30 Nisan 2017 Pazar

Versace – Vanitas (2011)

Vanitas… Boş anlamına gelen sanat tarzını mı temsil ediyor, vanity kelimesine gönderme mi yapıyor yoksa vanilla mı demek istiyor bize anlayamadım. Vanitas kelimesinin Kitabı Mukaddes’te bile geçmesini iyiye mi yormalı yoksa altında derin anlamlar mı aramalıyız? En iyisi kendi sitelerindeki Vanitas’ı tanımladıkları “çiçeksi odunsu misk” tarafına odaklanalım.

Versace’nin 2011 çıkışlı kadın parfümü Vanitas, 2017 yılının başlarına kadar pek adından söz ettiremese de, raflarda gördüğüm ve ilgimi çeken bir parfümdü. O süslü raflarda duran bazı parfümler ya şişesiyle ya da ismiyle bir şekilde sizi kendisine çeker. Vanitas’ta beni öyle nedensiz yere kendisine çekti ve şimdi karşımızda bayan Vanitas…

Parfümün açılışı pek ferah sayılamayacak çiçekler ve bir parça turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında misket limonu var. Buruk turunçgillere eşlik eden beyaz çiçekler açılışı domine ediyor. Oldukça kadınsı başlangıcını oldukça beğendim. Orta kısımda beyaz çiçeklerin ağırlığı daha da artıyor. Bu andan itibaren kremsi-sabunsuluk iyice görünür hale geliyor. Kapanışta aynı yapı devam ediyor. Sabunsu beyaz çiçeklere misk ekleniyor. Kimi yorumcular vanilyadan bahsetmiş ama bence baskın değil.

Vanitas, ferah olmaya çalışan ama bir türlü beceremeyen kremsi çiçek kokusu. Kendi sitelerindeki çiçeksi odunsu misk tanımı gayet yerinde. Çiçekler başlangıç dahil her zaman ön planda. Açıklanan notalarında frezya ve tiare var. Tiare çiçeğinin o tropikal ve kremsi havası yansımış Vanitas’a. Tenimde kuru, sabunsu, yapaylık sınırındaki çiçeksi yönü öne çıktı. Miski de unutmamak lazım.

Harika ilk yarım saati, bir renge benzetmeye çalışsam muhtemelen beyaz derim. Üzerimde bu parfümü koklayan kadınların hepsi çok sevdiklerini beyan ettiler. Bu anlamda kadınların oldukça seveceğini rahatlıkla anlıyorum Vanitas’ı.

Bu tekdüze ve derinlikten yoksun arkadaş,  oldukça feminen ve garip bir şekilde soğuk-serin kokuyor. Burada akla deniz esintisi veren sucul parfümler gelebilir. Tam öyle de değil Vanitas. Sanki aşırı dozda verilmiş kremsi beyaz çiçeksi Calone parfümü. Baş ağrısı yapmaya müsait bu çiçekler, benim için epey kadınsı. Muhtemelen doğru kadında ve doğru tende iyi iş yapacaktır.

Sonuç olarak Vanitas, ilk yarım saati dışında sıradan ve düşük kalite hissiyatı veren bir kardeşimiz. Üzerine sayfalarca yazılar döşenmeye değmeyecek, marketlerde satılan kadın deodorantlarını andıran bir deneme. Benzersiz değil, itici değil, sihirli değil ve şehvetli hiç değil.

Işıl ışıl, canlı, günlük kullanıma uyabilecek, taze ve kibar Vanitas, temizlik hissini seven kadınları tavlayabilir. Yeni yıkanmış çamaşır veya nevresim koktuğunu düşündüğüm Vanitas, her yaş gurubundan kadına hitap edecektir.

Benim kullandığım EDP formuydu. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği ilk yarım saat iyi. Bazı yorumcular onu yaz parfümü olarak görse de bence sıcak günlerde biraz fazla gelebilir. Ilık ilkbahar, onun karakterine en uygun zaman dilimi.

Parfümü, genç burunlardan Dora Baghriche tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/5

26 Nisan 2017 Çarşamba

Vertus – Oriental Rose (2015)

“Yağmur altında oryantal bir gül… Odunsu ve amberimsi notlarla çevrelenmiş, nemli ve baştan çıkarıcı…”

Ülkemizin ismini gitgide daha fazla duyuran niş parfümevi Vertus, takip ettiğim kadarıyla koleksiyonunu genişletmeye devam ediyor. Markanın instagram sayfası, bu anlamda önemli bir kaynak. Vertus’tan 2017 yılında yeni parfümler gelirken, ben 2015 çıkışlı parfümleri Oriental Rose’a bağlanmış durumdayım. Markanın üç gül merkezli parfümünden ikincisini tecrübe ediyorum. Rose Prive’dan sonra Oriental Rose’a sıra geldi Parfüm Merakı’nda.

4-5 ay önce birkaç defa kullandığım Oriental Rose’u daha detaylı kullanmaya karar verdim. İsminden de anlaşılacağı üzere doğu esintili gül parfümü olacağını tahmin ettiğim Oriental Rose’un açılışı tatlı ve pudralı yapıyla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında limon, kakule, lavanta, safran ve buhur var. Limona rastlamadım başlangıçta. Zaten ferah başlangıcı yok Oriental Rose’un. Bence açılışında iris var. Gayet leziz ve kaliteli irisi sevdim. Orta kısımda güçlü şekilde gül kendisini gösteriyor. Gül, başlangıçtaki iris gibi tatlı ve pudralı. Açıklanan orta notalarında gül, menekşe, zambak, kedi otu, guaiac ağacı, karanfil ve paçuli var. Orta bölümde güle, kuru baharatların eşlik ettiğini söyleyebilirim fakat gül teması çok daha önde. Son bölümde büyük değişim yok. Pudralı gül alt notalarda etkisini devam ettiriyor.

Oriental Rose, gördüğüm kadarıyla pudralı iris-gül parfümü. İsmindeki gül, doğal olarak parfümün başrol oyuncusu. Belki de şöyle demeliyim, bu parfümün iki hatta üç başrol oyuncusu var. Pudra, iris ve gül. Oldukça tatlı verilmiş bu üç öğe, diğer notaları rahatlıkla bastırıyor. Oriental Rose’un etrafa yaydığı kokuda bu üç nota hissediliyor. İyi de tende durum nasıl?

İlginç bir şekilde ten üzerinde daha kuru ve derin kokuyor Oriental Rose. Kıyafette gül-iris-pudra yapı etrafa saldırganca yayılırken, tenimde öd ağacı, kuru baharatlar ve sanki deri bile algılıyorum. Yoksa tütsü de mi var? Bilemiyorum ama tendeki hali çok daha hoşuma gitti. Kumaş üzerinde oldukça kadınsı kokarken, tende bu kadar feminen değil. Kimi parfümlerde bu tür durumlarla karşılaştığım için garipsemiyorum.

Sonuç olarak Oriental Rose, modern, kadınsı, güçlü ve sapasağlam karakterli. İris çiçeğini her zaman için severim. Onun içindir ki genel olarak hoşuma gitti Oriental Rose. Gerçek bir parfüm kullandığınızı hissedeceğinize ve paranızın hakkını alacağınıza inanıyorum.

Oriental Rose, EDP formunda. Kalıcılığı çok iyi, fark edilirliği yüksek. Sonbahar-kış kullanımına uygun olacaktır. Kadın kullanımına daha yakın.

Koku Güzelliği:10/7

22 Nisan 2017 Cumartesi

Jean Paul Gaultier – Kokorico (2011)

Böyle parfüm ismi olur mu diyebilirsiniz fakat kimin umurunda! Hele ki klişelerle dalga geçmeyi seven Jean Paul Gaultier’in, bir parfümüne horozların ötme sesi olan Kokorico ismini vermesi, şaşırtıcı olmamalı. Tabii bu isimde Bay Gaultier’in Fransız milliyetçiliğine bir parça kapı araladığını düşünebiliriz. Ne de olsa horoz, Fransa’nın bir anlamda ulusal simgedir.

Jean Paul Gaultier, 1995 yılındaki Le Male efsanesinden sonra, aynı etkide bir erkek parfümü hayata geçiremedi ne yazık ki. Zaten öyle bir parfümü bir daha yapması imkansızdı. Markanın piyasaya sürdüğü parfümlere baktığımda belli başlı az sayıda parfüm yaptığını fakat onlara birçok flanker eklediğini farkettim. Mesela Le Male’nin, 2011 yılına kadar ki tek erkek parfümü olduğunu yeni anlıyorum. Kokorico, bu anlamda markanın ikinci ve bağımsız erkek parfümü olarak tasarlanmış gibi görünüyor.

Kokorico, üzerindeki Le Male baskısını ne kadar hissediyor bilemiyorum ama Jean Paul Gaultier’in berbat arayüze sahip internet sitesine ulaşmak bile ayrı bir dert. Odunsu oryantal olarak sınıflandırılabilecek Kokorico’nun açılışı yeşil nüanslarla gerçekleşiyor. Ferah olmayan tozlu yaprak kokusu ilk dakikalarda biraz şaşırtıyor beni. Açıklanan notalarındaki incir yaprağı herşeyi açıklıyor. Gerçekten de yeşil, tozlu incir yaprağı kokusu verilmiş başlangıçta. Orta bölümde bu yaprağımsı yapı geri plana geçerken ortaya çikolatamsı aroma çıkıyor. Yine açıklanan notalarındaki kakao, tatlı çikolata efektini veriyor. Karanlık sayılabilecek paçulinin destek verdiği kakao, gayet leziz ve hafiften yağlımsı hissiyat veriyor. Kapanışta çikolata etkisi var. Alt notalarda, sıradan ve kremsi sedir ağacı karşımıza çıkıyor. İşte Kokorico’nun özeti…

Özetinde özeti olarak diyebilirim ki, Kokorico şu üç notadan oluşuyor: Kakao, incir yaprağı ve sedir ağacı. Bu üç ana öğe, parfümün üst-orta-alt notalarına hakim oluyor. Paçuliyse biraz yan rolde kalmış sanki. Görüleceği üzere çok zengin, detaylı ve derin parfümden bahsetmiyorum. Gayet basit, iddiasız ve kendi halinde.

Sadece kokusu değil performansı da vasat. Kalıcılığı ve fark edilirliği az. Orta bölümü dışında başarılı değil. Kalite anlamında ortalarda. Rahatsız edici yapaylığa rastlanmasa da müthiş bir kaliteden bahsedemeyiz. Zaten ondan öyle bir beklentimiz de yok.

Sonuç olarak farklı bir kokusu var. Yeşil incir yaprağı ile tatlı çikolatamsı, paçulili kakaonun birleşiminden oluşan Kokorico, parfümlere yeni merak salan genç erkek arkadaşlar için seçeneklerden birisi olabilir. Kokusunun tasarımını sektörün iki popüler ismi Olivier Cresp ve Annick Menardo birlikte yapmış. EDT formunda.

Yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Ne çok erkeksi ne de kadınsı, hoş bir dengede duruyor. Siyah şişesine bakıp da çok karanlık veya dumansı bir parfüm beklemeyin. Herşey makul oranda verilmiş Kokorico’da. Acaba fazla mı uysal ve makul?

Şişesiyse, genel konseptin en ilginç tarafı. Kokorico’nun, Le Male gibi erkek formundaki garip şişesini kimileri başarılı bulunurken bazıları hafiften dalgasını geçiyor. Bay Gaultier, yine abartılı erkeksi şişe tasarımıyla, kimlere ve nasıl mesaj sarkıtıyor, orasını da siz buluverin.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

18 Nisan 2017 Salı

Mancera – Wild Leather (2014)

Şu isme bakar mısınız: Vahşi Deri. Açıkçası bu parfümü uzun zaman dolabımda bulundurup, kullanmama nedenim ismi yüzündendi. İsminden, nasıl bir deri kullanımıyla karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Genellikle böyle iddialı isimli parfümler, kullanımı ve sevmesi zor oluyor benim için. İsminden aldığım ilk izlenim ve Mancera markasının genel tarzını bildiğim için, oldukça sert ve hayvansal deri kokusuyla karşılaşacağımı düşünüyordum. O tarz kokuları kendime yakın bulamadığım için kullanmayı sürekli ertelediğim Wild Lather için artık hazırım.

Mancera’nın kendi sitesinde notaları dışında pek bilgi yok. Bir tek ” soğuk, keskin bir deri ile odunsu notalar” cümlesine rastladım Wild Leather’le ilgili. Mancera’nın Wild serisinin üyesi Wild Leather. Bu seride 2017 yılı itibariyle dört parfüm bulunuyor. Wild Leather bu serinin en bilinen ismi diyebilirim.

Parfümün açılışı buruk ve ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında Sicilya Bergamotu var. Bergamot ve portakaldan oluşan başlangıcı idare eder. Orta kısma geçildiğinde turunçgil artık ortada yok. Parfüme ismini veren deri orta notalarda bütün ağırlığını koyuyor. Deri kontrollü şekilde hayvansal. Kuru deriye, bir parça baharat ve meşe yosunu destek veriyor. Evet, bende şaşkınım meşe yosunuyla karşılaştığıma. Gerçi meşe yosunu orta bölümde epey saklıyor kendisini. Derinin arkasına saklanmış meşe yosunu, baskın değil. Orta notalar bana yakın olmasa da fena değil. Son bölümde derinin etkinliği azalıyor. Misk ve yumuşak odunsular hakim kapanışa.

Wild Leather, turunçgilli, meşe yosunlu, odunsu bir deri parfümü. Orta kısımdan itibaren dumansı ve karanlık sayılabilecek deri gayet kuru, tatlılık az. Buradaki hayvansal deri benim için bile ağır değil. Başlangıçtaki turunçgilli kısmı, yakınlarda kullandığım M. Micallef – Emir’e benzettim. Azıcık da Opulent Shaik Gold’u andırıyor. Çok rafine olmayan başlangıçtaki turunçgillerden sonra gelen deri, nispeten daha kaliteli ve karakteristik. Zaten Wild Leather’ın en akılda kalan tarafı o karanlık deri.

Şanslıyım ki korkularım yersizmiş. Wild Leather, hiç de vahşi ve saldırgan kokmuyor. Yumuşak deri kullanımı olmasa da irite edici değil. Makul ve dengeli kullanılmış deri. Bergamot gibi ferah bir öğeyle deriyi vermek iyi fikir ama çok uyumlu olduklarını söylemek zor. Meşe yosununun verdiği yeşil ve taze hissiyat da önemli. Buradaki hayvansal deriyi dizginleyen bu iki nota (bergamot ve meşe yosunu) gibi görünüyor. İyi ki de böyle bir tercih yapılmış.

Sonuç olarak kokusunu çok beğendiğimi söyleyemem ama kötü de değil. Ortalama bir koku güzelliğine sahip. Çok farklı ya da hayranlık uyandırıcı değil. Evet, bir ana akım parfüme asla benzemiyor. Kendi sitelerinde dedikleri gibi “soğuk” karakteri var Wild Leather’in. Hem koku anlamında hem de genel yapısı bakımından mesafesini her daim koruyor. Sizi avucunun içine alıp, saramıyor. Yine de bu tür bir deri parfümü arıyorsanız, deneme listenizde almanızda fayda var.

EDP formunda. Çoğu yorumcu fark edilirliğini çok yüksek bulurken, bana göre normal performansa sahip. Kalıcılığı tabii ki iyi. Sonbahar-kış kullanımı için uygun. Hem resmi hem de günlük kullanıma uyum sağlayabilir Wild Leather. Kokusunu Pierre Montale tasarlamış.

Mancera’nın Facebook sayfasındaki bir paylaşımda “şık ve kadınsı” ibaresi kullanılmış Wild Leather için. Bence tam bir erkek parfümü. Kadınsı olduğunu hiç sanmıyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran Dinçer beye teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6