Parfums de Marly
– Herod (2012)
Bu
öykü, 1683 yılına kadar uzanıyor. Kendilerine Anadolu topraklarını yurt edinen
Osmanlılar, gelişmelerini ve sınırlarını Balkanların yukarılarına taşımaya
karar verdikten sonra, artık Avrupa üzerine yürüyorlar. Zamanın Avrupa'sında
yaşanan büyük korku, kıta Avrupa’sını ve Hristiyanlık dünyasını derinden
etkiliyor. Çünkü Osmanlı yeniçerileri artık Avrupa'nın giriş kapısı olarak
görülen Viyana kapılarına kadar dayanıyorlar. Sert geçen ilk kuşatmada Viyana
şehri teslim olmuyor ve direniyor. Geri çekilen Osmanlı orduları ikinci defa
1683 yılında tekrardan Viyana'ya yükleniyorlar ve şehri kuşatıyorlar.
Avrupa'nın
dört yanından gelen askerler, savaşçılar, şövalyeler birleşip, Avusturya
ordusuna destek oluyorlar. Yine sert bir savaş yaşanıyor Osmanlı ordusu ile
Avusturya İmparatorluk askerleri arasında. O zamanın en önemli savaş öğesi ise
atlar. Çünkü savaşların kaderini atlar belirliyor. İyi, sağlam, güçlü ve hızlı
atları olan ordular, her zaman avantajlı oluyorlar savaşta. İşte rivayet odur
ki 2. Viyana Kuşatması sırasında, bir Osmanlı akıncısının atı, savaş alanında
öylesine kendisini gösteriyor ki, herkes hayran kalıyor. Buna Avusturya ordusu
askerleri de dahil.
Kaderin
bir oyunu mudur bilinmez ama Avusturya Ordusu tarafından pusuya düşürülen
Osmanlı akıncı birliği, esir olarak düşman kuvvetlerin (Avusturya ordusunun)
eline geçiyor. Tabii bahsi geçen at da bu esirliğe dahil oluyor ve böylece yeni
hayatına merhaba diyor. Bu güçlü ve Avrupa'da daha önce eşine rastlanmamış at,
İrlanda’lı Yüzbaşı Robert Byerley tarafından sahipleniyor ve İngiltere'ye
götürülüyor. İngiltere'de yarışlara sokulan ve büyük başarılar elde eden ata
isim olarak, kendisini ele geçiren yüzbaşıya ithafen Byerley Turk deniyor. Ve
İngiltere'de başka cins atlarla çiftleştirilerek, dünyaca ünlü İngiliz
atlarının atalarından birisi oluyor. Bugün hala Byerley Turk atları en iyi cins
at ailelerinden birisi olarak kabul ediliyor.
İşte
hikayenin bundan sonrası bizim ilgi alanımıza girmeye başlıyor. Bu ünlü at ırkı
Byerley Turk'un torunlarından birisinin adı bilin bakalım ne:
"Herod". Evet genellikle soyluların, burjuvaların ve "cemiyet
hayatının" spor dalı olarak bilinen atçılığın tarihindeki bu önemli atın
yani Herod'un, 1758 yılında dünyaya geldiğini, Byerley Turk at ailesinin bir
üyesi olduğunu öğreniyoruz. Ve Fransa merkezli yeni sayılabilecek niş parfümevi
Parfums de Marly, atlara ve onların tarihine özel önem verdiğini açıkça
belirtiyor. E bu durumda 2012 yılı çıkışlı parfümlerine Herod ismini vermeleri
pek de şaşırtıcı olmamalı. İşte Herod parfümünün isminin kısaca öyküsü böyle.
İlhamını
bir at isminden alan Herod parfümünün, nasıl koktuğuna geçeyim artık. Kendi
sitelerinde vanilya notasına vurgu yapılan Herod'u üzerime sıktığımda beni
lezzetli kırmızı meyveler (vişne olabilir), tarçın ve vanilya karşılıyor.
Başlangıcı hafif ekşimsi hissiyat veren baharatlarla vanilyanın harika dengesi
üzerine oturmuş. Açılışı mükemmel Herod'un. İlerleyen dakikalarda baharatlar ve
vanilyaya tatlımsı tütün de ekleniyor. Bu andan itibaren biraz dumansı hale
gelen Herod, orta bölümde de müthiş kokuyor. Son kısımlarda vanilyanın ağırlığı
iyice artıyor. Artık tütün ve baharatlar geride kalıyor. Vanilyaya biraz da
yumuşacık odunsu notalar ekleniyor. Başlangıcı ve orta bölümü kadar aklımı
başımdan almadıysa da gayet güzel kapanışa sahip Herod.
Herod,
bu karanlık, soğuk, kapalı, kasvetli, yağmurlu geç-sonbahar günlerinde içimi
ısıtan şahane bir parfüm olarak karşıma çıktı. Başlangıcındaki ekşimsi,
lezzetli, yüksek kaliteli baharatlar ve tatlılığı abartılmamış vanilya etkileyici
güzellikte. Orta kısımdaki baharat-vanilya üzerine eklenen, vişneli pipo tütünü
efekti veren koku ise enfes. Son kısımdaki durağanlık ve vanilyanın tek düzeliği
ve hafiften "mumsu" verilmesi küçük çaplı hayal kırıklığı yaşatsa da
hiç önemli değil. Herod, bu haliyle bile şaheser.
Değerli
dostlar biliyorsunuz ki, parfummeraki.com sitesinde, dünyanın en önemli, en
lüks, en pahalı, en ortalama, en vasat, en itici parfümlerini yazıyorum. Kimisi
benim için hiçbir şey ifade etmeden unutulma çöplüğüne giderken, kimi
parfümlerin aklıma takılan yönleri oluyor ve zaman zaman hatırlıyorum. Fakat
bazı parfümler, beni benden alıyor, mutlu ediyor, hayata bağlıyor. İşte Herod,
son kategoriye girmekte zorlanmıyor benim için. Çünkü o, tam da istediğim gibi
kokuyor. Rafine baharatlar, kremsi/cazibeli vanilya ve kararında tütün, Herod'a
hayran kalmam için yeterli sebepler gibi görünüyor.
Bu
tür tatlı, modern, ekşimsi, vişnemsi, baharatlı, vanilyalı tütün parfümleri her
zaman için favorim ve Herod, bu konuda denediğim en iyi örneklerden birisi. Kibar,
lüks, kaliteli, yapaylık barındırmayan, asil ve karakterli bir parfüm. Kokusunu
üzerimde her hissettiğimde keyif aldığım ender parfümlerden birisi oldu. Keşke
son bölümü biraz daha özenli olsaymış. İşte o zaman belki de on üzerinden on
verebileceğim parfümle tanışmanın mutluluğunu yaşayacaktım.
Herod,
günümüzün tatlı/kremsi vanilya-baharat-tütün parfümlerinin başarılı bir
temsilcisi. Gerek kokusunun gerçekçiliği gerekse asaletinden taviz vermemesiyle
bir şekilde sizi yakalıyor ve bırakmıyor. Tabii ben bu tarz parfümleri sevdiğim
için belki de bana öyle geliyor. Siz yine de muhakkak deneyin Herod'u ve öyle
alın. Ben dahil hiç kimsenin ipiyle kuyuya inmeyin.
Herod,
Tom Ford'un şimdiden fenomen hale gelen Tobacco Vanille'ine benzetiliyor çoğu
kişi tarafından. Genelini düşündüğümde haksız sayılmazlar. Tabii Herod'da
baharat oranı çok daha fazla. Tütün oranı ise biraz düşük. Onun dışında
kokularının oldukça yakın olduğu söylenebilir. Herod, Tobacco Vanille'den biraz
daha erkeksi izlenim bırakıyor. Herod daha çok mis gibi kokan ve fırından yeni
çıkmış tarçınlı-vanilyalı pastalara benzerken, Tobacco Vanille, vanilya kokulu
oda mumlarını andırıyor.
2012
yılında piyasa sürülen Herod, çok yeni bir parfüm olmasının handikabını yaşıyor
belki de. Ya da Parfums de Marly'in fazlasıyla niş marka olması ve dünyada bile
az yerde satılması onun popüler olmasını engelliyor. Yoksa şöhretli rakibi
Tobacco Vanille'den hiçbir eksiği yok belki de fazlası var. Bu anlamda Parfums
de Marly, harika bir iş çıkartmış.
Geçeyim
ten-kumaş karşılaştırmasına. Kıyafetlerime sıktığımda Herod basit bir baharatlı
koku olarak kendisini gösterdi. Kremsi vanilya geri planda kaldı. Ve çok ilgi
çekici olmadı. Ten üzerindeyse Herod çok daha sevimli, tatlımsı, neredeyse hindistan
cevizli vanilya gibi koktu. Bu anlamda Herod’un tam bir ten parfümü olduğunu
düşünüyorum.
Eau
de Parfum (EDP) formundaki Herod'un tenimde kalıcılığı bir gün civarında oldu
ve benim için fazlasıyla yeterli. Farkedilirliği ilk saniyelerde iyiyken,
ilerleyen saatlerde düşüyor. Zaten Herod'un eleştirilen yanlarından birisi
farkedilirliğinin sınırlı olması. O kadar kusur kadı kızında da olur artık.
Parfüm
platformlarında erkek kullanımı ağırlıklı olduğu belirtiliyor. Gerçi
tatlı/kremsi/lezzetli vanilyanın varlığı erkeksiliği azaltıyorsa da yine de
tütün ve baharatlar onun erkek kullanımı için daha uygun olacağını
düşündürtüyor. Yine de Herod’u kadınlar rahatlıkla kullanabilir ve muhtemelen
de çok severler. Tam bir sonbahar hatta kış parfümü. Soğuk havalarda kendisini
size daha çok sevdirebileceğini düşünüyorum.
Parfümün
tasarımcı olarak Olivier Pescheux görülüyor. Olivier Pescheux'un ilginç bir
isim. Bir çok Diptyque parfümünü tasarlamış. Higher, 1 Million gibi vasat ama
çok satan hitlere imza atmış. Fakat epey başarısız ve sıradan markalar için de
çalışmış. Herod ise Pescheux'un en ilgimi çeken parfümü olarak şimdiden yerini
almış durumda.
Koku
Güzelliği:10/8.5
Raşit ustadım yorumunuza sağlık zevkle okuyorum... Yalnız Herodu ben decant temin ettim ama hiç kendini göstermedi bana yani o kadar 5-10 fıs sıktım ama kokuyu bir türlü alamıyordum çevremdekılerde alamadı acaba decanttamı sorun vardı... TV sevmemden dolayı çok güzel hayallerle almıştım ama şaşırttı beni.. :(
YanıtlaSilAyrıca Parfums de Marly nin parfümleri bir aya kadar zorlu beymene gelecekmiş...
M-rah
Teşekkür ederim Emrah. Senin decantta sıkıntı olabilir. Benim tenimde ilk 1 saat farkedilirlik sorunu olmadı. Sonrasında performansı düşüyor.
SilKıyafet üzerindeyse belli belirsiz kendisini gösterdi. Ara ara kokusunu 2-3 saat alabildim montumun üzerinden.
Kendi çapında bir safkan yarış atı yetiştiricisi olarak benim ve bu işle uğraşanların aşina olduğu ama kitlelerin pek bilmediği konulara değindiğiniz için teşekkürler. Gerçekten de safkan İngiliz yarış atlarının atası üç arap atıdır (Byerley Turk, Darley Arabian ve Godolphin Arabian). Herod'un soy kütüğünü incelerken benim kısrağımda da Herod kanı olduğunu görünce şaşırmıştım. O kısraktan doğan tayımın babası da Byerley Turk hattının temsilcilerinden. Atlardan parfüme dönecek olursak, benim de oldukça beğendiğim bu parfümü çok iyi yansıtan bir inceleme yazısı olmuş. Keşke biraz daha farkedilir olabilseymiş Herod, gene de tadına doyum olmuyor.
YanıtlaSilEğer Thierry Mugler Pure Havane ile benzerlik taşıyorsa (ki okuduğum kadarıyla evet) baya güzel bir parfüme benziyor.
YanıtlaSilBugun Dubai'de bu kokuyu Paris Gallery magazasinda denedim. Koku muhtesem, beni benden aldi.. Dediginiz gibi tutun kendini hissettiriyor ama cok yogun degil, tam kararinda.. 855 aed ile satista 125ml'lik sisesinde. . Tobacco Vanille ile kiyaslarsam kesinlikle Herod derim, sahsi fikrimdir.
YanıtlaSilNihayet Prag'da denedim, evet Tobacco Vanille'e benzese de, çok daha efendi ve derinden gelen konyak benzeri koku ile çok, çok daha rafine ve güzel.
YanıtlaSilMeraklısı kaçırmasın, son zamanlardaki Ultra Zest ile birlikte en güzel süpriz..
Param olsa alacağım ilk kokudur, kime koklattıysam hastası oldu, böyle çikolatalı vişneli pasta kokusu, tatlı ısırmalık yemelik bir koku yok.
YanıtlaSil