Calvin Klein etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Calvin Klein etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Calvin Klein – Ck One Shock For Him (2011)



Calvin Klein – Ck One Shock For Him (2011) Markanın yeni erkek parfümlerinden.

1994 yılında Calvin Klein'in piyasaya sürdüğü Ck One isimli parfüm başlarda büyük sansasyon yaratmadı denilebilir. Bu basit formülasyona sahip ferah turunçgil parfümü ilerleyen yıllarda büyük bir hayran kitlesi oluşturmayı başarmıştı kendisine. Çok büyük satış rakamlarına ulaşan Ck One'ı, parfümlerle birazcık ilgisi olan çoğu kişi bilecektir. En azından o basit ve şeffaf şişesini. Böylesine büyük bir başarı öyküsünün devamının olmayacağını düşünmüyordunuz sanırım sevgili parfüm severler. Her ne kadar sinema endüstrisinde çok sevilen filmlerin devam serileri ilki kadar başarılı olmasa da, bu genellemeyi parfümler için yapmak doğru olur mu şüpheliyim.

1994 yılından içinde bulunduğumuz 2013 yılına kadar geçen on dokuz yılda Ck One ismine sahip on dokuz farklı parfüm piyasaya sürülmüş. Bu serilerin en bilineni CK One Summer ismi ile her yıl farklı temalarda ve şişe renginde çıkarılan yaz sürümleri. Limitli olarak çıkarılan bu yaz versiyonları bir sonraki yıl yerine yenisini bırakıyor ve üretimi bitiriliyor. CK One Summer serisi artık gelenek halini almış gibi Calvin Klein parfüm birimi için.

2011 yılında ise klasik Ck One'ın şişesine sadık kalınarak çıkarılan iki devam parfümü geldi. Ck One Shock ismi ile piyasaya sürülen bu arkadaşlar, erkek ve kadın versiyonu olarak iki taneydi. Önceleri "yine sıradan bir devam parfümü" diyerek ciddiye almadığım Ck One Shock For Him hakkında yurtdışındaki parfüm platformlarında övgü dolu yazılar okumaya başlayınca ilgimi çekti. Hele ki kokusunun benim sevdiğim kirazlı tütün tarzında olduğunu okuduğumda merakım biraz daha arttı. Ve işte karşımızda Ck One Shock For Him.


Kendi sitelerinde oryantal olduğundan bahsetmişler. Parfümü ilk sıktığımda karşıma tatlı ve modern turunçgiller çıkıyor. Muhtemelen portakal-mandalina işbirliği. Turunçgillere biraz modern lavanta ve meyan kökü eşlik ediyor gibime geldi.  Parlak ve pozitif üst notaları var. Fakat çok beğendiğimi söyleyemem. İlerleyen dakikalarda parfümün ana yapısını oluşturan tatlı baharatlar (biber ve kakule) ve tatlımsı meyveler (kiraz-vişne) baş role geçiyor. Bu andan itibaren modern, yumuşak, meyveli, baharat kokusuna dönüşüyor. Alttan alta fesleğen de hissediyorum. Çok farklı yada özel olmasa da yine de fena değil. Son kısımda ise parfüm biraz daha erkeksi hal alıyor. Yapay ve rahatsız edici ambere tatlı tütün eşlik ediyor. Azıcık da vanilya ve paçuli. Böylece de tenden ayrılıyor.

Değerli parfüm severler. Son yılların belki de üzerinde en çok durulan koku yapısı ile karşı karşıyayız. Başlangıç tatlı turunçgiller, orta kısım tatlı baharatlar ve son kısım kimi zaman amber kimi zaman vanilya kimi zaman odunsu notalar kimi zaman deri. Bu kompozisyona sahip muhtemelen her ana akım markanın bir parfümü vardır. Yves Saint Lauren - La Nuit de L'Homme, Paco Rabanne - 1 Million, Givenchy - Play Intense, Van Cleef&Arpels - Midnight in Paris, Victor&Rolf - Spicebomb, Carolina Herrera - 212 Sexy Men ve diğerleri. Daha onlarca sayabiliriz. Anlaşılan bu tür parfümlerle daha çok karşılacağız.

Şimdi bu tür tatlı baharatlı oryantallere karşı değilim. Hatta ilginç buluyorum. Yeter ki belli bir kaliteyi ve yaratıcılığı yakalasınlar. Ck One Shock, yukarıda örneklere bir rakip. Buna şüphe yok. Shock'un başlangıcı harika yada çok farklı değil. Vasat turunçgiller hiç ilgi çekici gelmedi bana. Sonrasındaki kısma daha sıcak yaklaşıyorum. Tatlı baharatlar ile kiraz-vişnenin karışımı hoş olmuş. Her ne kadar yapaylık sınırında dolaşsa da giymesi kolay. Rahatsız olduğum tek yanı az da olsa kullanılmış fesleğen. Şu fesleğeni bir türlü sevemiyorum parfümlerde. Oysa ki bitkisinin kokusu harika oluyor. Son kısım ile ilgili ise kafamda soru işaretleri var. Yapay amberi sevmediğimi söylemeliyim. Kirazlı tütünü ise beğendim. Yapay vanilya da pek iç açıcı değil. Alt notalar ne yazık ki sınıfı geçemiyor.


Ck One Shock'un neden tasarlandığını iyi anlamamız gerek. Birincisi bu tür parfümlere güçlü rakip olmak istemesi. İkincisi herkesin sevebileceği yapıda olmaya çalışması. Üçüncüsü çok başarılı olup, önemli satış rakamları yakalamak istemesi. Böylece bağlı bulunduğu şirketin karlılığını arttırmak istemesi. Kısacası bana göre ticari ve ortalama bir parfüm.

Sorun yine aynı yerde. Siz buna sorun dermisiniz bilemiyorum ama birbirinin aynı kokan ana akım parfümlerden olduğu aşikar. Bazı rakiplerine göre kalite ve koku güzelliği anlamında daha başarılı. Bazı rakiplerinin ise bir boy arkasında. Anlayacağınız karşımızda bir şaheser yok. Zaten Calvin Klein'in öyle bir derdi de yok.

Herkesin sevebileceği, güvenli, arkadaşınıza rahatlıkla hediye edebileceğiniz, genç erkekleri hedefleyen, insanlardan olumlu övgüler alacağınız, günlük kullanıma uygun bir parfüm. Canlı, parlak, hareketli, pozitif. Çok yaratıcı yada ilginç tarafı yok. Günümüzün bir çok modern parfümünde olduğu gibi bol tatlılık içeriyor. Yine de bence 212 Sexy Men ve Spicebomb gibi başarısız örneklere bakarsak, rahatlıkla tercih edilebilir.

Calvin Klein ile ilgili ön yargılardan birisi parfümlerinin yapay koktuğu ve vasat olduğu yolunda. Özellikle yeni çıkan parfümlerinde müthiş bir özensizlik benim de dikkatimi çekiyor. Ck One Shock, nispeten daha başarılı yapıda. Her ne kadar başından itibaren yapaylık sınırında dolaşsa da Encounter, In2U ve Ck Free gibi kötü örneklerden daha giyilebilir ve tahammül edilebilir. Fakat bir şişesini alacağımı sanmıyorum.


Bu parfümün genç arkadaşları hedeflediğini düşünüyorum. 17-30 yaş arası erkek ve hatta kızların ilgisini çekecektir. Üst ve orta notaları neredeyse uniseks kullanıma uygun. Yani bu parfümü bir kadın kullansa hiç yadırgamam. Son kısımda erkeksilik biraz artıyor.

Şişesinin siyah olması isabetli. Zaman zaman karanlık yapısı, onun ilkbahar-yaz aylarında kullanılmasının önüne geçecek gibi. Soğuk havaların parfümü bence. Sıcak mevsimlerde biraz keskin ve boğucu olabilir.

Parfümün tasarımını popüler ana akım markalar için çalışmış Ann Gottlieb yapmış.

Artıları:
+ Orta kısmını sevdim.
+ Herkesin sevebileceği kokusu.
+ Kalıcılığı fena değil.

Eksileri:
- Sonlarını beğenmedim.
- Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor.
- Yapaylık sınırında gezen kokusu kalite hissiyatı vermiyor.

Koku Güzelliği:10/6

30 Mart 2013 Cumartesi

Calvin Klein – Encounter (2012)



Calvin Klein – Encounter (2012)  Markanın yeni erkek parfümlerinden.

Viktor&Rolf - Spicebomb, Chanel - Coco Noir, Christian Dior - Eau Sauvage Parfum, Amouage - Interlude Man, Tom Ford - Noir, Serge Lutens - Santal Majuscule, Comme des Garcons - Amazingreen, Guerlain - Encens Mythique, Etat Libre d'Orange - Bijou Romantique, Xeryoff - Mamluk, Versace - Eros, Bond No.9 - Manhattan ve diğerleri.

2012 yılında ana akım ve niş markaların çıkardıkları bazı parfümlerden örnekler vermek istedim. Onlarca parfüm daha sayabiliriz üşenmezsek. Anlaşılacağı üzere parfüm üretmek çok ilgi gören işlerden birisi olma yolunda hızla ilerliyor. Bazı markalar bir sene içinde 5-6 parfümü arka arkaya çıkarıyorlar. Benim pek hoşuma gitmese de böyle leblebi gibi parfüm çıkarılması, pazardan pay kapmak isteyen hırslı CEO'lar ve yönetim kurulları sayesinde her yıl daha da artacak gibi. İlginç bir Portekiz atasözünü ise bizi şöyle uyarıyor: "Çok anahtarlı kapıdan uzak dur."

Bu kadar çok parfümün olması şüphesiz büyük de rekabet getiriyor. Ve hepimize öğretilen klişe ekonomi ilkesi aklıma geliyor: "Rekabet kaliteyi getirir." İyi de parfümler söz konusu olduğunda güya bu büyük iktisat teorileri neden işe yaramıyor. Son on yılda piyasaya sürülen parfüm sayısında büyük artış olmasına rağmen neden kalitede üst seviyeler yakalanamıyor. Neden bütün parfüm severler yeni piyasaya sürülen parfümlerin çok başarısız ve vasat olduklarını söyleyip duruyorlar. Acaba üreticiler parfüm yapım işini biraz abarttılar mı? Muhtemelen evet. Böylece ortaya birbirine benzeyen, yapay kokan, vasat, hiç bir amacı ve duruşu olmayan içi boş kokular karşımıza çıkmaya başladı. Evet yüzlerce yeni parfüm var etrafımızda. Ama kaç tanesi başarılı veya güzel? Adeta varlık içinde yokluk çekiyoruz.


Calvin Klein'de uzun zamandır parfüm sektöründe faaliyet gösteriyor. Bu alanda belki de dünyanın en bilinen markası. 1978 yılından itibaren parfüm üreten bu dev markanın şimdiye kadar 90'dan fazla parfüme imza attığını biliyoruz. Her ne kadar yeni parfümleri, eski parfümleri kadar başarılı olmasa da yüksek satış rakamlarına ulaşıyor Calvin Klein. Bir yorumcunun Calvin Klein ile ilgili sözleri hoşuma gitti. Tam söylemek istediğim ama bir araya getirip ifade edemediğim şeyleri söylemiş: "Calvin Klein birbirine yakın ve insanların kolay sevebileceği parfümler yapıyor. Onların parfümleri herkes içindir. Hiç bir zaman en favori parfümünüz olamazlar ama nefret de etmezsiniz." Gerçekten de Calvin Klein parfümlerini gayet güzel anlatan bir saptama. Bakalım eskinin başarılı parfümcüsü, bu yepyeni parfümü ile iddialı bir yere sahip olabilecek mi?

2012 yılında piyasa sürülen Encounter'ın tanıtımı şöyle yapılmış: "Erkeksi, merak uyandırıcı, baştan çıkarıcı. Encounter, modern ve özür dilemeyen erkeksilik. Kendine özgü, tensel odunsu bir parfüm. Encounter, tensel odunsular, sıcak konyak ve ferahlığın alışkanlık yapan karışımı."

Fragrantica'da odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda oldukça tatlı meyveler (portakal-mandalina) ve tatlı yumuşak baharatlar size merhaba diyor. Başlangıcı doğal, modern ve güzel Encounter'ın. Orta notalarına geçildiğinde ise işin rengi değişiyor. Burada başlangıçtaki meyve-baharat kısmı kalmıyor. Ortaya çok yapay, plastiğimsi, metalik odunsu notalar çıkıyor. Biraz da yapay amber hissediyorum. Fakat yapay odunsular her zaman baskın. Orta notalarını sevmedim ne yazık ki. Son kısmda ise kokusu büyük değişim göstermiyor. Aynı yapay odunsu notalara bir parça silhat (paçuli) ekleniyor. Fakat hiç ilgi çekici değil. Böylece tenden ayrılıyor.


Şuna eminim ki Encounter yapay odunsu notalar üzerine kurgulanmış. Ana öğe her zaman odunsular. Muhtemelen sedir ağacı. İkinci ağırlıklı koku ise baharatlar. Başlangıçtaki baharatlar muhtemelen kakule-tarçın. Orta notalarda ise biber eşlik ediyor odunsulara.  Başlangıcındaki mandalina-baharat birlikteliği ne güzelken, orta notalar büyük bir hayal kırıklığı benim için. Sonları da aynı şekilde vasat.

Açıklanan notalarında iki ayrıntı dikkatimi çekti. Birincisi üst notalarında Rom, orta notalarında da konyak olması. Şimdi bu iki içkiye bakıp da Encounter'ın yoğun bir alkol kokusuna sahip olduğunu sanmayın. Eğer içki kokusu varsa da çok sınırlı. İkinci olarak da alt notalarında öd ağacı görünüyor. Ben öyle yoğun bir öd ağacı kokusu alamadım. Ana akım markalarda pek alışık değiliz zaten öd kullanımına. Hele ki bir Calvin Klein parfümünde çok zayıf ihtimal.

Encounter, yumuşak, cansız, biraz melankolik, zayıf, kendisini göstermeyi pek sevmeyen tarzda. Tene yakın kalıyor. Kıyafete sıktığımda da hiç etkili olamadı. İlk bir saat biraz kokusunu alıyorsunuz. Sonra neredeyse yok gibi. Bu anlamda da başarısız.

Modern, yeni nesil metalik odunsular barındıran, alt yaş gruplarını hedefleyen, parfümlere yeni giriş yapan deneyimsiz kişiler için tasarlanmış izlenimi veren, kalite hissiyatı az, ticari bir koku dersem sanırım iyi bir özet yapmış olurum.
 

Geleyim acı gerçeklere. Ah be Calvin Klein. Biliyoruz. Aslında yapabilirsin. Elinde çok büyük maddi kaynakların var. En iyi parfümörlerle çalışabilir, ortalama üzeri malzeme kullanımı ile başarılı kokular üretebilirsin. Fakat bu vasat parfüm üretme inadını niçin gösteriyorsun anlayabilmiş değilim.

Tamam sen dünya markasısın. Ürettiğin parfümler herkese hitap etmeli. Çok satmalı. Karlı olmalı. Ama Encounter gibi bir parfümü de bizim karşımıza çıkarma bari. Yani o kadar da değil artık. Amatör bir parfümör bile odunsu notaları bu kadar yapay kullanmaz. Başlangıcına modern turunçgiller ile baharatları ekleyerek bizi kandırabileceğini düşünüyorsan çok yanılıyorsun. En azından beni kandıramazsın.

Parfümün tasarımcıları çok önemli işlere imza atamamış Honorine Blanc ve Pierre Negrin. Encounter'ı sonbahar-kış mevsiminde kullanmak daha uygun. 18-30 yaş arası erkekleri hedeflediğini düşünüyorum. Kalıcılığı ortalama, fark edilirliği ise zayıf. Zaten bir çok yorumcu da bu durumdan şikayet etmiş. Denemeden sakın almayın.

Artıları:
+ Başlangıcı güzel.

Eksileri:
- Orta kısmından itibaren hissedilen yapaylık rahatsız ediyor.
- Son  kısmı da vasat.
- Metalik odunsu notalar ve plastiğimsi amber hiç bana göre değil.
- Fark edilirliği zayıf.
- Kalite hissiyatı yok.

Koku Güzelliği:10/4

19 Ağustos 2012 Pazar

Calvin Klein – Ck Be (1996)



Calvin Klein – Ck Be (1996)  Markanın unisex olarak satılan parfümü.

Obsession, Eternity, Truth, Contradiction, Escape, One.

Calvin Klein moda evinin parfüm biriminin dünyaya armağan ettiği kokular arasında yukarıdaki arkadaşlar. İlk çıktıklarında çok ilgi gören, çok satılan listelerine giren, etraftaki bir çok insanda kokusunu duyduğunuz meşhur parfümler.

Calvin Klein’in dev pazarlama ağını ve bolca para harcanmış başarılı tanıtımları da düşünürsek, bu parfümlerin zamanlarının çok tercih edilen kokuları olmasına şaşırmamak gerek. İyi de 2012 yılı itibariyle durum nasıl?

Son zamanlarda parfümler alanında düşüş çizgisinde olan bir Calvin Klein görüyorum. Hele ki son yıllarda piyasaya sürdüğü IN2U ve Free bence çok büyük başarısızlık örnekleri. Sanırım Calvin Klein, bir çok markanın düştüğü hataya düşmüş durumda. Ben kendimce bu hatayı şöyle formülüze ediyorum: “Maliyetleri azaltarak vasat ve herkesin sevebileceği parfümler yaptırmak. Böylece çok fazla satış yapıp karını olabildiğince arttırmak. Gerisi ise önemli değil.”

Ki bir marka bu çıkmaza girdiği zaman sonunun hiç iyi olmayacağı açık. Şu markalar parfümler konusunda  neden kendilerine Hermes ya da Guerlain’i örnek almazlar. Anlamış değilim.


Oysa 1990’lar Calvin Klein parfümlerinin altın çağı gibiydi diyebiliriz. Gerek Eternity gerekse Obsession erken dönem Calvin Klein’lerin önemli isimleriydi. Ardından 1990’lı yılların ortalarında çıkarılan “One ve Be” markanın şöhretine şöhret katıyordu. Özellikle 1994 çıkışlı “One” hala sevilen ve bolca etrafa duyabileceğimiz eserlerden birisi.

1994 yılının başarılı parfümü One’dan sadece iki yıl sonra aynı şişe formunda (fakat bu sefer şişesi siyah) Be piyasaya sürüldü. Hiçbir zaman One kadar başarılı olamasa da Be’nin ciddi bir seven ve kullanıcı kitlesi olduğu anlaşılıyor. Bende bugün çok popüler olan One’ı değil, onun kardeşi Be’ye bir göz atacağım. Bakalım Be bende ne gibi duygular uyandıracak.

Parfümümüz odunsu, çiçeksi misk olarak sınıflandırılmış. Hatta aromatik odunsu da denilebilir. Başlangıcında kolonyamsı bir lavanta ile size merhaba diyor. Fakat öyle keskin ve sert bir lavanta düşünmeyin. Daha aromatik ve hafif. Sanırım lavantanın keskin kokusunu azaltmak için biraz bergamot ve yeşillikler kullanılmış. Evet başlangıcı kısmen yeşil ve çiçeksi. Hatta kolonyamsı bir erkeksi çiçeksilik dersem daha doğru olur. Üst notaları gayet ferah.


Orta notalarında bu aromatik lavanta biraz geri çekilirken ortaya meyvemsi çiçekler çıkıyor. Fakat çiçekler hala kadınsı değil. Bence orta notaların en önemli oyuncusu hafif tatlı meyveler. Açıklanan notalarında ardıç meyvesi ve şeftali var. Muhtemelen onların işi bu meyvemsilik. Be’nin en sevdiğim kısmı diyebilirim burası için. Son bölümleri ise hayal kırıklığı. O güzelim meyveli-çiçeksi koku tamamen ortadan kayboluyor. Onun yerine artık alt notaların klasik öğeleri odunsu notalar, amber, biraz da misk kendisini gösteriyor. Azıcık da deri var sanki. Fakat ağırlık odunsu notalar (sedir ağacı olabilir) ve amberde. Tahmin edeceğiniz üzere son kısım oldukça yapay. Parfümün bitiş kısmına hiç özen gösterilmemiş.

Tam “işte insanlara tavsiye edebileceğim ortalama ve her yerde uygun fiyata bulunabilecek bir parfüm” diye düşünürken, son kısmı bütün işi bozdu. Lavantayı çok sevmesem de başlangıcı fena değil. Orta notalar gayet iyi. Ama alt notaları çok yapay ve vasat. Bu duruma ne yazık ki artık bir çok parfümde rastlıyoruz. Parfümün başlangıcına ve orta notalarına özen gösterip, sonrasını boş vermek bir gelenek halini alıyor sanırım.


İyi de parfüm dediğimiz şey bir bütün değil mi? Değerlendirirken başından sonuna kadar incelememiz gerekmez mi? Peki parfüm üreticileri bunu bilmiyorlar mı? Gayet iyi biliyorlar. Çünkü insanlar mağazalarda bir parfümü alma kararını genellikle ilk fıstan 2-3 dakika sonra veriyorlar. Tabiki uyanık parfüm severler bir kokunun üst notalarındaki güzelliğe kanmayacak kadar tecrübeli olmalı. Yani sadece 1-2 defa ayak üstü deneyip de aldığınız parfümlerden bir hafta sonra nefret etmeniz çok büyük bir ihtimal. Aman dikkat! Bu konuyla ilgili daha uzun ve detaylı bir yazı yazmayı düşünüyorum zaten. Şimdilik şöylece bir üzerinden geçmiş olayım konunun.

Şu bir gerçek ki Be, 1990’ların  ortaları ve sonlarının şöhretli parfümlerinden birisiydi. Muhtemelen çok satanlar listesinin üst sıralarındaydı. Bir çok kişinin severek kullandığı ikonik bir klasik idi. Fakat 2012 yılı itibariyle parfüm sektörünün geldiği yeri ve çok güçlü rakiplerini düşünürsek, “yıldızı sönmeye yüz tutmuş” bir arkadaş diyebiliriz. Belki eski bir dost Be. Ya da hatıraların canlanmasını sağlayan bir nostalji. Bu anlamda Be’yi Obsession ve Eternity’e benzetebiliriz. Belki de bir çok parfümün başına gelebilecek şeyi yaşıyor Be. Yani “zamana yenik düşmek.”


Be, Calvin Klein markasının ortalama parfümlerinden birisi bence. Harikalar yaratmıyor. Özellikle genç arkadaşların yada parfümlerle yeni tanışan insanların kullanması için tasarlandığını düşünüyorum. Şişesinin simsiyah olmasına bakmayın. Genel olaral hafif, ferah, yumuşak, saldırgan olmayan ve bir çok kişinin sevebileceği gibi bir kokusu var diyebilirim. Ama onun dışında benim için çok fazla anlam ifade edemiyor  ne yazık ki. Yani Be için beklentilerinizi çok yüksek tutmayın.


Be’yi tanınmış burunlardan Ann Gottlieb tasarlamış. Luca Turin ise Be’yi “hafif fujer” olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden üç yıldız vermiş. Be ile ilgili eleştirilerin en önemlilerinden birisi kalıcılığının çok az olması. Kimi kullanıcılar kokusunun 1-2 saat sonra uçtuğunu söylemişler. Benim denemelerimde hiç de o kadar az olmadı kalıcılığı. 5-6 saate yakın hafif hafif hissettirdi kendisini. Ha belki fark edilirliğinin az olması ve genel yapısının hafif oluşu, insanlarda kalıcılığının az olduğu yargısını oluşturmuş olabilir. Ya da ten seçen bir parfüm de olabilir. Ama benim tenimde kalıcılık sorunu yaşamadım.

Be bence dört mevsim kullanılabilecek yapıda. Ferah ve hafif yapısından dolayı ilkbahar-yaz mevsimine yakışacaktır. İçeriğindeki lavanta, tatlı meyveler, odunsu notalar ve amber sayesinde kışın da kullanılabilir. Ama bence ilkbahar-yaz mevsimine daha yakın duruyor. Günlük kullanıma ve spor giyime rahatlıkla uyacaktır.

Bir başka konu ise parfümün uniseks olarak satılması. Bence erkek kullanımına daha yakın Be. Yani bir kadında nasıl sonuçlar verir pek emin değilim. Zaten parfümü deneyen kadın yorumcular da erkeklere uygun olduğunu vurgulamışlar. Her zaman yaptığım uyarımı yenileyeyim: “Lütfen denemeden almayınız.”

Artıları:
+ Başlangıcı fena değil.
+ Orta notaları bence en güzel yeri.
+ Bir çok internet sitesinde uygun fiyata bulabilirsiniz.

Eksileri:
- Sonlarını hiç sevmedim.
- Bir şişesini alacak kadar özel bir yanı olduğunu düşünmüyorum.

Koku Güzelliği:10/6

1 Haziran 2012 Cuma

Calvin Klein – Calvin Klein Man (2007)



Calvin Klein – Calvin Klein Man (2007)  Markanın erkek parfümü.

Fransa merkezli güzellik ve moda markalarına karşı, Amerika’nın bir cevabı olarak düşünebiliriz Calvin Klein’i. Dünya moda endüstrisinin kalbi sayılabilecek Fransa’nın onlarca markası, ülkenin de tanınmasında büyük pay sahibi. Dünyanın tek süper gücü sayılan Amerika bile bu anlamda Fransa ile yarışacak gibi görünmüyor.

Calvin Klein’in ürettiği parfümleri ise “ana akım” olarak ele alıyoruz. Büyük kitlelere hitap eden, bolca pazarlaması yapılan, herkesin sevme ihtimali olabilecek parfümler piyasaya sürmeye çalışıyorlar. Amaçları sanat eserleri yaratmak değil. Tek dertleri çok satan, popüler olan ve iyi kar sağlayan ürünler meydana getirmek.

Onun içindir ki parfümleri “kızlar çok beğensin, erkekler etkilensin” gibi dar kalıplara sokan arkadaşlara hitap edebilecek kokulara imza atıyor Calvin Klein, Hugo Boss ve Giorgio Armani gibi markalar.

Fakat “kızlar parfümüme hasta olsun” gibi çocukça cümleler kurmayan ve parfümlere hevesin ötesinde amatör olarak ilgi duyan kişilerin ilgisini çekebilecek kokulara yer vermiyor “ana akım” markalar. Çünkü bir süre sonra bu birbirini tekrar eden parfümler artık tatmin etmiyor bir parfüm severi. Ve daha iyisini arıyor. Daha kalitelisini. Daha benzersizini. Daha etkileyicisini…

İnsanın sadece “en iyi parfümü arayıp bulmak” gibi bir dürtüsü yok tabiki. Hayatın her alanında sürekli bir şeylerin peşinden koşup giden insanoğlunun hikayesi ile paralel ilerliyor belki de. Kimisi en güzel parfüm ararken, kimisi en zengin kocayı arıyor. Kimisi de en kolay nasıl zengin olurumun derdinde. Kimisi makam-mevki. Yani gözü hiç doymuyor insanın denen canlının.

İnsanın beşeri zaaflarından tekrardan parfümlere dönelim. Calvin Klein Man, markanın odunsu baharatlı olarak sınıflandırılan parfümü. Coty firması Calvin Klein için üretiyormuş bu parfümü.


İlk sıkıldığında metalik ve yapay bir turunçgil ile tatlımsı biber sizi karşılıyor. Baharatlı sayılabilecek başlangıç keskin ve yoğun değil. Daha feraha yakın. İlk izlenim olarak eh işte diyebilirim sadece. Orta notalara geçildiğinde biber gerilerde kalıyor. Onun yerine yine yapay meyveler ortaya çıkıyor. Sanki kavun-karpuz gibi. Burası bana Calvin Klein’in diğer parfümü Euphoria Men’i anımsattı. Zaten genel olarak birbirlerine benziyorlar. Yine başarılı olmaktan uzak orta notalar. Son kısımda ise turunçgil-meyve destekli odunsu notalar hakimiyeti ele geçiriyor. Alt notalarda harikalar yaratmıyor. Yani özetle: Metalik turunçgil, tatlımsı biber, meyveler ve odunsu notalardan oluşuyor.

Calvin Klein Man’i kullanma sürecinde bir parfüme çok benzettim. Euphoria Men’i çağrıştırdı genel hali. Zaten Euphoria değil, bir çok sıradan ana akım markanın parfümüne benziyor kokusu. Hiçbir yenilik yok. İlginçlik yok. Yaratıcılık yok. İşin içine biraz da sanat katalım yok. Tamamen parfümlere çok aşina olmayan kişilerin beğenisine sunulacak, ortalama bir kokuya sahip.


Calvin Klein, gerek In 2U gerekse CK Free gibi birbirine benzeyen parfümleri son dönemde sıkça karşımıza çıkarıyor. Neden böyle bir uygulama içinde olduklarını açıkçası merak etmekteyim. Yani birbirinin benzeri 3-4 tane parfüm üretmenin markaya nasıl bir kazanç sağlayacağını anlamış değilim. Zaten son dönemde çıkardıkları parfümlerin bir çoğunun vasatı aşamaması sanırım gittikleri yolun yanlış olduğunu gösteriyor.

Calvin Klein Man, başından sonuna yapaylık sınırında dolaşan bir yapıda. Meyveli-odunsu kombinasyon olmasından başka söyleyecek çok da fazla şey yok diye düşünüyorum. Bir başka hayal kırıklığına daha imza atmış Calvin Klein. Paranızı bu parfüme harcamadan önce mutlaka 2-3 kere deneyin.


Markanın resmi açıklamasında parfümün 25-40 yaş arası erkekleri hedeflediği vurgulanmış. Bence 30 yaş ve altındaki arkadaşlara yönelik. Hatta parfüm kullanmaya yeni başlayanlar için bir seçenek olabilir. Calvin Klein Man, dört mevsimde de kullanılabilecek gibi. Farkedilirliği zayıf.

Artıları:
+ Eğer vasatlığı sizi rahatsız etmeyecekse, meyveli-odunsu kokusu hoşunuza gidebilir.

Eksileri:
- Yüzlerce örneğine rastlanabilecek sıradan kokusu.
- Yapaylık biraz baş ağrısı yaptı bende.

Koku Güzelliği:10/6

24 Nisan 2012 Salı

Calvin Klein – Euphoria Men (2006)



Calvin Klein – Euphoria Men (2006) Markanın erkek parfümlerinden.

Kot pantolon, takım elbise, saat, çanta, takı iç giyim, parfüm… Calvin Klein deyince aklınıza hangisi geliyor? Bu soruya doğal olarak herkes kendi penceresinden bakarak cevap verecektir. Kimisi takım elbisenin hayalini kurarken, kimisi saatlere ilgi duyacaktır. Bizim gibi parfüm severlerin cevabı ise sanırım gayet net.

Amerika merkezli moda devlerinden Calvin Klein’in parfümleri etkili pazarlama yöntemleri kullanılarak bir çok kişiye ulaşıyor. Hatta büyük kozmetik mağazalarındaki satış görevlileri popüler parfümleri size tavsiye ediyor. Daha siz “yok istemiyorum” demeye kalmadan “ama bu yeni çıktıııı” diyerek üzerinize bir Calvin Klein yada Hugo Boss parfümünü sıkıyorlar. Her yeni çıkan parfümün güzel olma ihtimali olmadığı gibi, her popüler parfümün de kaliteli olmama ihtimali var. Sanırım artık bunun bilincine varılması gerekiyor. Buradan günde on iki saate yakın ayakta durmaya mecbur bırakılan mağaza çalışanı arkadaşlarımızı rencide etmek değil amacım. Onlar muhtemelen prim de aldıkları için size bir parfüm satmak isteyeceklerdir. Önemli olan bizim gibi parfüm alıcılarının bilinçli olmaları.

Hatırladığım kadarıyla Calvin Klein’in Euphoria isimli parfümünün ilk olarak kadın versiyonu çıkarıldı. O zamanlar alışveriş merkezlerindeki parfüm mağazalarının bir çoğunda üzerinize Euphoria sıkmak için dolaşan arkadaşlar vardı. Eee bu kadar agresif pazarlama yapılması satışlara da bir etki ediyordur muhtemelen. Yine hatırladığım kadarıyla bende bir denemiştim Euphoria’nın kadın versiyonunu. Hatta oldukça beğenmiştim. Fakat nasıl kokar diye sorarsanız çok bir şey kalmamış aklımda.


Kadın versiyonundan bir yıl sonra Euphoria’nın erkek kokusu da çıktı. Başlarda yeni bir parfüm de olmanın avantajıyla oldukça ilgi görmüştü. Fakat aradan geçen zaman içinde çok büyük bir hit olamayacağı anlaşıldı Euphoria Men’in. En azından benim açımdan öyle.

Parfümümüz aromatik odunsu olarak sınıflandırılmış. Çok da doğru bir sınıflandırma olmuş. İlk sıkıldığında turunçgiller sizi karşılıyor. Çok özelliği olmayan, ortalama bir başlangıç. Bir çok parfümde karşımıza çıkabilecek gibi. Bir süre sonra orta notalara geçiliyor. Burada turunçgil azalırken vasat bir meyveli-odunsu koku ortaya çıkıyor. Yapay meyveler (özellikle kavun-karpuz benzeri) ve aromatik odunsu notalar ağırlıkta. Orta notaları pek sevmedim. Kalite hissiyatı ve koku güzelliği anlamında sınıfta kalıyor bence. Alt notalarda ise aromatik odunsu notalara sanki biraz baharatlar ekleniyor. Bu kısım da etkileyici değil. Daha fazla ne diyebilirim ki.


Euphoria Men, bir başka hayal kırıklığı yaratan Calvin Klein parfümü olarak koku hafızamdaki yerini alıyor. Bir kere başından sonuna kadar  neredeyse hiç değişmiyor kokusu. Yahu insan biraz farklı bir şeyler yapar. Yok. İkinci olarak baştan sona bariz bir yapaylık hissediliyor. Ne turunçgiller, ne meyveler, ne odunsu notalar mis gibi doğal kokmuyor. Bu yapaylık da bir süre sonra sinir bozucu hale geliyor. Üçüncü olarak kalite hissiyatı anlamında çok vasat. Hatta epeydir bu kadar zorlama ve sıradan bir parfüm denediğimi hatırlamıyorum. Hiçbir yaratıcılığı olmayan, parfüm dünyasına yeni hiçbir şey katmayan, sırf bolca satılsın diyerekten üretilmiş bir arkadaş olarak görüyorum Euphoria Men’i.

Tamam anlıyorum Calvin Klein ticari bir yapı ve her zaman daha fazla nasıl kar ederimin hesabını yapıyor. Bunun içinde kaliteden biraz ödün verip, herkesin sevebileceği bir parfüm yapmaya çalışıyorlar. Ama be kardeşim bari işi bu kadar sulandırmayın. Bizim de vaktimizi almayın.


Parfüm kritikçisi Luca Turin, kitabında bu parfüme beş üzerinden sadece bir yıldız vermiş. Yani çok başarısız bulmuş desek yeridir. Zaten bu parfümü alıp, paranızı çöpe atmayın minvalinde şeyler yazmış. Valla bu sefer katılıyorum Turin’e. Bravo üstat.

İşin komik tarafı Euphoria’nın farkedilirliği de zayıf. Yani sıkıp sıkmadığınızı anlayamıyorsunuz. İlkbahar-yaz aylarında kullanmak daha uygun olacaktır. 25 yaş ve altındaki genç arkadaşlar deneseler daha iyi olur. Biraz fazla “genç işi” gibi görünüyor. Denemeden almayın dememe sanırım gerek yok.

Artıları:
+ Parfümlerin dünyasına ilk defa adım atacaklar için bir başlangıç olabilir.

Eksileri:
- Yapaylık her kademede hissediliyor.
- Vasat kalite hissi.
- Farkedilirliği zayıf.
- Onlarca örneğine rastlanabilecek kokusu.

Koku Güzelliği:10/5

17 Ocak 2012 Salı

Calvin Klein – Obsession For Men (1986)


Calvin Klein – Obsession For Men (1986) Markanın eski ve başarılı parfümü.

Hangimizin ön yargıları yoktur ki. Yaşadığımız çevredeki insanların önyargılarına kapılırız bazen. Yada hiç bilmediğimiz konularda ahkam kesmeye kalkarız. Doğru yada yanlış mı pek düşünmeyiz üstelik. Çünkü insanın varoluşsal tepkilerinden birisi bile olabilir önyargı. Bir çoğumuz kendimizi bu klişelere kaptırıyoruz.

Örneğin bir araba markasına birçok kişi “kötü” derse hemen zihnimizde bir olumsuzluk oluşuyor. Yada bir ayakkabı çok övgüler alınca ona ulaşmak istiyoruz. Bize olumlu bir motivasyon oluyor. Aynı şeyi kuşkusuz parfümler içinde uyarlayabiliriz.

Çoğu zaman verdiğimiz kararlar zihnimizdeki doğru-yanlış algılarına göre şekillenmiyor mu? Buradan hayatımızla ilgili aldığımız büyük kararlardan bahsetmiyorum sadece. Bir parfüm almak bile sonuçta verdiğimiz bir karardır. Ve bu parfümü alırken kafamızda oluşturduğumuz şablonlar ister istemez devreye girer.

Açık olmam gerekirse benim Calvin Klein markasının parfümleri hakkında hep bir önyargım vardı. Özellikle son yıllarda çok fazla ve hiçbir anlamı olmayan parfümler piyasaya sürmesi tabiki eleştirilecek bir durum. Kaliteye ve işin yaratım kısmına önem vermeyip, tamamen ticari kaygılarla “piyasa işi” parfümler çıkaran bir markaya dönüşüyor bana göre. “Ne kadar çok satarsam o kadar iyi” mantığı ağır basıyor anladığım kadarıyla.

Fakat son günlerde test ettiğim Calvin Klein’in piyasaya sürdüğü üçüncü parfümü olan Obsession For Men beni çok şaşırttı. Zaten böyle giderse “Ne varsa eskilerde var” sözünün doğru olduğunu kabullenmeye başlayacağım. Lafı uzatmadan ne demek istediğime geçeyim.

Obsession For Men odunsu-oryantal olarak sınıflandırılmış. Parfümümüzün başlangıcı biraz turunçgil ve bolca otsu (herbal denilen) notalar ile gerçekleşiyor. İlk anlarda 1980’li yılların bir kokusunu kullandığımı anlıyorum. Bu kısım çoğu kişi için “eski” gibi gelebilir. Evet kabul ediyorum ki günümüzün parfüm trendlerine pek benzemiyor. Ben eskiden ziyade “olgun” demeyi tercih ediyorum.

Bir süre sonra orta notalara geçiliyor. Aromatik otlara baharatlar ekleniyor. Ağırlık tarçın da diyebilirim. Bu kısımda parfüm hissedilir derecede tatlılaşıyor. Orta notalarını çok beğendim. Şık ve etkileyici.

Alt notalarında ise bu sefer devreye vanilya, biraz amber ve tatlı misk giriyor. Bu kısım da oldukça tatlı. Alt notalar da gayet başarılı. Yapaylık hissedilmeyen güzel bir son. Yani özetle: Aromatik otlar, baharatlar, vanilya ve misk. Bu elementler içinizi baymayan bir tatlılık ile harman edilmiş. Sonuç olarak çok güzel bir koku ortaya çıkmış. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Şuna emin olabilirsiniz ki şaşkınım. Calvin Klein markasından bu kadar başarılı bir parfüm beklemiyordum dersem yalan olmaz. Zengin, detaylı hatta seksi bir kokusu var Obsession For Men’in. Şimdi bu parfümün neden yıllardır “en çok satanlardan” olduğunu anlıyorum. Kokusu adeta zamana meydan okur gibi. Kimileri biraz “modası geçmiş” bulabilir. Ama bence yaşı 30’un üzerinde olan erkekler için denediğim en iyi seçeneklerden birisi.

1980’lerin sert ve giymesi zor klasiklerine (Chanel – Antaeus, YSL – Kouros, Azzaro Pour Homme vb.) bakarak bir çok kişinin rahatlıkla sevebileceği bir yapıda. Ayarında kullanılmış tatlılık, baharatlar ve aromatik otlar ile çok iyi kombine edilmiş. Anlaşılan Calvin Klein bu parfümün üzerinde oldukça çalışmış. Aceleye getirmemiş. Emek harcamış. Tabi ortaya da gayet güzel bir parfüm çıkmış. Ben genel olarak çok sevdim. Hatta genel karekter açısından biraz Caron – The Third Man’a benzettim. Özellikle alt notalarında. Acaba bir yıl önce çıkan The Third Men’den “esinlenme” söz konusu mu bilemiyorum. Ama 1986 yılındaki piyasaya sürülen Hermes – Bel Ami, Zino Davidoff ve Givenchy – Xeryus gibi dişli rakipleri olduğunu belirtmeliyim. Ayrıca Obsession For Men piyasaya çıkmasının bir yıl ertesinde 1987 yılında FIFI tarafından “En iyi parfüm” seçilmiş. Fena da bir seçim olmamış açıkçası. Parfümün yaratıcısı olarak Bob Slattery ismi görünüyor. Daha önce hiç duymadım ismini.

Kalıcılık olarak da gayet iyi bir yerde. Tenimde 12 saatten fazla rahatlıkla kokusunu alabiliyorum. Farkedilirliği fena değil. Sonbahar-kış mevsimi için daha uygun olacaktır. Benim tavsiyem 30-35 yaş üzeri erkeklerin kullanması. Genç arkadaşlar değerini pek bilemeyebilir.  

Artıları:
+ Orta ve alt notaları çok güzel.
+ Aromatik otlar, baharatlar ve vanilyanın çok güzel bir kombinasyonu.
+ Belli bir yaşın üzerindeki erkekler için mutlaka denenmesi gereken bir seçenek.

Eksileri:
- Başlangıcı herkesin hoşuna gidebilecek gibi değil.
- Genel yapı olarak çok “modern” bir kokusu yok.    

Koku Güzelliği:10/8   Kalıcılık:10/7   Farkedilirlik:10/7

1 Eylül 2011 Perşembe

Calvin Klein – CK Free (2009)


Calvin Klein – CK Free (2009) Markanın yeni erkek parfümlerinden.

Bugün sorumu şöyle sorayım. Calvin Klein markasını nasıl bilirsiniz? Genellikle cenaze merasimlerinde duyduğumuz ve otomatik olarak cevap verdiğimiz bu soruya konumuz olan parfümler penceresinden yanıtınız ne olurdu? Kıyafet ve aksesuvar bölümlerindeki tasarımları hakkında çok detaylı bilgiye sahip olmasamda, parfümleri konusunda biraz ukalalık yapabiliriz sanırım.

Zihnimde oluşturduğum Calvin Klein parfümlerinin imajı hakkındaki  (belki de yanlış veya abartılıdır) düşündüklerimi söyleyeyim. Özellikle son yıllarda çıkardığı birçok parfümünde pek başarı yakalayamamış, vasata yakın kokular üreten,  olaya daha çok ticari anlamda bakan, bunun için kaliteden taviz veren, genel olarak herkesin sevebileceği ve çok satabileceği tarzda ürünler veren bir marka. Bana katılabilirsiniz yada katılmazsınız. Benim markanın parfümleri ile aramada kurduğum bağ bu şekilde. Tabiki  markanın bütün parfümleri böyledir anlamına gelmiyor. Bir parfüm güzel ve başarılıysa  hangi marka olursa olsun hakkında iyi şeyler söylemek de boynumuzun borcu bir anlamda. Laf yine uzamaya başladığından geçelim kokumuza.

CK Free tarz olarak turunçgil ve aromatik odunsu ağırlıklı. İlk sıkıldığında, açıklanan üst notalarında yazmasa da bolca turunçgil ve biraz da bergamot kullanılmış. Nasıl derseniz çok özel bir tarafı olmayan, kötü de olmayan, günümüzün birçok parfümünde rastlayabileceğimiz gibi. Zaten turunçgil birçok parfümün açılışında bolca kullanılıyor. Doğal olarak bütün parfümlerin açılışları birbirine benzemeye başlıyor dersek yanlış olmaz  sanırsam.

Bir süre sonra turunçgil biraz metalik ve yapay bir hale geliyor. Ve orta notalarında hafif tatlı bir deri ekleniyor bu turunçgile. Yine notalarına baktığımda “süet” kokusu kullanılmış. Bu gelen deri kokusu muhtemelen o süetten geliyor. Bu kısımda biraz yapaylık rahatsız ediyor diyebilirim. Son olarak da alt notalarında metalik turunçgil ve süete biraz silhat (paçuli) ekleniyor. Böylece sona eriyor.

CK Free anladığım kadarıyla günümüzün modern, ferah ve hafif turunçgil baskın parfümlerine bir alternatif olarak tasarlanmış gibi görünüyor. Kokusu birçok parfüme benzer şekilde. Açıkçası çok özel ve diğerlerinden onu ayırıcı bir yanı yok. Onlarca birbirine benzeyen bu tarz parfümlerin bir devamı sanki. Genç, ferah, çok hafif ve erkeksi. Açıklanan notalarında kahve ve tütün var. Fakat ikisini de algılayamadım. Ralph Lauren – Polo Blue, Christian Dior – Higher, İssey Miyake Pour Homme, Giorgio Armani – Acqua Di Gio ile aynı kulvarda yarıştığını söyleyebilirim. Fakat büyük boy şişesini alacak kadar başarılı bulmadım. Vasatı aşamayan bir parfüm daha ne yazık ki.

CK Free’nin en büyük eksisi ise kuşkusuz farkedilirliği. Daha önce bu kadar zayıf bir parfüm kullandım mı bilmiyorum. İlk sıkıldıktan bir saat sonra kokusunu neredeyse alamıyorsunuz. Tene çok yakın kalan, çekingen bir yapısı var. Fakat belirtmeliyim ki kabul edilebilir sınırların çok altında olduğunu rahatlıkla söylebilirim. Bu anlamda da yazık edilmiş gibi. Elinde böylesine büyük imkanlar olan dev markalar neden parfüm işine biraz daha özen göstermezler anlamak zor. Karlılık ne yazık ki herşeyin önüne geçmiş gibi görünüyor. Kalitenin bile.

Kalıcılık olarak da çok iyi şeyler söyleyemeyeceğim. 5-6 saat civarındaki kalıcılığı muhakkak yeterli değil. Zaten çok zayıf olan kokusunu duyabilmek için kendinizi çok dikkatli koklamalısınız! Hadi ama Calvin Klein. Çok daha iyisini yapabilirsin.

30 yaş altı genç arkadaşlara daha çok uyacaktır. İlkbahar-yaz için daha uygun gibi görünüyor. Denemeden almanızı tavsiye etmem. Daha iyi seçeneklere yönelmenizde fayda olabilir.

Artıları:
+ Başlardaki turunçgil-meyvemsi koku en kabul edilebilir yanı.

Eksileri:
- Hiçbir farklılığı olmayan, yapay, sıradan bir genç erkek parfümü.
- Kalite hissi olarak da çok iyi şeyler söyleyemeyeceğim.
- Farkedilirliği çok zayıf.

Koku Güzelliği:10/5   Kalıcılık:10/6   Farkedilirlik:10/4