31 Aralık 2015 Perşembe

Nasomatto – Pardon (2011)


Nasomatto – Pardon (2011)

İtalyan Vouge'un, noel için önerilebilecek en iyi üç "züppe parfümü" arasında Pardon'u göstermesi şaşırtıcı değil benim açımdan. Chergui'nin bu üç parfümden birisi olması ise çok gerçekçi değil. Chergui'nin züppelikten ziyade bana maneviyat ve ruhsal dinginlik aşıladığını söyleyebilirim. Bir süredir kullandığım Nasomatto'nun 2011 çıkışlı parfümü Pardon’u içinse züppelik iddiası doğru olabilir.

Kimi yerlerde Pardon'un on dokuzuncu yüzyılın züppe erkeklerinden esinlendiği söylense de markanın kurucusu ve sahibi Alessandro Gualtieri'nin ağzından böyle bir açıklama bulamadım. Varsa da kaçırmışım. Pardon'u kullanım döneminde onun şık sayılabilecek bir centilmen kokusu olduğunu gözlemledim. Belki de söylenenler doğrudur ve Pardon gerçekten de züppe parfümüdür.

Pardon için kendi sitelerinde "erkeksi şıklık ve cazibe uyandırmayı amaçladığı" söylenmiş. Buradan hareketle Pardon'un erkekler için tasarlandığını düşünebiliriz. Zaten kokusu da erkeksi diyebilirim. Parfümün başlangıcı baharat patlamasıyla gerçekleşiyor. Ağırlık tarçın, küçük hindistan cevizi ve zencefil de muhtemelen. Baharatlara tatlımsı kakao veya çikolatamsı paçuli eşlik ediyor. Üst notaları leziz ve gayet güzel. Orta bölümde sıcak sandal ağacı baharatlara eşlik etmeye başlıyor. Son yılların meşhur elemanı öd ağacı da artık ininden çıkıyor ve oyuna dahil oluyor. Sıcak bir kokuya dönüşen orta kısımda ana tema öd ağacına doğru kayıyor. Son bölüme geçeyim. Kapanışta baharatlar geri çekilirken, odunsu notalar bize merhaba diyor. Geri planda azıcık tütsü ve vetiver de algılıyorum. Son bölüm epey kuru. Tatlılık da az. Çok etkileyici değil kapanışı.


Bakmayın tema mema diye havalı kelimeler kullandığıma. Pardon, beklediğimden daha az tematik kokuyor. Başlangıçta tatlı çikolatamsı baharatlar, orta kısımda öd ağacı ve sandal ağacının sıcak esintisi, sonlarda da sedir ağacı, vetiver ve tütsü artık adına ne derseniz. İşte size Parfüm Merakı'nin penceresinden Pardon.

Çoğu kişinin söylediğinin aksine tenimde çikolata veya kakao etkili olmadı. Bazıları da çiçeklerden ve manolyadan bahsediyor. Bana göre Pardon, baharatların ve odunsu notaların etkisinde. Neredeyse metalik-kuru baharatlar tenimde daha çok yer tuttu. Markanın kendi açıklamasındaki gibi gayet erkeksi çalışmayla karşı karşıyayız. Fakat bu eski tarz erkeksilik değil. Gayet modern, şık, yüksek kaliteli. Ayrıca söylendiği kadar karanlık da bulmadım onu. Ya da benim karanlık anlayışım farklı.

Sonuç olarak "erkesi bir manifesto, süper bir saygı duruşu, cazibeli erkeğin kokusu" gibi abartılı ifadelere kaçmadan diyebilirim ki, Pardon çok sıra dışı değil ama kullanması zevkli ve zengin. Çok soğuk kış mevsimine uyabilecek kadar sıcacık, takım elbiseye uyacak kadar ciddi, günlük kullanıma uyacak kadar değişken.

Tenimde, Pardon'daki baharatları birazcık Serge Noire'deki kullanıma yakın buldum. Benzer hissiyat veren baharatlar, bu izlenime yol açtı muhtemelen. Çoğu kişinin Serge Noire'daki baharatları soğana benzetmesini anlayabiliyorum. Pardon'daki baharatlar daha tatlımsı ve şık. Ayrıca çoğu kişinin Pardon'u Guerlain'in sevilen parfümü L'Instant de Guerlain Pour Homme Extreme'e benzetmesi gayet makul. Sanırım Pardon'un başlarındaki kakao kısmını L'Instant Extreme'e benzetmişler. Belli bir yere kadar, Pardon ve L'Instant Extreme'in büyük benzerlik taşıdığını söylemem zor.


Pardon'un kokusunu markanın sahibi Alessandro Gualtieri tasarlamış. Diğer Nasomattolar gibi Pardon, Extrait de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği normal seviyelerde. Genç işi olduğu söylenemez. Otuz yaş ve üzeri erkeklere uyacağını düşünüyorum. Çok yüksek fiyatını düşünerek, denemeden almanızı tavsiye etmem.

Koku Güzelliği:10/7.5

Nasomatto – Pardon (2011)

İtalyan Vouge’un, noel için önerilebilecek en iyi üç “züppe parfümü” arasında Pardon’u göstermesi şaşırtıcı değil benim açımdan. Chergui’nin bu üç parfümden birisi olması ise çok gerçekçi değil. Chergui’nin züppelikten ziyade bana maneviyat ve ruhsal dinginlik aşıladığını söyleyebilirim. Bir süredir kullandığım Nasomatto’nun 2011 çıkışlı parfümü Pardon’u içinse züppelik iddiası doğru olabilir.

Kimi yerlerde Pardon’un on dokuzuncu yüzyılın züppe erkeklerinden esinlendiği söylense de markanın kurucusu ve sahibi Alessandro Gualtieri’nin ağzından böyle bir açıklama bulamadım. Varsa da kaçırmışım. Pardon’u kullanım döneminde onun şık sayılabilecek bir centilmen kokusu olduğunu gözlemledim. Belki de söylenenler doğrudur ve Pardon gerçekten de züppe parfümüdür.

Pardon için kendi sitelerinde “erkeksi şıklık ve cazibe uyandırmayı amaçladığı” söylenmiş. Buradan hareketle Pardon’un erkekler için tasarlandığını düşünebiliriz. Zaten kokusu da erkeksi diyebilirim. Parfümün başlangıcı baharat patlamasıyla gerçekleşiyor. Ağırlık tarçın, küçük hindistan cevizi ve zencefilde muhtemelen. Baharatlara tatlımsı kakao veya çikolatamsı paçuli eşlik ediyor. Üst notaları leziz ve gayet güzel. Orta bölümde sıcak sandal ağacı baharatlara eşlik etmeye başlıyor. Son yılların meşhur elemanı öd ağacı da artık ininden çıkıyor ve oyuna dahil oluyor. Sıcak bir kokuya dönüşen orta kısımda ana tema öd ağacına doğru kayıyor. Son bölüme geçeyim. Kapanışta baharatlar geri çekilirken, odunsu notalar bize merhaba diyor. Geri planda azıcık tütsü ve vetiver de algılıyorum. Son bölüm epey kuru. Tatlılık da az. Çok etkileyici değil kapanışı.

 

Bakmayın tema mema diye havalı kelimeler kullandığıma. Pardon, beklediğimden daha az tematik kokuyor. Başlangıçta tatlı çikolatamsı baharatlar, orta kısımda öd ağacı ve sandal ağacının sıcak esintisi, sonlarda da sedir ağacı, vetiver ve tütsü artık adına ne derseniz. İşte size Parfüm Merakı’nin penceresinden Pardon.

Çoğu kişinin söylediğinin aksine tenimde çikolata veya kakao etkili olmadı. Bazıları da çiçeklerden ve manolyadan bahsediyor. Bana göre Pardon, baharatların ve odunsu notaların etkisinde. Neredeyse metalik-kuru baharatlar tenimde daha çok yer tuttu. Markanın kendi açıklamasındaki gibi gayet erkeksi çalışmayla karşı karşıyayız. Fakat bu eski tarz erkeksilik değil. Gayet modern, şık, yüksek kaliteli. Ayrıca söylendiği kadar karanlık da bulmadım onu. Ya da benim karanlık anlayışım farklı.

Sonuç olarak “erkesi bir manifesto, süper bir saygı duruşu, cazibeli erkeğin kokusu” gibi abartılı ifadelere kaçmadan diyebilirim ki, Pardon çok sıradışı değil ama kullanması zevkli ve zengin. Çok soğuk kış mevsimine uyabilecek kadar sıcacık, takım elbiseye uyacak kadar ciddi, günlük kullanıma uyacak kadar değişken.

Tenimde, Pardon’daki baharatları birazcık Serge Noire’deki kullanıma yakın buldum. Benzer hissiyat veren baharatlar, bu izlenime yol açtı muhtemelen. Çoğu kişinin Serge Noire’daki baharatları soğana benzetmesini anlayabiliyorum. Pardon’daki baharatlar daha tatlımsı ve şık. Ayrıca çoğu kişinin Pardon’u Guerlain’in sevilen parfümü L’Instant de Guerlain Pour Homme Extreme’e benzetmesi gayet makul. Sanırım Pardon’un başlarındaki kakao kısmını L’Instant Extreme’e benzetmişler. Belli bir yere kadar, Pardon ve L’Instant Extreme’in büyük benzerlik taşıdığını söylemem zor.

 

Pardon’un kokusunu markanın sahibi Alessandro Gualtieri tasarlamış. Diğer Nasomattolar gibi Pardon, Extrait de Parfum formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği normal seviyelerde. Genç işi olduğu söylenemez. Otuz yaş ve üzeri erkeklere uyacağını düşünüyorum. Çok yüksek fiyatını düşünerek, denemeden almanızı tavsiye etmem.

Koku Güzelliği:10/7.5

28 Aralık 2015 Pazartesi

Hermes – 24 Faubourg (1995)


Hermes – 24 Faubourg (1995)

18. yüzyıla kadar Louvre’un batısındaki dağınık küçük köyler, zamanla Paris'in büyümesiyle şehre dahil oldu. Her şehrin yaşadığı genişleme, yeni sınırların oluşmasını sağlar. Her ne kadar Paris şehrinin büyümesi, bizim ülkemizdeki gibi gecekondulaşma şeklinde olmasa da, etraftaki yerleşim birimlerinin şehre bağlanmasıyla, yeni yolların açılma ihtiyacı doğmuş. Paris'e 1860'lı yıllarda dahil olan Rue du Faubourg bölgesi, Louvre'a olan yakınlığı sayesinde kısa zamanda şehrin cazibe merkezlerinden olmayı başardı.

Gerçi Rue du Faubourg caddesinin, yakınlardaki Champs Elysees ile karşılaştırıldığında sokaklarının dar ve sıradan olduğu söylenir. Fakat her ne hikmetse Rue du Faubourg caddesine, dünyanın önemli markalarının gelip, yerleştiler. Sadece şık ve lüks butikler değil, büyükelçilik binaları da Rue du Faubourg caddesinde yerini almış durumda.

Fakat bu caddeyi dünyaya tanıtan bir marka var. Tahmin ettiğiniz gibi Hermes'in Rue du Faubourg caddesindeki ilk merkezi, bu caddenin ve hatta o bölgenin simgesi haline gelmiş durumda. Sadece Fransa'nın değil aynı zamanda dünyanın en önemli lüks markalarından olan Hermes'in Rue du Faubourg caddesindeki merkez binası, 1995 yılında bir parfüme isim babalığı yaptı. Hermes'in sevilen kadın klasiklerinden 24 Faubourg, ilhamını Hermes'in merkez butiğinden almış. Kendi sitelerinde ünlü burun Maurice Roucel tarafından 1995 yılında tasarlandığı belirtilmiş 24 Faubourg'un.


Parfümün açılışı eski turunçgillerle gerçekleşiyor. Tozlu sayılabilecek nostaljik bergamota tatlı çiçekler eşlik ediyor. Portakal çiçeğinin verdiği tatlılık, bergamotun kuruluğu ile dengeleniyor. Başlangıcı etkileyici değil benim için. Orta bölümde çiçeklere meyvemsilik ekleniyor. En bariz meyve şeftali. Bu andan itibaren bir başka kadın klasiği Mitsouko'yu andırıyor hafiften. Sabunsuluk, orta bölümde hala mevcut. Başlangıcına göre daha güzel orta kısım. Son bölüm ise en sevdiğim yeri oluyor. Yumuşak kremsi odunsular, vanilya ve nefis amber var kapanışta.

24 Faubourg, ferah olmayan portakal çiçeği ve meyvelerin hakimiyetinde ilk dakikalarda. Buradaki meyveli-çiçeksi yapı, yeni nesil parfümlerdeki gibi fazlaca kadınsı değil. Buruk ve eski kokuyor. Muhtemelen bu hissiyatı sabunsu-pudralı yapı veriyor. Parfümün genel anlamda kremsi olduğu söylenebilir. Başlangıçta burnum beni yanıltmadıysa oldukça tatlı kokuyor. İlerleyen saatlerde tatlılık azalıyor. Hatta üst notaları için şekerli bile denebilir. Tabii ilerleyen dakikalarda şekerliliğin yerini daha bir makul tatlılık ve pudralılık alıyor.

Parfümün genelindeki olgunluk, onun 1980 hatta daha eski tarihli olduğunu düşündürtüyor ama o 1990'ların ortalarında piyasaya sürüldü. Bugün için kokusu modası geçmiş bulunabilir. Ya da anne veya teyze kokusu olarak değerlendirilebilir. Genç kız kokusu olmadığı gayet açık. Onu taşıyabilmek için belli yaşın üzerinde olmak gerekiyor. Ben diyeyim otuz beş, siz deyin kırk yaş üzeri için daha uygun 24 Faubourg.


Karşıma çıkan birçok kadın parfümüne "acaba erkekler de kullanabilir mi?" diyerek yaklaşıyorum çoğu zaman elimde olmadan. 24 Faubourg’un erkek kullanımına uygun olduğunu düşünmüyorum. Çünkü farklı bir dişil tarafı, anaç yanı var. Kokusu biraz Mitsouko'yu hatırlatıyor. Gerçi Mitsouko, daha erkeksi sayılabilecek tarzda. 24 Faubourg, sık sık karşılaştığım kadın deodorantlarını anımsattı bana. Tabii oldukça kaliteli deodorantlar diyebiliriz.

Sonuç olarak onu kendime yakın bulamadığımı söyleyebilirim. Bu düşüncemin oluşmasında pudramsılığın etkisi var. Gerçi gayet dengeli kullanılmış pudralı bölüm ama yine de benim için biraz fazla. Fakat onun tertemiz ve nostaljik kokusunu, parfümlere meraklı her kadın denemeli. Muhtemelen sizler, kendinizden ya da geçmişinizden bir şeyler bulacaksınız onu kokladığınızda.

Parfümün tasarımını ünlü isim Maurice Roucel yapmış. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği yeterli. Bu soğuk günlerde denediğim 24 Faubourg, doğru dozajlama ile çok sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.


Luca Turin'in kitabında ballı çiçeksi olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinde dört puan verilmiş.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

27 Aralık 2015 Pazar

Hermes – 24 Faubourg (1995)

18. yüzyıla kadar Louvre’un batısındaki dağınık küçük köyler, zamanla Paris’in büyümesiyle şehre dahil oldu. Her şehrin yaşadığı genişleme, yeni sınırların oluşmasını sağlar. Her ne kadar Paris şehrinin büyümesi, bizim ülkemizdeki gibi gecekondulaşma şeklinde olmasa da, etraftaki yerleşim birimlerinin şehre bağlanmasıyla, yeni yolların açılma ihtiyacı doğmuş. Paris’e 1860’lı yıllarda dahil olan Rue du Faubourg bölgesi, Louvre’a olan yakınlığı sayesinde kısa zamanda şehrin cazibe merkezlerinden olmayı başardı.

Gerçi Rue du Faubourg caddesinin, yakınlardaki Champs Elysees ile karşılaştırıldığında sokaklarının dar ve sıradan olduğu söylenir. Fakat her ne hikmetse Rue du Faubourg caddesine, dünyanın önemli markalarının gelip, yerleştiler. Sadece şık ve lüks butikler değil, büyükelçilik binaları da Rue du Faubourg caddesinde yerini almış durumda.

Fakat bu caddeyi dünyaya tanıtan bir marka var. Tahmin ettiğiniz gibi Hermes’in Rue du Faubourg caddesindeki ilk merkezi, bu caddenin ve hatta o bölgenin simgesi haline gelmiş durumda. Sadece Fransa’nın değil aynı zamanda dünyanın en önemli lüks markalarından olan Hermes’in Rue du Faubourg caddesindeki merkez binası, 1995 yılında bir parfüme isim babalığı yaptı. Hermes’in sevilen kadın klasiklerinden 24 Faubourg, ilhamını Hermes’in merkez butiğinden almış. Kendi sitelerinde ünlü burun Maurice Roucel tarafından 1995 yılında tasarlandığı belirtilmiş 24 Faubourg’un.

 

Parfümün açılışı eski turunçgillerle gerçekleşiyor. Tozlu sayılabilecek nostaljik bergamota tatlı çiçekler eşlik ediyor. Portakal çiçeğinin verdiği tatlılık, bergamotun kuruluğu ile dengeleniyor. Başlangıcı etkileyici değil benim için. Orta bölümde çiçeklere meyvemsilik ekleniyor. En bariz meyve şeftali. Bu andan itibaren bir başka kadın klasiği Mitsouko’yu andırıyor hafiften. Sabunsuluk, orta bölümde hala mevcut. Başlangıcına göre daha güzel orta kısım. Son bölüm ise en sevdiğim yeri oluyor. Yumuşak kremsi odunsular, vanilya ve nefis amber var kapanışta.

24 Faubourg, ferah olmayan portakal çiçeği ve meyvelerin hakimiyetinde ilk dakikalarda. Buradaki meyveli-çiçeksi yapı, yeni nesil parfümlerdeki gibi fazlaca kadınsı değil. Buruk ve eski kokuyor. Muhtemelen bu hissiyatı sabunsu-pudralı yapı veriyor. Parfümün genel anlamda kremsi olduğu söylenebilir. Başlangıçta burnum beni yanıltmadıysa oldukça tatlı kokuyor. İlerleyen saatlerde tatlılık azalıyor. Hatta üst notaları için şekerli bile denebilir. Tabii ilerleyen dakikalarda şekerliliğin yerini daha bir makul tatlılık ve pudralılık alıyor.

Parfümün genelindeki olgunluk, onun 1980 hatta daha eski tarihli olduğunu düşündürtüyor ama o 1990’ların ortalarında piyasaya sürüldü. Bugün için kokusu modası geçmiş bulunabilir. Ya da anne veya teyze kokusu olarak değerlendirilebilir. Genç kız kokusu olmadığı gayet açık. Onu taşıyabilmek için belli yaşın üzerinde olmak gerekiyor. Ben diyeyim otuz beş, siz deyin kırk yaş üzeri için daha uygun 24 Faubourg.

 

Karşıma çıkan birçok kadın parfümüne “acaba erkekler de kullanabilir mi?” diyerek yaklaşıyorum çoğu zaman elimde olmadan. 24 Faubourg’un erkek kullanımına uygun olduğunu düşünmüyorum. Çünkü farklı bir dişil tarafı, anaç yanı var. Kokusu biraz Mitsouko’yu hatırlatıyor. Gerçi Mitsouko, daha erkeksi sayılabilecek tarzda. 24 Faubourg, sık sık karşılaştığım kadın deodorantlarını anımsattı bana. Tabii oldukça kaliteli deodorantlar diyebiliriz.

Sonuç olarak onu kendime yakın bulamadığımı söyleyebilirim. Bu düşüncemin oluşmasında pudramsılığın etkisi var. Gerçi gayet dengeli kullanılmış pudralı bölüm ama yine de benim için biraz fazla. Fakat onun tertemiz ve nostaljik kokusunu, parfümlere meraklı her kadın denemeli. Muhtemelen sizler, kendinizden ya da geçmişinizden bir şeyler bulacaksınız onu kokladığınızda.

Parfümün tasarımını ünlü isim Maurice Roucel yapmış. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği yeterli. Bu soğuk günlerde denediğim 24 Faubourg, doğru dozajlama ile çok sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.

 

Luca Turin’in kitabında ballı çiçeksi olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinde dört puan verilmiş.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

24 Aralık 2015 Perşembe

LM Parfums – Patchouli Boheme (2010)


LM Parfums – Patchouli Boheme (2010)

Fransa Alplerinin kalbinde yaşayan bir İtalyan ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş Laurent Mazzone. Çok küçük yaşlarında parfümlere ve kokulara tutkuyla bağlıydı. İlerleyen yıllarda kokulara olan arzusu, onun koku hissinin gelişmesine vesile oldu. On iki yaşında yaşadığı yerdeki yerel mağazalardan koku numunelerini karıştırıp, kendince oyunlar oynuyordu. Aslında onun aklında tek bir şey vardı: Yeni parfümler keşfetmek.

Ergenlik yıllarında ise DJ'lik yapmaya başladı Laurent Mazzone. Geceleri insanları çaldığı müziklerle eğlendiriyordu. Ve tesadüfe bakın yine "sample" karşısına çıkıyordu. Yaratıcı içgüdüleri moda dünyasına yönlendirdi daha sonra onu. İlk kıyafet mağazasını açtıktan sonra yerinde saymadı. Başka mağazalar da açtı. Farklı objelerin ve yaratıcı kıyafetlerin bulunduğu mağazalarının ardından daha ilginç ne yapabilirim diye düşünmeye başladı.

Çok geçmeden dükkanlarını "duyusal laboratuarlara" dönüştürdü. Mağazasında kullanmak üzere etrafa güzel aromalar yayan kokulu mumlar yapmaya başladı. Bu hayalini gerçekleştirdi ve test bile etti. Mağazasına gelen müşterileri bu mumları çok beğendiler ve devamını istediler. Artık Laurent Mazzone'nin hayatıyla ilgili karar verme zamanı gelmişti.


Daha fazla uzatmadan geleyim konumuza. Laurent Mazzone, 2010 yılında niş parfümevi LM Parfums projesini hayata geçirdi. İlk olarak dört parfümle işe başladı. 2010 yılının sonlarında piyasaya sürülen bu dört parfümden birisi de Patchouli Boheme idi. İsmi sebebiyle ilgimi çeken bu arkadaşı test etmeye karar verdim. İsminden de anlaşılacağı üzere paçuli üzerine temellendirilmiş Patchouli Boheme.

Parfümün başlangıcı anlatması zor şekilde gerçekleşiyor. Saldırgan ve tuhaf üst notaları tanımlamakta zorlanıyorum. Çok keskin anasona benzetiyorum elimde olmadan. Kimileri başlangıcını odunsu notalarla özdeşleştiriyor. Pek öyle olduğunu sanmıyorum. Neredeyse ilacımsı anason diyeceğim son tahlilde. Yanılıyor olabilirim ama rakıya bile benzettim açılışını. Zor ve sert üst notalar bana göre değil. Orta kısma hemen geçilmiyor. Yaklaşık yarım saat sonra tuhaf anasonsu yapı geriye çekilirken ortaya tütün, yağımsı paçuli ve kuru-temiz deri çıkıyor. Geri planda azıcık tütsü de var. Başlangıcına göre çok daha kabul edilebilir orta bölüm. Son kısımda güzel bir sürpriz var: Baharatlar. Baharatlar, alt notalarda daha belirgin. Büyük ihtimalle tarçın. Baharatlara vanilya eşlik ediyor. Musc Ravageur’un sonlarını hatırlatıyor bana. Parfümün en sevdiğim yeri oluyor alt notaları.

Başlangıcını, milyonlarca yıl geçse bile sevebileceğimi sanmıyorum. O garip, rakıya benzeyen yapı tam olarak içkimsi de değil. Acı, buruk, kimyasal atıkları hatırlatan üst notaları gayet itici. Orta kısımda neyse ki o koku geri çekiliyor ama geri planda hala oralarda olduğunu hatırlatıyor. Orta bölümde paçuli, tatlı ve kremsi olarak karşımıza çıkıyor. Köksü ve çikolatamsı değil paçuli. Ağır paçuli yağlarını andırıyor. Paçuliye eşlik eden deri fazla sorumluluk almıyor ve geri planda kalmayı tercih ediyor. Reçineler, paçuliye hatırı sayılır destek veriyor. Sonlarda pudralı zayıf vanilya dikkat çekici.


Patchouli Boheme, reçinemsi, balsamsı, derili, tütünlü, baharatlı bir paçuli kokusu. Başlangıçtaki garip ve zorlayıcı kısmı dışarıda bırakırsam, paçuliden sonra ikinci öğenin tütün olduğunu söyleyebilirim. Eski ve olgun olarak verilmiş tatlı tütün, ıslak hissiyatı veriyor. Deri, yarı karanlık sanki. Baharatlar, pudramsı vanilya ile kol kola. Tatlığın ise tonka fasulyesinden geldiğini düşünüyorum. Eşine az rastlanabilecek yapıda olduğunu söylemeliyim.

Şu bir gerçek ki karşımızda gerçekten de zor bir parfüm var. Çünkü hem sevmesi hem de kullanması zor, fazlasıyla tematik, ilk dakikalarda neredeyse tahammül edilemez, saldırgan, azıcık kaba, uçlarda dolaşan, rahatsız edici, değişken, şaşırtıcı ve bohem. Aynı ismi gibi paçulinin ve bohemliğin etkisi altında Patchouli Boheme.

Kimilerinin onun kokusunu 68 kuşağının çiçek çocuklarına benzetmesini anlayabilirim. Evet günümüzün parfümlerine pek benzemiyor. Paçulinin vermiş olduğu olgunluk dikkat çekici. Başlangıcını saymazsam, hüzünlü ve depresif koktuğunu söyleyebilirim. Çok canlı ve parlak değil genel havası. Tatlılık baştan sona mevcut. Zengin ve detaylı sayılabilecek harmanı tatmin edici fakat koku güzelliği anlamında şüphelerim var. Onu severek kullandığımı söyleyemem. Ağır ve yağlımsı yapısı nedeniyle çok soğuk günlerin parfümü olduğunu söyleyebilirim. Ilık bahar aylarında bile rahatsız edici olabilir.


Bazı kaynaklarda Patchouli Boheme'in ünlü isim Mona di Orio tarafından tasarlandığı söylenmiş. Kendi sitelerinde bu yönde bilgi bulunmuyor. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek, sonrasında normale dönüyor. Erkek kullanımına daha yakın gibi duruyor. Yüksek fiyatı ve farklı kokusu sebebiyle denemeden bir şişesini almanızı önermem.

Koku Güzelliği:10/6.5