18 Ocak 2015 Pazar

Tom Ford – Tobacco Oud (2013)


Tom Ford – Tobacco Oud (2013)

Ortadoğu coğrafyasının ve Arap kültürünün sevilen unsurlarındandır tütün ve ürünleri. Yüzyıllardır içilen nargileler, özel Arap tütünleri ve Yemen taraflarında çiğnenen gat bitkisi… Gerçi gatın tütün ile fazla bir ilgisi yok ama Arap kültüründe bu tür hafiften "kafa yapan" tütün ve bitkiler revaçtadır. Bunun sebebi, İslamiyetin içki ile ilgili koyduğu yasaklar olabilir. İçkinin günah sayılmadığı Hristiyan kültürlerinin aksine İslam coğrafyasında alkol tüketimine tepki vardır genellikle. Tabii burada ilginç bir durum karşımıza çıkıyor. Fransa özelinde şarabı ve genelinde içkiyi seven Hristiyan kültürü, özellikle son yıllarda tütün ürünlerine karşı büyük bir savaş veriyor. Sigara kullanan insanlar adeta ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor. Büyük yasaklar getiriliyor tütün ürünlerine. İslam coğrafyasında ise alkole karşı hatırı sayılı bir tepki varken, tütün ürünleri kullanımında aynı hassasiyet görülmüyor. Yani Batı toplumları içkiyi, tütün ürünlerine tercih ederken, Doğu toplumları ise tütün ürünlerini içkiye tercih eder gibi görünüyor. Evet ikisi birbirinin karşılığı olmasa da, insanoğlu, bünyesine zararlı alışkanlıklardan bir türlü vazgeçemiyor. Belki de Adem'in yasak elmayı yemesi gibi insan da kendisine yasak ve zararlı olan herşeyde farklı tatminler arıyor.

Arap ülkelerinde iklim sebebiyle tütün üretimi yapılamasa da, özellikle sigara ve nargileye büyük ilgi olduğu söylenebilir. Başka ülkelerden gelen tütünlerin, onlarca çeşidi mevcut. Bunlardan birisi de ağırlıkla İran'da kullanılan fakat neredeyse bütün Arap ülkelerinde tüketilen "Dokha" isimli tütün. Bu tütün için "saf, doğal ve gerçek Arap tütünü" olduğu söyleniyor. Bilinen anlamda düz bir tütün kokusuna ve tadına benzemiyor anladığım kadarıyla Dokha. Daha ferah, baharatlı, hafif meyvemsi, otsu tada sahip olduğu söylenen Dokha, tütün yapraklarının kurutulması ile yapılıyormuş. İçimi diğer tütün ürünlerine göre daha kolay ve hafif olduğu söylenen Dokha'yı hiç kullanmadığımı söyleyeyim. Yani Dokha tütünü nasıldır hiçbir fikrim yok.

Tamam benim fikrim yok ama önemli olan ben değilim ki. Tom Ford'un Beauty birimi parfüm geliştirme uzmanları, bu işe de el atmışlar. 2013 yılında Tom Ford'un özel serisine ait parfümlerden Tobacco Oud, yukarıda bahsettiğim Dokha tütününden ilhamını almış. Arap ve Ortadoğu pazarına oynaması düşünülen Tobacco Oud, hem Arap tütün geleneğine gönderme yapıyor hem de öd temasıyla Ortadoğu coğrafyasının koku hafızasını gıdıklıyor. Yani bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyorlar Tobacco Oud ile.


Tabii tütün kokusu sever olarak Tobacco Oud'u merak etmekteydim. Bu yeni tütün yorumun, özel serinin yüksek kaliteli olma iddiasıyla birleşince nasıl bir sonuç çıkacağını anlatmaya başlayayım artık. Kendi sitelerinde  "muhteşem, zengin ve bağımlılık yaratan" olarak tanıtılmış. Parfümü üzerime sıktığımda beni dumansı tütün karşılıyor. Yok denecek kadar az verilmiş tatlılık ve gerilerden gelen kuru baharatlar ile desteklenen tütünü ilk kullandığım zamanlarda yadırgamıştım. Fakat ilerleyen günlerde alıştım. Biraz hayvansallık içeren sert sayılabilecek üst notalar bence güzel. Orta kısımda dumansı kuru tütüne baharatlar biraz daha fazla eşlik eder hale geliyor. Karanfil olduğunu tahmin ettiğim kuru baharatın yanında ise bir koku beliriveriyor. Dikkat edilince içki temasının parfüme yerleştirildiği görülüyor. Kimi yerlerde viski notasından bahsediliyor. Muhtemelen haklılar. Orta bölüm dumansı tütün ve içkimsi baharat kokuyor. Tatlılık hala fazla değil neyse ki. Orta bölümü de beğendim. Son kısımda parfüme ismini veren öd ortaya çıkıyor. Baharatın, içki temasının ve tütünün etkisinin artık çok azaldığı alt notalar tamamen öde ayrılmış gibi görünüyor. Buradaki öd, yumuşacık ve kremsi verilmiş. Sanki hafiften vanilya da var ödün yanında. Son bölümde tatlılık birden artışa geçiyor. Sanırım ben bu öd kokusuyla bir türlü barışamayacağım. Alt notalardaki ödün kullanımı başarılı olduğu halde kendime yakın bulmadım.

Tobacco Oud, ismindeki tütün ve öd temalarını başarıyla veriyor. Başlangıçtaki şaşırtıcı ve sert açılışı kimileri kül tabaklarına benzetmiş. Yanlış da diyemeyiz. İlk kullandığımda yadırgadığım üst notalarındaki tütün esansı, tenimde biraz daha denediğimde ilgimi çekmeyi başardı. Genellikle kıyafet üzerine kullandığım Tobacco Oud'deki tütün, pek iyi sonuç vermedi. Tenimde ise tütün çok daha karakterli ve dumansı yol izledi. Buradaki tütün kullanımı ıslak tütünden ziyade, kuru ve dumansı olarak verilmiş. Bu da kokusuna derinlik ve gizem katmış.

Tobacco Oud karanlık bir parfüm değil. Fakat ferah da değil. Dumansı tütün, kuru baharatlar, viski ve ödün fena sayılamayacak bileşkesi olarak düşünülebilir. İlk kullanımlarda parfümün tek düze ilerlediği düşünülebilir. Fakat parfümü tene uygulayıp, sürekli takip ettiğinizde o kadar da basit bir parfüm olmadığını farkediyorsunuz. Üst-orta notalar aynı düzleme yakın ilerlerken, sonlarda radikal değişim yaşanıyor.


Tobacco Oud, bu alanda fazla örneği olmayan tütün ve ödün karışımından elde edilmiş. Fikir olarak saygıyı hakediyor. Fakat bence tütün ve öd, bir arada çok iyi sonuçlar verebilecek iki nota değil. Burada Tom Ford Beauty'nin yapmaya çalıştığı şey doğru olmakla birlikte, pratikte kim yaparsa yapsın uyumu zor olabilecek iki tema seçilmiş. Yine de bence Tobacco Oud fena bir çalışma değil. Eğer kuru, içkiyle yıkanmış baharatlı bir tütün ve öd kokusu ilginizi çekerse, muhakkak denemeniz gereken arkadaşlardan birisi. Eğer öd ile aranız iyi değilse deneme listenizden çıkarabilirsiniz çünkü kıyafet üzerinde son kısım sıradan hale gelebiliyor.

Yukarıda da bahsettiğim gibi sevmesi zor bir kokuya benziyor Tobacco Oud. İlk kullanımlarda biraz tuhaf gelebilecek tütüne ilerleyen günlerde sabredebilirseniz, alışıyorsunuz hatta seviyorsunuz. Kimilerinin Tom Ford'un özel serisinin yıldızlarından Tobacco Vanille'e benzettiğine şahit oldum Tobacco Oud’u. Evet isim benzerliği malum. Fakat bence pek de benzemiyorlar Tobacco Vanille'le. Tobacco Oud'da vanilya ve tatlılık fazla yer bulamamış kendisine. Tobacco Vanille ise epey tatlı ve vanilyanın ağırlığı her daim hissediliyor. Tobacco Oud daha kuru ve erkeksi kokarken, Tobacco Vanille, vanilyanın kremsiliğine sahip ve uniseks kullanıma göz kırpıyor.

"Parfüm Merakı, laf kalabalığını bırak da sadede gel" dediğinizi duyar gibiyim kulağımdaki çınlamadan. Günün sorusunu soralım: "Tobacco Oud güzel mi veya sevdim mi?" Başlangıcını ve orta bölümünü sevdim. Sonlarını ise kendime yakın bulmadım. Yine de yapaylığa rastlanmayan, belli bir karaktere ve kaliteye sahip, kullanımı zor, bol bol övgüler alamayacağınız bir parfüme benziyor. Ten üzerinde küçük oyunlar oynayan kokusu kıyafette tekdüze ve derinliksiz hale geliyor. Buradan onun ten parfümü olduğu sonucunu çıkartabiliriz.

Tobacco Oud, Tom Ford özel parfüm serisinin öd merkezli üç kokusundan birisi. 2007 çıkışlı Oud Wood'u hiç beğenmemiştim. 2013 çıkışlı Tobacco Oud'u ise beğendim ama harika bulmadım. Özel serinin üçüncü öd temalı parfümü Oud Fleur'u ise henüz denemedim ama çok da merak ettiğimi söyleyemeyeceğim.


Tobacco Oud'u, uzun yıllardır parfümler tasarlayan fakat büyük bir şöhrete kavuşamamış burunlardan Olivier Gillotin yaratmış. Eau de Parfum (EDP) formundaki Tobacco Oud, kalıcılık olarak gayet yeterli. Bir günden fazla kıyafette kalıyor. Farkedilirlik olarak ise çok performanslı gelmedi bana. Kullanım döneminde bol bol uyguladığım parfümün, farkedilirliği ortalama ve orta-alt seviyede oldu. Çoğu yerde uniseks olarak sunulsa da bence erkek kullanımına çok daha uygun. Bir kadın üzerinde hoş duracağını sanmıyorum. Sonbahar-kış kullanımı için uygun denebilir. Genel beğeniye uymayabilecek kokusunu ve oldukça yüksek fiyatını düşünürsek, denemeden almanın risk oluşturacağı söylenebilir.

Koku Güzelliği:10/7.5

14 Ocak 2015 Çarşamba

Guerlain – Tonka Imperial (2010)


Guerlain – Tonka Imperial (2010)

Kökeninin, Venezuella ormanlarından geldiği Guerlain tarafından iddia edilen tonka fasulyesinin tohumunun ne kadar değerli olduğu tahmin edilebilir. Guerlain'in kendi deyimiyle "işlenmemiş haldeki en ikonik hammade" olan tonka fasulyesinin, Guerlain cephesinden anlamı ve önemi büyük.

Jicky'den Shalimar'a ve oradan da Habit Rouge'a uzanan efsane parfümler silsilesinde tonka fasulyesinin rolü var. Guerlain'in özellikle oryantal parfümlerinin vazgeçilmez ögelerinden olan tonkanın, markanın imza notalarından birisi olduğu söylenebilir. Parfümlere genellikle yumuşak bir tatlılık veren tonka, Guerlain'in kolay kolay vazgeçebileceği bir nota değil. Zaten bunu yeni piyasa sürdükleri parfümlerinde de gösteriyorlar. İşte buyurun size yepyeni bir örnek.

Guerlain'in çok sayıda "The Exclusive Collections" serisinden birisi de "L'art et la Matière". Markanın bu serisi 2005 yılında dünyaya geldi. 2015 yılının ilk günlerini yaşadığımız şu dönemde dokuz parfüme ulaşmış durumda L'art et la Matière serisi. Bu serinin özelliği, her parfümün farklı notalar merkeze alınarak tasarlanmış olması. Mesela Cuir Beluga (deri teması), Angélique Noire (melekotu teması), Cruel Gardenia (gardenya teması), Rose Barbare (gül teması) gibi.


Bugünkü konuğum Tonka Imperial, bu seriye bağlı olarak 2010 yılında raflardaki yerini aldı. L'art et la Matière serisinin en ilginç özelliği ise müthiş şişe tasarımları. Eski tarz kadın parfümleri şişeleri gibi tasarıma sahip süslü ve gösterişli sunumlarına hayran kalmamak elde değil. Böylesine enfes şişeden bakalım nasıl bir koku karşımıza çıkacak. Artık geçeyim detaylara.

Kendi sitelerinde odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış Tonka Imperial. Aromatik, sıcak ve tensel olarak nitelendirilmiş. Parfümün açılışı kremsi yumuşacık bir vanilya ile gerçekleşiyor. Vanilyaya yine kremsi badem eşlik ediyor ilk dakikalarda. Başlangıcı çok kibar, ölçülü ve olabilecek en iyi vanilya kullanımına sahip. Üst notaları nefis. Orta bölüme geçildiğinde güçlü ve sağlam vanilya teması devam ediyor. Fakat artık badem hissedilmiyor. Onun yerine baharatlar (ağırlık tarçında) ve saldırgan olmayan tütün kokusu geliyor. Kremsi vanilya hala çok baskın ve diğer notaları örtüyor. Orta bölümde zaman zaman kirazlı-vanilyalı tütün hissiyatı oluşuyor. Orta bölümü de enfes. Son kısımda kremsi vanilyanın yerini odunsu vanilya alıyor. Orta kısımdaki baharatlar ve tütün kayboluyor. Kapanışta odunsu vanilyaya misk de eşlik ediyor. Açıkçası başlangıcı ve orta bölümü kadar etkileyici ve baştan çıkarıcı değil son kısmı. Keşke daha güzel bir kapanışa sahip olsaydı.

Tonka Imperial'in ismindeki tonka vurgusu şüphesiz önemli. Gerçi bence bu parfüm tam bir vanilya kokusu. Tonka, parfümün orta derece tatlılığını sağlamak için kullanılmış. Evet kokusu biraz tatlı. Bu anlamda günümüzün modern parfümlerine uyum sağlıyor. Tatlı ve kremsi vanilya kibar ve dengeli verilmiş. Tabii kokusunun çok erkeksi olduğunu söylemem zor. Kendileri de parfümün hem kadınlar hem de erkekler için uygun olduğunu belirtmiş. Kimileri kokusunu biraz kadın tarafına yakın bulsa da bence erkeklerin rahatlıkla kullanabileceği bir parfüm.


Tonka Imperial, tarz olarak Herod, Tobacco Vanille ve Jaipur Homme benzeri hafif pudramsı, kremsi çikolatamsı vanilya kokusunu andırıyor. Bu üç parfümden en çok Herod'a benzettim Tonka Imperial'i. Zaman zaman çiçeksi (yasemin) yönünü gösteriyor zaman zaman tütün-tütsü-baharat düzleminde karşımıza çıkıyor, çoğunlukla vanilyalı-bademli pastalar gibi kokuyor. Bu anlamda hoş bir dengeye oturtulmuş denebilir.

Kabul etmek gerekir ki fazla değişimin yaşanmadığı, düz çizgide ilerlediği varsayılabilir Tonka Imperial'in. Kremsi ve tatlı vanilya baştan sona etkin. Diğer notalar (baharatlar, kiraz benzeri meyveler, tütün ve sedir ağacı) ana yapıya hareket katmak için eklenmiş gibi görünüyor benim penceremden. Evet çok karmaşık değil ama çok lüks, konforlu, rafine ve cazibeli kokuyor. Eğer vanilya kokusunu seviyorsanız, harika bir seçenekle karşılaşmış durumdasınız. E bir vanilya sever olarak bende çok beğendim Tonka Imperial'i. Tabii sonları dışında.

Guerlain'in özel serisine mensup bu yaramaz, her yerde bulunabilecek bir parfüm değil. Sınırlı sayıda dağıtımı olan Tonka Imperial, sadece 75 ml.lik şişelerde üretiliyor ve fiyatları oldukça yüksek. Hatta birçok niş markadan bile fazla fiyata sahip. Onun içindir almadan önce muhakkak denemenizi öneririm.


Parfümün tasarımını, Guerlain'in yeni nesil birçok eserine imza atan Thierry Wasser gerçekleştirmiş. Eau de Parfum (EDP) formundaki Tonka Imperial'in kalıcılığı gayet iyi. Farkedilirliği ise çok yüksek değil. Daha ten kokusu gibi davranıyor. Sonbahar-kış kullanımı için uygun diyebilirim.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8.5

11 Ocak 2015 Pazar

Bentley – Bentley For Men (2013)


Bentley – Bentley For Men (2013)

"Hünerli, zevkli ve farklı tasarım, nefes kesici güç ve performans, zarif ve canlandırıcı sürüş deneyimi, tasarıma atfen dünyanın en saygın performans arabalarının mühendislik ve el işçiliği."

Yukarıdaki cümleler, dünyanın en lüks otomobil markalarından Bentley'in, vizyonunu ve amaçlarının küçük bir bölümünü bize anlatıyor. Son yıllarda lüks segment olarak sınıflandırılan araba markalarının arasındaki rekabet, parfümlere de sıçramış gibi görünüyor. Ferrari, Porsche, Bugatti ve son olarak Bentley, markalarını öne çıkardıkları parfümleri ile boy gösteriyorlar. Sanırım lüks segment markalar için, parfüm piyasaya sürmek adeta itibar meselesi haline gelmiş durumda. Onun içindir ki hiçbiri bu yarıştan geri kalmak istemiyor.

İşte Bentley'de diğer rakiplerinden biraz daha özenli, ciddi ve sağlam giriş yaptı parfüm sektörüne. Parfümlerini rakipleri gibi ucuz fiyatlardan satmıyor. Kokularında da ismi duyulan tasarımcılarla çalışıyor. Bentley, kendi parfümlerini şöyle tanıtıyor:


"Bentley kokuları markanın niteliklerini temsil eder: Orijinallik, zarafet, ikonik tasarım ve ölçülü incelik. Markaya miras kalan tutku ve zanaat, standart ürün gamını tamamlayan sınırlı sayıda kristal şişedeki parfümlerle vurgulanmıştır. Şişe ve ambalaj, Bentley otomobillerinin belirgin karakterini temsil eder."

Geçtiğimiz aylarda yurtdışında büyük fenomene dönüşen Bentley For Men Intense'i kullanmış ve oldukça beğenmiştim. Bu aralar ise Intense olanı değil de Bentley For Men'i kullanıyorum. Önemli bir çıkış yakalayan Intense versiyonun gölgesinde kalmış gibi görünüyor Bentley For Men. Parfümün tanıtım cümleleri şöyle:

"Yeni ve gösterişli bir deneyim yaşayın. Bentley’in erkekler için alışılmışın dışında kokusunu keşfedin. Bentley For Men, ayrıcalıklı ve gösterişli bileşenleri bir araya getiriyor. Kullanılan içerikler, Bentley’nin kalitesini ve mükemmelliğini somut hale getirmek için özenle seçildi. Bu eşsiz tasarım için Nathalie Lorson, en iyi materyalleriyle zanaatçı gibi çalıştı, onların zamansız zarafetini ve ilham veren güzelliğini yakaladı. Derinin belirgin kokusu, ahşabın sofistike zenginliği, heyecanlı baharatlarla ifade edilen gümüşün gücü... Bentley For Men'de bir araya getirilen ikonik materyaller, baştan çıkarmanın eşsiz gücüne sahip modern erkekler için tasarlandı."


Kendi sitelerinde odunsu ferah derimsi olarak sınıflandırılmış Bentley For Men. Üzerime sıktığımda ilk saniyelerde beni meyvemsi baharatlar karşılıyor. Açıklanan üst notalarındaki bergamot ve defne yaprağını alamasam kara biber ve tatlımsı meyveler daha ilk saniyelerde size merhaba diyor. Biraz tatlılık barındıran başlangıcını beğendim. Orta kısma geçildiğinde ufak bir değişim var. Meyvemsi baharatlara dumansı içki kokusu ekleniyor. Resmi tanıtımdaki rom içkisinden geliyor olabilir bu koku. Baharatlara tatlımsı tarçın ve deri de ekleniyor orta bölümde. Parfüm bu andan itibaren içki-baharat eksenine geçiş yapıyor. Orta bölüm de fena değil. Son kısımda deri hala etkili. Ona misk ve sandal ağacı ve biraz da öd ekleniyor. Son kısmı o kadar da ilginç değil ne yazık ki.

Bentley For Men, genel olarak tatlımsı meyveler, tatlı baharatlar, dumansı içki, tatlı deri ve sandal ağacı üzerine inşa edilmiş gibi görünüyor. Baharatlar-içki-sandal ağacı tenimde her zaman öne çıktı. Deri, meyveler ve öd biraz geri planda kaldı. Bu haliyle oldukça tatlı bir baharat parfümü olarak düşünülebilir. Odunsu notalar ise hiç karşınıza çıkmıyor adeta.

Bentley For Men, günümüzün modern, tatlımsı baharatlı oryantallerine yakın duruyor. İçki temasını net vermesi ve geri planda sandal ağacı-öd ikilisine yer vermesi de yine onun yeni nesil rakiplerine meydan okuma olarak düşünülebilir.


Peki Bentley For Men'i sevdim mi? Bir yorumcunun dediği gibi "iyi parfüm ama harika değil." Evet sanırım bende burada duruyorum. Bariz yapaylığa rastlanmaması, dolgun ve kaliteli kokması, usta bir elin değdiği izlenimi veriyor ona. Ucuz market parfümlerinin oldukça üzerinde bir yerde durduğu aşikar. Fakat biraz tek düze yapısı uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağını düşündürtüyor bana. Çok değişmiyor kokusu. Aynı düzlemde devam ediyor. Bu anlamda çok karmaşık bir eser yok karşımızda.

Yine de Bentley For Men, yeni nesil baharatlı-içki kokusuyla, denenmesi gereken arkadaşlardan birisi. Eğer bu tarzı seviyorsanız ve fazla seçeneğiniz yoksa denemeye değer. Tabii şimdi düşündüğümde anaakım markalarda bu tür parfümlere fazla rastlanmıyor. Niş rakiplerden ise bir tık aşağıda olduğu söylenebilir.

Geleyim kardeşi Intense ile olan benzerliğine. Bentley'in aynı yıl çıkan For Men ve For Men Intense parfümleri koku karakteri olarak oldukça benziyorlar. Intense'i, For Men'in biraz daha geliştirilmiş ve güçlendirilmiş hali olarak düşünebilirsiniz. Intense, çok daha dolgun, saldırgan ve sağlam bir parfüm. For Men ise Intense'e göre daha çekingen ve ten parfümü gibi görünüyor. Ha tabii Intense'in EDP For Men'in EDT olduğunu önemle belirtmeliyim.


2013 yılının bu iki başarılı parfümü, aynı kişi tarafından tasarlandı. Nathalie Lorson Bentley For Men'in de yaratıcısı. Sıcak baharatların ve içki temasının etkisiyle soğuk kış günlerinde kullanmanızı öneririm. Yaz sıcaklarında pek iyi tepki vereceğini sanmıyorum kokusunun. Kalıcılığı bir EDT için gayet yeterli. Fark edilirlik ortalamanın altında denebilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

8 Ocak 2015 Perşembe

Annick Goutal – Ambre Fetiche (2007)


Annick Goutal – Ambre Fetiche (2007)

20. yüzyılda, hakkında en çok konuşulan veya tartışılan kavramlardan birisidir oryantalizm. Sadece 20. yüzyılın değil, 19. yüzyılın bile ilgi çeken ögelerindendir "Doğu" ve Doğu Kültürüne" öykünme. Ünlü ressamlar İngres'ten Henri Matisse'e kadar çoğu sanatçı, hayallerindeki Doğu imgesini yansıtmıştır resimlerine. Yazılı ve görsel sanatların genellikle, bir hamamda toplanmış onlarca çıplak cariye imgelemi üzerine inşa ettikleri oryantalizme getirilen bu bakış açısı, doğu kültürü için kabul edilemeyecek derecede mahremiyet barındırır. Çünkü fazlaca hayalci, abartılı, hazcı ve fantezik unsurlar içerir.

Bu ifadeyi ara ara kullanıyorum fakat dünyanın batısında yaşayan ortalama dünya vatandaşlarının "Doğu" algısı çoğu zaman nargile, fes, deve, başörtüsü, hamam ve haremden öteye gidemiyor. Evet 19 ve 20 .yüzyılda şimdiki gibi müthiş bir iletişim teknolojisi yoktu, kültürler çoğu zaman birbirinden habersizdi. Peki 21. yüzyılda hala bu algının devam etmesi absürt değil mi?

Fransa parfümcülüğünün tanınan niş parfümevi Annick Goutal'ın, 2007 yılında çıkardığı Ambre Fetiche'in tanıtımında doğu kültürlerine özgü olduğu düşünülen "harem, cariye, nargile dumanı ve egzotik fanteziler" konu edilmiş. Hey Annick Goutal, bir doğu coğrafyası vatandaşı olarak söylüyorum ki, burada ne hareme rastlanıyor iki yüzyıldır, ne cariye hayatı yaşayan padişahlar var ne de sokaklar nargile dumanı altında boğuluyor. Küreselleşen ve sıradanlaşan dünya vatandaşlarına dönüşüyor artık Doğu coğrafyasının sakinleri de.


Annick Goutal'ın "Les Orientalistes" serisine ait Ambre Fetiche, uzun zamandır merak ettiğim parfümlerden birisiydi. Parfümün gerek ismindeki çekicilik ve kışkırtıcılık gerekse tanıtımındaki Doğu göndermeleri ilgimi çekiyordu. Ve yine şanslı bir koku severim ki Ambre Fetiche'e kavuştum. Onu tenimde denedim. İçime uzun uzun çektim. Bu karlı ve soğuk günlerde üzerimdeki tepkilerine dikkat kesildim. Artık biraz detaylara inelim. Çünkü malumunuz "şeytan ayrıntıda gizlidir." 

Markanın oryantal olarak sınıflandırdığı Ambre Fetiche'i üzerime sıktığımda yoğun ve koyu bir koku ile karşılaşıyorum. Tozlu ve dumansı amber, ilk saniyelerde bütün heybetiyle karşıma çıkıyor. Karanlık, koyu ve baskın amberi sevdim. Üst notaları gayet güzel. Orta notalara geçildiğinde büyük değişim yaşanmıyor. Bir tek plastiğimsi deri ve karanlık baharatlar ekleniyor kompozisyona. Baharatlar oldukça gerideyken, deri ikincil öge olarak bulunuyor orta kısımda. Hala amberli hala karanlık ve koyu. Son kısımda deri ortadan kaybolurken, ambere bu sefer neredeyse bitter çikolatamsı vanilya eşlik ediyor. Zaman zaman tütsünün baskın olduğu alt notaları çok sevdim. Başlangıç ve orta bölümün gizemli yapısı sonlarda da devam ediyor.

Ambre Fetiche isminin hakkını verircesine amberi ön planda sunuyor size. Sonrasında dumansı tütsü ikinci karakter olarak karşımıza çıkıyor. Üçüncü olarak deri, ciddi anlamda kendisini hissettiriyor. Sonlardaki vanilya ise parfümün tamamlayıcısı gibi. İşte bana göre Ambre Fetiche'in özeti böyle.


Parfüm genel olarak dumansı-ağdalı-reçinemsi ağır bir amberin etkisi altında. Gerek amber gerekse dumansı tütsü, kokuyu oldukça farklı yere taşıyor. Adeta bu dünyadan alıp, başka bir evrene götürüyor. Çok karanlık yapısı var. Neredeyse bütün ögeler karanlık kullanılmış. Amber, tütsü, deri, baharatlar ve hatta vanilya. Hepsi belli bir master planın uyumlu parçaları gibi. Gizli-saklı, sırrını kimseye vermek istemeyen, karakterini açık etmeyi sevmeyen tarzı var sanki. Fakat bir taraftan da o kendine özgü ilginç koku sizi merak ettiriyor, içeriye çağırıyor, sarıp sarmalıyor.

Ambre Fetiche'teki deri kullanımı Cuir Ottoman ve Cuir Mauresque'e yakın. Amber kullanımı ise Ambre 114, Ambre Sultan düzleminde. Tauer'in L'Air du Desert Marocain'e oldukça benzettim genel aurasını Ambre Fetiche'in. Birbirini andıran koyu-karanlık kasvetli amber, genel olarak Doğu-Arabik koku formunu hatırlatıyor. Bir de onlara nargile dumanı, yanan pipo, tütsü benzeri koku eklenince ortaya müthiş bir karışım çıkıyor. Zaten Ambre Fetiche'in tanıtımındaki Doğu kültürüne ait ögelerden bahsedilmesi, konseptin bir bütün olarak doğru verildiğini gösteriyor bize.

Bilemiyorum bu yaştan sonra amber kokusu sevenler kulübüne mi katıldım? Ambre Sultan, Ambre 114 çok sevdiğim parfümler bu kategoride. Annick Goutal'ın Ambre Fetiche'ini de çok beğendim. Bu tür egzotik amberi çarpıcı ve etkileyici buluyorum. Evet zaman zaman deri montlara benzeyen deri-süet benzeri notalar ortaya çıkıp, algıları zorlasa da, Ambre Fetiche güzel bir deneme. Çok yaratıcı mı? Değil. Benzersiz mi? Tabii ki hayır. O, ismi gibi fetiş nesnesi olabilir mi? Sanmıyorum. Kullandığınız zaman bol bol övgü alır mısınız? Pek mümkün görünmüyor. Fakat bu tarzın sevenleri için denenmesi gereken eserlerden olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen pişman olmayacaksınız.
 

Ambre Fetiche, New Age metropol öğretilerinin değil, köklerini egzotizmden alan söylencelerin, kara büyünün, veba hastalığının kırıp geçirdiği Orta Çağ Avrupa'sının, kandiller ile aydınlatılan 17. yüzyıl caddelerinin, saray entrikalarının, Gotik şatoların, karamsar-dahi bilim adamlarının, ruh hastası cellatların, ezoterizmin, simyanın, ay ışığı altında Fas çöllerinde yapılan korkutucu gezintilerden hoşlananların parfümü bence.

Provokatif ve iddialı isme sahip Ambre Fetiche, tam bir mod parfümü. Her ortama uymayacak, günlük kullanımda sırıtacak, özel yerlerin, sıradışı underground partilerin, garip mistiklerin parfümü olmalı. Kanonik İncil'lere iman etmiş bir keşişin parfümü olabilir mi? Ya da kuş uçmaz kervan geçmez dağın üzerine kurulmuş, etrafı kayalıklarla ve uçurumlarla çevrili, sislerin içinde bulunan kiliseden gelen koku olabilir mi Ambre Fetiche? Pek sanmıyorum.

Ambre Fetiche'i, geceleri mezarlıklarda dolaşmayı seven, Death Metal dinleyen, odasında mum ve tütsü kullanan, simsiyah makyajlı kızlar sevebilir. Eğer Özlem Tekin bir parfüm kullanacak olsa muhtemelen bu, Ambre Fetiche olurdu.

Kaybettim kendimi karanlıklarda
Unuttum derdimi boş sokaklarda
Dolaştım yollarda avare avare
Dolaştım başı boş bir çocuk gibi saatlerce...


Luca Turin'in kitabında Ambre Fetiche, yeşil limon amber olarak sınıflandırılmış. Beş üzerinden iki puan verilerek pek beğenilmemiş. Bu puanı Luca Turin değil Tania Sanchez vermiş. Kıyafet üzerinde plastiğimsi, üzerine ham petrol dökülmüş deri gibi garip ve itici hal alan kokusu, ten üzerinde nefis hale geliyor. Tende gerçek yüzünü ve derin karakterini gösteriyor. Onun içindir ki tam bir ten parfümü olduğunu düşünüyorum.

Parfümün tasarımcısı olarak Isabelle Doyen görünüyor. Bayan Doyen, Annick Goutal'ın birçok parfümüne de imza atmış kişi. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip Ambre Fetiche’in, kalıcılığı gayet yeterli. Farkedilirliği de başlarda yüksek. İlerleyen saatlerde normale dönüyor. Çoğu yerde uniseks olarak sınıflandırılsa da bence erkek kullanımı için daha uygun. Soğuk kış günlerinde hele ki bu aralar olduğu gibi karlı günlerde kullanmak, onu sevmenizi sağlayabilir. Yaş olarak ise genç arkadaşların denemesini tavsiye etmem. Çünkü herkesin sevebileceği piyasa parfümlerinden değil. Kullanması ve alışması zor bir parfüm.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8   

5 Ocak 2015 Pazartesi

Lancome – La Vie Est Belle (2012)


Lancome – La Vie Est Belle (2012)

Her yenilgi yeni bir başlangıç fırsatı verir aslında bize. "Hayat Güzeldir" iyimserliği, kötümserlikten baskın gelir çoğu zaman. İnsanın mutluluğu arama içgüdüsü, ona ulaşma yollarını arama tutkusu muhtemelen hiç bitmeyecek bir çaba. Merkezini mutluluktan alan bir hayat hepimizin amacıdır çoğu zaman. Dönemin "çağdaş yaşam evliyaları" tarafından verilen öğütler, bazen zihin dünyamızda başlar, fizik ötesi tarafa doğru gider. Belki de mutluluğun sırrı dünyevi arzulardan sıyrılmakla mümkün olacaktır.

Felsefeyle hiç ilgisi olmayan parfümcülük de ise işler hiç olmadığı kadar hızlı gelişiyor. Birbiri ardına çıkan onlarca parfüm artık başımızı döndürüyor. Bu sektörün en önemli ve iddialı markalarından Lancome'da yeni parfümleri ile " bu yolda bende varım" demeye çalışıyor. 2012 yılında yeni piyasaya sürdükleri kadın parfümü La Vie Est Belle, büyük bir tanıtım kampanyası ile satışa sunuldu. Bu iddialı parfümün resmi tanıtım yüzü olarak ünlü oyuncu Julia Roberts görev aldı. Parfümün isminin çevirisi olarak "Hayat Güzeldir" mottosu karşıma çıktığında pek şaşırmadım. Hatta daha da ilgimi çekti.

Parfümün tanıtımındaki "Hayatın ve mutluluğun felsefesi veya hayatın güzelliğine yönelik evrensel bir bildiri" cümlesi, La Vie Est Belle'in amacını bize açıklıyor. Tabii bir parfümden derin felsefi mesajlar beklemek çok doğru değil. Zaten La Vie Est Belle'in, bir hazır tüketim nesnesi olarak arkasında felsefi geri plan olduğunu düşünmüyorum. Fakat parfümün resmi tanıtımındaki "Hayatın ve mutluluğun felsefesi" cümlesi, bizi bu yönde düşünmeye sevk edebilir. Yine kendi tanıtımlarında şöyle diyorlar: "Doğal ve en asil içerikler ile Eau de Parfum (İris çiçeği konsantresi, yasemin ve zambak özü, portakal çiçeği özü, paçuli esansı) içinde hoş bir zarafet yatar. Fransa'nın önde gelen üç parfüm tasarımcısının eşsiz imzasıyla özel olarak Lancôme adına yaratılmıştır."


Kendi sitelerinde La Vie Est Belle'in gurme tarzına vurgu yapılmış. Hatta süsen (iris) çiçeği merkezli gurme olduğundan bahsedilmiş. Parfümü üzerime sıktığımda karşıma tatlımsı ve lezzetli meyveler çıkıyor. Karanlık ve koyu sayılabilecek meyveler, karamel ile müthiş birleştirilmiş. Ekşimsi kirazlı hissi veren şekerli üst notalar nefis olmuş. Başlangıcını sevdim. Orta bölümde meyvemsilik biraz geri plana geçerken ortaya çiçekler çıkıyor. Süsen, yasemin ve diğer çiçeklerin karışımıyla, kadınsı tarafa iyice kayıyor ana eksen. Başlangıçtaki kadar tatlı devam ediyor orta bölüm. Biraz da portakal çiçeği algılıyorum. Bu kadar çiçeksilik bana fazla geliyor ve orta kısmı "eh işte" olarak değerlendiriyorum. Geleyim son kısma. Parfümün alt notalarında parlak ve yapay paçuli ortaya çıkıyor ki aman benden uzak olsun. Vanilya ciddi anlamda destek veriyor paçuliye ama ne fayda. Son kısmı her seferinde baş ağrılarımı harekete geçirmeyi başarıyor. Benim için çok rahatsız edici olan kapanışını hiç sevmedim.

La Vie Est Belle, kendi tanıtımlarında bahsettikleri gibi gurme karakterine yakın. Başlangıcından tenden ayrılana kadar fazlaca tatlı hatta şekerli. Parfümün ana aksını tatlımsı meyveler, şekerli çiçekler ve paçuli-vanilya ikilisi oluşturuyor. Başlangıcındaki harika aroma Thierry Mugler'in müthiş parfümü Angel'a (kadın versiyonu) oldukça benziyor. Zaten parfümü ilk kullandığımda büyük heyecan yaşadım ama sonrasındaki dönüşüm hayal kırıklığı yaşattı. Nerede Angel'ın o etkileyici ve doğal hali nerede La Vie Est Belle'in orta kısımdan itibaren sıradanlaşmaya başlayan kokusu.

Günümüzün modern tatlımsı kadın parfümlerine rakip yaratmayı düşleyen Lancome, La Vie Est Belle ile bence iyi iş çıkaramamış. Tabii şunu da söylemek lazım. Bu parfümü kadınlar muhtemelen oldukça sevecekler. Hatta çok satanlar listelerine girmesi de zor değil. Çünkü gerçekten cazibeli, çarpıcı, kadınsı, etkileyici kokuyor. Ama aynı zamanda başlarını saymazsak, gayet yapay, diğer kadın parfümlerini andıran, yenilik taşımayan yanları mevcut. Bu parfüm, kalabalık ortamlarda dikkat çekmek isteyen kadınların başvurabilecekleri bir silah olabilir. Aynı Hypnotic Poison gibi. Çünkü La Vie Est Belle, iddialı, saldırgan, oda dolduran, tam bir koridor kokusu. Bu parfümü kullanıp, etrafta salınan bir kadının ilgi çekmemesi zor gibi. Eğer amaç buysa rahatlıkla işinizi görecektir. Fakat yüksek kaliteli olmayan, biraz piyasa işi tarafını kabullenecekseniz siz bilirsiniz. Elçiye zeval olmaz.

İlk kullanmamdan itibaren La Vie Est Belle'in, Angel ile olan benzerliği dikkatimi çekti. Özellikle başlangıçları yakın olan iki parfüm, orta notalardan itibaren ayrılıyorlar. Angel daha karanlık devam ederken, La Vie Est Belle, çiçeklerin etkisiyle feminen yanını gösteriyor. Paçuli kullanımı Angel'da müthiş iken, La Vie Est Belle'de ise başarısız. Çikolatamsı-karamelli yapı Angel'da gayet lezzetli verilmişken La Vie Est Belle'de vanilya merkezli verilmiş ama çok ilgi çekici değil. Evet iki parfümün kokuları tıpatıp aynı olmasa da, La Vie Est Belle'i, Angel'in açtığı yoldan gitmeye çalışan bir parfüm olarak görüyorum.
 

La Vie Est Belle, yeni nesil bol tatlı, karamelli, vanilyalı, kadın parfümü örneklerinden birisi. Her özel günde, kız arkadaşlarına ya da eşlerine hediye alma zulmü yaşayan erkeklerin, bu sorununa La Vie Est Belle çözüm olabilir. Parfümün ismi "Hayat Güzeldir" anlamına gelse de onun bana sunmayı vaat ettiği hayatı pek güzel bulmadığımı belirtmeliyim.

Parfümün tasarımcısı olarak Olivier Polge, Dominique Ropion ve Anne Flipo gibi üç şöhretli isim karşımıza çıkıyor. Eau de Parfum (EDP) formundaki kokusu gerek kalıcılık gerekse fark edilirlik anlamında gayet yeterli. Soğuk kış günlerinde kullanmak isabetli olacaktır. Yaş olarak ise genç kız işi gibi görünmüyor. Daha 30'lu yaşların kadınlarına yakışacağını düşünüyorum.

Koku Güzelliği:10/6