5 Şubat 2014 Çarşamba

Guerlain – Mouchoir de Monsieur (1904)


Guerlain – Mouchoir de Monsieur (1904)

"La Belle Epoque". "Güzel Dönem" olarak Türkçeye çevrilen bir zaman. Avrupa’da 1800’lü yılların sonlarından 1914’teki I. Dünya Savaşı dönemine kadar süren, barış ve huzurun yaşandığı dönem denebilir La Belle Epoque için. Yaşama sevincinin her sosyal sınıf içerisinde uyandığı ve yükselişe geçtiği, insanların yeni ve yüksek estetik anlayışlara ilgisinin arttığı bir tarih kesiti.

Bu öyle bir zamanın hikayesi ki, hiçbirimizin canlı şahit olamadığı... Televizyonun ve internetin henüz icat edilmediği, iletişim namına uzak dalga yayınların, telefon kulübelerinin ve telgrafın kullanıldığı, ilk büyük dünya savaşının başlamadığı, İngiltere'nin dünyanın süper gücü olduğu, Amerika'nın henüz altın arayıcıları tarafından rağbet gördüğü, buharlı trenlerin, hala en önemli taşıma aracı olarak kullanıldığı...

Kadınların geniş ve kabarık elbiseler giydiği, ellerinde şemsiyelerle dolaştığı, her Paris'li kadının sokağa çıkmadan önce en güzel, temiz ve dönemin modasını yansıtan şık kıyafetleriyle salındığı bir dönem. Erkeklerin takım elbise giymeden dışarıya çıkmadığı, eğer takım elbise giymiyorsa alt tabakadan olduğunun anlaşıldığı, başlarında şık melon şapkalarının olduğu bir Paris hayal edin. Adeta siyah-beyaz resim karesi gibi. Yada çok eski yıllara ait olduğu çekim kalitesinden belli amatör video kaydı gibi.


Sokakta dolaşan neredeyse herkesin birbirini tanıdığı, karşılaştıklarında muhakkak selamlaştıkları, erkeklerin hanımların beyaz dantelli ellerini nazikçe öptükleri, kibarca hal hatırlarını sordukları Paris sokakları. Kadınların sosyal hayata katılmaya başladığı, kalabalık yerlerde sigara içmelerinin yadırgandığı, bir yanıyla muhafazakar, bir yanıyla "yeni dünyanın sanat-moda-estetik" temellerinin atıldığı, yaşamdan zevk alan, olgun bir estetik zevke sahip, şık giyinmeyi seven, sanata tutku duyan adeta bir cennet bahçesiydi o yılların "Işık Şehri" Paris. Bütün dünyadan Paris'e gelen o zamanların en iyi ressamları, bu büyülü şehrin her yerini tuvallerine nakşetme hayalleri kuruyorlardı.

Herkesin birbirine azami ölçüde saygı gösterdiği, görgü kurallarının bugünkü gibi yerle bir olmadığı, burjuvazinin önemli kazanımlarının görüldüğü bir zaman kesiti. 1900'lü yılların başından bahsediyorum değerli parfüm severler.

1900'lü yıllarda yine Avrupa merkezli bir aksesuardı kumaş mendiller. Hatta çocukluğumuzda şu an hayatta olmayan ninelerimiz bize bayramlarda kumaş mendiller hediye ederlerdi. Tabi artık kumaş mendil kullanımı tarih oldu denilebilir. Bugünkü gibi marketlerden alınan ucuz kağıt mendillerin yerine, dönemin şık erkekleri muhakkak ceketlerinin cebinde tertemiz ve yeni ütülenmiş kumaş mendiller bulundururlardı. Ve o mendillerin üzerine sıkarlardı parfümlerini. İşte tam da bu noktada Guerlain parfüm evinin Mouchoir de Monsieur'u anlatan tanıtımına bakalım:

"20. yüzyılın başlarında, dönemin snobları parfümü daha rafine ve temkinli bir şekilde kullanırlardı. Bu modanın başlaması ince ve kaliteli dokunmuş kumaşlardan üretilmiş beyaz keten mendillere zarif şekilde parfümün uygulanması ile olmuştur. Bu vazgeçilemez hale gelen aksesuar ve o yüzyılın ince zevklerinin amblemi haline dönüşmesiyle, 1904 yılında, Jacques Guerlain tarafından ilk erkek parfümünün yaratılmasını sağladı. Mouchoir de Monsieur limonun ferahlığı ile zarif pudralı odun nüansıyla eğrelti otunun inceden uyumu sağlanarak aromatik notaların neşesini birleştirmiştir.”


Bugün inceleyeceğim Mouchoir de Monsieur'un anlamı "Beyefendinin Mendili". Guerlain'in en önemli tarihi erkek parfümlerinden birisi olduğu rahatlıkla söylenebilir. 1904 yılında ilk defa üretilen parfüm, bu yıl 110. yaşını kutluyor. Gerçekten de inanması zor.

Kendi sitelerinde turunçgil-fujer olarak sınıflandırılmış Mouchoir de Monsieur. Parfümün başlangıcı ferah lavanta ile gerçekleşiyor. Lavantaya geri planda limon, bergamot ve aromatik otlar eşlik ediyor. Başlangıcı için hafif tatlı aromatik ferah lavanta diyebilirim. İlerleyen dakikalarda lavanta hala kendisini göstermeyi başarıyor. Lavantaya tatlımsı, hayvansal sayılabilecek vanilya ekleniyor. Buradaki hayvansallığı muhtemelen civet veriyor. Orta notalardaki hayvansal vanilyalı lavantaya, neroli ve meşe yosunu gerilerden destek veriyor. Burası için erkeksi-çiçeksi denebilir. Son kısımda yine lavantanın hayaleti hissediliyor. Bu sefer araya paçuli, misk ve amber giriyor. Vanilya hala güçlü şekilde hissediliyor. Derinlerden dumansı kuru tütün bile hissediyorum. Parfümün en sevdiğim kısmı sonları oldu. Böylece de tenden ayrılıyor.

Mouchoir de Monsieur, tam anlamıyla lavanta merkezli erkeksi bir fujer. Başlangıcından sonlara kadar lavantanın imzası hissediliyor. Lavantadan sonraki ikinci ana öğe vanilya. Fazlaca tatlılık barındırmayan lüks vanilya, günümüzün uyduruk ana akım markalarındaki gibi değil. Çok kaliteli ve şık. Üçüncü olarak da hissedilir orandaki hayvansallık. Fakat buradaki hayvansallık, lavanta ve vanilyanın arkasına saklanmış. İyi ki de öyle yapılmış. Bu anlamda çok rahatsız edici değil. Tam tersine cezbedici ve ilginç.


Nedense lavanta temalı parfümleri hep tıraş köpüklerine benzetiyorum. Bana mı denk geliyor bilemiyorum ama kullandığım bütün traş köpükleri lavantalı kokuyor. Bu da sanırım uzun zamandır zihnimin bana oynadığı bir oyun. Fakat Mouchoir de Monsieur'deki lavanta ucuz tıraş köpüklerindeki gibi değil. Oldukça elegant ve doğal. Vanilyayla yumuşatılan lavantayı sevdim ama aşık olmadım. Başlangıcındaki lavantayı kendime hiç yakın bulamadım. Muhakkak sevenler olacaktır. Çünkü doğal sayılabilecek lavanta kullanılmış. Hatta lavanta kolonyalarını hatırlattı bana başlangıcı. Bence en güzel yanı alt notalarında karşımıza çıkıyor parfümün.

Karşımızda 110 yıllık bir eser var. 1900'lü yılların parfüm alışkanlıkları ile 2014 yılınınkilerin birebir eşleşmeyeceği çok açık. Fakat bence Mouchoir de Monsieur çok eski gibi kokmuyor. Tamam kokusunda nostaljik taraflar var. Ama yine de 2014 yılının dünyasında da rahatlıkla kullanılabilir. Bu anlamda onun için zamansız bir kokuya sahip diyebilirim. Saygıyı hak eden bir klasik olarak parfüm tarihindeki yerini almış durumda.

Kullanım sırasında bir parfüme çok benzediğini hissettim. Çoğu kişiye göre markanın diğer klasiği Jicky'e benziyor. Evet bence de aralarında ciddi bir bağ var. Zaten dedikodulara göre Mouchoir de Monsieur, Jicky'nin erkeksi versiyonu olarak düşünülmüş ve tasarlanmış. Fakat başka bir lavanta merkezli parfüm olan ünlü Caron Pour Homme'u da andırıyor. Mouchoir de Monsieur, Coran Pour Homme'un çok daha rafine, zengin ve sofistike hali denebilir. Bana soracak olursanız bu üç parfüm arasında ilk tercihim her zaman için Jicky olacaktır.


Mouchoir de Monsieur, günlük kullanım için ne kadar uygun olur şüpheliyim. Ha tabiki onu kullanıp çıkabilirsiniz sokağa. Ama kot pantolon-spor mont ikilisine uyacağını düşünmüyorum. Biraz daha ciddi ortamlara ve belli bir yaşın üzerindeki erkeklere uygun olacağını fark etmek zor değil. Mesela kırk yaşını aşmış erkekler için tavsiye edebilirim. Genç arkadaşların şimdilik ona pek heves etmemeleri isabetli olabilir.

Bu önemli klasiği, efsane parfümör  Jacques Guerlain tasarlamış. 110 yıllık parfümün bir çok defa reformülasyon geçirdiğini tahmin etmek zor değil. Özellikle başlangıcında biraz sulandırılmış bir hali var gibiydi. Muhtemelen kötü reformülasyonlar sonucunda asıl kokusundan bir parça farklılaştı.

Ferah sayılabilecek kokusuna rağmen, sıcak yaz günlerinde kullanmanın iyi fikir olduğunu sanmıyorum. Serin havaların parfümü bence. Hatta hüzünlü bir sonbahar için nefis olabilir. Soğuk kış günlerinde de görevini layıkiyle yerine getirecektir.

Parfüm kritikçisi Luca Turin'in kitabında Mouchoir de Monsieur, zengin lavanta olarak sınıflandırılmış. Beş üzerinden dört vererek oldukça beğenmiş. Bazı yabancı platformlarda bu parfümü İspanya Kralı Juan Carlos'un da kullandığı bilgisine rastladım. Fakat bu klasik bir pazarlama numarası da olabilir.


Niş parfümlerle yarışan kalitesiyle ve farklı tarzıyla herkese hitap etmeyecek bir parfüm olarak görüyorum onu. Denemeden almak iyi fikir olmayabilir. Dünya üzerinde az bulunan bir parfüm olduğunu belirtmem gerekiyor. Onun içindir ki oldukça yüksek fiyatları gözden çıkarmanız gerekebilir.

Parfümün tasarımını, markanın en önemli kokularına imza atmış olan baş parfümör Jacques Guerlain yapmış. Şu anda sadece EDT konsantrasyonunda satılıyor.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8

2 yorum:

  1. ilk yorum benden olsun. teşekkürler PM. listemin ilk iki sırasındaki -ve muhtemelen sahip olamayacağım- iki parfümü de yorumladın. ah şu reformulasyonlar yok mu....
    MS

    YanıtlaSil
  2. Bu İspanya kralının da kullanmadığı parfüm yok herhalde. Geçenlerde bir forumda jagler konusu geçmişti. Orda da bu İspanya kralının jagler kullandığından bahsediliyordu. :) Bu arada hep istemişimdir şu eski kokulardan tatmayı ama sanırım hiç kısmet olmayacak.

    YanıtlaSil