27 Ağustos 2014 Çarşamba

Bentley – Bentley For Men Azure (2014)




Bentley – Bentley For Men Azure (2014)

İngiliz otomotiv sanayisine ve Birleşik Krallık mühendisliğine ait Bentley markası, lüks-üstü segmentin en güçlü isimlerinden birisi. Bu ultra lüks sınıfın temsilcisi, marka vizyonu olarak “Hünerli, zevkli, farklı tasarımı, nefes kesici güç ve performansı, zarif ve canlandırıcı sürüş deneyimini” baz aldığını söylüyor.

Böylesi bir markanın piyasaya sunduğu parfümlerinde sıradan olmasını beklemek doğru olmayabilir. Bentley parfümlerinin markanın niteliklerini temsil ettiği söylenebilir. Orijinallik, zarafet, ikonik tasarım ve ölçülü inceliğin, Bentley’in parfümlerinde de aynen yaşatılması düşünülüyor anladığım kadarıyla. Hatta şişe ve kutularının bile Bentley otomobillerinin belirgin karakterini yansıttığını iddia etmişler.

Bentley parfümlerinin sektörde konumlanması da sanırım şöyle. Creed, Serge Lutens, Parfum d’Empire gibi niş markaların bir basamak altında fakat Calvin Klein, Hugo Boss veya Givenchy gibi ana akım oyuncuların da bir basamak üstünde. Yani niş markalar ile ortalama ana akım markaların arasında konumlanıyor. Bu anlamda Hermes, Chanel, Guerlain, Costume National gibi markalarla aynı segmente sahip oldukları söylenebilir. Tabii bu demek değil ki Guerlain ile birebir rekabet içindeler. Konunun daha rahat anlaşılabilmesi için veriyorum bu örneği.


2013 yılında parfüm dünyasına güçlüce girdi Bentley. Bentley For Men ve yurt dışındaki forumlarda büyük beğeni toplayan Intense, gözlerin çevrildiği işler oldu. Özellikle Intense’i bende çok beğenmiştim. Şimdi karşımda yepyeni bir Bentley daha var. 2014 çıkışlı Azure, odunsu, ferah ve baharatların birleştiği marine-fujer tarzına yakın.

Parfümü kullandığımda başlangıcında ilginç bir meyvemsiliğe rastladım. Bildiğimiz şeftali, erik yada portakal meyvemsiliği değil. Ozonik yeşil meyveler. Açıklanan üst notalarında ananas var. Belki de odur. Fakat Aventus’daki gibi meyve suyu kıvamında ananas düşünmeyin. Kuru pudralı ozonik-yeşil bir ananas. Yada herneyse. Sonuç olarak başlangıcını sevdim. Orta kısımda büyük değişim olmuyor. Aynı yeşil ve pudralı meyveler devam ediyor. Bu andan itibaren akuatik yanı biraz daha öne çıkıyor. Bu kokuyu bir yerden hatırlıyorum derken bingo. Givenchy – Insense Ultramarine’e epey benziyor orta bölüm. Son kısımda benzer düzlemde ilerliyor. Artan oranda miskten bahsedilebilir. Yumuşak odunsular ve tatlımsı tonka fasulyesini unutmamak lazım. Her daim ferah ve tanıdık.

Azure, yeşil kokan marine-fujer tarzına yakın duruyor. Davidoff’un Cool Water’ı ve Givenchy’nin Insense Ultramarine’i birleşmiş biraz da aromatik meyveler eklenmiş ve Azure meydana çıkmış sanki. Tabii gayet kaliteli, iddialı, dolgun ve hırslı koku formuna sahip.


Ferah karakterine pudralı akuatik yönüyle vurgu yapıyor. Aromatik tarafını meyveler ile destekliyor. Hatta gerilerden ferah baharatlar size el sallıyor. İlginç bir parfüm olmuş. Kesinlikle bir turunçgil parfümü değil. Pudramsılık mevcut ama rahatsız edici değil. Yeşil karakteri çam-servi tarafına kaymıyor. Yüksek oranda odunsuluk yok. Bilin bakalım bu parfüm nedir? Gerçeği mi istiyorsunuz?

Isaac Newton’un ünlü günlüğüne düştüğü not aklıma geliyor bu anda: “Gerçek, sessizliğin ve aralıksız derin düşünmenin ürünüdür.” Uzun zamandır ara ara kullandığım Azure hakkındaki gerçekleri söyleyebilecek kadar sessiz ve aralıksız düşündüğümü sanıyorum. Bu parfüm garip şekilde güzel, etkileyici, çekici ve lüks. İnsanın kalbini kolayca çalabilecek yapısı olduğu gibi bir izlenime sahibim. Güvenli sularda yüzmeyi tercih etmiş. Kullanan birçok kişinin seveceği açık. Hatta karşı cinsten güzel övgüler alacağınızı da hesaba katabiliriz. Peki neden?

Çünkü Azure, şık ve yüksek kaliteli akutik kokusunu, lezzetli meyveler ve temizlik hissi veren sabunsu-pudramsılık ile bir araya getirmiş. Bilmiyorum ne kadar doğru benzetme olacak ama Insense Ultramarine’in niş parfümleri andıran kardeşi gibi. Büyük ihtimalle kokusunun tasarımında Insense Ultramarine’den esinlenilmiş. Fakat bence onu aşan başarılı bir sonuç çıkmış ortaya.


Gayet modern, ferah, lüks ve biraz tatlı. Günümüzün modern parfümlerine iyi bir örnek. Tatlılık her daim hissediliyor fakat mide kaldırıcı şekerliliğe evrilmiyor. Yapaylık yok denecek kadar az.

Her güzelin kusurları olabileceği gibi Azure’un da eksik yönleri mevcut. Bir kere çok yenilikçi ve yaratıcı karaktere sahip değil. Kendinden önce gelen meşhur klasiklerden öykünmüş gibi görünüyor. İkinci olarak düz çizgide ilerliyor ve neredeyse hiç değişmiyor kokusu. Bu da uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olabilir bazı kişiler için.

Bentley For Men Azure’un, çocukken en sevdiğimiz Amerikan dizisi olan Miami Vice’ın yakışıklı oyuncusu Dan Johnson’a yakışacağını düşünüyorum. Miami’nin akşam üstü serinliğinde üstü açık BMW Z4 arabanız ile dolaşırken kullanmaya çok müsait bence. Üzerinizdeki beyaz keten şort ve ipek beyaz bir gömlek ile uyumunun harika olacağını anlamak zor değil. Hatta lüks villanızın havuz başı partisine gayet yakışacaktır. Havanın serinlediği, havuzun mavi aydınlatmasının villanızın duvarlarına vurduğu, birbirinden güzel hanımların ve yakışıklı erkeklerin hafiften flört ettikleri bir parti. “Porsche’si olmayan fakirlerden” bahseden videolar çekmeyecek kadar kendini bilen kadınların bu parfümü seveceğini düşünüyorum.  

Kusurları dışında aklıma gelen bir olumlu yanından daha bahsedeyim. Kullanım sürecinde 2-3 fıs sıktığım Azure, yeterli performansı rahatlıkla sağladı. Özellikle fark edilirliği kıyafet üzerinde etkileyici. Oldukça inatçı ve güçlü yapısı var. Kalıcılık da bir EDT içi çok iyi. Bu anlamda yüzünüzü rahatlıkla güldüreceğini düşünüyorum.


Parfümün tasarımını niş markalar için de çalışmış burunlardan Mathilde Bijaoui yapmış. İlkbahar-yaz için çok daha uygun. Otuz beş yaş ve altındaki arkadaşlara öneririm.

Elimdeki 100 ml.lik şişesi adeta dev gibi. Elimin zor kavrayabildiği şişesi, Bentley’in diğer şişelerinin aynısı. Sadece içindeki sıvı mavi olduğu için mavilik dikkat çekiyor. Aynı Bentley arabaları gibi sağlam, güçlü ve lüks hissiyat uyandırıyor şişesi.

Koku Güzelliği:10/7

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Montale – Intense Tiare




Montale – Intense Tiare

İsmini İskoçyalı botanikçi Alexander Garden'dan alan bir çiçek "Gardenia". Tabiatta 250 türünün olduğu söylenen Gardenia'nın, anavatanının Çin olduğu rivayet ediliyor. Yaprakları koyu yeşil ve canlı, parlak görünümlü, çiçekleri beyaz renkli, çok güzel kokulu bu çiçek tahmin edileceği üzere parfüm ve esans yapımında da sıkça kullanılıyor.

Çok değerli ve nazik bir çiçek olan Gardenia'nın, (Türkçeye Gardenya olarak geçmiş) bir de Tahiti Gardenya'sı olarak isimlendirilen türü var. Bu türün anavatanı Tahiti olduğu için ismi de böyle konulmuş. Pasifik Okyanusu'ndaki tropikal adalardan olan Tahiti'nin simgelerinden birisi Gardenya bitkisi. Hatta Tahiti'de bu bitkinin kokulu çiçeklerinin, özel seremonilerde hem erkekler hem de kadınlar tarafından kullanıldığını biliniyor. Ayrıca Tahiti'ye gelen turistler de bu bitkinin çiçeklerine ilgi gösteriyorlar.

Sadece turistik amaçlı değil, Gardenya bitkisi parfüm, parfüm yağı ve hindistan cevizi yağlarında da kullanılıyor. Geleyim asıl konuya. Tahiti Gardenya'sının bir diğer ismi ise Tiare. Yani bugünkü yazı konum işte bu çiçeğe öykünmüş ve onu merkeze almış bir parfüm. Niş parfüm evi Montale, Tiare çiçeğinin kokusunu yapmış ve bizim kullanımımıza sunmuş durumda. İntense Tiare, markanın kendi sitesinde çiçeksi kokular sınıfına dahil edilmiş. Her zamanki gibi bir kaç cümle dışında hiç bilgi yok. Intense Tiare'in tanıtımı şöyle yapılmış:


"Tahiti'nin kadim Tiare çiçeği, saf vanilya, yasemin pudrası, hindistan cevizi sütü, ylang ylang ve güller ile incelikle kombine edilmiştir: Pasifik Adaları'na kısa bir tur için zengin karışım."

Intense Tiare'yi üzerime sıktığımda yumuşak ve tatlı çiçekler beni karşılıyor. Muhtemelen gardenya çiçeğinden gelen bu çiçeksilik hissedilir oranda kadınsılık barındırıyor. Doğal ve burnu tırmalamayan çiçeksilik fena değil ama bana çok da yakın değil. Orta kısımda çiçeklere tatlı hindistan cevizi ekleniyor. Bu andan itibaren kokusu daha da yumuşamaya başlıyor. Hindistan cevizinin o baş döndürücü tropikal etkisi hemen kendisini gösteriyor. Çocukken içmeye bayıldığımız lezzetli hindistan cevizli sütlere benziyor kokusu. Orta bölümü beğendim. Son kısımda tek fark vanilya eklenmesi. Vanilya da aynı hindistan cevizi gibi kremsi, sütsü ve lezzetli. Bu anlamda hoş bir hindistan cevizi-vanilya kaynaşması yaşanmış. Sonları için "eh işte" diyebilirim.

Intense Tiare, başlangıçta isminin hakkını veriyor. Keskin çiçeksilik, erkeklerin fazlaca benimseyebileceği gibi değil. Zaten pek beğendiğim söylenemez üst notaları. Orta kısımda eğlenceli tarafı başlıyor. Çiçeksilik biraz geride kalıyor neyse ki. Mis gibi kokan ve doğal sayılabilecek sütsü hindistan cevizi, gerçekten de tropikal bir adada olduğunuzu düşündürtüyor. Sonlardaki lezzetli vanilyanın da hindistan cevizine desteği ile vermek istediği mesajı rahatlıkla zihnimize kazıyor.


Evet o, çok çok ferah bir turunçgil parfümü değil. Ne limon var, ne portakal, ne portakal çiçeği ne de bergamot. Oysa biliriz ki yaz parfümü dediğin turunçgilli yada akuatik olur. Fakat Intense Tiare ne turunçgilli ne de akuatik. Onun kulvarı ferah ve lezzetli hindistan cevizi-vanilya doğrultusunda. Zaten formülün sırrı biraz burada sanki. O, vanilya gibi yoğun ve kremsi bir notayı, hindistan cevizi ve feminen çiçekler ile harmanlayarak, ferah olmayı başarıyor. Daha doğrusu ultra ferah bir kokudan ziyade, tropikal adadaki beş yıldızlı otelin barında hazırlanmış, içinde küçük süs şemsiyeler olan, bembeyaz bir kokteyl gibi hissettiriyor. Sanırım bu tasvir, Intense Tiare'in kokusu hakkında yeterince ipucu veriyordur.

"Intense Tiare'yi bir renge benzet" deseniz kesinlikle beyaza benzetirdim. Bende temizliği, biraz sabunsuluğu, sütü ve tropikal Tahiti adasındaki butik otelin, suit odasındaki yatağın nevresimine dökülmüş aromatik masaj yağlarını çağrıştırıyor. Asyalı kızların o narin elleriyle yaptıkları masajlar ve aromaterapik yağların kullanıldığı beyaz çarşaflı masaj yataklar vardır. Bu tür otellerin reklamlarında da o kare sık sık kullanılır. İşte Tiare Intense'i kullandığımdaki çağrışımlar bu yönde.

Montale parfümleri ile aramın iyi olmadığı söylenebilir. Önyargılı olmadığımı düşünüyorum. Fakat şimdiye kadar denediğim birçok Montale parfümünün "yeterince niş olamadığını" düşünmekteyim. Genel olarak biraz kaba, çokça şekerli ve vasat kokularına rastladım. Intense Tiare ise yumuşacık, kibar, sakin, barışçıl ve ince karakteri ile beğenimi kazandı. Kimi kaynaklarda kadın parfümü olarak geçmesi anlaşılabilir çünkü ciddi oranda feminen çiçeksilik mevcut. Fakat kullanım döneminde başlangıcını saymazsam orta bölümden itibaren erkeklerin de kullanabileceğini düşünüyorum. Diğer Montale'lerde rastladığım tatlılık burada da var. Eğer tatlı parfümleri sevmiyorsanız denemenizi önermem.


Intense Tiare harika değil. Hatta fazlasıyla basit kokuyor. Birçok Montale parfümü gibi tek düze ve derinlikten yoksun. Neyse ki rahatsız edici yapaylığa rastlamadım. Onun kokusu, bazı koku dükkanlarında ya da Body Shop mağazasındaki 30-40 TL'lik hindistan cevizi aromalı parfümlerle fazlasıyla benzerlik gösterebilir. Onun içindir ki çok yaratıcı olduğunu söylemek zor. Müthiş bir kalite hissiyatında bahsedemeyiz. Fakat oldukça iyi performansa sahip ve gayet kalıcı çiçeksi hindistan cevizi-vanilya kombinasyonu arıyorsanız, denemeniz gereken seçeneklerden olduğu söylenebilir. Peki, bir şişesini alır mıyım? Muhtemelen hayır.

Kokusunun tasarımını Pierre Montale yapmış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Genç-yaşlı herkese uyabilecek yapıda.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6.5

22 Ağustos 2014 Cuma

Hermes – Terre d’Hermes Eau Tres Fraiche (2014)




Hermes – Terre d’Hermes Eau Tres Fraiche (2014)

Hermes'in 2000'li yılların ortalarında piyasaya sürdüğü ve şimdiden kült parfümlerden olan Terre d'Hermes, yeni parfümlere ve fikirlere ilham olacakmış gibi görünüyor. Şimdiden bazı niş markalar ve ana akım üreticiler ona benzer formüller geliştirip şanslarını deniyorlar. Tabii "aslı varken benzerini kim alır" dediğinizi duyar gibiyim. Yine de bu kadar şöhretli bir parfümün benzerlerinin ortaya çıkması şaşırtıcı olmamalı. Sonuçta başarı göz kamaştırıcıdır ve hiç kimse onun cazibesinden mahrum kalmak istemez.

Ortalama bir ana akım üretici, Terre d'Hermes kadar başarılı bir parfüme sahip olsaydı muhtemelen aradan geçen sekiz yılın ardından bir çok farklı versiyonunu çıkarır ve bu güçlü markalaşmış kokuya yatırım yapardı. Fakat Hermes, olaya biraz farklı yaklaşıyor anladığım kadarıyla. Temsil ettiği lüks-üstü marka imajını bozmaktan hoşlanmıyor. Snop davranıyor, ortalığı onlarca versiyona boğmak istemiyor. Seçici davranma anlamında ise kesinlikle doğru yapıyor.

İlk Terre d'Hermes piyasaya çıkalı sekiz oldu ve Hermes, aynı isimli sadece iki versiyon çıkardı. İlki 2009 yılı EDP versiyonu Terre d'Hermes Parfum idi. İkincisi ise 2014 çıkışlı Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche. İsminin verdiği ilk izlenim olarak ferah bir kokuyla karşılaşacağımı düşünüyordum. Tahminim doğru çıktı.


Henüz çok yeni bir parfüm Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche. Bazı büyük zincir mağazalarda satışının başladığını gördüm. Demek ki ülkemizde resmi olarak dağıtımına başlanmış. Parfümün tanıtım cümleleri şöyle:

"Dünyanın ötesinde, derininde ne var? Su ve yaşam. Taptaze bir kreasyona olanak sağlayan elementlerin yeni bir birleşimi. Su, dünyanın merkezinden yeryüzüne ulaşır, yeryüzünün susuzluğunu giderir ve onu bereketli hale getirir. Suda bulunan aldehit içerikleri, buza, buzullara, soğuğa ve kusursuz doğanın bir parçasına dönüşür. Acı portakalın ve köklü ağaçların sıcak gücüyle karışan yeni bir ferahlık. Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche, 'i' harfinin üzerindeki noktadır. Bu harfin çizgisi dünyadaki insanı, noktası ise onun ruhunu temsil eder. Bu ikisi birbirinden asla ayrılamazlar. Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche, toprak ve suyun eşsiz uyumu."

Parfümün yukarıdaki tanıtımı aslında kokusu hakkında önemli ipuçları veriyor. Fakat Parfüm Merakı hiçbir zaman tanıtım cümlelerine takılıp kalmaz bizatihi kokuyu kullanır ve öyle söyleyeceklerini söyler. Anlaşılacağı üzere bugün günlerden Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche günü.


Fragrantica'da odunsu aromatik olarak sınıflandırılmış Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche. Üzerime sıktığımda beni çok ferah bir aroma karşılıyor. Harika bir limon bütün doğallığı ile mutlu olmamı sağlıyor. Parlak, canlı, modern limon nefis. Başlangıcı harika diyebilirim. Orta bölüme geçildiğinde limon daha az etkili. Turunçgiller devreye girmeye başlıyor. Ben portakal baskınlığı beklerken bergamot ön planda. Biraz buruk portakal da eşlik ediyor bergamota. Gerilerde ferah ve hafif kullanılmış baharatlar var. Kakule ve karabiber olabilir. Baharatlar başat aktör değil. Hakimiyet buruk portakal kabuğu-bergamot ikilisinde. Başlangıcı kadar hayran kalamadım orta bölüme. Yine de doğal ve kaliteli. Son kısımda küçük bir değişiklik yaşanıyor. Sedir ağacı daha etkili. Yani orta bölümdeki baharatların yerini alt notalarda odunsuluk alıyor. Tabii sedir ağacına ferah turunçgillerde eşlik ediyor. Kapanış bu şekilde gerçekleşiyor.

Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche, çok çok ferah bir parfüm. Hafif, canlı, pozitif, rahatlatıcı yapıda. Kokusu limon-turunçgiller ve odunsu notalar üzerine kurulmuş. Aynen abisi gibi basit ve sade. Çok karmaşık karakter beklemeyin ondan.

Başlangıçtaki limon sevilmeyecek gibi değil. Genel olarak böylesi güzel limonlu açılışları seviyorum. Burada da limon nefis vurgulanmış. Yüzünüze bu sıcaklarda vuran doğal limon kokusu, olabilecek en iyi kullanımlardan birine sahip. Gayet modern ve kolonyamsı his vermiyor. Sanırım parfümün en sevdiğim yeri üst notaları oldu. Orta bölümde bergamot ve portakal kabuğu benzeri burukluk biraz yavan kalmış. Parfümün ismindeki ve konseptindeki su teması burada verilmeye çalışılmış gibi. Fakat bence pek iyi sonuç vermemiş. Hafiften Calone algılıyorum "derin-orta notalardan". Son kısımda çok güzel bir odunsuluk ve turunçgil işbirliği var.


Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche, yüksek kaliteli, pürüzsüz, basit, ferahlatıcı ve çok hafif. Terre d'Hermes'in o güçlü kuvvetli yapısı küçük kardeşinde yok. Daha çok abisinin ferah kardeşi olarak düşünülebilir. Eğer Terre d'Hermes'in keskinliği ve topraksılığı size ilginç gelmiyorsa bir de bu arkadaşı deneyin. Belki beğenirsiniz.

Geleyim asıl konuya. İsmindeki Terre d'Hermes vurgusu hatta şişelerinin bile aynı tasarımda olması onların kokularının benzer olduğunu düşündürtüyor. Aslında böyle olması pek de şaşırtmamalı hiç kimseyi. Evet Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche, abisine benziyor. Ama bence başlangıçta ve orta bölümde değil. Sadece sonlarında. Yani üst ve orta notalar daha farklı bence. Terre d'Hermes'in o vetiverli topraksılığı burada neredeyse yok. Fakat ara ara sanki burnunuza o rayiha geliyor. Yani abisinin genlerinden bir kısmını taşıdığı söylenebilir. Sonuç olarak ikisi de turunçgil merkezli ve benzer yanları var. Fakat birebir benzerlik olduğunu söylemek abartılı olabilir.

İyi de Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche neden tercih edilmeli? Sonuçta Terre d'Hermes'in başarısı ve kalitesi ortada. Neden onun daha ferahlatılmış versiyonunu kullanmak isteyelim ki? Burada asıl etken Terre d'Hermes'in kendisi. Alışılmışın dışında bir tasarım diline sahip Terre d'Hermes, herkes için çok sevilesi ve kullanışlı bir seçenek olmayabilir. Özellikle kimi kullanıcılara "zor" gelebilecek tozlu vetiver ve Iso E Super kullanımı köşeli bir karakterin mesajını veriyor. Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche hamlesi ile Terre d'Hermes'in daha yumuşatılmış ve ferahlaştırılmış hali ortaya çıkarılmış. Buradan, Terre d'Hermes'i kendisine yakın bulamayan kullanıcılar hedeflenmiş olabilir. Artı olarak Terre d'Hermes'i çok seven büyük bir kullanıcı grubun da, onu merak edip alacaklarını düşünürsek, ayrıca piyasada yüksek kaliteli ve ulaşılabilir yazlık parfüm seçeneğinin az olduğunu hesaba katarsak, Hermes'in bu hamlesinin doğru olabileceği anlaşılıyor. Tabii bu parfümün başarılı olup olmayacağına yine son tahlilde koku severlerin karar vereceğini söylemek yanlış olmaz. Bekleyip göreceğiz.


Bu haliyle Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche, çarpıcı ve yenilikçi bir parfüm değil. Hatta orta kısmı fazla basit ve buruk buldum. Farkedilirliği 15-20 dakika sonra ciddi anlamda düşüyor. Kalıcılığı da harika değil. E o kadar kusur kadı kızında da olur.

Eğer çok sıcak yaz günleri için fazlasıyla ferah ve bol bol sıktığınızda boğucu olmayacak bir turunçgil parfümü arıyorsanız ve ortalama-üstü kalitesini de hesaba katarsanız denemeniz gereken seçeneklerden birisi karşınızda duruyor. Parfümün konseptindeki su temasına ise güçlü şekilde rastlamadım. Yani onun için akuatik demek isabetli olmayacaktır.

Yine bir gözlemimi aktarayım. Deneme sürecinde hiç acımadan kullandım Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche’i. Kimi zaman günde iki defa 7-8 fıs uyguladım. Hem ten üzerine hem de kıyafette kullandım. Ten üzerinde buruk ve biraz yavan koktuğuna şahit oldum. Kıyafetlerin üzerinde kullandığımda ise daha canlı ve güzel bir kokuyla karşılaştım. Kıyafet üzerindeki alt notalarını da daha çok beğendim. Onun içindir ki genel olarak kıyafet üzerinde daha çok sevdim kokusunu. Size de tavsiye ederim.


Parfümü tahmin edebileceğiniz gibi Jean Claude Ellena tasarlamış. Onun elinin değdiği hemen anlaşılıyor kalitesinden ve koku formundan. Hermes'in kendi sitesinde erkek bölümünde görünüyor. Evet erkeksi yanı yok değil. Fakat kadınların da kullanabileceklerini düşünüyorum.18-40 yaş arası herkes rahatlıkla kullanabilir. Bu anlamda bence hafiften "genç işi" bir parfüm Terre d'Hermes Eau Tres Fraiche. EDT konsantrasyonunda olduğunu hatırlatmış olayım.

Şişesi 2006 çıkışlı Terre d'Hermes'in aynısı. Elimdeki şişesine baktığımda kenarındaki etiketi dışında Terre d'Hermes'in şişesinden ayırt etmeniz mümkün değil. Sadece kutusunun üstünde ekstradan Eau Tres Fraiche ibaresi var. Yani şişe tasarımları bile aynı abi-kardeşin.

Koku Güzelliği:10/7

17 Ağustos 2014 Pazar

Calvin Klein – Escape for Men (1993)




Calvin Klein – Escape for Men (1993)

Tamamen tesadüf eseri üç 1993 çıkışlı parfümü bir ay içinde yazmış oluyorum. İlki Rochas’ın ülkemizde fazla tanınmayan eseri Eau de Rochas Homme,  diğeri Givenchy'nin üretimi bitirilmiş klasiği Insense, sonuncusu ise bugün inceleyeceğim, en az Givenchy kadar popüler Calvin Klein'in Escape for Men'i. Tarzları, kokuları ve verdikleri mesaj bakımından birbirlerinden ayrılsalar da Escape for Men ve Insense’in akıbetleri aynı oldu. İkisinin de üretimi bitirildi.

Aslında Escape for Men başarılı bir parfümdü. İlk çıktığında oldukça popülerdi. Hatta birçok parfüm severe göre Dior'un Dune for Men'i gibi kendisine ait özel bir alıcı kitlesi bile vardı. Escape sevilen bir Calvin Klein parfümü iken muhtemelen ekonomik sebeplerle üretiminin bitirildiğini okuyoruz. Eğer Escape for Men’in müdavimiyseniz bir kaç şişe dolabınızda stoklamanızı tavsiye ederim. Çünkü ilerleyen yıllarda bulunması iyice zorlaşacak.

İlk Escape 1991 yılında kadın parfümü olarak çıkmıştı. İki yıl sonra erkek kardeş de dünyaya geldi. Escape for Men’in dünya çapında çok güçlü rakipleri olacaktı 1990’ların başında. L'Eau d'Issey Pour Homme, Platinum Egoiste, Dolce & Gabbana Pour Homme, Hugo Boss - Hugo, Blue Jeans, Safari for Men, XS, Eau de Rochas Homme gibi parfümlerle aynı jenerasyona aitti Escape for Men.


Escape for Men, Fragrantica'da aromatik yeşil olarak sınıflandırılmış. Üzerime sıktığımda beni turunçgiller karşılıyor. Greyfurt-bergamot ikilisi başlangıçta etkili. Eski tarza yakın turunçgillere aromatik otlar eşlik ediyor. Üst notalar hafiften tozlu, ferah ve gayet güzel. Orta bölüme geçildiğinde turunçgillerin yerini meyveler alıyor. Açıklanan notalarında mango ve kavun var. Bence kavundan ziyade mango etkili. Fakat çok lezzetli ve rafine değil meyveler. Gerilerden gelen metalik yapaylıkla birleşiyor ve kalite hissiyatı düşüyor orta notaların. Aromatik otların desteği azalsa da hala sürüyor. Adaçayı-lavanta ve biberiye var sanki. Fakat keskin ya da zorlayıcı değiller. Ferah sayılabilecek yapıda verilmiş. Başlangıcı kadar sevemedim orta bölümü. Sonları orta kısmın paralelinde ilerliyor. Alt notalarda odunsuluk daha çok hissediliyor. Vetiver (kabe samanı) ve paçuli var gibi. Biraz da metalik amber kendisini gösteriyor. Son kısım pek ilgi çekici değil benim için.

Escape for Men, başlangıcıyla güzel bir giriş yapıyor. Eski tarz bergamotsu turunçgiller, olabilecek en iyisi. Bu parfümün sevilmesinde başlangıcının payı olduğunu düşünüyorum. Orta kısımdan itibaren meyveli tarafa dönse de çok ferah olmadığını söyleyebilirim. Geri plandaki metalik yapaylık ve aromatik otlar, onu süper-ferah bir akuatik yapmıyor. Ya da mis gibi bir portakal kokusu almıyorsunuz. 1990'lı yılların başlarına gönderme var kokusunda. Fakat buradaki metalik yapaylığa niçin ihtiyaç duydular anlayamadım.

Başlangıcıyla yüzümü güldüren fakat orta kısmıyla hayal kırıklığına uğratan bir parfüm Escape for Men. Biraz Cool Water tarzı yeşil lavanta algılıyorum. Bazen metalik amber zaman zaman Iso E Super. Onun için kısaca meyveli otsu fujer diyebilirim.


Kimi yorumcular onu tropikal içkilere benzetmiş. Kullanım sürecinde hiç de tropikal meyve veya içki kokusuna rastlamadım. Evet mango var ama pek öyle tropikal his vermiyor. Eğer tropikal içki kokusundan bahsediyorsak Virgin Island Water en iyi örneklerinden birisi ve Escape for Men'i hiç andırmıyor.

Keskin ve bariz yapaylığın, orta kısmın başından itibaren havada asılı kalması ve parfümün üzerinde hayalet gibi dolaşması üzücü. Bu durum ortalama-üstü parfüm kullanıcılarını muhakkak ki rahatsız edecektir. Fakat içimden bir ses bu parfümün karşı cins tarafından çok beğenileceğini ve övgü alacağını söylüyor. Hatta kadınların bu tür metalik ve yapay turunçgil kokularını garip şekilde cazip bulduklarını düşünüyorum. Mesela Chanel - Bleu, Creed - Aventus ve söylendiğine göre Nautica - Voyage örnek olarak gösterilebilir. Onun içindir ki Escape for Men'in karşı cinsi etkileme misyonu edindiğini farzediyorum.

Evet onda Calvin Klein parfümü vasatlığı ve yapaylığı mevcut. Niş parfüm kullanmaya alışmış arkadaşlar onu beğenmeyip burun kıvıracak. Bunda çok haklılar. Sanırım bende aynı burnu büyüklüğü yapacağım. Yine de o, birçok kullanıcı tarafından hoş anılarla hatırlanacak parfüm olarak hafızalardaki yerini alacaktır.

Kalıcılığı ortalama EDT standardında. Farkedilirliği başlarda yüksek. İlerleyen saatlerde normal hale geliyor neyse ki. Birçok yorumcu onu yaz parfümü olarak nitelemiş. Bence çok sıcak günlerde kullanılır ama yine de yaz akşamlarında daha güzel olacaktır. İlkbahar içinde uygun olur. Yılın en sıcak gününde öğlen vakti kullandığım Escape for Men, çok da rahatsız edici olmadı.


Escape for Men ile ilgili önemli bir gözlemimi aktarayım. Yakın mesafeden sıktığım Escape tişörtlerimi her seferinde açık sarı renge boyadı. Onun için beyaz ya da açık renkli kıyafetlerinize yakın açıdan sıkmanızı önermem. Daha uzaktan uygulayarak ya da sadece tene sıkarak bu sorunu aşabilirsiniz.

Luca Turin, Escape for Men'i odunsu turunçgil olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden iki puan vererek pek beğenmemiş. Genellikle vasat markalar için vasat parfümler tasarlayan Steve Demercado kokuyu imza atmış. Şişesinin tasarımını ise Pierre Dinand yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5.5