16 Nisan 2018 Pazartesi

Boucheron – Jaipur Homme (1998)

Temelleri 1858 yılında Frederic Boucheron tarafından atılan mücevherat markası Boucheron, 2018 yılında 160. yaşını kutluyor. Paris’te küçük bir mağazada başlayan Boucheron ismi, bugün dünyanın en tanınmış mücevherat markalarından birisi durumunda. Zaman içinde saatler ve aksesuar alanlarında da ürünler veren Boucheron, 1980’li yılların sonlarından itibaren parfümeri sektörüne giriş yapmıştı. Boucheron Pour Homme ve Jaipur Homme markanın öne çıkan iki erkek parfümü olarak gösterilebilir.

1998 çıkışlı Jaipur’u uzun yıllar önce kullanmış ve oldukça beğenmiştim. Aradan geçen yılların ardından yeniden şans vermek istedim Jaipur Homme’ye. İsminden de anlaşılacağı üzere ilhamını Hindistan’ın ünlü şehri Jaipur’daki müthiş bahçelerden almış. Kendi sitelerinde oryantal baharatlı olarak sınıflandırılmış. Bakalım aradan geçen zaman içinde Jaipur Homme hakkındaki düşüncelerim ne kadar değişmiş.

Jaipur’un açılışı eski tarz berber dükkanı denilen turunçgillerle gerçekleşiyor. Çoğu kişinin eski ve yaşlı bulduğu açılışı tozlu şiprelerden ziyade 1980’lerin aromatik fujerlerini anımsatıyor. Ferah olmayan ve hafiften buruk bergamot etkileyici değil. İlerleyen dakikalarda turunçgiller geride kalırken baharatlar bütün ağırlığını koyuyor. Keskin ve baskın baharatlardan algılayabildiklerim tarçın, küçük hindistan cevizi ve azıcık da karanfil. Tabii tarçın her daim ön planda Jaipur Homme’de. Son bölümde kuru baharatlara eşlik eden yumuşak vanilya karşılıyor bizi. Hafiften pudramsı vanilya son bölümü domine ediyor. En sevdiğim yeri oluyor alt notalar.

Jaipur Homme, tam bir vanilyalı baharat parfümü. Hatta özele inecek olursam tarçın ve vanilya üzerine kurgulanmış. Orta bölümden itibaren etkisini iyice arttıran baharatlar, güncel kullanımların aksine oldukça keskin, net, neredeyse kuru ve hafiften metalik. Sonlardaki vanilya gayet sahiplenici ve metalik baharatların hatalarını örtecek kadar şefkatli. Başlardaki fujer yapısı ise herkese göre değil.

Benim için hoş bir nostalji oldu Jaipur Homme. Yanlışım yoksa 5-6 yıl sonra ilk defa kullandım ve o günlere geri gittim. Parfümlerin böyle güzel etkisi de oluyor hatıralarda. Eskiden denediğim Jaipur Homme’u daha doğal ve daha vanilyalı olarak hatırlıyorum. Muhtemelen yıllar için reformülasyon geçirdi ve denediğim güncel hali yapaylık sınırında dolaşıyor. Başlangıcı pek keyifli değil, orta kısımdaki tarçınsa metalik verilmiş. Ne yalan söyleyeyim eski tadı alamasam da sonlardaki vanilya durumu birazcık kurtarıyor.

Eğer içeriğinde erkeksi esintiler barındıran tarçınlı vanilya parfümü arıyorsanız size hitap edecektir. Çok genç arkadaşlardan ziyade biraz daha orta yaş gurubuna yakın duruyor Jaipur Homme. Yeni nesil bol şekerli piyasa kokularından uzak duruyor. Tatlılığın sınırlı kullanımı bu anlamda sevindirici. Gerek resmi kıyafete gerekse günlük kullanıma rahatlıkla uyum sağlayacaktır.

Benim kullandığım EDT olanıydı. Bir de EDP versiyonu var ki henüz kullanmadım onu. Kalıcılığı iyi, fark edilirliği ortalama seviyelerde. Tam bir kış parfümü. Kokusunun tasarımını ünlü burun Annick Menardo yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

11 Nisan 2018 Çarşamba

Profumi del Forte - Versilia Vintage Ambra Mediterranea (2009)

Eşsiz Akdeniz manzaraları, yöresel etkiler ve kokusal anlamda servet sayılabilecek birikim… İtalya’nın Akdeniz’e açılan kapılarından Versilia bölgesi sadece İtalyan jet-set’ini cezp etmiyor, Avrupa’nın Riviera’larından birisi olarak her daim ilgi görüyor. Coğrafi olarak Toskana’nın parçası olan Versilia, Fransa sınırına kısmen yakın sayılabilecek tam bir deniz-kum-güneş cenneti.

Versilia’nın Forte dei Marmi bölgesinde, 2007 yılında yeni bir niş parfüm markasının doğuşuna tanık oldu koku sektörü. Enzo Torre isimli bir adam, Toskana’nın antik dönemlerden gelen sanat geleneğine atıfta bulunarak Profumi del Forte niş parfümevini kurdu. Markanın amacının sadece en iyi ham maddeleri kullanarak ve onları elle karıştırarak, kullanıcılarına en üst düzeyde koku deneyimi sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. Bay Torre’nin Versilia sahil beldesinin zamansız tarzından ilham alarak kurduğu atölyesinden çıkan parfümler dünyadaki butik mağazaların raflarını süslüyor.

Profumi del Forte’nin Versilia serisinin üyesi olan Versilia Vintage Ambra Mediterranea’yı bir süredir kullanıyorum. İlk Profumi del Forte deneyimim olarak ismindeki Akdeniz vurgusunun ilgimi fazlasıyla çektiğini söyleyebilirim. Zaten parfümün tanıtımında da Akdeniz’e gönderme yapılmış. Bakalım Versilia Vintage Ambra Mediterranea nasıl bir arkadaş.

Parfümün açılışı ağır ve koyu amberle gerçekleşiyor. Oldukça yoğun açılışta bir parça deri ve sıcak reçinelerin olduğunu düşünüyorum. Eski, tozlu ve egzotik üst notalarını herkes sevemeyebilir. Orta bölümde neyse ki biraz sakinleşiyor kokusu. Parfüme ismini veren amber hala güçlü şekilde temsil ediliyor orta kısımda. Burada ambere dumansı kuru baharatlar eşlik ediyor. Sadece baharatlar değil karanlık tütsü de partideki yerini alıyor. Son kısımda amber hala etkili. Egzotik ambere bir parça vanilya ve sedir ağacı ekleniyor ki parfümün en kolay sevilebilen tarafı oluyor alt notalar.

Versilia Vintage Ambra Mediterranea, karanlık, dumansı, koyu ve dolgun bir amber parfümü. Eski-tozlu hissiyat veren amber baştan sona kadar etkili. İsminin hakkını verircesine egzotik ambere bulanmış bu aromada Akdeniz temasının nerede olduğunu düşündüm durdum ama bulamadım. Parfümlerin isimlerindeki Akdeniz teması ferah, deniz etkisi izlenimi uyandırır çoğu zaman ama kokusuna hiç yansımamış bu arkadaşın.

Versilia Vintage Ambra Mediterranea, gotik, kullanması ve sevmesi zor tematik bir parfüm. Onu kullandığınızda bırakın övgü almayı muhtemelen fazlasıyla zor bulunacaktır kokusu. Yine de bu tarzın başarılı örneklerinden birisi olarak düşünülebilir. Yapaylığın hissedilmediği derin ve retro hissiyat, niş parfüm kullandığınızı ve onun genel-geçer piyasaya kokularıyla alakası olmadığını size anlatıyor.

Versilia Vintage Ambra Mediterranea’yı kimler kullanabilir? Rodos şövalyeleri, mistik münzeviler, satanistler, okültizmle ilgilenen garip tipler, cadı avcıları, cellatlar ve sadece siyah kıyafetler giyen Death Metalciler. Evet, biraz abartıyorum ama şunu söyleyebilirim ki, herkese ve günlük kullanıma uymayacak bir parfüm. Onun içindir ki denemeden almayın dememe sanırım gerek yok.

Versilia Vintage Ambra Mediterranea’nın rakipleri kimler? Kendisi gibi niş rakipleri şunlar olabilir: Ambre 114, Ambre Sultan, Ambre Fetiche, L`Air du Desert Marocain, Ambre Dore ve Ambre Precieux. Bu tarz parfümlere ilginiz varsa deneme listenize almanızı öneririm.

Kokusunun tasarımını Arturetto Landi yapmış. EDP formunda. Kalıcılığı çok iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek, sonrasında normal seyir izliyor. Erkek kullanımına yakın diyebilirim. Tam bir kış parfümü. Sıcak günlerde kullanmanızı önermem.

Koku Güzelliği:10/7

6 Nisan 2018 Cuma

Giorgio Armani – Si (2013)

“Si, modern zamanların muhteşem kadınlarına, zarif, güçlü ve bağımsız ruhların karşı konulmaz bileşimine hediyemdir.” Giorgio Armani

Si kadını duru, karizmatik ve sofistikedir. Zarif, güçlü ve benzersiz İtalyan tarzının özünü yansıtır. Doğal zarafeti ve haute couture stili onu karşı konulmaz yapar. Ona göre parfüm narin bir çiçektir. Duyguların içine ince ince kendi sırlarını işler. Ne zaman o kokuyu duysan, aklına o gelir.

Sì kadınının ruhu da bedeni kadar özgürdür. O, bu dünyada kendi iç huzurunu bulmuş ve mutlak özgürlüğe ulaşmıştır. Kimseye bağımlı değildir, kimseye hesap vermez. Kendi bedeninin farkındadır ama ondan bağımsızdır. Gerçek ile hayal arasındaki o sonsuz noktaya kendi özgürlüğünü saklamıştır ve kimsenin onu elinden almasına izin vermez. Özgürce düşünür, özgürce yaşar, özgürce yaşanır.

Sì kadını, aşkın hem narin hem de vahşi yüzüdür. Bu duyguyu en layığıyla o yaşar. Onun kokusu yeryüzündeki eros etkisi yapar. Aşkla beslenir, aşkla yaşar. Onun aşkı tüm gerçekliği pembe bir rüyaya dönüştürür.

Vouge dergisinin Türkiye versiyonunda paylaşılan yukarıdaki cümleler, Giorgio Armani’nin sevilen kadın parfümü Si’nin resmi pazarlama cümlelerine benziyor. 2013 yılında piyasaya sürülen Si, Giorgio Armani’nin modern yüzünü temsil ediyor. Markanın Si’ye verdiği önemi Cate Blanchett gibi dünyaca ünlü ismi reklam yüzü olarak tercih etmesinden anlayabiliriz. Si, ilk çıktığı andan itibaren oldukça beğenildi kadınlar arasında. Ve Parfüm Merakı’nın ne düşündüğüne geldi sıra.

Si’nin açılışı lezzetli meyvelerle gerçekleşiyor. Tatlı, mayhoş ve modern meyvelerden eriğimsi yapı hoş ve cazibeli. Hatta kimi zaman kayısı-şeftali tarafına yakın bulduğum başlangıcını sevdim. Kısa süre sonra leziz meyvelere paçuli eşlik etmeye başlıyor. Buradaki paçuli koyu-karanlık-egzotik tarzda verilmemiş. Daha ferah ve kadifemsi paçuliden bahsedebiliriz. Paçuli-meyve karışımı muhteşem olmasa da fena değil. Son kısımda ikinci defa benzer Giorgio Armani kadın parfümü kapanışına rastlıyorum: Pudralı, plastiğimsi vanilya teması. Kapanışı rafine ve gerçekçi olmasa da oldukça seksi ve ilgi çekici.

Si, gerçekten de yukarıda Giorgio Armani’nin dediği gibi modern zamanların parfümü. Başlangıçtaki nefis meyvelere eşlik eden paçuli kokuyu feminen tarafa çevirirken hafiften Coco Mademoiselle’yi anımsatıyor. Si’deki meyveler ve paçuli kesinlikle Coco Mademoiselle’den daha gerçekçi ve güzel. Si’nin son bölümündeki pudralı-plastiğimsi vanilyalı haliyse yine Giorgio Armani’nin bir başka eseri She’yi çağrıştırıyor. Sanırım bu yapı, Giorgio Armani’nin kadın parfümlerinde imza olarak kullanılıyor.

Si, bir taraftan lezzetli kokarken bir taraftan da kadınsı ve olgun davranıyor. Ten üzerinde koklamaya doyulamayan başlangıcı ve orta bölümü, kıyafet üzerinde aynı etkiyi yapamıyor. Onu bir ten kokusu olarak değerlendirmek istiyorum. Sonlardaki kontrollü yapaylık birçok rafine parfümsever burnu için can sıkıcı olabilir ki haklılar. Yine de garip bir çekiciliği var Si’nin, aynı She gibi… Sanırım Giorgio Armani’nin kadın parfümlerini, şöhretli erkek kokularından daha çok beğeniyorum.

Sonuç olarak dikkat çeken, cazibeli hoş parfüm Si. Şahane mi: Hayır. Müthiş bir kalite hissiyatı var mı: Pek sanmıyorum. Benzersiz mi: Değil. Yine de güzel kokmak isteyen kadınların günlük kullanım için rahatlıkla tercih edebileceği, her ortama uyabilecek, kullanan çoğu kişinin sevebileceği güvenli bir parfüm. Onu koklayıp da nefret edecek kişi sayısı oldukça az olacaktır.

Benim kullandığım klasik EDP versiyonuydu. Kalıcılığı idare eder. Fark edilirliği yüksek değil. Kullanım dönemi olarak sonbahar-kışa yakın duruyor. Kokusunun tasarımını sektörün tanınmış burunlarından Christine Nagel yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

2 Nisan 2018 Pazartesi

Oliver & Co. – Vetiverus (2012)

2009 yılında çığır açan parfümler yaratmak için Madrid’te kurulan niş parfümeviyle tanışıyoruz bugün. Oliver Valverde’nin temellerini attığı Oliver & Co. parfümevi, bilinmeyenleri keşfetmek ve parfümcülük alanındaki kuralları yıkmak için çaba sarf edeceğini kendi sitesinde ilan etmiş. Böylesine iddialı hedefleri olan markanın kurucusu Oliver Valverde’nin herhangi bir parfümörlük eğitimi almadığını ve tamamen kendisini yetiştirdiğini not edelim. Bu durum kendi ifadesiyle “Eğitimli bir parfümör olmamak mevcut endüstrinin önceden tasarlanmış fikirleriyle sınırlı kalmamayı, onun yerine tutku ve içgüdülerimle yarattığım parfümlerimde devrim yaratmayı düşünmemi sağlıyor” minvalindeki sözlerini de anlamlı kılıyor.

Vetiverus, Oliver & Co.’nun muhtemelen en popüler parfümü. Hatta markayı dünyaya tanıtan eser dersem abartmış olmam. “Illustrated” serisinin üyesi olan Vetiverus için kendi sitelerinde iki nota vurgulanmış: Vetiver ve osmantus çiçeği. Ayrıca kuru kayısı, deri, bal ve laktontan da bahsedilmiş. Son olaraksa kokunun karanlık, sofistike ve erotik berekete sahip olduğu söylenmiş ki kulağa gayet ilgi çekici geliyor.

Vetiverus’un başlangıcı oldukça garip gerçekleşiyor. Dünyasal ve neredeyse tozlu, kuru baharatlı (kakule olabilir) vetiver karşımıza çıkıyor. Kendi sitelerinde bahsettikleri kayısı notası aklıma geliyor fakat bildiğimiz anlamda bir meyvemsilik yok açılışta. Tuhaf üst notaları hakkında ne düşüneceğimi bilemedim fakat çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Orta bölüme geçildiğinde başlangıçtaki soyut kokunun yerine daha anlaşılabilir vetiver aroması yerleşiyor başrole. E sonuçta parfümün ismi vetiverle ilgili ve orta notalarda vetiverin önde olması normal. Buradaki vetiver hala sıradışı. Köksü ve neredeyse nanemsi verilmiş vetivere eşlik eden o enteresan çiçek büyük ihtimalle osmantus. Orta kısım da benim için harika değil. Kapanışta büyük değişim olmuyor. Orta notaların paralelinde ilerleyen ana yapı, köksü ve yüksek kaliteli vetiverle kapanışı yapıyor.

İlk kullandığım dönemde açılışını nane şekerlerine benzettiğim Vetiverus’a ilerleyen günlerde bir parça da olsa alıştım ama yine de şu vetiver kokusuna bir türlü ısınamıyorum. Sanırım Sycomore ve Encre Noire dışında da alışamayacağım vetivere.

Şimdi parfümün ismi direkt kokunun temasını zaten belirliyor. Vetiverus, oldukça farklı bir vetiver parfümü. Kimi yorumcuların bahsettiği karanfili benim burun algılayamadı ki üzüldüm çünkü parfümlerde seviyorum karanfili. Ayrıca bahsedilen turunçgil kabuğu benzeri kokuyu ben de zaman zaman alıyorum Vetiverus’tan ama tam anlamıyla narenciye gibi de davranmıyor. Meyveli desen değil, çiçeksi desen tam değil. Sanırım köksü ve odunsu bir vetiver diyebiliriz Vetiverus için. Ya da boş verelim bu sınıflandırma hevesini.

Vetiverus, oldukça olumlu yorumlar alıyor yurtdışı merkezli parfümseverlerden. Parfümün genelini düşündüğümde çok çarpıcı koku profiliyle karşılaşmasam da (benim vetivere olan ilgisizliğimi hesaba katınız) oldukça farklı tarzını ve kalite hissiyatını takdir ettim. Her ne kadar tam anlamıyla kokusal bütünlük algılayamasam da Vetiverus, modern vetiver denemesi olarak arşivlerde ve zihnimizin kokuyla ilgili bölümünde yerini alabilir. Birbirinin aynısı vetiver parfümlerine yenilik getirmeye çalışan Vetiverus’un bu cüretine ve iddiasına saygı duymaya çalışsam da osmantus ve vetiverin birleşimi olarak özetlenebilecek büyük resimde benim için kullanması zor bir parfüm olacak.

Bilemiyorum, vetivere geçmişten gelen bir gıcığım var mı fakat erkek kullanımına yakın duran bu yaramaz çocuk, İspanya’nın niş parfüm sektöründeki öncülerinden olacağa benziyor. Tabii İspanyolların komşuları ve ezeli rakipleri Fransızlar kadar niş parfüm sektöründe varlık gösteremediklerini de ne yazık ki görüyoruz. Belki de Oliver & Co ve onun Vetiverus’u bu döngüyü kırabilir.

EDP formundaki Vetiverus’un kalıcılığı idare eder. Kimi kullanıcılar onu ağır bulurken bende etrafa yayılımı yüksek olamadı. Fark edilirliği ortalamanın altında kalıyor. Bahsettikleri kadar karanlık kokmayan fakat hafiften dumansı hissiyat veren Vetiverus’u ilkbahar-sonbahar döneminde kullanmak iyi fikir olabilir. En iyisi siz beni dinlemeyin ve ne zaman isterseniz kullanın.

Koku Güzelliği:10/6