10 Nisan 2014 Perşembe

Imaginary Authors – Cape Heartache (2012)



Imaginary Authors – Cape Heartache (2012)

Philip Sava isimli bir yazar duydunuz mu? 1867 yılında doğmuş. 1923 yılında hayata gözlerini yummuş. Evet Ernest Hemingway kadar ünlü olmayabilir. Belki de olabilir. Amerikalı kökenli bu ünlü olduğu iddia edilen yazar, Pasifik'in Kuzeybatısında seyahat etmeyi severmiş. Aynı zamanda kaşif olan Philip Sava, henüz çok genç yaşlarındayken (14) Pasifik'in Kuzeybatısını dolaşmış. Daha sonra da gezip keşfettiği yerleri, ciltler halinde kitaplaştırıp, yayınlamış.

Yukarıdaki kısa hikaye fena değil aslında. Üzerinde biraz daha değişiklik yapılsa ve karakterler eklense, çok daha ilginç bir öykü çıkabilir Philip Sava isimli ünlü yazardan. İlk okuduğumda bana da farklı gelen bu kısa hayat hikayesi aslında hayalden ibaret. Ne Philip Sava diye bir yazar var. Ne de o hayali yazar ünlü... Bütün bunları anlatma sebebim ise Cape Heartache adında bir parfüm.

Imaginary Authors, henüz 2012 yılında, Amerika'da kurulmuş niş parfüm evi. Parfümör Josh Meyer, hem kurucu hem de kokulara imza atan kişi. Şimdiye kadar dokuz parfüm çıkardılar. Avrupa kıtasında fazla bilinmese de Amerika'da oldukça ilgi gördüğü söyleniyor Imaginary Authors parfümlerinin. Markanın en iyi çıkış yapan kokusu olarak Cape Heartache göze çarpıyor.


Josh Meyer, parfümlerinde hayali yazarlardan ve onların hayali hikayelerinden esinleniyor kokuların yaratım sürecinde. Önce hayali bir yazar oluşturuyor. Sonrasında onun hikayesi ile parfümün hikayesini birleştiriyor. Bugünkü yazı konum Cape Heartache, ilhamını olmayan bir yazardan yani Philip Sava'dan almış. Tamamen kurgusal bir karakterden, kurgusal olmayan ve elle tutulur bir parfüm ortaya çıkmış. İşte İmaginary Authors'un ve parfümleri Cape Heartache'in öyküsü böyle.

Hayali hikayelerden artık gerçek dünyaya dönelim. Çünkü Cape Heartache, tamamen gerçek bir parfüm. Odunsu aromatik olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda karşıma tatlı ve lezzetli çilek çıkıyor. Çok doğal ve nefis çilek aroması sevilmeyecek gibi değil. Denediğim en güzel çilek kokularından birisi karşımda diyebilirim. Başlangıcı çok güzel. Orta kısımda çileğin etkisi devam ediyor. Farklı olarak tatlılık azalıyor. Devreye bu sefer dumansı odunsu notalar giriyor. Çam veya göknar ağacı kokusu ile çilek birleşiyor. Ortaya ilginç ama başarılı bir rayiha çıkıyor. Orta bölüm reçineli, çilekli çam ağacı gibi. Geçeyim sonlara. Alt notalarda koku formu büyük değişim geçirmiyor. Aynı çilekli çam kokusuna biraz kuru vanilya ekleniyor. Arkadan hissedilen kuru odunsu notaları da unutmamak lazım. Böylece tenden ayrılıyor.

Cape Heartache, genel olarak basit bir kompozisyona sahip. Çilek, dumansı odunsu notalar, tütsü ve vanilya. Çilek bence parfümün ana oyuncusu. Çok doğal ve lezzetli çilek, uzun zamandır aradığım haliyle karşıma çıktı. Yapaylık olmayan çileği sevdim. Ne kadınsı ne de baygın şekerli. Bence olabilecek en erkeksi çilek kullanılmış.

                                                                  Resim: cafleurebon 

İkinci ana öge ise ağaçlar. Çam veya göknar ağaçlarıyla dolu bir ormanda dolaştığınızı düşünün. İşte o tertemiz mis gibi orman havasını aynen yansıtmışlar. Çam ağaçlarından akan reçine kokusu da mevcut. Kendi sitelerinde bahsedilmemiş ama bence dumansı/sisli tütsü de var oralarda bir yerde. Vanilya ise çok baskın değil. Bildiğimiz tatlılıkta kullanılmamış vanilya. İyiki de öyle yapılmış.

Cape Heartache'in kokusunu nasıl tanımlarsın diye sorsanız cevabım çok net ve basit olur: "Çilekli, dumansı/sisli çam ağacı reçinesi." Ten üzerinde denediğimde lezzetli ve ekşi çilek yönü ortaya çıkarken, kıyafet üzerinde biraz daha odunsu yanı öne çıktı. Ten üzerinde ilk dakikalarda meyveliyken, sonrasında dumansı/sisli yanmakta olan çıra hissi verdi. Bu anlamda kıyafetten ziyade tende çok daha güzel kokuyor. Benzerine kolay rastlanmayacak bu kombinasyon, yaratıcı olması bakımından harika. "Kim çilekli çam ağacı gibi kokmak ister ki" sitemini duyar gibiyim. Fakat önyargılı olmayalım. Çünkü gayet güzel bir parfümle tanışmış durumdayız.

Bir kere başından sonuna kadar yapaylığa rastlanmaması mutluluk verici. Çilek, reçine, dumansılık, ağaç/orman efekti gayet rafine verilmiş. Bu anlamda soruna rastlamadım. Parfümün uniseks olduğu söylense de, erkeksi yanı ağır basıyor gibi. Özellikle odunsuluk, genelde erkek parfümlerinde karşımıza çıkan haliyle verilmiş. Çilek, olgun ve ciddi. Black XS'teki gibi uyduruk ve çocukça değil. Niş parfüm kalitesi ve özeni hissediliyor. Güzelmiş yahu Cape Heartache.

Kullanımı kolay, herkesi kolayca kandırabilecek hınzır bir kokusu var. Fakat hayatınızın parfümü olacak kadar da abartılmaması gerektiğini belirtmem gerek. Kokusunun başarısız bulduğum yanının fazlaca düz çizgide ilerlemesini olarak gösterebilirim. Neredeyse hiç değişmeyen kokusu keşke biraz daha hareketli ve değişken olsaymış. Bu haliyle Fille en Aiguilles'in oldukça basitleştirilmiş ve kuru meyvelerin yerine çilek eklenmiş halini andırdığını söyleyebilirim. Fakat Serge Lutens'teki derinlik ve zenginlik yok. Comme des Garçons’un Sequoia’sını da andırıyor. Cape Heartache çok daha "iddiasız" bir parfüm gibi davranıyor.


Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek, sonrasında normale dönüyor. Evet o çilekli ve meyveli bir odunsu. Bu haliyle sonbahar-kış mevsimi için neşe verici bir kokuya dönüşecektir. Serin yaz akşamlarında da kullanılabilir. Amerika merkezli internet sitelerinde oldukça uygun fiyatlara bulunabiliyor Imaginary Authors'un parfümleri. Hatırlatmış olayım.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

7 Nisan 2014 Pazartesi

Histoires de Parfums – 1889 Moulin Rouge (2010)


Histoires de Parfums – 1889 Moulin Rouge (2010)

Bugün, “Belle Epoque” dönemine götürmek istiyorum sizleri değerli dostlarım. Paris'in tozlu geniş sokakları hüzünlü bir sonbaharı yaşıyor. Paris her zamanki gibi romantik. Uzun yıllardır savaş yaşamayan Fransa'da umut, huzur ve mutluluk hakim. İnsanlar, hafta sonlarında yemyeşil kırlarda piknik yapıyorlar, yürüyüşlere çıkıyorlar. Sevgililer, dünyanın en romantik şehrinde aşklarını yaşıyorlar.

Aşkın şehri Paris'in ekim ayındayız. Dünyaca ünlü Eyfel kulesinin inşaatı bitirilmiş. Kimileri kuleyi çok çirkin ve demir yığını olarak değerlendirirken, kimileri de Paris'in simgesi olduğunu düşünüyor ve gururla kuleyi seyrediyor. O sene düzenlenen "Exposition Universelle" fuarının ana teması tabii ki Eyfel kulesi.

Avrupa kıtasında Japon sanatının ve kültürünün etkileri görülüyordu. 19. yüzyılın sonlarında, Japon estetiğinin, Avrupa kökenli sanatçıların ilgi alanına girmesi, farklı eserlerin ortaya çıkmasına sebep oluyordu. Vincent van Gogh'un bile, Japon figürlerinden esinlendiği tabloları mevcuttu. Hatta Avrupalı İzlenimci sanatçılara da nüfuz etmişti Japonizm.


Parfümlerin dünyasında ise bir klasik ve efsane doğuyordu 1889 yılında. Parfümör Aime Guerlain, Jicky isimli parfümünü piyasaya sürüyordu. Modern parfümlerin atası sayılan Jicky, bugün bile hala pırlanta gibi parıldıyor kokular evreninde.

İşte 1800'lü yılların sonlarında Avrupa ve Paris için böyle bir çerçeve çizebilirim. Barış ve huzur dönemini yaşayan Paris'te,  Joseph Oller ve Charles Zidler isimli iki işadamı, eğlence sektörüne yatırım yapmak isterler. Zaten gayet canlı olan Paris gece hayatına bir mekan daha eklemek için yola çıkarlar. 6 Ekim 1889 yılında ismini Moulin Rouge koydukları eğlence kulübünün açılışını yaparlar. Açılır açılmaz, Moulin Rouge (Kırmızı Değirmen) kulübü büyük sükse yaptı. Kısa zamanda, sanatçıların, işadamlarının, üst gelir gurubuna üye kadınların ve siyasetçilerin uğrak yeri haline gelir. Daha önce görülmemiş dans şovları, kabareler, erotik gösteriler ve şarkıcıların sahne aldığı Moulin Rouge, dünyanın en önemli kulüplerinden ve eğlence salonlarından birisi haline gelivermişti.

Bugün bile Fransa tarihi ve kültürünün önemli ögelerinden birisi olarak kabul edilir Moulin Rouge kabaresi. Hakkında kitaplar yazılan ve filmler çekilen Moulin Rouge'da, Edith Piaf, Ella Fitzgerald ve Liza Minnelli gibi o dönemin en şöhretli sanatçıları sahne aldı. 2014 yılında artık turistik bir yer haline gelmiş olsa da Fransa popüler kültürünün dönüm noktalarından olduğu söylenebilir. Dünyanın en uzun soluklu bu kabaresi, Fransa merkezli niş parfüm evi Histoires de Parfums'e ilham kaynağı olmuş. Zaten isminden de anlaşılacağı üzere tarihi olayları ve kişileri parfümlerinin konusu yapıyor bu marka. Genellikle gayet başarılı parfümlere imza atan Histoires de Parfums, 1889 Moulin Rouge isimli kokusunu 2010 yılında piyasaya sürdü.


Kendi sitelerinde çiçeksi pudralı olarak sınıflandırılmış Moulin Rouge 1889. Parfümün başlangıcı kremsi ve yoğun pudralı iris (süsen) ile gerçekleşiyor. Kadınsı başlangıç için “ruj” benzetmesi gayet yerinde olacaktır. Evet kadınların makyaj çantalarını hatırlatıyor üst notaları. İlerleyen dakikalarda orta kısma geçiliyor. Koku formu çok değişmiyor. Aynı pudralı/yağlı ruj efekti devam ediyor. Pudralı irise tatlımsı meyveler ekleniyor. Şeftali ve erik olduğunu düşündüğüm meyvelerin iris ile uyumu kötü değil. Biraz da gül ve tarçın algılıyorum orta bölümde. Hala kadınsı ve tatlı 1889. Geçeyim sonlara. Alt notalarda pudralı irisin etkinliği azalıyor. Orta kısımdan farklı olarak misk ve yumuşak odunsu notalar mevcut. Feminenlik biraz olsun azalıyor. Fakat kokusu çok zayıflıyor sonlarda. Böylece de tenden ayrılıyor.

Kendi parfümlerine layık gördükleri çiçeksi pudralı tanımı isabetli olmuş. 1889 Moulin Rouge, ana ekseni çiçekler (ağırlık iris) ve tozlu pudra üzerine kurmuş. Parfümün her anında iris ve pudra etkisi hissediliyor. İkinci baskın nota meyveler oldu tenimde. Oldukça tatlı meyveler, pudranın altında ezilse de yine de farklı bir hava katmış. Son kısımdaki misk ise biraz sıradan.

1889, kadın parfümü olarak piyasaya sürülmüş. Kesinlikle haklılar. Daha ilk saniyelerde karşınıza çıkan kadınsılık, bariz ve baskın. Rujları ve makyaj çantalarını andıran başlangıcı erkek kullanımı için uygun olmayabilir. Ayrıca fazlasıyla kullanılmış şeker, biraz rahatsız edebilir. Orta kısımda meyvelerin devreye girmesiyle kadınsılık neyse ki bir parça azalıyor. Fakat yine de ruj/makyaj malzemesi efekti devam ediyor. Tatlılık orta kısımda da etkili. Sonlarda feminenlik azalıyor. Tatlılık da azalıyor. Fakat artık çok geç bir erkek için.


1889, yüksek kaliteli Chanel ruj yada Dior yüz pudrası gibi kokuyor. İyi de neden böyle? Aslında cevap basit. İsmini ve konseptini Moulin Rouge kabaresinden alan parfüm, muhtelemen o dönemin Paris'te gece hayatında çalışan kadınların kokularını hatırlatması için düşünülmüş. Akşam gidilen kabarede, tozlu sahnede dans eden yarı çıplak kadınların etrafa yaydığı dişilik, kadınlarla özdeşlemiş ruj kokusu ile verilmeye çalışılmış. Parfümün bu kadar feminen olmasının, Moulin Rouge'da dans eden yada şarkı söyleyen kadın sanatçılara gönderme olduğu düşünülebilir. Hatta o dans şovlarını izlemeye gelen kadınların pudralı parfümlerinden esinlenilmiş de olabilir.

Eğer iris (süsen) seviyorsanız, 1889 iyi ve kaliteli örneklerden birisi. Orta kısımdan itibaren meyvelerle birleşen iris, gayet güzel. Fakat hem başlangıçtaki hem de orta kısımdaki şekerlilik, bir süre sonra bıktırıcı oluyor. Keşke tatlılık daha az kullanılsaymış. Bu haliyle benim için fazlaca tatlı.

Bahsetmem gereken başka durumsa fazla değişmeyen yapısı. Düz çizgide ilerleyen 1889, uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor. Gayet kompleks ve zengin parfümlere imza atan Histoires de Parfums'ün, bu kadar düz bir kokuya imza atmış olması şaşırtıcı oldu benim için.


1889'un tasarımını markanın kurucusu Gerald Ghislain yapmış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyouna sahip. Sonbahar-kış mevsimine yakışacağını düşünüyorum. Kalıcılığı ve fark edilirliği gayet iyi oldu tenimde.

Koku Güzelliği:10/6.5

6 Nisan 2014 Pazar

Kedidir, kedi

Henüz bu sabah gördüm ve paylaşmak istedim :) Tarihe not olarak düşelim bizde.


4 Nisan 2014 Cuma

Narciso Rodrigeuz – Narciso Rodriguez For Him (2007)


Narciso Rodrigeuz – Narciso Rodriguez For Him (2007)

Ailesi Küba'dan Amerika'ya göç etmiş bir ailenin çocuğu Narciso Rodriguez. Zaten isminin latin-hispanik çağrışım yaptığı açık. 1961 yılında Amerika/New Jersey'de doğmuş. "Babam bir liman işçisiydi. O, benim doktor, avukat yada diş hekimi olmamı hayal ediyordu. Fakat ben her zaman yeni bir Donna Karan, Ralph Lauren veya Calvin Klein olmayı hayal ediyordum." diyecek kadar da açık sözlü.

Hayallerinin peşinden giderek, 1982 yılında tasarım okuluna başlamış ve burada eğitim almış. Okulu bitirince de Anne Klein'in yanında çalışmaya başlamış. Ünlü modacı Donna Karan'la çalışma şansını yakalamış ve onun yardımcılığını yapmış. Nino Cerutti ile bir süre çalışan Narciso Rodriguez'in aldığı "en iyi tasarımcı" ödülleri, onu kendi markasını hayata geçirmeye yönlendirmiş.

"Ben Latin kökenliyim ve tasarımcıyım. Kabul ediyorum ki sağım solum belli olmaz" diyen Rodriguez'in kıyafetlerini Sandra Bullock, Salma Hayek, Sarah Jessica Parker, Uma Thurman, Michelle Obama gibi ünlüler tercih ediyor. Amerika'nın son yıllarda yetiştirdiği önemli modacılardan birisi haline gelen Rodriguez, doğal olarak parfümlere de el atmış durumda.


Narciso Rodriguez, parfümlerini "Beaute Prestige International" aracılığı ile ürettiriyor. İlk olarak 2003 yılında Narciso Rodriguez For Her isimli kadın parfümünü piyasaya sürdüler. Bugün ise 2007 çıkışlı olan ve ilk parfümlerinin erkek versiyonu Narciso Rodriguez For Him'i inceleyeceğim. Kendi sitelerinde şöyle tanıtılmış parfümümüz:

"Sıcak ve seksi, rafine ve saf. Amberin dokunuşu ve bir parça menekşe yapraklarıyla yoğunlaştırılmış farklı bir misk kokusu. Erkek için zamansız, baştan çıkarıcı ve akıllı bir koku. Üç zamansız akor -odunsu paçuli, sıcak amber ve çiçeksi fujer- dikkat çekici bir miski tamamlıyor."

Fragrantica'da aromatik fujer olarak sınıflandırılan Narciso Rodrigeuz For Him'i, üzerime sıktığımda karşıma çok tanıdık bir koku çıkıyor. Karanlık, yeşil, erkeksi menekşe ve bir parça salatalık ile karşımızda Fahrenheit var neredeyse. Evet şaka yapmıyorum. Parfümün başlangıcı neredeyse Fahrenheit ile aynı. Bir çok kişinin onu Fahrenheit'a benzetmesi gayet normal. Benim için hiç de etkileyici açılışa sahip değil. Geçeyim orta bölüme. Burada menekşe geri plana geçiyor. Ortaya çimensi yeşillik ile paçuli çıkıyor. Orta bölümde ağırlık paçuliden yana. Bu kısım neyse ki başlangıcına göre daha kabul edilebilir benim için. Son kısımda paçuli hala etkili. Ona hissedilir oranda erkeksi misk ekleniyor. Biraz da amber. Böylece de tenden ayrılıyor.

Fahrenheit'in patalojik, gıcık ve sinir bozucu başlangıcına benzeyen üst notalarını sevmediğim çok net. Orta kısımda neyseki devreye paçuli giriyor. Kuru ve erkeksi paçuliye yeşil çimensilik eşlik ediyor. Keşke bu yeşillik daha az olsaymış. Son kısımda orta bölümle paralel ilerliyor. Alt notalarına hayran kaldığımı söyleyemem.


Narciso Rodrigeuz For Him, hiç şüphe yok ki çok erkeksi bir parfüm. Hatta "Alfa Erkek" kokusu olduğunu söyleyebilirim. Yüksek orandaki paçuli, karanlık menekşe ve erkeksi miskin üzerinde, görünmez bir örtü olarak yerini almış çimensi yeşil efekt. Eğer günümüzün modern, tatlı, hafif kadınsı kokularını seviyorsanız uzak durmanız gereken bir arkadaş ile karşılaşmışsınız demektir. Aman kavga çıkarmadan ortamı terkedin.

Narciso Rodrigeuz For Him, erkeksi çiçekler, yeşil paçuli ve miskten oluşan kompozisyona sahip. Günümüzün modern parfümlerindeki tatlılık fazla yok denebilir. Bu bağlamda 1980'li yılların sağlam karakterli erkeksi parfümlerine ciddi gönderme olarak düşünülebilir. Fakat çok farklı yada yaratıcı tarafı yok. Kalite hissiyatı, ana akım bir parfüme göre yeterli seviyede.

İktidar delisi, baskın, buyurgan, yönetici ve lider potansiyelli, bağlı olduğu klanı idare etmeyi seven erkeklerin yeni bir oyuncakları var artık. Bu parfüm adeta 2014 yılına düşmüş bir mağara adamı gibi. Biraz kaba, patavatsız, homofobik, bencil, kadınını sevdiğini herkesin içinde göstermeyen, maço, ödünsüz erkeklere uyacağını düşünüyorum onun.


Simsiyah şişesine istinaden özellikle başlangıcı karanlık, sisli, koyu ve depresif. Orta kısımdan itibaren ortaya çıkan yeşillik, biraz koku formunun yumuşamasını sağlıyor neyse ki. Yine de gündüz kullanımından ziyade akşam ve özel davetler için daha uygun olacağını düşünüyorum. Evet o bir gece kokusu bence.

Şimdi merak ettiğim 2007 yılında üretilen bir parfüm, neden Fahrenheit izleri taşır? Özellikle başlangıcındaki benzerlik, acaba kült bir klasiğe saygı duruşu olabilir mi? Neden olmasın. Gerçi sonlarda Fahrenheit benzerliği bariz şekilde azalıyor. Yine de onun için Fahrenheit'ın yeni ve modern versiyonu diyebilir miyiz emin değilim.

Eğer 1970 yada 1980’li yılların sert, acımasız ve güçlü erkeksi parfümlerini seviyorsanız, size rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir arkadaşla tanışmış durumdasınız. Fahrenheit, Antaeus, Grey Flannel ve Azzaro Pour Homme sevenler, Narciso Rodrigeuz For Him’i de seveceklerdir.

Parfüm yazarı Luca Turin'in kitabında Narcisio Rodrigeuz For Him, yeşil odunsu olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan verilmiş.

Unutmadan ekleyeyim. Parfümün tasarımını Francis Kurkdjian yapmış. 2008 yılında yani piyasaya sürüldükten bir sene sonra “Grand Prix du Parfum Awards”da “En iyi erkek parfümü ve en iyi tasarım” dallarında ödüller almış.


Narciso Rodrigeuz For Him'in EDT versiyonunu denedim. Başlangıcında oldukça saldırgan olan kokusu ilerleyen saatlerde normale dönüyor. Kalıcılığı çok iyi olmadı tenimde. Otuz yaş ve üzerindeki erkeklere tavsiye edebilirim. Tam bir sonbahar-kış kokusu. Denemeden almanızı tavsiye etmem. Herkesin sevebileceği “güvenli” bir kokusu yok. Benden söylemesi.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5.5

3 Nisan 2014 Perşembe

Parfumerie Generale - Isparta 26 (Yeni Parfüm)


Fransa merkezli niş parfüm evi  Parfumerie Generale, 2014 yılında geçtiğimiz haftalarda gül temalı bir parfüm piyasaya sürdü. Bu yeni parfümün ismine, ülkemizin gülleri ile ünlü şehri Isparta'yı layık görmüş. Böylece Christian Dior'un Oud Ispahan isimli gül parfümünden sonra  Parfumerie Generale'de yine doğu coğrafyasına gül göndermesi yapmış oluyor Isparta 26 ile.

Parfümör Pierre Guillaume imzalı Isparta 26, kırmızı meyveler, gül, öd, ambroxan, asalbent (benzoin), hint kamışı, reçine ve paçuli notalarından oluşuyormuş. Konusunu Türkiye'den alan bu parfümü, gül kokusu severlere hatırlatmamda fayda var.

Güzel kokulu günler..