sedir ağacı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sedir ağacı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Kasım 2019 Cumartesi

Hugo Boss – Ma Vie Pour Femme (2014)

Popüler ve çok satan erkek parfümleriyle bilinen Hugo Boss’un, kadın kokusu olarak büyük başarılara imza atabilmiş eseri yok denecek kadar az. Belki de ağırlığı erkek parfümlerine vermek Hugo Boss’un bilinçli seçimidir. Hugo Boss gibi küresel markanın kadın parfümleri alanında boş duracağını sanmak yersiz olabilir. 2014 yılında Hugo Boss’un yepyeni kadın parfümü Ma Vie Pour Femme bu döngüyü kırmak için piyasaya sürülmüş olsa gerek.

Hugo Boss’un internet sitesinde Ma Vie’nin kadınların bağımsız yaşam ruhundan ilham aldığı vurgulanmış. Ayrıca kokusunun kaktüs çiçeği merkeze alınarak yaratıldığından bahsedilmiş. Parfümlerde pek karşımıza çıkmayan kaktüs çiçeğinin Ma Vie’de nasıl kullanıldığına odaklandım kullanım döneminde.

Parfümün açılışı ferah sayılabilecek çiçeksi turunçgillerle gerçekleşiyor. Parlak, canlı ve dinamik turunçgillerden sonra feminen çiçeksilik tarafına doğru kayıyor. Orta notalarda gül ve beyaz çiçeklerin vasat sayılabilecek birleşimi mevcut. Son bölümde çiçeksilik hala algılanırken, miskli sedir ağacı ortalama kapanışla noktayı kokuyor.

Ma Vie’nin kokusu o kadar tanıdık ki. Yüzlerce örneğine rastlanabilecek kadınsı, meyveli-çiçeksi tema burada tekrar edilmiş. Ma Vie’de meyvelerden ziyade kadınsı pembe çiçekler daha etkili diyebilirim. Ma Vie’yi bazı kullanıcılar kadınların kullandığı saç spreylerine benzetirken, ben de ilave olarak vasat kadın deodorantı olarak niteleyebilirim. Tabii hoş başlangıcını saymazsam.

Ma Vie, Hugo Boss gibi ana akıma yönelik marka ve amacı büyük kitlelere ulaşıp, bol bol satış yapmak. Ma Vie’nin kokusal altyapısıyla çok satma işini becerebilir çünkü çoğu kadının nefret etmeyeceği, yumuşak, feminen çiçeksi karaktere sahip. Keskin hatları yok, kalite anlamında iyi yerde durmuyor ve fiyat olarak da rakipleriyle rahatlıkla rekabet edebilir. Bu anlamda Hugo Boss’un ticari bakış açısıyla, kendi adlarına başarılı bir konsept.

İyi de her şey ticari başarı demek mi? Günümüzün kapital merkezli dünyasında evet ticari başarı ve bolca satış yapılması önemli ama estetik ve güzellik anlamında Ma Vie nerede duruyor? Anlaşılacağı üzere işin sanatsal kısmından ziyade benzer kulvardaki kokulara rakip olarak çıkarılmış algısı yaratıyor Ma Vie. Bunu da orta kısımdan itibaren sıradan gül-beyaz çiçek kombinasyonuyla yapmış. Sonlardaki sıkıcı miski ise sanırım söylemeye gerek bile yok.

Şuna eminim ki Ma Vie süper star olamayacak. Pazardan alabildiği kadar payı toplayıp, 5-6 yıl sonra üretimi bitirilen parfümler mezarlığına giderse şaşırmam. Ne yaratıcılık anlamında ne de kalite anlamında sınıfı geçemiyor.

Son bir durumdan daha bahsedeyim. Ma Vie’nin içeriğinde kaktüs/kaktüs çiçeği teması vurgulanmış. Parfümlerde çok az rastlanan kaktüs çiçeğinin nasıl koktuğu konusunda fikrim yok ama Ma Vie’de öyle sıradışı çiçeksi taraf hissetmedim.

EDP formundaki Ma Vie’nin performansı harikalar yaratmıyor. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı zayıf kalıyor. Günlük kullanıma uyabilecek genel tarzı, ılık ilkbahar günlerinde daha iyi tepki verebilir.

Koku Güzelliği:10/5

4 Kasım 2019 Pazartesi

Vakko – Infiniti For Him (2014)

“Vakko Infiniti For Him, karizmatik şehir erkekleri için özel tasarlanıyor. Centilmen, dikkat çekici ve karizmatik bir erkeği tasvir eden koku, hem günlük hem de gece kullanımı için tercih ediliyor. Vakko Infiniti erkek parfümünü, gün boyu üzerinizde taşıyarak şık stilinizi elegan bir koku ile taçlandırabilirsiniz. Yoğun bir iş gününde veya romantik bir akşam yemeğinde sizlere eşlik edecek parfümünüz ile hatıralara unutulmaz bir imza atabilirsiniz.

Infiniti For Him erkek parfüm, üst notalarında misket limonu, bergamot ve sakız ağacı bulunduruyor. Akdeniz ve Ege kıyılarından serin esintiler taşıyan kokunun ilk notalarında kullanıcıların burnuna ferah esanslar çarpıyor. Parfümün daha sonra belirginleşen kokusunu ise paçuli ve adaçayı oluşturuyor. Paçulinin odunsu ve maskülen kokusu ile kırmızı biber, gül ve adaçayının huzurlu birleşimini kokuyu sıktıktan ortalama yarım saat sonra duyabilirsiniz. Parfümün tendeki serüveni sandal ağacı, sedir ağacı ve meşe yosunu ile tamamlanıyor.

Beyaz amber ve tatlı amberin karışımı, ıtırlı beyaz miskin sabunsu aroması ile dengeleniyor. Kokunun kalıcılığına yardım eden alt notalarda ise cezbedici harman ön plana çıkıyor. Tazelik hissi veren koku, her erkeğin düşündeki karizmatik parfümü sizlere sunuyor. Vakko Infiniti For Him, sonsuzluğu işaret eden ismiyle birlikte, zamansız bir parfüm olduğunu kanıtlıyor.”

Vakko’nun internet sitesinde Infiniti erkek parfümü için yukarıdaki tanıtım cümlelerine rastlıyoruz. İlk erkek parfümü V de Vakko ile başarı sağlayan Vakko’nun ikinci erkek kokusunun ismi Infiniti olarak belirlenmiş. Yeni parfümler üretmek anlamında biraz çekingen kalan Vakko’nun ilerleyen zamanlarda koku koleksiyonunu genişleteceğini düşünüyorum.

Infiniti For Him’in açılışı yeşil bergamot ve tatlılık barındırmayan lavantayla gerçekleşiyor. Başlangıçta bir parça da aromatik otların (kekik, biberiye) bulunduğu erkeksi açılışı eski bergamot kolonyalarına benzettim. Orta bölümde aromatik yeşil aroma devam ediyor. Erkeksi karakter orta kısımda da etkisini hissettiriyor. Orta kısma bir tutam baharat, adaçayı ve ardıç benzeri meyvemsilik yerleşiyor. Başlangıcından daha sevilebilir olan orta notalardan sonra kapanışa geçiliyor. Son bölümde odunsu tarafa geçiş yapıyor. Kuru paçuli ve sedir ağacıyla noktayı koyuyor.

Infiniti For Him, erkeksi parfüm arayanları memnun edeceğe benziyor. Modern parfümlerdeki bolca tatlılık, şeker veya ağır baharat kullanımı yok. Kuru, yeşil, temiz, lavantamsı, nanemsi, sabunsu maskülen karakter, baştan sona kadar devam ediyor. Her ne kadar parfümün resmi tanıtımında ferah yönünden bahsedilse de pek öyle yaz parfümü kıvamında değil. Serin ilkbahar-sonbahar dönemine uyabilecek, başlangıcı biraz keskin; yeni nesil genç erkek parfümlerine hiç benzemiyor, orta yaş guruplarına göz kırpıyor.

Kalite anlamında iyi iş çıkarmış Vakko. Markanın sadece iki erkek parfümü olduğu için ancak birbirlerini referans göstererek kıyaslayabilirim sanırım. Zaten Infiniti’nin kokusu, V de Vakko’yu andırıyor. İki parfüm de erkeksi, klasik ve eski fujerleri andıran yeşil tema kullanımıyla karşımıza çıkıyorlar. Koku formu olarak Cool Water, Bleu de Chanel, Paco Rabanne Pour Homme, Drakkar Noir gibi arkadaşlara yakın duruyor.

Aklıma gelen bir durumdan daha bahsedeyim. Infiniti’nin aromatik otsu tavrı, başlangıçta hafiften baş ağrısı yapmaya müsait gibi duruyor. Migreni olan veya kokulara hassas kişilerin az miktarda kullanmalarını öneririm. Son olarak da şunu belirteyim. Parfümün resmi olarak açıklanan alt notalarında meşe yosunu görünüyor ama kullanım döneminde büyük oranda meşe yosununa rastlayamadım.

Infiniti’nin olumlu taraflarından birisi de performansı. Kalıcılığı gayet iyi ve oldukça inatçı. Özellikle kıyafette ve kazaklarda kokusunu uzun zaman hafiften algılayabiliyorsunuz. Etrafa yayılımı fena değil. Yeşil karakterinden dolayı hem öğlenleri hem de akşamları kullanılabilir. Hoş ve kaliteli bir takım elbise kokusu olarak da görevini başarıyla yerine getirebilecektir. Otuz hatta otuz beş yaşın üstündeki erkeklere önerebilirim.

Koku Güzelliği:10/6.5

20 Ekim 2019 Pazar

Cartier – Declaration Essence (2001)

Cartier’in saygı duyulan erkek parfümlerinden Declaration’ı, 1998 yılında ünlü burun Jean-Claude Ellena tasarlamıştı. Farklı kokusu ve kolay kolay benzerine rastlanamayacak karakteriyle Declaration, erkek parfümü dünyasında özel bir yere sahiptir. Aradan yirmi yıldan fazla zaman geçmesi, Declaration’ın önemini ve değerini asla düşürmemiştir.

Declaration’un başarısı üzerine Cartier, devam parfümleri üretmeye başladı aynı isimle. 2019 yılının sonlarına geldiğimizde üretimi bitenler ve limitli sürümler dahil ondan fazla parfümlük seri oluşturdu Declaration isimli kokular. Orijinal sürümden üç yıl sonra ilk devam parfümü Essence ismiyle raflardaki yerini almıştı. Aynı şişe formunu kullanan Essence’nin mavilikler barındıran rengi, kokunun su-deniz temasını çağrıştırdığını düşündürtüyor ilk başta. Kullanım dönemindeyse durumun pek öyle olmadığı anlaşılıyor.

Cartier’in internet sitesinde ferah, baharatlı ve odunsu olarak sınıflandırılan Declaration Essence’in açılışı çok farklı turunçgillerle gerçekleşiyor. Aromatik ve yeşil hissiyat veren ilginç turunçgiller için mis gibi kokan doğal portakal aromasından bahsedemeyiz sanırım. Üst notalarda bergamot, portakal çiçeği ve çaydan oluşan sıradışı yapı sizi karşılıyor. Oldukça beğendiğim başlangıçtan sonra orta kısımda yeşil turunçgillere, aromatik baharatlar ekleniyor. Orta bölümde neredeyse sabunsu turunçgillerin yanına eklenen vetiver ve lavanta dinamik yapıyı devam ettiriyor. Sonlarda sakinleşmiş olgun odunsu notalarla karşılaşmak sürpriz olmuyor. Kimi zaman kuru deriyi de andıran alt notalarda hala üst notalardaki turunçgillerin izi takip edilebiliyor. Sedir ağacı kapanışta önemli rol oynuyor.

Declaration Essence, ferah sayılamayacak baharatlı turunçgil parfümü desem sanırım zihninizde canlandıramazsınız. Genellikle ferah ve serinletici olarak verilen turunçgiller burada keskin ve sabunsu-yeşil-çay temasıyla birleştirilmiş. İlerleyen saatlerde karşımıza çıkan vetiver, köksü ve ıslak değil gayet kuru ve kafa karıştırıcı denebilir. Orta bölümdeki baharatlardan kimyon en belirgin olanı. Parfümün kokusu baştan sona bütünlüğe sahip. Düz çizgide ilerlediği söylenebilir. Ana yapı aromatik baharatların ve yeşil turunçgillerin, sabunsu çaysı odunsuların hakimiyetinde desem yanlış olmaz.

Cartier’in internet sitesinde parfümü tanıtmak için kullanılan “Sedirin gücüne ve görkemine sahip baharatlı ve odunsu, taze bir parfüm” cümlesi doğruya benziyor. Gerçi burada garip bir durum var. Declaration Essence, ne tam olarak baharatlı ne odunsu ne yeşil ne de baskın şekilde turunçgilli. Bu öğelerin tamamını bünyesinde eritmiş ve karşımıza tanımlanması zor bir koku formu çıkartmış. Bazı kullanıcıların Essence’in karakterini ve tarzını acayip bulmasını anlayabiliyorum.

Geleyim asıl konuya. Biliriz ki her devam parfümü, asıl parfümden izler taşır. Declaration Essence de tabii ki abisi klasik Declaration’dan büyük oranda esinlenmiş. Hatta çokça benzediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Declaration Essence’in ilk saniyelerinde hemencecik aklınıza Declaration geliyor zaten. Abisine başlangıçta çok benzeyen küçük kardeş, orta bölümde de uzak düşmüyor orijinal formülden. Muhtemelen sonları farklıdır iki parfümün, e o kadar farklılık olsun artık.

Bir başka duruma değineyim. Declaration Essence, aynı abisi Declaration gibi Terre d’Hermes’e benzetilmiş kimi kullanıcılar tarafından. Terre d’Hermes’in tasarımcısı Jean-Claude Ellena’nın aynı zamanda Declaration’ın da tasarımcısı olduğunu biliyoruz. Bu anlamda portakal-turunçgil kullanımı açısından bakarsak hem Declaration hem de Essence, Terre d’Hermes’i az da olsa andırıyor. Terre d’Hermes daha modern bir turunçgil parfümüyken, Essence biraz da üst yaş grubu erkeklere yakışacak gibi duruyor.

Sonuç olarak, klasik Declaration’u beğenmiştim ve Essence versiyonu da hoşuma gitti. Performans anlamında iyi diyebilirim Essence. Gün içinde ara ara size kendisini hatırlatıyor ve bu durum çoğu zaman mutluluk verdi bana. Belki de yeşil kokan parfümlere olan merakım nedeniyle kabullendim Essence’in esansını. Çoğu kişinin ilk kullanmada beğenemeyeceği koku profiline sahip olduğunu sanıyorum Essence’in. Onun içindir ki biraz zaman tanımalısınız ona. Her gün karşımıza çıkan sıradan ve popüler bir turunçgili yok Essence’in. Bu anlamda denemeden almanın iyi fikir olmadığını söyleyebilirim.

EDT formundaki Essence’in etrafa yayılımı ilk patlama dışında çok güçlü değil. Kalıcılığı gayet iyi. Dinamik ve inatçı yapıya sahip. Kokusunu ilkbahar-sonbahar dönemine yakıştırıyorum her nedense.

Koku Güzelliği:10/7

10 Ekim 2019 Perşembe

Calvin Klein – IN2U For Him (2007)

2007 yılının başlarında, Calvin Klein’in New York ofisinde, markanın ikonik-Grunge fenomeni CK One kadar popüler olması düşünülen bir parfüm fikri üzerinde çalışılıyordu ve hatta sona gelinmişti. Calvin Klein ve Coty’nin yöneticileri aynı masanın başında parfümün hitap edeceği kesimi belirlemişti bile: Teknoseksüller! İsmi küçük bir kelime oyunuyla IN2U (In to you) olarak belirlenen yeni parfümlerinde X nesli gençliği hedefleniyordu ve parfümün reklam klibinde aktör Kevin Zegers ve model Freja Beha Erichsen rol almıştı. 2007 yılındaki birçok moda dergisinde reklam kampanyalarına sıkça yer verildi. Benim her nedense armuda benzettiğim şişe tasarımı Stephen Burks’e ait olan IN2U’nun dönemin endüstriyel plastik kalıplarına benzeyen dış yüzeyi ilk başta kalitesiz hissiyat verse de insanoğlu neye alışmıyor ki?

Küresel reklam kampanyasında “seks” ve “bugünün modern parfümü” kavramlarına yoğunlaşan Calvin Klein’in pazarlama birimi, fiziksel olarak cesur ancak duygusal yönünü koruyan, bilgisayarları birincil iletişim aracı olarak gören gençlere satmayı düşünüyordu IN2U parfümünü. 2007 yılında Coty’nin global pazarlama başkan yardımcısı Lori Singer’in, dönemin genç neslini “Eskisine göre daha az marka sadakatleri var. Kendilerinin büyük şirketlerce pazar olarak görülmesini istemiyorlar. Kendilerinden önceki nesle göre daha güçlüler ve daha az şok edilebilirler. Onlar dünyadaki herşeyin derhal olmasını istiyor” böylece tanımlaması üzerine IN2U parfümlerinin stratejilerini oluşturmuşlar.

2007 yılında hem erkek hem de kadın versiyonu piyasaya sürülerek başlanan IN2U serüveni, bugün limitli üretim ve devam parfümleriyle on kokuluk serüvene dönüşmüş durumda. Aromatik fujer olarak sınıflandırılabilecek IN2U’nun erkek versiyonuyla birlikteyim bir süredir. Parfümün açılışının ferah ve hoş meyvemsilikle gerçekleştiğini söyleyebilirim. Limon ve turunçgillerin üst notalardaki etkinliği ilgimi çekti. Orta kısımda lezzetli meyvemsilik devam ederken sürpriz karşılıyor bizi. Kakao, orta bölümde verilmiş ama kahve ya da çikolata gibi kokmuyor orta kısım. Açıklanan notalarında yine değişik bir tema var: Domates yaprağı. Orta bölümde gerçekten de domatesi andıran garip bir koku var ki çözemedim.  Orta kısmın sonlarında plastiğimsi vetiver de ekleniyor partiye. Kapanışta yapaylık sınırındaki vetivere yine plastiğimsi, deriye benzeyen sedir ağacı destek veriyor. Odunsu denebilecek son kısım, yüksek kaliteli değil.

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. IN2U For Him, genel hatlarıyla aromatik, meyvemsi, deriyi andıran odunsu bir parfüm. Yumuşak, başlangıcı dışında çok ferah sayılamayacak, kullanımı kolay, köşeli tarafları olmayan, kalite anlamında harikalar yaratamayan yapıya sahip. Yeni nesil genç erkek/delikanlı parfümü kulvarına yönelik, başlangıç seviyesindeki kullanıcılara göz kırpan, fiyat anlamında da rakiplerine göre daha ulaşılabilir durumda olan bir kardeşimiz IN2U For Him.

Onun hakkında söylenen “ne iyi ne de kötü kokuyor” tavrına yakınım. Kimi platformlarda fazlaca ve abartılı şekilde eleştirilse de onun amacı dünyayı değiştirmek değil zaten. Basit ve hoş koksun, biraz tatlılık barındırsın, sonlardaki sedir ağacını da popüler/vasat parfümlerinkine benzer versin olarak özetlenebilecek IN2U For Him, kendisine verilen görevi yerine getirmeye çalışadursun, benim için tabii ki başarısıza daha yakın konumda diyebilirim.

Yine şikayet edilen konulardan birisi IN2U For Him’in performansının düşüklüğü. Aslına bakılırsa kalıcılığı fena değil. Bir Calvin Klein EDT’sinden mucize beklememek gerekiyor. Etrafa yayılımı düşük denebilir. Yumuşak ve aromatik yapısına bakarak sıcak ilkbahar günlerinde kullanmak fena olmaz.

Kokusunun tasarımını Carlos Benaim, Bruno Jovanovic, Loc Dong ve Jean-Marc Chaillan birlikte yapmış. Dört ünlü parfümörün birleşip, bu kadar ortalama bir parfüm yapması da ayrıca enteresan olmuş.

Koku Güzelliği:10/6

31 Ağustos 2019 Cumartesi

Vakko – V de Vakko (2009)

“Vakko erkeğinin seçkin kokusu, 2009 yılından bu yana V’De Vakko ile tanımlanıyor. Maskülen kimliği ile öne çıkan parfüm, ferah notaları ile dört mevsim kullanılabiliyor. Hem iş hayatında tercih edilebilen hem de spor giyimde kullanıcılarına eşlik edebilecek kadar kullanışlı olan koku, EDT formunda erkeklere sunuluyor. Hem doğal hem de kentli bir imaj çizen Vakko ile aromatik, turunçgil etkili, taze baharatlı, floral ve odunsu temaların buluştuğu koku ile karizmatik stilinizi seçkin bir imza ile süsleyebilirsiniz.

Parfüm, açılışında kullanıcılarını lavantanın ferah esintisi, limon ve bergamotun Akdeniz sahillerini anımsatan rüzgarı ile karşılıyor. Dakikalar içinde erkekleri yeşil vadilerin büyüleyici ferahlığı ile sarmalayan koku, sardunya ve yaseminin çiçekli aroması ile renkleniyor. Vakko parfüm, karizmatik etkisini otoriter vetiverden ve odunsu kokuların en akılda kalıcı örnekleri arasında bulunan sedir ağacından alıyor. Parfümün alt notalarında, yani sürdükten bir saat kadar sonra belirginleşen kokusunda ise deep amber, misk, vanilya ve reçine bulunuyor. Amber, marin etkili kokusu ile denizleri çağrıştırırken misk, çekicilik sunan sabunsu kokusu ile parfümü tene hapsediyor. Vanilyanın tatlı dokunuşları reçinenin kalıcı etkisi ile koku kompozisyonunu tamamlıyor.”

Yukarıdaki satırlar Türkiye’nin önemli moda ve mağazacılık markalarından Vakko’nun ilk erkek parfümü V de Vakko’nun resmi tanıtım cümleleri. Vakko’nun ilk parfümleri Katia ve V de Vakko ismiyle 2009 yılında piyasaya sürüldü. Tarihi böylesine gerilere giden bir marka için oldukça az sayılabilecek parfüme sahip Vakko’nun ilerleyen yıllarda çok daha güçlü şekilde parfümeri dünyasında boy göstermesini isteriz. Bana sürekli sorulan bir parfüme yer vereceğim bugün. Vakko’nun mavi şişeli ünlü parfümü V de Vakko’ya yakından bakalım.

Parfümün açılışı sabunsu sayılabilecek lavanta ve aromatik Akdeniz otlarıyla gerçekleşiyor. Yeşil çam ağacı efekti veren ilk saniyelerde kuru, yeşil ve tatlılık barındırmayan erkeksi lavanta ağırlığını koyuyor. Lavantaya bergamot ve aromatik otlar eşlik ediyor. Üst notaları yüksek kaliteli ve şık. Orta kısma geçildiğinde yeşil karakter devam ediyor. Orta bölümde lavanta geride durmayı tercih ederken ardıcı andıran yeşil meyvemsilik ve çam ağacına benzeyen yapıyla karşılaşıyorum. Üst notaları gibi orta bölüm de erkeksi, resmi, olgun ve neredeyse takım elbise kokusu formunda. Kapanışta odunsuluk öne çıkıyor. Sedir ağacına eşlik eden paçuliyle kapanış yapılıyor.

V de Vakko, aromatik yeşil lavanta, erkeksi çiçekler, ağaçsı birlikteliği bize sunuyor. Şişesinin mavi rengine bakıp, sucul ve deniz temalı ferah parfüm beklemeyin. Oldukça erkeksi, ciddi ve üst yaş grubu erkekleri hedefleyen yüksek kaliteli bir parfüm izlenimi veriyor. Tatlılık neredeyse yok, yeni nesil baharatlı oryantalleri kendisine muhatap bile almayacağına emin olabilirsiniz. Popüler koku formu onun umurunda değil. V de Vakko, erkeksi şıklığı ve adeta 1980’li yılların yeşil çamsı parfümlerine öykünmüş. Bu anlamda ilginç bir yerde duruyor.

Aslında tam olarak Ralph Lauren – Polo (yeşil şişe), Pino Silvestre, Loewe Esencia Pour Homme, Paco Rabanne Pour Homme, Tom Ford – Italian Cypress gibi parfümlerin yanında duruyor. V de Vakko, yoğun bir çam ormanının içinde, elinizdeki lavanta kolonyasını kokluyormuş hissini veriyor. Şık ve klas kokusu, alfa erkek tarafına göz kırpıyor. Onun güçlü ve karakterli kokusu, gerçek bir erkek parfümü haline getiriyor tarzını. Genç erkekler ve parfümünü karşı cinse beğendirme çabasındaki delikanlılar, V de Vakko’yu kullanmasa daha iyi olabilir.

EDT formundaki parfümün başlangıcı oldukça güçlü. 15-20 dakika sonra sakinleşiyor ama yine de gün içinde ara ara kendisini size hissettiriyor. Bu anlamda inatçı yapısı var. Kalıcılığı gayet iyi. Sıcak günlerden ziyade serin havalara uyum sağlayacaktır. Sonbahar-kış dönemlerinde kullanılabilir.

Koku Güzelliği:10/7

21 Ağustos 2019 Çarşamba

Salvador Dali – Salvador (1992)

Geçtiğimiz yüzyılın en önemli sanatçılarından birisiydi ressam Salvador Dali. Çalkantılı ve ilginç hayatına paralel şekilde resmettiği gerçeküstü akımına ait eserleri, sanat tarihinin hala en tartışılan konularından birisi denebilir. Dali bir deha mıydı yoksa popüler olmaya çalışan ve abartılan bir ressam mıydı tartışmasına tabii ki girmeyeceğim. Konuyu sanat tarihi tartışmasından kokulara getireyim çünkü Dali’ye ithaf edilen şu sözü çoğu kaynakta bulabilirsiniz: “Beş duyudan, koku duyusu tartışmasız bir şekilde ölümsüzlük duygusu taşıyan en iyisidir.”

1989 yılında hayata gözlerini yuman Salvador Dali, hayattayken, kendi ismini taşıyan parfümlerin üretildiğini görmüştü. Cofinluxe parfümeviyle yaptığı lisans anlaşmasıyla birlikte 1983 yılında ilk Salvador Dali parfümü limitli olarak üretildi. 1985 yılındaysa Dali adına üretilen parfümler uluslararası pazarlara satılmaya başlandı. Bugün hala yeni Salvador Dali parfümleri üretilip dünya pazarlarına sunuluyor. Markanın ilk erkek parfümü 1987 çıkışlı siyah şişeye sahip Salvador Dali Pour Homme idi. Beş sene sonra ikinci erkek parfümü geldi. Salvador isimli erkek parfümü ileri düzeydeki parfümseverlerin veya koleksiyoncuların ilgisini çeken eserlerdendi.

Salvador’un açılışı 1980’li yıllara götürdü beni. Buruk ve hüzünlü turunçgillerle size merhaba diyor. Bergamot, artemisya, aldehitler ve armut benzeri tatlımsılıkla gerçekleşen üst notalar oldukça nostaljik, romantik, erkeksi ve modası geçmiş denebilir. Kaliteli başlangıcına kötü kokuyor demek haksızlık olur. Orta kısımda artemisya destekli sarımsı (neredeyse şişesinin içindeki sıvısının rengiyle aynı hissiyatı veriyor) turunçgillere gül ve tarçın ekleniyor. Gerilerden biraz da meşe yosunu kendisini gösteriyor. Kokunun genel yapısı pek değişmiyor. Sonlarda odunsu tarafa yaklaşıyor kokusu. Sedir ağacını andıran odunsuluğu oldukça zayıfladığı için algılamak zorlaşıyor alt notalarda.

Salvador, ilk sıkıldığı andan itibaren tarafını belli ediyor. 1980 hatta 1970’li yılların eski-tozlu-nostaljik kokan erkeksi klasiklerinin adeta hoş bir kopyası denebilir onun için. Erkeksi çiçeklerle hüzünlü baharatların etkisi altında çoğu zaman. Kalite anlamında iyi iş çıkaran bu klasik maskülen, tekdüze kokuyor, büyük değişimler yaşatmıyor size. Hafiften mesafeli, şık, olgun ve resmi erkek parfümü gibi davranıyor.

Parfümün, 2000’li yılların koku trendleriyle ilgisi olmadığını söylemek gerekiyor. Günümüzün modern koku formlarına uzak ve bu haliyle 2000’li yıllarda doğan genç ve sayıca büyük kitleyi etkileyemeyeceği aşikar. Onu koklayan genç erkekler muhtemelen burun kıvıracaklar ve eski tütün kolonyalarına benzetecekler. Onları nasıl suçlayalım. Kendilerine sunulan şekerli, baharatlı, vanilyalı parfümlerden başka hangi kokuları tanıyor ki genç nesil?

Sonuç olarak yaşı otuz beşi geçen erkeklerin kullanmaktan keyif alabileceği bir eser Salvador. Onun tarzını anlayıp saygı duyacak beyefendiler, kaliteli ama fazlasıyla nostaljik davranan Salvador’a gereken özeni göstereceklerdir fakat bugün şu koku formunu kullanıp sokağa çıktığınızda pek fazla övgü alamayacağınızı baştan kabul etmeniz gerekebilir. Yaşım kırka yaklaşsa da hala bu parfüm için fazla mı gencim sorusunu bana sordurtmayı başardı.

EDT formundaki Salvador’un üretimi bitirildiği için artık bulmak çok zor piyasada. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı güçlü olmadı tenimde. Hüzünlü serin sonbahar günlerinde, rüzgarın hafiften üşüttüğü ekim aylarında, romantik bir göl kenarı gezintisinde onu kullanmak harika olabilir. Yerde sararmış yapraklar, üzerinizde kalın bir hırka, 1998 model Jaguar arabanıza doğru yürürken hayal edin kendinizi. İşte Salvador tam da o anların parfümü.

Salvador’u kullanım döneminde Hugo Boss’un klasiği Number One’a benzettim. İki parfüm birbirini oldukça andırıyor. İki parfümün de aynı yıl piyasaya sürülmüş olması bir başka ilginç rastlantı olarak karşımıza çıkıyor. Salvador’un kokusunu Azzaro Pour Homme gibi bir efsaneye imza atmış Gerard Anthony ve o zamanlar muhtemelen genç bir parfümör olan Ilias Ermenidis tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/6

1 Temmuz 2019 Pazartesi

Cerruti Pour Homme (2007)

1930 yılında İtalya’da doğan Nino Cerruti, henüz yirmili yaşlarındayken babasını kaybediyor ve aile mesleği olan tekstil işinin ortasında buluyor kendisini. Felsefe ve gazetecilik okullarını bırakıp, moda ve hazır giyim alanında aile şirketini daha iyi yerlere taşımanın çabasına girişiyor. 1950’li yıllarda kıyafetler genellikle terzilere, sipariş yöntemiyle diktiriliyordu. Nino Cerruti ise tekstil sektöründeki yeni dalgayı iyi okudu ve seri üretime geçmeye başladı o yıllarda.

1957 yılında ilk defa bir erkek giyim koleksiyonu başlattığında moda dünyasında büyük ses getirdi. Kökleri olan İtalya’dan modanın merkezi Fransa’ya yerleşen Nino Cerruti, geleceğin erkek giyiminin temellerini atmıştı adeta o yıllarda. Karizmatik ve yetenekli Nino Cerruti, 1967 yılında erkekler için lüks hazır giyim markası olan Cerruti 1881’i kurdu. Bugün için Cerruti markası, geniş hazır giyim ürün çeşidine sahip. Ayrıca parfüm, deri eşya, saat, mücevher, gözlük, ayakkabı, kravat ve yazı gereçleri alanlarında da ürünler veren bir marka.

Cerruti ilk parfümünü 1979 yılında piyasaya sürdü. 2019 yılının haziran ayı itibariyle otuzdan fazla parfüme sahip. Bir süredir kullandığım Cerruti Pour Homme, 2007 yılı çıkışlı bir eser. Aromatik fujer olarak sınıflandırılan parfümün açılışı güzel ve ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Buruk limon ve portakallı açılışı modern ve oldukça tatlı şekilde gerçekleşiyor. Sevdim üst notalarını. Orta kısımda biraz kakule ve fesleğenle aromatik baharatlı tarafa doğru yöneliyor. Bu kısım da oldukça tanıdık, modern ve genel beğeniye uygun denebilir. Tatlılık hala fazla ve sanırım bu şekerli yapı tonka fasulyesinden geliyor. Son kısım klasik odunsu kapanışla gerçekleşiyor. Oldukça zayıflayan alt notalarda yapaylık ya da rahatsız edici taraf yok neyse ki.

Cerrutti Pour Homme’nin mavi şişesine bakarak onun deniz temalı bir parfüm olduğu aklımıza gelebilir. Aslında genel tarzı Akdeniz sahil kasabası havasını anımsatıyor. Bu anlamda İtalyan markaların ferah erkek parfümlerinde gördüğümüze yakın bir koku formu kullanılmış. Tabii Nino Cerruti’nin İtalyan köklerine bir gönderme de olabilir bu durum. Limonlu, turunçgilli, aromatik otsu, tonka fasulyesi-baharatlı yapısıyla herkesin sevebileceği, basit, yumuşak ve sakin bir parfüm. Geri planda hafiften sabunsu yanı kendisini gösteriyor. Şekerli sayılabilecek üst-orta notalar, birçok yeni nesil ferah parfümü hatırlatıyor. Aklıma ilk gelense Versace Pour Homme. Ayrıca Allure Homme Sport’a da benziyor. Anlaşılan Cerruti, bu iki parfüme rakip olması için tasarlanmış ama güçlü ve şöhretli rakiplerinin karşısında fazla tutunamamış ne yazık ki.

Kalite anlamında hiç fena değil Cerruti Pour Homme. Rahatsız edici yapaylığa rastlanmayan kokusu, hoş, modern ve düz bir ilkbahar-yaz parfümü olarak değerlendirilebilir. Bence ılık ilkbahar günlerinde daha iyi sonuçlar verebilir. Çok sıcak yaz günlerinde tatlılığı bıktırıcı olabilir. Başarısız taraflarından birisi tahmin edebileceğiniz gibi performansı. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı oldukça az. Bu anlamda iyi bir tercih olur mu emin değilim.

Başlangıç seviyesindeki genç erkek parfümseverlere uyabilecek bu eser, güzel bir hediye alternatifi olarak da düşünülebilir çünkü onu koklayan kadın-erkek çoğu kişi sevecektir. Günlük kullanıma, yaz akşamlarına hatta deniz kenarında bile size rahatlıkla eşlik edecektir.

Kokusunun tasarımını Michel Girard ve Gilles Romey birlikte yapmış. EDT formunda olduğunu da son not olarak belirteyim.

Koku Güzelliği:10/6.5

26 Haziran 2019 Çarşamba

Maison Francis Kurkdjian – Baccarat Rouge 540 (2016)

Kimi parfümler vardır, hakkettikleri halde yeterince ilgi görmezler ve üretimleri bitirilerek tarihin tozlu raflarına gömülürler. Kimi parfümlerse hakketmedikleri halde büyük başarı sağlar, çoğunluğun tercihi olur ve efsaneye dönüşür. Bana göre hakketmediği halde böylesine büyük başarı sağlayan ve aklıma ilk gelen parfüm kesinlikle Acqua di Gio’dur. O garip salatalığımsı yapay ve bıktırıcı kokusu, nasıl dünyanın en çok satan eserlerinden birisi oldu hala anlamış değilim. İkinci olaraksa Aventus, böylesine düz ve ortalama ananas kokusuyken, nasıl dünya çapında fenomene dönüştü hiç fikrim yok. Ha bir de Fahrenheit var ki o tamamen farklı tartışma konusu parfümseverler arasında. Kimi koku bağımlıları Fahrenheit’i nirengi noktası olarak görürken, benim için tahammül edilmesi zor, gıcıklık abidesi adeta.

Ve son zamanlarda bir koku var ki niş parfüm dünyasının en popüler işlerinden birisi olma yolunda ilerliyor. 2019 yılının haziran ayı itibariyle Instagram’da Baccarat Rouge 540 etiketi altında yirmi altı binden fazla paylaşım yapılmış ki bir parfüm için muhtemelen az görülen durumdur. Instagram fenomenleri, sanatçılar, televizyon ünlüleri ve diğer medyatik kişilerin Baccarat Rouge 540 ile ilgili paylaşım yapması sıradan bir olaya dönüştü. Maison Francis Kurkdjian, anlaşılan bu parfümle turnayı gözünden vurdu.

2016 yılı çıkışlı Baccarat Rouge 540’ın ismindeki Baccarat ilk anda hepimizin dikkatini çekti. Öğrendik ki bu parfüm dünyaca ünlü lüks cam/kristal ürün markası Baccarat ve parfümör Francis Kurkdjian’ın işbirliğiyle yaratılmış. Baccarat markasının 250. kuruluş yıl dönümü nedeniyle piyasaya sürülen Baccarat Rouge 540, markanın internet sitesinde şöyle tanıtılmış: “Aydınlık ve sofistike Baccarat Rouge 540, amber, çiçeksi ve odunsu esinti gibi cilde yerleşir. Şiirsel bir simya.”

Parfümün başlangıcı yüksek kaliteli kırmızı meyvemsi hissiyat ile gerçekleşiyor. Lezzetli ve ferah olmayan mayhoş meyvelere ilerleyen dakikalarda sıcak baharatlar ekleniyor. Tarçını andıran baharatlar yine yüksek kaliteli ve hoş. Orta bölümde nötr olmaya çalışan çiçekler ekleniyor kompozisyona. Geride kalmaya çalışan gül ve abartılı olmayan yasemin, onu çok az da olsa kadın tarafına çekiyor. Açıklanan notalarında safran var ama algılayamıyorum bir türlü. Son bölümde baskın şekilde erkeksi sayılamayacak yumuşak odunsular var. Alt notalarda köknar/köknar reçinesi görünüyor ki kapanışta yeşil ağaçsılıktan ziyade, sedir ağacı tarzına yakın odunsuluk mevcut.

Baccarat Rouge 540, anlatması zor parfümlerden birisi. Kokusunu tam olarak birşeye benzetememekle birlikte oldukça da tanıdık geliyor. Tatlı kırmızı meyvelere benzettiğim bölüm ve kadınsı olmayan çiçeksilik parfümü uniseks tarafa yakın tutuyor. Yine açıklanan notalarında ambergris var ki, geri planda gri amberin destek verdiği söylenebilir genel yapıya. Onun dışında oldukça soyut ve tanımı zor bir koku formuyla karşı karşıyayım.

Parfümün moderniteyi temsil ettiği, müthiş bir kaliteye sahip olduğu ve notaların çok özenli/titizce harmanlandığı anlaşılıyor. Zaten parfümün tasarımcısı Francis Kurkdjian’ın genellikle pürüzsüz, steril şekilde doğal ve kaliteli işlere imza attığını biliyoruz. Bay Kurkdjian’ın bir diğer özelliği de parfümlerde çiçek kullanımına bolca yer vermesi ve çiçeksiliğin farklı tonlarıyla oynamayı sevmesi. Baccarat Rouge 540 ise tam anlamıyla çiçeksi parfüm değil. Sıcak, baharatlı, meyvemsi, tatlı ve odunsu tarza yakın diyebilirim fakat her ne tanımı yaparsam eksik kalacağını hissediyorum.

Baccarat Rouge 540, çarpıcı, modern klasik olma yolunda ilerlerken, hep bir parfüme ya da koku temasına benzediğini düşünüyorum fakat noktasal olarak bir parfüme benzetemiyorum. Zaten parfümörün en büyük başarılarından birisi de insanlara zaman zaman bu hissiyatı verebilmek değil mi?

Sonuç olarak kadifemsi kalitedeki bu avangart parfüm, steril karakteriyle, etrafa saldırmayan yumuşak başlı aurasıyla size niş parfüm kokladığınızı fazlasıyla düşündürtüyor. Bir taraftan da düz çizgide ilerlediği söylenebilecek katmansız kokusuyla acaba bir şişesine istenen 300 dolarlık fiyat etiketini hakkediyor mu sorusunu gündeme getiriyor.

Bu parfüme aşık oldum mu? Kimi psikologların aşk halini bir çeşit hastalıklı ruh durumuna benzettiğini de düşünecek olursam sanırım Baccarat Rouge 540’a platonik aşk beslemiyorum. Fakat şunu da biliyorum ki kullanım döneminde üzerimde taşımaktan ve ara ara kokusunu hissetmekten zevk aldım. Anlaşılan bay Kurkdjian yine iyi iş çıkarmış.

Eau de Parfum ve Extrait de Parfum olarak iki ayrı versiyona sahip Baccarat Rouge 540’ın ilk yani orijinal hali EDP olanı. Benim kullandığım da EDP idi. Etrafa yayılımı ne yazık ki güçlü değil, çekingen kalıyor. Kalıcılığı ise yeterli. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Kadın-erkek herkes kullanabilir.

Koku Güzelliği:10/8

5 Haziran 2019 Çarşamba

Yves Saint Laurent – Black Opium (2014)

Yves Saint Laurent’in kadın parfümü klasikleri arasında sayılan efsanevi eseri Opium, 1977 yılında piyasaya sürüldü. Kırk yaşını aşan bu şöhretli kadın parfümü, markanın ismini parfümeri sektöründe en çok duyuran koku olarak yerini aldı. Opium o kadar başarılı oldu ki 2019 yılı itibariyle kırk beş civarında limitli ve devam parfümü üretildi. Kırk beş adet devam parfümü olan dünyada başka parfüm var mı emin değilim. Bu bile Opium’un isminin neredeyse Yves Saint Laurent kadar büyüdüğünü bize gösteriyor.

Opium’un devam parfümlerinden Black Opium, 2014 yılının eylül ayında raflara çıktı. Oldukça ilgi gören Black Opium, kısa sürede çok satanlar listelerinde boy göstermeye başladı. Kendi internet sitelerinde Black Opium’u oryantal, çiçeksi gurme olarak sınıflandıran Yves Saint Laurent, kahve ve beyaz çiçekler temalarını öne çıkartmış. Parfümün tanıtımı ise şöyle yapılmış: “Bağımlılığın modern, genç ve canlı yorumu. Özgür, kendine güvenen, ihtişamlı kadınlığı temsil ediyor.”

Black Opium’un açılışı tatlı meyveler ve portakal çiçeği benzeri notalarla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında armut var ki muhtemelen meyvemsilik oradan geliyor. Armuda eşlik eden portakal çiçeği ferah değil oldukça tatlı. Hatta parfümün açılışı da epey tatlı ve modern diyebilirim. Orta bölümde tatlılık biraz daha artıyor. Orta kısımda beyaz çiçekler ve şekerli vanilya etkisini iyice arttırıyor. Koyu ve karamelize vanilya benim için bile oldukça iç bayıcı oluyor zaman zaman. Kapanışta tatlılık devam ederken paçuli ve odunsuluk hissediliyor. Neyse ki son bölümde tatlılık biraz azalıyor ve daha sevilesi hale geliyor Black Opium.

Günümüzün modern tatlı, çiçeksi, baharatlı, meyvemsi, vanilyalı kadın parfümlerinin tipik örneği duruyor karşımızda. Hele ki 2010 yılından sonra piyasaya sürülen birçok kadın parfümünde bu koku formuna rastlayabiliriz. Şekerli meyveler, çiçekler ve yanmış vanilyadan oluşuyor özetle Black Opium. Derinlik, yaratıcılık ve ilginçlik aramak pek mümkün değil. Kimi zaman vanilyalı ucuz market kadın parfümlerini bile andırıyor ne yazık ki.

Parfümün en merak ettiğim kısmı, resmi tanıtımında bolca öne çıkarılan kahve temasıydı. Kahve merkezli parfümler ilgimi çekiyor fakat Black Opium’un kahve odaklı olduğunu söylemem zor. Bu arkadaş daha çok şekerli vanilya üzerinden ilerliyor. Muhtemelen gerilere saklanmış kahve ama vanilyanın altında ezilmiş kalmış adeta.

Black Opium’un amacı belli. La Vie est Belle, Poison Girl, Prada Candy ve diğer bu tarz onlarca benzer popüler parfüme rakip olması için tasarlanmış. Yves Saint Laurent’in bu pazardan pay kapma çabası olarak düşünebiliriz Black Opium’u. İşin üzücü tarafı, böylesine amaç için Opium gibi efsanevi parfümünün ismini kullanması. Böylece Black Opium’un dikkat çekmesi ve popüler olması hedeflenmiş ki pazarlama açısından doğru olabilir ama klasik Opium’un bu amaca hizmet ettirilmesi hiç hoş değil. Markalar çok daha fazla parfüm satmak için anlaşılan her şeyi yapmaya hazırlar.

Sonuç olarak çoğu yeni nesil kadın parfümünden farkı olmayan itici ve bıktırıcı bir arkadaş Black Opium. Kadınların bu parfümü beğeneceği ve onu koklayan erkeklerin de ilgisini çekebileceğini varsayabilirim ama bir parfümde kalite, farklılık, yaratıcılık arıyorsanız size göre olmayabilir.

EDP formundaydı kullandığım Black Opium. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Bir süre sonra burnunuz alışsa da etraftan insanlar saatler sonra bile algılayıp, parfümünüzü sorabiliyor. Tam bir kış ve soğuk havaların parfümü olduğunu söylemem gerekiyor. Kokusunu ünlü burunlar Nathalie Lorson, Marie Salamagne, Olivier Cresp ve Honorine Blanc birlikte tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

26 Nisan 2019 Cuma

Profumi del Forte – Versilia Vintage Boise (2009)

İtalyan niş parfümevi Profumi del Forte’nin 2009 yılında piyasaya sürdüğü Versilia Vintage isimli iki kokudan Ambra Mediterranea’yı kullanmıştım ve şimdi serinin ikinci parfümü Boise ile birlikteyim. Dünyada yavaş yavaş tanınmaya başlayan Profumi del Forte markasının Versilia Vintage serisi iki parfümden oluşuyor ve henüz yeni eserler gelmedi.

Boise, kendi sitelerinde turunçgilli, çiçeksi, odunsu aromaların uyumu olarak nitelendirilmiş. Parfümün karakteri, çam ormanı hayranlığının yeniden yorumlanması şeklinde tanıtılmış. Boise’nin açılışı ferah sayılabilecek buruk, tozlu turunçgillerle gerçekleşiyor. Üst notalarda turunçgillere reçinemsi yapı eşlik ediyor. Açıklanan notalarında bulunan elemi reçinesi muhtemelen reçinemsi turunçgil hissiyatını veriyor. Örneğine pek rastlanmayacak ilginç turunçgiller harika olmasa da farklı. Orta kısımda reçinemsi turunçgillere ferah baharatlar ekleniyor. Kakule benzeri baharatların yanında lavanta da katılıyor orta kısma. Kapanışında temiz sedir ağacı ve bir parça paçuli devreye giriyor. Alt notaları yumuşak ve hoş bir odunsu olarak hafızamda kaldı.

Profumi del Forte’nin Versilia Vintage serisi için “sonsuz kumsallar” teması kullandığını görüyoruz. Boise, ılık, ferah, sucul olmayan tozlu-tuzlu kumsal kavramına yakın gibi görünüyor. Başlangıcından sonuna kadar o ilginç tatlı-tozlu-tuzlu yapı, Boise de etkili oluyor. Yeni nesil ferah parfümlerdeki bol şekerli baharatlı ve turunçgilli yaz parfümlerine benzemiyor Boise. Hafiften çiçeksi (asla kadınsı değil), reçinemsi, tatlılığın kontrollü verildiği bir parfüme benziyor.

Boise, aromatik, balsamsı, odunsu bir turunçgil parfümüne benziyor. Bu parfümü kullanırken aklıma bir diğer Profumi del Forte eseri Tirrenico geldi. İki parfüm de ılık havalarda kullanmaya uygun denebilir. Tirrenico’nun o sıradışı ve zor sevilebilecek yapısı ile Boise tabii ki kokusal anlamda büyük benzerlik göstermiyor. Fakat bu iki ilkbahar-yaz parfümünü bir türlü kendinize yakın bulamıyorsunuz, içine giremiyorsunuz. Evet, kokusal ve kavramsal olarak farklı çalışmalar Boise ve Tirrenico ama sevilesi ve sizi üzerinizde taşıdığınızda mutlu edecek eserler değil.

Boise, muhakkak ki kaliteli, yapaylık barındırmıyor, temiz ve şık ama koku güzelliği anlamında bana uymadığını söyleyebilirim. Tanımlaması zor tarzını ılık havalara daha çok yakıştırıyorum. Uniseks olarak tanıtılmış ki bence de gayet yerinde bu durum. Günlük kullanıma uyabilecek Boise, yaş aralığı olmadan herkesin kullanmasına uygun diyebilirim. Denemeden almanın iyi fikir olmadığını söylemeden edemeyeceğim.

Koku Güzelliği:10/6

1 Nisan 2019 Pazartesi

Marni – Marni (2012)

1994 yılında Consuelo ve Gianni Castiglioni tarafından İtalya’da temelleri atılan Marni markası, lüks giyim ve aksesuar üzerine odaklanmış gibi görünüyor. Marni’nin internet sitesinde markanın tasarımlarının eklektik ve ikonik olduğu vurgulanmış. Kullanılan malzemelere ve renklere deneysel yaklaşan tarzıyla Marni, bir parça anaakım modaevlerinden farklı yerde duruyor. Hafiften premium hatta belki de niş moda dilini benimsemiş gibi.

Tabii böyle bir moda markasının parfüm işine girmemesi düşünülemezdi. Gerçi parfüm alanında pek aktif değiller. 2019 yılı Mart ayı itibariyle sadece yedi parfüme sahipler ve bazı kokularının üretimini bitirdiler. Marni’nin Estee Lauder ile işbirliğiyle piyasaya sürdüğü parfümlerin ilki 2012 çıkışlı Marni isimli kadın parfümüydü. Consuelo Castiglioni, ilk parfümü Marni’yi şöyle anlatmış: “Bu parfüm, markamızın moda anlayışını yansıtıyor: Oldukça bireysel ve biraz da eksantrik.”

Marni’nin açılışı tatlı, modern ve gül sularını hatırlatan tarzda gerçekleşiyor. Arabik olmayan gül ve bir parça leziz turunçgil meyveleriyle gerçekleşen üst notalar canlı, dinamik ve hoş. Orta kısımda güle sıcak baharatlar eşlik etmeye başlıyor. Orta bölümdeki baharatlarda biber öne çıkıyor. İkinci olaraksa kakule rahatlıkla hissediliyor. Son bölümde biber ortadan kaybolurken, kakule geri planda kalmaya devam ediyor. Kapanışın sürprizini yapay sedir ağacı benzeri odunsuluk yapıyor. Metalik alt notalar, Iso E Super’in biberimsi yapaylığını sunuyor bize.

Marni, gül-baharat-odunsular üzerine kurgulanmış gibi duruyor. Buradaki gül asla ağır ya da karanlık değil, Fransız-Avrupa tarzı gül karakterine sahip. Güle eklenen keskin ve sivri uçlu baharatlar, Marni’ye enteresan şekilde erkeksilik katıyor. Hatta sonlardaki Iso E Super benzeri parlak odunsuluk, rahatlıkla erkek parfümlerinde kullanılabilir. Diyeceğim o ki başlangıcındaki güllü kısım dışında Marni, kadın parfümü olarak piyasaya sürüldüyse de erkeklerin üzerinde taşımakta zorlanmayacağı tarza sahip.

Marni, günümüzün yeni nesil, şeker bombası, çiçeksi, ağır baharatlı kadın parfümlerine pek benzemiyor. Bir taraftan koku profili tanıdık gelse de benzerine rastlamadığımı belirtmem gerekiyor. Başlangıcı ve orta kısmı kalite anlamında idare etse de kapanışı oldukça yapay ama bu benim gibi birisi için bile sorun olmadı çünkü Marni’nin o cazibeli-yapay-parlak-sıcak odunsuluğu kimi zaman dumansı tütsüye benziyor bazen de metalik paçuliyi andırıyor. Hatta kimi kullanıcıların vetivere benzetmesi bile gayet anlaşılabilir.

Sonuç olarak bazı yorumcuların ya sev ya nefret et tarzına yakın bulduğu koku profiline aşık olmadım ama etrafa yaydığı aura gerçekten ilginç bu parfümün. Özellikle kapalı mekanda ilk sıkıldığında etrafa saldıran güllü, kuru baharatlar gerçekten sevilesi. Evet, ona aşık olmadım ama nefret etmek için de sebep göremiyorum. Sadece kimi zaman burun tırmalayan metalik yapaylığı can sıkıcı olabiliyor.

Kötü haberse üretiminin bitirilmiş olması. Onun içindir ki artık bulunması çok zor. Oldukça yüksek fiyatlara satılan dünyadaki son şişelerle birlikte bu ilginç parfüm, tarihe gömülecek.

EDP formundaki Marni’nin ilk saniyeleri güçlü ve etrafa yayılımı muazzam fakat kısa süre sonra tene yakın kalıyor. Kalıcılığı idare eder. İlkbahar-sonbahar kullanımına yakın duruyor. Günlük kıyafetlere rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Kokusunun tasarımını Daniela Andrier yapmış.

Koku Güzelliği:10/6

3 Şubat 2019 Pazar

Giorgio Armani – Stronger With You (2017)

Giorgio Armani markasının Emporio Armani serisine ait parfümler genellikle oldukça hoşuma gider. Belli bir koku tarzını izlediğini düşündüğüm Emporio Armaniler, yumuşak ve cazibeli vanilyayı parfümlerinde sık sık kullanıyorlar. Kadın-erkek ayrımı olmaksızın birçok Emporio Armani’de bu vanilyalı dokunuşa şahit oldum ve çoğunlukla kendime yakın buldum.

2017 yılında Emporio Armani serisi iki yeni parfümle tanıştırdı bizi. Erkek için olanı Stronger With You iken kadınlara yönelik parfümlerinin ismiyse Because It’s You oldu. Her ne kadar kimi parfümseverler bu yeni parfümlerin isimlerini saçma bulup eleştirseler de gördüğüm kadarıyla epey ilgi çekti bu iki yeni parfüm. Bir süredir kullandığım erkek için olan Stronger With You’nun tanıtımında Giorgio Armani “Büyüleyici, gizemli, kendine güvenen” ifadelerini kullanmış. Ayrıca bu parfümde “Vanilla Jungle Essence” isimli bir içerik kullanmışlar. Yine bu parfümde, kokular dünyasında pek alışık olmadığımız kestane akorunu kullanmış Giorgio Armani. Bakalım ortaya nasıl bir parfüm çıkmış.

Stronger With You’nun açılışı şekerli turunçgiller ve vanilyalı meyvelerle gerçekleşiyor. Kısa süre sonra ferah olmayan ve lezzetli üst notalar yerini orta bölüme bırakıyor. Orta notalarda kremsi vanilya yine ortama hakimken, yumuşak baharatlar kendisini gösteriyor. Kakule ve biberi andıran sıcak baharatlarla kremsi vanilya orta bölümü daha da güzelleştiriyor. Son bölümde vanilya daha az tatlı haliyle orada duruyor. Odunsu notalarla (sedir ağacı muhtemelen) yumuşak vanilya tende dururken, baharatlar artık kapanışta hissedilmiyor.

Karşımızda çok tanıdık bir aroma var: baharatlı vanilya. Giorgio Armani, günümüzün yeni nesil modern erkek parfümlerine yatırım yapmaya devam ediyor anlaşılan. Oldukça tatlı kokan ve kremsi/lezzetli davranan vanilyaya eşlik eden kakule-biber ve sonlardaki sedir ağacı, yeni nesil onlarca erkek parfümde uygulanan bir formül diyebiliriz. Çoğu marka bu içerikleri kullanırken gayet özensiz, baştan savma ve sıkıcı davranırken, Giorgio Armani, Stronger With You’da yapaylığa pek yer vermemiş ve belli kalitenin üzerinde içerikler kullanmış sanki. Benim gibi vanilya kokusu severe bile eziyet eden çoğu yeni nesil berbat ve kalitesiz vanilya kullanımı Stronger With You’da neyse ki yok. Yumuşacık hatta tropikal bir içki kıvamındaki vanilya sizinle flört ediyor. Bu anlamda başarılı buldum kokusunu.

Parfümün resmi tanıtımında dikkatimi çeken iki nota vardı: Adaçayı ve kestane. Genellikle yazlık ve ferah parfümlerde kullanılan adaçayını algılayamadım. Her kış bol bol kestane tüketen birisi olarak da baskın kestane tadı/kokusuyla karşılaşmadım Stronger With You’da.

Sonuç olarak hoş ve güzel bir vanilyalı baharat parfümü. Çok farklı veya yaratıcı değil. Müthiş bir derinliğe sahip olmadığı açık. Yine de sizi mutlu edecek, etraftan kadın-erkek güzel tepkiler alacağınız güvenli bir arkadaş diyebilirim. Tarz olarak Tom Ford – Noir Extreme ve Noir Pour Femme’ye benzettim. Zaman zaman çikolatamsı, karamelimsi kokusu belki de bu iki parfüme benzetmeme sebep oldu Stronger With You’yu.

EDT formundaki Stronger With You, kimi kullanıcıların iddia ettiği gibi performans anlamında harikalar yaratamadı bende. Kalıcılığı normal ve etrafa yayılımı ortalama düzeyde. Hoş bir ofis kokusu olarak da düşünülebilir.

Tabii ki kış mevsimine uyacaktır Stronger With You. Modern tarzıyla her ortama uyum sağlayacaktır. Kokusunu Cecile Matton tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7.5

22 Ocak 2019 Salı

Paco Rabanne – Pure XS (2017)

Bir kadını baştan çıkarmanın kuralları:

Ders1: Kadınlara gizemli tarafınla ilgili ipucu ver.
Ders2: Onlara istedikleri herşeyi verme.
Ders3: Kendine fazla güvenme.
Ders4: Beklenmedik şekilde davran.

Paco Rabanne, moda markası olmanın dışında sanırım ilişki danışmanlığı işine de girdi. Markanın internet sitesinde Pure XS erkek parfümü için böylesine bir tanıtım kaleme almışlar. Tabii bu durum, Pure XS’in pazarlama cümleleri olarak düşünülebilir. Yine internet sitesinde Pure XS, seks sembolü olarak tanıtılmış. Ayrıca Pure XS, yabani bir oryantal olarak sınıflandırılmış. Ağız sulandıran zencefil ve sıcak vanilya öne çıkarılmış kokusunda.

Pure XS’in açılışı tatlı turunçgil meyveleriyle gerçekleşiyor. Ferah olmayan turunçgiller, birçok yeni nesil erkek parfümünde olduğu gibi şekerli ve lezzetli. Orta kısımda vanilya öne çıkmaya başlıyor. Mumsu ve yapay vanilyaya baharatlar ve tonka fasulyesi eşlik etmeye başlıyor. Baharatlarda öne zencefil-tarçın çıkıyor ama vanilya o kadar baskın ki orta notalarda, baharatlar keskin ve güçlü şekilde kendilerini gösteremiyor. Kapanışta mumsu vanilya devam ediyor. Vanilyaya sedir ağacı ve misk eşlik ediyor ve farklı olmayan şekilde tenden ayrılıyor.

Pure XS, modern erkek parfümlerinin her türlü özelliğini içinde barındırıyor. Öncelikle kokusu çok tanıdık ve fazlaca piyasa işi. Bu koku tarzını onlarca yeni erkek parfümünde bulabilirsiniz. İkinci olarak oldukça tatlı kokuyor. Hatta baştan sona şekerli diyebilirim. Üçüncü kafama takılan tarafı yapaylık barındırması. Düşük kaliteli vanilya, kokulu mumları andırıyor ve baharatlar bile bu banalliğe engel olamıyor.

Pure XS, tabii ki popüler rakiplerinden pazar payı kapmaya çalışan bir arkadaş gibi davranıyor. Onun rakipleri kimler mi: Versace Pour Homme Dylan Blue/Eros, Ch Men Prive, Prada L’Homme, The One For Men, YSL – L’Homme ve tabii ki Bleu de Chanel.

Daha ne diyebilirim ki. Bu tür parfümler söz konusu olunca dönüp dolaşıp aynı şeyleri söylemekten bıkıyorum ama yapacak da başka birşeyim yok. Yine bol tatlı, vanilyalı, baharatlı, meyveli tema ve yine herkesin sevebileceği vasata yönelik, çok satması hedeflenen, ileriye dönük birşey vaat etmeyen, anı yaşatan, kısa süre sonra unutulup gidecek, ileri düzey parfümseverlerin kaale almayacağı, kadınların sevebileceği bir zaman kaybı. Oysaki hayat müthiş ve baş döndürücü hızıyla akıyor çevremizde ve biz daha iyilerini hak ediyoruz.

EDT formundaki Pure XS’in tahmin edeceğiniz gibi kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı sınırlı. Sonbahar-kış döneminde kullanmaya daha uygun. 15-30 yaş arası erkekler deneyebilir.

Kokusunun tasarımını Anne Flipo, Caroline Dumur ve Bruno Jovanovic birlikte yapmış.

Koku Güzelliği:10/5

10 Ocak 2019 Perşembe

Dolce & Gabbana – The One Royal Night (2015)

Dolce & Gabbana’nın The One isimli parfümlerinin sayısını artık takip edebilmek bile mümkün görünmüyor. 2019 yılının Ocak ayı itibariyle yirmiden fazla parfüme sahip The One serisi. Gerek kadın gerekse erkek The One’lar, yüksek satış rakamlarını her daim görüyorlar ve bu durum Dolce & Gabbana’nın vazgeçemeyeceği bir kar demek aynı zamanda.

2015 yılında The One For Men’lere yeni kardeş gelmişti. The One Royal Night isimli bu yeni flanker, özel sürüm olarak raflardaki yerini aldı. Parfümün şişesindeki Arapça yazı ve içeriğindeki baharatlar, onun Arap-Ortadoğu pazarı için meydana getirildiğini anlatıyor bize. Dolce & Gabbana’nın internet sitesinde The One Royal Night, odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış. Ayrıca kokusunun gizemli, sofistike ve erkeksi olduğu vurgusu yapılmış. Bu parfümün bizi Ortadoğu’ya kokusal yolculuğa çıkartacağı ve baharatların çok yönlü dünyasını keşfedeceğimizi belirtmiş. Son olarak ise parfümün güçlü fakat aynı zamanda pürüzsüz olduğu söylenmiş. Hem geleneksel hem de çağdaş yönü öne çıkarılmış.

The One Royal Night’ın açılışı tatlı turunçgiller ve meyvelerle gerçekleşiyor. Şekerli portakal, mandalina, egzotik leziz meyvelerle başlayan The One Royal Night, orta kısımda baharatların etkisine giriyor. Kakule ve küçük hindistan cevizine eşlik eden metalik sayılabilecek odunsu notalar, parfümün ana aksını oluşturuyor. Tabii başlangıçtaki meyveler de hala hissediliyor orta bölümde. Sonlarda odunsu tarafı öne çıkıyor. Sedir ağacı, amber ve sandal ağacıyla kapanışı yapıyor.

Şimdi olay şu. Dolce & Gabbana markası, büyüyen Ortadoğu koku pazarından pay kapmak için bu parfümü piyasaya sürmüş. Gerek ismindeki kraliyet vurgusu gerekse Arapça yazı, parfümün yönünün doğu olduğunu anlatıyor. The One For Men’in modern, Fransız ve batılı koku formuna, baharatlar (kakule) ekleyerek ve ismini Royal Night yaparak bu pazara giren Dolce & Gabbana kendince doğru yapmış. Diğer ana akım markaların bu tür Ortadoğu’yu hedefleyen parfümlerinde öd notası kullanılırken Royal Night’ta bu yola başvurulmamış. Öd teması yok onun yerine baharatlar eklenmiş ama buradaki baharatlar kuru, ağır ya da koyu/karanlık değil.

Royal Night’ta başrol meyveli baharatlarda diyebilirim. Meyveler neredeyse leziz tropikal tarza sahip ve baharatlar (ağrılık kakulede) hiç de karanlık değil. Bu durum parfümün hem ismiyle hem de konseptiyle uyumsuz diyebilirim. Parfüm Merakı, bırak konsept uyumsuzluğunu da bize kokusu güzel mi ondan bahset derseniz, o zaman klasik The One For Men’e benzer bir yapıdan bahsedebilirim. 2008 çıkışlı The One For Men’de meyveli tütün kullanımı varken, Royal Night’ta tütün bulunmuyor. Onun yerine metalik sayılabilecek baharatlar yer alıyor. İşte size Royal Night.

Kokusunu sevdim mi? Kötü koktuğunu söylemek nasıl mümkün değilse harika olduğunu söylemek de zor. Oldukça basit, çokça tekrar edilen, zaman zaman genç erkekleri hedefleyen bir parfüm olduğu izlenimi veren The One Royal Night, tatlılığın fazlaca kullanılmasıyla hayal kırıklığı yaşattı biraz. Kalite ve malzeme kalitesi anlamında fena değil ama çok özel bir tarafı olmayan tarafıyla da büyük boy şişesini almaya değer mi emin değilim. Yine de herkesin sevebileceği basit ve popüler tarzı onu arkadaşlarınıza hediye etmek için güvenli seçenek haline getiriyor.

EDP formundaki The One Royal Night’ın performansı harikalar yaratamıyor. Kalıcılığı gayet iyi fakat etrafa yayılımı zayıf. Hafif bir ten kokusu gibi davranıyor. Çok soğuk günlerde kullandığım zaman meyveli yönünü öne çıkaran Royal Night, daha ılık havalarda baharatlı tarafını gösteriyor. Bu anlamda ılık ilkbahar-sonbahar döneminde kullanmak iyi fikir. Günlük kullanıma ve rahat kıyafetlere uyum sağlayabileceğini düşünüyorum.

Koku Güzelliği: 10/6

6 Ocak 2019 Pazar

Jul et Mad – Garuda (2015)

Julien Blanchard ve Madalina Stoica’nın Paris’in bir kafesinde tesadüfen tanışmaları ve aşk yaşamaları, belki de bir niş parfüm markasının doğmasına sebep oldu. Romanya kökenli Madalina Stoica, Paris ziyaretinde hayatının böylesi bir yöne gideceğini muhtemelen tahmin bile edememişti. Ve bu iki sevgilinin isimlerinin ilk heceleri Jul et Mad, kurdukları niş parfümevinin adı oluverdi.

Paris kökenli Jul et Mad, niş parfüm takipçileri tarafından ilgiyle takip ediliyor. 2019 yılının başları itibariyle 11 parfümlük koleksiyona ulaşan Jul et Mad, benim de ilgimi çeken markalardan birisiydi. İlk defa bir Jul et Mad parfümü denedim ve Garuda hakkında kafamın karıştığını söyleyebilirim.

İsmini Hint mitolojisindeki hayali bir kuş figürü olan Garuda’dan almış. Markanın internet sitesinde öd notası öne çıkarılmış. Garuda’nın açılışı tatlı ama ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Portakal-mandalina benzeri turunçgillere bir süre sonra içki teması ekleniyor. Açıklanan notalarında rom var ki muhtemelen oradan geliyor alkol kokusu. Mandalinalı roma, orta kısımda koyu ve egzotik amber eşlik etmeye başlıyor. Orta kısımda baharatlar var fakat keskin değiller ve geri planda kalmayı tercih ediyorlar. Şekerli ve sulandırılmış hissi veren sedir ağacı ve miskle kapanışı yapıyor Garuda.

Garuda’nın resmi tanıtımında Kamboçya ödü, safran, baharatlar ve meyvelerden bahsediliyor. Kullanım döneminde öd ve safrana büyük yer verilmediğini hissettim. İyi de Garuda nasıl kokuyor? Bana göre mandalinalı egzotik bir amber parfümü. Diğer öğeler kokuya zenginlik katmak için eklenmiş sanki. Tanıtımındaki öd ağacı vurgusuna binaen, yoğun bir öd parfümü beklemeyin. Parfümlerde sevemediğim safrana karşı her zaman için seçici tarafım alarmdadır fakat baskın safran yok neyse ki.

Garuda, tekdüze ilerleyen, fazla katmana sahip olmayan, kalite anlamında iyi ama çarpıcı ya da etkileyici kokmayan bir parfüm. Belki de beklentim fazlaydı Garuda’dan ama kullanım döneminde bir şişesinin acilen alınması gereken parfümler listesinde yer almayabileceğini düşünüyorum.

Aslında parfümün şişesinin ve sıvısının rengi kokuyla tam uyumlu. Turunçgilli amber kokan parfüme yakışan renk de tam bu. Hafiften hüzünlü, karanlıktan ziyade egzotik, Ambre Dore, Ambre Precieux, Ambre 114 tarzına yakın ama onlar kadar koyu ve karanlık olmayan ve içkimsi turunçgillerle yumuşatılmış bir amber parfümü sanki Garuda. Bana garip şekilde Bentley’in harika parfümü For Men Intense’yi hatırlattı zaman zaman Garuda.

Ambre Fetiche, Ambre Sultan ve 1740 gibi harika örnekler varken Garuda’nın bu segmentte pek şansı yok bana göre. Gerçi Garuda’nın rakiplerinden farkı Extrait de Parfum formunda olması. Bu durum onun performansına olumlu yansımış. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı da fena değil. İnatçı ve tenden kolay kolay çıkmayan parfümler kategorisine dahil edilebilir Garuda.

Uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına yakın bence. Tam bir kış parfümü. Kokusunu son yıllarda birçok niş marka için parfüm tasarlamış genç burunlardan Luca Maffei yapmış.

Koku Güzelliği:10/6

17 Aralık 2018 Pazartesi

Zadig & Voltaire – This is Him (2016)

1997 yılında Thierry Gillier, isminin ilhamını filozof ve yazar Voltaire’den alan hazır giyim markasını kurdu. Voltaire’nin ünlü kitabı Zadig’in de ismiyle beraber Zadig & Voltaire haline gelen moda markası, ilk parfümünü 2009 yılında piyasaya sürdü. 2018 yılının sonları itibariyle on beş parfümlük koleksiyona ulaşan Zadig & Voltaire’nin en popüler erkek parfümü This is Him denebilir.

This is Him, Zadig & Voltaire’nin internet sitesinde “Siyah, güçlü. Sert-deri ruhlu beyefendi rocker. Sınırsız, modern kahraman, kararlı bir şekilde erkeksi” olarak tanıtılmış. Parfümün açılışı koyu ve karanlık vanilya-çikolata-tütsü üçlüsüyle gerçekleşiyor. Yüksek kaliteli ve harika üst notaları yeni nesil parfümlerde algıladığım en başarılı başlangıç diyebilirim. Orta kısımda çikolatamsı kısım geride kalırken şekerli vanilya, deri ve baharatlarla yola devam ediliyor. Başlangıcı kadar çarpıcı olmasa da fena değil orta notalar. Son kısımda şekerli vanilya hala etkili. Vanilyaya yapay sedir ağacı ve vetiver ekleniyor ki parfümün en vasat kısmı kapanışı oluyor.

This is Him, bolca tatlı modern bir baharat-vanilya-sedir ağacı parfümü gibi görünüyor. Parfümün en ilginç notası tütsü bildiğimiz anlamda kuru ve dumansı değil, odunsu ve şekerli verilmiş. Parfümün geneli karanlık sayılabilecek vanilya temasına sahip denebilir. Orta kısımdan itibaren parfümden koyu bir deri kokusu geliyor ki kimi yorumcular bu duruma değinmiş. Bence de orta notalarda deri var ve kendisini sınırlı ölçüde gösteriyor.

Başlangıcında gayet iyi iş çıkaran vanilya sonlara doğru oldukça vasat hale geliyor ki şaşırtıcı değil bu durum. Yeni nesil parfümlerdeki ‘harika üst notalar-kötü alt notalar’ çıkmazı bu parfümde de geçerli ne yazık ki. Çok güzel başlayan ve sıkıcı biten bir arkadaş This is Him. Kapanışı biraz daha özenli olsaymış, son zamanların en başarılı yeni parfümlerinden birisi denebilirdi. Yeni nesil bolca tatlı, modern, çoğu erkeğin ve kadının beğenebileceği This is Him, hediye olarak alınırsa hiç fena seçenek olmaz. Hem uygun fiyatı hem de kalıcılığıyla This is Him genç erkek arkadaşları rahatlıkla tavlayacaktır.

Kalıcılık dedim de aklıma geldi. Performans anlamında ortalama bir yerde duruyor This is Him. Her ne kadar etrafa yayılımı sınırlı olsa da kalıcılığı gayet iyi. Bu durum kalıcılık sevdalılarının ilgisini çekecektir. Tam bir kış parfümü. Kapalı, soğuk havalarda harika olacaktır onu kullanmak. Çok erkeksi olduğunu söyleyemem. Otuz beş yaşın altındaki erkeklere önerebilirim.

EDT formundaki This is Him’in kokusunun tasarımını sektörün tanınmış iki burnu Nathalie Lorson ve Aurelien Guichard yapmış.

Koku Güzelliği:10/7

5 Aralık 2018 Çarşamba

Azzaro – Wanted by Night (2018)

Azzaro’nun 2016 yılında piyasaya sürdüğü erkek parfümü Wanted’ın kısa süre sonra devam kokuları gelmeye başladı. 2017 yılında Wanted Freeride çıktı. 2018’de ise Wanted by Night karşımızdaydı. Serinin ilk parfümü Wanted’ı yakın zamanda kullanmış ve pek başarılı bulmamıştım. Bakalım Night versiyonu nasıl olmuş.

Azzaro’nun internet sitesinde Wanted by Night odunsu-oryantal-baharatlı koku ailesine dahil edilmiş. Parfümün açılışı ekşi ve buruk turunçgillere eşlik eden vasat meyvelerle gerçekleşiyor. Sulandırılmış hissi veren mandalina-portakal ve mahiyetini çıkartamadığım şekerli ve modern meyveleri tabii ki sevemedim. Orta kısma geçildiğinde neyse ki meyveler, baharatlara eşlik ediyor. Dinamik ve canlı baharatlar bir parça metalik ve bolca tatlılık içeriyor. Baharatlara tütün ve sedir ağacı da eşlik ediyor. Sedir ağacı tahmin edeceğiniz üzere yapay ve neredeyse Iso E Super tarzında. Kapanışta yapay sedir ağacı, kuru vetiver ve ambroxan benzeri yapıyla sonlanıyor.

Wanted by Night, son yıllarda örneğine çokça rastladığımız yapay-modern-metalik, aromatik-meyveli-baharatlı-odunsu bir vasatlık örneği diyebilirim kısaca. Evet, bu yazının tamamı bir önceki cümlede özetlenebilir sanırım. Marketlerde satılan ucuz, genç erkekleri (15-21) hedefleyen, hiçbir amacı ve çekiciliği olmayan bir deneme daha gelmiş Azzaro’dan. Ah be Azzaro, bari geçmişindeki ünlü erkek parfüm klasiklerinden biraz utansan da şöyle ucubeleri karşımıza parfüm diye çıkartmasan keşke.

Başlangıçtaki ekşi ve kötü meyveler ne yazık ki orta kısmın sonlarına kadar hissediliyor. Bir tek sıcak baharatlı orta kısım sevilesi, onun dışında direkt cinayet sebebi Wanted by Night. Absürt ve çocukça şişesinden bahsetmeme bile gerek yok sanırım.

Daha da bir şey yazasım gelmiyor Parfüm Meraklıları siz anladınız durumu. Ultra jenerik bu arkadaşın tasarımcıları Michel Girard ve Quentin Bisch. EDP formundaki Wanted by Night’ın performansı iyi değil. Etrafa yayılımı düşük, kalıcılık eh işte. Serin ilkbahar-sonbahar kullanımına uygun. Günlük kullanıma, spor kıyafetlere uyum sağlayacaktır.

Koku Güzelliği:10/4

26 Ekim 2018 Cuma

Cacharel – Amor Amor (2003)

Fransa merkezli hazır giyim markası Cacharel’in özellikle kadın parfümleri her zaman ilgi çekmiştir. Noa ve Anais Anais, yıllar geçmesine rağmen hala markanın sevilen kadın parfümlerinden diyebiliriz. Loreal grubu bünyesinde pazarlanan Cacharel kadın parfümlerinin belki de en sevileni Amor Amor. Kokularla haşır neşir olan çoğu kadının bileceği ve belki de kullandığı Amor Amor, kırmızı ve çarpıcı şişesiyle her zaman için merakımı çekmiştir. Ve 2018 yılının bu ılık ve hüzünlü sonbaharında Amor Amor ile tanışıyorum.

Amor kelimesinin aşk anlamına geldiğini biliyoruz. İsmi aşk olan bu parfüm, Loreal’in internet sitesinde “ilk aşk, tutku ve özlem, rengarenk ve genç. Amor Amor’un meyveli-çiçeksi kokusu gerçek bir ifadedir” şeklinde tanıtılmış. Parfümün başlangıcı şekerli meyvelerle gerçekleşiyor. Tatlı ve lezzetli kırmızı meyveler turunçgillere benziyor. Tropikal meyveleri de andıran ilk kısım, çok rafine ya da ilginç değil. Orta kısma geçildiğinde meyveler yoluna devam ederken bir parça tatlı gül ve beyaz çiçekler ekleniyor kompozisyona. Yaseminin başını çektiği çiçeklerin eklenmesiyle tam bir meyveli-çiçeksi yapıya bürünüyor. Son bölümde pek başarılı olmayan vanilya devreye giriyor. Misk ve sedir ağacının varlığından da bahsedebilirim kapanışta.

Amor Amor, tam bir klasik meyveli-çiçeksi kız kokusu. Olabilecek en güvenli, rahat kullanılabilecek, kadınsı ve klişe parfümlerden birisi desem yanlış olmaz. Evet, Amor Amor’da birçok kadın parfümündeki klişeler kullanılmış. Şekerli-kadınsı meyveler, beyaz çiçekler, vanilya ve misk. Pek derinliği olmayan, düz çizgide ilerleyen, yapaylığın zaman zaman burun tırmaladığı bir arkadaş Amor Amor. Pürüzsüz ve yüksek kaliteli olmadığını söylemek için parfüm uzmanı olmaya gerek bile yok. İyi de Amor Amor’un kaliteli olmak gibi kaygısı var mı acaba?

Kırmızı ve kötü şişe tasarımına istinaden, popüler olmaya adanmış piyasa parfümü görüntüsü çiziyor Amor Amor. Hani marketlerde ucuz meyve reçelleri olur ya nedense bana onlardaki özensizliği, kalitesizliği ve iç baygınlığını hissettirdi. Onun kokusu binlerce sıradan kadın parfümünde muhtemelen tekrarlanmıştır. Yaratıcılık anlamında hiçbir çaba sarf edilmemiş gibi duran Amor Amor, çok satan bir genç kız parfümü olmanın dışında benim için anlam ifade edemedi. Eğer amaç çok satmak ve popüler olmaksa Amor Amor yıllardır bunu iyi beceriyor ama parfüm gurmelerini tatmin eder mi bu durum? Tabii ki hayır.

Genç, canlı, sıcakkanlı ve dinamik sayılabilecek tarzı, sonlardaki vanilyayla birlikte romantik hale gelebiliyor. Bu arada burnum beni yanıltmıyorsa azıcık Givenchy’nin erkek parfümü Xeryus Rouge’a benzettim Amor Amor’u. Aynı yapay tropikal meyve ve bir şekilde sıcak-kırmızı kokan iki parfüm uzaktan akraba sanki.

Laurent Bruyere ve Dominique Ropion gibi sektörün iki önemli isminin tasarladığı Amor Amor, birçok kadın parfümünün aksine EDT formunda. Kalıcılığı yüksek değil, etrafa yayılımı vasat oldu tenimde. Sıcak yaz ayları dışında her zaman kullanılabilir. Günlük spor kıyafetlerle bile uyum sağlayabilecek Amor Amor’un geniş kullanım alanı olacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/5

10 Ekim 2018 Çarşamba

Calvin Klein – Obsessed For Men (2017)

1980’li yılların ortalarında parfüm dünyası Calvin Klein’in Obsession isimli eserleriyle tanıştı. Obsession’un hem erkeği hem de kadın versiyonları çoğu kişiye göre hala Calvin Klein’in en iyi parfümleri ki ben de bu görüşe yakın duruyorum. Tabii 1980’li yılların koku karakterine sahip Obsession’lar, aradan geçen uzun yılların ardından değişen koku trendlerine yenik düştüler ne yazık ki. Yeni nesil genç arkadaşlara uzak kalan kokusu yüzünden Obsession’lar eski popülerliklerini kaybetme aşamasına geldiler. Tam da bu noktada Calvin Klein küresel marka olma refleksiyle, rekabetten geri kalmamak adına, klasik Obsession parfümlerinin isimlerinde küçük harf oyunları yaparak Obsessed’leri piyasaya sürdü.

Calvin Klein yeni Obsessed’leri, klasik Obsession’ların devamı olarak pazarlamaya çalışsa da Obsessed For Men, tamamen farklı deneme olarak karşımıza çıkmış. Kendi sitelerinde Obsessed For Men’i erkeksi fujer olarak sınıflandırmışlar ve karanlık vanilyanın varlığından bahsetmişler. Bakalım durum Calvin Klein’in anlattığı gibi mi?

Obsessed For Men’in açılışı ferah sayılamayacak buruk ve şekerli turunçgillerle gerçekleşiyor. Greyfurt, şekerli limon ve ananas benzeri meyvemsi açılışı günümüzün onlarca modern erkek parfümündeki gibi. Orta bölümde meyvelere yumuşak ve tatlı baharatlar ekleniyor. Kakule ve biber olduğunu tahmin ettiğim baharatlar keskin ve erkeksi değil. Kapanışta buruk vanilya etkili. Vanilyaya eşlik eden sedir ağacı ve ambroksan kokunun yönünü farklı tarafa çeviriyor.

Obsessed For Men, aromatik, buruk baharatlı fujerlerin tipik örneği. Başlangıçtaki meyvelere eklenen baharatlar, şekerli ve ne kadar da tanıdık. Tatlılığın sebebinin tonka fasulyesi olduğu aşikar. Her ne kadar açıklanan notalarında vanilya olsa da tatlılık tipik-bayık tonka fasulyesi şekerliliği. Alt notaları benim gibi vanilyaseveri bile tavlayamadıysa düşünün artık durumu.

Kokunun genelini düşündüğümde Calvin Klein’in risk almadan 15-25 yaş arası Z kuşağını hedeflediğini anlayabiliyoruz. Yaratıcılıktan uzak, bolca şekerli, parfüm trendlerine tam anlamıyla uyan, sıradan, sıkıcı ve benim için soğuk-itici tarzda. İyi de bu durum sizin için önemli mi? Tabii ki değil.

Kendime yakın bulamadığım koku karakterine sahip olan Obsessed For Men’i siz belki de çok beğeneceksiniz. Bu parfümle ilgili takıldığım noktaysa isminin neden Obsession’lara benzetilerek eski muhteşem klasiklere gönderme yapıldığı. Yeni Obsessed For Men, gerek kalite anlamında gerekse koku karakteri anlamında 1986 çıkışlı Obsession For Men’in tırnağı bile olamaz. Koku benzerliği anlamında da benzerlik bulunmuyor. Bu durumdan anlıyoruz ki Calvin Klein şöhretli klasiklerinin ismini kullanarak yeni parfümlerini satmaya çalışıyor. Böyle bir yol izleneceğine neden farklı isimle bağımsız parfüm olarak piyasaya sürülmedi ki Obsessed For Men?

Genel beğeniye uygun, kullanması kolay, karşı cinsten övgüler alabileceğiniz bu delikanlı size büyük şeyler değil sadece temiz ve bol şekerli kokmayı vaat ediyor. Bu koku tarzıyla ve genel olarak uygun sayılabilecek fiyatıyla rakiplerine korku salabilir Obsessed For Men. Parfüm dünyası içinse pek kayda değer bir eser olarak geçmeyecek gibi görünüyor. Eğer Versace – Eros, Bleu de Chanel, Dior – Sauvage, Spicebomb, Burberry For Men gibi parfümleri seviyorsanız yeni bir alternatif Obsessed For Men.

Kokusunun tasarımını Ilias Ermenidis ve Christophe Raynaud birlikte yapmış. EDT formundaki parfümün kalıcılığı vasat, etrafa yayılımı ilk patlama dışında kötü. İlkbahar-sonbahar mevsimlerinde kullanmak daha iyi sonuç verebilir. Eğer arkadaşınıza hediye parfüm almak istiyorsanız iyi seçeneklerden birisi. Hem kokusunu çoğu kişi beğenir hem de diğer markaların parfümlerine iki katı ücret ödemek zorunda kalmazsınız.

Koku Güzelliği:10/5

29 Eylül 2018 Cumartesi

Yves Saint Laurent – Y For Men (2017)

Yves Saint Laurent’in 1964 yılında piyasaya sürdüğü kadın parfümü Y, beklendiği kadar başarılı olamamış klasiklerden birisi olarak kabul ediliyor. Markanın eski tarz kadın parfümlerini simgeleyen Y’ye, hepimizi şaşırtan şekilde elli üç yıl sonra erkek kardeş eklendi. Bu kadar eski bir kadın parfümünün birden bire yeni erkek versiyonunun çıkarılması pek görülen bir durum olmasa da 2017 yılında raflara merhaba dedi Y’nin erkeği.

Kimileri Y’nin ilhamını bu aralar moda olan y kuşağından aldığını söylese de markanın resmi açıklamasında Yves Saint Laurent’in ikonik beyaz tişörtü ve siyah ceketinden esinlenildiği belirtilmiş. Markanın internet sitesinde erkek için olan Y’nin “otantik ve cesur” olduğu belirtilmiş. Ayrıca “erkeksiliği yeniden tanımlamak” olarak betimlenmiş Y’nin erkek versiyonu.

Parfümün başlangıcı ferah turunçgillerle gerçekleşiyor. Bergamot, limon ve turunçgil açılışı tam modern yazlık erkek parfümü tarzında. Parlak turunçgillere eşlik eden aldehitlerse ilk saniyelerde şaşkınlık yaratmıyor değil. Orta bölümde aldehitlerin verdiği pudramsılık devam ederken, bu tür parfümlerin olmazsa olmazı ferah zencefil devreye giriyor. Zencefilin yanına eklenen menekşeyle orta kısım devam ediyor. Son bölümde zencefilli ferah menekşeye eklenen ambergris ve sedir ağacı noktayı kokuyor.

Y, anlaşılacağı üzere aromatik, ferah ve erkeksi bir modern zaman parfümü. Kokunun merkezini turunçgiller, menekşe-zencefil ve odunsular oluşturuyor. Kokuların dünyasını yeni keşfetmeye başlayan ya da herkesin sevebileceği parfüm arayan genç erkeklerin rahatlıkla severek kullanacakları bu vasat YSL, kokulara daha fazla aşina kişileri tatmin eder mi?

Y, ne yazık ki günümüzün yeni nesil sıradan ferah erkek parfümlerinden birisi. Yapaylığın bariz olduğu, notaların başarısız verildiği, yaratıcılık anlamında hiçbir şey vaat etmeyen, sıkıcı bir erkek parfümü olduğunu kolayca söyleyebilirim. Rakipleri gibi canlı ve dinamik turunçgillerle açılan ve zencefille devam ettirilmeye çalışılan bu hava, aldehitlerin ve ambergris’in eklenmesiyle çabucak sönüyor. Ondan sonra da anlatacak pek bir şey kalmıyor Y’ye dair.

Parfümün genel yapısı ilkbahar-yaz dönemine uygun, günlük kıyafetlere uyum sağlayabilecek, övgüler alınabilecek tarza yakınken, Parfüm Merakı’nın ukala burnu için fazlaca sıradan, yapay ve bıktırıcı. Bu tarzda Dior Homme Sport gibi seçenek varken neden Y’yi tercih edelim Yves Saint Laurent?

EDT formundaki Y’yi Dominique Ropion gibi bir usta yapmış. Kalıcılığı idare eder, etrafa yayılımı zayıf.

Koku Güzelliği:10/4