Dolce & Gabbana – Light Blue (2001) Markanın popüler kadın parfümü.
Bu konsept için bir aşk hikayesi
diyebiliriz. Her şeyi ile Akdenizli bir aşk hikayesi hemde.
İlhamını Domenico Dolce'nin memleketi
Sicilya'dan alan bir parfüm. Aslında sadece Sicilya ile kısıtlamamak lazım.
Çünkü Light Blue parfüm serisi, Akdeniz'in o güzelim mavi suları düşünülürek
meydana getirilmiş bir konsept. Gerek kokusu, gerekse pazarlama faaliyetlerinde
hep Akdeniz vurgusu var.
2001 yılında ilk Light Blue, kadın parfümü
olarak piyasaya sürüldü. Kısa sürede öylesine büyük başarı yakaladı ki, en çok
satanlar listesine girmesi hiç zor olmadı. Kadınlar onu sevmişlerdi. Ve ona
sahip çıktıklarını ispat ediyorlardı. Çünkü hepimiz biliyoruz ki erkek
yada kadın modası olsun, eğer kadınlar tarafından sevilmiyor ve ilgi görmüyorsa
başarısız olmaya mahkumdur. İster kıyafet, ister ayakkabı, isterse de parfüm.
Moda dünyasını kadınların arzularının şekillendirdiğini artık hepimiz
biliyoruz. İyiki de öyle.
Kadın parfümleri içinde büyük hayran
kitlesi olan arkadaşlardan birisi de Light Blue gibi görünüyor. Bunu 12 yıldır
pek azalmayan popülaritesinden anlıyoruz. Hatta o kadar başarılı oldu ki Light Blue,
ilerleyen yıllarda erkek versiyonu da piyasaya sürüldü. Fakat hiç bir zaman
kadın versiyonu kadar başarılı olamadı Pour Homme.
İsmi bize önemli ipuçları veriyor Light
Blue'nun. Öncelikle onun hafif ve yumuşak yapıda olduğu vurgulanmış. Blue ile
deniz arasında bağ kurulmuş. Yani akuatik merkezli kokusunun olduğu ilk anda
akla geliyor. Aynı şeklide şişesi de benzer vurgulara sahip. Şişenin cam kısmı
şeffaf olarak tasarlanmış ki suya gönderme olduğu düşünülebilir. Mavi kapağı da
denizden ilhamını almış sanki. Resmi tanıtımı ise şöyle: "Şehvetli Akdeniz
stilinin yeniden keşfi: Dolce&Gabbana Light Blue Pour Femme. Akdeniz yaşam
tarzının seksiliğini yansıtan renkli, ferah, çiçeksi-meyveli kokusuyla, güneşli
yaz günleri ve göz kamaştırıcı geceleri yakalayın."
Parfümün başlangıcı ekşimsi turunçgiller,
azıcık limon ve meyveler ile gerçekleşiyor. Meyve derken ağırlık elmada
diyebilirim. Hani yeşil ekşimsi elmalar vardır aynen öyle. Yapaylık
hissedilmeyen elma kokusuna hayran kaldığımı söyleyemem. Orta kısma geçildiğinde
büyük değişiklikler yaşanmıyor. Turunçgiller ortadan kaybolurken meyvelerin
hakimiyeti daha da artıyor. Çilek-elma benzeri koku artık merkeze yerleşiyor.
Biraz da egzotik çiçekler. Hatta gerilerden gül ve misk de geliyor. Bu kısımda
hafiften yapaylık emareleri başlıyor. Son kısımda ise yine aynı meyvemsilik
var. Fakat onu desteklemek için odunsu notalarda eklenmiş. Muhtemelen sedir
ağacı. Miski de unutmayalım alt notalarda. Böylece de tenden ayrılıyor.
Light Blue, tenimde ağırlık olarak hafif,
tatlı, meyveli-çiçeksi-odunsu şeklinde kendisini gösterdi. Tabiki meyveler her
zaman ön planda ve baskın. Çilek-elma ikilisi neredeyse ana yapıyı oluşturuyor.
Ferah, yumuşak ve sakin diyebilirim genel haline. Çok rahatsız edecek kadar
yapaylığa rastlamadım. Fakat yüksek kaliteli parfüm izlenimi vermiyor.
Light Blue, şaşırtıcı derecede Paco
Rabanne'in popüler erkek parfümü Black XS'e benziyor. Denemelerim sırasında iki
parfümün neredeyse aynı kokuya sahip olduğunu farkettim. Black XS'in Light
Blue'dan daha sonra çıkarıldığını düşünürsek bariz bir esinlenme hatta taklit
söz konusu gibi görünüyor Paco Rabanne tarafından. Fakat iki parfümün
tasarımcısının (Olivier Cresp) aynı kişi olduğunu öğrendiğimde zihnimde
netleşti küçük masum sorular.
Light Blue, kadınların çok sevdiği ve
kullandığı parfümlerden birisi. Acaba sebebi ne? Bu tür onlarca meyveli-çiçeksi
temada kokuya rastlanabilir. Onu diğer rakiplerinden hangi özelliği ayırıyor
acaba? Bu sorunun yanıtına bir erkek olarak nasıl cevap verebileceğimi
bilemiyorum. Fakat yukarıda bahsettiğim Black XS'in bu kadar sevilmesinin
sebebiyle, Light Blue'nun da böylesine ilgi görmesi arasında bağ olduğunu
düşünüyorum. Sanırım insanlar bu tür çilek-elma (taze, ekşimsi meyve)
konseptini kendilerine yakın buluyorlar.
Parfümün sıkıntılı yönlerinden kısaca
bahsedeyim. İlk olarak başından sonuna kadar neredeyse aynı kalıyor. Hiç
değişmeden tekdüze devam ediyor. E bu da bir süre sonra sıkıcı olmaya başlıyor.
Yani çok basit kokusu var. Karmaşık yada ilginç değil. Belki de yaz parfümü
olması sebebiyle böyle basit yapıya sahip. İkinci olarak tene yakın kalıyor.
Yani fark edilirliği düşük oldu bende. Üçüncü olarak da orta kısmın sonlarından
itibaren yapaylık kendisini gösteriyor. Çok rafine bir parfüm olmadığı aşikar.
Evet Light Blue, kadın parfümü. Fakat şu
haliyle erkeklerin rahatlıkla kullanabileceği gibi. Hatta bu parfümü erkeklere
sunsalardı hiç sorun olmazdı muhtemelen. Çünkü meyveler kadınsı ve pudralı
kullanılmamış.
Değineceğim başka konu ise parfümün akutik
yönüne yapılan vurgu. Gerek isminde gerekse pazarlama kampanyasındaki deniz
teması kokusuna neredeyse yansımamış. Yani Light Blue için akuatik demek doğru
olmayacaktır. Yukarıda da bahsettiğim gibi o tam bir meyveli-çiçeksi. Bu
anlamda kokusu ile konspeti arasında uyumsuzluk sezinledim.
Parfüm yazarı Luca Turin, Light Blue'yu
turunçgil-amber olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden bir yıldız vererek en
kötü parfümler listesine koymuş. Başka bir parfüm yazarı Chandler Burr ise
oldukça beğenmiş Light Blue'yu. Birbirlerine nispet mi yapmışlar karar
veremedim.
Farklı kozmetik ve güzellik
organizasyonlarından ona yakın ödül aldığını küçük bir not olarak vereyim.
Kokusunun tasarımını ünlü isimlerden Olivier Cresp yapmış. İlkbahar-yaz mevsimi
için daha uygun. 15-35 yaş arasındaki arkadaşlar deneyebilir. Daha üst yaş
gurupları için fazla "genç işi" kalabilir. Bir çok kadın parfümünün
aksine EDT konsantrasyonuna sahip.
Artıları:
+ Genel beğeniye hitap eden kokusu.
Eksileri:
- Yüksek kaliteli değil.
- Düz çizgide ilerliyor ve bu da onu sıkıcı
yapıyor.
- Sıradan bir ana akım parfümden farkı yok.
- Fark edilirliği düşük.
Koku Güzelliği:10/6
Benzerlık konusunda aynı fikirdeyim. Aşırı hemde. Bu arada elime christian dior prive leather oud geçti. Onu yorumlamasını yapıcam. İnceleme emri verip burnuma :-)
YanıtlaSilYarım saat sonra midemi bulandırmaya başlamıştı. Basit, sıradan...
YanıtlaSil