30 Nisan 2020 Perşembe

Renier – Kisses Rain (2017)

1979 yılında Küba’da doğan Renier Rodriguez Mendez’in hikayesi birçok yönüyle diğer sanatçılarla benzerlikler taşıyor. Sanatçı olan babasının yanında büyüyen ve sanat eserlerinin arasında çocukluğu geçen Renier’in farklı yol seçmesi pek mümkün değildi. Babası gibi sanata ilgi duyan Renier’in bir süre sonra Avrupa’ya taşınıp Prag’a yerleşmesi, yeni niş parfüm markasının doğmasına sebep oldu. Sanatın farklı alanlarında eserler veren Renier, artık parfüm sanatına adım atmıştı.

İlk parfümlerini 2016 yılında çıkartan Renier, 2017 yılında Kisses Rain parfümüyle dikkatleri üzerine çekti. Renier’in internet sitesinde Kisses Rain’in çiçeksi karaktere sahip, şehvetli ve modern koktuğu vurgulanmış. Ayrıca sofistike, baharatlı ve güçlü olduğu belirtilmiş. Açıklanan notalarına baktığım üç koku ilgimi çekiyor: Kahve, badem ve öd ağacı.

Kisses Rain’in açılışı tatlı ve modern kremsi baharatlarla gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında kakule var ki başlangıçtaki baharatların sebebini açıklıyor. Kakuleye tatlı ve kremsi vanilyamsı koku eşlik ediyor. Üst notalarını beğendim. Orta kısma geçildiğinde tatlılık biraz daha artıyor. Orta kısımda baharatların yerini yavaş yavaş sıcak kokan badem ve gül alıyor. Tabii badem çok baskın ve orta bölümün yapısına hükmediyor. Sonlarda şekerli vanilya, amber ve misk algılanıyor. Başarılı bulduğum kapanışta kremsi vanilyanın merkezde olduğunu düşünüyorum.

Renier’in internet sitesinde Kisses Rain’in çiçeksi yönü vurgulanmış fakat uygulamada durum pek öyle görünmüyor. Parfümün en baskın iki öğesi badem ve şekerli, pudralı kremsi vanilya. Eğer vanilya ve badem çiçekten sayılıyorsa evet, o çiçeksi. Parfümün üçüncü önemli öğesiyse başlangıçta etkili olan ve sonra geri plana çekilen baharatlar.

Hani nerede açıklanan notalarındaki kahve ve öd ağacı? Kisses Rain, baskın şekilde kahve ve öd ağacı kokmuyor. Üzerine baharat dökülmüş şekerli acı badem kurabiyesi gibi kokuyor. Modern ve parfüm trendlerine uyuyor. Pek yaratıcı tarafı bulunmuyor. Kimi zaman hafiften Hypnotic Poison’u anımsatıyor. Benim gibi parfümlerde bademden haz etmeyen erkekleri ise hedeflemiyor.

Kisses Rain’den oldukça umutluydum ama pek beklentilerimi karşılayamadı. Açıkçası ismindeki yağmur kelimesine bakarak, onun sonbahara yakın duran, su-deniz-bahçe temalı hafif parfüm olacağını hayal ederken, karşıma neredeyse reçineli, ağır ve yoğun koku formu çıktı. Montale’nin bıktırıcı, şekerli, pudralı vanilyalı parfümlerini andırıyor. Tam bir kış bombası denebilir.

EDP formundaki Kisses Rain’in performansı iyi sayılır. Kalıcılığı gayet iyi, etrafa yayılımı fena değil. Kokusunu Daniel Josier tasarlamış. İçindeki bademden dolayı kadın kullanımına bir parça yakın buldum. Erkeklerin onu kullanmasında sakınca göremiyorum.

Koku Güzelliği:10/6.5

26 Nisan 2020 Pazar

Gucci – Envy For Men (1998)

1994-2004 yılları, Gucci’nin Tom Ford dönemi olarak nitelendirilebilir. 1990’lı yıllarda adeta iflasın eşiğine gelen Gucci’nin yaratıcı direktörü olarak göreve başladığında Tom Ford, Gucci markasını ayağa kaldırdı. Farklı kıyafet tasarım diliyle Gucci’ye hayat veren Tom Ford, güçlü reklam kampanyalarıyla markanın satışlarını kısa sürede neredeyse ikiye katladı. 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde iflasın eşiğindeki Gucci’yi, 4 Milyar dolarlık devasa küresel şirkete çevirdi. 2004 yılında Gucci’den ayrıldığındaysa Gucci 10 milyar dolar değerinde bir deve dönüşmüştü.

Tom Ford’un eli Gucci’de sadece kıyafet tasarımına değmedi. Parfüm birimini de elden geçiren Tom Ford, 1998 yılında Envy For Men isimli esere onay verdi. Gucci’nin 1998 çıkışlı Envy For Men’i ve 2003 çıkışlı Gucci Pour Homme’si bu yüzden Tom Ford dönemi parfümler olarak biliniyor. Gerçi Gucci bu iki harika parfümün üretimini bitirerek, parfümseverlerden büyük tepki aldı ama kararından geri dönmedi ne yazık ki.

Erkek parfümü meraklılarının özlemle yıllardır yad ettikleri iki Gucci parfümünden Envy For Men’i uzun zaman önce kullanmış ve sevmiştim. Aradan geçen yıllar, Envy For Men’i kaderin hoş sürprizlerinden birisi olarak karşıma tekrardan çıkardı. Artık bulunması dünyada bile imkansıza yakın ünlü Envy For Men, bileklerimi süslüyor bir süredir.

Parfümün açılışı kuru baharatlar ve bir parça tütsüyle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında kırmızı biber ve zencefil var ki, bu iki kokudan zencefil daha önde diyebilirim. Zencefilin yanında karanfil de algılıyorum. Başlangıcı harika. Orta kısma geçildiğinde baharatlı yanı devam ediyor. Orta bölümde baharatlara tütün, yeşil lavanta ve yeşil otsular ekleniyor. Odunsu geri plan orta notalarda da devam ediyor. Son bölümde şekerli olmayan şık vanilya ve sedir ağacı bulunuyor.

Henüz ilk saniyelerde yeniden çok tanıdık bir dostun ziyaretime geldiği hissini yaşadım. Ne kadar da özlemişim kokusunu… Dumansı tütsü, enfes kalitedeki zencefil, karanfil ve biber, erkeksi tavır ve şekerli olmayan sedir ağacıyla, lavantanın ağırlığına boğulmamış otsu yeşil karakter (sıvısının yeşil olmasına dikkat!) Envy For Men’in ana konseptini oluşturuyor. Zengin ve katmanlı denebilir. Üst-orta-alt nota ayrımları takip edilebiliyor. Ağır, bıktırıcı veya karanlık kokmuyor.

Envy For Men ne 1990’lı yılların köhne erkeksi parfümlerini çağrıştırıyor ne de 2000’li yıllardan sonra üretilen birbirinin aynısı şeker bombası baharatlı, tonka fasulyeli, bıktırıcı vanilyalı piyasa işi çöp erkek kokularını andırıyor. Envy For Men, şık, yeterince erkeksi, tatlılığı gayet iyi ayarlanmış, kuruluğa yakın, orta kısımdaki sedir ağacının zaman zaman metalik hissiyat vermesi dışında yapaylığa yer verilmeyen bir eser. Benzerine rastlamadığım bu koku formu, muhtemelen kadınlardan da övgü alacaktır. Takım elbiseye uyabilecek kadar elegant ve olgun, aynı zamanda günlük kullanıma uyum sağlayabilecek kadar güncel ve genel beğeniye yakın denebilir.

Envy For Men, şaheser olmayabilir fakat Gucci’nin 2005 yılından sonra piyasaya sürdüğü erkek parfümlerinin çoğundan 2-3 gömlek üstün bir eser. Hem kalite, hem özgünlük, hem de çarpıcı-şık tarzıyla üretiminin bitirilmesini hak etmediği bir gerçek.

EDT formundaki Envy For Men’in tasarımcısı bazı yerlerde Daniela Andrier olarak geçiyor. Sonbahar-kış dönemine uyacaktır. Kalıcılığı gayet iyi fakat etrafa yayılımı ilk güçlü patlama dışında yüksek değil.

Koku Güzelliği:10/8

22 Nisan 2020 Çarşamba

Mancera – Instant Crush (2019)

Pierre Montale’nin ikinci markası Mancera, tıpkı Montale gibi saldırgan biçimde niş parfüm sektörüne oynuyor. Arka arkaya birçok parfüm piyasaya sürme stratejisiyle Mancera, dünya niş parfümcülüğünün ilgisini çekmeye başladı. Instant Crush, değerli ve lüks içerikler, az bulunan ve rafine materyaller ve Art Deco tasarım dilinden ilham alan Mancera’nın 2019 yılında öne çıkan parfümlerinden birisi oldu.

Mancera’nın internet sitesinde Instant Crush’ın tanıtımında gül, yasemin ve amber üçlüsüne vurgu yapıldığını görüyoruz. Duygusallık ve romantizmin zengin karışımı olduğu söylenmiş. Ayrıca turunçgiller ile sandal ağacının zarif birlikteliğinden bahsedilmiş. Karşı konulamaz vanilya ve şaşırtıcı zencefilin karışımıyla zarafet dalgasına sahip olduğu da tanıtımda yer almış.

Parfümün açılışı limonu andıran fakat ferah olmayan turunçgillerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında limon olmasa da şekerli, kremsi limon hissi veriyor. Orta kısımda tatlılık devam ediyor. Turunçgiller bir parça geride kalırken ortaya nötr çiçekler çıkıyor. Safranı andıran orta bölümdeki şekerli çiçekler ve kremsi Montale tarzı garip gül parfümün ana eksenini oluşturuyor. Son kısımda vanilya hakimiyeti var. Mumsu ve donuk vanilya hafiften pudralı hissiyat veriyor. Vanilyaya misk de eşlik ediyor. Açıklanan alt notalarında meşe yosunu varmış ama algılayamadım ne yazık ki.
Instant Crush, Montale tarzı fazlaca şekerli safran-gül temasını merkeze almış. Açıklanan notalarında zencefil var ama büyük resimde baharatlar fazlaca yer kaplamıyor. Kremsi, vanilyamsı çiçekler ve turunçgiller parfümü yeni nesil ana akım markaların kokularına yaklaştırıyor.

Instant Crush, çok yaratıcı, sıra dışı, farklı ya da ilginç değil. Çoğu modern vanilyalı ve şekerli parfümü andıran herkesin sevebileceği, genele hitap eden, sivri tarafları olmayan, lezzetli, giymesi kolay ve basit kompozisyona sahip.

Diğer taraftan bir niş parfümde olması gereken sanatsal dokunuşlar Instant Crush’da var denemez. Ortalama kalitede, ortalama kokan ve zaman zaman tatlılığın içinizi baydığı ve bıktırdığı tarzıyla, beni çok etkileyemedi. Yine de bu tür şekerli safran ve gül merkezli parfüm arıyorsanız ona şans verebilirsiniz.

Geleyim Instant Crush ile ilgili en ilginç duruma. Bu parfümü kullanan kimi yorumcular kokusunu Baccarat Rouge 540’a benzetmiş. Instant Crush turunçgili, safranlı vanilya parfümüyken, Baccarat Rouge 540 kırmızı ekşi meyveli (çilek), baharatlı, plastiğimsi, steril kokuyor. İki parfüm arasında büyük benzerliğe rastlamadım.

Eau de Parfum formundaki Instant Crush’ın kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı bahsedildiği kadar güçlü değil. Sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Uniseks olarak düşünülebilir. Hem kadınlar hem de erkekler rahatlıkla kullanabilir.

Koku Güzelliği: 10/6

19 Nisan 2020 Pazar

Hazal'a

2014 yılının şubat ayında tanışmıştık onunla. Parfüm Merakı sitemizdeki bir çekilişe katılabilmek için twitter’dan mesaj yazmasıyla kokulara tutkuyla bağlı dünya tatlısı hanımefendi hayatıma girivermişti. Parfümlerle ilgili sohbetimiz aralıklı olarak 2018 yılının sonlarına kadar devam etti. Kendi parfüm markasını oluşturmak en büyük hayaliydi. Hatta son yazışmalarımızda ona bazı parfüm şişesi üreticilerinin bilgilerini bile vermiştim. Çünkü biliyorduk ki onun hayatının parfümü Marni by Marni Woman’nın benzeri parfümü üretecek ve markasının baş tacı olacaktı o koku.

Zaman içinde öğrendik ki henüz yirmili yaşlarında lösemiye yakalanmıştı. Ara ara onunla görüşür ve hastalığı kolayca yeneceğini söylerdim. Babasını bu hastalıktan kaybetmiş birisi olarak biliyordum ki işi çok zordu ve savaşması gerekiyordu. Onu her zaman yüreklendirdim, moral verdim ve başarabileceğini söyledim.

Yaklaşık 8-9 aydır görüşemiyorduk hayatın koşuşturmacasından dolayı. Geçen hafta tamamen rastlantı eseri Hazal’ın bir arkadaşı benimle iletişime geçti ve onu sordu. Öğrendik ki parfümlere aşkla bağlı Hazal, 26 Temmuz 2019’da hayata gözlerini yummuş.

Oysa Hazal’la Kadıköy’de bulunan Syed Junaid Alam parfümlerinin satıldığı mağazaya gidip, oradaki bütün esansları denemek için uzun zaman önce sözleşmiştik. Onun en büyük hayali olan çıkaracağı parfüm markası için farklı kokuları seçmesine yardımcı olacaktım. Markanın konseptini birlikte hazırlayacaktık ve bütün dünyaya satılan bir marka yaratacaktık… Hatta Vedat Ozan hocamızın yanına gidip, onunla tanıştıracaktım. Saatlerce Vedat hocaya sorular sorup çileden çıkarmayı bile planlamıştık keyifle. Tabii bunlar hayal olarak kaldılar…

Bu yazı anlaşılacağı üzere bir parfüm yorumu yazısı değil, ikinci defa karşıma çıkıp bir yakınımı elimden alan amansız hastalık yüzünden hayata gözlerini yuman, en büyük tutkusu olan parfümler sayesinde tanıştığım ve dört senelik çok güzel bir arkadaşlığın arkasından yazılan ağıttır. Onun anısı Parfüm Merakı sitesinde ve kalbimde yaşayacak.

Evet, biliyorum kısacık ömründe şansın hiç yaver gitmedi. Bana anlattığın hayal kırıklıkları, mutsuzluklar ve umutsuzluklar yakanı hiç bırakmadı. Seninle Kadıköy sokaklarında saatlerce dolaştığımız, küçük ama harika pizzalar yapan yerde karnımızı doyuruşumuz, alakasız mağazalara laf olsun diye girip bakınmamız ve bol bol gülüşmemiz de muhakkak ki yaşamımın geri kalanında hoş anılar olarak benimle birlikte kalacaklar. Yine bir tedavin sırasında senin hastanede olduğunu öğrendiğimde ertesi gün İstanbul’a gelip, hafta sonu olmasına rağmen, odanı bulup, sana bir sürü parfümü getirip, hasta halinle gözlerindeki o mutluluğu görmem ve sana trombosit verebilmek için hastanenin kan ünitesini birbirine katmam da ölene kadar hatırlayacağım hoş anılar olacaklar.

Meleklerin, gittiğin yerde sana eşlik etmesi dileğimle… Mekanın Cennet bahçeleri olsun…

Hazal Kayar’ın hatırasına…