Slumberhouse
– Jeke (2008)
"Muhtemelen parfüm
tasarımcıları arasında, en az kalifiye ve eğitimi olmayan kişiyim. Deneyimlerim
yoluyla tamamen kendi kendimi eğittim. Parfümlerimi oluştururken ilhamımı
kurgusallık, doku, zaman, içinde bulunduğum mod ve diğer başka her şeyden
alıyorum.
Parfümlerimin çoğunda üst
notalar bulunmaz. O tarz bir kullanımı sevmiyorum. Parfüm yapmak ile ilgili
kendime ait bir yöntem geliştirdim. Parfüm yapımı ile ilgili bazı kitaplar
okudum. Eski tarz parfüm yapım tekniklerinde üst-orta-alt notalarla, belli
yüzdelerle koku piramiti oluşturulur. Fakat bu yöntem benim umrumda değildi.
Kendi yöntemim ile parfüm yapmak istiyordum. Eğer parfümlerimi kimse
beğenmeseydi, benim eğitimsiz olduğumu düşünüp, hakkımda öyle karar
verecektiniz. Evet parfümör eğitimim yok ama kendi tarzım var." (Josh Lobb
– Slumberhouse’un kurucusunun söyleşisi)
Parfüm endüstrisindeki
Fransız etkisinin ve gücünün yavaş yavaş kırılmaya başladığı zaman diliminde
olabiliriz. Aklımıza gelen neredeyse en önemli ana akım ve niş markaların
Fransa kökenli olduğunu düşünürsek, rakiplerinin de boş durduğunu söylememiz
zor. Parfüm endüstrisinden daha çok pay almak isteyen Amerika kökenli bağımsız
niş markalar, kendilerini dünya piyasalarına sunmaya başlıyorlar. Bunlardan
birisi de 2008 yılında kurulan Slumberhouse.
Resim: Cafleurebon
Bir çok marka gibi
merkezi New York'da değil, Amerika'nın kuzey batı kıyı eyaleti
Oregon-Portland'da. Yukarıdaki söyleşiden alıntı da markanın kurucusu Josh
Lobb'a ait. Klasik anlamdaki parfüm yapım tekniklerine karşı çıkıyor ve kendi
tarzının olduğunu sıklıkla vurguluyor. Bu anarşist adam, şimdiye kadar on beş parfüme
imza atmış durumda. Ülkemizde fazlaca kişi tarafından bilinmeyen
Slumberhouse'un ilk piyasaya sürdüğü parfümü Jeke ile tanışmış durumdayım bir süredir.
Önümüzdeki yıllarda ismi çok daha fazla geçecektir Slumberhouse'un. Yurt
dışındaki platformlarda şimdiden önemli bir seven kitlesi oluşmuş durumda Slumberhouse
parfümlerinin. Koku severler olarak tabiki takip edeceğiz kendilerini.
Jeke, kısaca şöyle
tanıtılmış: "Alacakaranlığın tatlı dumanı. Sonbaharı çağrıştıran tütün
kutusundaki bir nefes duman." Fragrantica'da odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış.
Parfümün başlangıcı keskin, karanlık bir ahşap cilası şeklinde gerçekleşiyor.
Bir mobilya atölyesine girdiğimizde karşımıza çıkan yeni kesilmiş ahşap ve üzerine
sürülmüş cila nasıl kokarsa, Jeke'nin başlangıcı da öyle. Üst notalar bence
oldukça odunsu fakat açıklanan notalarının içinde siyah çay var. Biraz düşününce
bu kokunun siyah çaya ait olma olasılığını yadsımıyorum. O zaman çay-ahşap
ikilisinden bahsedebilirim. Başlangıcını kendime yakın bulmadım. İlerleyen dakikalarda
kokusu oldukça değişiyor. Boyalı ahşabın yerini tatlımsı baharatlar (karanfil)
ve kuru sayılabilecek tütün alıyor. Müthiş bir dönüşüm. Orta notalar da karanfil
ve tütünün uyumu harika. Başlangıcını ne kadar sevemesem de orta kısmını o
kadar sevdim. Tam bir zıtlıklar kokusu Jeke. Sonlardaysa tütün artık hissedilmiyor.
Onun yerine kuru bir tütsü ve ağırlıklı olarak vanilya baş role geçiyor. Eh
işte diyebilirim sonları için. Böylece de tenden ayrılıyor.
Jeke'nin tanıtımında ve
konseptinde tütün temasının önemli yeri var anladığım kadarıyla. Bende bu
duruma katılıyorum. Genel olarak tatlı tütün, baharatlar, odunsu-çay ve reçine
üzerine kurulu bir kompozisyona sahip. Tütün kokularını seven birisi olarak
fena bulmadım kokusunu. Orta kısmına bayıldım. Başlangıcını biraz kaba ve rahatsız
edici buldum. Son kısmına da idare eder diyebilirim. Aklınızı başından
almayacaksa da farklı bir deneyim olarak zihninizin bir yerlerinde durması
gereken kokulardan olduğu söylenebilir.
Jeke, erkeksi yanı ağır
basan bir arkadaş. Kadınların üzerinde bu kokunun çok cazip hale gelebileceğini
sanmıyorum. Hele ki başlangıçtaki o ayakkabı boyası benzeri notaların,
kadınların ilgisini çekeceğini söylemek zor. Bu anlamda tarafını belli etmiş
bir parfüm diyebilirim.
Yapaylığa rastlanmayan,
gayet kaliteli, zaman zaman rahatsız edici zaman zaman kendisine aşık edici
zaman zaman "nereden bulaştım bu parfüme" dedirtebilecek karanlık,
koyu, dumansı, ağdalı, reçinemsi ve çok katmanlı bir parfüm. Kimi yorumcuların
onu çok düz bulmasını ise anlamak zor. Üst-orta ve alt notalar gayet bariz
şekilde birbirinden ayrılmış, değişken, sürprizli, ilginç bir kokuya sahip.
Eğer bu tür kokulara merakınız varsa, zaman kaybetmeden denemenizi öneririm.
Jeke başarılı bir dengeye
oturtulmuş. Mesela başlangıçta kuru ahşap-çayın yanında tatlımsılık da hissediliyor.
Ama sanki ikisi birbirine karışmadan yan yana asılı duruyor. Bu tür bir efekte
daha önce rastladığımı hatırlamıyorum. Aynı şekilde orta kısımda kuru pipo
tütünü kokusunun hemen yanında tatlımsı karanfil mevcut. Gerçekten çok farklı.
Son kısımda ise bu tür bir kullanıma rastlamadım. Düz bir vanilya-tütsü
kombinasyonu şeklinde sonlanıyor.
Ne yapayım elimde değil
seviyorum tütün kokan parfümleri. Burada özellikle orta kısımda itibaren ortaya
çıkan tütün, pipoların içini kokladığınızda, dumansı kül tabağı gibidir ya, işte
aynen böyle. Tatlılık abartılmamış. Dumansı, gizemli, reçinemsi güzel bir
ittifak halinde size kendisini gösteriyor Jeke. Olgun, oturaklı, ağır abi
algısı uyandırıyor zihnimde. Puro içen, göbekli, ihale peşinde koşan, "Alo
Fatih"lere uymayacak bir parfüm o. Tozlu raflarda kitap karıştırmayı
seven, evinde kocaman kütüphanesi olan, pipo kullanan, bohem, grotesk ve
alegorik anlatıma sahip eserlere imza atan, biraz asosyal ve ukala erkekler
için çok uygun olacaktır.
Bahsetmem gereken önemli
bir konu da parfümün konsantrasyonu. En yoğun ve en güçlü konsantrasyon olan
Extrait Parfum formuna sahip. Bu durum çok yüksek fiyatlara satılmalarını
gerektiriyor Slumberhouse parfümlerinin. Onun için bir şekilde deneyip öyle
almanız yerinde olacaktır. Çok yoğun formuna rağmen fark edilirliği yüksek
değil. Başlangıcı biraz saldırgan. Orta kısımdan itibaren sakinleşiyor.
Kalıcılığı gayet iyi.
Tenime her uyguladığımda
çok koyu ve yoğun bir tabaka oluşturdu Jeke. Bu durumun oluşmasında Extrait
Parfum konsantrasyonun payı var. Zaten koyu yeşil bir renge sahip sıvısı.
Tenime her uyguladığımda koyu yeşil bir tabaka oluştu adeta. Onun için açık
renkli kıyafetlerinize sıkarsanız muhtemelen yeşil leke bırakacaktır Jeke. Bu
sebeple kıyafette değil de ten üzerinde kullanmak daha yerinde olacaktır. Yoksa
bütün kıyafetlerinizi koyu yeşile boyayacak kadar yoğun bir parfüm. Benden
söylemesi.
Tam bir sonbahar-kış
canavarı. Soğuk havalarda etkisi çok daha güzel olacaktır. Bahardan kalma bu
ılık havalarda denediğim Jeke, sıcak sayılabilecek gündüz saatlerinde oldukça
tatlımsı sıradan bir haldeyken, havanın soğuduğu akşam saatlerinde müthiş derin
bir kokuya dönüştü. İlkbahar-yaz mevsimi parfümü olmadığı gayet açık. Yaş
olarak da otuz ve üzerindeki arkadaşlara öneririm.
Koku Güzelliği:10/7.5