir şekilde hoşuna gitmesi sağlanmak istenmiş, karşı cinsinde beğenebileceği
bir oyuncu olduğu söylenebilir. Yumuşak, çekingen ve garantici. L'Homme'u
kullanıp gece klübüne gittiğinizde ya da ofis kullanımında etraftan güzel
tepkiler almanız sürpriz olmaz.
Geleyim
hayatın acı gerçeklerine. Evet hayat çoğu zaman trajiktir ve tozpembe değildir.
L'Homme hakkındaki gerçekler, çizilen güzel tablo kadar parlak olmayabilir. Çünkü
bu arkadaş, oldukça yapay kokan ve kalite anlamında alt seviyede kabul
edilebilecek karakterde. Orta kısımdan itibaren başlayan pudralı yapaylık,
sonlara doğru artıyor ve bıktırıcı hale geliyor. Yeni nesil bol şekerli piyasa
işi parfümlerden pek farkı yok. Taktik neredeyse aynı. Başlangıçta güzel ve
herkesi mest edecek turunçgiller olsun. Orta bölüme vanilyalı-şekerli
baharatları ekle. Sonlara da şekerli odunsuları monte et. Al sana onlarca
örneği olan bir yapı. Spicebomb, Jump, Eros, Blue Jeans ve diğerleri aklıma geliyor
hemen. Zaten başlangıcı ve orta bölümün birazı dışında L'Homme'un ilgi çekecek
bir yanı yok. Herhangi bir yenilik vaat etmiyor. Sadece popüler parfümler pazarından
pay kapmaya çalışan vasat bir apaçi gibi davranıyor.
Yıllar
önce kullanıp fena bulmadığım L'Homme, artık kalitesizliği ve sıkıcılığı ile
tahammül sınırlarımı zorluyor. Beni ve birçok parfümseveri, bu basit koku
formuyla kandırabileceğini düşünen Yves Saint Laurent'in parfüm birimine de
teesüflerimi iletiyorum. Umarım bu tarz yollara daha fazla sapmazlar.
İşin
komik tarafı, L'Homme'un "bestseller" olmasından dolayı, aynı isimli
ondan fazla flanker çıkmış durumda. Yani isminde L'Homme olan sayabildiğim
kadarıyla on iki ayrı parfüm piyasaya sürülmüş. Umarım bu L'Homme çılgınlığının
sonunu getirirler artık.
Luca
Turin'in kitabında odunsu turunçgil olarak sınıflandırılan L'Homme'a beş
üzerinden iki yıldız verilmiş. Bu puanlamasında bay Turin'e gönül rahatlığıyla
katılıyorum.
L'Homme'u
üç önemli burun Anne Flipo, Pierre Wargnye ve Dominique Ropion beraber
tasarlamış. 15-25 yaş arası erkeklere tavsiye ederim. Çok sıcak yaz mevsimi
dışında her zaman kullanılabilir. Çok erkeksi koktuğunu söylemek zor.
Kadınların bile rahatlıkla kullanabileceği yapıya sahip. Kalıcılığı aslında
fena değil. Hem ten üzerinde hem de kıyafette on iki saati geçen kalıcılığa
sahip fakat fark edilirliği başlangıcı dışında zayıf kalıyor.
Koku
Güzelliği:10/5.5
Öylesine katılıyorum ki parfümler hakkında hiçbir bilgi sahip olmadığım bi' zaman rastlamıştım ona, ilk kullandığım marka parfümdür kendisi hatta 200'lük şişesi vardı. Yıllar geçtikçe ve birçok parfüm deneyimi yaşayınca L'Homme'un ne kadar vasat bi' parfüm olduğunu anladım, ben kalıcılık için bile o kadar iyimser olamam, fark edilirliğini tanımlayacak olursam yalnızca rüzgar estiğinde yanınızdakiler kokunuza hayran kalıyor, hepsi o. Yazmamın sebebiyse şu; pudrayı şişe boyunca bende çok kez fark ettim ama son 20 ml'sinde aşırı sabunsal bi karaktere dönüştü. Siz testerda böyle bi' düşünceye kapıldınız mı merak ediyorum
YanıtlaSilPudrali parfumler sabunsu his yaratabilirler. Fakat parfumun sonlarinin baska kokmasi pek mumkun degil. Muhtemelen sizin alginiz o yonde kaniya kapilmistir.
SilMerhabalar.Şahsen parfümü denemiş değilim.Göründüğü kadarıylada tarzım değil.Fakat bu gibi ikinci üçüncü sefer yeniden değerlendirmelerde mevsim ve ürünün yeniden formülize edilip edilmediği gibi değişkenleride dikkate almak lazım.
YanıtlaSilSelamlar,
SilTabii olabilir fakat parfumlerin reformule olmalari cogu zaman aciklsnmiyor. Bizde ancak yabanci forumlari takip ederek ogrenebiliyoruz cogu bilgiyi. Mevsim konusunu ise anlayamadim.
Tekrar Merhaba.Mevsim konusundaki kastım sıcaklık,soğuk,nemlilik değerlerine göre parfümlerinde karakterlerinin,notalardaki baskınlıkların belli oranlarda değişebilmesi.Nacizane bir parfümsever olarak buna birçok kez şahit oldum.
Silİncelediğim parfümlerin hangi mevsimde kullanılabileceğine dair görüşlerimi genellikle yazıyorum. Fakat her parfümün hangi mevsimde notalarının nasıl değişime uğradığı, oldukça detay bir konu. Böylesine detaylı gözlemleri yapmak çok kolay olmayabilir.
SilBen de arkadaşa katılıyorum raşit bey. Örneğin issey miyake leau dissey antalyada efil efil kokarken ıspartada kuruyup kalıyor. Demek ki nemli ortamda iyi. Ama bunu incelemek tabiki imkansız
YanıtlaSil